Haberler |
IMF: Türkiye krizden etkilendi |
ULUSLARARASI Para Fonu (IMF), Türkiye’nin, diğer ülkeler gibi küresel krizden etkilendiğini, ancak Türk ekonomisinin, küresel krize karşı dayanıklılık ve esneklik gösterdiğini bildirdi. IMF’nin son hazırladığı analizden derlenen bilgiye göre, Türkiye, daha önce gerçekleştirdiği reformlar sonucunda, ekonomik şoklara karşı daha esnek bir yapıya kavuştu. Analizde, ekonomisi dışa açık hiçbir ülkenin kaçamadığı gibi Türkiye’nin de bu krizden etkilendiği kaydedildi. IMF analizinde, Türkiye’nin uluslar arası ekonomik faaliyetlerde ve gruplarda etkin bir şekilde yer aldığına dikkat çekildi. Analizde, Türkiye’nin, önemi her geçen gün artan ve sanayileşmiş ülkeler, uluslar arası kuruluşlar ve yükselen piyasaların yer aldığı G-20’nin en önemli üyelerinden birisi olduğu vurgulandı. IMF analizinde, Türkiye’nin Sonbaharda, son 60 yılın en büyük küresel ekonomik krizinin ortasında, dünyanın en önemli ekonomik toplantılarından birine ev sahipliği yapacağı belirtildi. 1930 dünya ekonomik buhranından buyana ki en büyük krizin devam ettiği ve bu krizden çıkma arayışlarının bulunduğu böylesine tarihî bir dönemde İstanbul’da IMF-Dünya Bankası yıllık toplantılarının gerçekleştirileceği ifade edildi. |
12.07.2009 |
Bakan Çağlayan’dan Güney Amerika çıkarması |
DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, ticarî ve ekonomik işbirliği imkânlarının arttırılması ve mevcut işbirliği alanlarında var olan potansiyelin hayata geçirilmesi amacıyla, 120 kişilik heyetle Brezilya ve Şili’ye gidecek. Bakan Çağlayan başkanlığında düzenlenecek ticaret heyeti organizasyona, tekstil ve konfeksiyon, elektrikli ev aletleri, müteahhitlik ve inşaat, doğal taşlar ve madencilik, mobilya, mücevherat, boya, kablo, gıda, demir ve çelik ürünleri, otomotiv ve yedek parça ile finans gibi mal ve hizmet sektörlerinde uzmanlaşmış 57 firmadan yaklaşık 80 temsilci katılacak.Türkiye’den bugün akşam ayrılacak olan Devlet Bakanı Çağlayan ve beraberindekiler, Şili ve Brezilya’da önemli ziyaret ve görüşmelerde bulunacaklar. Bakan Çağlayan ve beraberindeki heyet, 18 Temmuz’da Türkiye’ye dönecek. |
12.07.2009 |
Filistin Büyükelçiliğinden bilgi istendi |
DİŞİŞLERİ Bakanlığı, Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nabil Maruf’un bakanlığa davet edilerek, kendisinden, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 8-9 Temmuz tarihlerinde Güney Kıbrıs Rum yönetimine yaptığı ziyaret sırasında Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak yaptığı ileri sürülen beyanlar konusunda bilgi istendiğini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Nabil Maruf’un, basında çıkan haberler üzerine derhal Mahmud Abbas, başkanlık sözcüsü Nabil Ebu Rudeyna ve Filistin’in GKRY temsilcisiyle telefonla görüşerek konu hakkında bilgi aldığını söylediği belirtildi. Açıklamada, ‘’Büyükelçi Maruf, başkan Abbas’ın kesinlikle böyle bir açıklamada bulunmadığını, esasen konunun görüşmelerde ele dahi alınmadığını, Kıbrıs konusuna herhangi bir biçimde karışmadıklarını, gelecekte de bu tutumlarını sürdüreceklerini, görüşmelerde yalnızca Filistin sorunu, Ortadoğu barış süreci ve ikili ilişkilerin ele alındığını, dolayısıyla basında çıkan haberlerin hiçbir biçimde gerçeği yansıtmadığını kendisine söylediğini aktarmıştır’’ ifadesi yer aldı. |
12.07.2009 |
