21 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Statüko demek, daha fazla şehit demek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,’’Statükonun devam etmesi demek, daha fazla şehit demektir, daha fazla ölüm demektir, daha fazla kan ve daha fazla yüreği parçalanmış anne demektir. Açık söylüyorum, ‘statüko devam etsin’ demek, ölümlere, çatışmalara, yıkıma, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe ortak olmak demektir’’ dedi.

Statüko, daha fazla şehit demek

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,’’Statükonun devam etmesi demek, daha fazla şehit demektir, daha fazla ölüm demektir, daha fazla kan ve daha fazla yüreği parçalanmış anne demektir. Açık söylüyorum, ‘statüko devam etsin’ demek, ölümlere, çatışmalara, yıkıma, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe ortak olmak demektir’’ dedi.

Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin kanayan yarasına merhem bulmak için zor ama bir o kadar da hayırlı bir yolculuğa çıktıklarını dile getirdi. Erdoğan, yıllardır çözülemeyen meselelere neşter vurmak için, ihmal edilmiş, ötelenmiş sorunları çözmek, asgariye indirmek için cesur bir adım attıklarını söyledi. Türkiye’nin yıllar yılı bu sorunları konuşmadığını ve asgariye indirmek için netice alan hiçbir uygulama yapmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

‘’Sadece konuştu, tartıştı, gündemine taşıdı. Ama ne yazık ki kalıcı çözümler üretilmedi. ‘Böyle gelmiş böyle gider’ diyenler, bu yaklaşımın, bu siyasetin ardına saklananlar sorunları kalıcı, kronik hale getirmekten başka bir amaca hizmet etmediler. Statükonun devam etmesi demek, daha fazla şehit demektir, daha fazla ölüm demektir, daha fazla kan ve daha fazla yüreği parçalanmış anne demektir. Açık söylüyorum ‘statüko devam etsin’ demek, ölümlere, çatışmalara, yıkıma, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe ortak olmak demektir. Ne diyorlar ‘bırakın anneler ağlasın’, bunu demek vicdansızlıktır. ‘Anneler tabiî ki ağlayacak’ demek merhametsizliktir. Ölümleri, katliamları, işkenceyi masum yavruların mağaralarda boğazlanmasını onaylamak hatta ve hatta yüceltmek, sevgiden, şefkatten, merhametten nasibini almamaktır, alamamaktır. İster Alevî olsun, ister Sünnî olsun biz hepimiz Kerbelâ faciasını dinleyerek, Peygamberin torunlarının nasıl susuzluğa mahkûm edildiğini, nasıl katledildiklerini, sahranın ortasında nasıl zulme maruz kaldıklarını okuyarak büyüdük. 23 yaşımızdan itibaren annelerimiz, babalarımız dedelerimiz bizlere Kerbelâ’yı anlattılar. Bizim tüm bir toplum olarak insan sevgimiz bu ibret dolu anın tekrar tekrar anlatılmasıyla şekillendi. Cinayetin, öldürmenin, insana zulmetmenin ne derece feci olduğunu Kerbelâ örneği üzerinden belleğimize yerleştirdik. Bir insanı öldürmenin tüm bir âlemi öldürmek olduğunu bu şekilde öğrendik. ‘Evlâdı Kerbelâyız, bu hatadır, günahtır, zulumdür, ayıptır’ diyenlere yapılan Kerbelâ muamelesini onaylar şekilde Meclis kürsüsüne taşımak millet sevgisiyle insan sevgisiyle nasıl bağdaşır?.’’

21.11.2009


 

DERSİM KATLİAMINI KEMALİST SİSTEM YAPTI

Avrupa Parlamentosunda (AP), “Dersim” konulu bir konferans düzenlendi. AP'nin Sol Grup Başkanı Lothar Bisky yaptığı açılış konuşmasında “Galip gelenler tarihi yazıyorlar, çelişkilerden ve mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim Dersim katliamının uygulayıcısıdır’’ dedi.

TC GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞEREK ÖZÜR DİLEMELİ

“Türkiye Cumhuriyeti geçmişiyle yüzleşsin ve mağdur insanlardan özür dilesin” diyen konuşmacılar, arşivlerin de açılmasını istediler. Yazar Oral Çalışlar "Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir” diye konuştu.

SÜREKLİ MAĞDUR ÜRETEN SİSTEM

SORGULANSIN

Sistemin mağdur ürettiğini belirten gazeteci Derya Sazak ise “Tarihle yüzleştiğimiz zaman sadece Dersim yok. Mağdurlar toplanıp, hatırlıyoruz ama çözüme dair bir şeyler inşa edemiyoruz. Kurban üreten sistemi sorgulamamız, hesap sormamız gerekiyor” diye konuştu.

Kemalist sistem hesap versin

DERSİM KATLİÂMINI KEMALİST SİSTEM YAPTI

AVRUPA Parlamentosu’nda (AP AP Sol Grubun (GUE/NGL) öncülüğünde “Dersim 1937-38 Aleviler-Yaşananlar ve Devletin Rolü” başlıklı bir konferans düzenlendi. AB Haber’e göre, açılış konuşması Sol Grup Başkanı Lothar Bisky tarafından yapıldı. Bisky, “Burada toplanma amacımız Dersim olaylarını anmak. Galip gelenler tarihi yazıyorlar, çelişkilerden ve mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim Dersim katliamının uygulayıcısıdır” dedi. Bisky, ayrıca, CHP’nin, Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in şahsında sosyal demokrat bir çizgiye sahip olmadığını ispatladığını söyledi.

