20 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

“GÜNLÜK İDARE”Yİ HÜKÜMET YAPIYOR

Cumhurbaşkanı Gül'ün “Demokratik açılım MGK toplantısına gelecek mi?” sualini cevaplarken kullandığı “Şüphesiz MGK'da Türkiye'nin en önemli meseleleri konuşulur. Türkiye'nin en büyük sorunuysa şüphesiz MGK'da da bunlar konuşulur. Konuşuluyor da zaten Biz Güvenlik Kurulunda ne konuşuyoruz? Günlük Türkiye'nin idaresini hükümet yapıyor. Türkiye'nin önemli, hükümet üstü meselelerini MGK'da hep beraber konuşuruz” ifadeleri yadırgandı.

MGK BUGÜN KÖŞKTE TOPLANACAK

Bu arada MGK bugün Gül'ün başkanlığında toplanacak. Çankaya Köşkünde saat 13.30'da başlayacak iki aylık olağan toplantıda, iç ve dış gelişmelerle, hükümetin gündeme getirdiği “demokratik açılım projesi”nin değerlendirilmesi bekleniyor. Toplantıya, 30 Ağustos'tan itibaren emekliye ayrılacak olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu son kez katılacak.

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’Demokratik açılım’’ çalışmalarına yönelik bir soru soran gazetecinin ‘’İçişleri Bakanı’nın temasları devam ediyor. Bir yandan da İmralı’dan bir yol haritası...’’ sözleri üzerine, ‘’İmralı falan onları unut. Onlar muhatap değil’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu tarafından Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan’ın Türkiye’nin BM Nezdinde Daimî Temsilciliğine atanması dolayısıyla Sheraton Otel’de verilen resepsiyona katıldı. Cumhurbaşkanı Gül’ü otele gelişinde Davutoğlu ve Apakan kapıda karşıladı.

Resepsiyonun düzenlendiği salona girmeden Davutoğlu, Apakan ve eşleriyle basına poz veren Cumhurbaşkanı Gül, resepsiyon salonunda dâvetlilerle kısa süre sohbet etti. Cumhurbaşkanı Gül, resepsiyondan ayrılırken gazetecilerin ‘’demokratik açılım’’ çalışmalarına yönelik sorularını cevapladı. ‘’Demokratik açılım çalışmasının 20 Ağustos Perşembe günü gerçekleştirilecek MGK toplantısında gündeme gelip gelmeyeceğinin’’ sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘’Şüphesiz MGK’da Türkiye’nin en önemli meseleleri konuşulur. Türkiye’nin en büyük sorunuysa şüphesiz MGK’da da bunlar konuşulur. Konuşuluyor da zaten. Biz Güvenlik Kurulu’nda ne konuşuyoruz? Hükümet’in Türkiye ile ilgili icraatlarını zaten Hükümet yapıyor. Günlük Türkiye’nin idaresini onlar yapıyor. Türkiye’nin önemli, hükümet üstü meselelerini MGK’da biz hep beraber otururuz, konuşuruz’’ dedi. Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin ‘’Kürt açılımı ile ilgili gelişmeler oluyor. İçişleri Bakanı’nın temasları devam ediyor. Bir yandan da İmralı’dan bir yol haritası...’’ sözleri üzerine, ‘’İmralı falan onları unut, geç. Sen soruyu başka türlü sor. Onlar muhatap değil’’ dedi.

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Türkiye’de bir mesele var. Herkesin kendi meselesini, problemini kendisinin çözmesi gerekir. Bir ülke kendi sorunlarını kendi inisiyatifiyle çözmezse başkaları günü gelir daima bunu istismar eder. Bugün de gerek Türkiye içindeki konjonktür gayet açık, müsait. Tartışılıyor bütün bu konular açık seçik, medenice tartışılıyor. Daha da önemlisi uluslar arası konjonktür de çok müsait.

Her zaman müsait olmayabilir. Bazen çok daha farklı da olabilir. Türkiye büyük bir ülke, medeni bir ülke, demokratik standartlarını yükseltmek isteyen bir ülke, hedefleri belli olan bir ülke. Bütün bu konuları cesur bir şekilde çalışmak, Türkiye’deki bütün vatandaşlarımızın birliğini, beraberliğini daha güçlendirmek herkesin vatanına, ülkesine, Türkiye Cumhuriyeti’ne olan aidiyetini daha güçlendirmek yönünde yapılacak çalışmalar doğrudur diye düşünürüm. Ayrıca şu da bir gerçek ki bütün bu yapılan çalışmalar neticesinde Türkiye’nin üniter yapısının daha güçlü hale gelmesi gerekir, ileride herhangi bir tehdit olmaması gerekir. Çünkü birliğimiz ve beraberliğimiz her şeyin önünde gelir, ama tüm bunları yaparken de medeni, büyük, güçlü bir ülkenin öz güveni içerisinde hareket etmek gerekir. Tartışmaları hep bu yönde görmek gerekir. ‘O şunu söylemiş, bunu söylemiş’ gibi başka yönlere de çekmemek gerekir. Bunlar Türkiye’nin kendi inisiyatifidir. Böyle olması gerekir.’’

Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilerin muhalefetin ‘’demokratik açılım’’ çalışmalarına yönelik sert eleştirileri olduğuna ilişkin sözleri üzerine, ‘’Tabiî ki muhalefet de düşüncelerini paylaşacak, Hükümet de düşüncelerini paylaşacak. Basında canlı bir tartışma vardır. Bütün bunlardan olumlu şeyleri alıp demin söylediğim istikamette gitmek gerekir. Tekrar söylüyorum, her ülkenin kendi sorununu kendi gücüyle çözmesi gerekir. Yoksa günü gelir başkası istismar eder. Vaktiyle de istismar etmişlerdir’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, bu süreçte muhalefet liderleriyle görüşüp görüşmeyeceği sorusuna da ‘’Ben daha önce görüştüm biliyorsunuz. Bu konuları da o zaman görüştüm, ama her konu açıklanmaz dışarı. Günü gelirse tekrar görüşülebilir, neden olmasın’’ cevabını verdi. Ankara / aa

20.08.2009


 

İLK TERAVİH, İLK SAHUR

11 ayın sultanı Ramazan'da, bugün ilk teravih namazını kılıp, imsaktan önce sahura kalkacağız. Ramazan ayının ilk orucunu ise yarın tutacak ve akşamında iftar edeceğiz.

