Haberler |
HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU |
“Hayata Dönüş Operasyonu’’ hakkında da bilgi veren Ertosun, ‘’Özellikle ve önemle belirtmek gerekir ki Hayata Dönüş Operasyonu cezaevleri sorunu had safhaya ulaştığı dönemde Bakanlar Kurulu ve Millî Güvenlik Kurulu tarafından da değerlendirilerek alınan kararlar doğrultusunda uygulamaya konulmuştur. Bu karar salt benim kararım değildir. Hükümetin kararıdır, Millî Güvenlik Kurulu’nun kararıdır, öz olarak devletin kararıdır’’ dedi. Ertosun, şöyle devam etti: ”Hayata Dönüş Operasyonu sonrasında, cezaevlerinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 399. maddesi uyarınca infaza ara verme ve Anayasamızın 104/2. maddesi gereğince Cumhurbaşkanımız tarafından affedilenlerle ilgili olarak, Adlî Tıp Kurumu’ndan alınan raporlarla aramda bağlantı kurulması, hiçbir insaf ölçüsüyle bağdaşmamaktadır. İnfaza ara verme yetkisi, ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına, af yetkisiyle doğrudan Cumhurbaşkanımıza ait olup, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün bu süreçte rolü bulunmamaktadır. Adalet Bakanlığı’na bağlı olan Adlî Tıp Kurumu’nu da benim Genel Müdür olarak etkilemem, yönlendirmem mümkün değildir.’’ |
31.07.2009 |
ERGENEKON SANIĞI İLE AİLE DOSTU |
Hakkındaki iddiaları cevaplamak üzere tertiplediği basın toplantısında, kendisine yönelik yayınlar için “yasal yollar”a başvuracağı tehdidinde bulunan Ali Suat Ertosun, sorular karşısında zorlandı. Birlikte çekildikleri resimleri yayınlanan Ergenekon sanığı Engin Aydın için “2.5 yıl beraber çalıştık ve aile dostuyuz” diyen Ertosun, “Görüşmemize özel anlamlar yüklenmesi iyiniyetle bağdaşmaz” dedi. SORU SORAN MUHABİR ÇIKARILINCA
“İllegal örgüt mensuplarıyla görüşülmesini, bir araya gelinmesini genç savcılara önerir misiniz" diye soran Vakit muhabirinin korumalar tarafından çıkarılmasını “Terör örgütünün hedefiyim. Onun için arkadaşlar hassas davranıyor” şeklinde yorumlayan Ertosun, “İrademiz dışında oldu. Bu olayı bana mal etmeyin. Ben basın özgürlüğüne karşı değilim” diyerek, korumalar adına özür diledi.
Tehdit etti, ikna edemedi
Hakİmler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, Özdemir Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar’ın kendi isteğiyle, öldürülmesine karışan asıl faillerin ise Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’ne 1997 yılında, kendisi Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olmadan önce nakledildiklerini söyledi. Ertosun, Adalet Bakanlığı Ek Binası Konferans Salonu’nda son günlerde kendisi ve HSYK hakkındaki iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıyı, HSYK’nın seçilmiş üyeleri de izledi. Kendisi ve HSYK’ya yönelik sınırı aşacak şekilde maksatlı yayınlar yapıldığını ileri süren Ertosun, bu yayınların ‘’hakaret, küçük düşürme ve karalama amacıyla yapılanlar’’, ‘’Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü döneminde yapılan ‘’Hayata dönüş Operasyonu’’ dahil bir kaç olaya istinaden kurulan komplo teorileri üzerinden gerçekleştirilenler’’ ile ‘’şahsı hedef alınmak üzere HSYK’ya yönelik olanlar’’ şeklinde üç başlık altında gerçekleştirildiğini savundu. Eleştiri amacı taşımayan hakaret etme, karalama ve küçük düşürme maksadıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak tarafından gerekli yasal yollara başvurulacağını belirten Ertosun, ‘’Hayata Dönüş Operasyonu’’ sebebiyle Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ilişkin şahsına ve Adalet Bakanlığına ve başında bulunduğu Genel Müdürlüğe yönelik basında çıkan haberlere karşı o süreçte gerekli açıklamaların yapıldığını hatırlattı. Ertosun, 16 Kasım 1998 tarihinde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne atandığını cezaevlerinin ülkenin en önemli sorunlarından birini oluşturduğunu söyledi. Devletin uzun yıllar bazı cezaevlerin hakim olamadığını, buraların terör ve çıkar amaçlı suç örgütleri için okul vazifesi gördüğünü iddia eden Ertosun, cezaevlerinin adeta devlete meydan okunun yerler haline gelmesinin temel nedeninin koğuş sistemi olduğunu savundu. F tipi cezaevlerine geçiş sürecini anlatan Ertosun, bu sistemin çok ucuz bir maliyetle gerçekleştirildiğini, 11 F tipi cezaevinin yaklaşık 40 trilyon liraya mal edildiğini söyledi. Ertosun, cezaevlerinde reforma karşı çıkan ve koğuş sistemini kendi amaçları için uygun bulan terör örgütlerinin F tipi cezaevleri açılmadan aleyhte propaganda, eylemler, açlık grevleri ve ölüm oruçlarına başladıklarını belirterek, ancak bunların marjinal çevreler dışında kamuoyunda destek bulamadığını bildirdi. F tipi cezaevlerinin fiziki yapı, güvenlik, personel ve hizmet servisleri bakımından uluslar arası standartlara ve insan hakları standartlarına uygun olduğunu kaydeden Ertosun, çağdaş ve modern yerler olduğunu hizmete girmeleri ile cezaevlerine ilişkin bir çok sorunun ortadan kalktığını anlattı. Ertosun, F tipi cezaevleriyle getirilen yenilikler ve bunların sonuçlarını anlattı.