Dersim Yeniden İnşa Başkan Yardımcısı Mustafa Şen de ’Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi geçmişiyle yüzleşmeli ve mağdur insanlardan özür dilemesi gerektiğni belirterek, “Arşivler açılmalı, kaybedilen insanların mezar yerleri belirlenmeli. Bize göre Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı soykırımdır. Dersim’in tek istediği dili ve inancı ile yaşamaktı isyan bile değildi’’ diye konuştu.

ASİMİLASYON MEŞRÛLUK KAZANDI

Dersİm’İ tarih içinde inceleyen I. Oturum’a yazar Mehmet Bayrak, Erdoğan Aydın, Prof. Dr. Doğu Ergil ve Prof. Dr. Daniel Bartement konuşmacı olarak katıldı.

Mehmet Bayrak: CHP Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in sözleri devleti suçüstü yakalattı. Dersim katliâmı bir isyan sonucu katliâm değil, planlanmış bir olaydır. Kurtuluş Savaşı ve kurucu Meclis döneminde farklılıkları benimseyen Kemalist rejim, Lozan’dan sonra farklı bir tutum takınarak kabuk değiştirdi. Kemalist söylem İttihatçı yapıya büründü. 1937 -38 olayları birer katliâmdır. Katliâmdan 4 yıl önce ayrıntılarıyla hazırlanmış bir katliâm raporu vardır. Hangi aşiretlerin önce vurulacağı ve nereye sürüleceği bile bellidir.

Erdoğan Aydın: Türkiye Cumhuriyeti teokratik düzenden laikliğe, monarşiden cumhuriyete geçişte önemli kırılmalar yaşamasına rağmen Osmanlı rejiminin çağdaş bir uygulamasıdır.

Prof. Dr. Doğu Ergil: Cumhuriyet döneminde ulusal güvenliği sağlamak adına azınlıklara uygulanan asimilasyon meşrûluk kazandı.

SÜREKLİ MAĞDUR ÜRETEN SİSTEM

SORGULANSIN

“TÜRKİYE'NİN Yakın Tarihinde Yaşanan Alevi Katliâmları” ile ilgili III. Oturuma Çorum ve Sivas olayları tanıkları ile Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Avukat Kazım Genç, Gazeteci Derya Sazak ve Oral Çalışlar katıldı.

Kazım Genç: Alevî katliâmları kesinlikle devlet destekli, maşa kullanılarak yapılan katliâmlardır. Sivas ve Maraş katliâmları derin devletin işidir. Gazi ve Maraş olayları ise direkt devletin kendi eliyle yaptığı katliamlardır. Madımak Oteli müze olsun, katliâmlara karşı duruşun anıtı olsun. Katliâmlar tarihi son bulsun, herkese eşit yurttaşlı hakları tanınsın.

Oral Çalışlar: Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir. Eksik olan bunları düşünecek bir sol partini yokluğu.

Derya Sazak: Tarihle yüzleştiğimiz zaman sadece Dersim yok. Mağdurlar toplanıp, hatırlıyoruz ama çözüme dair bir şeyler inşa edemiyoruz. Açılım dediğimiz süreç de yavaş yavaş heyecanını kaybediyor. Kurban yaratan sistemi sorgulamamız, hesap sormamız, Kürt sorununu demokratik yoldan çözmemiz gerekiyor.

KEMALİZM SANSÜRCÜ VE BASKICI

“Dersım 1937-38 Katliâmı, Sürgün ve Asimilasyon” konulu II.Oturum’a Yazar Mete Kalman, Faik Bulut, Sema Kaygusuz ve DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis katıldı.

Mete Kalman: Dersim katliâmına bir günde gelinmedi, Osmanlı bölgeye çok sayıda harekat düzenlemişti. Kemalistler ve Türk milliyetçileri ilerici değillerdir. Kemalizm sansürcü, baskıcı ve ikiyüzlüdür. Kemalizm yalnız feodalitenin ileriki versiyonudur.

Hüseyin Kavruk: Dersim çifte kavrulmuştur hem Kürt, hem Alevi olduğu için. Erdoğan tarihe geçecek adamdır en azından bu açılım sözünü ettiği için.

Faik Bulut: Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Dersim’e yaklaşımı farklıdır. Osmanlı’nın yaklaşımı mezhepsel ve güvenlik temellidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşımı etnik temizliğe yöneliktir.

Şerafettin Halis: Dersim’de insanlığa karşı bir suç işlendi. Dersim eğer isyansa neden on binlerce kadın, yaşlı ve çocuk da öldürüldü. Öfkemiz var ama kin ve intikam duymuyoruz. Yine de tarihin üstünü kapatmıyoruz. Onur Öymen çizgisinin arkasında durdu. Partiden istifa etmesi gereken Onur Öymen değil partideki alevi milletvekilleridir.

21.11.2009


 

Ergenekon Mahkemesinin tavanı çöktü

İkinci “Ergenekon’’ dâvâsının görüldüğü salonun asma tavanından bazı parçalar mahkeme heyetinin üzerine düştü. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün’e de çarpan parçalar sebebiyle duruşmaya ara verildi. İzleyiciler arasında ‘’Bunu da Ergenekon yaptı’’ esprileri yapıldı.

