Güncel |
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YASAL DÜZENLEMELERLE KISITLANIYOR |
AB Komisyonu, bugün açıklayacağı İlerleme Raporunda Türkiye'de ifade özgürlüğünü kısıtlayan birçok yasal düzenleme bulunduğunu bildirecek. Rapor taslağında, "Türkiye'deki yasaların ifade özgürlüğü için yeterli güvence sağlayamadığı ve bunun sonucunda, savcı ve yargıçların genelde kısıtlayıcı yorumları tercih ettikleri" dile getirilirken, TCK 301 ve 216. maddeler de örnek veriliyor. ATATÜRK'Ü KORUMA VE TÜRK HARFLERİ KANUNLARI
Belgede, sorunlu kanun maddeleri sıralandıktan sonra, “Bunlara ilâveten, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ve Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanuna dayanılarak yargılamalar ve mahkûmiyetler devam ediyor. Gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, siyasetçiler, akademisyenler soruşturulma, yargılanma, mahkûmiyet ve hapsedilme riski altında” deniliyor.
AVRUPA Birliği (AB) Komisyonu, bugün açıklayacağı İlerleme Raporu’nda Türkiye’de ifade özgürlüğünü kısıtlayan birçok yasal düzenleme bulunduğunu bildirecek. İlerleme Raporu taslağında, “Türkiye’deki yasaların ifade özgürlüğü için yeterli güvence sağlayamadığı ve bunun sonucunda, savcı ve hakimlerin genelde kısıtlayıcı yorumları tercih ettikleri” dile getiriliyor. Taslak metinde, ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasalar arasında Atatürk’ü Koruma Kanunu da anılıyor. Yapılan değişikliğe rağmen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301’inci maddesine dayanılarak hâlâ soruşturma ve yargılamaların devam ettiği aktarılan raporda, TCK’da ifade özgürlüğünü kısıtlayan diğer maddeler arasında namus suçları, (125’ten 131’e kadar) kamu düzeni, (214, 216, 217, 218, 220) devletin güvenliği (312, 314) ve müstehcenlik (226) sayılıyor. Taslak AB belgesinde, “Bunlara ilâveten, halkı askerlikten soğutmayı düzenleyen TCK’nın 318’nci maddesi yanında Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun ve Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında kanuna dayanılarak yargılamalar ve mahkûmiyetler devam etmektedir. Bu yasal belirsizlik sebebiyle gazeteciler, yazarlar, yayıncılar, siyasetçiler, akademisyenler ve diğerleri soruşturulma, kovuşturulma, yargılanma, mahkûmiyet ve hapsedilme riski altındadırlar ve bu nedenle otosansür yapmak zorunda kalabilirler” deniliyor. Raporda, yasal kısıtlamalara rağmen basında “Kürt sorunu, azınlık hakları, ordunun rolü ve Atatürk’ün mirası gibi Türk kamuoyunda hassas kabul edilen birçok konuda yoğun tartışmalar yaşandığı” ve “200 Türk aydını” tarafından 1915 olaylarıyla ilgili özür için başlatılan sanal imza kampanyasına 30 bine yakın katılım olduğu ve devamında geniş bir tartışma başladığı hatırlatılıyor. Brüksel / aa
“GÜLSÜM” İNEK SÜRGÜN EDİLMİŞTİ
MALATYA'NIN Yeşilyurt ilçesine bağlı Kadiruşağı Köyünde ‘’Gülsüm’’ adı verilen inek, sahibinin elinden kaçarak ilköğretim okulunun bahçesindeki Atatürk büstünü kırınca, Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından soruşturma açılmış, olayla ilgili köylülerin de ifadesi alınmıştı. İneğin sahibi, ceza alma korkusuyla Gülsüm’ü İnekpınarı mezrasındaki bir yakınına değerinin çok altında bir bedelle vermişti. |
14.10.2009 |
Baykal, Bahçeli’yi kızdırdı |
TBMM grubunda konuşan MHP lideri Bahçeli, hükümetin başlattığı demokratik açılım sürecinin taşeronlarının belirginleşmeye başladığını savunarak, CHP’nin de bu sürece dahil olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Baykal’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubuna cevap vererek kapıyı araladığını ifade eden Bahçeli, Baykal’ın, Erdoğan’ın yeni yol arkadaşı haline geldiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a randevu vermesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tepkisini çekti. TBMM grubunda konuşan MHP lideri Bahçeli, dıştaki açılım devam ederken, adına “yıkım projesi” dediği içteki açılımın da yeni bir aşamaya yöneldiğini ileri sürdü. Demokratik açılım sürecinde hükümetin yeni bir aşama kaydettiğini belirten Bahçeli, bu aşamanın CHP sayesinde olduğunu bildirdi. Bahçeli, ‘’Türkiye’nin ayrışması ve Türk milletinin çözülmesi ile sonuçlanacak olan sözde ‘Kürt açılımı’ sürecinde başrolü oynayan AKP zihniyeti, kendilerine koltuk değneği ve suç ortağı arama yolunda geçtiğimiz hafta mesafe kaydetmişler ve DTP’den sonra CHP ile de temas kurmuşlardır’’ dedi. CHP’ye sert eleştirilerde bulunan Bahçeli, mektup olayına da değinerek, ‘’Böylece yıkım projesinde görev alacak taşeronlar netleşmeye başladı” diye konuştu. CHP lideri Deniz Baykal’ın bu girişimiyle AKP hükümetine kapıları araladığını söyleyen Bahçeli, ‘’Sayın Baykal, bu girişimiyle istemese de AKP’ye kapıları aralamış ve sindirim sistemine dahil olarak ‘hazmedilme’ sürecinin parçası ve ‘hazmettirme’ arayışının unsuru haline gelmiştir.’’ ifadesinde bulundu. Baykal’ın görüşmeyi kabul etmesiyle birlikte Başbakan’ın yeni bir yol arkadaşı edinmiş olduğunu dile getiren Bahçeli, ‘’Sayın Baykal, AKP Genel Başkanı vatandaş Recep Tayip Erdoğan’ı, karanlık gelişmelerle gidilecek bir seçim sonunda başbakan yapan süreçte olduğu gibi yeni bir çözüm ortağı ve yol arkadaşı haline gelmek üzeredir’’ şeklinde konuştu. Bahçeli, CHP’yi tutarsız davranmakla suçladı. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Obama gibi konuştu |
Partisinin grup toplantısında milletvekillerine seslenen AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, demokratik açılımdan söz ederken, Obama'nın “İran'a mesaj” şeklinde algılanan cümlesini kullanarak, “Sıkılı yumruklarla tokalaşma olmaz” dedi. Erdoğan, “Randevu talebimize olumlu cevap verdiği için Baykal’a teşekkür ediyorum” dedi ve bu cevabı olumlu bir adım olarak niteledi AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, randevu talebine olumlu cevap veren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a teşekkür ederek, ‘’Bana göre bu olumlu bir adımdır. Konuyu değerlendirdikten sonra gerekli olan cevabı (kendisine) aktaracağız’’ dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Baykal’ın, önceki gün, mektubuna cevap verdiğini hatırlattı. Baykal’ın önümüzdeki hafta içinde ikisi için de uygun bir zamanda görüşebileceklerini kendilerine bildirdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Mektubun içeriğini asla şu anda değerlendirecek değilim. Onu bir araya geldiğimizde kendileriyle değerlendireceğiz. Ancak daha önce de ifade ettim: ‘Gönderdiği mektupla ilgili medya üzerinden konuşmak istemem’ dedim. Temenni ederdim ki Sayın Baykal da gönderdikleri mektupla birlikte medya üzerinden bana mesaj göndermeseydi, yani bu görüşmenin Dolmabahçe gibi olmaması için... İşte oradaki bazı ifadelerin kullanılmasına dair... Bana göre bu çok yanlış bir söz. Dolmabahçe’de bizim Sayın Büyükanıt ile yaptığımız görüşme başka bir görüşmedir, ki ona benzer görüşmeleri bu mevkilerde olan liderler bugüne kadar hep yapmışlardır, tarih boyunca. Bugün de yaparlar, yarın da yaparlar. Bu ise farklı bir şeydir. Ben şu anda bir şey konuşmuyorum. Ama kendileriyle görüştükten sonra bazı şeyleri açıklayacaklardır. O zaman ben de gerekli olan açıklamaları yapacağım. Randevu talebimize olumlu yanıt verdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Bana göre bu olumlu bir adımdır. Konuyu değerlendirdikten sonra gerekli cevabı aktaracağız. Ayrıca TBMM’de de açık oturum şeklinde gerçekleşecek görüşmede, açılım süreciyle ilgili gelişmeleri milletvekillerimizle ve milletimizle paylaşmış olacağız. Her adımı milletimizin bilgisi dahilinde kamuoyunun gözleri dahilinde yürüteceğiz. Gizli kapaklı bir süreç işletmiyoruz, işletmeyeceğiz. Çünkü bu olay, bu konu gizli kapaklı olacak bir konu değil...’’