Metrobüs hattında, 250 araç hizmet veriyor |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, İstanbul’da metrobüs hattında, birim fiyatı 415 bin avro olan 250 Mercedes Capacity marka aracın hizmet verdiğini ifade etti. Atalay, CHP İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’ın, Phileas marka metrobüslere ilişkin soru önergesine, İstanbul Valisi Muammer Güler’in bilgi notuyla cevap verdi. Phileas marka lastik tekerlekli tramvay araçların, Mart 2008’den itibaren İstanbul’a getirilmeye başlandığını hatırlatan Atalay, şartname gereği araçların İkitelli Garajına getirilmesinden sonra PDİ testine tutulduğunu belirtti. Atalay, 36 aracın teslim alındığını, 2’sinin İzmir gümrüğünde, 12’sinin Hollanda’da gemiye yüklenmek üzere olduğunu, testi biten 12 aracın ise İstanbul trafiğinde, ‘’sorunsuz bir biçimde’’ hizmet verdiğini bildirdi. Bakan Atalay, bütün toplu taşıma araçlarında minimum rampa çıkma kapasitesinin yüzde 12 ve yüzde 12’lik rampayı saatte 15 kilometre hızla çıkma kapasitesine sahip olduğuna işaret etti. Phileasların, şartname doğrultusunda her türlü testin yapılarak teslim alındığını, İstanbul trafiğinde rahatlamanın sağlandığını ifade eden Atalay, şu anda 250 Mercedes Capacity marka aracının metrobüs hattında hizmet verdiğini vurguladı. Atalay, bu otobüslerin Kamu İhale Kanununa göre alındığını, araçların birim fiyatının ise 415 bin avro olduğunu belirtti. |
12.07.2009 |
Müslümanlar AB üyeliğimizi bekliyor |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, dünyadaki Müslümanların Türkiye’nin 50 yıllık Avrupa Birliği üyeliği başvurusunun sonuçlanmasını, ‘’Batının toleransının işareti’’ olarak beklediklerini söyledi. Reuters Ajansı’na açıklama yapan Egemen Bağış, üyelik sürecinin dünyadaki 1.5 milyar Müslüman tarafından çok yakından izlendiğini belirtti. 1.5 milyar Müslüman, AB üyeliğimizi bekliyor
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, dünyadaki Müslümanlar'ın Türkiye'nin 50 yıllık Avrupa Birliği üyeliği başvurusunun sonuçlanmasını, ''Batı'nın toleransının işareti'' olarak beklediklerini söyledi. ''Hırvatistan 2009 Zirvesi: Avrupa Stratejik Zorunluluğu: Enerji, Yatırım ve Kalkınma'' temalı konferans için geldiği Hırvatistan'ın Dubrovnik şehrinde Reuters Ajansı'na demeç veren Egemen Bağış, üyelik sürecinin dünyadaki 1.5 milyar Müslüman tarafından çok yakından izlendiğini ve değerlendirildiğini bildirdi ve Avrupalı muadilleriyle her görüşmesinde bu 1.5 milyar kişinin baskısını omuzlarında hissettiğini kaydetti. Bağış, ''AB'nin Türkiye'ye sırtını dönmesi durumunda yalnızca dünya genelindeki Müslümanlar değil, tüm insanlar Batı tarafından dışlandıklarını hissedecekler. Eğer Türkiye gibi bir ülke hâlâ ayrıma tabi tutuluyorsa, bu, milyarlarca insan için oldukça olumsuz bir mesaj olacaktır. Ancak Türkiye'nin üye olması, bu kişilere çağdaş dünyada yerleri olduğuna dair bir umut ışığı olacaktır'' diye konuştu. Yabancı düşmanlığı ve önyargının Ankara'nın üyelik başvurusunun uzama sebeplerinden olduğunu ifade eden Bağış, ''İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkar. Maalesef Türkler'in büyük bölümünün Müslüman olması yersiz bir kuşku yaratıyor'' dedi. Bağış AB'de, Türkiye'nin üye olması durumunda AB'nin kimi kurucu üyelerinden daha etkili olacağı biçiminde bir endişe olduğunu, kimi ülkelerin bunu kabul etmesinin kolay olmadığı dile getirdi. Ancak Bağış, Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı olduğu kadar Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı olduğunun altını çizdi ve Türkiye'nin tam üyelik dışında bir seçeneği kabul etmeyeceğini vurguladı. Bağış, İsveç'in 6 aylık dönem başkanlığında Türkiye'nin hukuksal reformlar, yolsuzlukla mücadele ve çevre konularında ilerleme kaydetmeyi umduğunu da sözlerine ekledi. |