Ergenekon dâvâsında mahkemenin tavanı düştü

İKİNCİ ‘’Ergenekon’’ dâvâsının görüldüğü salonunun asma tavanından bazı parçaların mahkeme heyetinin üzerine düşmesi üzerine duruşmaya ara verildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda görülen duruşmada, tutuklu sanık Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın önceki ifadelerinin Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından okunmasına devam edildi. Şengün’ün okumasını sürdürdüğü sırada, heyetin bulunduğu kürsüye asma tavandan parçalar düştü. Başkan Şengün’e de değen parçalar sebebiyle duruşmaya ara verildi. Bu sırada, izleyiciler arasında ‘’Bunu da Ergenekon yaptı’’ şeklinde espriler ve gülüşmeler oldu.

21.11.2009


 

Şehir isimleri değiştirilmesin

Tunceli’nin adının ‘’Dersim’’ olarak değiştirilmesi yönündeki talepleri nasıl değerlendirdiği sorulan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ‘’Yer ismi değiştirilmesi ilçe ve vilayetlerde Meclis kararıyla, kanunla olur. Ben doğrusu il ismi değiştirilmesini hiç onaylamıyorum’’ diye cevap verdi.

İçişleri Bakanı Atalay: İl isimleri değişmesin

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, Tunceli’ye ‘’Dersim’’ adının verilmesi talepleriyle ilgili, ‘’İl isimlerinin değiştirilmesini hiç onaylamıyorum’’ dedi. Bakan Atalay, Moskova’da başlayan ‘’Birinci Global Yol Güvenliği Bakanlar Konferansı’’na katıldıktan sonra Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı’nın rezidansında Moskova’daki Türk medya temsilcilerinin demokratik açılımla ilgili sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin, Tunceli’nin adının ‘’Dersim’’ olarak değiştirilmesi yönündeki talepleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ‘’Yer ismi değiştirilmesi ilçe ve vilayetlerde Meclis kararıyla, kanunla olur. Ben doğrusu il ismi değiştirilmesini hiç onaylamıyorum’’ diye konuştu.

Atalay, bazı köy isimlerinin değiştirildiğini ve bazı ilçelerin de adının değiştirilmesine rağmen yeni isminin hiç kullanılmadığını belirterek, ‘’Eski ismi kullanılıyor. O mânâda değerlendirilebilir ama illerin isminin değiştirilmesi gibi şeyler tabii ki değerlendirilemez. Mevzuat olarak da bazen yanlış şeyler oluyor. Bizim mevzuatta köy isimlerinin değiştirilmesi İçişleri Bakanı’nın kararıyla olabiliyor ama ondan önce yapılması gerekenler var’’ dedi.

Bakan Atalay, demokratik açılım çerçevesinde Mahmur kampı üzerinde yoğunlayacaklarını belirterek, buradan gelmesi beklenen kişiler için de bir kabul yerinin yapılmasının söz konusu olduğunu da söyledi.

21.11.2009


 

Erdil’i yakan emekli Albay intihar etti

ESKİ Millî Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı emekli Albay Belgütay Varımlı, Kadıköy’de oturduğu evin balkonundan atlayarak intihar etti.

Alınan bilgiye göre, Göztepe Tütüncü Mehmet Efendi Mahallesi’ndeki 17 katlı bir binanın 10. katında oturan emekli Albay Belgütay Varımlı, evde eşi ve annesinin bulunduğu sırada balkondan atladı. Beton zemine düşen Varımlı, olay yerinde hayatını kaybetti. Varımlı’nın cesedi, savcı ve polis ekiplerinin inlemelerinin ardından Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Eski Millî Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı emekli Albay Belgütay Varımlı, eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarından İlhami Erdil’in yargılandığı dâvâda tanık olarak dinlenmiş, Kuzey Deniz Saha Komutanlığının alım ihalelerini araştırırken kendisini organize suç örgütü elebaşı Alaattin Çakıcı’nın tehdit ettiğini ve Erdil hakkındaki olayı ortaya çıkaran kişinin kendisi olduğunu söylemişti. İlhami Erdil dönemindeki usulsüz olduğu ileri sürülen konut harcamalarıyla ilgili olarak açılan davanın görüldüğü mahkemenin başkanlığını yürüten Hakim Yarbay Tanju Ünal da geçen Haziran ayında İzmir İnciraltı’ndaki Güney Deniz Saha Komutanlığında bulunan makamında intihar etmişti.

21.11.2009


 

Genelkurmay’dan yine suç duyurusu

GENELKURMAY Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, ‘’Poyrazköy Soruşturması’’ ile ilgili önceki gün bir haber yayımlayan yayın organı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu bildirdi.

Tümgeneral Güler, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında Poyrazköy Soruşturması ile ilgili önceki gün bir gazetede yer alan iddianın hatırlatılması üzerine ‘’Poyrazköy soruşturması ile ilgili olarak Başbakanlık tarafından dün (önceki gün) yapılan açıklama vardır. Ayrıca söz konusu yayın organı hakkında Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulunulmuştur’’ diye konuştu. Bu arada ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Poyrazköy’deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin sekiz askeri personel Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinde ifade verdi.

21.11.2009


 

Ortak hedef tam üyelik

BağImsIz Türkiye Komisyonu Başkanı eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Avrupa Birliği (AB) müzakerelerinin ortak hedefinin tam üyelik olduğunu belirterek, ‘’Umarım üye devletler buna kulak verecektir’’ dedi.

