Güncel |
Habur’da 10 tutuklama |
Terör örgütü PKK’nın Kandil ve Mahmur kamplarından gelen grubun içinde yer alan 10 kişi tutuklandı. Sanıklardan Kandil’den gelen Mustafa Ayhan ve Hüseyin İpek, savunmalarında örgüte katıldıkları için pişman olmadıklarını ve Pişmanlık Yasasından faydalanmak istemediklerini söylediler. Habur'da 10 tutuklama
Terör örgütü PKK’nın Kandil ve Mahmur kamplarından gelen grubun içinde yer alan 10 kişi tutuklandı. Irak’ın kuzeyindeki Kandil ve Mahmur kamplarından 19 Ekim 2009 günü gelen 34 kişi arasında yer alan 17 kişinin yargılanmasına Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmada tutuksuz sanıklar Kandil’den gelen Mustafa Ayhan ve Hüseyin İpek ile Mahmur’daki kamptan gelen Fatma İzzet, Menekşe Soydam, Nurettin Turgut, Hacı Sorgun ve Kemal Ökten hazır bulundu. Sanıklardan Kandil’den gelen Mustafa Ayhan ve Hüseyin İpek, savunmalarında örgüte katıldıkları için pişman olmadıklarını ve Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istemediklerini söylediler. Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanıklar Mustafa Ayhan ve Hüseyin İpek ile Nurettin Turgut’un tutuklanmasını, diğer 4 sanığın ise tutuksuz yargılanmasını kararlaştırarak duruşmayı erteledi. Irak’ın kuzeyindeki Kandil ve Mahmur kamplarından 19 Ekim 2009 günü gelen 34 kişi arasında yer alan diğer 10 kişinin ise yargılanmalarına 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemelerinde devam ediliyor. |
18.06.2010 |
HİÇBİR ÇOCUK, ÖZGÜRLÜĞÜNDEN ALIKONULAMAZ |
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'yi terörle mücadele kapsamında tutuklanan ve yaşları 12'ye kadar düşen çocukların "kusurlu dâvâlarını" sona erdirmeye çağırdı. Örgütün yayınladığı raporda çocukların tutuklanmaları, hapsedilmeleri ve yargılanmaları konusundaki ihlâllere dikkat çekilerek, "Hiçbir çocuk hukuksuzca ve keyfî olarak özgürlüğünden mahrum bırakılamaz” denildi. HER AŞAMADA CİDDî HAK İHLÂLLERİ VAR
Raporda çocukların, dövülüp tekmelenerek gözaltına alındıkları, bir kez suçlandıktan sonra mahkemeye kadar aylarca gözaltında kaldıkları, bu süre içinde yetişkinlerle aynı ortamda tutuldukları, yargılamaların çoğu zaman yetersiz delil veya çocuklara baskı uygulanarak alınmış ifadelerle yapıldığı ve bazı dâvâların yıllarca hapis cezasıyla son bulduğu belirtiliyor.
Çocukları teröre itmeyin
ULUSLARARASI Af Örgütü, Türkiye’yi terörle mücadele kapsamında tutuklanan ve yaşları 12’ye kadar düşen çocukların “kusurlu davalarını” sona erdirmeye çağırdı. Örgüt tarafından dün “Türkiye: Bütün çocuklar hak sahipleridirler: Terörle mücadele yasası altında çocukların haksız yere yargılanmalarını durdurun” başlığıyla yayınlanan raporda çocukların tutuklanmaları, hapsedilmeleri ve yargılanmaları konusundaki ihlâllere de dikkat çekildi. Raporla ilgili açıklamanın başında “Hiçbir çocuk hukuksuzca veya keyfi olarak özgürlüğünden mahrum bırakılamaz. Çocukların tutuklanması, alıkoyulması ve hapsedilmesi yasalara uygun bir şekilde olmalıdır ve sadece en kısa uygun zaman dilimi için son çare olarak başvurulmalıdır” şeklindeki, Çocuk Hakları Konvansiyonu’nun 37(a) numaralı maddesine dikkat çekiliyor. Açıklamada Türkiye’de yaşları 12’ye kadar düşen binlerce çocuğun, terörle mücadele yasası altında yargılandığı belirtiliyor. Bu çocukların da Türk hükümeti tarafından teröre destek olarak görülen gösterilere katıldıkları vurgulanıyor. Raporda ise çocuklardan birinci elden alınan ifadelere göre çocukların, gözaltına alınırken veya tutukluluk halinde kötü muameleye maruz kaldıkları savunuluyor. Aşırı güç kullanımı ve diğer kötü muamelelere rağmen ise hiçbir polisin yargı karşısına çıkmadığı ve birçok vakada da yasal yargılamalarda gözaltı prosedürlerinin uygulanmadığı öne sürülüyor. Raporda ifadelerini yer verilen örgütün Türkiye uzmanı Andrew Gardner, gösterilere katılan çocukların çocuk polisi yerine terörle mücadele polisleri tarafından gözaltına alındığını dile getiriyor. Gardner, çocukların ayrıca avukatları olmadığı halde sorgulandığını ve buradaki ifadelerinin daha sonra yargılanırken çocuklar aleyhine delil olarak kullanıldığını savunuyor. Raporda ayrıca Diyarbakır’da tutuklanmış bir çocuğun şu ifadelerine yer veriliyor: “Bir polis beni kolumdan yakaladı ve copla dövdü. Kaçmaya çalıştım ama başka bir polis daha beni yakaladı ve o da dövdü. Bundan sonra 4 ya da 5 görevli daha beni coplarla dövdü, yumrukladı ve tekmeledi.” Raporda çocukların, bir kez suçlandıktan sonra mahkemeye kadar aylarca gözaltında kaldıkları, bu süre içerisinde de yetişkinlerle aynı ortamda tutuldukları savunuluyor. Yargıların ise çoğu zaman yetersiz delil veya çocuklara baskı uygulayarak alınmış açıklamalarla yapıldığı öne sürülen raporda çocukların yine yetişkinlerle aynı mahkemelerde yargılandıkları ve bazı davaların, yıllarca hapis cezasıyla son bulduğu ileri sürülüyor. Uluslararası Af Örgütü, çocukların yargılandığı terörle mücadele yasasının ise “belirsiz, ifade tarzı açısından sınırsız, savcı ve yargıçların uygulamaları açısından ise haksız olduğunu” savunuyor. Andrew Garder, rapordaki ifadesinde “Türk otoriteleri, uluslararası ve yerel kanunlara göre tutuklanmaları, gözaltına alınmaları ve yargılanmaları sırasında çocukların haklarını korumakla yükümlüdürler. Ancak bu haklar, sistematik olarak ihlal edilmektedir. Tutuklamalar ve yargılamalar devam ediyor.” diye konuşuyor. Türkiye’nin terörle mücadele yasasını uluslararası standartlarla aynı çizgide olacak şekilde değiştirmesi gerektiğini savunan Gardner, ayrıca çocukların haklarının ihlal edilmemesini sağlamak için bir dizi tedbir alınması gerektiğine değiniyor.