12.07.2009 |
MEB’e, SBS için şûrâ talebi |
TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Seviye Belirleme Sınavı (SBS) eksenli bir şûrâ yapması ve ortaöğretime geçiş modelinin yeniden ele alınması gerektiğini belirtti. Koncuk, yaptığı açıklamada, açıklanan SBS sonuçlarının, ne eğitimcileri, ne öğrencilerine de velileri tatmin ettiğini söyledi. 33 bin 150 adayın 196 puan barajını aşamadığını kaydededen Koncuk, yaşanan başarısızlığın sebebinin “öğrencilerin kaliteli, verimli eğitim alamaması, sınavda sorulan soruların müfredat programlarıyla uyumlu olmaması, eğitim sisteminin sık sık değişmesi, öğretmenin öğrenciyi okula bağlayamaması, bölgeler, hatta aynı şehrin mahalleleri arasındaki eşitsizlik” olduğunu söyldi. Sınavda derece yapan öğrencilerin özel okuldan çıktığına dikkati çeken ve bunun düşündürücü olduğunu dile getiren Koncuk, MEB’in bu sonucu iyi değerlendirmesi ve bir an önce tedbir alması gerektiğini söyledi. Koncuk, MEB’in SBS eksenli bir şûrâ yapması ve ortaöğretime geçiş modelinin yeniden ele alınması gerektiğini belirtti. |
12.07.2009 |
Almanya, Müslümanların hakkını ihlâl ediyor |
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, 800 bin Müslüman öğrenciyi din derslerinden mahrum eden Almanya’nın yasalarda teminat altına alınan bir hakkı açıkça ihlâl ettiğini belirtti. MAZLUMDER Başkanı Ünsal, yaptığı açıklamada, temel amacı “İslâm dininin hukukî statüsünün belirlenmesi ve buna bağlı olarak İslâm dini derslerinin okullarda okutulabilmesi için muhatap cemaat belirlenmesi” olan Almanya İslâm Konferansı’nın, 25 Haziran 2009 tarihinde yeniden toplandığına dikkat çekti. Ünsal, “Almanya yaklaşık 5 milyon civarında Müslüman nüfusa sahiptir. İslâm dininin resmî din olarak tanınmaması 5 milyon Müslüman nüfusun ve buna bağlı olarak 800 bin Müslüman öğrencinin din derslerinden mahrum edilmesi, yasalarda teminat altına alınan bir hakkın açık ihlâlidir” dedi. |
12.07.2009 |
Hak-İş, vetodan memnun |
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çalışanların itirazlarını dikkate alarak özel istihdam bürolarının kurulmasını öngören birinci maddeyi tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye göndermesini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Uslu yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Gül’ün vetosu bir fırsat olarak değerlendirilmeli ve çalışma hayatına ilişkin yasal düzenlemeler, bir bütün halinde ve sosyal diyalog mekanizmaları işletilerek ele alınmalıdır. Sayın Gül’e çalışanların talep ve beklentilerini dikkate aldığı için teşekkür ediyoruz” dedi. |
12.07.2009 |
50 bin bebek beşikte yakalandı! |
sosyal güvenlik reformunun getirdiği 65 yaşta emeklilikten etkilenmemek amacıyla bebeklerini sigortalı yaptıranlara yönelik denetimler ilginç sonuçlar çıkardı. Küçük yaşta sigortalı yaptırılan 115 bin 617 kişiye yönelik yapılan incelemelerde 49 bin 755’inin fiili olarak çalışmadığı tesbit edildi. Reformun 65 yaşında emeklilik şartına çarpmamak için 30 Nisan 2009’dan önce anne babalar sigorta müdürlüklerine koştu. 