Türkiye’nin AB üyelik sürecine destek vermek amacıyla kurulan, kamuoyunda ‘’Akil Adamlar’’ olarak da bilinen Bağımsız Türkiye Komisyonunun Başkanı Ahtisaari ve üyeler, İstanbul ve Ankara’da iki gün süren temaslarını ve son Türkiye raporlarını Conrad Oteli’nde düzenledikleri basın toplantısında değerlendirdi. Ahtisaari, temasları çerçevesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüştüklerini belirterek, Türkiye’nin, üyelik müzakerelerinde çabalarının devam edeceği yönünde olumlu mesajlar aldıklarını söyledi. ‘’Avrupa’da Türkiye: Kısır Döngü’’ başlıklı son Türkiye raporunu, 7 Eylülde Brüksel’de kamuoyuna açıkladıklarını ve komisyon üyelerinin, raporu bazı Avrupa ülkelerinin başkentlerine giderek anlattığını ifade eden Ahtisaari, amaçlarının akılcı ve rasyonel bir tartışma başlatmak olduğunu söyledi. Türkiye’den adaylık statüsü verildiği zaman belirli vaadler alındığını hatırlatan Ahtisaari, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin devam etmesini, farklı fasıllarda ve müzakere başlıklarında engel getirilmemesini, alternatif bir durum oluşturulmamasını istediklerini vurguladı. ‘’Müzakerelerin ortak hedefi tüm üyeliktir, umarım üye devletler buna kulak verecektir’’ diyen Ahtisaari, hükümet temsilcileri ile yaptıkları görüşmelerde de Türkiye’nin açık şekilde süreci işletmeye devam edeceği izlenimini aldıklarını ifade etti.

BROEK: AYRICALIKLI ORTAKLIK DOĞRU DEĞİL

Komisyon üyesi, Hollanda’nın eski Dışişleri Bakanı Hans van den Broek, Türkiye’nin AB üyeliği ihtimalini canlı tutmanın kendileri için önemli olduğuna işaret ederek, ‘’Türkiye’ye ayrıcalıklı ortaklık statüsü verilmesini doğru bulmuyoruz’’ dedi.

Kıbrıs sorununun çözümü, Ermenistan ile ilişkilerin daha iyi ele alınması ve Kürt meselesinde reformlara devam edilmesinin önemine işaret eden Broek, Türkiye’nin bölgesel güç olarak yeni rolünün AB için çok önemli olduğunu söyledi.

ROHAN: AYRICALIKLI ORTAKLIK

MESELESİ ARTIK KAPANDI

Komisyon üyesi eski Avusturya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Albert Rohan da müzakerelerin ortak amacının tam üyelik olduğunu ifade ederek, ‘’Ayrıcalıklı ortaklık meselesi artık kapanmıştır. Sürecin sonu tam üyeliktir’’ diye konuştu.

Türkiye’nin Avrupa için artı bir değer ve zenginlik olacağını vurgulayan Rohan, ‘’Türkiye ve Türk toplumu, gerçekten geçmişin taşıdığı sorunları çözmede kararlı. Kürt, Alevi, Ermeni meselesi gibi eski tabuların ortadan kalkması sevindirici. Türkiye artık her şeyi açıkça konuşabiliyor. Bu çok güzel’’ görüşünü ifade etti.

21.11.2009


 

Tokpınar’ın dâvâsı düştü

YargItay 8. Ceza Dairesi, eski yazarımız Cemil Tokpınar hakkında dâvânın zaman aşımından düşmesine karar verdi.

İstanbul 3 No’lu DGM, Tokpınar, 20 Ağustos 1999 tarihinde depremle ilgili yazdığı bir yazı yüzünden “Basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçundan mahkûm etmiş ve karar, temyiz için Yargıtay’a gönderilmişti. Yargıtay’ın kararı sanık lehinde bozmasıyla davaya, 13 Ekim 2005 tarihinde Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bakılmıştı. Dosyayı inceleyen mahkeme heyeti, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bozma kararını yerinde görmeyerek CMK’nın 307/3 maddesi uyarınca önceki kararda direnilmesine, ancak yargılama sürecinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK`da sanık lehine düzenlemeler bulunduğundan sanığın sabit görülen eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 216/1 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimine göre 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermişti. Hapis cezası, sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumuna göre kısa süreli hapis cezasına hükmedilmiş, ancak bu cezanın da 5237 sayılı yasanın 50 ve 52 maddeleri gereğince günlüğü takdiren 20 YTL’den 7 bin 300 YTL adli para cezasına çevrilmesine karar verilmişti. Bu karar da temyiz için Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dava konusunda yazının bir bütün olarak incelendiğinde 5237 sy. 216 madde ve fıkrasında tanımların kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde “düşmanlığa veya kin beslemeye alenen tahrik” oluşturabilecek unsurlar taşımayıp ağır eleştiri niteliğinde ibaretler içerdiği gözetilerek sanığın beratına karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde mahkûmiyet kararı kurulmasının, yasaya aykırı bulunduğundan hükmün, CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasını talep etti. Dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi de, Cemil Tokpınar hakkında davanın zaman aşımından düşmesine karar verdi. İ

21.11.2009


 

Ömer Lütfi Mete son yolculuğuna uğurlandı

Kalp rahatsızlığı sebebiyle tedavi gördüğü hastanede vefat eden gazeteci-yazar Ömer Lütfi Mete (59), önceki gün Çengelköy Mezarlığı’nda defnedildi.