Taş atmaya giden süreci yok etmeliyiz
DİYARBAKIR Valisi Mustafa Toprak, kentin ‘’taş atan çocuk imajının ortadan kaldırılması’’ gerektiğini belirterek, ‘’Taş attırmayacağız. Çocuğu oraya götüren süreci yok etmemiz lâzım’’ dedi. Anadolu Ajansı Diyarbakır Bölge Müdürü Eyyüp Kaçar’ın ziyaretinde konuşan Vali Toprak, şunları söyledi: ‘’Taş atan çocuk imajını kaldırmalıyız. Taş attırmayacağız. Attıktan sonra sorun büyüyor. Çocuğu oraya götüren süreci yok etmemiz lâzım. Çocukların olması gereken yer okuldur. Çocuklar sosyal aktivitelerin içinde olmalı, güzellikleri görmeli. Taş atan olmamalı. Bu nesli kurtarabileceksek çocuklardan başlamalıyız. Her şeyin başı sevgi. Çocuklarımıza sevgiyi verdiğimizde başarılı oluruz. Onlara iyi bakmalıyız. Aile ortamında sevgisiz kalan çocuk dışarıda bunu gösteremez. Aile sıcaklığını yeşertmeliyiz. Mendil satan, cam silen çocukları toplamak sorunun çözümüne katkı sağlamıyor. Her şeyin başı ailedir. Ailenin sahip çıkmadığı çocuğun kontrol edilmesi çok zor. Onun için ailenin bilinçlenmesi lâzım. İnsanların ayakta kalmasını sağlamalıyız. Her ailede 1 çalışanın olması lâzım. Ekonomi çok önemli.’’ |
18.06.2010 |
Soruşturma İstanbul’a havale |
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, İsrail’in gemilere yönelik saldırısına ilişkin başlattığı soruşturmada ‘’yetkisizlik kararı’’ vererek, dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Yetkililer, aynı konuda Ankara’da açılan soruşturma dosyasının da “yetkisizlik kararı” ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini hatırlatarak, soruşturmanın tek elden yürütülmesinin amaçlandığını kaydettiler. İsrail’e soruşturma İstanbul savcılığına havale
Bakirköy Cumhuriyet Başsavcılığı, İsrail’in Gazze’ye insanî yardım götüren gemilere yönelik saldırısına ilişkin başlattığı soruşturmada ‘’yetkisizlik kararı’’ vererek, dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Saldırıya uğrayan gemide bulunanların Atatürk Havalimanı’ndan yurda dönüş yaparak Adlî Tıp Kurumunda muayeneden geçirilmeleri ve her iki yerin de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının sorumluluk alanında olması dolayısıyla başlatılan soruşturmada ‘’yetkisizlik kararı’’ alındı. Dosya, karar gereğince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yollandı. Bu arada, savcılık yetkilileri, aynı konuda Ankara’da açılan soruşturma dosyasının da ‘’yetkisizlik kararı’’ ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği hatırlatılarak, soruşturmanın tek elden yürütülmesinin amaçlandığını kaydetti. |
18.06.2010 |
52 yeni kaymakam alınacak |
İçışlerı Bakanlığı sınavla 52 kaymakam alacak. İçişleri Bakanlığının duyurusu, Resmî Gazetenin dünkü sayısında ve bazı gazetelerde yayımlandı. Duyurulara göre MİAH sınıfında boş bulunan 52 adet kaymakam adayı kadrosuna sınavla personel alınacak. Yazılı sınav, 8 Ağustos 2010 Pazar günü saat 09.30’da Ankara’da gerçekleştirilecek. Sınava üniversitelerin Siyasal Bilgiler, Hukuk, İktisat, İşletme, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen, yurt dışındaki en az dört yıl süreli fakültelerden mezun olanlar katılabilecek. Ayrıca adaylarda, 28-29 Haziran 2008 veya 27-28 Haziran 2009 tarihlerinde yapılan, Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSSP37) puanının 75 ve üzeri olması şartı aranacak. |
18.06.2010 |
İlk yerli zırh üretildi |
Türk mühendisler, 3 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından savunma sanayinin en büyük ihtiyaçlarından biri olan ileri balistik zırh üretmeyi başardı. Türkiye’nin ilk yerli zırhı olan ve ‘’T-Zırh’’ (Türk Zırh) adı verilen ürünün geliştirilmesi için Nurol Teknoloji A.Ş. 15 milyon avro yatırım yaptı. Nurol Şirketler Grubu bünyesindeki Nurol Teknoloji A.Ş, 2008 yılında savunma sanayine yönelik tamamen yerli ileri balistik zırh üretimi yapmak amacıyla başladığı çalışmaları tamamladı. Ankara’daki tesislerinde üretilen balistik zırh, yurt dışında ve yurt içinde askeri ve özel kurumlarda testlerden başarıyla geçti. Türk Zırhı, Güneydoğu’da görev yapan askerlerde, binalarda, her türlü kara ve hava araçlarının korunmasında kullanılabilecek. Firma yetkilileri, standart bir balistik koruyucu yeleğin (çelik yelek) 6-8 kilogram arasında değiştiğini, Türk mühendislerince geliştirilen yeleklerin ise 4-5 kilo olduğunu belirttiler. En yüksek seviyede korumaya sahip bir balistik koruyucu yeleğin yaklaşık 13 kilogram olduğunu ifade eden yetkililer, kendilerine ait aynı koruma derecesine sahip yeleğin 7-9 kilo olduğunu kaydettiler. Zırhlı araçların daha önce genellikle İsrail tarafından zırhlandığını ifade eden yetkililer, ‘’Zırh konusunda dışa bağımlıydık. Ülkeler, zırh teknolojisinde kullanılacak makine ve ekipmanları dahi satmazlar. Biz kendi bünyemizde zırh teknolojisinde kullanılacak fırınları ve makinaları da kendimiz ürettik. Artık zırh çözümlerini tamamen yerli olarak üretebiliyoruz. Hammaddeleri de tamamen yerli olarak üretiyoruz. Bu stratejik bir konu ve Türkiye’nin gücüne güç katacak’’ diye konuştular. |