MİLLETİMİZE HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATMAYACAĞIZ Erdoğan, siyaset sahnesinde var oldukları sürece eylemlerine, söylemlerine, ideallerine, hedeflerine sahip çıkmaya devam edeceklerini bildirerek, ‘’Milletimize, ülkemize asla hayal kırıklığı yaşatmayacağız’’ dedi. Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle: Milletten aldığımız emanete gölge düşürmeyiz ancak şunu söyleyeyim; vesayet altına da sokturmayız, hafife de almayız. Rotamıza da hedefimize de milletimizin belirlediği istikamette yön veririz. Bu partinin istikametini millet vermiştir, millet verir, bu iktidarın rotasını da millet belirler. Biz Dışişleri Bakanımızın imzaladığı protokolleri, önümüzdeki hafta TBMM’ye sevk edeceğiz. Ama parlamentomuz bunları onaylamak için AzerbaycanErmenistan sorunundaki gelişmeleri nazara alacaktır. Ben çözümün önündeki engellerin kaldırılmasının mümkün olduğuna inanıyorum. Yeter ki ön kabuller olmasın. Takvime bağlanan ne sayın Bahçeli? Ya takvimin tanımından bihabersiniz veyahut da metinden habersizsiniz. Bakın burada bir ifade var; onayın müteakiben 2 aydan bahsediyor. Bu parlamentonun onayıdır. Bu olmadan, 2 aylık süreç işlemez. Bunları iyi okuyun, anlayın. Kılavuzlarınızı iyi seçin, eğer yanlış seçerseniz başınız her zaman derde girer. Bizim hesabımız adil, kapsamlı, kalıcı çözüme yöneliktir. Bize bu iftiralarda,bühtanlarda bulunanların, merhum liderlerinin ermeni temsilcileriyle değişik ülkelerde, değişik otellerde yaptığı görüşmeleri incelesinler, ondan sonra kalkıp bize bühtanda bulunsunlar. Türkiye olarak, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ı, Ermenistan milli takımı ve diğer misafirlerimizi, Türk misafirperverliğine yakışır şekilde karşılayacak, ağırlayacak ve uğurlayacağız. Uğurlamalıyız. Süreci tahrik etmek, istismar etmek, bu süreçten kendilerine siyasi veya farklı bir çıkar devşirmek isteyenler çıkabilir. Bursalı kardeşlerimin, vatandaşlarımın buna prim vermeyeceklerine, tahriklere boyun eğmeyeceklerine tüm kalbimle inanıyorum. Ne terör örgütünün tahrikleri ne bazı siyasilerin sorumsuz beyanları, bizi, bu demokratik yürüyüşümüzden alıkoyamayacak ve bizi tüm etnik unsurlar içerisinde, kürt kökenli vatandaşlarımızla aramızı asla açamayacaktır. AK Parti ve Hükümet olarak, biz de bu sorunu görmezden gelebilirdik, hiç bir risk almadan yolumuza devam edebilirdik. Ama o zaman tarihe de milletimize de gelecek nesillere de verebilecek bir hesabımız olamazdı. Anayasada sorun alanları ile ilgili yapılabilecek değişiklikler nelerse, onları ortak bir akılla, dayanışma içerisinde yapalım istiyoruz. Bizden önceki hükümetler bu sorunu, bu kadar kronik hale getirmek, çözüm için hiç bir çaba harcamamak yoluyla tarihe ve millete karşı ağır bir eziklik içindedirler. Biz bu hataya düşmeyeceğiz. Ankara / aa |
14.10.2009 |
İsrail’e ‘soykırım’ tepkisi |
Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, İsrail’in Petah Tiqva şehrinde sözde soykırım anıtı açma kararı aldığını belirterek, “Bu kararla, İsrail taraf olduğunu gösterdi. İsrail’de ilgili kuruluşlara Yahudileri tarihte birçok katliamdan Türklerin kurtardığını anlatan e-mailler ve CD’ler göndermeğe başladık” dedi. ASILSIZ Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, İsrail’in Petah Tiqva şehrinde sözde Ermeni soykırımı anıtı açma kararı aldığını belirterek, “Bu kararla, İsrail taraf olduğunu gösterdi. İsrail’de ilgili kuruluşlara Yahudileri tarihte birçok katliâmdan Türklerin kurtardığını anlatan e-mailler ve CD’ler göndermeye başladık” dedi. Türkiye-Ermenistan arasında olumlu gelişmeler yaşanırken İsrail’in sözde soykırım anıtı açılmasına izin veren kararı sivil toplum kuruluşlarının tepkisine sebep oldu. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi ve ASİMED Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, İsrail’in Türkiye Ermenistan protokolü sırasında anıtın açılmasına izin vermesinin devletlerarası ilişkilerde saygısızlık olarak değerlendirilebileceğini söyledi. İsrail’in diğer devletlerin defalarca yaptıkları gibi Türkiye’ye karşı Ermeni kartını kullanmaya başladığını açıklayan Eğilmez, iki ülke arasında geçtiğimiz günlerde yaşanan tatbikat krizini işaret ederek, “İsrail Devleti, kendi sınırları içerisindeki Ermeni kuruluşu Ararat Birliği ile temasa geçmiş ve Petah Tiqva şehrinde 24 Nisan 2010 tarihinde ‘Büyük Yalan’ın yıl dönümünde sözde soykırım anıtı yapılması konusunda anlaşmaya varmıştır. İsrail, Türklerin tarih boyunca atalarının hayatlarını kurtarmış olduğunu unutmuş” diye konuştu. İsrail Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve anıtın açılacağı Petah Tiqva belediye başkanlığına e-mail kampanyası başlattıklarını dile getiren Eğilmez, “Tarihi gerçekleri bu kararla atalarına yaptıkları saygısızlığı, Türklere gösterdikleri vefasızlığı ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki protokolü hatırlatan CD’ler ve e-mailler göndermeğe başladık. Milletimizden de ‘[email protected]’ e-mail adresine protesto mesajları çekmesini istiyoruz. Veya bizim e-mail adresimize, [email protected], gönderecekleri düşüncelerini, onlar adına İngilizceye çevirip muhataplara yönlendirebiliriz” şeklinde konuştu. Erzurum / cihan |
14.10.2009 |
10 HASTADAN 1’İ ORGAN BULABİLİYOR |
Akdenİz Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, kronik böbrek yetmezliğinin Türkiye’de salgına dönüşen önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Prof. Dr. Süleymanlar, yaptığı açıklamada, kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinin diyaliz veya böbrek nakli olduğunu belirterek, ‘’Ülkemizde 10 hastadan ancak 1’i için organ bulunabiliyor, organların yüzde 75’i canlı kaynaktan temin ediliyor’’ dedi. Kronik böbrek yetmezliği hastalığının ölümler ve sakatlıklara sebep olmasının yanı sıra tedavi için büyük miktarlarda harcama yapılmasını gerektirdiğini ifade eden Prof. Dr. Süleymanlar, şöyle konuştu: ’’Kronik böbrek yetmezliği, dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kronik böbrek yetmezliği, giderek artan, yüksek sakatlık ve ölüm oranları, yüksek tedavi maliyetleri nedeniyle ciddî toplumsal yükü olan bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisi ya diyaliz ya da böbrek naklidir. Böbrek nakli, hiç kuşku yoktur ki son dönemde böbrek yetmezliğinin en seçkin tedavi yöntemidir. Bu tedavi ile hem hastanın yaşam kalitesi artmakta hem de yaşam süresi belirgin olarak uzamaktadır. Ayrıca, böbrek naklinin birinci yıldan sonraki maliyeti diyalize göre yarı yarıya düştüğü için ekonomiktir.’’ Prof. Dr. Süleymanlar, hasta için akraba dışı vericilerden böbrek alınmasının hassas bir konu olduğunu, kuralları, şartları ve denetimi iyi olmadığında organ ticaretine dönüşebildiğini, bazı kişileri organ ticareti yapmaya yönlendirebildiğini sözlerine ekledi. Kahramanmaraş / aa
