Kültür-Sanat

Türk dünyası çalgıları bu sergide

TÜRK Dünyası Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Ali Özaydın, 1980 yılından bu yana topladığı ya da imal ettiği 500’ün üzerindeki Türk çalgılarından örnekleri, Mersin’in Erdemli ilçesindeki ‘’Büyük Türk Buluşması’’ kapsamında meraklıları için sergiliyor.

Kültür Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu eski müdürü de olan Özaydın, Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) ile Mersin’in Erdemli ilçe Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Büyük Türk Buluşması’’na katılmak üzere geldiği Erdemli’de Türk Dünyası müzik aletleriyle ilgisinin, 1980’li yıllara kadar uzandığını kaydetti. Yaklaşık 30 yıldır 500’ün üzerinde müzik aleti topladığını ya da aslına uygun şekilde ürettiğini ifade eden Özaydın, ‘’Şimdi derneğimiz vasıtasıyla bu müzik aletlerini sergileyerek, meraklılarına ve Türk halkına ulaştırmaya çalışıyoruz. Ancak asıl hedefimiz, tüm Türk Dünyasında kullanılan müzik aletlerinden oluşan bir müze kurmak’’ dedi.

Söz konusu müzik aletlerini sadece imal edip sergilemediklerini, aynı zamanda onlarla müzik de yaptıklarını kaydeden Özaydın, ‘’Devlet Türk Dünyası Müziği Topluluğu adı altında birleştik. Elimizdeki enstrümanlarla konserler veriyoruz’’ diye konuştu.

6 BİN YILLIK TARİH

Türk dünyası müzik aletlerinin kökeninin, kaya üzerine yapılmış resimlerden 6 bin yıl öncesine kadar tesbit edilebildiğini ifade eden Özaydın, ‘’Saz benzeri bir çalgı olan ‘dombra’nın 6 bin yıllık bir resmi, Kazakistan’da bir kaya üzerinde bulundu. Bu arkeologlar için çok önemli bir buluş’’ dedi. Özaydın, orijinali bulunan en eski Türk çalgısının ise milattan önce 17. yüzyıla ait olduğunu ifade ederek, ‘’Altay Çengi adlı bu çalgıyı, Rudenko adlı bir arkeolog, Altaylar’da Pazır Kurganları’nda yaptığı kazıda buldu ve elde edilen orijinal çalgı, Almanya’da bir müzede sergileniyor. Biz de bu çalgının resimlerinden, benzerini aslına uygun şekilde yaptık ve sergiliyoruz’’ dedi. Çalgılar arasında, milâttan önce 17. yüzyıla ait olan ‘’Altay çengi’’’nin yanı sıra at kafatasından yapılan ‘’at igil’’, keçi boynuzundan yapılan ‘’nefir’’, 300 yıl önce unutulan ve günümüzde yeniden üretilen ‘’Osmanlı çengi’’ ile kabak kemanenin at kuyruğundan yapılmış yaya sahip atası ‘’gıcek’’ de bulunuyor.

24.05.2010

Çeşmelerimize sahip çıkalım

Dolmabahçe Sarayı, bezeme ve minyatürleri ile Osmanlı Çeşmeleri sergisine ev sahipliği yapıyor. İstanbul’un Osmanlı dönemi çeşmelerini konu alan san'atçılar, çeşme oymalarını kâğıda dökerek yeniden nakşettiler.

Camlı Köşkte açılan sergide 40 san'atçının yaptığı 340 eser yer alıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti ajansın finanse ettiği sergide, san'atçıların hepsinin hanım olması dikkati çekti.

