09 Haziran 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Mutlu aile için, mutlu aile modelleri seçin

POZİTİF Pencere kitabı yazarı Sebahattin Yaşar; mutlu ve pozitif aileyi, “Aile, meşrû bir kavramdır. Orada yaşananların da meşrû olması gerekir” dedi.

Diyanet-Sen Kırıkhan temsilciliği tarafından düzenlenen Mutlu Aile Modeli konferansı, Kırıkhanlılar tarafından büyük ilgi ile takip edildi. Diyanet-Sen Kırıkhan Temsilcisi, Ahmet Köse, konuyla ilgili yaptığı konuşmada, “Sendikal faaliyetler içinde kültür ve san'at ağırlıklı çalışmalar da vardır. Özellikle üyelerimizin karşılaştığı aile problemlerine dönük, yapılan çalışmalardan istifade etmek ve insanımızı daha kaliteli bir hayat çizgisine taşımak için bu tür faaliyetlerimize devam edeceğiz. Ailede elbette problemler olabilir, ama en önemlisi, problem olmadan önce neler yapılmalı ve eğer olduysa nasıl aşılmalı gibi konularda konferanslarımız devam edecek.” dedi. Konferansı, Harran Üniversitesi öğretim görevlilerinden Sebahattin Yaşar verdi. Yaşar, Mutlu aile modelini anlattı. Karı koca arasındaki geçimsizlikler, anne baba ile çocuklar arasındaki münasebetler ve çözüm yollarının anlatıldığı konferansa Kırıkhan halkı büyük bir ilgi gösterdi.

Öğretim görevlisi Sebahattin Yaşar, “Bu çağda aile çok ciddî bir yıpranma süreci içerisinde bulunuyor. Bu yıpranmanın devlet olarak, kurumlar olarak, aile ve bireyler olarak da önüne geçmek için adımlar atmak gerekiyor. Bu da ancak farkındalık sağlamakla ve aileyi mutlu edecek prensipleri hayata geçirmekle mümkündür. Elbette insanın olduğu yerde problem olacaktır. Ama önemli olan bu problemin neden kaynaklandığını ve nasıl ortadan kaldırılacağının aranması gerekliliğidir. Yani hastalanma mümkün, ama önemli olan tedavi noktasında adım atmaktır. Ailenin mutlu olması, önce mutlu eş seçimiyle başlar. Mutlu eşler de bilgili, yenilikçi, bilinçli bireylerden oluşur. ‘Mutlu aile için, mutlu aile modelleri seçin’ bir slogandır, ama Hazret-i Peygamberin aile yaşantısı bu konuda sorusu olanlara en güzel cevaplar içeriyor.” dedi.

Yaşar, mutlu ailenin ancak, ailedeki bireylerin hukukunu koruyan, fıtratlara uygun yaklaşımları önceleyen ve incelik ve nezaket kurallarının hakim olduğu bir atmosferde oluşacağına dikkatleri çekerek, bunun da ancak uygulanmış şeklinin Hazret-i Peygamberin aile hayatı olduğunu ifade etti.

SAMET ÇİPİL

09.06.2010


İlâç, öğüne göre değil, saat aralıklarına göre kullanılır

SAKARYA Tabip Odası Başkanı Dursun Bostancı, bütün uyarı ve bilgilendirmeler rağmen Türk toplumunun doğru ilâç kullanmadığını söyledi.

Bostancı, ilâçların öğünlere göre değil saat aralıklarına göre içilmesi gerektiğine dikkat çekti. Dursun Bostancı, hastalıkların tedavisinde olmazsa olmazların başında verilen ilâçların kullanılması kullanılmasının önemli olduğunu kaydetti. Her ilâcın kendine özgü bir kullanış şekli olduğunu vurgulayan Bostancı, bir hastaya ilâç verilirken dört kez uyarılmasına rağmen hâlâ ilâcı doğru kullanılmadığını vurguladı. Bostancı şöyle konuştu:

“Doktorlar hastalarına reçete yazarken bu kullanış şeklini de belirtirler. Reçetelerde ilâcın ismi, kaç kutu gerektiği, günde kaç sefer kullanılacağı ve ne kadar devam edeceği kaydedilmiştir. Hatta ilâçlar reçeteye yazıldıktan sonra sözlü olarak da doktorlar tarafından tarif edilir. Bunun yanında eczanelerde kutuların üzerine de tarifler yazılır. Bütün bunların yanında 35 yıllık mesleki yaşantımda hâlâ hastalarımızın ilâçlarını düzgün kullanmadıklarını müşahade etmekteyim. Birebir her hastaya tarif etmeme rağmen bu hatanın tekrarlandığını görüyorum.”