BÖBREK NAKLİ İÇİN İKİ YOL VAR
Prof. Dr. Süleymanlar, Türkiye’de kronik böbrek yetmezliği olan hastalara her yıl 5-6 bin kişinin eklendiğini, böbrek nakli sayısında artış olduğunu fakat ihtiyacı karşılamadığını söyledi. Türkiye’de organ nakil merkezlerinin sayısının 43’e ulaştığını, bu merkezlerde geçen yıl bin 600 dolayında böbrek nakli gerçekleştirildiğini ifade eden Süleymanlar, Türkiye’de böbrek nakli uygulamalarının yetersiz olduğunu belirtti. Süleymanlar, böbrek nakli için iki yol olduğunu, bunlardan birinin beyin ölümü gerçekleşmiş bireyler yani kadavra, diğerinin sağlıklı canlı vericiler olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ’’Batı ülkelerinde yüzde 80’e çıkan kadavradan böbrek nakli oranı ülkemizde yüzde 25 dolayında. Kadavradan organ bağışının yetersizliği ülkemizde organ nakliyle ilgili sorunların temelini oluşturuyor. Türkiye’de kadavradan organ bağışının yetersizliği nedeniyle böbrek nakillerinin yüzde 75’i canlı kaynaklardan sağlanmaktadır.’’ |
14.10.2009 |
E- KİTAPTA KIYASIYA REKABET BAŞLADI |
Sektörde “kilit rol” oynadığı belirtilen “e-kitap okuyucusu” cihazlarda, firmalar kablosuz bağlantıyla kitapları okuyuculara yükleyen yeni nesil modellerini birbiri ardına piyasaya sunmaya hazırlanıyor. E-kitap okuyucusu “Kindle” ile bu alanda lider konumda bulunan Amazon, yıl sonuna kadar 1 milyon adetlik satışa ulaşmayı hedefliyor. Amazon, Kindle’ın yeni modelinde ülkenin en büyük cep telefonu markası AT&T ile ortaklığa girdiğini açıkladı. Buna göre, kullanıcılar, AT&T aracılığıyla kablosuz ağ ya da 3G sistemi üzerinden daha hızlı şekilde elektronik kitap satın alıp okuyucu cihazlarına yükleyebilecek. Merkezi ABD’de bulunan kitap satış mağazası Barnes & Noble da ilk elektronik kitap okuyucusunun tanıtımını bu ay içinde yapacağını açıkladı. Mağazalarındaki elektronik kitap sayısının 700 bine ulaştığını belirten Barnes & Noble Başkanı William Lynch, Plastic Logic firmasıyla işbirliği yaparak e-kitap sektörüne girmelerinin ana sebebi olarak kitap tutkunlarının internet bağlantısı sayesinde herhangi bir yerden cihazlarına kitap indirebiliyor olmasını gösterdi. ABD’de, Barnes & Noble’dan elektronik kitap alan müşteriler, Iphone ve Blackburry marka telefonlara e-kitap indirerek cep telefonu üzerinden okuyabiliyor. Uzmanlar, Barnes & Noble’ın kendi e-kitap okuyucularıyla sektöre girmesinin gelecekte bu alanın ne kadar büyüyeceğinin işaretlerinden biri olduğunu belirtti. E-kitap okuyucusu sektörüne ilk adım atan firmalardan olan Sony de gelecek günlerde yeni modellerini piyasaya sürmeye hazırlandığını duyurdu. Öte yandan ABD’nin önde gelen teknoloji yazarlarından Adam Pennenberg’in kendi blogunda yer verdiği iddiaya göre, donanım firması Apple da 2010 yılında e-kitap sektörüne girmeye hazırlanıyor. Dokunmatik ekran telefonları Iphone ile cep telefonu pazarına hızlı giriş yapan Apple’ın tasarladığı yeni cihazın tamamen renkli ekrana sahip olacağı, kitap okuma dışında video izleme, internet ve e-posta okuma gibi özelliklerinin de bulunacağı iddia edildi. Amerika’da, elektronik kitap pazarında firmalar arasında yaşanan ilk rekabet, e-kitap okuyucusu cihazlardan önce dijital arşivleme üzerine başlamıştı. Dijital arşivlerindeki elektronik kitap sayısı 10 milyonu aşan ve her geçen gün daha fazla kitap taratarak dijital ortama sokan Google, ittifak kuran diğer rakipleri Amazon, Microsoft ve Yahoo tarafından tekelleşmeye çalışmakla suçlanıyor. Yazılım firması Microsoft ile Yahoo bu alanda Amazon’un yanında yer aldıklarını açıklarken, Amazon’un dijital arşivindeki kitap sayısının 3 milyonu geçtiği kaydedildi. Google ve Amazon’un ardından bu alana el atan Barnes & Noble’ın e-kitap mağazasında 700 binden fazla kitap satışa sunuluyor. Barnes & Noble da sene sonunda arşivlerindeki dijital kitap sayısının 1 milyonu aşacağını açıkladı. New York / aa |
14.10.2009 |
ENFEKSİYONLARA EN İYİ İLÂÇ, ANNE SÜTÜ |
Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu nasıl gelişir? İdrar yolu enfeksiyonları idrar yollarına mikrobun girmesi ile oluşur. Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu nasıl gelişir? İdrar yolu enfeksiyonları idrar yollarına mikrobun girmesi ile oluşur. Mikrop vücuda ya idrar yapılan yerden ya da kan yolu ile bulaşır. Mikrop idrar torbasına, idrar yollarına ve böbreğe ilerleyebilir. Yeni doğan bebeklerde ve küçük çocuklarda kan yolu ile mikroplar doğrudan böbreğe ulaşabilir.
Belirtileri nelerdir? Ateş, idrar yaparken acıma, idrar yaparken ağlama, sık idrara çıkma, idrar kaçırma, idrarın renk ve kokusunda değişiklik olması, bel ağrısı, yan ağrısı, karın ağrısı, kusma, iştahsızlık, kilo alamama belirtilerdendir.
Sebepleri nelerdir? En sık görülme sebebi dışkıda bulunan E.coli adlı mikrobun idrar yollarına bulaşmasıdır. Hijyen kurallarına dikkat edilmemesi, genital bölgenin kirliliği, bez kullanımı, dışkılı bezlerin hemen değiştirilmemesi, ishal, pişik gibi durumlarda mikropların idrar yollarına girişi kolaylaşır. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların yarısının idrar yollarında gelişimsel bozukluklar olduğu bilinmektedir. Kaçak (vezikoüreteral reflü), idrar yollarında tıkanıklık, kız çocuklarda genital bölgede yapışıklık olması gibi durumlar açısından bu çocuklar mutlaka araştırılmalıdır. Ayrıca kabızlık, parazit hastalıkları, işeme bozukluğu (idrar yaptıktan sonra idrar torbasının tam boşalmaması) da idrar yolu enfeksiyonuna zemin hazırlayan durumlardır. İdrar tahlili ve idrar kültürü ile idrar yolu enfeksiyonu teşhisi konur.