DUYAR İLE İLGİLİ İDDİALAR Ertosun, Mustafa Duyar’ın öldürülmesine ilişkin olarak da kendisine yönelik iddialar olduğunu ifade ederek, Duyar’ın cezaevinde öldürülmesinden sonra şahsına yönelik yapılan yayınlar üzerine bizzat dilekçe vererek, kendisi hakkında inceleme ve gerekirse soruşturma yapılmasını istediğini hatırlattı. Ertosun, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu müfettişlerinin yaptığı incelemede, ‘’soruşturmaya geçilmesine gerek olmadığına’’ karar verildiğini anlattı. Aynı incelemenin Afyon Cezaevindeki görevliler hakkında da yapıldığını belirten Ertosun, şöyle devam etti: "Oraya giren tabancanın ikinci müdür tarafından sokulduğu belirlenmiştir. Bu kişi ve birinci müdür hakkında gereken tedbirler uygulanmış, gereken davalar açılmıştır. Bir diğer iddia da Mustafa Duyar’ı öldürenlerin benim tarafımdan nakillerinin Afyon Cezaevine yapıldığıdır. Duyar, kendi isteğiyle adı geçenin öldürülmesine karışan asıl failler ise Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi üzerine Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi’ne 1997 yılında, yani benim Genel Müdür olmamdan önce nakledilmişlerdir. Ben, 16 Kasım 1998 tarihinde Genel Müdürlük görevine başladım. Bu nakiller benden önce gerçekleştirilmiştir.’’
FOTOĞRAFTAKİ KİŞİLERLE GİZLİ GÖRÜŞME OLMADI Engin Aydın’la çekilmiş fotoğraf konusunda da açıklama yapan Ertosun, şunları söyledi: “Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürü olduğum dönemde 2,5 yıl Engin Aydın’la birlikte Adalet Bakanlığı’nda çalıştım. Engin Aydın ile ailecek görüşürüz. Bizim görüşmemiz gizli bir görüşme değildi, gizli bir yerde de biraraya gelmedik. Kızılay’ın göbeğinde 4 arkadaş bir araya geldik. Dâvâlarla ilgili tek bir konuşma olmamıştır. Hakim ve savcıları değiştirmeye yönelik bir konuşma olmamaktadır. Burada fotoğraftaki kişiler değil, kim tarafından çekildiği ve çektirildiğidir. Eğer bu fotoğraf devlet tarafından çektirildiyse daha vahimdir. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’na şikâyetçi olacağım. Bu ülkede bir yargıtay üyesi, bir Danıştay üyesi takip ediliyorsa araştırılması gerekir. Ama gizlice olmuşsa, gayri yasal dinlenmişsek bana göre daha vahimdir, Türkiye’nin sorunudur. Albay Cemal Temizöz ile tanışmadım, karşılaşmadım. Can güvenliğim için Jandarma tesislerinde kaldım.” Ertosun’un soruları cevapladığı sırada Vakit Gazetesi Muhabiri “İllegal örgüt mehsuplarıyla görüşülmesini, biraya gelinmesini genç savcılara önerir misiniz” şeklinde soru sordu. Ertosun soruyu ‘maksatlı bir soru ama nezaketen yanıt vereceğim’ şeklinde cevaplarken, korumalardan biri Vakit Gazetesi muhabirine gazeteci kimliği olup olmadığını sordu ve salondan çıkarmaya çalıştı. Bu sırada Anadolu’da Vakit gazetesinin Ankara Temsilcisi Serdar Arseven, Ertosun’a yaklaşarak, soru soran kişinin kendi gazetelerinde foto muhabiri olarak görev yaptığını söyledi. Gerginlik, Ertosun’un olaya müdahale ederek, bu kişinin salona alınmasıyla sona erdi. Ertosun, gazetecilere, ‘’Ben sizin sorularınızı alacağımı söyledim. Ortada yanlış anlama var. Arkadaşın gazeteci olmadığı söylenmiş. Bu olaylar benim dışımda olan olaylar. Ben basın özgürlüğüne karşı değilim. Bizim irademiz dışında oldu bu olay. Bu olayı bana mal etmeyin. Gerçekten de bir takım istihbarat çalışmaları var. Canlı bomba olduğu, bir takım terör faaliyetleri olacağı söyleniyor. Arkadaşımızın hassasiyetinin buna bağlı olacağını düşünüyorum’’ açıklamasında bulundu. |
31.07.2009 |
“DUYAR, PARA İSTEDİĞİ İÇİN DÜNDAR İLE GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ” |
Gazetecİ Can Dündar’ın 6 Ocak 1999 tarihinde dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu’na dilekçe vererek, Afyon Cezaevinde tutuklu bulunan Duyar ile Sabancı suikastının yıl dönümü dolayısıyla söyleşi yapmak için izin istediğini ifade eden Ertosun, Duyar’ın tutuklu olması ve yargılamayı etkileyebileceği düşüncesiyle bu talebi uygun bulmadığını belirtti. Ertosun, buna rağmen, Duyar’ın rızasının alınması koşuluyla görüşmeye Bakan Denizkurdu tarafından izin verildiğini, durumun Duyar’a iletildiğini, ancak Duyar’ın Genel Müdürlüğe gönderdiği 8 Ocak 1999 tarihli dilekçesinde görüşmeyi para karşılığında kabul etmesi dolayısıyla görüşme talebinin reddedildiğini, konunun aynı gün Can Dündar’a bildirildiğini anlattı. Ertosun, şunları kaydetti: ”Mustafa Duyar ile görüşme isteminde bulunan Can Dündar’a izin verilmemesinin nedeni Duyar’ın para talep etmesidir. Kaldı ki bu hususu da hakkımda yapılan soruşturma sırasında Dündar bizzat belirtmiştir. İlgili belgeler burada, isteyenlere başvurdukları takdirde verebilirim. Dündar’ın ifadesi alınmıştır, ifadesinde de şahsıma herhangi bir suçlayıcı beyanı olmamıştır. Ancak nedense aradan 10 yıl geçtikten sonra bu konular tekrar gündeme getirilmiştir. Gerçek durumun bu şekilde cereyan etmesine karşın Can Dündar’ın, Sabah gazetesinde ‘Duyar konuşacaktı’ başlıklı bir yazı kaleme alması ve olayda Susurluk boyutu olduğunu da vurgulaması üzerine adı geçene karşı açtığım manevî tazminat dâvâsını kazandım. Olay, dâvânın seyri sırasında tüm boyutlarıyla incelenmiş ve irdelenmiştir. Dâvâyı kazandım. Bunu Can Dündar da bilmektedir. Kendisine yöneltilen bir takım sorulara yazıyla cevap vermiş ama maalesef bu söylediklerimi tam olarak sizlere aktarmamıştır.’’ |