8 yil boyunca günde 15-16 saat oruç tutacağiz

Yaz Ramazanları başlıyor

Ramazan ayı, ay takviminin 355 gün çekmesi sebebiyle, 33 yıl aradan sonra tekrar yaz aylarına denk gelmeye başlıyor. Önümüzdeki 8 yıl boyunca yaz aylarına rastlayacak Ramazan’da, bu yıl günde yaklaşık 15 saat oruç tutacağız. 11 ayın sultanı ramazanda, yarın ilk teravih namazı kılınacak, gece yarısından sonra da sahura kalkılacak. 33 yıl sonra ağustos ayına denk gelen ramazan ayının ilk orucu ise 21 Ağustos Cuma günü açılacak. Ramazan dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı çeşitli hazırlıklar yaptı. Buna göre, ramazan süresince zorunlu olmadıkça hiçbir cami görevlisine izin verilmeyecek, görevlisi olmayan hiçbir cami bırakılmaması yönünde çaba harcanacak. Müftülüklerce ramazana özel vaaz ve irşat programları hazırlanacak. Camilerde elektrik, ısıtma ile ses cihazları, cemaati rahatsız etmeyecek şekilde çalıştırılacak. Merkezi konumdaki bazı camiler, merkezi vaaz sisteminden ayrılacak. İlahiyat fakülteleri öğretim üyeleri, eğitim merkezi öğretmenleri, imam-hatip liseleri meslek dersleri öğretmenleri ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretmenleri, emekli müftü, vaiz ve liyakat sahibi imam hatiplerin kendi camilerinde vaaz etmelerine katkı sağlanacak. Vaazlar zamanında başlayıp ezanla bitirilecek. Camilerin, şadırvanların ve cami tuvaletlerinin temizliği yapılacak, ayrıca camilerin havalandırılmasına ve klimaların cemaati rahatsız etmeyecek şekilde çalıştırılmasına özen gösterilecek. Ankara/aa

20.08.2009


 

Özal, Çekiç Güç ve OHAL’de hata yaptı

Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Çekiç Güç ve OHAL konularında hata yaptığını söyledi. Kendisinin Özal’ı uyardığını ifade eden Güzel, “Özal’ın hatası, Körfez krizinden sonra Amerika’nın teklifiyle Çekiç Güç’ün kurulmasına müsaade etmesidir. Özal’ın iyi niyetli girişimine rağmen Amerika ve Batı bunu kötüye kullandı” dedi.

ESKİ bakanlardan Hasan Celal Güzel, OHAL’in kurulması gündeme geldiğinde devrin Başbakanı Özal’a OHAL’in yanlış olduğunu söylediğini ancak ikna edemediğini söyledi. Güzel, Özal’ın Cumhurbaşkanı iken Amerika’nın teklifiyle Çekiç Güç’ün kurulmasına müsaade ederek de hata yaptığını ifade etti.

Türkiye’nin gelişme, kalkınma ve sosyal refahının önündeki en büyük engel olarak görülen terör sorununu bitirmek için başlatılan ‘Demokratik açılım süreci’ne bir destek de eski bakanlardan Hasan Celal Güzel’den geldi. Yürütülen sürecin adının dikkatli konulmasını isteyen Güzel, Türkiye’nin ‘Kürt sorunu’ gibi bir meselesinin olduğuna inanmadığını, geçmişte yapılan OHAL uygulaması gibi hatalara, bugün de ‘Kürt Sorunu’ gibi ifadelerin eklenmemesi gerektiğine işaret etti.

Sorumluluğu olan devlet adamlarının bu kavramı kesinlikle kullanmaması gerektiği uyarısında bulunan Güzel, bakanlığı döneminde hem Özal’a, hem de dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e bölgenin Olağan Üstü Hal (OHAL) Bölgesi ilân edilerek sınırlandırılmasının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştığını söyledi. Güzel, “Bölgede OHAL şartlarının uygulanmamasının daha doğru olacağını, ama bu yönetimi kurarak sanki Türkiye’de iddia edildiği gibi bir Kürdistan bölgesi varmış gibi sınır çizmenin doğru olmadığını söylemiştim. Hatta bunu o zaman Evren’e de gidip anlatmıştım. OHAL uygulamasına girişildi. Ben aynı kanaatimi muhafaza ediyorum. OHAL, o sınırları pekiştirmekten başka işe yaramadı.” dedi.

Türk siyasetine damgasını vuran Turgut Özal ve Süleyman Demirel’le uzun yıllar mesai arkadaşlığı yapan Hasan Celal Güzel, hükümetin terörün bitirilmesine yönelik başlattığı ‘demokratik açılım’ ile Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın soruna ilişkin yaptığı çalışmaları değerlendirdi.

Bölgenin sorunlarına ‘Kürt sorunu’ demenin yanlış olduğunu ve böyle bir sorun olduğuna inanmadığını vurgulayan Güzel, “Mesela Güneydoğu, diğer bölgelere göre geri kalmıştır. Orayı kalkındırmak lâzım. Türkiye’de bir terör sorunu vardır. Kürtçülerin bir terör örgütü vasıtasıyla Türkiye’yi bölüp parçalamak için yaptıkları kanlı saldırılardır. Bunun neticesinde 30 bin civarında kişi vefat etmiştir. Normal Kürt kardeşlerimizin hiçbir ilgisi yoktur. Bu PKK’nın, şu an hapishanede olan Abdullah Öcalan’ın ve Meclis’teki DTP’nin tezgâhladığı bir iştir. Dış ve iç odaklar da bu konuda ellerinden geleni yapmaktadırlar. Türkiye’yi parçalamaya çalışmaktadırlar. Hangi demokratik hak, sosyal, ekonomik şart getirilirse getirilsin, o bölge Türkiye’nin en gelişmiş bölgesi olsa yine bir avuç Kürtçü bölme, parçalama, nihayetinde ayrı devlet kurma hedefinden vazgeçecek değildir. Bu tarihi bir olgudur.” diye konuştu.

