Güncel |
Görüşme, şartlı mı şartsız mı olacak? |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “demokratik açılım’’ süreci kapsamında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşmesinde herhangi bir şart kabul etmezken, “Elimde veya elinde kameralarla birilerinin oraya gelmesi diye bir düşüncem yok” dedi. CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek ise, “Biz mektumuzdaki şartlarla görüşmeye hazırız” şeklinde konuştu. KAMERAYA İZİN VERMEYİZ
bAŞBAKAN Erdoğan, Irak dönüşü uçakta gazetecilerin ‘’Sayın Baykal ile telefon görüşmesi olacak mı yoksa o olmadan gidecek misiniz’’ sorusu üzerine şunları söyledi: ‘’Ben tabii Sayın Baykal’a gideceğim de yani böyle elimde veya elinde kameralarla birilerinin oraya gelmesi diye bir düşüncem yok. Böyle bir şey beklemiyorum. Böyle bir şeye de bizim kalkıp da müsaade etmemiz mümkün değil. Yani ben kendilerine arzu ettiği şekilde özel kalemimle gerekli cevabı bugün verdiririm. Kendileri eğer bu şekilde kabul ederlerse, eyvallah. Kamerasız. Kendilerinin medya üzerinden maalesef yapılan açıklamaları var. Ben bunları yapmak istemiyorum. Onun için kendim görüşmeyi arzu ettim, ama kendileri böyle bir görüşmeyi arzu etmediklerini bir yazılı açıklamayla bildirmişler. Dolayısıyla özel kalemim özel kalemlerini arar, durumu kendilerine bugün vereceğim talimat istikametinde bildirir, onlar da o şekilde kabul ederlerse biz de görüşmeyi gerçekleştiririz. İşin usulünü kabul ederse görüşeceğim.’’
BAYKAL’DAN ŞEFFAF ORTAM ŞARTI
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan’ın ‘’kamera ile görüşmeyi kabul etmeyeceğine” ilişkin sözlerini değerlendirdi.”Bu görüşmenin kapalı kapılar arkasında, toplumdan, milletten, halktan kaçırılan bir konuşma olarak gerçekleştirilmesi konusundaki Başbakan’ın ısrarını anlamak, kabul etmek benim için mümkün değildir” diyen Baykal, şöyle devam etti: “Bunu kendi aramızda özel bir konuşma olarak tutmaya hakkımız yoktur. Çünkü milletin bu tartışmayı dinleme ve öğrenme hakkı vardır. Şimdi Sayın Başbakan’ın böyle bir konuşmadan kaçınma kararını aldığını görüyorum, takdir kendisinindir. Biz düşüncelerimizi ifade ettik, ifade etmeye devam edeceğiz. Başbakan düşüncelerini benimle müzakere etmeye ve şeffaf bir ortamda müzakere etmeye, halkın öğrenebileceği şekilde bu tartışmayı benimle gerçekleştirmeye razı olduğu an bu görüşmeyi kendisiyle yaparız. Ama anlaşılıyor ki henüz Başbakan bu aşamada değildir. Bu işi kapalı kapılar arkasında götürme eğilimdedir. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değildir.”
ROBOT KAMERALAR HAZIR
Baykal, emniyetteki sorgulamamalarda, TBMM’de kayıt işleminin kameralar aracılığıyla yapıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Günümüzde artık televizyon var. Teyp kaydının öyle söylediydi, söylemediydi, kesildi, montaj yapıldı iddialarına müsait değil. Televizyonda her şeyi görüyorsunuz. Kayda alınmasını istiyorsanız bunun yolu budur. Biz geleceği umudu içinde Başbakanın hazırlığımızı yaptık. 3 tane robot kamera bu görüşmeyi çekecek ve konuşma salonunda Başbakanla ben sadece bulunacağım. Üzerinde mutabık kalacağımız, güvendiğimiz bir yönetmen bunu dışarıdan izleyecek ve ortaya 2 kaset çıkacak. Bunlardan birini Başbakana, birini bize verecek ve bu şekilde bu görüşmeyi gerçekleştireceğiz diye umut etmiştik.” |
17.10.2009 |
Balkanların ve Kafkasların istikrarını önemsiyoruz |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Balkanlar ve Kafkasya’da huzur ve istikrara çok önem verdiklerini söyledi. ‘’Geçmişte nasıl Balkanlar huzur içindeyse şimdi de öyle olmalıdır’’ diyen Gül, bunu sağlayacak olan şemsiyenin AB olduğunu belirtti. Bütün problemlerin çözümüne önem verdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı, “Kafkaslarda barış ve huzura yönelik adımlar yeni bir dönem başlatmıştır’’ dedi. |
17.10.2009 |
Yeşil Kart bütçeyi zorluyor |
Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, bu yılın 9 aylık döneminde yeşil kartlıların sağlık harcamalarında ciddî bir artış meydana geldi. Yeşil Kartlıların 2008 yılının 9 ayında 1 milyar 942 milyon lira olan tedavi ve sağlık malzeme giderleri bu yıl, aynı dönemde 2 milyar 173 milyon liraya ulaşarak 416 milyon 764 bin liralık bir artış oldu. SağlIk harcamalarında yeşil kartlılar, Merkezi Yönetim Bütçesini zorluyor. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgilere göre, bu yılın 9 aylık döneminde kamu personelinin tedavi, sağlık malzemeleri ve ilaç giderleri düşerken, yeşil kartlıların sağlık harcamalarında ise ciddi bir artış meydana geldi. Verilere göre, 2008 Ocak-Eylül döneminde kamuda yeşil kartlılar dışındaki personelin genel tedavi ve sağlık malzemesi gideri 1 milyar 293 milyon 313 bin lira oldu. Bu dönemde kamu personelinin ilaç giderleri için de bütçeden 621 milyon 701 bin lira çıktı. Kamu personelinin tedavi ve ilaç giderlerindeki gerileme yaşanırken, yeşil kartlılarının sağlık harcamalarında 416 milyon 764 bin lira artış oldu. Yeşil kartlıların 2008 yılının 9 ayında 1 milyar 942 milyon 173 bin lira olan tedavi ve sağlık malzeme giderleri bu yıl, aynı dönemde 2 milyar 173 milyon 124 bin liraya ulaştı. İlaç giderleri de 975 milyon 312 bin liradan 1 milyar 161 milyon 125 bin liraya çıktı. Böylece yeşil kartlıların 2008’in ilk 9 ayında 2 milyar 917 milyon 485 bin lira olan sağlık faturası bu yıl 3 milyar 334 milyon 249 bin liraya yükseldi. Yeşil kartlılar sebebiyle Ocak-Eylül döneminde geçen yıl 4 milyar 832 milyon 499 lira olan toplam sağlık gideri de bu yıl 5 milyar 146 milyon 768 bin lira olarak gerçekleşti. Ankara / aa |