31.07.2009 |
‘Kamu çalışanları borçlu yaşıyor’ |
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, kamu çalışanlarının yüzde 93,7’sinin ekonomik krizin hayatlarını olumsuz etkilediğini düşündüğünü bildirdi. Gündoğdu, sendika genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yaptıkları ‘’Ekonomik Kriz ve Kamu Çalışanları Etki-Analiz Araştırması’’ sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya, Türkiye genelinin sosyo-ekonomik durumunu yansıtan 12 ildeki 1715 kamu çalışanının katıldığını anlatan Gündoğdu, araştırmaya göre, kamu çalışanlarının gündeminde ilk sırada işsizlik bulunduğuna dikkati çekti. Türkiye’nin öncelikli sorununu işsizlik olarak gören kamu çalışanlarının oranının yüzde 61,6 olduğunu ifade eden Gündoğdu, ortaya çıkan tablonun, ekonomik kriz ve işsizliğin siyasî ve sosyal sorunları gölgelediğini gösterdiğini belirtti. Gündoğdu, ‘’Çalışmaya katılanların yüzde 77’si aile üyeleri dışında çeşitli yerlere borçlu olduklarını belirtmişlerdir. Kredi kartı ile borçlananların oranı yüzde 90,9’dur. Banka kredisiyle borçlananların oranı ise yüzde 88,1’dir. Arkadaşlarına borçlu olanların oranı yüzde 74,7 akrabalarından borç alanların oranı ise yüzde 77,2. Buradan çıkan sonuç, kamu çalışanları borçlu yaşıyor’’ diye konuştu. |
31.07.2009 |
Bağış: Bütün vatandaşlarımız eşit |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Süryani Kadim Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin’i kabul etti. Bağış, AB Genel Sekreterliği’ndeki kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye’deki bütün grupların, dinî inançların, etnik kökenli insanların ve siyasî fikirlere sahip insanların sorunlarına kendi sorunları olarak gören bir iktidar olduklarını söyledi. Bağış, Başbakan Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle dile getirdiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarının eşit olduğunu kaydetti. Türkiye’nin kabuk değiştirdiğinin herkes tarafından görüldüğünün altını çizen Bağış, Türkiye’de artık devletin kapısının bütün vatandaşlara açık olduğunu vurguladı. Bağış, Türkiye’nin hiçbir vatandaşının sorununu çözmek için Türkiye’nin sınırları dışındaki kapılara başvurma ihtiyacı hissetmediğini dile getirdi. Süryani Kadim Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin de Bağış’a nezaket ziyaretinde bulunduklarını belirterek, kendisine görevinde başarılar diledi. |
31.07.2009 |
Polis Akademisi 1 Ağustos’ta ‘Kürt Çalıştayı’ düzenleyecek |
Polİs Akademisi, ‘’Kürt Meselesi’nin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru Çalıştayı’’ düzenleyecek. Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, Polis Akademisinin bilimsel özerkliğe sahip bir yüksek öğretim kurumu olduğunu kaydetti. Akademinin yasal görevlerinden birinin de güvenlikle ilgili konularda ulusal ve uluslar arası düzeyde bilimsel araştırmalar ve çalışmalar yapmak olduğunu ifade eden Arslan, Akademinin bu yolla güvenlik konusundaki bilimsel birikime ve güven toplumunun inşasına katkıda bulunmayı hedeflediğini vurguladı. Polis Akademisi bünyesinde faaliyet gösteren araştırma merkezlerinin 21 Temmuz 2009’da ‘’Terörün Yeni Trendleriyle Mücadele’’ konulu uluslararası bir çalıştay düzenlediğini hatırlatan Arslan, bu çalıştaylar serisi kapsamında son dönemde yoğun şekilde tartışılan demokratik açılımlar konusunu ele almak amacıyla Polis Akademisinin ev sahipliğinde 1 Ağustos 2009’da ‘’Kürt Meselesi’nin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru’’ başlıklı bir çalıştay düzenleneceğini bildirdi. |
31.07.2009 |
Bürokrasi azalacak |
ÇalIşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Bürokrasinin Azaltılması İşlemlerinin Birleştirilmesi Çalışmaları ve Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik’in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Cumhurbaşkanlığı’na gönderildiğini bildirdi. Dinçer, ‘’Eğer Sayın Cumhurbaşkanımızdan dönerse yarın büyük ihtimalle Resmi Gazete’de yayımlanacak’’ dedi. Bakan Dinçer, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ile birlikte Başbakanlık Merkez Bina’da, ‘’Bürokrasinin Azaltılması İşlemlerinin Birleştirilmesi Çalışmaları ve Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik’’ ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Yönetmeliğin, Başbakan Erdoğan tarafından imzalanarak, Cumhurbaşkanlığına gönderildiğini bildiren Dinçer, ‘’Eğer Sayın Cumhurbaşkanımızdan dönerse, yarın (bugün) büyük ihtimalle Resmi Gazete’de yayımlanacak’’ dedi. ‘’Bürokrasinin azaltılması ve işlemlerin basitleştirilmesi’’ başlığı altında 170 yönetmelikte değişiklik yapılarak yayıma hazır hale getirildiğini anlatan Ömer Dinçer, 46 yetkinin merkezden taşraya, 26 yetkinin de valilik ve bölge müdürlüğünden alt kademelere devredildiğini bildirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, 421 değişik belgenin işlemden kaldırıldığına dikkati çekerek, 215 hizmette artık noter onayının aranmayacağını söyledi. |