Turgut Özal’ın da bölge siyasetine ilişkin doğruları ve yanlışları bulunduğuna işaret eden Güzel, Özal’ın Körfez Savaşı sırasında Musul ve Kerkük’e kadar girmek istediğini anlattı. Güzel, baba Bush’un önce buna izin verdiğini ama sonunda caydığını açıkladı. “Buna rağmen Turgut bey girmek istedi ama dönemin Genelkurmay Başkanı ‘hazır değiliz’ diye karşılık verdi. Zamanın Başbakanı Akbulut da buna karşı çıktı.” diyen Güzel, girilmiş olsaydı belki bu işin o zaman kökünden halledilmiş olabileceğini savundu. Özal’ın ‘Kuzey Irak halkının da Türkiye’ye bağlanmak istediğini’ bildiğini dile getiren Güzel, bu konuda temaslar yaptığını belirtti.

Güzel, Özal’ın hatasını ise şöyle anlattı: “Özal’ın hatası, Körfez krizinden sonra Amerika’nın teklifiyle Çekiç Güç’ün kurulmasına müsaade etmesidir. Tabi burada maksat 36’ncı paralelin Kuzeyindeki bölgede Saddam diktatoryasının etkinliğini azaltmaktı. Ancak Özal’ın iyi niyetli girişimine rağmen Amerika ve Batı bunu kötüye kullandı. Devlet otoritesinden mahrum olan 36. paralelin Kuzeyi, yani Peşmergelerin yaşadığı Kuzey Irak, bir devlet alt yapısına bürünmeye başladı. Çünkü artık Saddam’ın da tesiri kalmamıştı. Türkiye de bu bölgede faaliyette bulunmayınca problem haline geldi. Bu da o dönemde önemli bir hatamızdır. O bölgede PKK’nın yuvalanması ve gelişmesi de bu sayede meydana gelmiştir. Onun için Kuzey Irak konusunun halledilmesi lazım ki bu iş temelinden kurutulabilsin.”

ÖZAL’DAN ‘3-5 ÇAPULCU

İFADESİNİ DUYMADIM”

Terör örgütü PKK’nın Eruh’ta ilk eylemini gerçekleştirdiği zaman Özal’a atfedilen ‘3-5 çapulcu’ ifadesi ile ilgili soruya karşılık Güzel, “Ben böyle bir şey hatırlamıyorum. Ama devlet adamları bazen terör örgütlerinin saldırılarını devletin büyüklüğüyle mütenasip bir şekilde küçümseyebilirler." dedi. ‘Özal işi ciddiye almadı’ şeklindeki ithamlar tamamen yanlıştır. O zaman yapılan güvenlik toplantılarına, başkanlık ettiğini, silahlı kuvvetlerden çok daha önce emniyet teşkilâtında özel birimler kurduklarını anlatan Güzel, Çevik kuvvet bu şekilde ortaya çıkmış ve çok önemli fonksiyon icra etmiştir. Daha sonra silahlı kuvvetler gecikmeli de olsa bunun önemini gördü ve onlar da çok güzel komando birlikleri kurdular." dedi. Ankara / cihan

20.08.2009


 

Şahin: Açılım sürecinde Meclis üzerine düşeni yapar

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mehmet Ali Şahin, demokratik açılım sürecinde Meclis’in üzerine düşen görevi yapacağını söyledi. Şahin, “Demokratikleşme açısından Meclis’e görevler düşebilir, yasa değişiklikleri, Anayasa değişikliği olabilir, diğer mevzuatlarda değişiklikler olabilir.

Bunlar Hükümet tasarısı olarak gelir Meclis’e ya da milletvekilleri teklif sunarlar. Her iki halde de Meclis elinden gelen gayreti, çabayı gösterir.” dedi.

İstanbul Valiliği’ne gelerek Vali Muammer Güler’i ziyaret etti. Şahin burada demokratik açılımla ilgili sorulara muhatap oldu. Siyasî konulara değinmek istemediğini belirten Şahin bu süreçte TBMM’ye görev düşmesi durumunda gerekenin yapılacağını bildirdi.

İstanbul Valiliği’ne gelen Mehmet Ali Şahin tören mangasınca karşılandı. Valilik özel defterini imzalayan Şahin daha sonra Vali Güler ile sohbet etti. Şahin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Demokratik açılım ve Abdullah Öcalan’ın muhatap alınıp alınmayacağı ile ilgili soruya TBMM Başkanı Şahin, Bu konuda gerek hükümet yetkilileri gerekse sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuna açıklama yaptı. Benim Meclis Başkanı olarak bir açıklama yapmama ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.” dedi. Bakan Şahin, demokratik açılım ile ilgili soruların hükümete ve konuyla ilgili çalışma yapan bakanlara yöneltilmesi gerektiğini dile getirdi. Şahin, “Benim mensubu olduğum siyasî partiyle üyelik bağım devam ediyor ama bir siyasî faaliyette görevde kaldığım süre boyunca siyasi faaliyette bulunmam söz konusu değil. O nedenle siyasî içerik sorulara cevap veremeyeceğim” dedi.

CHP ve MHP’nin tavrına ilişkin bir soru üzerine de Başkan Şahin, “Siyasî değerlendirme benden istemeyin. Bununla ilgili hükümet temsilcileri, ilgili kişiler açıklama yaparlar. Ben şu andaki görevim itibariyle bütün siyasî görüşlere yakın durumdayım. O nedenle bir siyasî partiyi, davranışı nedeniyle eleştirecek ya da methedecek durumda değilim” ifadelerini kullandı. İstanbul / cihan

20.08.2009


 

Hollanda helâl gıdayı benimsedi

Hollanda’da İslâmî kurallara göre hazırlanan et ve öteki gıdaların tüketiminin giderek yaygınlaştığı, Hollandalıların da bu gıdaları daha çok benimsemeye başladığı bildirildi.