18.06.2010 |
Tuncel hakkında yeniden zorla getirme kararı |
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in ‘’suçu ve suçluyu övdüğü’’ iddiasıyla yargılandığı dâvâda, ifadesinin alınması için yeniden ‘’günsüz olarak zorla hazır edilmesi’’ kararı verdi. Tuncel’in de aralarında bulunduğu, kapatılan DTP’nin kadın meclisi üyesi 23 kişinin ‘’suçu ve suçluyu övme’’ suçundan yargılanmasına devam edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın dünkü duruşmasına bazı sanık avukatları katıldı. Tuncel hakkında, CMK’nin 146. ve 199. maddelerine göre günsüz zorla getirme emri çıkarıldığından, bu emrin yerine getirilmesi için yeniden müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 7 Ekim’e erteledi. |
18.06.2010 |
Katılım bankaları krizde kendini ispatladı |
Arap Bankalar Birliği Başkanı Adnan Ahmad Yousif, katılım bankalarının krizde kendilerini ispatladığını vurguladı. Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Merkez Bankası işbirliğiyle düzenlenen “Krizden Malî İstikrara” konulu Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesinde konuşan Yousif, Orta Doğu’da 2010 yılında ekonomik büyümenin yüzde 4,5-4-8 arasında gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini, Arap dünyasının dışarı gönderdiği meblâğların kendi ülkesine döndüğünü belirterek, “Arap bankaları kriz içinde duraksamıştı, ama yeniden şahlanacağına, gelişeceğine, birçok alanda yayılacağına inanıyorum. Bu sırada bir stratejik ortak da yanına almıştır ve o da Türkiye’dir” diye konuştu. Yousif, 2009 yılında önemli bir çıkış yapan katılım bankalarının faaliyetlerine de dikkati çekerek, “Bu bankalar uluslar arası alanda varolma projelerine geçmiştir. En önemli yerlerinden biri de Türkiye’dir. Kendilerini kapitalist sisteme alternatif olarak göstermemektedirler, ama bir yardımları dokunabilir. Bu bankalar, değişiklikler gören bir dünyada iyi bir mevcudiyet göstereceğini ispatlamıştır” şeklinde konuştu. |
18.06.2010 |
Kentsel dönüşüm teklifi TBMM’de kabul edildi |
Büyükşehır belediyelerinin kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayacağı alanları genişleten kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Kanuna göre, büyükşehir belediyeleri; konut, sanayi, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanlarında rekreasyon ve sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, şehrin tarihî ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla, kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilecek. Bir alanın kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilebilmesi için, alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şartı aranacak. Ancak, kamu mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilân edilmesi ve uygulama yapılabilmesi, Bakanlar Kurulu kararına bağlı olacak. Düzenlemenin konusuyla ilgili hususlarda, TOKİ’ye verilen yetkiler de saklı olacak. Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilân etmeye büyükşehir belediyeleri yetkili olacak; büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri de kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri yapabilecek. Kentsel dönüşüm alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşmak gerekecek. |
18.06.2010 |
LYS’de geri sayım başladı |
Öğrencİ Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, bu yıl ilk kez uygulanmaya başlanacak Lisans Yerleştirme Sınavlarının (LYS) bir sıralama sınavı olduğunu vurgulayarak, ‘’Bu sistem bilenle bilmeyeni daha iyi ayıracak. Şans faktörünün rolü azalacak’’ dedi. Üniversite adaylarının katılacağı ve bu yıldan itibaren uygulanacak LYS’nin ilk oturumları, hafta sonu yapılacak. Konuyla ilgili açıklama yapan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Yarımağan, LYS’nin nasıl uygulanacağına ilişkin açıklamalarda bulundu. Yarımağan, adayların çoğunluğunun iki sınava gireceğini bildirdiğini ancak yaklaşık 15 bin kişinin tek sınava girmek için başvuruda bulunduğunu belirterek, ‘’Bu aslında çok normal değil. Bir yerlere yerleşmek isteyen adayların iki sınava girmesi gerekir’’ dedi. Yarımağan, LYS’de geçen yıllara göre soru türleri ve içerik açısından değil uygulama açısından değişiklik olacağını vurgulayarak, ‘’Bu sınav öğrencilerin okullarında alışık oldukları sınavlara daha çok benziyor’’ diye konuştu. Toplam 872 bin 800 adayın başvurduğu LYS’nin ilk oturumları 19-20 Haziranda gerçekleştirilecek. 19 Haziran Cumartesi günü yapılacak matematik ağırlıklı LYS-1’e 605 bin 520, öğleden sonra gerçekleştirilecek yabancı dil sınavına (LYS) 31 bin 300 aday katılacak. 20 Haziran Pazar günü de Sosyal Bilimler Sınavı (LYS-4) yapılacak ve bu sınava 349 bin 100 kişi girecek. LYS, Türkiye’de 81 il merkezi ile Lefkoşa’da gerçekleştirilecek. LYS’ye girecek 875 bin adaydan 682 bini iki sınava, 146 bin kişi üç sınava, 13 bin kişi dört sınava, 2 bin kişi beş sınava girecek. LYS’nin sabah oturumu saat 10.00’da, öğleden sonra oturumu 14.30’da yapılacak. LYS sonuçları 15 Temmuz’a kadar açıklanacak.