31.07.2009 |
NATO, nükleer silâhları sahiplenmedi |
Amerİka ve Avrupa’nın tartıştığı nükleer Amerikan silahlarına açıklık getiren NATO, Soğuk Savaş döneminde Sovyet tehdidine karşı Türkiye, Belçika, Hollanda, Almanya ve İtalya’ya yerleştirildiği iddia edilen nükleer silahları sahiplenmedi. NATO Sözcüsü James Appathurai, düzenlediği basın toplantısında, Belçika Senatosunun Avrupa’daki nükleer silahları tartıştığının hatırlatılması üzerine “NATO’nun hiçbir nükleer silahı yok. Nükleer silahlar üye ülkelere ait. NATO komutasında hiçbir (nükleer) silah yok” dedi. Appathurai, NATO bünyesinde faaliyet gösteren Nükleer Planlama Grubu’nun “NATO müttefiklerinin bulundurduğu nükleer silahların güvenlik standartlarının belirlenmesine, diğer uzmanlık alanlarına ve finansmanına katkı sağlayarak bunların korunmasını güvence altına aldığını” belirtti. NATO’nun bunun dışında nükleer silahlarla ilgili bir sorumluluğu olmadığını anlatan Appathurai, “Nükleer silahlar üye devletlerin kendilerine ait. Bundan anlayacağınız (NATO üyelerindeki nükleer silahlar) Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın kapsamına giriyor. Bu nedenle bunlar nükleer silaha sahip olduğunu deklare etmiş ülkelere ait” diye konuştu. ABD nükleer silahlarına evsahipliği yaptığı iddia edilen NATO üyeleri Türkiye, Belçika, Hollanda, Almanya ve İtalya, 1968 yılında Birleşmiş Milletler genel kurulunda görüşülerek imzaya açılan ve 1970 yılında yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nın kısa sürede parçası olmuştu. Amerikan Bilim Adamları Federasyonu ve İtalyan Silahsızlanma Bilim Adamları Birliği başta olmak üzere çeşitli kaynaklarca, 2009 yılı itibariyle Türkiye’de İncirlik üssünde 90 nükleer bombanın bulunduğunu iddia edilirken, bunların 50’sinin ABD ve 40’ının evsahibi ülke (Türkiye) kontrolünde olduğu ileri sürülüyor. Uluslararası kaynaklara göre Türkiye’de daha önce Balıkesir ve Akıncı üslerinde tutulan nükleer silahlar ise 1996 yılında geri çekildi. Bilim adamlarının Avrupa’daki Amerikan nükleer silahlarıyla ilgili hazırladıkları raporlarda, ABD’nin Türkiye’daki 90 “taktik nükleer silah” dışında Belçika’nın Kleine Brogel, Hollanda’nın Volkel ve Almanya’nın Büchel hava üslerinde 20’şer ve İtalya’nın Aviano hava üssünde 50 nükleer silah bulundurduğu iddia ediliyor. Yunanistan’ın Araksos üssündeki nükleer silahların ise 2001 yılında ABD tarafından tamamen geri çekildiği belirtiliyor. Bu durumda ABD’nin Avrupa’daki toplam 200 nükleer bombasının yarısına yakınına Türkiye evsahipliği yapıyor. Nükleer silahlarla ilgili uluslararası raporlarda, ABD’nin 2005-2008 yılları arasında Almanya’dan 130, İngiltere’den 110 ve İtalya’dan 40 nükleer silahı geri çekerken Türkiye, Belçika ve Hollanda’daki nükleer cephanenin sabit kaldığı ileri sürülüyor. Belçika’da nükleer silahların yasaklanmasını öngören bir yasa tasarısının Senatoya getirilmesi, siyasi arenada hararetli tartışmalara neden oluyor. Sosyalist üye Philippe Mahoux tarafından Senatoya sunulan yasa tasarısında, ülkede bulunan ABD nükleer bombalarının yasaklanması isteniyor. |
31.07.2009 |
Asi Nehri’nde mühimmat bulundu |
Hatay’In merkezinden geçen Asi Nehri’nde 8 el bombası, 1 fünye ve 1 adet G-3 tüfeğine ait boş şarjör bulundu. Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler İzzet Güçlü Caddesi Tabakhane Sokak’ta çevre güvenliği alarak arama çalışmalarını yoğunlaştırdı. |
31.07.2009 |
AKP, patent aldı |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, AK Parti isminin, Türk Patent Enstitüsünce yasal koruma altına alındığını bildirdi. CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan’ın soru önergesine yazılı cevap veren Çiçek, siyasi partilerin, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olduğunu, bu açıdan çağdaş demokrasi anlayışı için partilerin, yaşamsal bir önem taşıdığını belirtti. Çiçek, siyasi partilerin, anayasaya, kanunlara uygun şekilde, çalışma ve programlarıyla milli iradenin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde, ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma amacını güden, ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan, tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olduğunu anımsattı. AK Parti’nin de bu kuruluşlardan biri olduğunu ifade eden Çiçek, ‘’İsmi Adalet ve Kalkınma Partisi olup, kısaltması da AK Parti olarak ilgili kurumlarca tescil edilmiştir. AK Parti ismi, Türk Patent Enstitüsünce de yasal koruma altına alınmıştır’’ dedi. |