17.10.2009 |
Sigara yasağı kâr getirdi |
İzmir Tütün Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Oğuz Kılınç, rakamların, dumansız hava sahası düzenlemesinin başarısını ortaya koyduğunu kaydederek, “2008 yılı Ağustos ayı rakamlarıyla 2009 yılının aynı ayının rakamlarını karşılaştırdığımız zaman, 90 milyon paket daha az sigara içildiğini görüyoruz. Bunun Türkiye’ye kârı 220 milyon dolardır’’ şeklinde konuştu. İzmİr Tütün Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Oğuz Kılınç, sigara yasağı yasanın vatandaşlar tarafından benimsendiğini, bu sebeple de herhangi bir esneklik ya da dönüşün söz konusu olamayacağını belirtti. Kılınç, tütün ürünlerinin kullanımına ilişkin yeni düzenlemenin Türkiye genelinde sigara tüketiminde yüzde 15.7’lik düşüş sağladığını belirtti. Kılınç, şu bilgileri verdi: ’’Rakamlar, düzenlemenin başarısını ortaya koyuyor. 2008 yılı Ağustos ayı rakamlarıyla 2009 yılının aynı ayının rakamlarını karşılaştırdığımız zaman, 90 milyon paket daha az sigara içildiğini görüyoruz. Bunun Türkiye’ye kârı 220 milyon dolardır.’’ İzmir / aa |
17.10.2009 |
Yetimler ilgi odağı oldu |
Bugün Haliç Kongre Merkezi’nde başlayacak olan 4. Uluslararası Yetim Buluşması için İHH tarafından Türkiye’ye getirilen yetim çocukları hayırsever halkımız bağrına bastı. Bir çok resmî kurum ve sivil toplum kuruluşu yetimleri misafir olarak ağırladı. Yetİm Buluşması için Türkiye’ye getirilen yetim çocukları, hayırsever halkımız bağrına bastı. Bir çok resmî kurum, okul ve sivil toplum kuruluşu yetimleri misafir olarak kabul etti. Yetimler, İstanbul Valiliği’ni de ziyaret ettiler. Bugün saat 19.30’da Haliç Kongre Merkezi’nde başlayacak olan 4. Uluslar arası Yetim Buluşması için İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsanî Yardım Vakfı tarafından Türkiye’ye getirilen yetim çocukları hayırsever halkımız bağrına bastı. Bir çok resmî kurum ve sivil toplum kuruluşu yetimleri misafir olarak kabul etti. Yetimler ziyaret programları çerçevesinde İstanbul Valiliğini de ziyaret ettiler. Lübnan, Etiyopya, Sudan, Makedonya, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Pakistan ve Ağrılı yetim çocukları İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Altuntaş kabul etti. Ziyarete yetimlerle birlikte İHH İnsanî Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım ve Genel Başkan Vekili Yavuz Dede katıldı. Mustafa Altuntaş farklı ülkelerden gelen yetim çocuklarla sohbet etti, çocuklara çeşitli hediyeler sundu. Yetim çocuklarla tek tek ilgilenen Altuntaş, ziyaret sonrası çocuklarla bir araya gelerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Yetimlere Esenler Belediye Başkanı Teyfik Göksu’da Esenler Kültür Merkezi’nde bir akşam yemeği verdi. Göksu, yetim çocuklara hediyeler verdi. İstanbul / Yeni Asya
İSTANBUL’A HAYRAN KALDILAR
Yetimler; Sultanahmet Camii, Miniatürk, 1453 Panorama Müzesi ve Feshane gibi İstanbul’un tarihî ve turistik mekânlarını gezdiler. Lunaparkta eğlendiler. Yetim çocuklar bir yandan da bugün akşam gerçekleştirecekleri sunumlarının heyecanını yaşıyor. Prova çalışmalarını sürdüren yetimler, Haliç Kongre Merkezi’ndeki faaliyete bütün İstanbulluları bekliyor. |
17.10.2009 |
Bir milyar kişi, açlığın pençesinde |
Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi (TOSAGEM) Müdürü Prof. Dr. Nazmi Zengin, FAO verilerine göre, 2009 yılında açlara 105 milyon kişinin daha eklendiğini, tarihte ilk kez 1 milyarı aşkın insanın kronik açlık yaşadığını söyledi. Prof. Dr. Zengin, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) tarafından 16 Ekim tarihinin ‘’Dünya Gıda Günü’’ olarak ilân edildiği anımsatarak, bu günün amacının sağlıklı beslenme ve açlık sorununa dikkat çekerek çözüm yolları aramak olduğunu, bu çerçevede dünya genelinde konunun önemini ortaya koyabilmek amacıyla her yıl çeşitli araştırma, rapor ve makaleler hazırlandığını belirtti. Prof. Dr. Zengin, bu yayınlardan biri olan FAO’nun dünyadaki açlığa ilişkin hazırladığı raporda da ilginç tesbitlerin yer aldığını dile getirerek, şunları kaydetti: ‘’FAO verilerine göre, 2009 yılında açlara 105 milyon kişi daha eklendi. Tarihte ilk kez 1 milyarı aşkın insan kronik açlık yaşıyor. Yani her 6 kişiden biri aç. Aynı rapora göre açlık durumunda yaşayanları en az 400 milyonu da çocuklardan oluşuyor. Her 6 saniyede bir çocuk açlıkla ilişkili nedenlerden ölüyor. Dünya nüfusu arttıkça gıda sıkıntısı da artıyor. 2050’de bugünküne göre yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyaç olacak ancak bu ihtiyacı karşılayacak oranda üretim artışı da mümkün görülmüyor.’’ Paranın, bilginin, emeğin hakkaniyetle paylaşılmadığı bir dünyada herkesin bir gün aç kalabileceğini söyleyen Prof. Dr. Zengin, dünyadaki aç nüfusun artışının en büyük sebebinin tarım alanındaki bilgisizlik ve bilgiye sahip olan ülkelerin de bu bilgileri paylaşmaması olduğunu belirtti. Prof. Dr. Zengin, istatistiki verilere göre ABD’de tarımsal üretimin geçen yıl, önceki yıllara oranla yüzde 20 arttığını, birçok ülkede bu artışın yüzde 1,5’u geçmediğini ifade ederek, ‘’burada bilginin paylaşılmamasından kaynaklanan üretim noksanlığı var. Dünya nüfusu hızla artarken, tarımsal üretim nüfusa oranla arttırılamayınca ortaya açlık sorunu çıkıyor’’ dedi. Konya / aa