Altunizade İlahiyat Vakfı Camisi’nde ikindi vakti düzenlenen cenaze töreni öncesinde, Ömer Lütfi Mete’nin eşi Leyla Mete, kardeşi Yunus Bahri Mete, oğlu Ali Buhara Mete ve yakınları taziyeleri kabul etti. Cenaze törenine ailenin yanı sıra, TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, DP eski Genel Başkanı Süleyman Soylu, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, oyuncular Kenan Kalav, Bulut Aras, yönetmen İsmail Güneş, yapımcı-oyuncusu karikatürist Hasan Kaçan ile Necati Şaşmaz’ın da aralarında bulunduğu Kurtlar Vadisi dizisi oyuncuları ile iş, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda kişi katıldı. TBMM Başkanvekili Akşener, “Öncelikle Ömer Bey’e Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine, sevenlerine ve öğrencilerine de başsağlığı diliyorum. Caminin avlusunda pek çok insan var ve gençler çoğunlukta. Anlaşılıyor ki Ömer Bey gençlerin hayatına dokunmuş. Dileğim ve duam şu: İnşallah sizin gibi gençler Ömer Bey gibi insanların açtığı yoldan yürürler ve onların bıraktığı boşluğu doldurabilirler. Çok üzgünüm. Mekânı cennet olsun” dedi. Törene katılanlar arasında bulunan Kenan Kalav ise “Türkiye değerli bir kalemini, senaristini kaybetmiştir” diyerek duygularını dile getirdi. Ömer Lütfi Mete’yi yaklaşık dokuz yıldır tanıdığını ifade eden yönetmen İsmail Güneş de “İnsanların hayvanlaştığı bir dünyada gerçekten saf bir insanı kaybettik. Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu. Mete, buradaki törenin ardından Çengelköy Mezarlığı’nda toprafa verildi.

21.11.2009


 

Memura hastalık iznini amiri verecek

YönetmeliğinMemurlarIn Hastalık Raporlarını Verecek Hekim ve Sağlık Kurulları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı.

‘’Hastalık İzinlerinin Verilmesi’’ başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklikle, ‘’memurlara, hastalık raporlarında gösterilen istirahat süresi kadar hastalık izni verme yetkisi, birim amirlerine’’ verildi. Daha önce memurlara, hastalık izni verme yetkisi, merkezde kurum amiri, illerde ise kurum amirinin teklifi üzerine mülki amir tarafından kullanılıyordu.

21.11.2009


 

AKP, ‘’demokratik açılım’’ı değerlendirecek

AKP’nİn bugün başlayacak İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda ‘’demokratik açılım’’ sürecinin değerlendirilmesi bekleniyor.

Kızılcahamam’da yapılacak toplantıda bugün Devlet Bakanı Faruk Çelik bakanlığının çalışmaları, Devlet Bakanı Egemen Bağış ise Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili sunum yapacak. Toplantıda Pazar günü ise Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in Kıbrıs, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da dış politika konusunda bilgi vermeleri, aynı gün öğleden sonra ise ‘’demokratik açılım’’ sürecinin değerlendirilmesi bekleniyor.

21.11.2009


 

Paralar silâha gidiyor, çocuklar açlıktan ölüyor

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, dünyada çocuk ölümlerinin en önemli sebebinin gıdasızlık ve açlık olduğunu söyledi. Şahin, ‘’Her yıl insanlık, silâh için 1,5 trilyon dolar para harcıyor. Bunun bir miktarı aç çocuklar için ayrılabilse, bu kötü manzarayla karşılaşmayız’’ şeklinde konuştu.

Çocuklar, silâhlanma hırsının kurbanı

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, dünyada çocuk ölümlerinin en önemli sebebinin, gıdasızlık ve açlık olduğunu söyledi. Şahin, ‘’Gıda alamadığı için çocuk ölümlerinin artması, bugünkü dünyada affedilebilecek bir durum değildir. Her yıl insanlık, silah için 1,5 trilyon dolar para harcıyor. Bunun bir miktarı aç çocuklar için ayrılabilse, bu kötü manzarayla karşılaşmayız.’’ dedi. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ve TBMM Çocuk Hakları İzleme Komitesi İnternet Sitesi’nin açılışı dolayısıyla TBMM’de düzenlenen 10. Ulusal Çocuk Forumu’nda konuşan TBMM Başkanı Şahin, çocukların çok iyi eğitim alabildiğini, her türlü tehlike ve olumsuzluklardan korunabildiğinin söylenemeyeceğine dikkat çekti. Dünyada hâlâ 100 milyondan fazla çocuğun okula gidemediğini, 51 milyon çocuğun nüfusa kayıtlı olmadığını, her yıl 5 yaşın altında 24 bin çocuğun ise yeterli tedbir alınmadığından öldüğünü anlatan Şahin, çocuk ölümlerinin en önemli sebebinin gıdasızlık, açlık olduğunu ifade etti. Şahin, şöyle dedi: “Gıda alamadığı için çocuk ölümlerinin artması, bugünkü dünyada affedilebilecek bir durum değildir. Her yıl insanlık, silâh için 1,5 trilyon dolar para harcıyor. Bunun bir miktarını aç çocuklar için ayırabilse, bu kötü manzarayla karşılaşmayız. 500 milyon ile 1,5 milyon arasındaki çocuğun her yıl şiddete maruz kalmaktadır. Bu korkunç bir tesbittir.”