31.07.2009 |
KPSS yönetmeliği değişti |
Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelikte değişikliğe gidildi. Bakanlar Kurulunun Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğine göre, Devlet Personel Başkanlığı, her yılın Ocak ayında, ÖSYM’nin de görüşünü almak suretiyle kamu personeli için bir yerleştirme takvimi belirleyerek, ilan edecek. Kuruluşların yükümlülüğü ve Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) puanlarının kontrolüyle ilgili düzenleme uyarınca da, kamu kurum ve kuruluşları, kendilerine başvuran adayların TC kimlik numaralarını, ad-soyadlarını ve KPSS puanlarının doğruluğunu ÖSYM’ye ait internet sitesinden kontrol edecek. Yapılan kontrol sonucunda sınav sonuç belgesinde tahrifat yaptığı belirlenen adaylar ilgili kurumlarca ÖSYM’ye bildirilecek. Bu adayların KPSS sonuçları iptal edilecek. Yönetmelikte, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının personel istihdamıyla ilgili usuller de yeniden düzenlendi. Daha önce KPSS’de başarılı olanlar arasından kendi mevzuat hükümleri çerçevesinde atama yapan bu kurum ve kuruluşlar için A ve B grubu kadro ayrımına gidildi. Buna göre, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının personel istihdamında geçerliliği devam eden KPSS sonuçları kullanılacak. A grubu kadro niteliği taşıyanlar, A grubu kadrolara atanacakların seçimine ilişkin hükümlere göre belirlenen adaylar arasından, B grubu kadro niteliği taşıyanlar ise merkezi yerleştirme işlemlerinde kullanılan KPSS sonuçları ve puanları esas alınarak belirlenen adaylar arasından bu kurumların tabi olduğu mevzuat hükümleri çerçevesinde atanacak. |
31.07.2009 |
Karadeniz’de yaralar sarılıyor |
RİZE Valisi Zekeriya Şarbak, yaptığı yazılı açıklamada, 21-27 Temmuz tarihleri arasında, Rize’nin Fındıklı, Ardeşen, Çayeli, Güneysu, Kalkandere ve İkizdere ilçeleri ile merkeze bağlı bazı köylerde etkili yağışlar sonucu sel ve toprak kaymalarının yaşandığını hatırlattı. Yaşanan afette, 40 köy yolunun ulaşıma kapandığını, bugün itibariyle sadece Kalkandere ilçesinin Esendere Köyü ile İkizdere ilçesinin Ayvalık ve Ihlamurlu Köylerinin yollarının, istinat ve dolgu gerektiğinden henüz ulaşıma açılamadığını ifade eden Şarbak, merkeze bağlı Karasu Köyüne de henüz şebeke suyu verilemediğini, söz konusu olumsuzlukların giderilmesi için çalışmaların yoğun şekilde devam ettiğini vurguladı. Vali Şarbak, sel ve heyelanlardan zarar gören köylerin ana yollarının ulaşıma açılmakla birlikte mahalle yolları ile arazi yollarında heyelan sebebiyle çok sayıda kapalı bölgelerin mevcut olduğunu belirterek, şöyle devam etti: ‘’Çalışmalar sürdürülmektedir. İyidere-İkizdere kara yolu Kayabaşı Köyü civarında çöken 100 metrelik bölge, dolgu malzemesiyle doldurularak ulaşıma açılmıştır. Ayrıca tıkanan Soğuksu Deresi karayolu köprüsü de temizlenerek kontrollü olarak ulaşıma açılmıştır. Afet esnasında zarar gören Kalkandere ilçesi Esendere Köyünün enerji nakil hatları, köy yolunun henüz ulaşıma açılamamış olmasından dolayı onarılamamış olup, köye henüz elektrik verilememektedir.’’ Açıklamada, Vali Şarbak, afetin oluşturduğu zararları giderip hayatı normale döndürebilmek için İl Özel İdaresi, Devlet Su İşleri ve Karayolları’na ait iş makinelerinin yanı sıra kiralama yoluna gidilerek temin edilen 100’ün üzerindeki iş makinesinin aralıksız kullanıldığını belirtti. Hasar tesbit çalışmalarının da sürdürüldüğünü belirten Şarbak, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Oluşan sel ve heyelanlar nedeniyle 11 adet konut, 2 depo, 1 iş yeri ve 1 su değirmeni yıkılmış veya oturulamayacak derecede hasar görmüştür. Ev, iş yeri, arazi ve diğer malları zarar görenlere, Başbakanlıkça gönderilen ödenekle yardımlar yapılmaktadır. Afetten etkilenen bölgelerde bugün itibariyle hayat büyük ölçüde normale dönmektedir.’’ |
31.07.2009 |
Feci kazada 9 kişi öldü |
TEM Otoyolunun Mersin-Tarsus bölümündeki trafik kazasında 9 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Kazada yaralanan Merve Karael’in (4) Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesinde tedavisi sürüyor. Kaza sebebiyle bir süre trafiğe kapanan otoyol, ilerleyen saatlerde açıldı. TEM Otoyolu’nun Mersin-Tarsus bölümündeki trafik kazasında 9 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Damlama mevkisinde, Pozantı istikametinden gelen 33 NZ 404 ve 57 DF 767 plakalı otomobiller, aynı yönde ilerleyen 38 FS 013 ve 38 ST 340 plakalı kamyonlara çarptı. Kazada, otomobillerdeki 8 kişi olay yerinde, ağır yaralanan 2 kişiden birisi de hastaneye kaldırılırken öldü. Tarsus 70. Yıl Devlet Hastanesinde tedavi altına alınan yaralının bir çocuk olduğu belirtildi. Kaza sebebiyle trafiğe ka- patılan TEM Otoyolu, ilerleyen saatlerde trafiğe açıldı. |
31.07.2009 |
3G’de tuzağa düşmeyin |