FAKİR, SADECE EKMEK YİYOR
Sorundan en çok, gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerin etkilediğini anlatan Prof. Dr. Zengin, gıda tüketimiyle ilgili özellikle ülkemiz için geçerli diğer bir sorunun da dengesiz beslenme olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Zengin, ‘’yüksek gelir düzeyinde insanlarla düşük gelir düzeyli insanlar arasında ekmek tüketiminde en az 5 kat fark var. Yani düşük gelirli insanlar, bilgisizlik ve eğitimsizlik gibi nedenlerden dolayı doğru beslenemiyor’’ diye konuştu. Zengin, açlık sorununun önüne geçilebilmesi için gelirin, bilginin, üretimin hakkaniyetle paylaşılmasının çok önemli olduğunu sözlerine ekledi. |
17.10.2009 |
KUR’ÂN BİZİ KENDİSİNE ÇAĞIRIYOR |
Kimi? Neye, nereye? Çağırıyor… “Oku” diyor, çağırıyor. Gözü üzerimizde. İlk insandan bugüne kadar, bütün insanların her hâlini, düşebileceği her durumu görüyor, gösteriyor. Çıkış yolunun ve çözümün nerede olduğuna da işaret ediyor. Biz duyalım, duymayalım, “O” devamlı çağırıyor. Dâveti hiç bitmiyor. Selim Gündüzalp'in yazısının devamını okumak için tıklayınız. |
17.10.2009 |
İstanbul’da Deniz Feneri e.V araması |
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı Deniz Feneri e.V soruşturması kapsamında İstanbul’da çeşitli adreslerde arama yapıldı. Ankara Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri ile İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, savcılık talimatı doğrultusunda sabahın erken saatlerinden itibaren aralarında Fatih’teki ana deponun da bulunduğu 17 ayrı adrese baskın düzenlediği bildirildi. Polislerin bir süredir yürütülen tespit çalışmalarının ardından film yapım şirketleri, muhasebe büroları ile derneğe ait olduğu kaydedilen depolarda aramalar yaptığı belirtildi. Savcılığın bulunan belgelere el konulmasını istediği, ‘’şu an için gözaltı olmayacağı’’ öğrenildi. Aramalarda el konulan belgelerin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edileceği bildirildi. Soruşturma kapsamında Kanal 7 televizyonunda arama yapıldığı bildirildi. Bu arada, emniyet mensuplarınca yürütülen aramalar kapsamında, mali kayıtlar ve yöneticilerin bilgisayarlarında incelemeler yapıldığı, bazı bilgisayarların hard disklerinin kopyalandığı öne sürüldü. Ankara / aa
SORUŞTURMA DIŞINDAYIZ
Denİz Feneri Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada ise ‘’şu anda derneğin lojistiklerinde veya merkezlerinde savcılık veya polis marifetiyle herhangi bir arama yapılmadığını’’ bildirdi. Açıklamada, Almanya’da görülen dava ile bağlantılı olarak Ankara Cumhuriyet Savcılığının başlatmış olduğu soruşturma kapsamında, Deniz Feneri Derneği şüpheli veya sanık durumunda değildir. Deniz Feneri tamamen soruşturma kapsamı dışındadır.’’ |
17.10.2009 |
Okullarda domuz gribi aşısı uygulanacak |
MİLLî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nın, tüm tedbirleri aldığını belirterek, ‘’domuz gribine karşı tüm okullarda aşı uygulanacak’’ dedi. Bakan Çubukçu, Tekirdağ’da, Hacı Ahmet Yeşil ve Mahmut Yeşil tarafından yaptırılan Çorlu Cemile Yeşil Anadolu Lisesi’nin açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, domuz gribi ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığının, hastalığın ilk çıkışından itibaren Dünya Sağlık Örgütü’nün düzenlediği ve planladığı tedbirleri aldığını hatırlattı. Bu doğrultuda hastalığın yayılması ve bulaşabileceği ihtimaline karşılık Türkiye’de alınabilecek tedbirler konusunda toplantılar yapıldığını ifade eden Çubukçu, bakanlıkta bir müsteşar yardımcısının başkanlığında kriz masası oluşturdukların söyledi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile de konuştuklarını ifade eden Bakan Çubukçu, Bakan Günay’ın Türkiye ile ilgili bir takım rezervasyonların iptal edilebileceğini söylediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: ‘’16 vaka kontrolümüz altında. Şu anda dünyada birçok ülkede bu hastalıkla çok kapsamlı bir şekilde mücadele ediliyor. Büyük bir felaket beklentisi içinde değiliz. En iyi ve en kötü senaryolar için hazırlıklarımızı yaptık. Bütün okullarımızda domuz gribine karşı aşı uygulanacak. Bu uygulamayı Sağlık Bakanlığı yapacak. Sanıyorum ocak ayına kadar çeşitli yaş gruplarındaki öğrenciler bölüm bölüm aşılanacak. Türkiye 30 milyon civarında aşı alıyor. Bu aşılar ülkemize dönem dönem gelecek.’’ Tekirdağ / aa |
17.10.2009 |
Basın kartına ulaşımda indirim |
BasIn Yayın Enformasyon Genel Müdürü Salih Melek, ‘’Basın kartı hamillerine hava taşımacılığında indirim yapılması konusunda başarılı olacağımıza inanıyorum’’ dedi. Salih Melek, 18. Yerel Medya Eğitim Semineri’nde katılımcıların basın kartı sahiplerine getirilen kolaylıklarla ilgili çalışmalar hakkındaki soruları üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğüyle imzalanan protokolle basın plakası taşıyan araçlara trafik polislerinin yardımcı olacağını söyledi. Basın kartı sahiplerine uçaklarda indirim yapılması için tüm hava yolu şirketleriyle yazıştıklarını bildiren Melek, şunları söyledi: “THY, bir basın mensubu yurt dışına mesleki görevle gidiyorsa ‘Bize yazarsa ona indirim yapacağız’ diyor. Diğer hava yolu şirketlerinden henüz cevap gelmedi. Bu konuda otobüs şirketleri, süpermarketler, lokantalar ve sigorta şirketleriyle birçok görüşme yaptık. Bazı otobüs şirketleri yüzde 50’ye kadar indirim taahhüt etti. Bunları önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Basın kartı sahiplerine hava taşımacılığında indirim yapılması konusunda başarılı olacağımıza inanıyorum.’’ Manisa / aa |