Venlo şehrinde İslâmî usûllere göre et ve et ürünleri üretimi yapan “Mekkafood” adlı fabrikanın satış müdürü Rene van Apeldoorn, Hollanda Haber Ajansı ANP’ye yaptığı açıklamada, kamuoyunda “helâl gıda” olarak bilinen ürünlere talebin son yıllarda önemli oranda arttığını, bu yüzden son bir yılda bu ürünlerin üretimini yüzde 25 oranında arttırmak zorunda kaldıklarını söyledi. Rene van Apeldoorn, bu artışın büyük ölçüde Müslüman olmayan Hollandalı tüketicilerin söz konusu ürünleri daha çok tercih etmesinden kaynaklandığını belirtti.

Hollandalıların haftada ortalama, kendi üretimleri olan ve “helâl pizza” olarak bilinen 80 bin Türk lahmacunu tükettiğini anlatan Hollandalı satış müdürü, pazarda özellikle hamburger türü hazır helâl gıdalara ilginin arttığını kaydetti. Verilen bilgiye göre Mekkafood et ürünleri fabrikası, son bir yılda 8 bin tona yakın et işledi. Amsterdam / aa

HELÂL SERTİFİKA NEDİR?

HelÂl sertifikalama, muteber, ehil ve tarafsız bir kurumun, söz konusu üretimi denetlemesini, helâl standartlarla uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını teyit etmesini ve buna bağlı olarak, onaylanmış bir belge vermesini kapsayan bir yöntem. Gıdalarda helâl olma şartı ile birlikte, sağlığa uygunluk ve safiyet de olması gereken şartlar arasında. Ayrıca Helâl Sertifikalama ülke yönetiminin kontrol birimlerine gıda emniyeti konusuında destek hizmeti de sağlar. Helâl sertifikalama, Müslüman tüketici için, kabul edilebilir gıdanın ve tüketilebilir ürünün üretilmesi için gerekli. Bu husus dünyadaki 1.5 milyar Müslümanı ve de helâl ürün yemeği tercih eden diğer milyonlarca insanı kapsamakta.

20.08.2009


 

Patlamış mısır çok yararlı

Bİlİm adamları, patlamış mısırda yüksek miktarda antioksidan madde bulunduğunu tesbit etti. Daily Mail gazetesinin haberine göre, ABD’de yapılan araştırmada, patlamış mısırın içinde meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunan “polyphenol” antioksidan maddesine rastlandı.

Bu madde kalp hastalıkları, kanser ve diğer hastalıklarla mücadeleye, vücudun direncini arttırması açısından yardımcı olmasıyla biliniyor. Araştırmayı yapan grubun başkanı, Pennsylvania’daki Scranton Üniversitesi’nden kimyager doktor Vinson, patlamış mısırın içinde yüksek seviyelerde polyphenola rastlamalarına çok şaşırdıklarını, bunun sebebinin de büyük ihtimalle bu yiyeceğin işlem görmemiş olmasından kaynaklandığını ifade etti. Ankara / aa

20.08.2009


 

Video oyunları depresyon sebebi

Vİdeo oyunlarına düşkün yetişkinlerin ağır depresyon riskiyle karşı karşıya kalabileceği bildirildi.

İki Amerikan üniversitesinin uzmanlarınca 19-90 yaşları arasındaki 562 yetişkin arasında yürütülen araştırma, ‘’Amerikan Önleyici Tıp Dergisi’’nde yayımlandı. Yüzde 45,1’i video oynayan deneklerin davranışlarını inceleyen uzmanlara göre, video oyunu oynayan kadınlar, oynamayanlardan daha fazla depresyon belirtisi gösteriyor. Oynayanların genel sağlık durumu oynamayanlardan kötü. Video oyunlarına düşkün erkeklerin de vücut kitle endeksinin (kilo-boy oranı) oyun oynamayanlardan daha yüksek olduğu belirlendi. Aynı şekilde bu erkeklerin internette geçirdiği vakit de daha fazla. Araştırmacılar, video oyunu oynayan kadın ve erkekler arasındaki tek ortak faktörün, internete bağımlılık olduğunun altını çizdi. Araştırmacılardan James Weaver, “video oyunu oynayan erişkinler, daha fazla içe kapanıyor, zihinsel sağlığa bağlı problemlerle daha fazla karşılaşıyorlar” ifadesini kullandı. Washington / aa

20.08.2009


 

TGDF: Vatandaş rahat bir Ramazan geçirecek

TÜRKİYE Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Başkanı (TGDF) Şemsi Kopuz, bakliyat ürünlerinde fiyat istikrarının oluştuğunu belirterek, “Bu ürün grubuna bağlı pek çok üründe geçen yıla oranla fiyat artışı olmadığı gibi, aksine fiyat düşüşleri oldu” dedi.

Ramazan ayının hemen öncesinde tarım, gıda ve içecek sanayindeki son gelişmeler hakkında bilgilendirme toplantısı yapan TGDF başkanı Şemsi Kopuz, Türk Gıda ve İçecek Sektörünün 22bin’den fazla işletmede, 471 bin kişiye istihdam sağlayan ve cari fiyatlarla GSYİH içerisinde 162 milyar TL büyüklüğe ulaşmış, Türk sanayinin 4 büyük sektöründen biri olduğunu söyledi. TGDF’nin binden fazla gıda ve içecek şirketini temsil ettiğini kaydeden Topuz, Ramazan Ayı’nın yaklaşmasıyla gıda ve içecek sektöründe hareketlilik yaşandığını bildirdi. Geçen yıl üzerinde çok konuşulan bakliyat ürünlerinde bu Ramazan, hem üretim hem de stoklar yeterli seviyede olduğunu ifade eden Topuz konuşmasına şöyle devam etti; “Bakliyat ile ilgili veriler, 2009 yılı Türkiye bakliyat üretiminin 1 milyon ton olarak tahmin edildiğini gösteriyor. Bu rakam geçtiğimiz yılın üzerinde. Özellikle bakliyat ürünlerinde bir fiyat istikrarı oluşmuş durumda. Bu ürün grubuna bağlı pek çok üründe geçen yıla oranla fiyat artışı olmadığı gibi, aksine fiyat düşüşleri oldu.”

