Haberler |
Çatışmadan beslenenler barış istemiyor |
İSVEÇ'TE yaşayan Kürt aydın Kemal Burkay, PKK’nın silâh bırakmasına bir takım çevrelerin fırsat vermediğini ifade ederek, “Ergenekon’u nasıl kullanıyorlarsa, PKK’nın eylemlerini de öyle kullanmak istediler. Yani, bu çatışma ortamının sürmesinde bazı çevreler yarar umdu” dedi. 30 seneye yakın yurt dışında yaşayan Kürt aydın Kemal Burkay, ‘’demokratik açılım’’ tartışmalarını değerlendirdi. Burkay, terör örgütü PKK’nın elebaşısı Abdullah Öcalan meselesini bence iki yönüyle ele almak gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Öcalan, yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra politikalarında çok büyük değişikler oldu. Bizler bu değişiklikleri değerlendirdik, yani Kürt hareketi bakımından neyi ifade ediyor diye. Yalnız bir şey var. Öcalan, silâha başvurmakla yanlış yaptığını söyledi ve ‘Pişmanım, silâhları bırakacağım’ dedi. Ve bıraktı da. Aradan çok uzun değil, 9-10 yıl geçti, Öcalan’ın yakalanmasından bu yana. PKK silâhları susturdu da, Öcalan’ın isteğine uygun olarak. Onun, örgütüne sözü geçiyordu gerçekten. Ve dikkat ederseniz, 2004 yılından beri PKK hiç silaha başvurmadı. Bu arada örgüt gücünü güneye, sınırın öbür tarafına geçirdi. Öcalan, dağdaki insanlarını tamamen indirmeyi de teklif etti. ‘Bir genel af çıkarılsın, bu insanlar ellerindeki silâhlarını bıraksın’ dendi. Hatta PKK adını bile değiştirdi, terk etti. Önce KADEK, sonra Kongra-gel adını aldılar, programını da terk etti PKK. Yani PKK, PKK olmaktan çıktı. Adını, programını terk etti, bütün taleplerini bıraktı. Bazı gruplar da gelip teslim de oldular. Peki, devlet niye buna karşılık vermedi? Yani niye bir genel af çıkarılmadı? Çünkü bu, Türkiye için çok iyi bir fırsattı. Silâhlar susmuştu. Ama maalesef devlet bunu istemedi.”
ÇATIŞMA BİTERSE İMTİYAZLARINI YİTİRECEKLER Kemal Burkay, Öcalan’ın yakalanmasından sonraki 3-4 yıl içinde, bütünüyle Kürt sorununu çözmek mümkün değilse bile en azından PKK sorununu çözmenin mümkün olduğunu söyledi. “PKK dağdan inebilirdi, silâhlı çalışma tümüyle sona erebilirdi” diyen BurkaY, 2004 yılından sonra PKK’nın tekrar hareketlendirildiğini anlattı. Burkay, şöyle devam etti: “Dikkat ederseniz, bu aynı zamanda hükümeti devirme planlarının, AKP hükümetini devirmek için belli güçlerin harekete geçtiği dönemlerdir. İşte bu dönem başında PKK’nın adı geri verildi, PKK yeniden şahinleştirildi, yeniden silâhlı çatışmalar başlatıldı. Bu, bence Öcalan vasıtasıyla PKK’nın yeniden yönetilmesi olayıydı. Yani şunu demek istiyorum ben; PKK’yı bağımsız olarak görmüyorum. Ben bunu açık söylemiştim, şimdi de söylüyorum. Öcalan, İmralı’da Genelkurmay’ın denetimi altındadır. Eğer son dönemde Genelkurmay silâhların susmasını istiyorsa bu mümkündür. Yani, Öcalan’ın söyleyecekleri, kendisine söyletilenlerdir. PKK’nın silâh bırakmasına fırsat vermedi bir takım çevreler. Ergenekon’u nasıl kullanıyorlarsa, PKK’nın eylemlerini de öyle kullanmak istediler. Yani, bu çatışma ortamının sürmesinde bazı çevreler yarar umdu. Onların işi galiba bu, yani çatışma ortamının devamında faydaları var, yoksa işsiz kalacaklar. Kendilerini öyle hissedecekler ya da imtiyazlarını yitirecekler, statükoyu sürdüremeyecekler. Yani bu çatışma ortamı, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde engel, sivilleşmesinin önünde engel, vesayet ortamının önünde engel, demokratikleşmesinde, AB’ye girmesinde engel. Dolayısıyla PKK sorununun çözülmesi, çatışma ortamının sona ermesi; Türkiye’nin demokratikleşmesi, AB’ye girmesi ve Kürt sorununun çözümünde de yolun açılması bakımından bir fırsat olacak. JİTEM’in teşhir edilmesi, bu kirli işlerden, cinayetlerden sorumlu kimselerin tutuklanması ve yargılanması, genel olarak Ergenekon olayı. Yani Ergenekon dâvâsı Türkiye için iyi bir fırsat oldu. Demokrasinin kökleşmesi için, devlet içindeki çeteleşmelerin temizlenmesi için, bu karanlık ilişkilerin ortaya dökülüp, temizlenip aydınlatılması için çok büyük bir fırsat oldu. Dolayısıyla, Ergenekon’un üstüne gidilmesi, tasfiye edilmesi -başarılabilirse- Türkiye için, demokratikleşme için çok büyük bir kazanım olacak. Bunlar da çatışma ortamının sona erdirilmesiyle çok yakın bağı var.”
ÖCALAN DERİN DEVLETİN KONTROLÜNDE Kemal Burkay, PKK’nın ne kadar bağımsız oluduğunun o ayrı bir konu oluduğunu ama yakalandığı andan itibaren Öcalan’ın İmralı’da derin devletin kontrolünde olduğunu hatırlattı. Burkay, “Eğer Öcalan İmralı’dan örgütünü yönetebiliyorsa, bu derin devlet istediği içindir, buna yol verildiği için yönetebildi. Bugün eğer Abdullah Öcalan barış isteyebilecekse gerçekten, silâhların susmasını samimî olarak isteyecekse, ki yakalandığında da samimi olarak istemişti ama buna fırsat vermemişlerdi. Eğer barış isteyebilecekse, bu; derin devletin kontrolünden çıkmış demektir. Ben en azından Öcalan’ın derin devletin kontrolünden çıkmasını, Adalet Bakanlığı’na bağlı bir cezaevinde tutulmasını yararlı görüyorum. Bu arada, İmralı’da neler olup bittiğini ne biz biliyoruz, ne de kamuoyu biliyor. Belki, hatta ne de Adalet Bakanlığı biliyor” diye konuştu. Stockholm / cihan |
19.08.2009 |