17.10.2009 |
Asker memur adaylarına müjde |
Devlet Personel Başkanlığı, askerde olduğu için kamuda işe başlayamayanlar ile özürlü vatandaşlara yönelik 2 önemli düzenleme gerçekleştirdi. Alınan bilgiye göre, Kamu Personeli Seçme Sınavına (KPSS) göre kamuda bir işe yerleştirilen, ancak asker olduğu için ataması yapılamayan adayların artık atama hakkı kaybolmayacak. Bugüne kadar KPSS sonucu bir kamu kurum ve kuruluşuna yerleştirilen, ancak askerde oldukları için ilgili kurumlarca atamaları yapılamayan veya atamaları yapıldığı halde askerde oldukları için süresi içinde göreve başlayamayanların atamaları iptal ediliyordu. Devlet Personel Başkanlığı da, bu durumda olan adaylarla ilgili net bir görüş ortaya koymuyordu. Başkanlık, bu konuda önemli bir tavır değişikliğine gitti ve ‘’merkezi yerleştirme işlemi neticesinde herhangi bir kamu kurum ve kuruluşuna yerleştirilen, ancak yerleştirildiği tarihte askerde olması sebebiyle ataması yapılamayan adayların askerlik görevlerini bitirmelerini müteakip, yerleştirildikleri kurumlara müracaat etmeleri halinde atamalarının yapılması gerektiğini’’ yönünde görüş bildirdi. Devlet Personel Başkanlığı, düzenleyici ve denetleyici kurumları da, özürlü personel çalıştırma zorunluluğu olan kuruluşlar kapsamına aldı. Bu arada Başkanlık, Ekim-Kasım dönemine ait olmak üzere kamuda 10 değişik kurumun sınavla 126 özürlü vatandaş alacağını da bildirdi. Ankara / aa |
17.10.2009 |
MASAK Başkanlığına, Kaplan |
Malİye Bakanlığı’nda Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlığına Mahmut Hadi Ekici, Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK) Başkanlığına da Mürsel Ali Kaplan getirildi. Dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararları ile Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı Mahmut Vural görevinden alındı. Bu göreve Mahmut Hadi Ekici’nin ataması yapıldı. Bir başka karar ile de Adnan Ertürk’ün Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı olmasıyla boşalan MASAK Başkanlığına Gelir İdaresi Daire Başkanlarından Mürsel Ali Kaplan atandı. Ankara / aa |
17.10.2009 |
Gıda güvenliği tehlikede |
Tüketİcİ Dernekleri Federasyon (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin, küresel krizin tüketiciler için hayatî önemi olan gıda güvenliğini de yok ettiğini belirtti. Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, gıdanın, sıradan bir tüketim ürünü olmadığını, insan yaşantısının devamı için olmazsa olmaz temel ihtiyaç maddesi olduğunu vurguladı. Küresel krizin tüketiciler için hayati önemi olan gıda güvenliğini de yok ettiğini, hükümetlerin izledikleri politikalarla gıda güvensizliğini körüklediklerini ifade eden Çetin, bütün kriz önleme çalışmalarında sermaye kesimine yeni destekler sunulduğunu belirtti. Krizin tüketicilerin alım gücünün ve borç ödeme kapasitelerinin düşmesinden kaynaklandığını kaydeden Çetin, kriz sebebiyle milyonlarca tüketicinin işini kaybettiğini, zaten kısıtlı olan alım gücünü yok ettiğini ifade etti. Ankara / aa
Tarımı ihmal ettik
nEBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye’de tarımın ve tarıma dayalı sanayinin önemine işaret ederek, ‘’Ama tarım ülkesi Türkiye bugün maalesef tarım ürünleri ithal ediyor’’ dedi. Dünya Gıda Günü faaliyetleri kapsamında Ege Bölgesi Sanayi Odasında (EBSO) düzenlenen toplantıda konuşan Yorgancılar, BM’ye göre bugün 6,6 milyar olan dünya nüfusunun 2050 yılında 9,2 milyara ulaşacağını, 2025 yılında açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacak insan sayısının 1,2 milyara yaklaşacağını anlatarak, ‘’Bu rakamlar tüm dünya nüfusunun altıda birinin açlık sorunu ile yüz yüze olduğu anlamına gelmektedir’’ diye konuştu. Yorgancılar, Hal Kanunu ve Hipermarketler Kanunu’nun mümkünse derhal çıkmasını istediklerini belirterek, ‘’Esnaf artık sadece süt, ekmek sigara satar hale geldi’’ diye konuştu. İzmir / aa |
17.10.2009 |
Çatışmanın dermanı, Türkiye |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, herkesin kabusu olan medeniyetler çatışmasının dermanının Türkiye olduğunu belirtti. Bakan Bağış, Santralistanbul’da, AB Komisyonu’nun Türkiye’ye davet ettiği gazetecilerle yuvarlak masa toplantısına katıldı. Basına kapalı yapılan toplantının ardından, AB Türkiye Delegasyonu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi AB Enstitüsü iş birliğiyle düzenlenen ‘’17. AB-Türkiye Gazeteciler Konferansı’’nın açılışında konuşan Bağış, Avrupa’nın, Türkiye’siz eksik kalacağını vurguladı. Bütün Avrupa kurumlarının tam üyesi olan Türkiye’nin, yalnızca AB’ye üye olmadığını belirten Bağış, ‘’Bu ülke batının en doğusu, doğunun da en batısında yer alıyor. Bundan dolayı da biz bir köprü ve barış getiricisi rolü oynuyoruz’’ dedi. Türkiye’nin, bölgedeki ülkeler arasında ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynadığını, İspanya ile Medeniyetler İttifakı’nda yer aldığını hatırlatan Bağış, şöyle devam etti: ‘’Birleşmiş Milletler, 20-30 yıl önce Türkiye’yi Kıbrıs konusunda istilacılıkla suçlarken özür dilemiş ve Güvenlik Konseyine üye yapmıştır. Çünkü bu Ada’daki çözümü bloke eden tarafın Türkiye olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Türkiye, önemli bir rol oynamaya devam edecektir ve hepimizin kabusu olan medeniyetler çatışmasının dermanı Türkiye’dir.’’ Bağış, çoğu Müslüman olan, genç ve dinamik nüfusa sahip Türkiye’nin, demokrasi ve İslam kültürünün birlikte yaşama kültürünü hayata geçirebilen bir ülke olduğunu belirterek, ‘’Kilise, cami ve sinagoglar 800 yılı aşkın süredir İstanbul’da yan yana duruyor. Kendi çocuklarımı yetiştirdiğim sokaklarda Ermeniler, Müslümanlar, Hristiyanlar, Museviler, Aleviler, Sünniler, inananlar ve inanmayanlar hep birlikte yaşıyoruz ve her dini bayramda, her dinin bayramında çocuklar kutlamalar yapıyor, armağanlar alıyor. İşte AB’ye getireceğimiz en büyük katkı budur’’ şeklinde konuştu. Türkiye’nin, Avrupa’nın önünde yer alan enerji güvenliği, kaçak göç, uyuşturucu kaçakçılığı, yaşlanan nüfusa karşı alınacak önlemler, yeni pazarlara duyulan ihtiyaç gibi sorunların hepsinin çözümünde önemli rol oynayacağına işaret eden Bağış, ‘’Ben de bu büyük buluşmanın gerçek olacağına inanıyorum. Bu büyük buluşma da Türkiye, AB’ye üye olduğunda gerçekleşecektir. Bütün müzakereye başlamış ülkeler müzakereleri tamamlamıştır. Türkiye de istisna olmayacaktır’’ şeklinde konuştu. Bağış, bu süreçte Türkiye’nin de kendisini hazırlaması gerektiğini ve sonuçta Türkiye’nin de daha iyi bir yer haline geleceğini kaydetti. İstanbul / aa |
17.10.2009 |
Yalçınbayır: Türkiye’de yargıya güven sorunu var |
Eskİ Devlet Bakanı Ertuğrul Yalçınbayır, “Türkiye’nin yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, verimliliği, etkinliği, adalete erişim, yargıya güven konusunda ve AB uyum sürecine ilişkin temel sorunları vardır. Dünya ve AB ile Türkiye karşılaştırıldığında bir yargı reformu ihtiyacı vardır” dedi. Uluslararası Hukuk Kütüphanecileri Birliği’nin 100 kadar üyesi Bursa Barosu’nu ziyaret etti. Hukuk kütüphaneciliği konusunda uzman 100 kadar yabancı konuğa, eski parlamenterler Ertuğrul Yalçınbayır ile Yahya Şimşek konferans verdi. Şimşek, Bursa Barosu, barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ni anlatırken, Yalçınbayır da Türkiye’de hukuk ihlallerine, AB sürecindeki hedeflere değindi. Yalçınbayır, Türkiye’nin Anayasa’da yazılı şekliyle ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ olduğunu hatırlattı. Türkiye’de yargı sisteminin yapısal, örgütsel, hukuksal çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğuna vurgu yapan Yalçınbayır, 14 Ekim’de açıklanan AB İlerleme Raporu’na da atıfta bulunarak şunları söyledi: “Türkiye’nin yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, verimliliği, etkinliği, adalete erişim, yargıya güven konusunda ve AB uyum sürecine ilişkin temel sorunları vardır. Dünya ve AB ile Türkiye karşılaştırıldığında bir yargı reformu ihtiyacı vardır. AB süreci bu konuda Türkiye’yi disiplin altına almıştır.” 2007-2013 Kalkınma Planı’nda yer alan vizyona ulaşmak için rehber alınan uluslararası sözleşme ve belgeleri tek tek sayan Ertuğrul Yalçınbayır, “Ne yazık ki bu şartların çoğu uygulamada yok. Adaleti her sahada hakim kılmaktır adalet” diye konuştu. Bursa / cihan |
17.10.2009 |
Yılbaşına kadar doğal gaza zam yok |
Enerjİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ‘’Yılbaşına kadar doğalgaza zam görünmediğini’’ söyledi. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldız, son 3 günde enerji konusunda, Suriye, Fransa ve Irak’ta yapılan çalışmaları hatırlattı. Suriye ve Bağdat’taki toplantıların, yüksek düzeyde stratejik konsey toplantısı olduğuna dikkati çeken Yıldız, ‘’Özellikle Suriye’de ortak petrol aramaları ile ilgili yapacağımız iş birliğinin bence her iki ülke için getirisi olacak. Kamuoyunda, ‘sınırın diğer tarafında petrol var bu tarafında neden yok’ tartışmaları yapılıyor. Bunları daha şeffaf ve açıklanabilir şekilde izah edeceğiz’’ dedi. Doğalgazla ilgili yapılacak işbirliğine de değinen Yıldız, Türkiye’nin, Irak’ta şehir içi şebekelerin düzenli şekilde yapılmasını sağlamak için birikimlerini bu ülkeye aktaracağını ifade etti. Taner Yıldız, başka bir soru üzerine, ‘’yılbaşına kadar zam görünmediğini’’, bu konuyu daha önce de açıkladıklarını söyledi. Ankara / aa |
17.10.2009 |
Cudi ve Gabar’da operasyon |
ŞIrnak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar sürüyor. Şırnak’taki Cudi Dağı ve Gabar Dağı’nda bir süre önce terör örgütü PKK’nın etkisiz hale getirilmesine yönelik başlatılan operasyon devam ediyor. Operasyona helikopterlerle havadan destek sağlanıyor. Helikopterlerden zaman zaman belirli bölgelere atış yapılıyor. Yapılan atışlar sonucu yükselen dumanlar Şırnak merkezden de görülüyor. Operasyonlar kapsamında bölgeye askeri araç ve personel sevkiyatı yapılırken, Cudi Dağı’nın stratejik noktalarına askeri helikopterler ile özel harekat timleri konuşlandırıldı. Şırnak / aa |
17.10.2009 |