İdrar yolu enfeksiyonu tehlikeli midir? İdrar yolu enfeksiyonu geç ya da yetersiz tedavi edilirse, tekrarlarsa, idrar yollarında anormallik varsa, böbrek iltihabı oluşturursa çok tehlikelidir. Böbrekte hasar (leke) bırakan iltihap, ileri yaşlarda yüksek tansiyon hastalığına (hipertansiyon), böbrek yetersizliğine (ürede yükselme), büyüme geriliğine, kansızlığa, gebelikte albuminüri ve gebelik zehirlenmesine sebep olabilir.
Nasıl tedavi edilir? Hekimin tavsiyeleri doğrultusunda uygun antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Tedavi 10 gün sürdürülmelidir. Antibiyotik şurup serin yerde ya da buzdolabında saklanmalıdır. İlâç kavanozu kullanmadan önce mutlaka çalkalanmalıdır. Ölçekli kaşıkların kullanılması ile doğru dozun verildiğine emin olunmalıdır. Bazen çocuğun durumuna göre iğne tedavisi gerekli olur. Bu tedavi çocuğun durumuna göre evde ya da hastanede uygulanır. İlâca başlandıktan sonra çocuk kendini daha iyi hissetmeye başlasa bile antibiyotik tedavisi hekimin önerdiği süre boyunca kullanılmalıdır. İdrar miktarını arttırmak için bol su içilmesi önerilmelidir. İdrar ya da kaka yaptıktan sonra genital bölge bol su ile yıkanarak temizlenmelidir.
Enfeksiyondan korumak için ne yapılmalı? Temizlik kurallarına dikkat edilmeli, Kabızlık önlenmeli, varsa tedavi edilmeli, bezler sık aralıklarla değiştirilmeli ya da olabildiğince bez kullanımından kaçınılmalı, genital bölge kız çocuklarda önden arkaya doğru silinerek temizlenmeli, erkek çocuklarda penisin etrafı cilt kıvrımlarının etrafında dışkı kalmadığına emin olunarak temizlik yapılmalıdır. Temizlik sırasında bol su ile yıkamak yeterlidir. Anne sütünün rolü nedir? Anne sütündeki koruyucu maddeler hem mikropların idrar yoluna yapışmasına engel olurlar, hem de mikropların öldürülmesine yardımcı olurlar. Anne sütü yeni doğan bebeklerin idrar yolu enfeksiyonlarında anlamlı derecede azaltıcı etki sağlar. 0-6 ay arası idrar yolu enfeksiyonu teşhisi konan çocuklar anne sütü alım durumları açısından karşılaştırıldığında, almayanlarda idrar yolu enfeksiyonu oluşmasının beş kat daha fazla olduğu gösterilmiştir. Anne sütünün ilk altı ayda böbrek enfeksiyonlarından koruyucu etkisinin yanında uzun süreli etkilerinin de olduğu düşünülmektedir. |
14.10.2009 |
SP İl Başkanından ziyaret |
Saadet Partisi (SP) İstanbul İl Başkanı Erol Erdoğan, Yeni Asya’yı ziyaret etti. Ağustos ayında yapılan kongrede İstanbul İl Başkanlığına seçilen Erdoğan, gazetemize nezaket ziyaretinde bulunarak, Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz ile görüştü. Ziyarette Güleçyüz, Yeni Asya’nın yayın çizgisinden bahsederken, SP İl Başkanı Erdoğan da kongreden bu yana İstanbul’da yapılan çalışmaları anlattı. Görüşmede Haber Müdürümüz Faruk Çakır da hazır bulundu. SP İl Başkanı Erdoğan, Yeni Asya Genel Müdürü Recep Taşçı’yı da ziyeret ederek bir süre görüştü. |
14.10.2009 |
Yalçıntaş: Sarkozy, Türk halkını üzüyor |
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye karşıtı sözlerinin Türk halkını derinden etkileyip üzdüğünü belirterek, Avrupa Birliği’nin (AB) küresel bir güç olmak istiyorsa Türkiye’yi mutlaka tam üyeliğe kabul etmesi gerektiğini ifade etti. İTO’dan yapılan yazılı açıklamada, Yalçıntaş’ın, Fransa’da düzenlenen Türkiye Mevsimi etkinlikleri kapsamında Paris Üniversitesine bağlı Universite de Tous Les Savoirs-UTLS’de konferans verdiği kaydedildi. Yalçıntaş’ın Türkiye ve AB arasındaki tam üyelik görüşmeleri ile ilgili sorularını cevapladığı dile getirilen açıklamada, Murat Yalçıntaş’ın, ‘’Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye karşıtı tutumuna’’ ilişkin bir soru üzerine iki ülkenin tarihten gelen yakınlıklarını hatırlattığı bildirildi. Açıklamaya göre, Yalçıntaş konuşmasında yer verdiği öyküyle, ‘’söylemleri yüzünden ölüm cezası verilen bir sufinin kendisine atılan taşlara ses çıkarmadığını, ama bir dostunun gül atmasından canının yandığını’’ anlatarak, ‘’Türkiye-Fransa ilişkileri de bu hikayeye benziyor. O yüzden Sayın Sarkozy’den gelen Türkiye aleyhine sözler, Türk halkını derinden etkiliyor, üzüyor’’ dedi. İstanbul / aa |
14.10.2009 |
AB, Türkiye'nin diyetisyeni |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliğini (AB) Türkiye’nin ‘’diyetisyeni’’ olarak algıladığını belirterek, ‘’22 ülke, AB kriterlerini uygulayarak, daha demokratik, daha müreffeh, insan haklarına daha saygılı olabilmişlerdir’’ dedi. Kadın Girişimciler Derneğinin (KAGİDER) BİZ Kadın Gelişim Merkezi’ndeki aylık toplantısına katılan Bağış, ‘’AB ve Türkiye’nin üyeliği’’ konulu konuşma yaptı. Bugün açıklanacak AB İlerleme Raporu’nun “çok pembe bir rapor olması’’ beklentisini taşımamak gerektiğini kaydeden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Eğer Türkiye’nin rapora yansıyacak eksikleri olmasaydı, biz zaten şu an AB üyesi olurduk. Siz belki kadınlar olarak daha iyi anlarsınız; ben AB’yi Türkiye’nin diyetisyeni olarak görüyorum. Hepimiz, sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenmek, spor yapmak gerektiğini biliriz. Ama ne zaman bir diyetisyene gidip bir reçete alırız, o zaten bildiğiniz formülü uyguladığınız zaman sağlıklı olursunuz. 22 ülke, AB kriterlerini uygulayarak daha demokratik, daha müreffeh, insan haklarına daha saygılı olabilmişlerdir.’’ Ne olursa olsun tam üyelikte kararlı olduklarını vurgulayan Egemen Bağış, ‘’Ben Avrupalı muadillerime de söylüyorum: ‘Sakın bizi usandıracağınızı sanmayın. Biz müzakere tarihi almak için bile 45 yıl beklemiş bir ülkeyiz’ diyorum’’ diye konuştu. İstanbul / aa |
14.10.2009 |
Tezkere Resmî Gazete’de |
TÜRK Silâhlı Kuvvetlerinin (TSK) Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla hükümete verilen sürenin, 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngören TBMM Kararı, Resmî Gazete’de yayımlandı. Kararda şöyle denildi: ‘’Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin millî birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir. Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, millî birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askerî faaliyetlerini başarıyla yürütmekte, siyasî ve diplomatik girişimleri ve uyarılarını sürdürmektedir. Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslar arası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silâhlı Kuvvetleri unsurlarının, Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve görevlendirilmesi için Genel Kurulun 17 Ekim 2007 tarihli ve 903 sayılı Kararıyla Hükümete verilen ve 8 Ekim 2008 tarihli ve 929 sayılı Kararı ile bir yıl uzatılan izin süresinin, Anayasa’nın 92. maddesi uyarınca 17 Ekim 2009 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılması Genel Kurulun 6 Ekim 2009 tarihli 2. Birleşiminde kabul edilmiştir.’’ Ankara / aa |
