02 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Terörün maliyeti 1 trilyon dolar

Bakan Yıldırım, “Terörden dolayı 40 bin kişi yaşamını yitirdi. Terörün bize maliyeti dolaylı olarak 1 trilyon dolardır’’ dedi. Terörle mücadeleye harcanan kaynaklara dikkati çeken Yıldırım, ‘’Terör, enerjimizin bir kısmını boşa harcamamıza neden oldu. Türkiye’nin bir yıllık bütçesi 287 trilyon. Demek ki kaynaklarımızın 4 katına yakın kısmını bu yolda harcamışız. Biz bu kaynakları bu belâ için, terörle mücadele için harcamamış olsaydık, acaba ne yapabilirdik? Bu parayla 9 bin adet tam teşekküllü 400 yataklı eğitim araştırma hastanesi ve 120 tane Atatürk barajı yapabilirdik’’ diye konuştu.

“Terörün dolaylı maliyeti 1 trilyon dolar”

ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, terörden dolayı 40 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, ‘’Terörün bize maliyeti dolaylı olarak bir trilyon dolardır’’ dedi.

Yıldırım, AKP Genel Merkezince Ticaret ve Sanayi Odası’nda (VATSO) düzenlenen ‘’Türkiye Buluşmaları Konferansı’’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 25 yıldır devam eden terör sorunuyla uğraştığına dikkati çekti. Terörle mücadeleye harcanan kaynaklara dikkati çeken Yıldırım, şunları söyledi: ‘’Terör, enerjimizin bir kısmını boşa harcanmamıza neden oldu. 25 yıl geçti aradan 40 bin insanımızı kaybettik. 300 milyar dolarımız uçtu gitti. Terörün bize maliyeti dolaylı olarak bir trilyon dolardır. Türkiye’nin bir yıllık bütçesi 287 trilyon. Demek ki kaynaklarımızın 4 katına yakın kısmını bu yolda harcamışız. Biz bu kaynakları bu bela için terörle mücadele için harcamamış olsaydık, acaba ne yapabilirdik? Bakın bu parayla 15 bin adet 24 derslikli okul, 9 bin adet tam teşekküllü 400 yataklı eğitim araştırma hastanesi, 200 adet boğaz köprüsü, 120 tane Atatürk barajı ve 450 bin kilometre bölünmüş yol yapabilirdik.’’ Türkiye’nin terör belâsından kurtulması gerektiğini ifade eden Yıldırım, ‘’Hiç bir şekilde terör örgütüyle bir uzlaşma, bir pazarlığa girmek gibi bir şeyi kimse aklının köşesinden geçirmesin’’ dedi.

02.03.2010


 

Teklifi özlemle bekliyorum

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa değişiklik teklifine ilişkin olarak, “Türk demokrasisini geliştirecek her teşebbüsten büyük memnuniyet duyarım.

Meclis Başkanı olarak böyle bir teklifin Başkanlığımıza verilmesini özlemle bekliyorum” dedi. Şahin, gazetecilerin Anayasa değişikliği paketine ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘’Anayasa değişikliği paketinin Mart ayının sonuna kadar Meclis’e gönderileceği’’ yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Şahin, ‘’Türk demokrasisini daha da geliştirecek ve halkımızın ekonomik, sosyal katkılar sağlayacak her teşebbüsten büyük memnuniyet duyarım. Düşünülen Anayasa değişikliği bunları sağlayacaksa ki sağlayacağını umut ediyorum, tabii ben de Meclis Başkanı olarak böyle bir teklifin Başkanlığımıza verilmesini özlemle bekliyorum’’ karşılığını verdi.

Şahin, Söz konusu Anayasa değişiklik teklifinin referanduma götürülme ihtimalinin bulunduğuna dair sorulara ilişkin, şu ana kadar henüz bir anayasa değişiklik teklifinin gelmediğini, böyle bir teklifin gelmesi halinde Komisyon ve Genel Kurulunda görüşüldükten sonra nasıl sonuçlanacağının belirleneceğini kaydetti.

“BU MECLİS, MİLLETİMİZİN İRADESİYLE

OLUŞMUŞ BİR MECLİS’TİR”

MEHMET Ali Şahin, referandum tarihiyle ilgili sorular üzerine ‘’Teklif nasıl sonuçlanacak? Referandumlu mu geçecek referandumsuz mu geçecek?’’ gibi sonuçlar oluştuktan sonra konuyla ilgili değerlendirmelerin yapılmasının daha sağlıklı olacağını vurguladı. Muhalefetin, Anayasa değişikliğine karşı olduğu, bu Meclis yapısıyla Anayasanın değiştirilemeyeceğine ilişkin söylemlerinin bulunduğunun anımsatılması üzerine Şahin, ‘’Bu Meclis, milletimizin iradesiyle oluşmuş bir Meclis’tir. Meşru bir Meclis’tir. Anayasa ve İçtüzükte var olan tüm yetkileri kullanmaya müstahak bir Meclis’tir. Bu Meclis’in üyesi arkadaşlarımızın her birinin, iktidar olsun, muhalefet olsun, bu doğrultuda düşündükleri kanaatindeyim. O nedenle o tür değerlendirmelere cevap vermeye ihtiyaç duymuyorum’’ diye konuştu.

02.03.2010


 

CHP anayasa değişikliğine karşı

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, anayasa değişikliği düzenlenmesini değerlendirirken, “Lâikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu, mahkeme kararıyla tespit edilen iktidar partisiyle, anayasa değişikliğine taraf olmayacağız” dedi.

TBMM’de konuşan CHP Grup Başkanvekili Okay, Meclis’in, 1 yıl ömrü kaldığını, çok yıpranmış bir parlamento yapısının söz konusu olduğunu, Parlamento’da siyasi parti gruplar arasında derin uzlaşmazlık ve anlaşmazlık bulunduğunu iddia etti. Okay, anayasa değişikliğinin, toplumsal uzlaşma metni olduğunu ve mutabakatla yapılması gerektiğini ifade etti. Okay, anayasa maddelerinin değişikliğinde, Meclis’te nitelikli çoğunluk arandığına işaret ederek, şunları söyledi:

“Böylesine bir nitelikli çoğunluk elde edilemeyecek bir ortam görünürken, buna rağmen ‘Anayasa değişikliğini Meclis gündemine getireceğiz’ derseniz, bilesiniz ki Türkiye’deki gerilimi sürdürürsünüz. Türkiye, 23. dönemde, gerçek gündemiyle değil, böylesine üretilen gündemlerle meşgul oldu. Bu kez de yeniden Türkiye’yi meşgul edecek, bir anayasa değişikliği gündemde yer alıyor. Yapılmak istenen anayasa değişikliği, yargının bağımsızlığını ortadan kaldırmak, yanlı yargı yaratmak amacına yöneliktir, yargıyı da AKP’lileştirmek düşüncesi egemendir. Böylesine kuvvetler ayrılığı prensibine, hukuk devleti ilkesine aykırı ve hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik bir anayasa değişikliğinde CHP, taraf olmaz, olması da düşünülemez. CHP, dokunulmazlık ve geçici 15. madde haricinde, bu aşamada, bu siyasal iktidarla bir anayasa değişikliğinde taraf olmayacaktır ve anayasa değişikliğine destek vermeyecektir.”