Çiçek: İlk üç madde ortak paydamız |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İnönü Üniversitesinde düzenlenen 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, değişen dünya şartları içinde Türkiye’nin de kendini yenileyeceğini belirtti. Çiçek, şunları kaydetti: ‘’Türkiye çağdaşlaşacak, modernleşecek, birçok reformlar yapacak. Hak ve özgürlükler noktasında eksik varsa tamamlayacağız ama bir şeyi unutmayacağız. Millet dediğimiz şey sıradan insan topluluğu değildir. Bu topluluğun ortak değeri vardır. Ortak değerleri olmayan hiçbir topluma millet denmez. Madem ki ‘biz tarihin en eski milletiyiz’ diyoruz, bizim o zaman bir kısım ortak değerlerimiz var. Bizim Anayasa’nın ilk üç maddesi bu toplumun ortak paydasıdır, ne yapacaksak bu ilk üç maddenin özünü kavrayarak, özümseyerek, benimseyerek, herhangi bir zaafa meydan vermeden, bu değişim ve dönüşümü yapacağız. Aksi halde değişim dönüşüm dediğimiz şey sonra başka sonuçlara bizi götürebilir.’’ Malatya / aa |
17.10.2009 |
Dinçer: Amacımız adaletsizliği düzeltmek |
ÇalIşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, emekli aylıkları ile ilgili çalışma konusunda, ‘’Hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım’’ dedi. Bakan Dinçer, ‘’İş-Kur İl Müdürleri Toplantısı’’na gelişinde basın mensuplarının emekli aylıklarına yönelik yapılacak çalışma konusundaki sorularını cevapladı. Dinçer, bu konuda ‘’henüz belli olmuş bir şey olmadığını’’ söyledi. ‘’Sistemde bir takım adaletsizlikler varsa bunları tespit edip gidermek için çalışma yapacaklarını’’ anlatan Dinçer, şunları kaydetti: ‘’Benim gördüğüm kadarıyla konuyla ilgili bilgiler henüz çok hamken abartılıyor gibi hissediyorum. Biraz ihtiyatlı davranmakta fayda var. Çünkü bu adaletsizliğin telafisinin bize neye mal olacağını henüz görmüş değiliz. Bu açıdan bakıldığında önce önümüzü görelim, sonra karar vereceğimiz zaman sizlerle bunu paylaşırım. Henüz çalışma tamamlanmadı. Telaffuz edilen rakamlar zannediyorum gazeteci arkadaşların gönlünden geçen rakamlar. Haksız yere ve gerçekleşmeyecek beklentilerle insanlarımıza umut vermek doğru değil. Biz hesap yapacağız, temel amacımız adaletsizliği düzeltmek ama bu konuda gerçekçi olmak lazım.’’ Ankara / aa |
17.10.2009 |
Memur haciz, çiftçi destek peşinde |
Sezon Pirinç, çeltik hasadının bütün hızıyla sürdüğü Edirne’nin Keşan ve İpsala gibi önemli çeltik üretim merkezlerine bir basın gezisi düzenledi. Geziye Yeni Asya adına katıldık. Gazeteci meslektaşlarımızla birlikte, çeltik hasadı yapan köylüleri arazide ziyaret edip beklentilerini dinleme imkânı bulduk. İpsala’nın Paşa Köy yakınlarında bulunan Küçük Karpuzlu Köyü’ndeki çeltik tarlasında ziyaret ettiğimiz üretici-ler, çeltik üretiminde girdi maliyetlerinin yüksekliğinden yakınıyor. Hükümetin üreticiyi desteklemesi gerektiğini ifade eden çeltik üreticileri, bu yılki çeltik taban fiyatı beklentilerinin ise 1.300-1.400 TL civarında olduğunu dile getirdi. Serbest piyasa şartlarında oluşan fiyatların kendilerini tatmin etmediğini söyleyen üreticiler, bölge insanının tek geçim kaynağının çeltik olduğuna dikkat çektiler. Çiftçiler, bu yıl mahsulün iyi olduğu, ancak fiyatlar da iyi olursa ekonomik olarak rahatlayacaklarını dile getirdi. Tarla ziyaretimizin ardından yol üzerindeki bir fabrikaya uğradık. Burada çeltiğin pirince nasıl dönüştürüldüğünü gördük. Görüntülerimizi aldıktan sonra İpsala’nın Sultan Köy Beldesi’nde bulunan Sezon Pirinç Fabrikası'na geçtik. Fabrikada bizleri Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan karşıladı. Yönetim katındaki çay sohbetimiz, “çeltik ve pirinç” merkezliydi. ÜRETİCİ VE SANAYİCİ AÇIK HAVADA BULUŞTU Mehmet Erdoğan, Keşan, İpsala, Uzunköprü ve civarındaki çeltik üreticilerini ve onların yöneticilerini İpsala’nın Sultan Köy Beldesi’nde topladı. Basın mensuplarının ilgiyle takip ettiği açık hava toplantısında, çeltik üreticilerinin sorunları tartışıldı. Toplantıda İpsala ve Uzunköprü Çeltik Üreticileri Birliği yetkilileri ve vatandaşlar, hükümetten ve sanayiciden beklentilerini dile getirdiler. Toplantıda Mehmet Erdoğan, kendilerini çiftçiden ayrı görmediklerini belirtti.
ÇİFTÇİ, MAZOT DESTEĞİ İSTİYOR Toplantıda söz alan çiftçi vatandaşlar, deniz araçlarına sağlanan vergisiz yakıt desteğinin çiftçilere de sağlanmasını istedi. Vatandaşlar, tarımda üretimin ana girdisini oluşturan makina ekipmanlarının çok pahalı olması sebebiyle kendini amorti etmesi için yıllar geçmesi gerektiğini belirterek, “tarımda akaryakıt desteğinin şart olduğunu” söylediler. Çeltik tarlalarının ekime hazırlanmasında, ekimde ve hasadda kullanılan traktörler bildiğimiz basit traktörler değil. Araziler çamur olduğu için daha güçlü dev cüsseli güçlü traktörler kullanmak zorundalar. Bir traktörün beledi 50-70 bin EURO civarında. Çeltik hasadında kullanılan ve ön tekerlek yerlerinde lastik paletler bulunan özel biçer döverlerin fiyatları ise 250-300 bin EURO arasında değişiyor. Küçük üreticinin bu makinaları alması mümkün değil. Büyük üreticiler de önceliği kendi işine verdiği için ekimden hasada kadar bir sürü sıkıntı yaşanıyor. Köylülerin söylediğine göre birçok üretici aldığı makinaların taksitlerini ödeyememiş. Haciz memurları arabalarla tarla tarla dolaşıp ürün tesbiti yapıyor. Yani daha tarlada çeltiğe haciz memurları göz dikmiş durumda. Üreticiler 2005 yılından buyana hep zararına çalıştıklarını, kendilerinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini söylüyor.