14.10.2009 |
Çelebi: Alacak değil, suikast kurşunu |
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, kendisine yapılan silahlı saldırıyı, ‘’Bu kurşun, ne arkadaş kurşunu, ne de alacak kurşunudur, yalnızca DİSK Genel Başkanına suikast kurşunu’’ olarak nitelendirdi. Çelebi, DİSK Genel Merkezi’nde uğradığı silâhlı saldırının ardından tedavi gördüğü Florence Nightingle Hastanesi’nden taburcu oldu. Basın toplantısı düzenleyen Çelebi, tedavisine evde devam edeceğini, doktorlarının, ‘’üç ay daha ayağına basamayacağını, ama bu süre sonunda rahatlıkla yürüyebileceğini söylediklerini’’ bildirdi. Süleyman Çelebi, tedavisinde büyük hassasiyet gösteren hastane yönetimine ve doktorlarına teşekkür etti. Kendisine ‘’geçmiş olsun’’ dileklerini ileten başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eski cumhurbaşkanları Ahmet Necdet Sezer ve Süleyman Demirel’in de aralarında bulunduğu kişilere teşekkür eden Çelebi, saldırıya uğradığı andan itibaren bazı basın yayın organları ve televizyon kanallarında, ‘’Arkadaş kurşunu’’, ‘’Alacak kurşunu’’ gibi kendisini, ailesini ve örgütünü yaralayıcı ifadelerin yer aldığını kaydederek, bu ifadelerin saldırıyı gerçekleştirenin beyanına dayandığını hatırlattı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın da saldırıdan 2 saat sonra yaptığı açıklamada, ‘’Olay terör olayı değil, siyasî olay değil’’ dediğini hatırlatan Çelebi, konunun açıklığa kavuşturulması için bakana bir mektup sunulduğunu bildirdi. DİSK Genel Başkanı Çelebi, ‘’Bu kurşun, ne arkadaş kurşunu, ne de alacak kurşunudur, yalnızca DİSK Genel Başkanı’na suikast kurşunudur’’ dedi. İstanbul / aa |
14.10.2009 |
Sebze değil, kozalak kazandırdı |
MERSİN’İN Erdemli ilçesinde, bu sezon yetiştirdiği sebzeyi satamayan köylülerin, kozalak toplama işine yöneldiği, bu sebeple toplanan kozalak miktarında 485 ton ile rekor kırıldığı, toplayıcılara toplam 266 bin TL ödeme yapıldığı bildirildi. Erdemli Orman İşletme Müdürü Erdoğan Üstüner, 2 bin 68 kilometrekare yüz ölçüme sahip Erdemli’nin, orman varlığı ile ülke ekonomisi için önemli yere sahip olduğunu, bu zenginliğin köylüye gelir kapısı açtığını belirtti. Bu sezon 350 ton kozalak toplamayı hedeflediklerini ancak, 485 ton toplandığını belirten Üstüner, toplama işi karşılığında da köylülere 266 bin TL nakit para ödemesi yaptıklarını söyledi. Üstüner, özellikle kırsal kesimdeki vatandaşların bu sezon ürettiği sebzelerin para etmediğini, ekonomik sıkıntı içine giren üreticiye kozalak toplama işinin yetiştiğini belirterek, ‘’Çiftçi umudunu kozalağa bağlayınca bugüne dek en yüksek tonaja ulaştık’’ dedi. Sebzesini peşin paraya satamayan üreticinin, topladığı kozalağın karşılığını anında nakit olarak aldığını ifade eden Üstüner, ‘’Sebzeden zarar edenler kozalak parası ile borçlarını ödedi. Gelinlik kızlar çeyiz paralarını kazanırken köylüler kozalak toplamak için tüm işlerini bıraktı’’ diye konuştu. Üstüner, rekor seviyede toplanan kozalak tohumlarından 140 tonunu Silifke’ye, 22 tonunu Ankara, Eskişehir ve Mersin Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü fidanlıklarına gönderdiklerini belirtti. Kozalağın 10 tonunu Erdemli’de geçen yıl oluşturdukları fidanlık için ayırdıklarını ifade eden Üstüner, kalan 313 tonluk bölümün ise Kasım ayı başlarında Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma Genel Müdürü Hanefi Avcı’nın katılımı ile dekara 400 kilo olmak üzere 800 hektar sahaya ekiminin yapılacağını söyledi. Erdemli / aa |
14.10.2009 |
Gümüşhane’de elma hasadı başladı |
GÜMÜŞHANE Ziraat Odası Başkanı Temel Ağaç, şehir genelindeki 312 bin elma ağacından 6 tonun üzerinde ürün beklediklerini söyledi. Ağaç, Gümüşhane’de bu yıl don olayının yaşanmaması dolayısıyla elma rekoltesinin yüksek düzeyde olmasının beklendiğini belirtti. Bir süre önce yağan karın ardından havaların normale dönmesiyle birlikte üreticilerin elma hasadına başladığını ifade eden Ağaç, ‘’Bu yıl il genelindeki 312 bin elma ağacından 6 tonun üzerinde ürün bekliyoruz’’ dedi. Gümüşhane elmasının, şehrin adıyla özdeşleştiğini dile getiren Ağaç, ‘’İlimizde ekilebilir alanların yarısı elma bahçesidir. Gümüşhane’de elin, godil, sarıgöbek, misket, taraklı, yeşilgöbek, köpük, yazelması, sarıhıdır, demir, beyelması, söğüt, sandık gibi 30’a yakın elma çeşidi yetişmektedir’’ diye konuştu. Gümüşhane / aa |
14.10.2009 |
Kiraz ağaçları çiçek açtı |
TEKİRDAĞ’IN Şarköy ilçesinde, hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi dolayısıyla kiraz ağaçları çiçek açtı. Şarköylü çiftçi Kazım Yavaş (69), AA muhabirine açıklamada, zeytin ağaçlarını kontrol için bahçesine gittiğinde buradaki kiraz ağaçlarının çiçek açtığını gördüğünü söyledi. Bu yıl kiraz topladığı ağaçlarının henüz yapraklarının bile dökülmediğini belirten Yavaş, ‘’30 yıl önce diktiğim ve bugüne kadar mevsimsiz çiçek açtığına rastlamadığım kiraz ağaçlarımın bu yıl Ekim ayında çiçek açtığını görünce şok oldum’’ diye konuştu. Yavaş, doğudaki bazı illere kar yağarken, Şarköy’de hâlâ yaz mevsimi yaşandığını belirtti. Tekirdağ / aa |
14.10.2009 |
Ereğli’de belediye, denetimlerini arttırdı |
KONYA Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu, halkın daha hijyenik ve güvenilir ürünler tüketmesi amacıyla denetimlerini artırdıklarını söyledi. Şehirde son günlerde kaçak etle ilgili haberlerin artması üzerine belediye ekipleri gıda üretimi yapan firmaları sıkı denetime aldı. Ekipler, uygunsuz üretim yapılan işyerlerine cezai yaptırım uyguluyor. Ereğli / cihan |
14.10.2009 |
Nalbant kalmadı, atlara lastik takıyorlar |
KIRKLARELİ’NDE nalbantlık yapan kimse kalmayınca at sahipleri, dökme demirden yapılan nallar da yerini lastik nallara bıraktı. Şehirde at arabasıyla yük taşımacılığı yaparak geçimini sağlayan Kırklareli Belediyesi Zabıta Müdürlüğüne kayıtlı toplam 182 at arabasının sahipleri, atlarını artık kendileri ‘’nallıyor.’’ Ancak, klâsik nalların atın toynaklarına çakılması ustalık istediğinden, artık atlar lastikten elde edilen benzer bir malzemeyle nallanıyor. Kırklareli / aa |
14.10.2009 |
Buzdolabından kuluçka makinası yaptılar |
VAN’IN Gevaş Adliyesinde katip olarak görev yapan Hicazi Meşe ile beyaz eşya tamircisi arkadaşı Niyazi Şeker, kullanılmayan buzdolaplarına termostat, rezistans, fan ve dijital termometre takarak buzdolaplarını kuluçka makinesine dönüştürdü. Van’ın Gevaş ilçesinde kuş gribi nedeniyle köy tavuklarının yok denecek kadar azalmasının ardından Hicazi Meşe, beyaz eşya tamircisi arkadaşı Niyazi Şeker’le birlikte azalan tavuk sayısını arttırmak için proje geliştirdiklerini söyledi. Çalışmaları kapsamında şu anda kullanılmayan 3 buzdolabında termostat, rezistans, fan ve dijital termometre taktıklarını anlatan Meşe, bu şekilde buzdolaplarının kuluçka makinesine dönüştürüldüğünü belirtti. Gevaş / aa |