02.03.2010


 

MHP’DEN DEĞİŞİKLİĞE ŞARTLI DESTEK

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa değişkliğine ilişkin sözlerini değerlendirirken, “Biz MHP olarak Başbakan’ın bu işbirliği teklifi içinde olmayacağız” dedi.

Şandır, ‘Muhtemel bir anayasa değişikliğine destek verir misiniz?’ yönündeki bir soru üzerine, ancak Meclis’te kurulacak bir Uzlaşma Komisyonunun hazırlayacağı metin olması halinde kabul edebileceklerini söyledi.

02.03.2010


 

PAKET, AY SONUNA KADAR MECLİSE GELİYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün yapılan “19. AB Reform İzleme Grubu Toplantısı”nın ardından yaptığı açıklamada, bir anayasa değişikliği paketi en kısa zamanda, farklı alanlarda yasa değişikliklerini içeren bir reform paketinin de Mart ayı sonuna kadar TBMM’ye sunulacağını açıklamıştı.

02.03.2010


 

Başsavcı, Engin’in tâlimatı hukukî değil

İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in Emniyet ve Merkez Komutanlığına “Benim veya yardımcılarımın onayı olmadan savcıların kararlarını işleme koymayın” şeklinde yazı göndermesinin hukukî olmadığı belirtildi.

İddayı değendiren eski Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı, başsavcıların soruşturmayı yürüten savcıların kararlarına müdahale yetkisinin bulunmadığını söyledi. “Başsavcı, savcıların görev amiri değil idari amiridir” diyen Avcı, “İddia edildiği gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın emniyet ve merkez komutanlığına böyle bir talimat vermesi hukukî değildir. Eğer böyle bir talimat verilmiş ise HSYK’nın gölgesi Başsavcı Engin’in üzerine düşmüş demektir” dedi. Eski Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek de özel yetkili cumhuriyet savcılarının Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (CMUK) 250. Maddesi gereğince yetkilerini direk HSYK’dan aldığını söyledi. İstanbul Cumhuriyet Bassavcısı Engin’in Emniyet ve Merkez Komutanlığı’na gönderdiği yazının soruşturmaya direk müdahale anlamına geldiğini belirten Petek, gönderilen yazının kamuoyunda başsavcının Balyoz darbe planı soruşturmasına müdahale ettiği şeklinde yorumlanabileceğine, bunun da kabul edilemez olduğuna dikkat çekti.

02.03.2010


 

Cihaner’in tutukluluk haline 3’üncü itiraz

TUTUKLU bulunan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan müvekkilinin tutukluluk haline 3. kere itiraz etti.

Ergenekon soruşturması kapsamında eski Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından tutuklattırılan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in serbest kalması için avukatları çalışmalarını sürdürüyor. Dün sabah saatlerinde Erzurum’a gelen Cihaner’in avukatı Turgut Kazan, müvekkilinin serbest bırakılması için 3. kere Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak tutukluluk haline itiraz etti.

02.03.2010


 

TAHLİYE TALEBİNİ REDDEN HAKİM DEĞİŞTİRİLDİ

Bu arada Başsavcısı Cihaner’in tutuklanmasına karar veren Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üye hakimi İsmail Şahin’in yerine dün itibariyle üye Sefa Bilak göreve başladı. Değişimin aylık rutin üye değişimi olduğu iddia edildi. Üye Hakim İsmail Şahin, Savcı Osman Şanal’ın yerine göreve gelen Özel Yetkili Savcı Taner Aksakal’ın tahliye talebini reddeden hakimdi.

02.03.2010


 

Konya İl Jandarma Komutanı tutuklandı

“BALYOZ Planı’’ iddiası soruşturması kapsamında tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen 10 kişiden 2’si tutuklandı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen 15 kişinin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Mehmet Berk, Ali Haydar ve Bilal Bayraktar tarafından ifadesi alındı.

Söz konusu kişilerden 5 muvazzaf asker, savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 9 muvazzaf asker ise tutuklanmaları talebiyle nöbetçi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahmeye çıkarılan Konya İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Özçoban ile Yarbay Yusuf Kelleli tutuklanırken, emekli başçavuş Ertan Karagözlü ve 7 muvazzaf asker ise serbest kaldı.

02.03.2010


 

Eczanelerde “MEDULA” sıkıntısı

TÜRK Eczacıları Birliği’nden (TEB) yapılan açıklamada, dün kullanımına başlanan yeni provizyon sistemi sebebiyle eczanelerde hastaların reçeteleriyle ilgili hiçbir işlem yapılamadığı ifade edildi.

TEB Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamada, uzun süredir planlanmasına rağmen teknik aksaklıklar sebebiyle devreye girmesi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından üç kez ertelenen ‘’MEDULA Reçete Provizyon Sistemi’’nin dün itibariyle devreye sokulduğu belirtildi. Hastaların reçetelerinin işlendiği ve ilaç verme onayının alındığı ‘’Eczane Provizyon Sistemi’’nin devre dışı bırakıldığı hatırlatılan açıklamada, ‘’alt yapı hazırlıkları tamamlanmamış, yeni bir provizyon sisteminin devreye sokulduğu’’ savunuldu. Açıklamada, “Alt yapısı iyi hazırlanmamış bir provizyon sisteminin varlığında İlaç Takip Sistemi'nin (İTS) işlemesi mümkün değildir. Bu nedenle İTS uygulamasının 1 Haziran 2010 tarihine ertelenmesi artık bir zorunluluktur” denildi. Açıklamada, sabah saatlerinde kısmen işleyen yeni sistemin saat 10.00 itibariyle tamamen çöktüğü ileri sürüldü.