“MORALLERİ BOZULMASIN’’
Ünal Yarımağan, iki hafta sonunda toplam beş ayrı oturumda yapılacak LYS ile ilgili tüm hazırlıkların tamamlandığını, bu hafta sonu gerçekleştirilecek oturumların soru kitapçıklarının illere sevkiyatının başladığını bildirdi. Adayların tümüne sınava giriş belgelerinin gönderildiğini, bu belge olmadan sınava girilemeyeceğini vurgulayan Yarımağan, sınava giriş belgesi ellerine geçmeyen adayların bulundukları ilin sınav merkezi yöneticiliğine başvurarak belgeyi çıkarabileceklerini kaydetti. Sınavlardaki testlerde hem zor hem de kolay sorular yer aldığına dikkati çeken Yarımağan, LYS’nin bir sıralama sınavı olduğunu yineleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Adaylar ne kadar bilgili olurlarsa olsunlar onların içinden en çok bilenleri seçeceğiz çünkü yerleşecekleri programlar bunu gerektiriyor. Kitlenin seviyesine göre zor ve kolay sorular soruyoruz. O bakımdan çok iddialı bazı adaylar dışında diğer adayların bütün soruları doğru cevaplamayı beklememeleri gerekir. O nedenle yapamadıkları soru olduğunda moralleri bozulmasın zaten tüm sorular tüm adaylar tarafından cevaplansın diye hazırlanmıyor.’’ |
18.06.2010 |
Deniz Feneri’nden Milliyet’e cevap |
Denİz Feneri, Milliyet gazetesinin verdiği yanlı habere karşı hukuk zemininde haklarını sonuna kadar arayacağını bildirdi. Deniz Feneri, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada Doğan Medya Grubu’nun CHP ile işbirliği halinde Deniz Feneri’ne karşı üç yıldır yürüttüğü karalama kampanyasına 15 Haziran 2010 tarihli haberle bir yenisini daha eklediğini kaydetti. Milliyet Gazetesi’nin, “7 milyon Euro nereye harcandı” başlığıyla verdiği haberde, Deniz Feneri hakkında şüphe uyandıracak bir dil kullanıldığı; haberin içeriğinde ise Deniz Feneri Derneği hakkında düzenlenen kamu denetim raporundaki gerçekleri saptırarak, okuyucu nezdinde dernek hakkında şüphe uyandıracak ifadelere yer verildiği açıklamada şunlar kaydedildi: “Deniz Feneri Derneği, 2007-2010 yılları arasında İçişleri Bakanlığı denetçileri ve MASAK tarafından birçok kez denetlenmiştir. Yapılan bütün denetimlerde, Deniz Feneri’nin tüm faaliyetlerinde, suç teşkil edecek herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı tesbit edilmiştir. Milliyet gazetesinin gerçekleri saptırarak verdiği habere karşı hukuk zemininde haklarımızı sonuna kadar arayacağız.” |
18.06.2010 |
DİZİLER, OKULDAKİ ŞİDDETİ ARTTIRIYOR |
Eğİtİmcİler Birliği Sendikasının (Eğitim-Bir-Sen) yaptığı araştırmasına göre, okulların yüzde 62,3’ünde şiddet olayları yaşanırken, öğretmenlerin yüzde 88,7’si televizyon dizilerinin şiddeti arttırdığını düşünüyor. 17-31 Mayıs 2010’da 12 ilde 300 okulda 600 öğretmen ile yüz yüze görüşülerek, yapılan araştırmaya göre, okulların yüzde 74’ünde güvenlik kamerası bulunuyor. Okulların yüzde 62,3’ünde şiddet olayları yaşanıyor. Olaylar en fazla fiziksel, sözlü, psikolojik şiddet olarak gerçekleşiyor. Okullardaki şiddetin yüzde 82,7’si öğrenciler arasında yaşanırken, öğretmenlerin de yüzde 8,2’si okulda şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Şiddete uğradığını söyleyen öğretmenlerin yüzde 22,9’u şiddeti en fazla okul yöneticilerinin uyguladığını ifade ediyor. Öğretmenler; öğrenci velilerinin (yüzde 20,8), öğrencilerin (yüzde 18,8) ve meslektaşlarının (yüzde 18,8) şiddetine uğruyor. Öğretmenler, en fazla sözlü ve psikolojik şiddet görürken, fiziksel şiddete maruz kalanlar da bulunuyor. Öğretmenlerin yüzde 88,7’si televizyon dizilerinin şiddeti arttırdığını düşünüyor. Öğretmenlerin yüzde 34,2’si okul yolunu kendisi için, yüzde 50,4’ü de öğrenciler için trafik açısından güvenli bulmuyor. Ayrıca, yüzde 26,1’i okul çevresinin kendisi için, yüzde 44.2’si de öğrenciler için güvenli olmadığını düşünüyor. |
18.06.2010 |
Sungur Ağabeyin tedavisi devam ediyor |
Pazar günü “konuşma bozukluğu, sağ kol ve bacakta kuvvetsizlik” şikâyetiyle acilen İstanbul Dragos’taki “Sema Hastanesi”ne kaldırılan, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin Talebelerinden Mustafa Sungur Ağabey’le ilgili olarak, önceki gün yaptığımız hastane ziyaretinde oğlu Muhammed Sungur sevindirici bilgiler verdi. Babasının, yapılan tedavi sonrası bacağını kımıldatmaya başladığını, konuşmasında bir problem olmadığını söyleyen Muhammed Sungur Yeni Asya’ya şunları söyledi: “Babamın ‘şeker’den dolayı beyin damarlarında tahribat olmuş. Bu sebeple biraz daha hassaslaşmış olmasına rağmen doktorlarımız, beklemedikleri tarzda iyileşme yönünde gelişmeler gördüklerini kaydettiler. Şu an ilâç tedavisinin yanında fizik tedaviye de başlandı. Böyle gittiği takdirde bir iki gün daha yoğun bakımda kalacağı, ardından servise çıkabileceği ve tedavisinin burada devam edeceğini tahmin ediyoruz. Gerek hastahane başhekimi ve gerekse