14.10.2009 |
19 yıldır bisikletiyle Türkiye’yi geziyor |
BİSİKLETİ ‘’can yoldaşı’’ olan 65 yaşındaki Şaban Çancı, bisikletiyle 19 yıldır Türkiye’nin büyük bölümünü dolaştığını, yurt dışında da birkaç ülkeye gittiğini söyledi. Şaban Çancı, bisikletini ‘’hayat arkadaşı’’ olarak tanımladı. Antalya’da bir otelde çalıştığını ve bu işten ayrıldıktan sonra, 19 yıl önce bisikletiyle Türkiye’yi dolaşmaya başladığını anlatan Çancı, ‘’Farklı yerleri görmek, değişik insanlarla tanışmak bir tutku haline geldi’’ dedi. İlk olarak bisikletiyle Isparta’nın ve Antalya’nın ilçelerini dolaşmaya başladığını, bundan keyif alınca diğer illere de gittiğini belirten Çancı, ‘’Türkiye’nin büyük bölümünü dolaştım. Bisiklet turum Türkiye ile sınırlı kalmadı, Mısır, Ürdün, Pakistan, İran, Suriye’ye de gittim. Ancak zorlandığım ve tehlikeli olan bölgelerde otobüsle yolculuk yaptım’’ diye konuştu. Isparta / aa |
14.10.2009 |
Sinop'ta yine hava aracı düştü |
Sİnop’un Erfelek ilçesinde insansız hava aracının deneme uçuşu sırasında düştüğü bildirildi. Sinop Vali Yardımcısı ve Erfelek Kaymakam Vekili Yaşar Dursun Yılmaz’dan aldığı bilgiye göre, Sinop Havaalanından havalanan insansız hava aracı, Erfelek ilçesi Salı köyü yakınlarında düştü. Deneme uçuşu sırasında düştüğü belirtilen aracın özel bir şirket tarafından keşif ve gözetleme amacıyla üretilmesi planlanan hava araçlarından olduğu bildirildi. Erfelek’te yaklaşık 15 gün önce de benzer bir olay meydana gelmişti. Sinop / aa |
14.10.2009 |
Adana’da mühimmat bulundu |
Adana’da, boş bir arsada yakılarak imha edilmek istendiği belirtilen uzun namlulu silahlara ait 29 kovan, 2 fişek ile 10 mermi çekirdeği bulundu. Alınan bilgiye göre, Atakent Mahallesi’ndeki Cezaevi Lojmanları arkasındaki boş arazide patlama sesi duyan ve yangın olduğunu gören vatandaşlar, durumu polise bildirdi. Bildirim üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangına müdahale ederek yanan koltuğu söndürdü. Polis ekiplerinin yanan koltuk ve çevresinde yaptıkları incelemede, uzun namlulu silâhlara ait olduğu belirtilen 29 kovan, 2 fişek ile 10 mermi çekirdeği buldu. Ekipler, mühimmatı incelenmek üzere Emniyet Müdürlüğüne götürürken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Adana / aa |
14.10.2009 |
Başbuğ Pakistan'da |
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, önceki gün Pakistan’ın başkenti İslamabad’a geldiği bildirildi. Pakistan basınının haberlerinde, Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Eşfak Pervez Kayani’nin daveti üzerine Pakistan’a resmî bir ziyarette bulunmak amacıyla başşehir İslamabad’a gelen Başbuğ’un, Kayani tarafından havaalanında karşılandığı belirtildi. Haberde, Başbuğ’un havaalanında hazır bulunan şeref kıtasınca selamlanarak karşılandığı kaydedildi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
‘’Bilge Köyü katliâmı” dâvâsına devam edilecek |
Mardİn’İn Bilge Köyü'nde 7’si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü saldırıyla ilgili açılan ve güvenlik gerekçesiyle Çorum’da görülmesi kararlaştırılan davanın 2’inci duruşması bugün yapılacak. Haklarında dava açılan 9’u tutuklu toplam 11 sanık Çorum Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Davanın ilk duruşması 2 Eylül tarihinde yapılmış, 13,5 saat süren duruşmada mahkeme heyeti, 1’i çocuk 11 tutuklu sanıktan M.Ç ve A.Ç’nin tahliyesine, diğer 9 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘’Zorunlu kapalılık’’ başlıklı 185/1’inci maddesi gereği kapalı yapılan ve yalnızca tarafların alındığı ilk duruşmada, 11 sanığın savunmalarının yanı sıra 17 müştekinin de ifadeleri alınmıştı. Çorum / aa |
14.10.2009 |
Halit Refiğ son yolculuğuna uğurlandı |
İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Türk sinemasının ünlü yönetmenlerinden Halit Refiğ, toprağa verildi. Ünlü yönetmen için Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda tören düzenlendi. Tören, yönetmen Halit Refiğ’in Türk bayrağına sarılı tabutunun Osman Hamdibey Salonu’na alınmasıyla başladı. Törene, Refiğ’in yakınları ile Can Gürzap, Ercan Karakaş, Türker İnanoğlu, Can Ataklı ile öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Törende, Türk sinemasının önemli isimlerinden Lütfi Akad eşi Şükran Akad ile birlikte hazır bulundu. Halit Refiğ’in eşi Gülser Refiğ ise törenin yapıldığı salonu gören bir üst kattaki bölümden bir süre töreni izledi. Gülfer Refiğ’in zorlukla ayakta durduğu görüldü. Halit Refiğ’in cenazesi törenin ardından Teşvikiye Camisi’ne götürüldü. Refiğ’in cenazesi, burada kılınan cenaze namızının ardından topra verildi. İstanbul / aa |
14.10.2009 |
Bayrak yasağı mahkemelik |
KonyalI iki vatandaş, Bursa'da oynanacak Türkiye-Ermenistan maçına Azerbaycan bayrağı sokulmayacağı yönünde Vali Şehabettin Harput'un açıklamasının ardından, yürütmenin durdurulması talebiyle Bursa 2. İdare Mahkemesine başvurdu. Konya'daki bir kamu kuruluşunda memur olan Mehmet Karakaya ve esnaf Celallettin Gürel adına Bursa 2. İdare Mahkemesine, bugün oynanacak Türkiye-Ermenistan milli takımları arasındaki maçta Azerbaycan bayrağı yasağının durdurulması talebiyle başvuruldu. Avukat Ahmet Gürol Şağban, dava dilekçesinde, Bursa Valiliğinin uygulayacağı bu işlemin Anayasa ve insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu savundu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, duyduğu kaygı ve tartışmalarla ilgili olarak düşüncelerini açıklama ve yayma hürriyetlerinin olduğunu ifade eden Şağban, dilekçesinde, ''müvekkilim ve onlar gibi düşündüğüne inandığım birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan böylesine önemli bir protokolle ilgili yaşadığı kaygı ve kanaatlerini yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu açıktır. Bunun temel hak ve hürriyet olduğu açıktır ve bunun Bursa Valiliği işlemi ile yasaklanması hukuken mümkün değildir. Davalı idare işlemi, bu yönüyle yok hükmündedir'' ifadelerini kullandı. Konya / aa |
14.10.2009 |
Yıkım ekiplerine ‘arı’lı direniş |
