05 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Efsanelerimiz Avrupa’da

CUMHURİYET Üniversitesi (CÜ) Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necati Demir’in yaklaşık 20 yıllık çalışma sonucu Türkiye’nin çeşitli yörelerinden derlediği Türk efsaneleri, Almanya’da seri halinde kitap olarak yayınlandı.

Prof. Dr. Demir, yaptığı açıklamada, efsanelerin insan ile insanı, insan ile coğrafyayı, insan ile diğer varlıkları, insan ile maneviyatı birbirine gönül bağıyla bağlayan unsurlar olduğunu söyledi.

Sözlü kültürün en önemlilerinden birinin de efsaneler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, ‘’Efsaneler edebi bir tür olmanın ötesinde muazzam bir eğitim aracıdır. Okulların hiç kurulmadığı, kurulduktan sonra da okulların ve öğretmenlerin yetişemediği, az geldiği durumlarda insan eğitiminin en önde gelen vasıtalarından birisi efsaneler olmuşlardır’’ diye konuştu.

Yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü çalışmalarla Türkiye’nin büyük bir bölümünde yaptığı alan araştırmalarında dil, tarih ve kültür konularında elde edilen malzemeleri arşivlediklerini belirten Demir, ‘’Arşivlediğimiz konulardan biri de efsanelerdir. Efsane kültürü bakımından Türk dünyasının çok zengin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk dünyasının güzel ve önemli bir bölümü olan Türkiye de doğal olarak aynı özellikleri taşımaktadır. Adeta her ağacın, her kuşun, her böceğin, her hayvanın, her taşın, her büyük şahsiyetin efsanesi bulunmaktadır’’ dedi.

Efsaneler konusunda son derece değerli akademik araştırmalar yayımlandığını ifade eden Demir, ‘’Ancak bu zenginlikle oranladığımızda yeterli ölçüye ulaştığını söylemek zordur. Günümüzde kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve iletişim araçlarının yer vermemesi sebebiyle efsaneler unutulmaya yüz tutmuştur’’ diye konuştu. Böyle bir hazineden yeni nesillerin mutlaka yararlanması gerektiğini söyleyen Demir, ‘’Yararlanmanın ötesinde bu gelenek, kopukluk olmadan mutlaka yeni nesiller tarafından sürdürülmelidir. Kısacası her Türk vatandaşı bu efsaneleri okumalı ve sonraki nesillere nakletmelidir’’ dedi. Bütün bunları dikkate alarak efsaneleri yeniden canlandırmak için yeni bir araştırma başlattıklarını bildiren Prof. Dr. Demir, ‘’Bu araştırmamızın amacı, ayrıntılara girmeden Türkiye’de anlatılan bütün efsanelerin metinlerini yayımlamaktır. Bu çalışmamızı imkanlar ölçüsünde, bütün efsane metinleri yayımlanana kadar devam ettirmek düşüncesindeyiz’’ diye konuştu. Kitaplarda ‘’Bir Yudum Su ve Serçe Kuşu’’, ‘’Guguk ile Salman’’, ‘’Askerlere Süt Veren Keçi’’, ‘’Haguk ile Guguk’’, ‘’Çoban ve Kavalı’’, ‘’Ormanların Bekçisi Yılan’’ gibi çok sayıda efsane yer alıyor. Sivas / aa

05.10.2009


 

Aya İrini Müzesi’nde restorasyon

TOPKAPI Sarayı’nın dış avlusunda yer alan Aya İrini Müzesi’nin dış cephesi, İstanbul 2010 Kültür Başkenti faaliyetleri kapsamında onarılacak.

Konuyla ilgili bilgi veren Ayasoyfa Müzesi Başkanı Doç. Dr. A. Haluk Dursun, Ayasofya grubuna bağlı olan Aya İrini Müzesi’nde yapılacak dış cephe bakım ve onarım çalışmalarının bütçesinin 2010 Ajansı tarafından karşılanacağını belirtti. Dursun, ihale işlemlerinin bittiğini ve çalışmaların bu ay içerisinde başlayacağını belirtti.

Dursun, Doğu Roma döneminden kalma bir eser olan Müzenin, İstanbul’un birinci tepesinde bulunduğunu ve şehrin deprem bölgesinde yer alması nedeniyle hem zemindeki oynamalara, hem de dışardan rüzgâr, kar, yağmur gibi dış etkenlere açık bir bina olduğunu söyledi.

Bu sebeple binada, dış yüzeyinden içeriye giren rutubetten kaynaklanan yapısal bozuklukların ortaya çıktığını ifade eden Dursun, kar ve yağmur suları, rüzgârlar, tozlar, yabani otlar, cam kırıkları ve cam aralıklarındaki boşlukların binaya zarar verdiğini kaydetti.