Pirinç, fasulye ve mercimeğin, ithalatı yapılan ürünler olmakla birlikte, eldeki stoklarla ve gerekli ithalatın çok önceden yapılması dolayısıyla Ramazan ayının rahat geçeceğini dile getiren Topuz, bitkisel yağ, süt ve süt ürünlerinin de hem arzında hem de fiyatı konusunda tüketiciyi sıkıntıya sokacak bir durum söz konusu olmadığını vurguladı. Topuz, şunları söyledi: “Bu veriler ışığında vatandaşımız rahat bir Ramazan geçirecek. Biz üyelerimize tavsiye niteliğinde fiyatlarınızı aşağıya çekin diyoruz. Ramazan’ın aynı zamanda bir hayır ayı olduğunu söylüyoruz. Kumanya fiyatlarında geçen yıla göre yüzde 25’e varan bir indirim oldu.”

ÜMİT KIZILTEPE / İSTANBUL

20.08.2009


 

Öcalan’ın avukatları İmralı’ya gitti

TERÖRİSTBAŞI Abdullah Öcalan’ın avukatları, haftalık görüşmelerini yapmak üzere müvekkillerinin tutuklu bulunduğu İmralı adasına gitti. Dün sabah saat 08.00 sıralarında İmralı’ya geçişlerin yapıldığı Gemlik İlçe Jandarma Komutanlığı’na gelen avukatlar Ömer Güneş, Muhittin Öztüzün, Servet Demir ve Cengiz Çiçek, işlemlerin yapılması için bir süre araçta bekledi. Bu sırada araç içinde gazete okuyan avukatlar, işlemlerin tamamlanmasının ardından içeri alındı. Avukatlar, daha sonra Öcalan’a götürecekleri gazete ve dosyalarla birlikte Jandarma Komutanlığı’na girdi. Bu sırada avukatların elinde önceki ziyaretlerin aksine bu kez siyah bir poşetin de bulunması dikkat çekti. Geçiş işlemlerinin tamamlanmasının ardından, avukatlar siyah camlı minibüsle jandarma eşliğinde İmralı’ya gidecekleri limana hareket etti. Avukatlar herhangi bir açıklama yapmadı. Bursa / cihan

20.08.2009


 

Sözleşmeli personel kamuda büyük sorun

SAĞLIK-Sen Başkanı Mahmut Kaçar, son yıllarda kadrolu memur yerine sözleşmeli personel istihdamının tercih edilmesi sebebiyle kamuda sözleşmeli personel sayısının 200 bine dayandığını hatırlattı. Kaçar, sözleşmeli personel uygulamasının genel istihdam politikası haline dönüştüğünü ve sözleşmeli personelin kadroluların sahip olduğu bir çok haktan mahrum bırakıldığını kaydetti. Kaçar’ın verdiği bilgiye göre en büyük hizmet kolu olan eğitimde, Millî Eğitim Bakanının sözleşmeli personel alımının sonlandırılacağını açıklamasının ardından, Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde farklı istihdam türleri altında çalışan on binlerce personel de kadroya geçmeyi bekliyor. Toplu görüşme masasında sağlık ve sosyal hizmet çalışanları adına yetkili sendika olarak bulunan Sağlık-Sen, sözleşmeli personel istihdamının sona erdirilmesi konusunda ısrarlı. Sendika, sözleşmeli personel uygulaması sona ermedikçe kamuda sosyal adaletin ve çalışma barışının sağlanmasının mümkün olmayacağı görüşünde. Sağlık-Sen Başkanı Mahmut Kaçar, sözleşmeli personel uygulamasının yasal mevzuat gereği zarurî ve istisnaî hallerde uygulanan bir istihdam türü olması gerektiğinin altını çizerken, son yıllarda kamuya alımlar incelendiğinde sözleşmeli personel alımının aslî, kadrolu alımının istisnai hale dönüştüğüne dikkat çekti. Kaçar, kamuda, kadrolu kamu çalışanlarının sahip olduğu birçok sosyal ve özlük haktan yoksun büyük bir sınıf oluşturulmaya çalışıldığını ifade ediyor. Kaçar, Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde kadrolu memurların yanı sıra 4/B, 4924, 4-C, vekil ebe gibi başlıklar altında 80 bini aşkın personel çalıştığını bildirdi. Ankara / AHMET TERZİ

Mahkeme, aileden

yana karar verdi

nEŞ durumu özrü nedeniyle eşinin görev yaptığı ile atamasının yapılması için talepte bulunan bir öğretmen, “elektronik ortamda başvuru yapmadığı” gerekçesiyle başvurusunun reddedilmesi üzerine konuyu yargıya taşıdı. Üyesi olduğu Eğitim-Bir-Sen tarafından Elazığ 2. İdare Mahkemesi’nde açılan davada, yürütmeyi durdurma kararı alındı. Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararında, aile bütünlüğünün Anayasanın 41. maddesinde güvence altına alındığını belirterek, Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Özür Durumuna Bağlı Yer Değiştirmeler” başlıklı 23. maddesinin (b) bendinde yer alan, “Öğretmenlerin zorunlu çalışma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı veya bulundukları görev yerinde, yerleşim yerinde ya da ilde çalışmaları gereken süreyi tamamlayıp tamamlamadıklarına bakılmaksızın bu özür durumundan yer değiştirme isteğinde bulunabilmesi için eşinin, atanmak istediği yerde herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalıştığını belgelendirmesi gerekmektedir” şeklindeki hükmünü dikkate aldı. Aile birimi ve birliğinin muhafazası hususunda gerekli tedbirlerin alınması gerektiği ifade edilen kararda, “Dâvâ konusu işlemin yürütülmesine devam edilmesi halinde telâfisi güç ya da imkânsız sonuçların doğabileceği de açıktır” denildi. Eğitim-Bir-Sen’den yapılan açıklamada, mahkemenin, haklı talebi olmasına rağmen, elektronik ortamda başvuru yapamayan öğretmenin müracaatının dikkate alınmasına, yerinde bir kararla hükmettiği ifade edildi. Ankara / FATİH KARAGÖZ

20.08.2009


 

Yaylalara Ramazan akını!