SamandIra’da bazı kaçak yapıların yıkımı sırasında olay çıktı. Osman Gazi Mahallesi’nde yıkım yapılacağını öğrenen yaklaşık 200 kişilik bir grup, sabah saat 05.00’ten itibaren yola barikat kurdu. Otomobil lastikleri yakan grup, iş makinelerinin mahalleye girmesini engellemeye çalıştı. Güvenlik tedbiri alan Çevik Kuvvet polislerinin uyarılarına rağmen barikatı kaldırmayan gruba biber gazı kullanılarak müdahale edildi. bu arada Polise direnen kişiler, yıkım ekiplerinin üzerine arı kovanları attı. Kovanların parçalanmasıyla serbest kalan arılar, bölgedeki polis ve gazetecilere saldırdı. Polise taş atan grup, çevre sokaklara kaçarak dağıldı. Daha sonra mahalleye giren iş makinaları kaçak oldukları belirlenen binaların yıkımına başladı. İstanbul / cihan-aa |
14.10.2009 |
İşsiz gençlere MEB’den meslek kursu |
Mİllî Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), 15 yaşını doldurmuş işsiz gençler için turizm eğitim merkezlerinde meslek kursları düzenliyor. MEB Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü ile İŞKUR arasında turizm işletmelerinin işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla bu eğitim-öğretim yılından itibaren 3 yıl süreyle geçerli olmak üzere işbirliği protokolü imzalandı. Protokol gereğince, işsiz gençler için meslek edinme, meslek değiştirme, mesleğinde gelişme ve uyum kursları düzenlenecek. Kurslara 15 yaşını doldurmuş işsizler başvurabilecek. Kurslarda uygulanacak sertifika programları gelecek hafta başlayacak ve Nisan ayının ikinci haftasında sona erecek. Programlar teorik ve uygulamalı olacak. Günde 8 saat ve toplam 6 ay sürecek programlar sonunda kursiyerler ayrıca 4 ay da staj yapacaklar. Kursiyerlerin kurs başlamadan önce Türkiye İş Kurumu il ya da şube müdürlüklerine ‘’işsiz’’ olarak kayıt yaptırmaları gerekiyor. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Domuz gribine karşı el yıkama eğitimi |
Bİrleşmİş Milletler (BM) tarafından ilan edilen ‘’15 Ekim Dünya El Yıkama Günü’’nde Bursa’daki 20 bin çocuğa domuz gribine karşı el yıkama eğitimi verileceği bildirildi. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, yaptığı açıklamada, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 4 milyon çocuğun ishal ve zatürre yüzünden vefat ettiğini söyledi. Tayar, domuz gribine karşı korunmada etkili yolların başında da el temizliğinin geldiğini belirterek, özellikle çocuklara, bu tehlikeli salgına karşı korunmaları için ellerini yıkama alışkanlığı kazanmaları gerektiğini bildirdi. Bursa / aa |
14.10.2009 |
Şefkat Evleri’ne büyük ilgi var |
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait ‘’Şefkat Evi’’, Ankara dışından gelen hasta ve refakatçinin, tedavi süresince hiçbir ücret ödemeden konaklamalarına imkân sağlıyor. Ankara’da Etlik, Rüzgârlı ve Varlık’ta toplam 275 yatakla hizmet veren Şefkat Evleri’nden, bu yılın 9 ayında 4 bin 477 kişi yararlandı. Hastalara tedavi süresince gidecekleri hastaneye ücretsiz servis hizmeti de veriliyor. Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Adnan Şeker, Şefkat Evleri’nin, Ankara’da geçici bir süre için hasta refakatçisi veya hasta olarak ikamet eden, ancak barınacak yeri ve maddî imkânı olmayan fakir, muhtaç, dar gelirli kişi ve ailelerin varsa çocuklarıyla birlikte geçici bir süre için ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulduğunu söyledi. Şeker, Şefkat Evleri’nde, tamamı ücretsiz ‘’Sabah kahvaltı-akşam yemeği, rehberlik-danışmanlık hizmeti ile hastane servis hizmeti’’ verildiğini bildirdi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Engelli çocuklar okulla buluşuyor |
İstanbul’da yeterli sınıf olmadığından eğitim almak için sırada bekleyen engelli çocuklar okulla buluşuyor. Konuyla ilgili bilgi veren İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü Özel Eğitim Şube Müdürü Halis Kuralay, eğitim almamış bir tek engellinin kalmaması için girişilen seferberlikte okullarda birer birer açılan özel eğitim sınıflarıyla, binlerce engelli çocuğun daha eğitime merhaba dediğini belirtti. Kuralay, yapılan planlamalarla, eğitim almak için sırada bekleyen engelli çocukların isimlerinin tek tek çıkarılarak ikamet ettikleri ilçelere göre sınıflandırıldığını, okul yönetimlerinden o ilçede sırada bekleyen engelli çocuklar için özel eğitim sınıfı açmaları istendiğini anlattı. İstanbul / aa |
14.10.2009 |
Madenlere göçük önleme tahkimatı |
Zonguldak’ta, iş kazalarında 4 bini aşkın madencinin vefat ettiği kömür havzasında, Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) yeni alınan yüksek basınca dayalı tahkimat malzemesiyle göçükler hemen hemen tümüyle önlenecek. Alınan bilgiye göre, madencilerin ölümlü ve yaralanmalı iş kazaları arasında ilk sırada yer alan göçüklerin önlenmesine yönelik TTK’da iş güvenliği ve işçi sağlığına yönelik önemli yatırımlar yapılıyor. Zonguldak’ta taş kömürü üretiminin başladığı yıl kabul edilen 1848’den bugüne kadarki kazalarda 4 bini aşkın madencinin öldüğü havzada, işçilerin ölümüne en fazla göçük ve grizu sebep oluyor. TTK’nın açtığı ihaleyi kazanan Slovenya firmasından tahkimatlar getirilerek yakın zamanda kurulması planlanıyor. TTK Genel Müdürü Rıfat Dağdelen, tahkimat malzemelerinin kurulmasının ardından ‘’göçüklerin yüzde 99 oranında önleneceğini’’ bildirdi. Zonguldak / aa |
14.10.2009 |
Sağlıkta stoklar yakın takibe alındı |
SağlIk Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından yayımlanan ‘Azami Stok Miktarlarının Belirlenmesi ve Stok Yönetimi’ konulu genelge 81 il valiliğine gönderildi. Genelgede stok takibinin daha hassas yapılması istenildi. İyi bir sağlık hizmeti sunumunun sağlanmasında ihtiyaç duyulan kaynakların yeterince ve zamanında karşılanması önemine vurgu yapıldı. Genelgede, gerek tıbbî sarf ve ilâçlar için gerekse diğer bütün tüketim malzemeleri için 3 aylık ihtiyaçla sınırlı olacağı belirtildi. Artık kurullar yıllık ihtiyaçlarının en fazla yüzde 25’i oranında stokta malzeme bulundurabilecek. Bursa / cihan |
14.10.2009 |
Kanser anne karnında bulaşıyor |
BİLİM adamları, kanser hücrelerinin ana karnında anneden bebeğe geçebildiğini belirlediler. Annenin karnındaki bebeğine kanser “bulaştırmasının” mümkün olup olmadığı bilim adamlarının zihinlerini bir asırdır meşgul ediyordu. Teoride, kanser hücreleri plasentayı geçmeyi başarsalar bile, bebeğin bağışıklık sisteminin hastalığın bulaşmasını önlediği düşünülüyordu. Bununla birlikte anne ve bebeğin aynı kansere sahip oldukları vak'alar da bulunuyor. Prof. Mel Greaves, “Şunu vurgulamak isteriz ki, anneden bebeğe kanser geçmesi çok nadir görülür” dedi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
İnternetin kesilmesi huzuru bozuyor |