02.03.2010


 

Darbe modası geçti

Sınema ve tiyatro oyuncusu Lale Mansur, dünyanın eski dünya, Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını ifade ederek, ''Direniyoruz ve darbeyi Türkiye'de sevilen bir moda olmaktan çıkartıyoruz" dedi.

Kendilerini ''Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu'' olarak nitelendiren bir grup, ''28 Şubat''ı protesto amacıyla Tünel'den Taksim Meydanı'na yürüyüş gerçekleştirdi. Tünel'de toplanan, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, sanatçılar ve gazeteci-yazarların da aralarında bulunduğu grup, ellerinde ''Darbeye Karşı Sivil Direniş'', ''27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan Bir Daha Asla'' yazılı pankartlar ve ''Darbeci Şefler Yargılansın'', ''Darbeye Karşı Ses Çıkar'', ''Özgürlük İstiyoruz'' yazılı dövizler taşıyarak, İstiklal Caddesi boyunca davullar ve düdükler eşliğinde Taksim Meydanı'na kadar sloganlar eşliğinde yürüdü. Grup, İstanbul Barosu ile CHP İlçe Binası önünden geçerken de baro ve parti aleyhine sloganlar attı. Taksim Meydanı'nda grup adına basın açıklamasını okuyan sinema ve tiyatro oyuncusu Lale Mansur, 28 Şubat'ın üzerinden 13 yıl geçtiğini, o süreçte milyonlarca insanın fişlendiğini söyledi. Başörtülü öğrencilerin darbecilerin şiddetine maruz kaldığını ve okul kapılarından içeri alınmadığını, aşağılandıklarını ifade eden Mansur, ''28 Şubat'ın oluşturduğu ırkçı iklimde tetikçilerin harekete geçtiğini, Akın Birdal'ın 13 kez kurşunlandığını'' belirtti.

Mansur, şu görüşleri dile getirdi. ''28 Şubatta belki o meşhur emir komuta zinciri içerisinde ordu yönetime el koymadı, ama bir hükümeti devirerek, tüm özgürlüklerin üzerinde şiddetli bir baskı uyguladı. Askerler, 28 Şubatın gerekirse 1000 yıl süreceğini ilan ettiler. 28 Şubat, bir korku imparatorluğu yaratmayı hedefledi. Uğruna özgürlüklerimizi askıya almamız gereken bir korku imparatorluğu.''

''Ayışığı'', ''Yakamoz'', ''Sarıkız'', ''Eldiven'' adı verilen darbe planlarının ortaya çıktığını hatırlatan Mansur, ''1990'lı yılların başından beri, topluma korku salmak, 'laik/şeriatçı' bölünmesini yaratmak için Uğur Mumcuları öldürdüler, Sivas'ta insanları yaktılar. 2000'li yıllarda Hrant Dink'i öldürdüler. Kaos yaratmak cuntacıların becerebildiği tek iş'' ifadelerini kullandı. Lale Mansur, dünyanın eski dünya, Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını ifade ederek, ''Direniyoruz ve darbeyi Türkiye'de sevilen bir moda olmaktan çıkartıyoruz. Sadece darbecileri değil, darbeye zemin hazırlayan siyasileri de moda olmaktan çıkartıyoruz'' dedi.

Mitingde Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ongan da bir konuşma yaptı. Kızının da başörtülü olduğu için okuyamadığını anlatan Ongan, “ Onların çocukları da aynı zilleti çeksinler demiyoruz. Hukuk intikam aracı değil, biz adalet istiyoruz” diyerek özgürlükleri engelleyenlerin hesap vermesini istedi.

ELİF KURTOĞLU

02.03.2010


 

Arınç: Komutanlarımız demokrasiye bağlı

DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘’Sayın Genelkurmay Başkanımız veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst kademesinde görev almış bütün komutanlarımızın demokrasiye bağlılığından zerre kadar şüphemiz yok’’ dedi.

Suriye’de resmi temaslarda bulunan Arınç, TRT-Türk’ün Şam Bürosu’nun açılışını yaptı. Arınç, açılışın ardından TRT-Türk’ün canlı yayına katılarak temaslarını değerlendirdi ve gündemdeki konulara ilişkin soruları cevapladı.Türkiye’nin bugün kurumlar arası ilişkiler açasından iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: “Ben Türkiye’de her şeyin yerli yerine oturduğunu ve demokratikleşme sürecinde de bunu daha çok özümsediğimizi düşünüyorum. Asker başkasının askeri değil, bizim askerimiz, bizim ordumuz. Onun hiçbir zaman ülkeyi yönetmek, hatta sivil yönetimleri devirmek noktasında da o gözle baktığını düşünmüyoruz. Artık Türkiye o eski darbeler geleneğinden çıktı, demokratik, özgürlükçü bir hukuk devleti olarak anayasada belirlendiği gibi bu hedefe doğru büyük bir süratle gidiyor.’’ Son zamanlardaki gelişmeleri herkesin anlayışla karşıladığını düşündüğünü ifade eden Arınç, ‘’Sayın Genelkurmay Başkanımız veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst kademesinde görev almış bütün komutanlarımızın demokrasiye bağlılığından zerre kadar şüphemiz yok. Son yapılan operasyonlar bir yargı operasyonudur. Sonunda savcıların hakimlerle birlikte yasal çerçeve içinde yürüttüğü operasyonlardır. Bunlara ne benim ne bir başkasının müdahale etmesi de söz konusu değildir. Türkiye demokratikleştikçe bu tür sıkıntıları biraz yaşayacak ama sonradan her şey çok daha mükemmel hale gelecek’’ diye konuştu.

02.03.2010


 

Darbe planları, milletten uzaklaşmanın göstergesi

ESKİ bakanlardan Hasan Celal Güzel, ‘’Balyoz Planı’’ iddialarıyla ilgili ‘’Bu iddialar, bu insanların aslında ne kadar kendi insanlarından, kendi milletlerinden uzaklaşmış olduklarının göstergesidir.

28 Şubat da böyle bir darbeydi’’ dedi. Güzel, AKP Sultangazi İlçe Başkanlığınca Yunus Emre Konferans Salonu’nda düzenlenen ‘’28 Şubat’ın Türk Siyasî Hayatına Etkileri’’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, 2010 yılı Türkiye’sinin 28 Şubat 1997 yılının Türkiye’sinden çok farklı olduğunu düşündüğünü belirtti. Bu milletin hiçbir zaman kendi anayasasını kendi yapma imkanı bulumadığını belirten Güzel şunları söyledi: “Hep darbeciler, bürokratlar, tepeden inmeciler, oligarşik despotlar, halkın manevi değerlerine yan bakanlar, halkı hor görenler bu anayasaları yapma durumunda oldular. En son bu Çetin Doğan ve arkadaşlarının tüylerimizi diken diken eden, inanmakta zorluk çektiğimiz ‘Balyoz harekatındaki camilere bomba koyma’ faciası, bu iddialar, bu insanların aslında ne kadar kendi insanlarından, kendi milletlerinden uzaklaşmış olduklarının göstergesidir. 28 Şubat da böyle bir darbeydi.’’