nöroloji uzmanları, babamdaki hızlı iyileşmeden memnunlar. ‘İnşallah daha iyi olacak’ diyorlar.” Şu an yoğun bakımda olduğundan dolayı ziyaretçi kabul edilmeyen Mustafa Sungur Ağabey için, ‘Kroner Yoğun Bakım’ ünitesinin dışında yer alan bir masa üzerinde ziyaretçi defteri bulunuyor. Ziyaretine gelip de kendisini görme imkânı bulamayanlar, duygu, düşünce ve şifa dualarını bu deftere yazabiliyorlar. Öte yandan Sungur Ağabeyi şahsen tanımadıkları halde, hastahanede tedavi gördüğünü duyan Sema Hastanesi hasta ve hasta ziyaretçileri de Sungur Ağabeyle ilgili bilgi alıyorlar. Mustafa Sungur Ağabey’in, Yeni Asya’da yer alan kendisiyle ilgili “duâ bekliyor” haberini görünce oldukça memnun olduğunu da belirten oğlu Muhammed Sungur, sevenlerin duâlarını eksik etmemelerini rica ediyor. |
18.06.2010 |
Mavi bebek anjiyo oldu |
Gazze’den Türkiye’ye getirilen ve basında “mavi bebek” olarak haber yapılan Seraj bebeğe anjiyografi uygulandı. Türkiye’ye geldiği ilk günden bu yana tedavisinin sürdürüldüğü Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nin Kalp ve Damar Cerrahisi Direktörü Doç. Dr. H. Barbaros Kınoğlu, Seraj bebeğe yapılan tetkiklerle ilgili açıklama yaptı. Hafta sonu süren genel tetkikler neticesinde Seraj bebeğe anjiyografi uygulandığını bildiren Doç. Dr. Kınoğlu, uygulamanın başarılı olması durumunda 4-5 aylık olana kadar yardımcı ameliyatın yapılması için kilo alması ve gelişmesi bekleneceğini kaydetti. |
Said Temur 18.06.2010 |
Yargıtay Gül’le ilgili yargılama kararını bozdu |
YargItay, ‘Kayıp Trilyon’ dâvâsında Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili ‘yargılanabilir’ kararını bozdu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında ‘’özel evrakta sahtecilik’’ ve ‘’2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’na aykırılık’’ suçlarından dolayı soruşturma açılmış, soruşturma sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ‘’kovuşturma yapılmasına yer olmadığına’’ karar vermişti. Başsavcılığın kararına, şikâyetçi Cahit Nalbantoğlu itirazda bulunmuştu. İtirazı değerlendiren Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Başsavcılığın, ‘’Kayıp Trilyon’’ dâvâsıyla ilgili olarak Gül hakkında vermiş olduğu ‘’kovuşturma yapılmasına yer olmadığına’’ ilişkin kararını kaldırmıştı. İtiraz üzerine verilen kararlar kesin nitelik taşıdığı için Abdullah Gül’ün avukatları, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının ‘’kanun yararına bozulması’’ istemiyle Yargıtay’a götürülmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurmuştu. Adalet Bakanlığı, istemi yerinde görerek söz konusu kararı ‘’kanun yararına’’ bozulması istemiyle Yargıtay’a götürmüştü. Başvuruyu değerlendiren Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Gül hakkında vermiş olduğu ‘’kovuşturma yapılmasına yer olmadığına’’ ilişkin kararını kaldıran Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını ‘’kanun yararı’’na bozarak, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Gül’ün yargılanmasına yönelik verdiği kararı kaldırdı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin kararı kesin nitelik taşıyor. |
18.06.2010 |
Metroda son sefer saatlerine yeni düzenleme |
Aksaray-Havalimanı hafif metro hattı ile Şişhane-Atatürk Oto Sanayi metro hattında son seferler yarım saat öne alındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, Aksaray-Havalimanı hafif metro hattında rehabilitasyon, Şişhane-Atatürk Oto Sanayi metro hattında ise araç ve sinyalizasyon testleri çalışması dolayısıyla son sefer saatinin 00.30’dan 00.00’a alındığı bildirildi. Açıklamada, raylı sistem hatlarının çalışmayacağı 00.00-00.30 saatleri arasında yolcu talebinin düşük olmasının işletme maliyetleri açısından verimsizliğe sebep olduğuna da dikkat çekildi. |
18.06.2010 |
Başörtüsü yasağına karşı mücadele devam edecek |
6 YILDIR her hafta eylem yapan Türkiye Başörtüsü Platformları’nın Sakarya Buluşması Sonuç Bildirisi’nde “Tüm yasaklara ve hukuksuzluklara karşı mücadelemiz kararlılıkla devam etmektedir” denildi. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde başörtüsüne özgürlük eylemleri gerçekleştireren Türkiye Başörtüsü Platformları, Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu’nun ev sahipliğinde yapılan 8. İstişare ve paylaşım toplantısını tamamladı. Sakarya Buluşması çerçevesinde panel, toplantı, eylem ve piknik gibi farklı faaliyetler düzenlenirken platform temsilcileri; oturumlar sonunda ortak bir deklarasyon hazırladı. Kocaeli, Sakarya, Ankara, Konya, Akyazı, Van, Antalya, Kütahya, Afyonkarahisar ve Bursa’dan temsilcilerin hazırladığı sonuç bildirisinde “Yasakların sürdüğü ülkemizde tüm yasaklara karşı dik duruşun, direnişin sembolü olan platformların onurlu mücadelesi kararlılıkla devam etmektedir” denildi.