Şahin şöyle devam etti: “Maalesef 1 milyardan fazla çocuk, silâhlı çatışmalara sahne olan bölgelerde şiddetin gölgesinde yaşamaktadır ve 250 binden fazla çocuğun eline, silâhlı gruplar tarafından silâh tutuşturulmaktadır. Tabiî ki salgın hastalıklar sebebiyle ölen çocuk sayısı da yadsınamayacak durumdadır; her yıl 4 milyon çocuk ishal, sıtma veya benzeri sebeplerle ölmektedir. Her yıl dünyada 1 milyon 200 bin çocuk kaybolmaktadır, çalınmaktadır, kaçırılmaktadır. Maalesef bu bizim ülkemizde de cereyan etmektedir. Yürüklerimizi yakmaktadır.”

Verdiği rakkamları UNICEF’in verilerinden aktırdığını belirten Şahin, BM’nin, işin vahametini 20 yıl önce gördüğünü, bunun için Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ülkelerin imzasına açtığını hatırlattı. TBMM Çocuk Hakları İzleme Komitesi Başkanı ve TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl ise Meclis’in çocuk hakları konusunda birçok yasal düzenleme gerçekleştirdiğini söyledi. Erdöl, Çocuk Ombudsmanlığı konusunda yasal düzenleme yapıldığını henüz bu düzenlemenin hayata geçirilmediğini kaydetti.

ÇOCUKLUKLAR OLMADAN BARIŞ İNŞA EDİLEMEZ

Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, ‘’Barışın hakim olduğu bir dünyayı inşa etmede önemli roller üstlenecek çocukların, çocukluklarını hak ettikleri şekilde yaşamalarının kendileri için her şeyden önemli olduğunu’’ bildirdi. Kavaf, Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, çocukların ‘’bugünün yarını, yarının umudu’’ olduğunu belirtti. Yarınlara güvenle bakabilmenin, çocuklara sağlanacak imkânlarla yakından ilgili olduğunu ifade eden Kavaf, bu imkanların geliştirilip, kullanılabilir hale gelmesi için çocuk haklarının yetişkinler ve çocuklar tarafından öğrenilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı. Bakan Kavaf, çocuk haklarının ilk kez 1925 yılında Cenevre’de yapılan Çocukların Refahı İçin Dünya Konferansı’nda gündeme geldiğini, ilerleyen yıllarda Çocuk Hakları Sözleşmesi ile hakların güvenceye alındığını hatırlattı. Kavaf, şunları kaydetti: ’’Daha güzel bir gelecek için çocukların küçük yüreklerine sevgi ve iyiliği aşılamak, gönüllerince, hak ettikleri gibi yaşayabilecekleri bir dünya hazırlayıp onlara bırakmak hepimizin vazifesidir. Barışın hakim olduğu bir dünyayı inşa etmede önemli roller üstlenecek olan çocuklarımızın, çocukluklarını hak ettikleri şekilde yaşamaları bizler için her şeyden önemlidir.’’

21.11.2009


 

MEB, 10 bin yeni öğretmen atayacak

10 bİn öğretmen kadrosuna 31 Aralık’a kadar atama yapılmasına ilişkin kanun teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.

AKP Van Milletvekili Kerem Altun’un teklifi, komisyonda CHP ve MHP’li üyeler tarafından da desteklendi. Milletvekillerinin çeşitli sorularına cevap veren Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Millî Eğitim Bakanlığında hizmetlerin 724 bin personelle yürütülmeye çalışıldığını kaydetti.

Eğitim alanının her zaman yeni ihtiyaçlarla ve öğretmen alımlarıyla gündeme geldiğini belirten Çubukçu, bugün talep edilen 10 bin kadronun büyük bir bölümünün illerden gelen ihtiyaçlar doğrultusunda planlanacağını söyledi. İllerde açık olan öğretmen sayılarının, eşit, objektif ve adil bir şekilde belirleneceğini ve hangi alanlarda ne atamalar yapılacağının kısa bir süre içerisinde belirleneceğini belirten Çubukçu, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması konusunda da çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

Çubukçu, sözleşmeli öğretmen ataması yapılması konusunun, okul öncesi eğitimde çalışan usta öğretici personelin derslerde bulunamayacağına ilişkin Danıştay kararından sonra mecburen başvurulan bir yöntem olduğunu ifade etti. Kabul edilen teklif, 31 Aralık 2009 tarihine kadar atama yapılmasını içeriyor.

21.11.2009


 

Arafat’ta, hac hazırlıkları sürüyor

Mİlyonlarca hacıyı ağırlayacak Arafat’ta hazırlıklar sürüyor. Mekke’nin yaklaşık 25 kilometre güney doğusunda bulunan Arafat’ta vakfe yapacak hacı adayları için hazırlıklar bütün hızıyla sürüyor.

Milyonlarca hacı adayı, haccın rükünlerinden (bir ibadet veya akdin esas unsurlarını oluşturan bölüm) biri olan vakfeyi yerine getirecek. Arafat vakfesini tamamladıktan sonra Arafat ile Mina arasında bulunan Müzdelife’de vakfe yapacak hacı adayları daha sonra Mina’ya yürüyerek, ülkelerine göre kafileler halinde şeytan taşlama yapacaklar.

21.11.2009


 

Hızlı treni, makinist hatası raydan çıkarmış

TCDD’den, Yüksek Hızlı Tren’in (YHT) bazı vagonlarının, Eskişehir’in Hasanbey Mevkisi’nde raydan çıkması ile ilgili yapılan açıklamada, ‘’Sürücünün treni bilgisayarlı otomatik sistemden çıkararak kendi inisiyatifi doğrultusunda 30 kilometre hız yerine makasa 107 kilometre hızla girmesi sebebiyle olay meydana gelmiştir’’ denildi.