02.03.2010


 

‘Cuntasız ordu istiyoruz’

MAZLUM-DER Konya Şubesi Başkanı Derviş Argun, 50 yıldır darbelerin getirdiği sonuçlarla uğraştıklarını belirterek, “Ordusuz bir millet değil, cuntasız bir ordu istiyoruz.

Bu bizim en doğal hakkımızdır” dedi. MAZLUM-DER Konya Şubesi tarafından Alaaddin Düğün Salonu’nda düzenlenen “Darbeye Karşı Sivil Savunma” programında konuşan Argun, insanları abluka altına almaya çalışan bir kültürün egemen olduğunu ve bu kültürün mahvettiği insanlar olduğunu söyledi. Vatandaşların hangi cemaat ve silsileden olursa olsun günün safları sık tutma günü olduğuna vurgu yapan Argun, “Darbeci geleneğe karşı durma günündeyiz. Kim olursa olsun zalime karşı ve mazlumdan yana hepimizin hakkı için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. 60 yıllık ömrümüzün 50 yılında darbelerle ve darbelerin getirdiği sonuçlarla uğraştık. Kimse bu anlayışı yanlışa çekmesin, ordusuz bir millet değil, cuntasız bir ordu istiyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Siz bu çağrıya kulak vermekle zaten bu direnişe katılma eyleminde olacağınızı gösterdiniz” diye konuştu.

02.03.2010


 

Başbakan Erdoğan, mal varlığını açıkladı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Mart 2010 tarihi itibariyle mal varlığını açıkladı.

Başbakanlık Basın Merkezi’nin internet sitesinde yer alan beyana göre, Başbakan Erdoğan’ın, 40 bin TL değerinde Arnavutköy-Bolluca Köyü 376 metrekare arsa, 10 bin TL değerinde Güneysu-Dumankaya Köyü’nde 2 bin metrekare arsa taşınmaz mal varlıkları arasında yer aldı. Başbakan Erdoğan’ın, banka hesaplarında ise 2.366.109,95 TL’si (Şirket hisselerinin satış geliri, emekli ikramiyesi, emekli maaşı ve milletvekili maaşlarının toplamı) bulunuyor. Sitede yer alan beyana göre Başbakan Erdoğan’ın ayrıca 500.000 TL alacağı olduğu bildirildi.

02.03.2010


 

Saakaşvili Türkiye'ye geldi

Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, özel uçakla günübirlik İstanbul’a geldi. Cumhurbaşkanı Saakaşvili’yi, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nden İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Aydın karşıladı.

Havalimanındaki Devlet Konukevi’nde bir süre dinlenen Saakaşvili beraberindekilerle birlikte bindiği aracta kendisini görüntüleyen basın mensuplarına el sallayarak karşılık verdi. İstanbul’da bir grup işadamı ile bir araya gelen Mihail Şaakaşvili, günübirlik ziyaretini akşam saatlerinde tamamlayarak ülkesine döndü.

02.03.2010


 

ABD’li komutandan Atalay'a ziyaret

İçışleri Bakanı Beşir Atalay, ABD’nin Irak Gücü Kurmay Başkanı Josef Anderson’u kabul etti.

Anderson ve beraberindeki heyet, saat 10.30 sıralarında İçişleri Bakanlığı’na geldi. Atalay ve Anderson’un görüşmesinin başlangıcından görüntü alınmasına izin verildi; daha sonra heyetler arası toplantı basına kapalı olarak gerçekleşti. Toplantıda, ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey de bulundu.

02.03.2010


 

Kömür ocağında göçük: 1 ölü

Zonguldak’ta, özel kömür ocağında meydana gelen göçükte 1 işçi hayatını kaybetti.

Alınan bilgiye göre, Dilaver Mahallesi’ndeki özel kömür ocağında, tavan kısmından taş ve toprak kayması sonucu meydana gelen göçüğün altında kalan işçi Metin Köseoğlu (39), hayatını kaybetti. Arkadaşları tarafından göçük altından çıkarılarak, kömür vagonuyla yer üstüne taşınan Köseoğlu’nun cesedi, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.Evli ve 3 çocuk babası Köseoğlu’nun cesedinin çıkarılmasının ardından maden ocağının önünde bekleyen ve morg önüne gelen yakınları ile iş arkadaşları, sinir krizleri geçirdi.

02.03.2010


 

4/C’ye geçişte “30 gün”e durdurma

DANIŞTAY ,TEKEL işçilerine tanınan 1 aylık geçiş süresine itirazı kabul etti.

Danıştay 12. Dairesi, 4 Şubat 2010 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nın, TEKEL işçilerinin de aralarında bulunduğu geçici personelin 4/c’ye geçiş için 30 günlük süre içinde ilgili kurumlara başvurmasını öngören hükmünün yürütmesini durdurdu.

02.03.2010


 

Darbecilerin adları silinsin

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, darbeleri çağrıştıran isimlerin okul tabelalarından silinmesi gerektiğini belirterek, “Biz çocuklarımıza demokrasinin erdemlerini anlatıyoruz.

Bir taraftan da demokrasiyi kesintiye uğratan, darbelerle anılan, isimlerini okullarımıza, parklarımıza, caddelerimize veriyoruz. Bu bir komedidir” dedi.

Yaptığı açıklamada, sadece 12 Eylül darbesinde 3 milyon kişinin soruşturmadan geçirildiğini, 650 bin kişinin gözaltına alındığını, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, 6 bin 533 kişinin idamla yargılandığını, 3 bin 854 öğretmenin ve 120 öğretim üyesinin işine son verildiğini, 31 gazetecinin cezaevine atıldığını ve gazetelerin 300 gün yayın yapamadığını, siyasî partilerin ve sendikaların kapatıldığını ve birçok yöneticisinin tutuklandığını hatırlatan Gürkan Avcı, “2 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat darbesi demokrasi tarihimizde kara bir gün olarak yerini alırken, Türkiye’nin onlarca yılını kaybetmesine ve akl-ı selimini yitirmiş siyasi temayüzlere neden olurken, hesap soramayan, okumayan, araştırmayan, sorgulayamayan, güç karşısında evrilen ve hakkını aramaktan korkan klasik bir Türk insanı prototipine mal olurken biz hâlâ darbecilerin isimlerini okullarımızda, parklarda, sokaklarda hatta ilçe ismi tabelalarında yaşatıyorsak, sorunlu bir toplumuz” dedi.