Sesimize ses katın!
TÜRKİYE Başörtüsü Platformları’nın Sakarya Buluşması Sonuç Bildirisinde şu ifadeler yer aldı: “Başörtüsünün yasağının sadece üniversitelerle sınırlı olmayıp hayatın her alanında kuşatan yapısı bir kere daha deşifre edilerek sahici bir mücadelenin ‘vekil’lerle değil ‘asıl’larla olabileceği vurgusu yapılmıştır. Cuntalarla hesaplaşmanın sürdüğü ve bir çok alanda açılımlardan söz edildiği bir dönemde başörtüsü yasağının hiçbir şekilde gündeme gelmemesi bu sorunun ancak asıl muhatapları tarafından çözülebileceği gerçeğini göstermektedir. Bu vesileyle Türkiye’nin tüm onurlu insanlarına sesimize ses katma çağrımızı tekrarlıyoruz.” |
18.06.2010 |
15 milyon öğrenci bugün karne alıyor |
İLKÖĞRETİM ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, bugün karne alacak. Öğrenciler, 180 iş günü ve yaklaşık 8 ay süren eğitim-öğretim yılı maratonunun yorgunluğunu 3 ay sürecek yaz tatilinde atacak. 2009-2010 eğitim-öğretim yılı 24 Eylül 2009’da başladı. Öğrenciler, 22 Ocak-8 Şubat 2010 arasında yarıyıl tatili yaptı. İlköğretim ve lise son sınıf öğrencileri mezun olmanın yanı sıra, yaz tatilinde her yıl olduğu gibi sınava girme, sınav sonucu öğrenme, tercih yapma ve kayıt heyecanı yaşayacak. Lise son sınıf öğrencilerinin bazıları, 2009-2010 eğitim-öğretim yılının sona erdiğinin ertesi gün ve Pazar günü ile sonraki hafta sonu, Lisans Yerleştirme Sınavları’na katılacak. İlköğretim öğrencilerinden 6. sınıflar 12 Haziranda, 7. sınıflar 6 Haziranda, 8. sınıflar da 5 Haziranda Seviye Belirleme Sınavları’na (SBS) katılmıştı. İlköğretim 8. sınıfların katıldığı SBS sonuçları 8 Temmuz 2010’da açıklanacak. SBS’yi kazanan öğrencilerin tercihleri 9-23 Temmuz tarihleri arasında okul müdürlükleri tarafından alınacak. Yerleştirme sonuçları ise 29 Temmuz 2010’da ilân edilecek. İlköğretim 6 ve 7. sınıfların sınav sonuçları ise 6 Ağustos 2010’da açıklanacak. 2010-2011 eğitim-öğretim yılı, 20 Eylül 2010 Pazartesi günü başlayacak. |
18.06.2010 |
KARADENİZ’İ SEL ALDI |
TRABZON’UN Şalpazarı ve Tonya ilçelerinde önceki gece yaşanan sel felâketinin ardından hasar tesbit çalışmalarına başlandığı bildirildi. Tonya Kaymakamı Şenol Turan, ilçede önceki gün akşam saatlerinde etkili olan yağış sonrası yaşanan sel dolayısıyla Vakfıkebir-Tonya kara yolunun ulaşıma kapandığını belirterek, ‘’Araçların ilçeye girişinde sıkıntılar oldu. Yürütülen çalışmalar sonucu yol gece geç saatlerde ulaşıma açıldı’’ dedi. Hoşarlı İlköğretim Okulu ile İskenderli beldesindeki İMKB Anadolu Lisesi’nin zeminlerinin sular altında kaydığını ifade eden Turan, ‘’Köy yollarında hafif ve orta derecede hasarlar meydana geldi. Köy bağlantılarındaki birkaç köprü yıkıldı. İlçemize bağlı 15 köy var. Bu köylerden 3’ü selden etkilendi. Diğer köylerimizde bir sıkıntı yok’’ diye konuştu. Kaymakam Turan, Karaağaçlı Köyü Çayır Mahallesi’nde, Sağlam ailesine ait iki evin her iki yanından geçen derelerin taşması sonucu evlerinden çıkamayan 8 kişinin, Trabzon Acil Durum Müdürlüğü, AKUT ve jandarma ekiplerince kurtarılarak yakınlarının yanlarına yerleştirildiğini ve bu kişilerin barınmalarında herhangi bir sorun bulunmadığını söyledi. Can kaybı olmamasının sevindirici olduğunu ancak ciddî miktarda maddi hasar meydana geldiğini kaydeden Turan, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünden gelen teknik ekibin hasar tespit çalışmalarına başladığını, bu çalışmalar tamamlandığında ilgili kurumlara hasar durumuyla ilgili bilgi verileceğini ve yaraların sarılmasına başlanacağını bildirdi. Şalpazarı Kaymakamı Soner Zeybek ise, Şalpazarı’da gece etkili olan sağanak dolayısıyla Ağasar Deresi’nin taştığını, Şalpazarı-Sayvançatak arasındaki grup yolunun, bazı bölümleriyle menfezlerin tahrip olması sonucu ulaşıma kapandığını, sel suları ve selin getirdiği malzemelerin iki ev ve bir kahvehanede hasara yol açtığını açıkladı. Olayda can kaybı yaşanmadığını, selin ilçeye bağlı 2 köyü etkilediğini ifade eden Zeybek, ‘’Grup yolumuzda ulaşım tek şeritten sağlanmaya başlandı. İlçemizde yağış sona erdi, şu an bir sorun yok. Maddî hasarla ilgili hasar tesbit çalışmalarına başlandı’’ dedi.