Reçeteye ilâç yazıldığında 2x1 veya 3x1 şeklinde kullanma talimatının yazıldığını hatırlatan Bostancı, şu bilgileri verdi: “ 2x1 demek sabah akşam birer tane, 3x1 demek sabah öğlen akşam birer tane anlamına geldiği zannedilerek bu şekilde kullanılır. Vatandaşımız sabah saat 9.00 da kalkar ilâcını içer. Akşam ise saat 19.00 da yemeğini yer ve ilâcın içer. 2x1 tarifinde 12 saat aralıklarla demek olduğu her nedense insanlarımızın gözünden kaçar. 3x1 dendiğinde ise sabah 9.00 da içilen ilâç, öğle yemeğinden sonra yani saat 13.00 sıralarında tekrar içilir. Aradan 4 saat geçmiştir. Akşamki ilâç ise 19.00 veya 20.00 de içilir. Aradan 6-7 saat ancak geçmiştir. Son ilâçtan ertesi günkü ilâca ise en az 13 saat vardır.”

İLÂÇLAR ÖĞÜNLERE GÖRE DEĞİL, SAATE GÖRE İÇİLMELİ

İLÂÇLARIN istenilenden sık aralıklarla kullanılmasının insan vücuduna ciddi olumsuz etkileri olabileceğini, hatta olumlu etkisinin hiç olmayacağının altını çizen Bostancı “Bu nedenle ilâçları yemek öğünlerine göre değil, mutlaka saatine uygun olarak kullanmak gerekir. Sabah akşam kullanılacak bir ilaç sabah hangi saatte içildiyse akşam da aynı saatte içilmelidir. Yani sabah 9.00 da içildiyse, akşam 21.00’de içilmelidir. Günde 3 sefer içilmesi gereken ilâç örneğin sabah saat 8.00 de başlanmışsa 2. seferi 16.00 da, üçüncüsü ise gece 24.00’de içilmelidir. İlâç firmalarının da dikkatini çekmiş olmalı ki daha önceki yıllarda 4x1 bile olabilen ilâç kullanımları yerine 2x1 veya günde bir şeklinde kullanılabilecek ilâçlar giderek artmaktadır” diye konuştu.

09.06.2010


Bebeklere anne sütü yeter

SAMSUN Kadın Doğum ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Şükrü Arslan, ‘’dahi çocuklar bir ile 2 yaş arasında anne sütü alan bebekler içinde çıkmıştır, oysa bir yaşından sonra anne sütü almayan inek sütü ya da hazır mamalarla beslenen çocuklar içinde zekâ puanı 130, 140’ın üzerinde olan dahi çocuklar çıkmadığı görülmüştür’’ dedi.

Arslan, anne sütünün yeni doğmuş bir bebek için en önemli gıda olduğunu vurguladı. Anne sütünün her bebeği 6. ayın sonuna kadar bütün her şeyiyle besleyebilecek özelliği bulunduğunu, dolayısıyla anne sütü alırken bir bebeğin su dahil başka herhangi bir ek gıda almasına gerek olmadığını söyleyen Arslan, ‘’Anne sütü 6. ayın sonuna kadar içindeki suyu, yağı, şekeri ile protein oranları, vitaminleri, mineralleri ile bebeği tam olarak besler. Anne sütü alan bir bebek aynı zamanda daha huzurludur ve daha zeki olur. Anne sütü almış bin bebeğin baş çevresi, boyu, kilosu belli bir oranda artar ve bebek büyür’’ diye konuştu. Yapılan araştırmaların anne sütünün üstün özelliklerini ortaya koyduğunu, anne sütü ile beslenen bebeğin sağlıklı geliştiği ve hastalıklara karşı daha dirençli olduğunun belirlendiğini anlatan Arslan, anne sütünün zekâ üzerindeki etkisinin de artık araştırmalarda açıkça ortaya konulduğunu vurguladı.

09.06.2010


Her bel ve boyun ağrısı fıtık değildir

BOYUN ve bel kısmında hissedilen ağrıların fıtık olduğu düşüncesiyle hareket etmenin yanlış olduğu bildirildi. Uzmanlar, bu ağrılar fıtık olduğunu düşünerek yapılan ve yaptırılacak uygulamaların sakatlıklara sebep olabileceği ve mutlaka hekime gidilmesi gerektiğini belirtti.