BU ÇELİŞKİLER BİR AN ÖNCE SON BULMALI

BazI il genel meclislerinin darbe ve darbecileri çağrıştıran isimlerin ilköğretim, ortaöğretim ve cadde-parkların tabelalarından silinmesi ve isimlerinin değiştirilmesi yönünde aldıkları kararları demokrasi adına atılmış samimi bir adım olarak kabul ettiğini ifade eden Avcı, okullarda bu tür isimlerin bulunmasının büyük bir çelişki olduğunu söyledi. Avcı şöyle dedi: “Biz çocuklarımıza demokrasinin erdemlerini anlatıyoruz. Bir taraftan da demokrasiyi kesintiye uğratan, darbelerle anılan, gözaltıları, işkenceleri, fişlemeleri gerçekleştiren isimleri okullarımıza, parklarımıza, caddelerimize veriyoruz. Bu bir komedidir. Türkiye’deki bütün darbe çağrıştıran isimlerin değiştirilmesi için başta yerel yönetimler olmak üzere hükümetin de adım atmasını istiyoruz. Cumhuriyet tarihinde darbe yapmış ve darbelere bulaşmış tüm kişilerin ve darbeleri çağrıştıran tüm isimlerin okul, yüksekokul, park ve caddelere verilmemesi gerekir.”

AHMET TERZİ

02.03.2010


 

‘Kenan Evren’ adı okuldan kaldırıldı

28 Şubat sürecinin yıldönümünde, Kenan Evren’in adının verildiği okul tabelası bulunduğu yerden indirilerek yerine Hürriyet İlköğretim Okulu yazılı tabela asıldı.

28 Şubat sürecini bir darbe olarak değerlendiren Memur Sen ve Eğitim Bir-Sen Adıyaman ve Kâhta şubesi üyeleri, Kenan Evren İlköğretim Okulunun adını değiştirmeyi kararlaştırdı. Kararlarının ilgili birimlerce onaylanmasının ardından sendika üyeleri 28 Şubat sürecinin yıldönümünde Kenan Evren’in adının verildiği okula gelerek okul levhasını indirdi. Okulun adı Hürriyet İlköğretim Okulu olarak değiştirildi.

28 Şubat tarihini hafızalardan atmaya çalıştıklarını belirten Eğitim Bir-Sen Adıyaman Şubesi Genel Sekreteri Neşet Taner, ”Darbeciler teker teker toparlanıyor. Hak ettikleri yerleri alıyorlar, cezaevlerini boyluyorlar. Tarihin çöp sepetine gidiyorlar. Bu süreçlerin bir daha yaşanmaması için sivil anayasanın çıkmasını istiyoruz” dedi.

Darbecilerin isimlerinin okula ve kurumlara verilmesini istemediklerini belirten Memur Sen Kâhta Temsilcisi Mehmet Dağ da şöyle konuştu: “Ülkemizde artık darbe izlerinin kalkmasını istiyoruz. Darbecilerin isimlerinin okullara ve kurumlara verilmemesini istiyoruz.”

02.03.2010


 

Engelleri aştı öğretmen oldu

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Müzik Öğretmenliği Bölümünden mezun olduktan sonra sınavla Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesi Fatih İlköğretim Okulu’na müzik öğretmeni olarak atanan görme engelli Uğur Karabıyık, kısa sürede hem öğrencileri hem meslektaşları hem de halkın sevgilisi haline geldi.

Aslen Çanakkaleli olan Karabıyık (23), yaşamı boyunca karşılaştığı birçok engele rağmen yılmadan mücadele ettiğini söyledi. Karabıyık, “Bunun sonucunda müzik öğretmeni olarak atanıp yeni nesilleri yetiştirebilme imkanını yakaladım. İlköğretimimin önemli bölümünü normal bir eğitim kurumunda gördüğüm için engeli bulunmayan bir insan gibi davranabiliyorum"diye konuştu.

02.03.2010


 

Kızıldeniz’in zehirli balon balığı, Marmara’da

Zehİrİyle ölümlere ve felce neden olan tropikal iklim balıklarından balon balığı, Marmara Denizi’ne kadar ulaştı. Küresel ısınmanın da etkisiyle sıcaklık oranı artan Kızıldeniz’den, Süveyş Kanalı’nı geçerek Akdeniz’e göç eden zehirli balon balığı, Ege’den geçip Marmara Denizine ulaştı.

Temas halinde karın ağrısı, ishal, dudaklarda ve ağız içerisinde uyuşmaya sebebiyet veren balon balığı, İsrail’de ölümlere de yol açtı. Akdeniz ve Ege’ye göç eden balon balığı Marmara’da balıkçı ağlarına takıldı. 5 adet balon balığı mumyalanarak İstanbul Gürpınar’da bulunan Deniz Canlıları müzesinde yerini aldı. Yıllardır biriktirdiği deniz canlılarını balık müzesinde halka açan Kenan Balcı, İstanbulluları, müzeyi ziyaret etmeye çağrıd.

02.03.2010


 

Nüfusunuz yaşlanıyor

Gazİ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Naile Bilgili, Türkiye’de yaşlı nüfusunun toplam nüfus içindeki oranının giderek arttığını, bu artışın 2050’li yıllarda bugünün 3 katına ulaşacağının tahmin edildiğini söyledi.

Yaşlı nüfusunun artmasıyla yaşlıların sağlık sorunlarının tıp ve hemşirelik alanlarında geniş yer bulacağını ifade eden Bilgili, “Biz de bu çerçevede yaşlı bireylerin ilaç tüketimi, ilaç kullanım uygulamaları ve ilaç kullanım bilgilerini saptamak amacıyla Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünde görevli uzman hemşire İlknur Çakır Dolu’nun da katkısıyla araştırma yaptık” dedi.

02.03.2010


 

Vatandaş, en çok banka ve Telekom’dan şikâyetçi

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER)Genel Başkanı Mustafa Göktaş, Türkiye genelinde Şubat ayında derneğe gelen 48 bin 330 şikâyet arasında 13 bin başvuru ile bankaların ilk sırada yer aldığını bildirdi.