9 Haziran’a kadar ziyaretçilerini bekleyen serginin proje yönetmeni Prof. Dr. Nil Sarı, gazetemiz için yaptıkları çalışmaları değerlendirdi. İstanbul’daki çeşmeleri yeniden canlandırmanın 40 yıldır hayalini kurduğunu söyleyen Prof. Dr. Sarı, “Bu işe ilk başladığım zaman Üsküdar’daki çeşmeleri görür haline çok üzülürdüm. Bunların örneklerini çıkarmaya başladım. Ama o kadar çoktu ki benim başa çıkacağım bir şey değildi. Hep aklımdaydı. Nihayet İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti olunca bu projeyi hayata geçirmeye karar verdim. Arkadaşlar kabul etti iki yıla yakın bir süredir çalıştık. İlk önce nerelerde çeşme olduğunu tesbit ettik. Asistanım binlerce fotoğraf çekti. Sonra san'atçılar gidip kendileri çeşmeleri incelediler. Bunlar san'atçılara dağıtıldı. Bir kısmı aynen çalışıldı bir kısmından da özgün kompozisyonlar oluşturuldu. Bazıları minyatür yaptılar” dedi.

En değerli kültür varlıklarımız

Prof. Dr. Nil Sarı çeşmenin önemini şöyle anlattı: “Bizim en değerli kültür varlıklarımızdan biri çeşmelerdir, ama kötü durumdalar. Üzerleri çiziliyor, kırılıyor, dökülüyor bir kısmı da yok ediliyor. Bir kere buna dikkati çekmemiz lâzım. Halkın koruması gerekir. Herkes kendi semtindeki çeşmeye sahip çıkmalı. Bu bir san'at eseridir. Atalarımız taşın üzerine yapmışlar, biz bunları kâğıda yapıyoruz. Müzede bulunması gereken bu tarihi eserler sokaklarda duruyor. Bunlar İstanbul halkına emanet.”

Çeşmelerdeki nakışları kâğıda dökmenin amacının, öncelikle halkın dikkatini çekmek olduğunu söyleyen Sarı, “Çeşmeler san'at eseridir ve çok güzeldir. Eserlerimize sahip çıkalım. Bazı mevcut çeşmelerin yok olduğunu gördüm. Bu sergi bir tesbit çalışması oldu bir anlamda. Kırılan, tahrip olan yerler birebir yapılabilir. Bunlar varlığın tescilidir, ben varım demektir ama kimse görmüyor bu çeşmeleri, önünden geçiyorlar, ama farkında bile değiller” şeklinde konuştu.

ELİF NUR KURTOĞLU

24.05.2010

K. Maraş Yeni Asya Vakfı Hanımları gezideydi

Kahramanmaraş Yeni Asya Vakfı Hanımlar Komisyonu Malatya-Darende’ye bir gezi organize etti. Kırk kişilik bir kafileyle Malatya- Darende’ye yola çıkan hanımlar, Afşin ilçesindeki Ashab-ı Kehf külliyesini güneşin ilk ışıklarıyla ziyeret etti.

Elbistan Pınarbaşı’nda keyifli bir sabah kahvaltısı yapan hanımlar, ilâhiler ve marşlar eşliğinde zevkli bir yolculuktan sonra Darende’ye ulaştı. Öncelikle harika bir “Kanyon” yolculuğu gerçekleştiren hanımlar, kanyon manzarası karşısında ‘Aman Ya Rabbi’ demekten kendilerini alamadılar. Ardından tarihî yerler gezilerek türbe ziyaretleri de gerçekleştirildi.

24.05.2010

Özhaseki: Anıtlar Kurulu’nda bazı yanlış uygulamalar var

TARİHÎ Kentler Birliği Başkanı ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, “Anıtlar Kurulu olmazsa olmaz. Ancak Anıtlar Kurulu’ndaki bazı yanlış uygulamaları da göz ardı edemeyiz” dedi.

Tarihî Kentler Birliği 2010 Yılı 1. Meclis Toplantısı Antalya’nın Alanya ilçesi’nde gerçekleştirildi. Alanya Kültür Merkezindeki toplantının son bölümünde konuşan Özhaseki, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun tarihî eserlerin korunması açısından öneminin yadsınamayacağını, ancak kurulun bazı üyelerinin kişisel davranışları sebebiyle işlerin yürümesinde engeller ortaya çıktığını ifade etti. Özhaseki, şunları söyledi: ‘’Anıtlar Kurulu olmazsa olmaz. Çünkü olmadığı takdirde herkes kendi bölgesinde istediği gibi uygulama içerisine giriyor. Ancak Anıtlar Kurulu’ndaki bazı yanlış uygulamaları da göz ardı edemeyiz. Oradaki hocalarımız, keyfi davranışları, kaprisleri veya yerel yönetimdekilerle ilişki kopukluğu nedeniyle işin yürümesine mani oluyor. Biz bu konuda bakanlığa şikâyetimizi yapıyoruz.’’