BÜYÜK ÜRETİCİLER BULGARİSTAN’A GÖÇTÜ Büyük üreticiler maliyetlerin ve tarla kiralarının daha uygun olduğu Bulgaristan’a gitmiş. Çeltik üretimini oralarda sürdürüyormuş. Çeltik ekimi, Mayıs ayında başlayıp Haziran ayında tamamlanıyor. Ürün hasadı ise Eylül ayında başlıyor, Ekim ayında tamamlanıyor. Üretim makinalı hale gelince Trakya’nın köylerinde işsizlik de almış başını gitmiş. Kahvehaneler işsiz güçsüz insanlarla dolu. Eskiden bütün işler kol gücü ile yapıldığı için göç alan bölge şimdi işsizliğin pençesinde kıvranıyor. Uçakla ilâçlama dünyanın birçok yerinde devam ederken Türkiye çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle uçakla ilâçlamayı durdurdu. Bu üretici için büyük sorun. Geniş çeltik tarlalarını karadan ilâçlamak günler alıyor. Üreticiler Ankara’dan masa başında alınan kararla “uçakla ilâçlama”nın durdurulmasına kızgın. Ergene Havzası’nda fabrikaların, sanayinin kirletmesi sebebiyle çeltik üretimi durmuş durumda. Yüzlerce dönüm arazi ekilemez hale gelmiş. İpsala ve Uzun- köprüde de aynı korku yaşanıyor. Meriç kirlenirse Uzunköprü ve İpsala Ovası’ndaki üretim de duracak. Bu Türkiye pirinç üretiminin yüzde 30’unun durması anlamına geliliyor. Bunun için şimdiden vakit geçirmeden tedbir alınmalı.
PİRİNÇ İTHALATI, YERLİ ÜRETİCİYİ MAĞDUR EDİYOR Toplantıda söz alan İpsala Çeltik Üreticileri Derneği Başkanı İlhan Gürbüz, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) geçen yıl uyguladığı lisanslı depoculuk sistemiyle üreticiyi memnun ettiğini ancak sistemde yaşanan suistimaller sebebiyle bu yıl uygulamadan vazgeçildiğini söyledi. Gürbüz, üreticinin ürününü emanete alan depoların belirli bir sisteme bağlanarak mağduriyetinlerinin giderilmesini istedi. İpsala Çeltik Üreticileri Birliği İkinci Başkanı Sedat Balcılar ise, “kendilerinin adlarını bile bilmediği ülkelerden Türkiye’nin pirinç ithal ettiğini, bu se-beple yerli üreticinin mağdur edildiğini” söyledi. Yeni sezon ürünün pazara sürülmesine kadar ithalatın durdurulmasını talep eden Balcılar, “Her sene bizim yerli ürünümüz pazara inmeden ithal pirinç piyasaya sürülüyor. Bunun en azından yıl sonuna kadar durdurulması iyi olur” dedi.
BULGARİSTAN İLE SU ANLAŞMASI YAPILSIN Uzunköprü Çeltik Üreticileri Birliği Başkanı Ali Öner, Türkiye’deki pirinç üretiminin bazı yıllar afetlerden etkilendiğini hatırlatarak, bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Öner bu afetleri ise bazı yıllar yaşanan kuraklık, seller ve erken yağan yağmurlar olarak sıraladı. Ali Öner, çeltiğin suyu seven bir bitki olmasına rağmen fazla suyunda bu ürüne zarar verdiğine dikkat çekerek, bu sene Gönen civarında sel suları altında kalan çeltik tarlalarında hasad yapılamayacağını hatırlattı. Türkiye’deki çeltik üretiminin yüzde 50’ye yakınının yapıldığı Meriç havzasında bazı yıllar kuraklık yaşandığını hatırlatan Ali Öner, Bulgaristan ile bu kurak yıllarda Türkiye’ye su desteği sağlaması için anlaşma yapılmasını teklif etti. Ali Öner, Türkiye için pirinç ithal etmenin kaçınılmaz olduğu durumlarda da kaliteli pirinç ithal edilmesini istedi. Ali Öner, “Kalitesiz pirinç ithal edilip kaliteli pirince karıştırılıp satılıyor. Paketlerin dışında ne yazıyorsa içinde de o olsun” dedi. Öner’e göre üretimde makinalar başta olmak üzere kafaları, her şeyi değiştirmek lâzım. Dünyadaki değişimlere ayak uydurmak lâzım. Makinaları kendimiz için değil, ülkemiz için yenilememiz lâzım.
BİLGİ NOTU:Türkiye’de üretilen pirincin yüzde 50’ye yakını, Edirne’nin Uzunköprü ve İpsala ilçelerinde üretiliyor. Kalan üretim ise Güney Marmara’da (Manyas, Gönen) ve Batı Karadeniz`de (Sinop-Boyabat ve Kastamonu-Tosya) Çorum’un Osmancık ve Kargı ilçelerinde yapılıyor. Osmancık pi-rinci kendi başına bir marka. Ünü ilçenin önünde. Samsun’un bazı kesimleri Adana-Çukurova ve GAP bölgesi potansiyel üretim sahaları. Çeltik üretimi yapılan coğrafya da en büyük sorun sivrisinekler. Çeltik tarlaları sivrisinekler için en elverişli hayat alanı. Bu bölgelerde yaşayan insanlar sivrisineklerle yaşamaya alışmak zorunda.
|
MUSTAFA GÖKMEN 17.10.2009 |
Pirinçte, ihracatçı ülke olabiliriz |
SEZON Pirinç fabrikasının yönetim katında bir taraftan çaylarımızı içerken bir taraftan da Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan’a sorularımızı yönelttik. Bütün sorularımızı içtenlikle cevaplayan Erdoğan özetle şunları kaydetti: "Dünyada temel üç besin maddesi bulunuyor. Bunlar sırasıyla buğday, pirinç ve mısır. Türkiye bu grupta buğday, yani ekmek ağırlıklı beslenen bir ülke. Bu sebeple pirinç ve mısır tüketimi de diğer ülkelere göre daha az. Geçen yıl yaşanan ‘pirinç krizinde’ tüketiciye yapılan ‘pirinç tüketmeyin’ çağrıları etkisini göstermiş. Türkiye pirinç yerine bulgura yönelmiş. Bu sebeple de toplam tüketim yüzde 30 civarında azalmış. Bunun Türkçesi şu: Türkiye'de pirinç tüketimi 5 yıl öncenin rakamlarına inmiş. Türkiye, kriz döneminde pirinç ithalatı yapmıştı. Tüketim düşünce Türkiye stoklarında kalan pi-rinci başka ülkelerden gerekli ürünü temin edemeyen Suriye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine ihraç etmiş. Bu ülkeler çok para vermelerine rağmen pirinç üreticisi ülkelerden pirinç temin edememiş. Bu durum Türkiye’ye yaramış. Konjonktürel olan bu durumu kalıcı hale getirmek mümkün. Bakın nasıl?