GİRESUN’DA DERELER TAŞTI
AŞIRI yağış, Giresun'da da hayatı olumsuz yönde etkiledi. Giresun Afet ve Acil Durum İl Müdürü Halil Topatan, yörede etkili olan yağışlarla ilgili kriz masası oluşturulduğunu söyledi. Topatan, yaptığı açıklamada, akşam saatlerinde yağışın Giresun'un Dereli, Çanakçı, Doğankent ve Yağlıdere ilçelerinde hayatı olumsuz şekilde etkilediğini belirtti. Yağışlar dolayısıyla şu ana kadar herhangi bir can kaybının olmadığını vurgulayan Topatan, bazı bölgelerde dere taşkınları ve heyelanların yaşandığını aktardı. Doğankent Belediye Başkanı Nazmiye Kabadayı, Gümüşhane'nin Kürtün İlçesi Güngözü Köyü mevkiinde meydana gelen heyelan sonucu Harşit Çayı'nın önünün kesildiğini ve bu sebeple Tirebolu-Gümüşhane yolunun ulaşıma kapandığını kaydetti. Dereli Belediye Başkanı Zeki Şenlikoğlu ise, akşam saatlerinde başlayan aşırı yağışın ilçede önemli hasarlara sebep olduğunu belirtti. Dere taşkınları sonucu yol, köprü ve alt yapıların ciddî mânâda zararlar gördüğünü aktaran Şenlikoğlu, tek tesellilerinin can kaybının olmamasının olduğunu dile getirdi. |
18.06.2010 |
Prefabrik mescitleri yetmeyen Romanlar, cami yaptıracak |
SAKARYA’NIN Hendek ilçesinde Turanlar Mahallesi’nde Roman vatandaşlar tarafından yaptırılan Mescidi Aksa Camii’nin temeli törenle atıldı. Marmara Bölgesi Din Görevlileri Arası Kur’ân-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nda birinci olan Hendek Merkez Camii müezzini Recep Yasan tarafından okunan Kur’ân-ı Kerim tilâvetinin ardından bir konuşma yapan Hendek Müftüsü Şükrü Balkan, 9 yıl önce prefabrik mescit yapılan mahalleye bugün betonarme caminin temelini atmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Balkan “Özellikle buna mahalle halkının ön ayak olması bizim için daha büyük bir mutluluk. Bizde üzerimize düşeni yapacağız” diye konuştu. |
18.06.2010 |
Akdeniz’de kirlenme had safhada |
AKDENİZ Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, Antalya’da denizin çok hızlı kirlendiğini bildirdi. Antalya sahillerinin ve denizinin çok hızla kirlendiğini, tedbir alınmaması halinde yakın zamanda kirliliğin daha da artacağını ve turizmin bitebileceğini savunan Gökoğlu, şunları söyledi: ‘’Denizlerimizin kıymetini bilmiyoruz. Hem turizm bölgesi olacağız, hem de denizimizi kirleteceğiz. Olamaz böyle bir durum. Denizimiz hızla kirleniyor. Kirlilik balıkçılık operasyonlarını da olumsuz etkiliyor. Karadan gelen çamur atıkları çok hızlı şekilde denizin dibinde sedimen birikim yapıyor. Bulanıklaşıyor. Hem denizi kullanarak, denizi satarak turizm yapıyoruz, hem denizimizi koruyamıyoruz.’’ |
18.06.2010 |
‘Tasarruf çağı’ başlamalı |
Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, dünyada global üretimde 2015 yılına kadar 7 trilyon ABD doları tutarında azalma olacağını belirterek, ‘’Tam anlamıyla bir tasarruf çağının başlaması için bütün gereklilikler ortada. Global ekonomilerin yeniden şekillenmesi ve geleceğin dünyasına uyarlanması için karar vericilerin ve iş dünyasının cesur adımlar atması ve yürekli kararlar alması gerek’’ dedi. Tasarruf çağı başlamalı
Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, bütün dünyaya tasarruf çağrısında bulundu. Kanada’nın Charlottetown şehrinde iş dünyası ile bir araya gelen Mark Carney, dünyada global üretimde 2015 yılına kadar 7 trilyon ABD doları tutarında azalma olacağının tahmin edildiğini söyledi. Söz konusu üretim kaybının daha da artabileceğini kaydeden Kanada Merkez Bankası Başkanı, ‘’Tam anlamıyla bir tasarruf çağının başlaması için bütün gereklilikler ortada. Global ekonomilerin yeniden şekillenmesi ve geleceğin dünyasına uyarlanması için karar vericilerin ve iş dünyasının cesur adımlar atması ve yürekli kararlar alması gerek’’ dedi. Mark Carney, “Dünya ekonomisi hâlâ kötü durumda. Hükümetlerin, soruna çare olacak tedbirleri almada, siyasî ve popülist olmadan hareket etmeleri lâzım’’ diye konuştu. |
18.06.2010 |
Gözle çalışan mouse |
Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde öğrenim gören engelli bir genç, kendisi gibi ellerini kullanamayanlar için göz hareketleri ile çalışan ‘’sanal fare’’ geliştirdi. Engelli genç, web kamerayı infrared kameraya dönüştürerek fareyi göz hareketleri ile ilişkilendirmeyi başarırken, sistemde kırpılan göz de ‘’tıklama’’ işlevini yerine getiriyor. Yaklaşık bir yıl süren ‘’sanal fare’’ projesini hayata geçirdiğini belirten Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi Giray Sercan Özcan, Matlap programı kullanılarak yaptığı projesinde yuvarlak cisimleri bulma algoritmasından faydalandığını kaydetti. Maliyeti de düşük olan projesinde göz bebeğinin hareketleri ile fareyi ilişkilendirmeyi başardığını söyledi. |