Panelin ardından, Tarihî Kentler Birliği 2010 Yılı 1. Meclis Toplantısı’nda encümen üyesi seçimi, faaliyetlerin onaylanması ve malî genel kurul çalışmaları oy birliğiyle kabul edildi. Toplantıda ayrıca, ‘’Ortak 200 Eser’’ projesi kapsamında maddî gücü olmayan yerel yönetimlere, 200 tarihî eserin hayata geçirilmesi amacıyla sağlanan ekonomik yardımların sonlandırılması kararı alındı.

24.05.2010

‘’Dünya Kültür Sergisi’ Şanlıurfa’da açıldı

‘’ULUSLARARASI Halil İbrahim Buluşmaları’’ faaliyetleri kapsamında 27 ülkeden eserlerin yer aldığı ‘’Dünya Kültür Sergisi’’ açıldı.

Balıklıgöl Amfi Tiyatronun altındaki konferans salonunda Bab-ı Alem Uluslararası Öğrenci Derneği’nin gösterisiyle başlayan serginin açılışını, Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan ve eşi Demet Okutan yaptı. 27 farklı ülkeden el işi eserlerini tek tek inceleyen Vali Okutan ve eşi Demet Okutan, stantlardaki ülkelerin vatandaşlarıyla da sohbet etti.

24.05.2010

“Duvarların Ötesi’ izleyicilerle buluştu

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen Beş Minare Sanat Tiyatrosu’nun hazırlamış olduğu “Duvarların Ötesi” adlı oyun Bitlis’te başarıyla sergilendi.

Tiyatronun yönetmeni Yakup Tokuş, “25 il ve ilçeye turneye çıktık. İlk gösterimizi Bitlis’in Mutki ilçesinde yaptık. Daha sonra Muş, Sarıkamış, Siirt, Kars, Diyarbakır, Iğdır, Şırnak, Mardin’de birer gösteri sergiledik. Gösteri yaptığımız her yerde izleyicilerin yoğun ilgisi ile karşılaştık” dedi. Kısıtlı imkânlara rağmen yaklaşık 10 yıldır Bitlis’e kültürel ve sanatsal katkı sağlamaya çalıştıklarını belirten Tokuş, bölgesel tiyatro turneleri ile birçok insanı ilk defa tiyatro ile tanıştırdıklarını kaydetti.

24.05.2010

Necip Fazıl Ankara’da anıldı

SERVER Vakfı tarafından ‘’Ölümünün 27. Yılında Necip Fazıl’ın Eserleri’’ konulu panel düzenlendi.

Vakıflar Genel Müdürlüğü Konferans Salonundaki panele, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal da katıldı. Panel öncesinde Kısakürek’in hayatını ve san'at hayatını anlatan sinevizyon gösteriminin ardından, Kızılcahamam İmam Hatip Lisesi öğrencisi Asuman Arslan, Necip Fazıl’ın ‘’Zindandan Mehmed’e Mektup’’ adlı şiirini okudu. Panelin açılışında konuşan Server Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ersönmez Yarbay, faaliyetin, ölümünün 27. yılında Necip Fazıl’ı anmak ve anlamak için düzenlendiğini söyledi. Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan, ‘’Necip Fazıl Kısakürek’in şiirlerinde metafizik duyarlılık’’ konulu sunum yaptı. Hangi toplumda olursa olsun, hayatını milletin geleceğine, hayrına adayan insanların her zaman ‘’hayırla yad edildiğini’’ dile getiren Kaplan, Necip Fazıl’ın da bu kişilerden biri olduğunu vurguladı. ‘’Kaldırımlar’’ adlı şiirin, Necip Fazıl’ın şiirlerinde dönüm noktası olduğu konusunda edebiyat tarihçileri ve eleştirmenlerin hem fikir olduğunu söyleyen Kaplan, şöyle devam etti: ‘’Bu şiirine kadarki geçiş sürecinde Necip Fazıl, kendine özgü bir duyuş ve tarzın temsilcisi olarak haklı bir şöhrete sahip olmuştur. Ancak ‘Kaldırımlar’, Necip Fazıl’ın şöhretini zirveye taşıyan şiirdir. Bu şiir, düşünce dokusuyla, metafizik odaklı hususların daha geniş ve sistemli çerçevede ele alındığı bir zenginliği içinde barındırır.’’ Prof. Dr. Kaplan, ‘’Çile’’ şiirinin ise Necip Fazıl’ın şiir dünyasını, hayata bakışını ve hayatı yorumlayışını anlamak için yeterli bir doküman olduğunu kaydetti.