Göktaş, ÇETKODER Genel Merkezine çoğunluğu elektronik posta ile yapılan müracaatlarda en çok şikayetin bankaların kredi kartı aidatı uygulamasına yönelik olduğunu söyledi. Şikayetlerde ikinci sırayı telefonlara uygulanan sabit ücretlerin aldığını söyleyen Göktaş, “Her ay telefondan alınan sabit ücret yüzünden vatandaş haksız yere mağdur edilmektedir” dedi.

02.03.2010


 

Öğrencilerin okul hasreti, 12 yılda bitti

BİTLİS merkeze bağlı Cumhuriyet köyünde yaşayanlar, ilk defa okula kavuşmanın sevincini yaşıyor. İl Millî Eğitim Müdürü M. Emin Korkmaz, uzun yıllar sonra köydeki öğrenci ve velilerin, kapılarının önünde bir okula kavuşmanın mutluluğunu yaşadıklarını bildirdi.

Taşımalı eğitimde kaza riski ve bu eğitimin pahalıya mal olması nedeniyle, köye modern bir prefabrik okul yapmaya karar verdiklerini ifade eden Korkmaz, şöyle konuştu: “Köyümüz orman alanında olduğu için, yapılaşmaya izin verilmiyor. Bu köyün afet kapsamına alınmasından dolayı, yapıyapamıyoruz. Yaptığımız okul taşınabilir bir okul olduğu için, yapılaşma noktasında da sorun yaşanmayacak. Daha önceden köyde taşımalı eğitim olduğu için, böyle bir okul yap ımına gidilmemiş. Köyümüzde ilk defa okul yapıldı. Okulda toplam 19 öğrencimiz var. Bu öğrencilerimiz önceden taşımalı olarak, Narlıdere köyündeki YİBO’da eğitimlerini sürdürüyordu. Taşımalı eğitimde kaza riski ve bu eğitimin pahalıya mal olması nedeniyle, buraya modern bir prefabrik okul yapmaya karar verdik ve okulumuzu kurduk. Böylelikle yıllar sonra köydeki öğrencilerimiz ve veliler, kapılarının önünde bir okula kavuşmuş oldu. Okulumuzu ikinci dönemin başında eğitime açtık.” Bitlis/aa

02.03.2010


 

Nezarethaneye kütüphane

VAN Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince, çeşitli suçlardan dolayı gözaltına alınan çocuklar için nezarethanede kütüphane oluşturuldu.

Çocuk Şube Müdürü Emniyet Amiri Kenan Özkan tarafından geliştirilen proje kapsamında, şubede açılan nezarethanede oluşturulan kütüphaneye, dünya klasikleri ve 100 Temel Eser arasında yer alan çok sayıda kitap yerleştirildi. Nezarethaneyi ziyaret eden İl Emniyet Müdürü Şükrü Rafet Mert, yaptığı açıklamada, çocuklara suç işlemeden önce sahip çıkılması gerektiğini ifade etti.

Herhangi bir şekilde bazı olumsuz olaylara karışmış çocukların, şubeye geldiğinde en iyi şekilde karşılandığını anlatan Mert, şunları kaydetti:

‘’Çocukların adlî aşama safhasında, vakitlerini en iyi şekilde geçirebilmesi ve polisin gözetimi altında bulunduğu süre zarfında, herhangi bir psikolojik sorun yaşamaması amacıyla böyle bir uygulama başlattık. Bunun da gerçekten olumlu yansımaları oluyor. Bu anlamda hem suça karışmış çocuklarımıza yönelik sosyal faaliyetlerimiz, hem de sokakta çalışmak zorunda olan çocuklarımız için faaliyetlerimiz vardır. Bütün amacımız çocuklarımıza sahip çıkmaktır. Çocuklarımızı potansiyel suç tehlikesi olmaktan kurtarmak için polisiye görevlerimiz vardır. Ancak asıl amacımız sosyal yöndeki çalışmalarla çocuklara sahip çıkmaktır.’’

“ÇOCUKLARIMIZA HEP BİRLİKTE SAHİP

ÇIKALIM’’

ÇOCUKLARIN en fazla hırsızlık ve sokak gösterileri gibi suçlar nedeniyle gözlem altına alındığını belirten Mert, şöyle devam etti: ’’Ailelere diyoruz ki, çocuklarımıza hep birlikte sahip çıkalım. Özellikle sokakta mendil ve benzeri gibi şeyler satan çocuklarımızdan herhangi bir şey almayalım, çalışmaya teşvik etmeyelim. Çalışmak zorunda olan çocuklar mutlaka bizimle irtibat kursunlar. Her çocuktan bir mendil almak ya da ayakkabı boyatmak, sigara almak, o çocukların içinde bulunduğu ortamın devam etmesi yönünde teşvik olur.’’ Çeşitli suçları işledikleri iddiasıyla gözaltına alınan çocukların ailelerine, iyi niyet mektubu hazırladıklarını belirten Mert, ‘’Bir taraftan polis olarak onları örselemeden, psikolojik bir travmaya sokmadan işlemlerimizi yürütüyoruz. Diğer taraftan ise buraya her zaman gelinebileceği, her zaman danışmanlık hizmetinin alınabileceğini bu mektuplarla bildiriyoruz’’ dedi. Mert, suç işleyen çocuklara ve ailelerine her zaman kapılarının açık olduğunu sözlerine ekledi.

02.03.2010


 

Kar üstünde duâ edip, köye imam istediler

KARS’IN Arpaçay ilçesine bağlı Kıraç köyü halkı, üç yıldan beri köyde imam olmadığını belirterek köye imam atanması için kar üzerinde duâ etti.

Yaklaşık üç yıldan beri imam bekleyen köylüler, sonunda toplu duâya çıktı. Köy meydanında toplanan köylüler, köy ortasındaki çeşmeden abdest alarak ellerine aldıkları ‘İmam istiyoruz’ pankartı ile caminin yolunu tuttular. Köylüler namaz için geldikleri camide kapının açılmaması üzerine fahri imam Saim Kerim’in arkasında ceketlerini çıkararak karların üzerinde duâ etti. Cuma namazlarını imam olmadığı için bir türlü kılamadıklarını belirten Saim Kerim, “Bir imam istiyoruz. Yetkili yerlere bir sürü dilekçe verdik, nüfusumuzun az olduğundan dolayı bir sürü bahane uyduruyorlar. Bize imam şu ana kadar gelmedi. Üç sene oldu cuma namazı kılamıyoruz. İmam verilse bile, yerimiz ilçeye uzak olduğundan dolayı gelmiyorlar. Sadece vakit namazlarını kılabiliyoruz” dedi. Köylülerden Durdağı Kerim ise, imam olmadığı için Cuma namazı kılamadıklarını belirtti.