DÜN hizmet vermeye başlayan 3. Nesil Cep Telefonu Haberleşme Sistemi’nin (3G) fiyat tarifelerine göre, özel paketlere abone olmadan cep telefonundan internete girenlerin, 1 GB için faturasında ekstra yaklaşık 100 lirayla karşılaşacağı savunuldu. Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Şube Başkanı Mustafa Dinç, yaptığı açıklamada, 3G’de fiyat tarifelerinin, bu yeni teknolojinin kullanıma sunulmasına bir kaç gün kala açıklandığını vurguladı. Dinç, tüketicilerin büyük umutlarla beklediği internet tarifelerinin ‘’tuzaklarla dolu’’ olduğunu savunarak, şunları kaydetti: ‘’Öncelikle cepten mobil internet ya da dizüstü bilgisayarınızdan internete 3G ile erişmek istiyorsanız mutlaka kullanacağınız limitlere uygun bir paket seçmenizde fayda var. Kontörlü hatlarda internet fiyatları haftalık ve faturalı hatlara göre 5 katı daha pahalı. Cep telefonu abonelerinin büyük kısmının kontörlü hat olduğu göz önüne alındığında bu konunun önemi ortaya çıkıyor.’’ Turkcell’in faturalı hat aboneleri için 1 GB internet paketini 29 lira, Avea’nın 2 GB için 35 lira, Vodafone’un 1 GB için 30 lira fiyat açıkladığını hatırlatan Dinç, her üç operatörün de uzun süreli abone olan tüketicilere bilgisayarlarında kullanmaları için 3G mobil modem hediye ettiğini belirtti. |
31.07.2009 |
Erzincan’da deprem |
ERZİNCAN Valisi Abdulkadir Demir, ilde yaşanan orta şiddetteki depremde, can ve mal kaybı yaşanmadığını bildirdi. Demir, yaptığı açıklamada, merkez üssü Çağlayan beldesi olan 4.9 büyüklüğünde orta şiddetli deprem kaydedildiğini söyledi. Demir ayrıca, deprem nedeniyle herhangi bir can kaybı veya yaralanmanın da olmadığını sözlerine ekledi. Bu arada, deprem dolayısıyla şehirde yaşanan kısa süreli paniğin ardından hayat normale döndü. Öte yandan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, dün saat 10.37’deki 4.9 büyüklüğündeki orta şiddetli depremin ardından, merkez üssü Üzümlü ilçesindeki Tanyeri bölgesinde saat 10.39’da 3.2 ve Çağlayan beldesinde saat 10.43’te ve saat 10.53’te 3.1 büyüklüğünde hafif şiddetli depremler kaydedildi. |
31.07.2009 |
Sigara yasağı destek gördü |
SİGARA yasağı kapsamının genişletilmesinin 10. gününde, Türkiye genelinde yasağa uyumun yüzde 95 oranında gerçekleştiği belirtildi. İzmir İl Tütün Kontrol Kurulu Başkanı Doç. Dr. Oğuz Kılınç, yasağın kapalı mekânların tamamını kapsayacak şekilde genişlemesinin üzerinden 10 gün geçtiğini, ciddî bir sorun ile karşılaşılmadığını söyledi. Denetleme ekiplerinin çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini, işletmelerde denetimler aşamasında herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadıklarını ifade eden Doç. Dr. Kılınç, hala kamuoyunda zaman zaman yasaya karşı görüşlerin dile getirildiğini, ancak getirilen eleştirilerin geçerli olmadığını gösteren deliller bulunduğunu belirtti. Doç. Dr. Kılınç, ‘’Münferit beyanlar gerçekleri yansıtmıyor, insanlar yine restoranlara, kahvelere gidiyorlar’’ dedi. İ |
31.07.2009 |
ÖSS Tercih Formları için son gün, 3 Ağustos |
ÖSS Tercih Formlarının teslim süresi 3 Ağustos 2009 Pazartesi günü sona erecek. 2009-ÖSS’ye giren adaylardan 145 ve daha fazla puan alan adaylar ile meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş hakkı bulunan adaylar tercih formu doldurabilecek. ÖSS’de 145-164.999 arasında puan alan adaylar ön lisans programlarını, 165 ve üstünde puan alan adaylar hem ön lisans hem de lisans programlarını tercih edebilecek. Sınavsız geçiş için başvuran meslek lisesi mezunu adaylar da kendi alanlarıyla ilgili bölümler arasından tercihte bulunabilecek. |
31.07.2009 |
Küresel ısınmaya karşı 850 km |
Küresel ısınmaya dikkat çekmek isteyen çevre gönüllüsü öğretmen Cuma Toygar, Manisa’dan başlattığı yürüyüşünde Edirne’ye ulaştı. Manisa’da 1 Temmuz 2009 tarihinde başlattığı yürüyüşünde 29. gününde Edirne’ye ulaşan 47 yaşındaki çevre gönüllüsü öğretmen Cuma Toygar, günde 30 kilometre yol kat ederek Manisa’dan Edirne’ye ulaştığını söyledi. 850 kilometre yol kat ettiğini ifade eden Toygar, yürüyüş boyunca, geçtiği bölgelerde halkın ve sürücülerin sevgisiyle karşılaştığını belirtti. Dünyanın hızla küresel ısınmanın etkisi altına girdiğini ve buna dikkati çekmek için 1 Temmuzda başlattığı yürüyüş sırasında bir çift ayakkabı eskittiğini ve ayaklarını su topladığını anlatan Toygar, Edirne’ye ulaştığı için mutlu olduğunu bildirdi. Manisa’daki arkadaşlarının Manisa’dan Edirne’ye yürünmeyeceğini belirttiğini, kendisinin ise bunun aksini söylediğini anlatan Toygar, şöyle devam etti: ‘’Ben Edirne’ye ulaşarak istenildiğinde her şeyin olabileceğini gösterdim. Küresel ısınmayı bireysel anlamda protesto etmek için yürümeyi tercih ettim. Ayağımın biri felâket durumda. Memleket ve çevre sevdasına bunlara katlandım. Gelirken yüzümü yıkayacak dere, göl bulamadım. Çünkü hepsi kirlenmiş durumdaydı. Bu çirkin manzara beni derinden etkiledi. Bu sahnelere çok üzüldüm. Sanayiciler fabrikalarından çıkan zehirli atıklarını nehirlere, derelere göllere ve denizlere salmazlarsa, küresel ısınma durmaz ama yavaşlar. Dünya son 50 yılda bu hale geldi. Bilim adamları bir 50 yıl daha olduğunu söyleyemiyorlar.’’ Toygar, 21 yıllık öğretmen olduğunu ve yaşadıklarını bir kitapta toplayarak gelecek nesillere bırakacağını ifade etti. |