TÜRKİYE'NİN en sıcak yörelerinden Çukurova’da, daha serin ortamlarda oruç tutmak isteyenler yaylaları doldurmaya başladı. Adana’nın Pozantı ilçesinin Akçatekir, Bürücek ve Kamışlı, Kozan ilçesinin Horzum ve Göller, Karaisalı ilçesinin Kızıldağ, Aladağ ilçesinin Başpınar ve Meydan, Osmaniye’nin Zorkun, Mersin’in Gözne Yaylaları, bu yıl sakinlerinin yanı sıra, Ramazan nedeniyle yaylalara gelen misafirlerini de ağırlayacak. Ramazanı ve bayramı yaylalarda geçirmek isteyen vatandaşlar, ev kiralamak için arayış içerisine girdi. Talebin yoğun olarak yaşandığı Adana’nın Pozantı ilçesinde vatandaşlar, kiralık ev bulabilmek için belediyeden yardım istiyor. Adana/aa

20.08.2009


 

Şoförlere, Ramazan ve tatil dönüşü ikazı

TÜRKİYE'NİN Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı Fevzi Apaydın, Ramazanda sürücülerin birbirlerine daha toleranslı olmalarını isteyerek, ‘’İftara yetişmek için acele edip, kendinizi ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürmeyin’’ dedi. Apaydın, Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte tatil dönüşlerinin hızlanacağına dikkati çekti. Apaydın, ramazanda oruç nedeniyle kan şekeri düşmesi, açlık, susuzluk ve yorgunluğa bağlı olarak reflekslerin yavaşlaması ve dikkat dağılmasına karşı sürücülerin her zamankinden fazla dikkatli olması gerektiğini ifade etti. Ramazan ayı boyunca trafik kazalarından dolayı üzücü haber alınmaması için acele etmeden, trafik kurallarına uyarak ve daha dikkatli bir şekilde araç kullanılmasını isteyen Apaydın, sürücülerin, hız limitlerine, trafik kural ve işaretlerine uyması, uykusuz ve yorgun araç kullanmaması gerektiğine dikkati çekerek, "20 Ağustos tarihine yakın tatilden dönüşle yoğunlaşacak ve trafik artacak’’ ifadelerini kullandı. Ankara/aa

20.08.2009


 

Bakırköy'de de Ramazan davuluna yasak geldi

n BAKIRKÖY Kaymakamlığı, "davulcuların maksatlarını aşarak, örf ve adetlere uygun olmayan şekilde davul çalmalarının vatandaşlarda rahatsızlık oluşturduğu ve gürültü kirliliğine yol açtığı’’ gerekçesiyle, Ankara’nın Çankaya ilçesinde olduğu gibi, bu yıl da ilçede Ramazan ayında davul çalınmasını yasakladı. Kaymakam Dursun Ali Şahin, Ramazan ayında davulcuların aileleriyle birlikte İstanbul’a göç ettiklerini belirterek, ‘’Ramazan davulcuları yürüyerek bir mahallede herkesi düzenli bir zamanda sahura kaldıramaz. Dolayısıyla düzensiz, başına buyruk bir şekilde davul çalarak, insanlar hem rahatsız ediliyor, hem de geleneklere uygun ramazan davulu çalınmıyor. Her Ramazan ayında büyük kentlere binlerce insan ‘davulcuyum’ diye akın ediyor. Davul çalmaktan habersiz kişiler, arabanın arkasına oturup hızla davul çalarak mahalleden geçiyor. Bu şekilde davul çalınmasının yasaklanmasını uygun gördük.’’ Şahin, görev yaptığı 4 yıllık sürede ilçe sınırlarında davul çalınmadığını hatırlatarak, muhtarlardan ‘’Mahalle davulcusu’’ diye kimlik alma döneminin de artık sona erdiğini kaydetti. İstanbul/aa

20.08.2009


 

YAKLAŞIK 15 SAAT ORUÇ TUTULACAK

RAMAZAN ayı, ay takviminin 355 gün çekmesi nedeniyle, 33 yıl aradan sonra tekrar yaz aylarına denk gelmeye başlıyor. Önümüzdeki 8 yıl boyunca yaz aylarına rastlayacak ramazanda, bu yıl günde yaklaşık 15 saat oruç tutulacak. Her geçen yıl oruçlu geçen süre de artacak. Ramazan ayının hazirana denk geldiği 2015’te ise 16 saate yakın oruç tutulacak.Ramazanda ilk iftar, Ankara’da saat 19.47’de, İstanbul’da saat 20.04’te, İzmir’de saat 20.07’de, Çanakkale’de saat 20.13’te, Hakkari’de ise saat 19.00’da yapılacak.