Tekden Hastanesi Beyin Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Murat Ateş, dünyada insanların yaklaşık yüzde 80’inin en az bir kere bel ve boyun ağrısı şikâyeti yaşadığına dikkat çekti. Bel ve boyun ağrısı toplumumuzda çok sık ve yaygın görülen rahatsızlıklar arasında yer aldığına dikkat çekti. “Bel ve boyun ağrılarının hepsine birden bel ya da boyun fıtığı demek mümkün değildir” diyen Ateş, “Bunların ancak yüzde 80-90’ı mekanik ağrılar olmakla birlikte yüzde 10-20 oranında bel fıtığı ya da boyun fıtığı ile karşılaşmaktayız. Bu yüzden 10 veya 20’den de sadece yüzde 10-15’i ameliyata gitmektedir.” dedi. Bu verileri insanların bel fıtığından, boyun fıtığından ve ameliyattan korkmamaları gerektiği için söylediklerini açıklayan Op. Dr. Murat Ateş şu bilgileri verdi: “Oldukça yaygın olduğundan bu tür rahatsızlıklara karşılaştığımız zaman beyin cerrahi veya fizik tedavi uzmanlarına başvurmak gerekmektedir. Toplum içinde yaygın olarak insanlar bu tür rahatsızlıklara kendi yöntemleri ile müdahale etmektedir. Bu uygulamalar yanlış uygulamalardır.”

09.06.2010


Kolesterolden beyin de sorumlu

KANDAKİ kolesterol seviyesini kısmen beyinin belirlediği ortaya çıktı. Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan araştırmada, beyindeki açlık hormonunun kanda dolaşan kolesterol için “uzaktan kumanda” işlevi gördüğü belirtildi.

Araştırma, ‘’kolesterolün sadece yiyip içtiklerimiz ve karaciğerdeki kolesterol üretimiyle bağlantılı olduğu’’ inancıyla zıtlık oluşturuyor. Cincinnati Üniversitesi’nden bir grup bilim adamının fareler üzerinde yaptığı deneyde, açlık hormonu “ghrelin” seviyesinin artmasının, hayvanların kanındaki kolesterol miktarının yükselmesine yol açtığı ortaya çıktı. Kandaki kolesterol seviyenin yükselmesinin sebebinin, beynin karaciğere daha az kolesterol depolaması emri vermesinden kaynaklandığı belirtildi. Gherlin hormonunun, gıda alımı ve enerji tüketimini düzenleme rolünü yerine getirirken beyindeki bir reseptörü engellediği biliniyor. Fareler üzerinde yapılan başka bir deneyde, bu reseptörün bloke edilmesinin de kandaki kolesterolü arttırdığı gözlendi. Araştırma başkanı Prof. Dr. Matthias Tschoep, uzun zamandır kolesterolün besinlerin emilimi veya sentezi ile karaciğer salgıları tarafından düzenlendiğine inanıldığını hatırlatarak, araştırmanın ilk kez, kolesterolün aynı zamanda merkez sinir sisteminin doğrudan kumandası altında olduğunu gösterdiğini belirtti.

09.06.2010


Öğrencilere el yıkama alışkanlığı kazandırılıyor

BURSA İl Sağlık Müdürlüğü Gıda ve Çevre Kontrol Şube Müdürlüğü koordinatörlüğünde, Uludağ Üniversitesi ve Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘el ele verelim, mikropları yenelim’ projesiyle minik öğrencilere el yıkama alışkanlığı kazandırılması hedefleniyor.

‘El ele verelim, mikropları yenelim’ projesi Bursa merkez ilçelerindeki ilköğretim okulları ana sınıfı, birinci ve ikinci sınıf öğrencileri hedef alınarak gerçekleştirildi. Küçük yaşlardan başlayarak çocuklara el yıkamanın öneminin anlatıldığı projede, doğru el yıkama teknikleri uygulamalı olarak öğretiliyor. 2009-2010 eğitim-öğretim yılı sonunda yaklaşık 60 bin çocuğa ulaşılan projeye, okulların yaz tatiline girecek olması nedeniyle ara verildi. Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, 2010-2011 eğitim-öğretim yılında diğer ilçelerde de projeye devam edilmesinin planlandığını söyledi. Dr. Akan, “Mİnikler projeyle el yıkama alışkanlığı kazandı. Uzmanlarımız eşliğinde eğitimlerimizden önemli derecede geri dönüşüm aldık” dedi.

09.06.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.