Yurt Haber |
Hürriyetsiz cumhuriyet olmaz |
Konuşmasına başlamadan önce kendisini tanıtan yazarımız Latif Salihoğlu, ”Ben gündemde olan demokratik açılımdan bahsetmeyeceğim çünkü bir seneye yakın zamandır devam eden bu açılımın ciddiyetine ve samimiyetine inanmıyorum. Onun yerine, Hakikat-ı Meşrutiyeti yani hakiki demokrasiyi ve hürriyeti sizlere anlatacağım” diye konuştu. Meşrutiyet ve Ahrar’ların, geçmişini ve günümüze kadar geliş serencamını anlatan Salihoğlu, Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda koyu bir istibdat döneminin başladığını belirterek, ”Bize her şeyden evvel hürriyet lâzım. Hürriyet olmadıktan sonra ne meşrutiyet işe yarar, ne cumhuriyet. 1923'te kurulan Cumhuriyet, sadece isim ve resimden ibaret. Tatbikata, uygulamaya bakıyorsunuz insanlık tarihinin görmediği bir eşeddi zülüm ve istibdat. Fikre, parti kurmaya, inancını yaşamaya hayat hakkı yok. Ne yapayım ben böyle Cumhuriyeti. Cumhuriyet, cumhura dayanan demektir. Onun için biz diyoruz ki önce hürriyet lâzım. Bediüzzaman Hazretleri diyor ki [İman ne derece artarsa, Hürriyet de o derece parlar. İşte Asr-ı saadet.] O, istibdat ve zulüm döneminde insanlar birbirine düşürülüyor ve hâlâ bu düşmanlığın etkisi devam ediyor.”
TÜRK, KÜRDE DÜŞMAN DEĞİLDİR VE OLAMAZ ”Ey Türkler, Kürtler Çerkezler, Lazlar ve bu milletin insanları niye birbirinize düşüyorsunuz?” diye dinleyicileri seslenen Salihoğlu, şöyle devam etti: ”Size zulmedenler, birbirinize düşürenler ne Türk’türler ne Kürt’türler ne de Müslüman’dırlar. Adres başka, damar başka yerlerde. Kaldıralım şüpheleri, kaldıralım vesveseleri. Doğrudan doğruya bu fitneler dışarıdan içimize sokulmuştur. Türk Kürde düşman değildir ve olamaz. Bin sene bu vatanda kardeşçe yaşamışlar. Aynı kıbleye yönelmişler, aynı Kur’ân ve iman ile cephede savaşmışlardır.” “Türkçülük yapanlar emin olun Türk değildirler” diyen Salihoğlu şöyle devam etti: “Türk olmayanların yaptığı Türkçülük yüzünden başkası niye düşman olsun, hangi hakla hangi vicdanla. ‘Türkçülük yapanları hakiki Türk bilmiyoruz’ diyor Bediüzzaman. Size bunları neden anlatıyorum? Çünkü bunlar aynı zamanda Demokrasi düşmanıdırlar. Türkiye de ırkçılık manasında milliyetçiliği yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar. İnsanlarımızı kamplaşmaya, zıtlaşmaya birbirlerine düşman etmeye yönlendiriyorlar. İşte Türkiye’de tam demokrasiyi engelleyen muzır odaklar bunlardır.”
RİSALE-İ NUR IRKÇILIĞA, ANARŞİYE GEÇİT VERMİYOR
“AltI bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı ırkçılığa, bölücülüğe, anarşi ve teröre suret-i katiyetle geçit vermiyor” diyen Salihoğlu, “Cemil Meriç, [Yüz elli senedir batıdan gelen yıkıcı dalgalar her insanı zehirledi, her kaleyi devirdi. Her kaleyi deviren fitne dalgaları Nur Kalesi önünde geriledi.] diyor Risale-i Nur dengeyi sağlıyor, kardeşliği, muhabbeti ve kucaklaşmayı temin ediyor” şeklinde konuştu. “Bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar muaffak olamayacaklar Bunu ümit ve temenni ediyoruz”diyen Salihoğlu,”Mersin doğudan en çok göç alan şehrimizdir. Zaman zaman patlamaya hazır bombaya çevrilmek isteniyor. Onun için siz Mersinlilere ve bu bölgede yaşayan arkadaşlarımıza daha fazla vazife düşüyor. Yani sizin alacağınız bazı tedbirler sayesinde bu fitne ateşi sönecektir. ‘Önümüzde neler var neler görünüyor?’ diye sorarsanız, tabiî ki bir kargaşa var. Fakat Meşrutiyetin 100'üncü senesinden itibaren Türkiye yeni bir siyasî eksene yani iki eksenli bir yapılanmaya doğru gidiyor. Önümüzdeki bir ve ya iki sene içerisinde siyasi tablo tamamen değişebilir” diye konuştu.Salihoğlu, bu tartışmalar çerçevesinde Türkiye’nin yakın gelecekte Başkanlık sistemine geçilebileceğini sözlerine ekledi. Salihoğlu, seminer sonrasında dinleyicilerden gelen soruları cevapladı. Seminere Mersinli okuyucuların yanı sıra Silifke ve Adana’dan da katılımların olduğu görüldü. |
25.05.2010 |