20.08.2009


 

"Kur’ân Kursu öğreticilerine ‘öğretmenlik’ ünvanı verilsin”

TÜRKİYE Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Din-Bir-Sen) hükümetten sözleşmeli görevlilerin kadroluların yararlandığı sosyal haklardan yararlanması ve Kur’ân Kursu öğreticilerine “öğretmenlik” unvanı verilmesini talep ediyor. Sendika, şehir, köy ve mezralarda öğretmen eksiği nedeniyle boş geçen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine orada görev yapan İlahiyat Fakültesi, İlahiyat Ön Lisans mezunu din görevlilerinin girmesini de istedi. Sendikadan yapılan açıklamada, dinî nikah yasağının kaldırılmasını ve belediye memuruna, muhtara verilen nikâh kıyma yetkisinin din görevlilere de tanınmasını isteyen Din-bir-Sen, belediyelerde nikâh memurunun yanında din görevlisinin de görevlendirilerek, isteyenler için resmî nikâhla birlikte dinî nikâhında kıydırılmasının sağlanmasını teklif etti. Recep Gören/Ankara

20.08.2009


 

İmamlara 'teravihi hızlı kıldırmayın' uyarısı

RAMAZAN ayına yönelik camilerde hazırlıklar sürerken, imamlar teravih namazını hızlı kıldırmamaları konusunda bilgilendirildi. Bursa Müftüsü Mahmut Gündüz, Ramazan ayına yönelik hazırlıklar konusunda bir süre önce İnegöl’de ilçe müftüleriyle birlikte toplantı düzenlediklerini hatırlattı. Gündüz, toplantıda teravih namazlarının da ele alındığını ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Toplantıdan sonra ilçe müftülerimiz aracılığıyla imamlarımız teravih namazı konusunda bilgilendirildi. İl genelinde orta yol takip edilmesi gerektiğini ilettik. Ne çok yavaş ne çok hızlı kılınmaması için imamlarımızın duyarlı olmalarını istedik. Bu konuda cemaatten herhangi bir şikayet geleceğini sanmıyorum. Ayrıca teravih namazlarında 4 rekatta bir selam verilecek. Sadece Ulu Cami’de 2 rekatta bir selam bu yıl da geçerli olacak. Ulu Cami’de teravih namazlarında 2 rekatta bir selam eskiden bu yana gelen bir gelenek. Bunu bozmak istemiyoruz.’’ Bursa/aa

20.08.2009


 

Açılıma, DP desteği

DEMOKRATİK Açılım’’ çalışmalarına ilişkin DP-ANAVATAN ortak bildirisinde, ‘’Bölücü terörün sona erdirilip, akan kanın durdurulması için bizler her türlü samimi katkıyı vermeye hazırız’’ denildi. DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, ANAVATAN Genel Başkanı Salih Uzun’un da katılımıyla parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, ‘’Demokratik Açılım’’ konusunda her iki partinin ortak görüşlerini yansıtan bildiriyi açıkladı. ‘’Ülkede, kalıcı bir barış ve toplumsal uzlaşmanın sağlanabilmesi için 25 yıldan beri süregelen bölücü terörün sona erdirilip, akan kanın durdurulması için bizler her türlü samimi katkıyı vermeye hazırız’’ denilen bildiride, bu nedenle ‘’AK Parti’nin içeriğini ve çerçevesini bir türlü ortaya koyamadığı’’ savunulan yaklaşımına bu sorumluluk bilinci içerisinde olumlu cevap verildiği ifade edildi. Türkiye’de siyaset yapan ve ‘’ülkenin meselelerini çözme’’ iddiasındaki hiç kimsenin böylesine önemli bir meseleye ilgisiz kalamayacağı vurgulanan bildiride, şu görüşlere yer verildi:’’Bizim bu yaklaşımımız, AKP ile konuyu görüşmekten dahi kaçınan Parlamentodaki diğer muhalefet partilerinden daha duyarlı ve sağduyulu bir anlayışı yansıtmaktadır. Sayın İçişleri Bakanı’nın medyaya da yansıyan açıklamalarını teyit edecek bir ‘devlet projesi’ açılımı görmekte zorluk çekiyoruz. Çünkü söz konusu proje, devletin kurumlarında değil, AKP çatısı altında hazırlanmaya çalışılmaktadır. O nedenle, AKP’nin içeriği belirlenmemiş bu açılım paketinin maalesef terör örgütü elebaşı ve onunla organik bağını gizlemeyen bir siyasi parti tarafından doldurulması ve topluma empoze edilmesi faaliyetlerinden son derece kaygılıyız. DP ve ANAVATAN olarak bizlerin, devletin varlığından rahatsız olanlarla konuşacak hiçbir şeyimiz olamaz. Şu kesinlikle bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu coğrafyada ilelebet var olacaktır. Ancak, bu vatan coğrafyasında yaşayan, bireysel-demokratik, kültürel ve ekonomik hakları talep edenlerle ilgili olarak devletin bazı yanlış ve eksik uygulamalarından rahatsız olanlar, gönül rahatlığı ile bilmeliler ki bunları hep birlikte iyileştirip, çözmeye samimiyetle varız. Çok büyük bir çoğunluğunun ülkemize ve bütünlüğüne gönülden bağlı olduğunu bildiğimiz ve inandığımız Kürt vatandaşlarımızın bu süreçte sağduyularına ve vicdanlarına her zamanki gibi güveniyor ve ihtiyaç duyuyoruz.’’ Ankara / aa

20.08.2009


 

'Demokratik açılım'a bir destek de KOBİDER'den

KÜÇÜK ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, ‘’Demokratik açılım’’ çalışmalarının tüm kesimlerce sahiplenilip, toplumsal mutabakat açısından desteklenmesinin Türkiye’ye faydası olacağı kanaatini taşıdıklarını belirtti. Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’demokratik açılım’’ olarak nitelenen çalışmalar kapsamında ele alınan sorunların ‘’Türkiye için çok önemli ve bu meselenin Türkiye’nin yıllardır kanayan bir yarası olduğunu, yaranın sarılıp akan kanın bitmesi noktasında hükümet ile hemfikir olduklarını’’ kaydetti. Terör savunması için harcanan paranın ‘’Türkiye’nin dış borcunun neredeyse yarısı kadar olduğunu’’ ifade eden Özgenç, bu para ile binlerce fabrika kurulup istihdam sağlanabileceğini ve ülkenin işsizlik sorununun ortadan kalkabileceğini, ekonomiye büyük külfet getiren bu yükten bir an önce kurtulmaları gerektiğini belirtti. Özgenç, şunları kaydetti: ‘’Sorunun çözümü noktasında demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına alacak, ideolojik olmayan, bireyi koruyan sivil bir anayasa bir an önce hazırlanarak, ancak böylelikle sorun kökünden çözülebilir. Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok milleti bünyesinde muhafaza ederek mozaik oluşturduğunu, Türkiye’nin de aynı sistemi uygulamasıyla uzun yıllar huzur içerisinde birliktelik sağlanabilir. Bu düşünce ile ‘demokratik açılımı’ içtenlikle destekliyor ve hükümetin sivil toplumun katkılarını alarak ortak çözüm arama anlayışını doğru buluyoruz. ülkede top yekun huzur, mutluluk ve istikrar olamaz." İstanbul / aa

20.08.2009


 

Sağlıkta ‘Merkezî Hastane Randevu Sistemi’

SAĞLIK Bakanlığı ile Türk Telekom işbirliğiyle, istenilen hastane ve hekimden telefonla randevu alınmasını sağlayacak ‘’Merkezi Hastane Randevu Sistemi’’nin pilot uygulaması, Erzurum ve Kayseri’de başlayacak.

Sistem, pilot uygulamanın ardından tüm Türkiye’de yaygınlaştırılacak. Sağlık Bakanlığı ile Türk Telekomünikasyon AŞ arasında, sağlık hizmetlerinden teknoloji altyapısını geliştirmeye yönelik bir dizi hizmeti içeren işbirliği kapsamında ‘’Merkezi Hastane Randevu Sistemi’’ protokolü imzalandı. Sağlık Bakanı Akdağ, Türk Telekom Genel Müdürlüğü’ndeki imza töreninde yaptığı konuşmada, protokol kapsamında Türk Telekom tarafından herhangi bir bedel talep edilmeden çağrı merkezi kurulacağını belirtti.

Türkiye’de çağrı merkezi bulunan yüzlerce hastane olduğunu, ancak bu merkezlerin sadece ilgili hastane tarafından kullanıldığını anlatan Akdağ, bir ildeki hastane aracılığıyla diğer ilin hastanesinden randevu alınamadığına dikkati çekti.

Erzurum ve Kayseri’de pilot uygulaması başlayacak sistemle hastanelerin tümünden randevu alınabilmesine imkan verileceğini ifade eden Akdağ, protokol gereği çağrı merkezlerinde özel eğitim almış personelin istihdam edileceğini, bu sayede telefon başında uzun süre geçirilmeyeceğini söyledi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, çağrı merkezinde talepte bulunulan hastanede yoğunluk varsa farklı hastanelere yönlendirme yapılacağını, hekim seçme imkanı sunulacağını, rehberlik ve bilgilendirme hizmetlerinin verileceğini anlattı. Konuşmasını Türkçe yapan Türk Telekomünikasyon AŞ Genel Müdürü Paul Doany, ‘’Merkezi Hastane Randevu Sistemi’’nin pilot uygulamasına katkı sağlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Projenin doktorları ve hastaları en etkili şekilde buluşturacağını belirten Doany, sistemin hasta ve doktor için zaman kaybını azaltacağını ve hasta memnuniyetini artıracağını söyledi. Ankara/aa

20.08.2009


 

Rusya ile gümrük sorunu sona erdi

devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Rusya’nın, ‘’gümrüklerde Türk mallarına yönelik tam kontrol içeren 13 Ağustos 2008 tarihli genelgeyi dün itibariyle iptal ettiğini’’ Gümrük Müsteşarlığı’na bildirdiğini açıkladı. Yazıcı, böylece iki ülke arasındaki ticarette önceki duruma dönüldüğünü kaydetti. Yazıcı, Başbakanlık Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısında, Rusya ile ticarette bir yıldır yaşanan sorunlara ve Gümrük Müsteşarlığı’nın faaliyetlerine ilişkin çalışmalar hakkında bilgi verdi. Rusya ile gümrüklerde yaşanan sıkıntıların bir süredir ilgili kurumlar, ihracatçılar ve kamuoyunun gündemini meşgul ettiğini anlatan Yazıcı, bu süreçte, hükümet olarak sıkıntıların aşılmasına yönelik yoğun çalışma yaptıklarını, Rus tarafı ile görüştüklerini belirtti. Buna rağmen sorunun çözülemediğini ifade eden Yazıcı, 6 Ağustos 2009’da Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin ile başbakanlar düzeyinde görüşme yapıldığını hatırlattı. Görüşmeler sonucunda bir mutabakat zaptı imzalandığını, bu zaptın bir maddesinde ‘’Rusya gümrük servisinin Türkiye menşeli ve Türkiye’den ithal edilen mallara tam kontrol uygulamasını içeren 13 Ağustos 2008 tarihli genelgeyi kaldıracağının’’ taahhüt edildiğini anlatan Yazıcı, bu kapsamda dün itibariyle söz konusu genelgenin iptal edildiğinin, böylece Rusya ile ticarette daha önceki döneme geçildiğini bildirdi. Ankara / aa

20.08.2009


 

Egzersiz bağımlılık yapıyor

ABD’de yapılan bir araştırmada, sağlık açısından egzersizin her zaman tavsiye edilmesine karşın, aşırı egzersiz yapmanın fiziksel bağımlılığa yol açabildiği bulundu. Tufts Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan araştırmada, aşırı koşunun, ilâç alma alışkanlığıyla benzer yanları bulunduğu ortaya çıktı. 44 erkek ve 40 dişi farenin egzersiz tekerinde koşarken veya hareketsizlerken yapılan araştırmanın başında yer alan Robin Kanarek, beslenme gibi hayatın diğer unsurlarında da ölçülü olmak gerektiğini belirterek, “Egzersiz, bir insanın hayatının diğer unsurlarıyla karışmadığı sürece, hem fiziksel, hem de akıl sağlığı açısından iyi bir şey” dedi. Ankara / aa

20.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.