31.07.2009 |
Domuz gribi tatil uzattı |
Latİn Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da domuz gribi korkusu sebebiyle 9 milyon öğrencinin okul tatili uzatıldı. Yetkililer, 3 eyaletle bir federal bölgede, domuz gribi hastalığının yayılmasını önleme girişimleri kapsamında okul tatillerinin iki hafta uzatıldığını söyledi. Brezilya Sağlık Bakanlığı, domuz gribi virüsü H1N1 yüzünden şimdiye kadar 56 kişinin öldüğünü, doğrulanmış vak'a sayısının ise 1566’yı bulduğunu kaydetti. |
31.07.2009 |
Keçi sütü içmediyseniz, bir düşünün! |
DoktorlarIn raporlarına göre ‘astım, alerji ve öksürük’ gibi pek çok hastalıkların tedavisinde ilâçların etkili olmadığı halde, keçi sütünün olumlu sonuç verdiğini söylemesi keçi sütünü kıymete bindirdi. Uzmanlar; keçi sütü düzenli olarak tüketildiğinde egzama, astım, sindirim rahatsızlıkları, varisle ilgili bazı rahatsızlıklar ve bazı alerjik durumların tedavisinde yararlı olduğunu belirtiyor. Bebeklerde görülen ani ölümleri engellemek için keçi sütü öneriliyor. Kanser tedavisinde, astım, alerji ve öksürük gibi hastalıklarda keçi sütünün çok faydası bulunuyor. Egzama gibi hastalıkların tedavisinde keçi sütü kullanılıyor. Keçi sütünden yapılmış ürünlerin Avrupa’da özel healt shoplarda özel fiyatlarla satıldığı ve bebeklere anne sütünün alternatifi olarak verilebileceği bildirildi. Ellerde, yüzde veya cinsel organlarda oluşan egzamalar genellikle alerjik tepkilerden kaynaklanır; meselâ bebeklerde sıklıkla görüldüğü gibi, inek sütü bu alerjik tepkilere yol açabilir. Uzmanlara göre egzama sıkıntısı çeken herkes, süt ve süt ürünlerinden uzak durmalı, inek sütü yerine keçi sütü ve soya sütünü tercih etmeli. |
31.07.2009 |
GÜNEŞ ENERJİLİ ARAÇLA FORMULA |
TÜBİTAK tarafından her yıl düzenlenen 2009 Formula-G Yarışları’na Yaşar Üniversitesi (YÜ), yapımı 6 ayda tamamlanan “Yaşargüneş-1” isimli güneş enerjili yarış arabasıyla katılacak. YÜ sponsorluğunda Bilişim Teknolojileri Uygulama Geliştirme Merkezi (BİGUTEM) ve AL-FA Profil’in ortak projesiyle hayata geçirilen, saatteki hızı 100 kilometreye ulaşabilen araç, 5 -9 Ağustos arasında Pınarbaşı Yarış Pisti’nde yarışacak. Toplantıda konuşan Rektör Barkan, güneş enerjili yarış aracı Yaşargüneş-1’in, devlet-üniversite-sanayi işbirliğinin güzel bir örneği olduğunu belirtti. Barkan, ‘’Bu projenin devamında bir tekneyi yüzdürmek istiyoruz. Bir de uçak uçurabilirsek, Türk bilimine farklı enerji kaynağı kullanan mobil araçlar konusunda ciddî katkıda bulunmuş oluruz.’’ dedi. 2009 Formula-G Yarışları’nda sadece güneş araçlarının bulunmadığını da vurgulayan Prof. Dr. Barkan, “Bu aynı zamanda üniversiteleri üniversite yapan bilim değerlerinin ve güçlerinin yarışmasıdır. Bunlar parayla pulla yapılacak işler değildir. Bilim aşkının, isteğinin, özverisinin örnekleridir. Böyle bilimsel bir etkinlikte yer almaktan gurur duyuyoruz.” şeklinde konuştu. Aracın hızının saatte 100 kilometreye kadar çıktığını söyleyen Bölüm Başkanı Şarman ise aküsünün enerjiyi depoladığını, güneş olmadan da 8 saat yol gidebileceğini söyledi. 5-9 Ağustos 2009 arasında Pınarbaşı Yarış Pisti’nde yapılacak 2009 Formula-G Yarışları’na, ülke çapından 40 üniversitenin ekipleri katılacak. |
31.07.2009 |
Böyle milyonerlik, 1 hafta sürer! |
KIrIkkale’nİn Bahşılı ilçesinde bir vatandaş, hesap cüzdanında 2004 yılında yatırdığı paranın 3 milyon lira olarak gözükmesi üzerine kendisini bir hafta boyunca milyoner sandı. İş-Kur’un açtığı ücretli kurslara devam eden Fatma Özbek, bir bankanın Kırıkkale’deki merkez şubesine giderek hesap açtırmak istedi. Banka görevlisinin, TC kimlik numarasını bilgisayara girdiği Özbek’e, şubelerinde daha önceden açılmış bir hesabı olduğunu söylemesi ve bilgileri hesap cüzdanına işleyerek kendisine vermesi üzerine Özbek, bankadan ayrıldı. Evine döndüğünde hesap cüzdanını inceleyen Özbek, hesabında 3 milyon lirayı görünce çok şaşırdı ve aile fertlerine durumu anlattı. Bir anda milyoner olduklarını zanneden aile üyeleri durumu bir hafta boyunca kimseye anlatmadı. Belirsizlikten rahatsız olan Özbek, daha sonra bankaya giderek durumun açıklanmasını istedi. Banka görevlileri, 2005 yılında liradan altı sıfır atıldığını hatırlatarak bu tarihten önceki hesapların ‘’eski’’ lira olarak gözüktüğünü söylemelerinin ardından, bir hafta boyunca milyoner olduğunu düşünen Fatma Özbek’e 3 TL’sini isterse çekebileceğini belirttiler. Aile reisi Mücahit Özbek ise ‘’İçimizde bir şüphe olsa da, etrafımızın ‘trilyonluk ailesiniz’ sözleri bayağı kulağa hoş geliyordu’’ dedi. |
31.07.2009 |
500 yıllık hamam kültür merkezi olacak |