02.03.2010


 

Mevsimin ilk bademi toplanmaya başlandı

MUĞLA’NIN Datça ilçesinde üreticiler, mevsimin ilk bademini topluyor. Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan, Türkiye’de en iyi bademin Datça’da yetiştiğini söyledi.

Datça Yarımadası’nın büyük bölümünde badem yetiştiğini belirten Tokcan, “En meşhur bademimiz Palamutbükü, Cumalı ve Yaka köylerinde üretiliyor. İlk badem çağlaları çıkmaya başladı ve piyasada satılıyor. Son 10 gündür satış için İzmir’e badem götürülüyor” dedi. Datça’da Şubat ortasında mevsimin ilk bademlerinin çıktığını vurgulayan Tokcan, “Datça bademi, erken çıkmasından ziyade lezzet olarak da farklı. Datça’da yaşayanlar için badem en önemli gelir kaynaklarından biri. Badem, insan sağlığına çok faydalı. Özellikle kolesterolü düşürücü ve insanı zinde tutucu özelliği biliniyor” diye konuştu. Palamutbükü köyünde yaşayan Şencan Çuhadar ise bademlerin geçen yıla göre daha fazla meyve verdiğini belirterek, “Türkiye’de badem ilk Palamutbükü’nde çıkar. Bu yılın bademleri de 20 Şubatta çıkmaya başladı” diye konuştu.

02.03.2010


 

Ateşte acı kahve kültürünü sürdürüyor

ŞANLIURFA’DA bazı köylerdeki aileler, ateşte geleneksel yöntemlerle hazırlanan yöresel içeceklerden “Mırra” (acı kahve) kültürünü devam ettirmeye çalışıyor.

Viranşehir’de de bu geleneği sürdüren Eskikale Köyü Muhtarı Mustafa Vural’ın mırra yapımı için odasının bir köşesine hazırladığı, taş mangal ve çeşitli motiflerle süslenmiş malzemelerinin bulunduğu özel bölüm dikkat çekiyor.

02.03.2010


 

Sadakatsizlik resmen aptal işi!

Sadakatsİz erkeklerin IQ seviyelerinin eşlerini aldatmayanlardan düşük olduğu ortaya çıktı.

Bilim adamlarının yaptığı araştırmanın sonuçları “Social Psychology Quarterly”nin Mart sayısında yayımlandı. Buna göre, IQ seviyesi yüksek erkekler, tek eşliliğe kendilerinden daha az zeki erkeklere oranla daha fazla değer veriyor. Dr. Satoşi Kanazawa, “Erkeklerin zekaları arttıkça tek eşliliğe, az zeki erkeklerden daha çok değer verme eğiliminde olduklarını gösteriyor” dedi.

02.03.2010


 

Sigara hançer gibi

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nurhan Köksal, sigaranın birçok hastalığın en önemli etkeni olduğunu söyledi.

Köksal, dünya genelinde akciğer kanserinden dolayı yılda 50 bin insanın hayatını kaybettiğini ifade ederek, sigaranın zararlarına vurgu yaptı.

Kahramanmaraş Sağlıklı Hayat Derneği (SAHADER) tarafından düzenlenen ‘Sineye Saplanan Hançer Sigara’ konulu panel, Eczacılar Odası Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Panelin açılışında konuşan SAHADER Başkanı Dr. Mustafa Çolak, sigaranın insanların sinesine saplanan zehirli bir hançer olduğunu vurgulayarak, vatandaşları daha bilinçli hale getirmek için bu tür organizasyonların büyük önem arz ettiğini belirtti.

Panel Yöneticisi olan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Şemi Atilla da Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 2020 yılına kadar 10 milyon insanın tütün ve tütün ürünlerinden hayatını kaybedeceğine dikkat çekti.

KSÜ Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Nurhan Köksal ise katılımcılara tütün ve insan sağlığı ile ilgili bilgiler verdi. Her 8 saniyede bir insanın tütün ve tütün ürünlerinin yol açtığı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybettiğini kaydeden Köksal, sigaranın özellikle gırtlak ve akciğer kanserine yol açan bir etken olduğunun altını çizdi. Akciğer kanserinden yılda 50 bin insanın hayatını kaybettiğini anlatan Köksal, sigaranın kalp damar hastalıkları, cilt hastalıkları, ağız- diş hastalıkları gibi birçok hastalığın da tetikçisi olduğunu ifade etti.

Panelde konuşmacı olarak yer alan Adıyaman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Fikret Mazı da konunun ekonomik boyutu üzerinde durdu. Dünyada 1,3 milyar insanın sigara tiryakisi olduğunu dile getiren Mazı, Türkiye’de ise bu rakamın 20 milyon olduğunu kaydetti. Dünyada kişi başına düşen tütün miktarının 1 kilogram olduğunu aktaran Mazı, bu konuda da Türkiye’deki rakamının 1,5 kilogram olduğunu belirtti. Mazı, Türkiye’nin dünyada sigara kullanımında dördüncü sırada yer aldığını da vurguladı.

TİRYAKİLER BIRAKMAK İSTİYOR

Türkİye, şu anda dünyada sigara üzerinde en yüksek özel tüketim vergisi (ÖTV) olan 14’ncü, en çok tütün kullanan 16 ülke arasında en yüksek ÖTV olan 2. ülke durumda bulunuyor.

17,3 milyon tiryakinin son vergi artışları nedeniyle 16,7 milyon kişiye, maktu verginin 3,1 TL, nispi verginin yüzde 65 olması durumunda ise 16,3 milyona gerileyeceği hesaplanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü ve ABD Chicago Illinois Üniversitesi tarafından hazırlanan ‘’Tütün Kontrolü Ekonomisi ve Tütün Mamullerinin Vergilendirilmesi’’ konulu raporundan derlenen bilgilere göre, Türkiye’de 13-15 yaş grubu çocukların yüzde 8,4’ü tütün ve tütün mamulü kullanıyor. Erkek çocukların yüzde 9,4’ü günde ortalama 13 sigara, kız çocukların yüzde 3,5’i ortalama 11 sigara içiyor. Gençlerin üçte ikisi sigarayı bırakmak istiyor.

İÇENLERİN SAYISI AZALACAK

2009 yılında uygulanan 2,05 TL ve yüzde 58 nispi vergi ortamında 17,3 milyon tiryakinin, Ocak ayından itibaren uygulanan vergiler sonucu 16,7 milyon kişiye gerileyeceği hesaplanıyor.