YapIlan bir araştırma, internet veya cep telefonu bağlantısı kesildiğinde insanların kendilerini huzursuz ve endişeli hissettikleri ortaya çıktı. Daily Telegraph’taki habere göre, Virgin Media’nın yaptırdığı ankette, cep telefonu kapsama alanı dışındaki bir yerde bulunulması veya internet bağlantısının kesilmesi, giderek artan sayıda insan için stres ve endişe kaynağı haline geldi. Anket sonuçları, insanların yüzde 36’sının bağlantı kesildiği vakit aileleriyle temas kuramama endişesi taşıdığını, yüzde 29’un ise kendini “özgürleşmiş” hissettiğini gösterdi. Tam zamanlı çalışan annelerin yüzde 85’i evde internetin her zaman açık olduğunu belirtirken, ankete katılanların üçte biri, cep telefonu veya internete sürekli bağlı olmaktan artık suçluluk duymadığını söyledi. İş hayatında ise insanların yüzde 29’unun internet kesildiğinde endişe duyduğu, yüzde 28’inin ise kendini özgürleşmiş hissettiği belirlendi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
‘Avrupa’da hayat ihtimali yüksek |
Jüpİter Gezegeninin buzullardan oluşan uydusu “Avrupa”da hayat ihtimalinin çok yüksek olduğu bildirildi. Avrupa’daki büyük buzulların altında, bol oksijen içeren dev bir okyanusun bulunduğu tahmin ediliyor. Amerikalı gezegen bilimcisi Richard Greenberg’in, Avrupa ayında mevcut olan şartlar altında yaşam olmasına kesin gözüyle baktığı belirtildi. Avrupa’daki buzulların altında bulunan okyanusun, bugüne kadar tahmin edilenden daha fazla oksijen içerdiğinin tahmin edildiği, bu okyanusta sadece mikroskobik küçük canlıların değil, küçük boyda balık cinsi hayvanların yaşamasının da mümkün görüldüğü kaydedildi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Hayat kalitesinde Fransa önde, İngiltere sonda |
Avrupa’da hayat kalitesi konusunda Fransa’nın ilk, İngiltere’nin ise son sırada yer aldığı bildirildi. ‘’Uswitch.com’’ adlı finans sitesi tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, İngilizlerin Fransızlar’dan 3 yıl fazla çalıştığını ve 2 yıl erken öldüğünü gösterdi. Fransa, İspanya, Danimarka, Hollanda, Almanya, Polonya, İtalya, İsveç, İrlanda ve İngiltere’yi kapsayan, 17 ölçüt gözönüne alınarak yapılan araştırmada, yıllık ev başına net gelirin en yüksek olduğu (11 bin Avro) İngiltere’de, İngilizlerin yakıt ve gıdaya Avrupalıların ortalama ödediğinden daha fazla ödediği bildirildi. Polonya’nın, çalışma saatleri ve tatil günlerinin fazlalığı konusunda başı çektiğinin belirtildiği araştırmada, İngilizlerin ise haftada ortalama 37 saat çalıştıkları ortaya çıktı. Araştırma, Fransızların, bu 10 ülkenin ortalamasına bakıldığında, daha erken emekli olduklarını ve daha uzun yaşadıklarını, daha az kazansalar da gıda, elektrik ve doğal gaza daha az ödediklerini gösterdi. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Örümcek, vejetaryenliği seçti |
Meksİka’da bir örümcek türünün ‘’vejetaryenliği seçtiği’’ görüldü. Etobur olarak bilinen yaklaşık 40 bin örümcek türünden ‘’Bagheera kiplingi’’nin karıncalara evsahipliği yapan akasyaları tercih ettikleri belirlendi. ‘’Current Biology’’ dergisindeki makalede araştırmacılar, akasyanın dikenlerine yuva yapan karıncaların bu bitkiyi otobur hayvanlardan koruduğunu, bunun karşılığında akasyanın şekerli nektarıyla ve yağ ve protein bakımından zengin yaprakçıklarının ucuyla beslendiğini bildirdiler. ‘’Bagheera kipling’’in de karıncaları ‘’örnek aldığına’’ dikkati çeken Villanova Üniversitesi’nden Christopher Meehan ve ekibi, ilk kez bir örümcek türünde bu durumun gözlemlendiğini vurguladılar. Ankara / aa |
14.10.2009 |
Uyuşturucu bağımlılığına aşı tedavisi, çare olabilir |
AmerİkalI bilim adamları, kokain bağımlılığını ortadan kaldırmaya yarayacak bir aşı üzerinde çalışıyor. ABD’deki Yale ve Baylor üniversitelerinde görev yapan bir grup bilim adamı, “Archives of General Psychiatry” adlı tıp dergisine yaptığı açıklamada, üzerinde araştırma yapılan aşının, kokain kullanan insanlarda ortaya çıkan mutluluk duygusunu bastırdığını, böylece bağımlıların kokain kullanımını azalttığını belirtti. Aşının kanda, kokainin beyne ulaşmasını engelleyen antikorların oluşumuna yol açtığı, bunların kokain moleküllerini kaplayarak etkisiz hale getirdiği bildirildi. Derginin haberinde, sadece ABD’de yaklaşık 1,6 milyon kokain bağımlısının bulunduğu ve bu kişilerin tedavisinin her yıl milyarlarca dolara mal olduğu ifade edildi. Washington / aa |
14.10.2009 |
Bir “ilkel gezegen” keşfedildi |
Güneş Sistemi’nin ikinci büyük gök taşı Pallas’ı yakından inceleyen Amerikalı bilim adamları, bu gök cisminin aslında büyük gezegenlerin yapı taşı olan bir “protoplanet” (ilkel gezegen) olduğuna karar verdi. Los Angeles California Üniversitesi’nden (UCLA) araştırmacılar, Science dergisinde yayımladıkları makalede, Hubble uzay teleskobuyla yaklaşık 600 km genişliğinde ve greyfurt biçimindeki Pallas gök taşı üzerindeki son incelemelerinde bu sonuca vardıklarını belirtti. Gezegenlerin oluşum teorisine göre, protoplanetlerin, gezegen haline gelme sürecindeki gaz bulutu, kaya ve toz parçacıkları olduğunu belirten bilim adamları, bu gök cisimlerinin yavaşça birbirlerinin yörüngelerine girdiklerini ve aşamalı olarak gerçek bir gezegen oluşturma yolunda birbirleriyle çarpıştıklarını kaydetti. UCLA araştırmacıları, bu büyük gök taşlarını sadece gezegenlerin yapı taşları olarak değil, aynı zamanda gezegen oluşumunu incelemede bir zamanı durdurma şansı olarak gördüklerini belirterek, Hubble uzay teleskobuyla Pallas’ın boyu ve biçimi konusunda yeni ölçümler yaptıklarını ifade etti. 1802’de keşfedilen Pallas Güneş’ten 400 milyon km uzakta bulunuyor. Los Angeles / aa |
14.10.2009 |
İnternet seline dikkat |
Son yıllarda sanal dünyada hızla artan ve internet alt yapısını felç eden DDOS (Distributed Denial Of Service) saldırıları Microsoft Türkiye Ofisi’nin düzenleyeceği toplantıda mercek altına alınacak. Bilgi Güvenliği Uzmanı Huzeyfe Önal, yaptığı açıklamada, yarın Microsoft Türkiye Ofisi’nde düzenlenecek toplantıda, çeşitli kurum ve kuruluşların bilgisayar güvenliği ve altyapı sorumlularına DDOS saldırıları ve korunma yöntemlerine ilişkin bilgi vereceğini söyledi. DDOS saldırılarının internet dünyasında henüz çözümü bulunamayan tehditlerden biri olduğunu kaydeden Önal, ‘’Gerçek hayattaki sel felâketlerine benzer yapıda olan bu saldırı tipinde amaç şirketlerin, ülkelerin internet altyapılarını işlevsiz hale getirmektir. Korunmasız ev kullanıcılarının PC’lerine yüklenen kötü amaçlı yazılımlarla oluşturulan sanal ordular, DDOS saldırılarının baş kaynaklarıdır’’ dedi. Son yıllarda Türkiye’deki bir çok internet portalı, bankalar ve internet servis sağlayıcıları için kâbus olmaya başlayan DDOS saldırılarının, sebebi teknik olarak tam anlaşılamadığı için tedbir alınamadığını kaydeden Önal, ‘’Oysa gerçek dünyada sel felâketlerine karşı nasıl tedbir alınabiliyorsa sanal dünyanın yıkım felâketi olan DDOS saldırıları da belirli seviyeye kadar engellenebilir’’ diye konuştu. İstanbul / aa |
14.10.2009 |