Açıklamada, YHT’nin 13 Kasım Cuma günü Eskişehir/Hasanbey’de raydan çıktığı hatırlatılarak, olaya ilişkin tüm gelişmelerin kamuoyu ile paylaşıldığı ve soruşturmanın devam ettiği belirtildi. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayla ilgili incelemelerini sürdürdüğü belirtilerek, soruşturmanın ve detay incelemelerinin tamamlanmasının ardından kamuoyunun bilgilendirileceği ifade edildi.

21.11.2009


 

Sis boğazlarımızı tıkadı

İstanbul Boğazı, etkili olan sis sebebiyle transit gemi geçişlerine kapatıldı. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, şehirde etkili olan sis nedeniyle görüş mesafesinin düşmesi üzerine İstanbul Boğazı her iki yönden saat 03.15’ten itibaren transit gemi geçişlerine kapatıldı.

Bu arada, İDO’nun şehir hatları vapur seferlerinde ise herhangi bir aksamanın yaşanmadığı öğrenildi. Öte yandan Çanakkale Boğazı, yoğun sis sebebiyle transit gemi geçişlerine çift yönlü olarak kapatıldı. Boğazın bazı kesimlerinde yoğunlaşan sis sebebiyle görüş mesafesinin 500 metrenin altına düşmesi üzerine Gemi Trafik Hizmetleri (VTS), gemilerin güvenli seyri için Çanakkale Boğazı’nı her iki yönden transit gemi geçişlerine kapattı. Telsiz anonsları ile durumu boğaz girişine hazırlanan gemilere duyuran VTS, gemilerin güvenli bölgelere demir atmaları çağrısında bulundu. Öte yandan, Çanakkale Boğaz hattındaki diğer seferler normal olarak sürdürülüyor.

21.11.2009


 

Fatih’in geleceği tartışılacak

Fatİh Belediyesi, akademisyenlerin, kanaat önderlerinin, meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin, iş adamlarının, esnafın katılacağı, Fatih’teki problemlerin, eleştirilerin ve taleplerin dile getirileceği bir toplantı düzenliyor.

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek ‘Tarihî Yarımada Platformu’ toplantısı Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Marmara Üniversitesi Rektörlük Binası Toplantı Salonu’nda yapılacak. Toplantıya katılan bütün konuklar seyyar mikrofon ile düşüncelerini katılımcılarla paylaşacak ve teklifler değerlendirilecek.

21.11.2009


 

Gençler oyun oynuyor

UluslararasI araştırma şirketi GfK’nın raporundan derlenen bilgilere göre, Türkiye’de bilgisayar oyunları, sanıldığının aksine çocukların olduğu kadar, genç ve yetişkinlerin de hayatının bir parçası.

Türkiye’de bilgisayarda oyun oynayanların yarısından fazlasını 18 yaş üstü kişilerin oluşturduğu belirtilen raporda, bilgisayar oyunu oynayan kız çocuklarının oranının yıllar geçtikçe erkeklere yaklaştığı belirtildi.

Rapora göre, 8-15 yaş aralığındaki kız çocuklarının yüzde 46.6’sı, yine aynı yaş grubundaki erkeklerin yüzde 65.8’i bilgisayarda oyun oynuyor. Ancak 15 yaş üstünde oyun oynayan kız çocuklarının oranı yüzde 8,7’ye düşerken, erkeklerin oranı 25,8 olarak gerçekleşiyor.

Türkiye’de oyuncuların haftada ortalama 8 saat oyun oynadıklarını ortaya koyan araştırma, genel kanının aksine oyuncuların büyük çoğunluğunun saatlerce oyun oynamadıklarını ortaya koydu. Buna göre, günde bir saat ve altında oyun oynayanların oranı yüzde 92 iken, günde 3 saat ve üzerinde oyun oynayanlar sadece yüzde 2 oranında.

Oyuncuların yüzde 43,5’i oyunları mağazadan satın alırken, yüzde 11,7’si internet kafelerden yararlanıyor. Aynı rapora göre, bilgisayarda önceden yüklenmiş oyunları oynayanların sayısı ise sadece yüzde 0,4 olarak ortaya çıkıyor.

21.11.2009


 

Uluslararas Bilgisayar Fuarı

UluslararasI Bilgisayar ve Tüketici Elektroniği Fuarı törenle açıldı. Lütfi Kırdar Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuarın açılış kurdelesini, Rönesans Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Göksel, Toshiba Türkiye Genel Müdürü Aytaç Biter ile birlikte kesti.

Göksel, açılışta yaptığı konuşmasında, aynı anda çok fazla yeniliği bir arada gördüğü için mutlu olduğunu belirterek, ‘’Buyurun hep birlikte gezelim, görelim’’ dedi. Toshiba Türkiye Genel Müdürü Aytaç Biter ise yaptığı değerlendirmede, fuarda yeni ürünleri kullanıcılara ilk elden tanıtma, ürünlere dokunabilmelerini ve en doğru bilgiyi ilk elden almalarını sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Biter, fuarda ilk defa sergilenen birçok yeni modelin olduğunu, özellikle güçlü grafikli oyun için uygun ürünlerin ilk defa sunulduğunu kaydederek, ‘’Yine uzaktan kumanda yerine elle kontrol edilebilen cihazlarımız var. Gelişmiş ekran ve ses sistemi olan bilgisayarlarımız var. Görüntü kalitesi mevcut teknolojilere göre çok daha iyi olan televizyonlarımız var. Yine çok küçük boyutta neredeyse cep telefonu boyutunda Full HD kameralarımız var’’ dedi. Uluslararası Bilgisayar ve Tüketici Elektroniği Fuarı, 19-22 Kasım tarihleri arasında Lütfi Kırdar Fuar Merkezi’nde ziyaretçilerle buluşuyor.