Halen sigara içenlerden sigara yüzünden hayatını kaybedecek olan 6,93 milyon kişinin, 6,78 milyon kişiye gerileyeceği ifade edilirken, sigara içen sayısındaki azalmanın da 590,6 bin kişiye ulaşması bekleniyor. Sigara nedeniyle hayatını kaybedeceklerin sayısında da 165,4 bin kişilik gerileme olacağı tahmin ediliyor.

Gelecekte sigara içmesi beklenen kişi sayısının 5,98 milyona, gelecekte hayatını kaybedeceklerin sayısının 2,39 milyona gerileyeceği, gelecekte sigara içenlerin sayısındaki azalmanın 437,7 bine, gelecekteki ölüm oranlarındaki azalmanın ise 175,1 bine, toplam ölüm sayısının ise 340,5 bine gerileyeceği hesaplanıyor.

02.03.2010


 

ÖTV’DE DÜNYADA 4. SIRADAYIZ

Türkİye’de Ocak 2010’dan itibaren maktu vergi 2,65 lira olurken, oransal vergi tüketici fiyatının yüzde 63’ü oldu. Tütün fonu vergisi kaldırıldı ve şu anda Türkiye sigara üzerinde dünyada en yüksek ÖTV olan 14’ncü, en çok tütün kullanan 16 ülke arasında en yüksek ÖTV olan 2. ülke konumunda.

2009 yılında 2,05 lira olan maktu vergi ve yüzde 58 nispi vergi uygulanan sigarada satışlar 5 milyar 300 milyon paket olarak gerçekleşirken, Ocak ayından itibaren uygulanan 2,65 liralık maktu vergi ve yüzde 63’lük nispi vergiyle sigara satışlarının 4 milyar 651 milyon pakete, maktu verginin 3,10 lira ve nispi verginin yüzde 65 olarak uygulanması durumunda da 4 milyar 263 milyon pakete gerileyeceği öngörülüyor.

02.03.2010


 

Bakır işlemeciliği teknolojiye yenildi

BakIr işlemeciliği teknolojiye yenik düşerken, Erzincan’da sayıları azalan bakır ustaları, bu san’atı tekrar canlandırmaya çalışıyor.

Kurdukları küçük atölyede bakırı elleri ile işleyen ustalar, makinelerle işlenen bakır süs eşyalarının bakır işlemeciliğini bitirdiğini söylüyorlar. Bakır işlemeciliğini canlandırmak isteyen bazı işletmeciler oluşturdukları küçük atölyelerde el emeği göz nuru san’atlarını sergiliyorlar. Sanayi sitesinde kurdukları küçük atölyede bakırı işleyer üç arkadaş, makineyle 10 dakikada yapılan bir bakır tabağın süslenmesi için iki gün çalışıyor.

02.03.2010


 

Alkolik sürücüye ibretlik ceza

Kanada’nIn Nova Scotia eyaletinde hakim, 23. kez alkollü araç kullanma suçundan karşısına gelen sürücüye 8,5 yıl hapis ve ömür boyu araç kullanmama cezası verdi. Dartmouth şehri sakinlerinden Terry Naugle (52) için Mahkeme Hakimi Frank Hoskins, 8,5 yıl hapis cezası ile ömür boyu araç kullanmama cezası verdi.

Nova Scotia’da ilk kez 1974 yılında trafiğe çıktığı kaydedilen mahkum Terry Naugle, bugüne kadar 23’ü alkollü araç kullanma olmak üzere 68 trafik suçu işledi. Hakim Hoskins, cezanın, eyalette alkollü araç kullanımı sebebiyle verilen en ağır trafik cezası olduğunu açıkladı.

02.03.2010


 

Eyüp Sultan’ın döşemesi anketle belirlendi

Eyüp Belediyesi, Eyüp Sultan Meydanı ve Fahri Korutürk Caddesi’ni yeniliyor.

Caddenin yer döşemeleri ve dükkânların tabelaları konusunda belediye, seçimi burada dükkânları, işyerleri ile ofisleri bulunan vatandaşlara yaptırdı. Proje tasarım fotoğraflarını bu caddedeki esnaflara, işyerlerine gösteren ve tek tek oya sunan Belediye yetkilileri, toplam 97 kişiyle konuştu. Sonunda 75 kişinin oyunu verdiği ve beğendiği proje kabul edildi. Eyüp Belediye Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri Fahri Korutürk Caddesi’ndeki çalışmalarını başlattılar.

02.03.2010


 

Gül gibi çay!

Gül ve Gül Ürünleri Satış Kooperatifi (GÜLBİRLİK) Genel Müdür Yardımcısı Şerife Gökdoğan, gül çiçeğinden farklı alanlarda üretim yapmayı planladıklarını kaydederek, gül çiçeğini ayrıştırdıktan sonra gül çayı olarak kullanmayı planladıklarını bildirdi.

Gökdoğan, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine önem verdiklerini ve bu doğrultuda TÜBİTAK’a yeni bir proje sunduklarını kaydetti. Gül çiçeğinden, gıda sektöründe farklı bir çeşit üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Gökdoğan, ‘’Gül çiçeğini ayrıştırdıktan sonra gül çayı olarak kullanmayı planlıyoruz’’ dedi.

02.03.2010


 

Cepler, hastalık yayıyor

SağlIk çalışanlarının cep telefonlarının, birçok hastalığa sebep olan mikroorganizmaların hastane ortamından evlere ve sosyal hayat ortamlarına yayılmasına sebep olduğu bildirildi.

Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özaslan’ın başkanlığında gerçekleştirilen bilimsel çalışma, doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının hastane ortamında cep telefonu kullanmamaları gerektiğini ortaya koydu. Özaslan, Gaziantep’teki 4 hastanenin ameliyathane, laboratuvar, yoğun bakım ünitesi, klinik ve polikliniklerinde görev yapan doktor ve diğer sağlık çalışanlarının kullandığı 180 cep telefonunda mikroorganizma varlığı tespit çalışması yaptıklarını söyledi. ‘’Sonuç olarak cep telefonlarının ciddî hastalıkların ortaya çıkmasına yol açan organizmalara ev sahipliği yaptığını belirledik’’ diyen Özaslan, doktor ve sağlık çalışanlarının mesaileri bittiğinde bu mikroorganizmaları cep telefonları aracılığıyla evlerine, sosyal hayat alanlarına taşıdıklarını kaydetti.

02.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl