Spor |
2010'a gidememenin bilânçosu 400 milyon dolar! |
Mill takım teknik patronu Fatih Terim görevinden istifayla son derece isabetli bir karar verdi. Bu karar milli takımın Dünya Kupasına katılamama başarısızlığından sonra, gelebilecek sert eleştirileri yumuşatma adına olumlu. Bir anlamda eleştirileri biraz daha geniş zamana yaymış oldu Fatih Terim. Yoksa geçmişte, "Ben ders almam ders veririm" çıkışı benzeri, "hesap vermem, izahat olabilir" çıkışının pek geçerli olacağını sanmıyorum. Sayın Terim ne kadar hesap vermeye yanaşmayacak gibi gözüküyorsa da, başarısızlık mutlaka sorgulanacaktır. Sorgulama sadece Terim'le sınırlı kalmayıp, Futbol Federasyonu da bundan nasibini alacaktır. Ülke ekonomisinin Dünya Kupasına katılmamadaki kaybı yaklaşık 400 milyon dolar. Sadece ülke tanıtımı kaybı 50 milyon dolar. Böyle büyük bir kaybın sorumluları "hesap vermeyeceğiz" deseler de, illa da başarısızlığın gürültüsü olacaktır. Maddi kaybın faturasının yanı sıra, futbol dünyasındaki yerimiz de sorgulanacaktır. Açıkça söylemek gerekirse Dünya 3.'lüğü kazanmış ve Avrupa Şampiyonasında yarı final oynama başarısı göstermiş bir ülke olarak, Avrupa Şampiyonası veya Dünya Kupası organizasyonlarına katılamama gibi bir lüksümüz yok artık. Türk futbolu, 30 yıl öncesinin çok ilerisinde bugün. Özellikle kazanılmış UEFA Kupası, takımlarımızda çıta hedefini yükseltti. Şampiyonlar Liginde kupa kaldırmak henüz zor gözükse de, Avrupa liginde bu hedef hayal değil. Milli takımımız için de uluslar arası turnuvalarda kupa kaldırmak hayal değil. Ancak milli takımı oluşturan oyuncuların kalitelerini buldukları yer kulüpleri. Kulüpler kalitelerini yükseltebilsin ki; bu durum oyunculara yansısın. Bir de isabetli oyuncu seçimi söz konusu tabi ki. Fatih Terim bu konuda çokça eleştiriliyor. Olmasa da eksiklikleri hissedilmeyecek, son demlerini yaşayan oyuncuları kadroya çağırması bazı yorumcular tarafından hissi olarak yorumlandı. Fatih Terim eleştirilirken federasyon da eleştirilecektir elbette. Özerk olması gereken federasyonun tam olarak bu hüviyette olmaması başarı yolunu tıkayan en önemli sıkıntı. 1992 yılında özerk olan futbol federasyonunun, üzerindeki siyasi etkinin varlığı bir gerçek. Havuz sistemi gibi konularda siyasetin getirileri oldu belki. Ancak yönetim müdahaleleri, bu tip sağlıksız sonuçlar doğurabiliyor. Kendini yöneten idari yapıyı tam olarak oluşturamamak, kulüplerle yönetenlerini sık sık karşı karşıya getiriyor. Yarı özerk bu yapının nihai olumsuzluğunu, milli takım düzeyinde yaşamaksa millet olarak hepimizi üzüyor.
|
SAİD OKUR 14.10.2009 |