3 ay gibi kısa sürede 18 yaş altında 141 binden fazla kişinin sigorta kaydı yapıldı. Çocuklarını sigortalatan aileler 2 ile 15 gün arasında prim yatırıp çalışıyor gösterdi. Şikayetler üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişlerinin evlere yaptığı ziyaretlerde bebeklerin işyerinde değil beşikte olduğu tesbit edildi. SGK’nın 30 Haziran 2009 verilerine göre, 18 yaş altındaki 115 bin 617 sigortalıya yapılan denetimler sonuçlandı. İncelemelerde 5 bin 232 çocuğun sigortalılığının fiili çalışmaya dayandığı belirlenerek, iptal edilmedi. Küçük yaşta sigortalı gösterilen 49 bin 755 kişinin ise çalışmadan sigortalı yapıldığı ortaya çıktı. 2 bin 253 bebek ve çocuk sigortalının ise yeniden denetime alınması kararlaştırıldı. Aralarında il ve ilçelerin bulunduğu 77 sigorta müdürlüğünün yaptığı denetimlerde en çok İstanbul’da çocuk sigortalı tespit edildi. 17 bin 924 incelemenin 15 bin 429’unda çocukların herhangi bir yerde çalışmadan sigortaya kaydedildiği ortaya çıktı. Ankara’da 8 bin 941 sigortalının 7 bin 511’i de evde yakalandı. Antalya’da sigortalı gösterilen 10 bin 813 çocuğun sadece 13’ünün bir iş yerinde çalıştığı ve buna bağlı sigorta yatırıldığı müfettişlerce not edildi. |
12.07.2009 |
Askerler toplumdan nasıl koparıldı? |
Yazar ve emekli yüzbaşı Murat Papuç, askeri tesisleri anlatırken, “Özellikle 1980 darbesi sonrasında toplumdan tecrit etme en üst seviyeye ulaştı” tesbitini yapıyor. Askerî mekânların, TSK'da doğallaştırılmış kastlaşma olduğunu ve aileleri de kastlaştırıp topluma yabancılaştırdığını ifade eden Papuç “Toplumsal gelişmelerle beraber siyasî gelişmelerden uzak tutulmaya çalışılan askerler ve aileleri askerî tesisler içinde tecrit edildiler” diyor. YAZAR ve emekli yüzbaşı Murat Papuç, toplumsal gelişmelerle beraber siyasi gelişmelerden uzak tutulmaya çalışılan askerler ve ailelerinin askerî tesisler içinde tecrit edildiğini söyledi Emekli yüzbaşı Papuç, Marmara Ereğlisi askerî tesislerine babası uzman çavuş olduğu gerekçesiyle alınmayan Emrah Uçar’ın tel örgülerden kampa girmeye çalışırken ölmesi üzerine bianet’e askerî tesisler üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Pabuç, “Bu olayın üzerinden tartışılması gereken Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) profesyonel personeli olan general, subay, astsubay, uzman erbaş ve sivil memurlar ile ailelerinin sosyal yaşantılarının topluca değerlendirilmesi olmalı” dedi. Papuç, TSK personeli ve ailelerinin sosyal yaşantısının, mekânlarının belli olduğunu, buraların lojmanlar, orduevleri, askerî gazinolar, kamplar, kantinlerden oluştuğunu söyledi. Bu mekânların topluca askerî sosyal tesis olduğu ve ilgili yasalar gereğince de askerî mekân kabul edildiği ve dahası her birinin başında rütbeli sorumlu bulunduğu göz önünde tutulursa bu tesisler aslında “sivil” olan asker ailelerinin de askeri yasalara, yönergelere uyması gereken mekânlar olarak kabul edildiğini kaydeden Papuç, şunları söyledi: “Yani kışlalar için oluşan ve yaşam biçimi haline gelen yaşantılar ve şemalar, dolaylı etkilerle aileleri de kapsıyor, generalin, subayın astsubayın, uzman çavuşun rütbe ve statüsü askerî sosyal tesislerdeki hizmet almayı belirlediği için eşleri, çocukları ve bunlar arasındaki ilişkileri de etkiliyor, belirliyor. Aslında lojmanlar, askeri sosyal tesisler askerlerin meslekleri gereğince yaşadıkları zorlukların hafifletilmesi amacıyla oluşturulan mekânlar. Büyük şehirler dışında, görevleri sırasında ailelerin zaman geçirmesi ile berabaer muvazzaf personelin görevleri sırasında ailelerin güvenliğinin ve rahatının sağlanması ve dolayısı ile personelin görevini iyi yapmasının amaçlanması sonucunda ortaya çıkmış mekanlar.”.