LOJİSTİK İMKÂNLARIMIZ ÇOK İYİ Mehmet Erdoğan’a göre Türkiye’nin lojistik imkânları çok iyi. Bu imkânlar değerlendirilirse, -her ne kadar kendi üretimimiz kendimize yetmese bile- pirinç ihracatçı bir ülke olabilmemiz mümkün. Türkiye’nin tarımsal potansiyelinin dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında orta sıralarda yer aldığını belirten Sezon Pirinç Başkanı Erdoğan, “İyi bir planlama ile Türkiye, 1980’li yıllarda olduğu gibi etkin ihracatçı ülkelerden biri haline gelebilir” dedi. Yıllar itibariyle bakıldığında pirinç üretiminin önemli miktarda artış gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, Güney Marmara’da ve Batı Karadeniz’de henüz pirinç ekiminde kullanılmayan tarım arazilerinin de ekilmesiyle üretim hızının arttırılabileceğini kaydetti. Dahası Türkiye’de ciddî bir tarım politikası uygulanır ve stratejik bir hedef haline geti-rilirse, 15-20 yıl boyunca tüm hükümetler tarafından takip edilen bir millî güvenlik politikası gibi düşünülürse, pirinçte ihracatçı ülke olma potansiyelimiz var. En azından bu konuda şanslı ülkelerden biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Pirinçte son yıllarda üretim arttı. Bir miktar daha üretim artışı yapmak mümkün. Güney Marmara’da ve Batı Karadeniz'de bir miktar daha pirinç ekilebilir arazi var. O bakımdan, ihracat çok da uzak değil. Türkiye’nin pirinç tüketiminin 550 bin ton civarında gerçekleştiğini ifade eden Mehmet Erdoğan, üretimin ise genel olarak 300-400 bin ton arasında değiştiğini ancak bu yıl üretimde bir miktar yükselme beklediklerini kaydetti. Erdoğan, kaliteli pirinç ile kalitesiz pirincin karıştırılarak satılmasından rahatsız olduklarını kaydetti. Erdoğan’a göre buğday, mısır ve pirinç gelecek 10 yıl içinde önemi en çok artacak ürünler. Türkiye’de bazı yerlerde tarla verimi AB ülkeleri ortalamasının üzerinde. Dekar (dönüm) başına 800-900 kg verim elde edilebiliyor. Bu Türkiye için bir avantaj. Çok iyi değerlendirilmeli.
BAKAN’A GÖRE ÜRETİM, 750 BİN TONA ÇIKTI Mehmet Erdoğan’a göre; pirinçte yıllık üretim genel olarak 300-400 bin ton arasında değişken, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'e göre; alınan tedbirler ve verilen teşviklerle Türkiye’deki çeltik üretimi yıllık 750-760 bin tona çıkarıldı. Erdoğan’ın sanayici olması dolayısıyla ithalatçı olduğunu, ithalat yapabilmek için üretimin yetersiz olduğunu söylemesinin normal olduğunu söyleyebiliriz. Anadolu Ajansının 7 Ekim 2009 günü servise koyduğu habere göre Çorum’un Osmancık ilçesinde düzenlenen ‘’Osmancık Pırlanta Pirinç Kültür ve Sanat Festivali’’ne katılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, aldıkları tedbirler ve verilen teşviklerle Türkiye’deki çeltik üretimini yıllık 750-760 bin tona çıkardıklarını belirtti. Bakan Eker, ‘’Üstelik bunu son 4-5 yıl içerisinde başardık. Daha önceden bu rakam 350 bin ton civarındaydı’’ dedi.
DÜNYADA GIDA SEKTÖRÜ Bu arada gıda sektörüne yönelik yabancı ilgisini de değerlendiren Mehmet Erdoğan, gıda sektörüne 2 türlü talep geldiğini belirterek söyle devam etti: "Birincisi gıda sanayine yatırım yapmak isteyen fonlar ve şirketler var. Bu tüm dünyada geçerli bir trend. İkincisi ise, başka ülkelerde tarımsal arazi kiralayarak emtia üretmeye yönelen çabalar. Bu istek daha ziyade Körfez ülkelerinden geliyor” dedi. Erdoğan, dışarıya bağımlı olan ülkelerden, Suudi Arabistan, Kuveyt, hatta Çin’in Afrika’da özellikle Zambia, Sudan ve Etiyopya’ da çok büyük miktarda arazi kiralayıp emtia üretiyor. Türkiye’de de bu yönde çabalar var. Yatırımcıların stratejik gördükleri gıda sektörüne ilgisi arttı. Tüm dünya açısından da yatırım yapılabilir bir alan haline gelen gıda sektörüne bu kadar yoğun ilgi gösterilmesinin iki önemli nedeni var. Birincisi kriz durumlarındaki en güvenli liman… İkincisi ise, gelecekte dünyanın kendisini besleyecek, gıda güvenliğini sağlayacak üretime sahip olamayacağı düşüncesi…
ÇELTİK ALIMININ 20 BİN TONU, İPSALA HAVZASINDAN İpsala’nın Sultan Köy Beldesi’nde 120 Bin ton yıllık ürün işleme kapasitesine sahip fabrikası bulunan Sezon Pirinç, çeltik alımlarını İpsala Havzası’ndan, Gönen ve Manyas ile ABD’den (California ve Arkansas) gerçekleştiriyor. Sezon Pirinç’in İpsala Havzası’ndan yaptığı çeltik alımları ağırlıklı olarak Yeni Karpuzlu’dan yapılıyor. İpsala Havzası’ndan Osmancık türü çeltik alımı yapılıyor. Geçen yıl 12-13 bin ton alım yapılırken, bu yıl 20 bin ton çeltik alımı planlanıyor. Gönen ve Manyas’dan ise ağırlıklı olarak Baldo türü çeltik alımı yapılıyor. Aynı zamanda Osmancık da alınan Gönen ve Manyas Havzası’ndan geçen yıl bir miktar çeltik alan Sezon Pirinç bu yıl için 10 bin ton çeltik alımı yapmayı planlıyor. Yurtdışından ise California ve Arkansas’tan çeltik alımı yapan Sezon Pirinç, yıldan yıla fiyata göre farklılık göstermekle birlikte ABD’den de 30 ile 40 bin ton arasına alım gerçekleştiriyor. Erdoğan, “Kalite standartlarına uygun olan ürünleri üreticiden alıyoruz. Kalite standartlarına uygun değilse, ne yazık ki söz konusu çeltiği üeticiden almamız mümkün değil” dedi. |
17.10.2009 |