24.05.2010

Ressam imam, tarihî medresede sergi açtı

KONYA’DA bir camide imamlık yapan Muhsin Kaleli, Müzeler Haftası kapsamında, Selçuklu dönemi eseri İnceminareli Medrese’de yağlı boya resimlerini sergiliyor.

Meram Yorgancı Camii’nde imamlık yapan Muhsin Kaleli (47), yaptığı açıklamada, resme ve fotoğrafa küçük yaşlardan beri ilgisi olduğunu söyledi. Kaleli, merkeze tayininin çıkmasının ardından Konya’da Azerî ressam İbrahim Rzayev’in Mevlânâ Müzesi yakınlarındaki atölyesinde resim eğitimi almaya başladığını, şu ana kadar 5 karma resim sergisine katıldığını belirtti. Daha önce yaşadığı Meram’a bağlı Güneydere Köyünde bulunan tarihî eserler ve tabiî güzelliklerden ilham aldığını ifade eden Kaleli, şunları kaydetti: ‘’Yaptığımız yağlı boya resimlerde Güneydere ve doğduğum yer olan Beyşehir’e bağlı Yenidoğan beldesinin büyük etkisi var. Yaşadığım mekânları da yaptığım resimlere aksettiriyorum. Yaptığım tablolara genellikle tarihî ve kültürel eserlerimizi yansıtmaya çalışıyorum. Bu tarih ve kültürle birlikte tabiî güzellikleri de sunmaya çalışıyorum.’’ Günlük hayatın stres ve sıkıntılarından kurtulmanın tek yolunun güzelliklere sığınmak olduğunu belirten Kaleli, ‘’İnsanımızın mutlaka bir san'at dalıyla uğraşmasından yanayım’’ diye konuştu.

24.05.2010

‘’Şafak Çizgisi” Eminönü Meydanı’nda

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı, Fatih Belediyesi ve Thyssen-Bornemisza Çağdaş Sanat Müzesi işbirliğiyle hazırlanan ‘’The Morning Line-Şafak Çizgisi’’ adlı sanat eseri, Eminönü Meydanı’nda izlenime sunuldu.

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, düzenlenen törende yaptığı konuşmada, İstanbul 2010 AKB faaliyetleri kapsamında şehirde pek çok konser, sergi ve söyleşi gerçekleştirildiğini söyledi. Belediye olarak bu faaliyetlere destek verdiklerini anlatan Demir, bugün açılışını yaptıkları eserin tarihî Eminönü Meydanı’nda 19 Eylül’e dek sergileneceğini bildirdi. Sanatçı Matthew Ritchie tarafından tasarlanan eser, 8 metre yüksekliğinde, 20 metre uzunluğunda ve 17 ton ağırlığında. Siyah kaplamalı alüminyumdan tasarlanan ‘’The Morning Line-Şafak Çizgisi’’, san'at, mimarlık, müzik, matematik, kozmoloji ve bilim arasındaki etkileşimleri anlatıyor. Bu arada, program kapsamında 25 Mayıs’a kadar ‘’The Morning Line İstanbul Güncel Müzik Festivali’’ gerçekleştirilecek.

24.05.2010