Güncel |
Anayasanın modeli eskidi |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, mevcut anayasanın ilk üç maddesi hariç bütün maddelerinin yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, ‘’81 model bir anayasamız var. O gün için belki geçerliydi ama bugün için beni götürecek bir anayasa değil bu’’ dedi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odasının, 2007-2008 yıllarında Kastamonu’da en yüksek vergi ödeyen oda üyeleri ve en fazla istihdam sağlayan kuruluşlara ödül vermek üzere düzenlediği törene katıldı. Hisarcıklıoğlu, törende yaptığı konuşmada, anayasa değişikliği çalışmalarına değindi ve özetle şu görüşleri dile getirdi: ‘’Bu anayasanın ilk üç maddesi hariç bütün maddelerinin yeniden ele alınması lâzım. 81 model bir anayasamız var. O gün için belki geçerliydi, ama bugün için beni götürecek bir anayasa değil bu. O günkü dünyada kalkınabilmek, zenginleşebilmek devlet ve özel sektör eliyle oluyordu. 90’da bu anlayış yıkıldı. Doğu bloğu yıkıldıktan sonra bu anlayış da yıkıldı. Devlet eliyle zenginleşme bitti. Ama benim anayasamda hâlâ bu var. İzmir Limanını satmışız ekonominin en iyi olduğu dönemde 1,2 milyar dolara. Şimdi alıcı yok. Çünkü süreci bitirememişiz Danıştay’da. Satılsın mı satılmasın mı, anayasaya aykırı mıydı, özelleştirme miydi, değil miydi? derken biz kaybettik. Yeni bir anayasadan başlayarak siyasî partiler seçim yasası da dahil olmak üzere Türkiye’nin tüm kurum ve kuruluşlarını yeniden yapılandırmak lâzım.’’
|
22.03.2010 |
MÂNÂSIZ YASAKLAR SONA ERSİN |
Başörtüsü yasağı başta olmak üzere düşünce ve inançlar üzerinde bütün baskı ve yasakların kaldırılması için faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları, hafta sonu yaptıkları eylemlerle açıklamalarını sürdürdüler. Dernekler yaptıkları basın toplantılarında, hükümetin yürüttüğü anayasa değişikliği paketine başörtüsü yasağını kaldıran maddenin eklenmesini istediler. KATSAYI ENGELİ KALDIRILMALI
Meslek liselerine uygulanan katsayı bariyerini de eleştiren dernekler, YÖK’ün son aldığı kararın adaletsizliği devam ettireceğini dile getirdiler. Yapılan basın açıklamalarında Belçika Danıştay’ının başörtüsü yasağını askıya alan kararına değinilerek, ülkemizde de ayrımcılığın sona ermesi ve insan haklarına uygun kararların alınması istendi. |
22.03.2010 |
Nevruz, bütün yurtta kutlandı |
NEVRUZ Bayramı, Türkiye’nin dört bir yanında kutlandı. Kutlamaların merkezi İstanbul’da Zeytunburnu, Güneydoğu’da ise Diyarbakır oldu. Nevruz Bayramı kutlamaları kapsamında Zeytinburnu Kazlıçeşme Medyanı’nda düzenlenen açık hava toplantısına yaklaşık 40 bin kişi katıldı. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve bazı sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen açık hava toplantısına katılmak üzere gelenler, etrafı barikatlarla çevrilen Kazlıçeşme Meydanı’na oluşturulan 3 ayrı arama noktasından geçirildi. Aramalar sırasında noktalarda görevli polis memurlarıyla içeri girmek isteyen bazı kişiler arasında zaman zaman tartışmalar yaşandı. Miting alanı dışında da emniyet güçlerinin geniş güvenlik tedbiri aldığı gözlendi. Bu arada, miting alanına gelen bazı kişilerin, ellerinde terör örgütünü simgeleyen bez parçaları taşıdıkları, cezaevindeki terör örgütü elebaşısı lehine slogan attıkları da izlendi. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Nevruz Bayramı’nın kavgasız ve gürültüsüz bir ortamda geçmesi için emniyet olarak gerekli tedbirleri aldıklarını söyledi. Çapkın, Nevruz nedeniyle İstanbul’da 30 bin polisin görev yaptığını açıkladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde ise kriz merkezi oluşturuldu. Diyarbakır’da ise 136 bin metrekarelik alanda düzenlenen kutlamada 5 bin kişi görev aldı. Kutlamalara katılım yoğun oldu. Nevruz Bayramı kutlamalırı, yurdun dört bir yanında kutlandı.