18.06.2010 |
Duraklara, güneş enerjili aydınlatma |
Kayserİ Büyükşehir Belediyesi, otobüs duraklarını güneş enerjisi ile aydınlatmaya başladı. Uygulamaya konulan sistemle gündüz depolanan güneş ışıklarıyla gece aydınlatma yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi Makine İkmal Bakım ve Onarım Daire Başkanlığı bünyesinde imal edilen otobüs duraklarına, fotovoltatik sistemle çalışan ve şebeke elektriği ile hiçbir bağlantısı bulunmayan güneş enerjili sistem entegre ediliyor. Gün boyu güneş enerjisini depolayan sistem, havanın kararmasıyla birlikte lambaların yanmasını sağlıyor. Sistemde günlük aydınlatma süresi uzaktan kumanda ile ayarlanabiliyor. |
18.06.2010 |
Hindistanlı balıkçılar |
Yolumuz Hindistan’ın Kandla şehrine düştü. Yanaşacağımız rıhtımın dolu olması dolayısıyla birkaç gün demirde bekledik. Bu vesile ile hem dinlenmiş olduk hem de seyir süresince yapamadığımız eğitimleri, işleri yaptık. Kandla şehri, Müslümanların çoğunlukta olduğu bir yer. Aslında her ne kadar Müslümanların sayısı az gösterilse de gitmiş olduğum bütün Hindistan şehirlerinin en az yüzde 25’inin Müslüman olduğunu gördüm. Hatta Hindistan’ın doğu eyaletlerinden bir tanesinin resmî alfabesi Kur’ân harflerinden oluşuyor. Nedense binlerce değişik inanç ve lisanın bulunduğu Hindistan’da Müslümanların sayısı az gösterilmeye çalışılıyor. Fakat gerçekler ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın gizlenemez. Bediüzzaman’ın dediği gibi “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz kapamakla gece olmaz, gözlerini kapayanlar sadece kendileri için gündüzü geceye çevirirler.” Hindu inancında et yenilmez. Ben de vejetaryen olduğum için hemen hemen hiç et yemem. Bu bakımdan onlara benziyorum, lâkin benimki nimete karşı bir hürmetsizlik veya benzeme olayı değil. Allah’ın takdiri. Zira bana dayak yemeyi mi tercih edersin yoksa et yemeyi mi deseler, mecburen birini tercih etmek zorunda kalsam, dayağı seçmek zorunda kalırım. Ne yapıp etsem de bu eti yiyemiyorum. Yemeye kalkışsam gözlerimden yaşlar geliyor, küçücük bir lokma ağzımda adeta bir taş parçasına dönüşüyor. Her ne ise Hindularla benim yaklaşım tarzım arasında çok fark var, vesselâm. Bu arada gemimize Müslüman olduklarını öğrendiğimiz balıkçılar geldi. Balık satmak istiyorlardı. Fakat gemiciler ellerindeki balıkların tatlı su balığı olduğunu ve lezzetli olmadığını söyleyince biz de almaktan vazgeçtik. Fakat ben onların fotoğraflarını aldım. Hem onların hem de diğer balıkçıların resimlerini sizlerle paylaşmak istedim. |
VEHBİ HORASANLI 18.06.2010 |
İngiliz belediye, Müslümanları kızdıran ilân için özür diledi |
İngİltere’de “Bedensel engelli çocukları okula götürecek Müslüman olmayan şoför aranıyor” ilânından sonra tepki çeken Northamptonshire Belediyesi, Müslümanlardan özür diledi. Belediye sözcüsü, ilânla ilgili soruşturma başlattıklarını açıkladı. Sözcü, “Oluşan durumdan ötürü özür diliyoruz” dedi. |
18.06.2010 |
Yağmur ormanları azaldı, sıtma arttı |
ABD’de yapılan bir araştırma, Brezilya’daki yağmur ormanlarının tahribiyle etkilenen bölgelerde sıtma vak’alarının yüzde 50’ye yakın artış gösterdiğini ortaya koydu. Wisconsin Üniversitesine bağlı Nelson Enstitüsünden, tehlikeli bulaşıcı hastalıklar üzerine araştırmalar yapan Sarah Olson, ‘’Ormanların tahribinin sıtma hastalığını tetikleyen faktörlerden biri olduğu görülüyor’’ açıklamasında bulundu. Araştırma tropik ormanlardaki son büyük çaplı ağaç kesimlerinin ardından, sıtma hastalığının taşıyıcısı olan sıtma sivrisineklerinin hayat şartlarını geliştiren bir durumun ortaya çıktığını gösteriyor. |
18.06.2010 |
Gezegenlere teleskopla yolculuk |
Ankara Üniversitesi Rasathanesi, 19 Haziran Cumartesi günü düzenleyeceği faaliyette, Başşehirli gökyüzü meraklılarına şehir ışıklarından uzakta ‘’kızıl gezegen Mars’ı’’, halkalarıyla Satürn’ü ve Venüs gezegenini teleskoplarla izleme fırsatı sunacak. Etkinlik her yaştan gökyüzü meraklısına açık olacak. Faaliyette katılımcılar, kâinatta çıkacakları yolculukta, uzmanlar eşliğinde gözlem yapma fırsatını yakalayacak. Katılımcılar, saat 20.00’de başlayacak faaliyette, ilk olarak Venüs gezegenini, ardından kızıl gezegen Mars’ı ve ilerleyen saatlerde ise halkalarıyla Satürn’ü teleskoplarla görme fırsatına sahip olacak. |
18.06.2010 |