AYA İRİNİ MÜZESİ

BİZANSLILARIN ‘’Patrikhane şapeli’’ diye niteledikleri Aya İrini, 8. ve 9. yüzyıllarda yaşanan şiddetli depremlerde hasar gördü. İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nı çevreleyen Sur-ı Sultani içersinde kalması dolayısıyla camiye çevrilmediği için önemli bir mimarî değişikliği uğramayan Aya İrini, önce iç cephane, sonra da Harbiye Nezareti’nin silâh ambarı olarak kullanıldı. 1908’de yeni bir askerî müzenin kurulması için Aya İrini’de çeşitli tarihsel malzemeler depolandı. Daha sonra açılan bu müze 1949’a kadar ‘’Askerî Müze’’ olarak hizmet verdi. 1974-1976 yılları arasında yapılan çalışmalarda nemden arındırmak amacıyla çevresindeki toprak dolguları kaldırılan müze, 1973’ten beri birçok san'at faaliyetine ev sahipliği yapıyor. İstanbul / aa

05.10.2009


 

‘2010 Kültür Elçileri’ eğitime başladı

nİSTANBUL 2010 Avrupa Kültür Başkenti programında kültür elçiliği yapacak gençlerin eğitimine, Marmara Belediyeler Birliği’nde başlandı. Gönüllü Kültür Elçileri’nin ilk eğitiminde, Doç. Dr. Zeynep Ertuğ tarafından “İstanbul Kent Yaşamında Kutlamalar” konulu seminer verildi. İstanbul Kültür Elçileri’nin eğitimi, İstanbul Üniversitesi Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Zeynep Ertuğ’un “İstanbul Kent Yaşamında Kutlamalar” konulu semineriyle start aldı. Osmanlı Döneminde, İstanbul’da yapılan kutlamalar, şenlikler, festivaller, düğün ve törenler gibi çeşitli kutlamalar, birbirinden güzel görsel eserler kullanılarak Gönüllü Kültür Elçilerine anlatıldı. Program boyunca şehrin genel panoramasını görme imkânı bulan Gönüllü Kültür Elçileri, özellikle o dönemlerde İstanbul’daki insanların nasıl yaşadığına ve ne gibi şenlikler yaptığına şahit oldular.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Marmara Belediyeler Birliği’nin birlikte düzenlediği ‘İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’ hazırlık çalışmaları kapsamında, Dursun Gürlek “İstanbul Tarihi ve Kültürü”, Doç. Dr. Haluk Dursun “İstanbul’da Yaşama Sanatı”, Ömer Erdem “Türk Edebiyatında İstanbul”, Süleyman Faruk Göncü “Semt Semt İstanbul” semineri verecek. Gönüllü Kültür Elçilerine yönelik faaliyetler, 15 Ekim’de Marmara Üniversitesi İstanbul Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Recep Bozlağan’ın “İstanbul’un Geleceği; Geleceğin İstanbul’u” konulu semineriyle sona erecek. İstanbul / Recep Bozdağ

05.10.2009


 

Fransa’da, Türkiye mevsimi

FRANSA’DA devam eden “Türkiye Mevsimi” faaliyetleri çerçevesinde, başşehir Paris’in kaplıcalarıyla ünlü banliyösü Enghien-les-Bains’de farklı yönleriyle İstanbul tanıtılacak. “boDig09” (Sentez Bedenler) sergisi, Enghien-les-Bains Kültür Merkezinde açıldı. Açılışta neyzen Kudsi Ergüner Fransız müzisyenlerle konser verdi. 3 Ocak 2010 tarihine kadar sürecek “boDig09” sergisine katılan 7 Türk san'atçı, İstanbul’un ritmi, kokusu, hızı, sesi ve hareketini yansıtan interaktif eserler sunacak. BoDig derneği başkanı Aylin Kalem, yaşları 22 ile 42 arasındaki san'atçıların çalışmaları ile ilgili şunları söyledi: “Bu sergide İstanbul’un ritmi, kokusu, hızı, sesi ve hareketi gibi insanın kendi bedeninde hissettiği yönleri yeni teknolojilerin sunduğu olanakları kullanarak hazırladık. Türkiye’yi ‘öteki’ olarak göstermek yerine bu yerelliğin ürettiği bedenselliği ziyaretçilerin deneyimine sunmayı amaçladık. Çalışmalarımızda insana etrafıyla kurduğu ilişkide en doğrudan teması oluşturan, algılarımızın kaynağı, çevremizi anlamamızı sağlayan bir ara-yüz olan ‘beden’den yola çıktık. Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakere sürecinde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti arefesinde ve Fransa’da Türkiye Mevsimi kapsamında bu sergi aslında halklar arası değil kişiler arası bir etkileşimi amaçlıyor.” Paris / aa

05.10.2009


 

BİR KİTAP Hz. Aişe (ra)

MÜ'MİNLERİN en mümtaz annesi Hazreti Aişe’nin (ra) hayatı Dr. Reşit Haylamaz tarafından kaleme alınmış ve Işık yayınları tarafından okuyucunun beğenisine sunulmuş.

05.10.2009


 

BİR DERGİ 7edi eklim

KÜLTÜR Sanat Medeniyet Edebiyat sloganıyla çıkan 7edi İklim dergisi 234. sayısında Hâfız Yusuf Çerçi, B. S. Sezgin ve Yücel Çakmaklı kapağa çıkarılmış.

05.10.2009


 

İletişim bir san'attır

MARMARA Belediyeler Birliği’nde “Etkili İletişim, Beden Dili ve Hitabet” semineri düzenlendi. İletişim Uzmanı Enver Seyitoğlu, “İletişim bir san'attır ve etkili iletişim hayatın her aşamasında şarttır” dedi. Seyitoğlu, doğru iletişimin hayatın her aşamasında gerekli olduğunu dile getirirken, “Beden dilinin yerinde, zamanında ve doğru kullanımı çok önemlidir. Hayat bir iletişimdir ve iletişim bir san'attır. Doğumdan ölüme kadar sürekli iletişim halindeyiz. İletişimin en önemli bölümü muhabbet ve güler yüzdür. Güler yüz en büyük sadakadır. Tatlı dil ve güler yüzle çözülmeyecek problem yoktur” dedi.

05.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.