|
22.03.2010 |
Meslekî eğitimin önünde bariyerler var |
Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, meslekî eğitimin önünde bazı engeller olduğunu belirterek, ‘’Özellikle yüksek öğretime geçişte uygulanan ağır katsayı koşulları, meslekî eğitimin tercih edilmesinde maalesef olumsuz bir bariyer olarak gençlerimizin önünde duruyor’’ diye konuştu. Meslekî eğitimin önünde bariyerler var
MİLLÎ Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, meslekî eğitimin önünde bazı engeller olduğunu belirterek, ‘’Özellikle yüksek öğretime geçişte uygulanan ağır katsayı koşulları, mesleki eğitimin tercih edilmesinde maalesef olumsuz bir bariyer olarak gençlerimizin önünde duruyor’’ dedi. Bakan Çubukçu, Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde düzenlenen ‘’İşte Biz De Varız 2-Kız Teknik ve Meslek Liseleri ve Çok Programlı Liseler Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışması’’nın finalinde yaptığı konuşmada, şunları söyledi: ‘’Tabiî ki mesleki eğitimin önünde bazı engeller var. Özellikle yükseköğretime geçişte uygulanan ağır katsayı koşulları, mesleki eğitimin tercih edilmesinde maalesef olumsuz bir bariyer olarak gençlerimizin önünde duruyor. Özellikle bununla ilgili düzenlemeler olduğunda Millî Eğitim Bakanı olarak şunu söyledim: Bir gencin hayallerinin önüne, geleceğinin önüne set çekilmesi ile bir ülkenin geleceğinin önüne set çekilmesi arasında bir fark göremiyorum. Zira bugün ortaöğretime başlarken çeşitli nedenlerle mesleki eğitimi tercih eden, daha sonra çeşitli nedenlerle bu tercihinden vazgeçen gençlerimiz söz konusu.’’
|
22.03.2010 |
Yeni anayasa Türkiye’nin yolunu açar |
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamdan ve bürokratik oligarşi sisteminden kurtulmasının yolunun yeni bir Anayasa değişikliği olduğunu, bununla birlikte Türkiye’nin yolunun açılacağını söyledi. Saadet Partisi’ne katılan 5 bin kişi için Bakırköy Ahmet Cömert Spor Salonu’nda tören düzenlendi. Kurtulmuş partiye yeni katılanlardan birkaçına temsili olarak parti rozeti taktı. Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin gündemi çok yoğun bir dönemden geçtiğini, gündemdeki konulardan bir tanesinin de Anayasa değişikliği olduğunu belirtti. Kurtulmuş, Türkiye’deki siyasal sistemin ciddî bir restorasyona ihtiyacı olduğunu ve bunu düzeltmek için başlangıcın Anayasayı değiştirmekle olacağını kaydetti. Türkiye’nin kritik bir dönemeçten geçtiğini ve kaosların yaşandığını öne süren Kurtulmuş, şunları kaydetti: “Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, ıslak imza, kuru imza, kozmik oda, kozmetik oda krizi... Bir sürü tartışmanın içerisindeyiz. Sorunun kaynağına, tesbit etmeden sorunun çözümün bulmak mümkün değildir. Bize göre, sorunun kaynağı siyasal sistemimizin kendisidir. Türkiye’de adı demokrasi olsa da, esas olarak sistem millete hesap vermeyen, millet tarafından denetlenmeyen bürokratik bir oligarşidir. Bu oligarşinin millete açılması, millete hesap vermesi hepimizin arzusudur. Millî irade ancak bu şekilde kurulabilir. Bu da Anayasa değişikliğiyle olur.’’ şeklinde konuştu.
“ANAYASA’NIN SÜRPRİZİ OLUR MU?”
ANAYASA değişikliği konusunda hükümete de çağrı da bulunan Saadet Partisi lideri Kurtulmuş, şunları söyledi: “Anayasa değişikliği konusunda yetkili, son güne kadar TBMM’dir. Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamdan ve bürokratik oligarşi sisteminden kurtulmasının yolu, yeni bir Anayasa değişikliğidir. Yeni Anayasa değişikliğiyle Türkiye’nin yolu açılacaktır. Hükümet bu konuda da yapıyormuş gibi davranıyor. Anayasa’yı değiştiriyormuş gibi yapıyorlar. AK Parti öyle bir Anayasa yapıyor ki, kapalı kapılar ardından kendi hukukçularına hazırlattığı bir metin. Önümüzdeki hafta ortaya çıkacak. Böyle bir şey olabilir mi? Anayasa’da sürpriz maddeler çıkacakmış. Ya! Anayasa’nın sürprizi olur mu? Getirin milletin ihtiyacı neyse, bu Anayasa’yı tartışalım ve millet kendi temsilcileriyle Anayasa’sını yapsın.” |
22.03.2010 |
Gülefer Yazıcıoğlu: İnşallah, devlet bir daha kar altında kalmaz |