Muğla’da 500 yıllık tarihi geçmişi olan Sekibaşı Hamamı, restorasyon çalışmasının tamamlanmasının ardından kültür turizmine kazandırılacak. Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, tarihî Sekibaşı Hamamı’nın restorasyon çalışmasının tamamlanma aşamasına geldiğini belirterek, ‘’Restore edilen hamamı bir kültür merkezi, kültür envanterlerinin toplandığı, araştırmacıların burada çalışma yapabileceği, sergilerin açılabileceği, müzik dinletilerinin yapılabileceği bir alan olarak kullanacağız’’ dedi. Restore edilen tarihî hamamın 15. yüzyılda yapıldığını belirten Gürün, ‘’19. yüzyılda da önemli bir tamirat görmüş. 1974 yılında çeşitli sorunlar nedeniyle hamam kapatılmış, 1977 yılına kadar da hiçbir çalışma yapılmamış’’ diye konuştu. |
31.07.2009 |
Ağrı deyip geçmeyin |
Akdenİz Üniversitesi (AÜ) Ağrı Bilim (Algoloji) Dalından Doç. Dr. Arif Yeğin, ağrıların önemsenmesi ve aşırı sıcaklarda baş ağrılarına dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi. Yeğin, ağrının vücudun alarm sistemi olduğunu, özellikle ilk kez karşılaşılan şiddetli ağrıların tamamında doktora başvurulması gerektiğini belirtti. Aşırı sıcakların ense kaslarında kasılmalar meydana getirdiğini ve bu kasılmaların baş ağrılarına sebep olabildiğini vurgulayan Yeğin, sıcakların migren ataklarını da tetikleyebildiğine işaret etti. Parlak güneş ışıklarının migren atakları sırasında hastalarda ciddî sorunlar doğurabileceğini ifade eden Yeğin, bu sebeple migrenli hastaların aşırı sıcakta kalmaması ve güneş gözlüğü olmadan dışarı çıkmamaları gerektiğinin altını çizdi. Yeğin, uzun süre güneş altında kalınması sonucu baş ağrısı hisseden ve daha önce benzer durumla karşılaşmamış kişilerin mutlaka doktora başvurmaları uyarısında bulundu. |
31.07.2009 |
Eyvah! Tundralar büyüyor |
Tundra bölgelerinin (kuzey ülkelerinde görülen, yapısına likenlerin de katıldığı bodur çalı toplulukları) hızla ısındığı, tahminlerin çok ötesinde sera gazları yaydığı ve küresel ısınma sürecini hızlandırdığı belirtildi. British Columbia Üniversitesi profesörü Greg Henry, ısının yükselmesinin yosunlar, otlar ve çalılarla kaplı tundralarda, daha büyük ağaç türlerinin yayılmaya başlaması anlamına da geldiğini söyledi. Henry, bitki yoğunluğunun artmasının, bölge yüzeyinin daha çok ısıyı emmesi ve bunun da ısının daha da artması anlamına geldiğini belirtti. Tundraların yerkürenin yüzde 15’ini kapladığını, Kanada topraklarının da yüzde 30’unu oluşturduğunu hatırlatan Henry, son 30 yılda tundralarda “çok büyük değişiklik” olduğunu belirlediğini, bu değişimin bitkilerin büyümesi ve emisyonun artması olduğunu söyledi. |
31.07.2009 |
Anne karnından çalınan bebek yaşıyor! |
ABD’nİn Massachusetts eyaletinde, öldürülen 8 aylık hamile annesinin rahminden çalınan bebek bulundu, olayla ilgili olarak 2 kişi tutuklandı. Worcester emniyetinden Kerry Hazelhurst, annesinin cesedi yaşadığı apartman dairesinde bulunan kız bebeğin hayatta ve sağlıklı olduğunu, New Hampshire’daki bir hastanede tutulduğunu söyledi. Arkadaşlarının ihbarı üzerine bebekle birlikte yakalanan 35 yaşındaki Julie Corey ve erkek arkadaşının tutuklandığı belirtildi. Corey’in arkadaşlarına doğum yaptığını söylediği, ancak arkadaşlarının bu durumdan şüphelendiği kaydedildi. Polis 23 yaşındaki 8 aylık hamile Darlene Haynes’in cesedini, evden gelen kötü kokular üzerine yatak odasında bir battaniyeye sarılı halde bulmuştu. Bulunduktan günler önce öldürüldüğü anlaşılan Haynes’e yapılan otopside, kadının karnındaki bebeğin alındığı, bebeğin yaşayabileceği, ancak acil tıbbî müdahaleye ihtiyacı olacağı kaydedilmişti. |
31.07.2009 |
Elektrik direkleri güneşle çalışacak |
ABD’nİn New Jersey eyaletinde 515 milyon dolara malolacak güneş enerjisi projesine onay çıktı. New Jersey Kamu Hizmeti Kurulu, eyaletin en büyük enerji şirketi PSE&G’nin 200 binden fazla elektrik direğini güneş panelleriyle donatmasını öngören planı kabul etti. Projeye göre, güneş enerjisi üretimine göre uyarlanacak direkler ve diğer aletlerin yardımıyla 64 bin evin enerji ihtiyacını karşılayabilecek 80 megavat elektrik üretilmesi hedefleniyor. Projeye tüketiciler başlangıçta yıllık 1.28 dolar katkıda bulunacak, bu katkı 2028 yılında yıllık 4.08 dolara yükselecek. Kurul ayrıca, üç şirketin 60 megavatlık yenilenebilir enerji projesine onay verdi. |
31.07.2009 |
İrlanda’da, akıl sağlığı için broşür |
İrlanda, ekonomik kriz yüzünden işsiz kalanların intiharını önlemek için akıl sağlığıyla ilgili 100 bin adet broşür dağıtacak. Millî İntiharı Önleme Bürosu, işsizliğin intihar riskini yüzde 70 oranında arttırdığını, bu riske hiç psikolojik sorun yaşamamış insanların da dahil olduğunu bildirdi. İrlanda’nın geçen sene resesyona (ekonomik durgunluk) girmesinden bu yana intihar verileri güncellenmemiş olsa da doktorlar depresyon ilâçlarına talebin arttığını belirtiyor. İrlanda’da her yıl trafik kazalarından daha çok insan intihar sebebiyle ölüyor. |
31.07.2009 |