21.11.2009


 

Hacker kurbanı olmayın

Bİlgİsayar korsanlarının, masum kullanıcıların bilgisayarına sızarak, söz konusu bilgisayara erişimi sattığı, kiraladığı ya da spam ve DDos servisler için sattıkları ve para kazandıkları bildirildi.

Trend Micro Kıdemli Güvenlik Danışmanı Rik Ferguson, yaptığı açıklamada, tehdit içeren yazılımların çok çeşitli yollarla yayıldığını ve bu yöntemlerin teknolojik eğilimler ve gelişmelere göre değişiklik gösterdiğini ifade etti. Trend Micro’nun küresel tehdit araştırma ve destek birimi TrendLabs’ın sunduğu rakamlara göre, günümüzde tehdit içeren yazılımların yüzde 92’sinin internet kullanımıyla yayıldığının görüldüğünü belirten Ferguson, ‘’Bu rakam çoğunlukla tehdit içeren ya da bubi tuzağına yakalanmış masum web sitelerinden indirilenlerin yanı sıra, tehdit içeren yazılımların bir güncelleme ya da yeraltı ekonomide bir dağıtım servisi olarak diğer tehdit içeren yazılımları indirmesiyle gerçekleşiyor’’ dedi.

21.11.2009


 

Mısırın gen haritası çıkarıldı

AmerİkalI bilim adamları mısırın karmaşık gen haritasını bütünüyle çıkarmayı başararak, dünyanın önde gelen tahıllarından biri olan mısırın daha verimli yetiştirilmesi yolunda önemli adım attı.

Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi Gen Merkezi’nden genetik uzmanları, bu bitkinin gen haritasını 10 kromozomda toplayan 32 bin civarındaki geni tek tek belirledi. Mukayese edildiğinde, insan gen haritasında 23 kromozomda 20 bin civarında gen bulunuyor. Science dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, şimdiye dek bir bitkideki en yüksek gen sayısının elde edildiği araştırmada, mısırın genetik şifresinde de T, C, G ve A harfleriyle tanımlanan 2,3 milyar DNA bulunuyor. İnsanda ise 2,9 milyar DNA bulunduğu belirlenmişti. Ayrıca mısırda diğer bitkilerde olmayan 1600 kendine özgü genin bulunduğu da belirtildi.

21.11.2009


 

Yüzyılın deneyi kaldığı yerden devam

YüzyIlIn en büyük deneyi olarak kabul edilen Büyük Patlama ortamının oluşturulacağı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, bir yılı aşkın onarımın ardından deney için hazır hale getirildi.

Deneyi yürüten Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) yetkilileri, arızanın giderilmesine karşın, çarpıştırıcıya ev sahipliği yapan 27 km uzunluğundaki tünele proton ışınlarının gönderilerek deneyin başlatılacağı tarihi belirtmedi. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi verilecek. Bu ışın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir sür'atle halka şeklindeki tünelde yol alacak. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, kâinatın yapısını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor. Bilim adamları, ilk başta 450 milyon elektron volt civarında düşük enerjili ışınlar gönderecek ve düşük yoğunluklu çarpışmalar gözlemleyecek. Kalibrasyon için gerekli verileri topladıktan sonra araştırmacılar, ilk yüksek enerjili çarpışmayı sağlayacak enerji ışını seviyesini arttıracak. Bu aşama, Cenevre şehrinde yerin 100 metre altında yapılan gerçek başlangıcı olarak kabul ediliyor.

21.11.2009


 

Sigaraya karşı aşı geliyor

Sİgara tiryakileri, bu alışkanlıklarını bırakmak için yakında aşı olma imkânına kavuşabilecekler.

Sigaraya karşı geliştirilen NicWAX aşısı, alışkanlığa sebep olan zevk hissinin önüne geçmek için tütündeki nikotinin beyne gitmesini önlüyor. Aşı, nikotinin kandan beyne geçmesini, nikotin moleküllerine bağlanan antikorlar üreterek engelliyor. Daily Telegraph’ın haberine göre, yapılan denemeler, aşının daha önce sigarayı bırakmaya çalıştıktan sonra yeniden başlayan insanların sayısını yarıya indirebileceğini gösterdi.

21.11.2009


 

Yazarımız Şaban Döğen'i rahmetle andık

4 Kasım 2009 Çarşamba günü sabaha karşı vefat eden yazarımız Şaban Döğen için, İstanbul'da hatm-i şerif ve dua okundu.

İstanbul, Fatih'teki Yeni Asya Vakfı salonunda bir araya gelen Döğen'in arkadaşları, öğrenci ve okuyucuları, onun 'iyi'liğine şehadet ettiklerini söylediler. Gazetemizin yazarlarından İslâm Yaşar'ın konuşmasıyla başlayan program, İSTOÇ Camii İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu'nun Kur'ân-ı Kerim okumasıyla devam etti. İsmail Kartal'ın okuduğu "20 Mektup"un ardından, Döğen'in meslektaşı Ahmet Yüter bir hatim duası yaptı. Ardından, sohbete katılanlar, merhum Şaban Döğen'le ilgili hatıralarını anlattılar.

21.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: yemek tarifleri- Risale Çocuk- yemek tarifleri - Risale-i Nur- Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yemek Tarifleri - Makdis