GEÇİRDİĞİ helikopter kazasında vefat eden BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu olayın peşini bırakmıyor. Devlet Denetleme Kurumu’nun kazayı aydınlatmasını bekleyen Yazıcoğlu, “İnşallah devlet bir daha kar altında kalmaz” dedi. Bir yıl önce partisinin seçim gezisi sırasında bindiği helikopterin düşmesi sonucu vefat eden BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu, haftalık Aksiyon Dergisi’ne konuştu. Devletin kazayla ilgili sır perdesini artık aralaması gerektiğini belirten Gülefer Yazıcıoğlu, eşi ile nasıl tanıştığından Ergenekon’daki gizli şahitlik iddialarına kadar birçok soruya açıklık getirdi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat etmesine sebep olan helikopter kazasının aydınlatılabilmesi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Devlet Denetleme Kurulu’nun çalıştırılmasından ümitli olduğunu ifade eden Gülefer Yazıcıoğlu, aksi halde devletin bir kez daha kar altında kalacağını söyledi. Yazıcıoğlu, hem Cumhurbaşkanı’na hem de Başbakan’a kaza ile ilgili bütün düşüncelerini ve isteklerini dile getirdiğini belirtti. Gülefer Yazıcıoğlu, eşiyle ilgili ortaya atılan “Ergenekon davasının gizli tanığı” iddiasına da cevap verdi. Eşinin asla gizli şahit olmadığını ve bu iddialara gülüp geçtiğini söyleyen Yazıcıoğlu, eşinin helikoptere binmeye çekindiği iddiaları için ise “Eşim ölümden korkan bir insan değildi. Kapısı açık helikopterle Kosova, Bosna, Karabağ’daki savaşlarda cepheleri dolaşmış bir insan” dedi. Gülefer Yazıcıoğlu, hem eşinin, hem de kendisinin geçirdikleri trafik kazaları hakkında, hiçbir zaman ‘suikast’ diye düşünmediklerini de açıkladı. Yazıcıoğlu, cenaze merasimine her kesimden insanın katılmasının da kendisini gururlandırdığını belirtti. |
22.03.2010 |
Baykal: Din başımızın tacı |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘’Hukuka, eğitime, siyasete dini sokmayın kardeşim. Din hepimizin başımızın tacı, onun yeri ayrı. Onu siyasî malzeme haline getirmeyin’’ dedi. Partisinin Sinop İl Kongresi’nde konuşan Baykal, Türkiye’nin temel kutsalları bulunduğuna işaret ederek, ‘’Camiye siyaset girmez, camiye siyaset sokulmaz, cami ayrı, siyaset ayrı. Cami başımızla beraber. Bu ikisi karıştığında olmaz’’ dedi. Baykal, şöyle devam etti: ‘’Hukuka, eğitime siyasete dini sokmayın kardeşim. Din hepimizin başımızın tacı. Onun yeri ayrı, onu siyasi malzeme haline getirmeyin. Bu bizim temel kutsalımız, bu tahrip oluyor. Anayasa Mahkemesi ne karar aldı? ‘Sen dini siyasete alet ediyorsun’ dedi. Sen bu temel ilkede bir zafiyet sergiledin. Mahkeme kararıyla mahkum olmuşsun bu işi yaptığın için. Yapma kardeşim, bir kez yaptın bir daha yapma.’’ |
22.03.2010 |
Laiklik, inancın teminatı olmalı |
Memur-Sen Mersin şubesinin düzenlediği “Kuşatılmış Demokrasi” konulu konferansta konuşan Genel Başkan Gündoğdu, sosyal devlet, vatandaşını ayırmayan ve ötekileştirmeyen olduğunu belirterek, “Laiklik dinsize dinsizliğini yaşamanın teminatı, dindara da dindarlığını yaşamanın teminatıdır” şeklinde konuştu. Laiklik, inancı yaşamanın teminatı olmalı
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Laiklik; dinsize dinsizliğini yaşamasının teminatı, dindara da dindarlığını yaşamasının teminatıdır” dedi.Memur-Sen Başkanı Gündoğdu, Mersin Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Kuşatılmış Demokrasi ve Sivil Toplum” konulu panelde konuşma yaptı. Gündoğdu, demokratikleşmeye ve hukuka vurgu yaparker, Genelkurmay’daki “kozmik oda”yı eleştirdi. Gündoğdu, “Kozmik oda yüzbaşıya açık, yasama, yürütme, yargı erki olan hakimin giremediği oda, belgeler yakan ere açık. Böyle bir ülkeye demokratik diyemezsiniz. Başkomutanına, Cumhurbaşkanına sır odası bulunan ülkeye şeffaf diyemezsiniz” dedi.
“KUTSAL OLAN DEVLET DEĞİL, MİLLETTİR” Gündoğdu, sosyal devletin vatandaşını ayırmayan ve ötekileştirmediğini belirterek, şunları söyledi:“Her süreçte her darbe sürecinde bir kesimi dövmek için gözüne kestirmeyen, her kesime eşit yakınlıkta bulunan bir devlettir. Hukuk devleti, çağdaş devletler konumunda ve hukuken geçerli olmasıdır. Ama bizdeki uygulamaya bakıyorsun, demokratik devletin, sosyal devletin ve hukuk devletinin tanımı var uygulaması yok. Başka ülkelere sürgün ettiğimiz başörtülü kızlarımızın, özgürce okumasının teminatı olması gereken laiklik ilkesinin tanımı olmayınca, Sütçü İmam Üniversitesi’nde bile bu kızlarımızı sürgün etmenin kumpasına dönüştürülebiliyor. Onun için, laikliğin tanımının yapılması gerektiğini, buradan ifade etmek istiyorum. Deniyor ki; devletin milleti mi olalım, milletin devleti mi olalım? Bu zamana kadar hep devletin milleti olduğumuz için devlet, döğme hakkını kendisinde gördü. Kutsal olan devlet değildir, millettir”
“STAND-BY ANLAŞMALARI ŞİFA OLMADI” Başbakan’ın “IMF ile artık anlaşmayacağız” cümlelerini önemsediklerini anlatan Gündoğdu, şunları kaydetti: “İnşallah yeniden bir bahane ile yeni anlaşmalara gidilmez. Çünkü IMF ile 19 kez stand-by anlaşması imzalamışız. Tamamında bu ülkenin 330 kapitalist ağa babaları köşeyi dönmüş, ama milletin hep ekmeği küçülmüş, işçinin, memurun, dar gelirlinin ekmeği elinden alınmış ve şifa olmamış. IMF’nin kararlarına bakıyoruz, ‘yüzde 85 çoğunlukla karar alınır’ diyor. ABD’nin IMF içerisinde oy oranı ise yüzde 18. Yani, yüzde 85 olmadan karar alınmaz ama yüzde 18’inde ABD söz sahibi. ABD istemezse IMF karar alamaz.”
“BEDİÜZZAMAN YILLAR ÖNCE REÇETEYİ YAZMIŞ” “Hükümete de 72 milyonu kucaklayacak anayasa yapın” çağrısında bulunan Gündoğdu, Memur-Sen’e anadilde eğitim için iftiralar atıldığını önü sürdü. “Ya bizi doğru anlayın ya da iftira atmayın” diyen Gündoğdu, şöyle konuştu: “Memur-Sen’in ana dilde eğitim gibi bir talebi hiçbir zaman olmamıştır. Asla olamaz. Eğitim dili Türkçe’dir. Başka bir eğitim dili anlayışımız yok. Bu devlet kim hangi dili öğrenmek istiyorsa öğretsin. Bediüzzaman Said Nursî yıllar önce reçeteyi yazmış ‘Türkçe lâzım, Kürtçe caiz olsun’ demiş. Memur-Sen’in ölçüsü bellidir. JİTEM’e de KCK’ya da, ETÖ’ye de PKK’ya da aynı uzaklıktayız. Fersah fersah uzağız. Ha Silivri Cezaevi ha İmralı bizim için hiç fark etmiyor. Memur-Sen ailesine tavsiyem. İmralı’da ya da Silivri’de olmayın da nerede olursanız olun.”
|
22.03.2010 |
Meclis, vakıf üniversitelerini görüşecek |
Meclıs, bu hafta yeni vakıf üniversiteleri ile “Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı” kurulmasına ilişkin düzenlemeler için mesai yapacak. TBMM Genel Kurulu, haftaya sözlü sorularla başlayacak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yarın bir saat süreyle sözlü soruları cevaplayacak. Sözlü soruların ardından “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” kurulmasına ilişkin yasa tasarısı ele alınacak. Bu tasarının yasalaşmasının ardından yeni vakıf üniversitelerinin kurulmasına ilişkin düzenlemeler ele alınacak. İstanbul’da Türk-Alman Üniversitesinin yanı sıra, İstanbul’da “Fatih Sultan Mehmet”, “Ön Asya”, “Süleyman Şah”, “Bezm-i Alem Üniversitesi” ve “Sabahattin Zaim Üniversitesi” ile Samsun’da “Canik Başarı Üniversitesi” adıyla vakıf üniversiteleri kurulmasına ilişkin kanun tasarıları görüşülecek. Anayasa Komisyonu ise AKP Ankara Milletvekili Haluk İpek’in, “Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun” ile “Milletvekili Seçimi Kanunu”nda değişiklik yapılmasını öngören teklifini 25 Mart Perşembe günü görüşecek. |
22.03.2010 |
Üskül: Muhalefet “hayır” derse millete şikâyet ederiz |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Mersin Milletvekili Zafer Üskül, ‘’Muhalefet Anayasa değişikliğine ‘hayır’ derse, halka götürür, halka onları şikayet ederiz’’ dedi. Üskül, Erdemli Öğretmenevi’ndeki ‘’AK Parti Erdemli İlçe Danışma Meclisi’’ toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bir geçiş dönemi yaşadığını söyledi. Bu geçiş döneminde direnenlerin ve bazı sorunların olabileceğini belirten Üskül, ‘’Tabiî ki sorunlar ortaya çıkacak ancak yolun sonunun aydınlık olduğunu görüyoruz ve buna da inanıyoruz. Tüm dünya da bizim doğru yolda olduğumuzu biliyor ve destekliyor’’ dedi. Üskül, Anayasa paketinin meclise getirileceğini ifade ederek, şöyle konuştu: ‘’Muhalefet Anayasa paketini desteklemezse, o onların bileceği bir konu. Biz de o zaman halkımıza gideriz. Halka da mı karşı çıkacak bunlar. Bizim konuyu halka götüreceğimizi anladıkları an Anayasa Mahkemesine götürerek engellemeye kalkışırlar. Önümüzde 18 ay sonra seçim var. Halkımız bunu takdir eder ve seçimlerde bir kez daha gereğini kuvvetli bir şekilde yapar.’’ |
22.03.2010 |
Mevsimlik işçilerin sorunlarına çözüm aranacak |
Çalişma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, mevsimlik geçici tarım işçilerinin çalışma dönemi öncesinde geçmiş yıllarda yaşanan olumsuzlukların önlenmesi amacıyla, alınacak tedbirlerle ilgili 25 ilin valisi ile 24 Mart Çarşamba günü biraraya gelecek. Alınan bilgiye göre, Dinçer başkanlığında gerçekleştirilecek toplantıya mevsimlik tarım işçilerinin çalışmaları sebebiyle göç veren ve göç alan 25 ilin valisi çağrıldı. Toplantıda, bakanlığın ilgili birimlerinin uzun süredir mevsimlik geçici tarım işçilerinin barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, iş ve sosyal güvenlik sorunlarına ilişkin yerinde yaptığı incelemelerin sonuçları değerlendirilecek. Bakanlığın tespitleri ışığında işçilerin sorunların çözümü için alınacak önlemler ve bu konularda yapılacak hazırlıklar belirlenip, gözden geçirilecek. Ayrıca mevsimlik geçici işçilerin sorunlarının önüne geçilebilmesi amacıyla hazırlanan genelgeye ilişkin bilgi verilecek. |
22.03.2010 |
Çelik: Hiç kimse ayrımcılık yapmasın |
Devlet Bakanı Faruk Çelik, ‘’Türkiye’de hiç kimse ayrımcılık yapmasın, ortak bir dil kullansın, ortak dile, ortak hedeflere koşmaya ihtiyacı var Türkiye’nin. Gereksiz yere ayrılıkçı bir anlayış oluşturarak Türkiye’nin büyük hedeflerine kimse taş koymasın’’ dedi.Çelik, Türksoy Genel Sekreterliğinin 2010 yılı Nevruz Kutlamaları Çerçevesi’nde Türkiye’ye gelen misafirlerini, Başbakanlık’ta kabul etti. Devlet Bakanı Çelik, salondan ayrılırken bir gazetecinin, 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in köylere yaptığı ziyaretlere ilişkin açıklamasını hatırlatması üzerine şunları söyledi:‘’Konuşmamın arkasındayım. Diyorum ki Türkiye’de hiç kimse ayrımcılık yapmasın, ortak bir dil kullansın, ortak dile, ortak hedeflere koşmaya ihtiyacı var Türkiye’nin. Gereksiz yere ayrılıkçı bir anlayış oluşturarak Türkiye’nin büyük hedeflerine kimse taş koymasın. Türkiye ortak dille, ortak hedefler doğrultusunda yolunda hızlı bir şekilde mesafe almalıdır. Bunu vaat ediyorum. Bu olayı herkes kendisine göre değerlendirme yapıyor, bu olay çerçevesinde de toplumda özellikle mezhepsel bir ayrışmayı da ortaya çıkarma düşüncesinin olduğu gayet açıktır. Türkiye bu ayrışmalara kesinlikle müsaade etmemelidir, hükümet olarak da biz de bu yöndeki kararlılığımızı koruyacağız. İddianame konusu hukuki bir konu ben hiç o konuya bütün değerlendirmemle girmedim. İddianame konusu ayrı bir olaydır ama Türkiye’de benim özellikle ilgilendiğim alan açısından baktığın zaman bir ayrıştırıcı bir tablo çıkıyor sanki hükümet Türkiye’de mezhepsel anlamda ve bazı anlamlarda ayrıştırıcı bir fonksiyon üstleniyormuş gibi yani böyle bir... hükümetin böyle bir görevi olabilir mi? Hükümetlerin görevi, ülkenin tüm insanlarına, tüm coğrafyasına hizmet etmektir...Kimse Türkiye’nin huzurunu bozmaya kalkmasın.’’
|
22.03.2010 |
Risale-i Nur Kongresi sona erdi |
Risale-i Nur Enstitüsü’nün organize ettiği V. Ulusal Risale-i Nur Kongresi sona erdi. İstanbul Radisson Blue Hotel’de bu yıl beşincisi yapılan kongre, dün yapılan sonuç oturumuyla nihayetlendi. Yaklaşık 80 akademisyenin katıldığı kongrede her masa, sonuç bildirilerinin yanında maddeler halinde bir deklarasyon hazırladı. Hazırlanan sonuç bildirileri kamuoyuna açıklandı. 50 yıldır görüşleri hâlâ güncel
Rİsale-İ Nur Enstitüsü’nün organize ettiği V. Ulusal Risâle-i Nur Kongresi sona erdi. İstanbul Radisson Blue Hotel’de bu yıl beşincisi yapılan kongre, dün yapılan sonuç oturumuyla nihayetlendi. Cumartesi günü başlayan kongre’nin ilk bölümünü oluşturan masa çalışmalarında, bilim adamı ve aydınlar çağımızdaki sorunlara Bediüzzaman’ın fikirlerini baz alarak çözüm aradılar. Pazar günkü ikinci oturumda ise bu tebliğ ve görüşler çerçevesinde oluşturulan sonuç bildirileri hazırlandı. Yaklaşık 80 akademisyenin katıldığı kongrede her masa, sonuç bildirilerinin yanında maddeler halinde bir deklarasyon hazırladı. Masa çalışmaları sonrası hazırlanan sonuç bildirileri ise öğleden sonra kamuoyuna açıklandı. “Çağımız Sorunlarına Çözüm Arayışları ve Said Nursî Modeli” konulu kongrede “Din ve Siyaset”, “Demokrasi ve İnsan Hakları”, “Kürt Sorunu, Dünya Barışı”, “Kadın ve Aile”, “İnsan, İman ve Ahlâk”, “Eğitim, Kültür ve Sanat” ve “Gençlik” masaları yer aldı. |
22.03.2010 |
Bursa’da coşkulu mevlid |
Bursa Yeni Asya Derneği’nce Bediüzzaman Haftası kapsamında mevlid düzenlendi. Ulu Camii’de öğle namazından sonra gerçekleştirilen mevlide Türkiye’nin değişik illerinden birçok kişi katıldı. Mevlid Programı, Dost FM ve sentezhaber.com sitesinden canlı olarak ortak yayınla yayınlandı. Emekli Müftü Yahya Alkın mevlid öncesi yaptığı konuşmada Bediüzzaman’ın çağımız adına ne kadar önemli bir âlim olduğunu anlattı. Bursa’da hafta boyunca Bediüzzaman konulu seminer ve faaliyetler devam edecek.
|
22.03.2010 |
Baharda çocuk hastalıkları artıyor |
Bursa’da, ilkbahar mevsiminin kendisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte çocuklarda bronşit, bronşiolit, sinüzit ve orta kulak iltihabı gibi rahatsızlıkların arttığı bildirildi. Bursa’daki Dörtçelik Çocuk Hastanesi, son haftalarda en yoğun dönemlerinden birini yaşıyor. Hafta içinde polikliniklere, mesai saatleri dışında ve hafta sonlarında ise acil servisine getirilen birçok çocuk, yüksek ateş ve üst solunum enfeksiyonu teşhisiyle tedavi ediliyor. Hastanenin Başhekimi Uzman Dr. İsmail Özcan, kış aylarının bitmesi ve bahara girilmesiyle birlikte bazı çocuk hastalıklarının rutin olarak artabildiğini söyledi. Kış aylarında gribal enfeksiyonlara yol açan virüslerin, bazı dönemlerde vücutta kalabildiğini belirten Özcan, bu virüslerin, vücut direncini düşürdüğü çocuklarda bazı hastalıklara sebep olabildiğini anlattı. Özcan, baharın bu sebeple riskli bir dönem olduğunu vurguladı. |
22.03.2010 |
Suyu iyi kullanmalıyız |
TEMA Vakfı Genel Müdürü Orhan Doğan, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada ülkedeki tabiî kaynakların yok olmasının, insanların da yok olması anlamına geldiğini söyledi. Doğan, vakıf olarak suyu paha biçilemez tabiî bir miras olarak tanımladıklarını vurguladı. Doğan, bir ülke için yer altı su kaynaklarının çok büyük stratejik öneme sahip olduğunu ifade ederek, ‘’Türkiye, asla su zengini bir ülke değildir. Zengin bir ülke olabilmesi kişi başına kullanılabilir su miktarının yılda 8-10 bin ton olması gerekiyor. Ülkemizde ise bu miktar bin 430 ton civarındadır. Nüfus artışı ve bilinçsiz kullanım devam ettiği sürece bu miktar 2020’ye kadar çok daha fazla düşecektir’’ şeklinde konuştu. |
22.03.2010 |
Elazığ’ın eğitim tarihi kitaplaştı |
ElazIğ Millî Eğitim Müdürlüğü, 1700’lü yıllardan günümüze, şehirde yapılan eğitim çalışmalarını ve kurumları anlatan kitap hazırladı. İl Millî Eğitim Müdürü Nihat Büyükbaş, geçmişin deneyimlerinden yararlanmak ve eğitim alanındaki çalışmaların hafızasını oluşturmaya yönelik bir kitap hazırlama çalışmalarına geçen yıl başladıklarını hatırlattı. Büyükbaş, ‘’Kitapta ‘Genel hatlarıyla Türklerde eğitim öğretim anlayışı’, ‘Osmanlı döneminde Harput’ta eğitim’, ‘Cumhuriyet dönemi Türk eğitim tarihi ve Elazığ’, ‘2000’li yıllarda Elazığ’da eğitim’ ve ‘Okul tarihçeleri’ bölümleri bulunuyor. Kitapta, tarihi bilgilerin ışığında, Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet sonrası Elazığ eğitim hayatının yanı sıra yakın dönem eğitim hayatının da anlatılmış olması eseri önemli kılıyor’’ diye konuştu. |
22.03.2010 |
250 bin şehide 250 bin hatim |
Anadolu Gençlik Derneği tarafından Çanakkale Savaşında şehit olan 250 bin Mehmetçik için 81 il ve binlerce ilçede gerçekleştirilen “250 bin şehide 250 bin hatim” kampanyasının duası Çanakkale’de yapıldı. Çanakkale’de Mehmet Âkif Ersoy Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilen hatim duası saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. Evrensel Hafızlar Derneği Genel Başkanı Abdulkadir Sağlam tarafından okunan Kur’ân-ı Kerim’le devam eden etkinlikte bir konuşma yapan Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı İlyas Tongüç, hatim kampanyasının önemine dikkat çekerek, “Bir milleti millet yapan önemli aktiviteler, önemli olaylar vardır. Çanakkale bu önemli olayların en başında gelen mühim hadiselerden bir tanesidir. İşte bugün 95. yılında Çanakkale şehitlerini anma programının dedelerimizin dizlerinin hemen dibinde onlara karşı vazifemizi yapmış olmanın memnuniyeti içindeyiz. Bugün İnşallah Türkiye’mizin dört bir yanında okunan 250 bin hatmin duasını yaparak en hayırlı hizmeti tamamlamış olacağız” dedi. |
22.03.2010 |
Kur’ân okuma birincisi Türkiye’den |
Kuveyt Uluslararası Kur’ân-ı Kerim okuma yarışmasında ‘güzel okuma’ dalında ülkemizi temsil eden Ali Tel birincilik ödülünü aldı. Yarışmaya 40 ülkeden 80 kişi katıldı. Dünyanın dört bir yanından gelerek güzel sesleriyle Kur’ân-ı Kerim okuyanlar, ezber, tecvid, kıraat, tilâvet ve Kur’ân hizmeti projeleri gibi dallarda yarıştılar. 12 gün boyunca devam eden yarışmanın ödül töreni dün yapıldı. Yarışmada ayrıca 10 bin dinar ödül verildi. |
22.03.2010 |
İntihar sebepleri ekonomik ve psikolojik |
Türkİye’de intihar eden erkeklerin yarısının 35, kadınların ise 25 yaşından daha küçük oldukları belirlenirken, kadınların daha çok psikolojik, erkeklerin de ekonomik sebeplerle intihar ettikleri ortaya çıktı. Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, BDP Van Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, kadın intiharlarına ilişkin soru önergesine yazılı cevap verdi. Kadın intiharlarının sebepleri arasında yüzde 10,7 ile psikolojik sebepler ilk sırayı alıyor. Bunu, yüzde 9,3 ile aile içi tartışmalar, yüzde 6,7 ile aile baskısı ve psikiyatrik rahatsızlık, yüzde 4’le namus, çocuk olmama ve fiziki rahatsızlıklar takip ediyor. İntihar sebebine ilişkin dosyalarda, kadınların yarısı hakkında bilgi bulunmuyor. Erkek intiharlarının sebepleri arasında ise ilk sırada yüzde 23’le ekonomik sebepler geliyor. İkinci sırada yüzde 19,2 ile psikolojik rahatsızlıklar, üçüncü sırada yüzde 15,4 ile psikiyatrik hastalıklar bulunuyor. |
22.03.2010 |
Paylaşarak ‘huzur’ buluyorlar |
Huzurevİnde kalan yaşlılara yönelik bir araştırma, grup çalışmasına katılan yaşlıların, yaşama sevincinin arttığını ortaya koydu. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Duyan ve Sosyal Hizmet Uzmanı Gülay Şahin Kara, ‘’Grupla Sosyal Hizmetin Yaşlıların Benlik Saygısı ve Yaşam Doyumuna Etkisi’’ni araştırdı. Huzurevinde yaşama sonucunda benlik saygıları ve hayat doyum düzeyleri olumsuz yönde etkilenen yaşlılara grup tarafından grup çalışmasıyla yapılacak yardımın, yaşlıların benlik düzeyi ve hayat doyumu düzeyini nasıl etkilediğini belirlemek amacıyla yapılan araştırma kapsamında, huzurevinde kalan yaşlılarla ‘’anı paylaşımı’’ yoluyla grup çalışması yapıldı.
GRUP ÇALIŞMASINA KATILAN YAŞLILAR Demografik özellikleri ile benlik saygısı envanteri ve hayat doyumu ölçeğinden aldıkları puanlar birbirine yakın olan yaşlılardan deney ve kontrol grupları oluşturulan araştırmaya göre, grup çalışmasına katılan yaşlıların benlik saygısı ve hayat doyum düzeyi artarken, grup çalışmasına katılmayan yaşlılarda tersi bir durum gözleniyor. Grup çalışmasına katılan yaşlılar, ‘’kendini ifade edebilme’’ ve ‘’yaşama sevincinin artması’’ yönünde davranış değişiklikleri gösterirken, yaşlılar grup çalışmasıyla duygularını ve içinde bulundukları durumla baş etme yollarını birbirleriyle paylaşıyor. ‘’Anı paylaşımı’’, geçmişe duyulan özlem duygusunun giderilmesine yardımcı olurken, benzer duygular yaşadıklarını gören grup üyeleri arasındaki bağ gelişiyor. Grup üyeleri arasındaki empatiyi geliştiren grup çalışması, yaşlıların başkalarıyla iletişim kurma, başkalarına yardım etme, kendini ifade edebilme konularında da kendilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Grup çalışması, ilişkileri geliştirme, arkadaşlığı yürütme, daha olumlu bir benlik algısına ve mutluluk verici duygulara yol açıyor. |
22.03.2010 |
İstanbul’un simgesi Ayasofya |
New York’un Özgürlük Abidesi, Paris’in Eyfel Kulesi, Sidney’in Opera Binası var. Şehrin adı anıldığında hemen bu semboller akla geliyor. Bütün tanıtımlar, logolar, reklâmlar onlara göre hazırlanıyor. Peki İstanbul denilince akla ne geliyor? Turist rehber kitaplarında Ayasofya var. İstanbul’un simgesi olabilecek çok sayıda eser mevcut. Durum böyle olunca bir kafa karışıklığı söz konusu. hurriyet.com.tr sitesi, alanında en saygın isimlerden oluşan büyük bir jüri kurarak, ‘sizce İstanbul’un sembolü neresi olmalı’ sorusunu iletti. Sonuç açık ara Ayasofya çıktı. Yunanca kutsal bilgelik anlamına gelen Ayasofya (Hagia Sofia), Bizans’a tanıklık yapıp Osmanlı’yı yaşayan dünya mimarlık tarihinin eşsiz eseri olarak 1472 yıldır ayakta. Bizans İmparatoru Jüstinyen zamanında, günde bin usta ve on bin amelenin alınteriyle patrik katedrali olarak yapıldı; İstanbul’un fethiyle birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürüldü. Fatih’in 66 metreyi bulan vakıfnamesinde Fethiye Camii olarak geçiyor. 916 yıl kilise, 481 yıl cami olan yapı 1935 yılından bu yana müze olarak kullanılıyor. Ayasofya tercihini, Sultanahmet Camii ve Kızkulesi izliyor. Halkın tercihinin belirlenmesi için sitede oylama devam ediyor. |
22.03.2010 |
Obezite kanser riskini arttırıyor |
Uzmanlar, obezitenin kalp krizinden kansere kadar birçok hastalığın tetikçisi olduğu uyarısında bulundu. Vücuttaki yağ dokusu fazlalığı anlamına gelen Obezite (şişmanlık) ağırlığın (kilo) boyun (metre) karesine bölünmesi ile çıkan rakamın 30 ve üzerinde olması ile tesbit ediliyor. Bu rakam, kilo fazlalığının yol açtığı sorunların iyice belirginleştiği bir eşiği ifade ediyor. İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Tunç Karesioğlu, “Bu sorunlar; sindirim sistemi sorunlarından kalp krizine, hatta kanser risk artışına kadar uzayan bir yelpazede yer almakta. Obezitenin sebebi olarak kalıtsal ögelerden başka hareketsiz yaşam, insülin direnci, hipotiroidi gibi metabolik sorunlar ve uykuda nefes kesilmesi demek olan uyku apnesi gösterilebilir. Genel yaklaşımlar ve tedbirlerin alınması yanında, ayrıca obeziteye yol açan nedenin ortaya konması ve sebebe yönelik yaklaşım ile bu tehlikeden kurtulmak mümkün” dedi. |
22.03.2010 |
İzlanda yanardağı 190 yıl sonra faaliyette |
İzlanda’nIn güneyinde “Eyyafyallayöküll” buzulu altındaki yanardağ, 190 yıl sonra geceyarısı püskürmeye başladı. İzlanda sivil savunma dairesi, başşehir Reykjavik’in 160 km güneydoğusundaki buzul altında yanardağın oluşturabileceği sür'atli buz erimesi ve sel tehlikesine karşı yüzlerce kişinin bölgeden çıkartıldığını bildirdi. Eyyafyallayöküll yanardağı en son 1820’lerde volkanik hareket göstermiş. Kuzey Denizi doğusunda Grönland’a yakın kuzey Atlas Okyanusu ülkesi olan İzlanda, don ikliminde yer katmanı altından buhar püskürten çok sıcak gayzerlerle kaplı, kuzey enlemine göre epey ılıman bir bölge özelliğini taşıyor. |
22.03.2010 |
Köylüler 17 yıldır imam bekliyor |
Gazİantep’İn Araban ilçesine bağlı Doğan Köyü’ndeki camiye, 17 yıldır imam ataması bekleniyor. İlçeye bağlı 36 hane 250 nüfuslu Doğan Köyü vatandaşları, kendi imkânlarıyla 17 yıl önce köylerine yaptırdıkları camiye 17 yıldan beri imam ataması yapılmasını bekliyor. Vatandaşlar, 17 yıldan beri imam atanmayan camide Cuma namazı, Ramazan aylarında teravih namazı, Bayram namazı ve cenaze namazlarını kılamadıklarını, bu namazları kılmak için 2 kilometre uzaklıkta olan Fakılı Köyü yada 4 kilometre uzaklıkta olan Taşdeğirmen köylerine gitmek zorunda kaldıklarını belirttiler. Köylü vatandaşlardan 70 yaşındaki Hasan Yılmaz, “17 yıl önce köyümüze yaptırdığımız camiye imam ataması yapılmadı. Kendi imkânlarımızla yaptırdığımız camimize imam görevlendirilmesini istiyoruz. 17 yıl aradan sonra kendi imkânlarımızla yaptırdığımız camimizde namaz kılarak ibadetimizi yapmak istiyoruz. Lojmanı da 2 yıl önce yaptık, köyümüzün lojman ihtiyacı da yok, yetkililer neden köyümüze imam görevlendirmiyorlar, anlamıyoruz” dedi. |
22.03.2010 |
Orman Haftasında ücretsiz fidan |
21-28 Mart Dünya Ormancılık Haftası sebebiyle, Erciyes Üniversitesi “Yeşil Nefes Kulübü” öğrencileri tarafından Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksekokulu satış noktasından ücretsiz fidan dağıtımı yapılacak. Erciyes Üniversitesi’nden yapılan yazılı açıklamada, üniversite tarafından yapılacak dağıtımda her personele 1 ücretsiz fidan verileceği, daha fazla fidan talep edecek olan personelin fidan başına 1,5 TL ödeyeceği bildirildi. Bu kampanyadan yararlanmak isteyen personelin, kimliklerini göstermelerinin yeterli olduğu belirtilen açıklamada “Senin de dikili bir ağacın olsun” adlı kampanyanın, özel dernek yelekli “Yeşil Nefes Kulübü” üyeleri tarafından yürütüldüğü ifade edildi. |
22.03.2010 |
Al-Hilal 25 Mart’ta açılıyor |
Kazakİstan’In ilk İslami Bankası Al-Hilal’in 25 Mart’tan itibaren bankacılık faaliyetine başlayacağı bildirildi. Al-Hilal, Kazakistan Mali Denetim Ajansından geçtiğimiz hafta İslami usullere uygun olarak bankacılık yapma lisansı almıştı. Her türlü bireysel bankacılık hizmetlerinin yapılabileceği Al-Hilal’in çalışmalarında en önemli unsurun faizsiz bankacılık yapması olacak. Ticari faaliyetlere destek verecek olan Al-Hilal, alkol, tütün ve silah ticareti hususlarında kredi kullandırmayacak. |
22.03.2010 |