ASKERİN HALKLA İÇİÇE OLMASI ENGELLENDİ “Bu düşüncenin 1950’lerde gerçekliğe geçtiğini görebiliyoruz” diyen Papuç 1960’da hiyerarşi dışında düşük rütbeli askerlerin darbe yapmasının bir nedeninin de halkla iç içe olması, sorunları ve gelişmeleri halkın içinde takip etmesi ve dolayısı ile birebir etkilenmesi sonucu olduğunu düşünen generallerin, bütün rütbelileri tecrit etmek gerekliliğini gördüklerini ve aileleri ile beraber bu mekânlarda kurallar ve gelenekleri farklı olan bir hayat biçimi oluşturduklarını belirtti. 1960 ve 1980’de darbeler sonucunda sistematik biçimde “solcu ve ilerici” askerlerin ordu içinden tasfiye edildiğini sonrasında böylesi tesislerin askerlerin ve ailerinin sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacı dışında yaygınlaştırıldığını söyleyen Papuç “Toplumsal gelişmelerle beraber siyasî gelişmelerden uzak tutulmaya çalışılan askerler ve aileleri bu askerî tesisler içinde tecrit edildiler” diyor. |
12.07.2009 |
Üskül: Uygurların acısını paylaşıyoruz |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AKP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül, ‘’Uygur halkının acısını paylaşıyoruz’’ dedi. Üskül, yaptığı yazılı açıklamada, Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de 5 Temmuz tarihinde başlayan olayları büyük üzüntü ve kaygı ile takip ettiklerini belirtti. Olaylarda 150’nin üzerinde insanın ölümü ve binin üzerinde insanın yaralanmasının, huzurun ise henüz sağlanamadığına dair haberlerin gelmesinin endişelerini arttırdığını belirten Üskül, şunları kaydetti: ‘’Kendileri ile dayanışma içinde olduğumuz Uygur halkının yaşadıklarının takipçisi olup, gerek hayatını kaybedenler ve yaralananlar, gerek gözaltına alınanların temel hak ve özgürlüklerine riayet edildiğini görmek istiyoruz.’’ |
12.07.2009 |
Bayrampaşa Belediyesi, Srebrenica’yı unutmadı |
BAYRAMPAŞA Belediyesi, 1995 yılında Avrupa’nın göbeği Bosna Hersek’te yaşanan Srebrenica katliâmını düzenlediği programla andı. Yıllardır “Bereket Konvoyu” ile gittiği Balkanlar’da ki Türk ve Müslümanlarla kucaklaşan ve onlarla beraber, yan yana olunduğunu en anlamlı şekilde gösteren Bayrampaşa Belediyesi’nin, 1995 yılında yaşanan Srebrenica katliâmını anmak, zihinlerde canlı tutmak için gerçekleştirdiği “Srebrenicayı Unutmadık” programı yoğun bir ilgiye sahne oldu. Anma etkinleri kapsamında, Bosna Hersek savaşında gazetecilik yapmış ve esir düşmüş biri olan gazeteci-yazar Münire Coşkun ve Tangül Özel’in resim sergisi açıldı. Akdeniz Üniversitesi’nde bitirme ödevi olarak hazırladığı belgesel filmde, Bosna’da savaşan general ve subaylardan özel kameraları ile çekilmiş görüntüleri toplayan öğrenci Halit Soy’un çalışması ise soykırımı en çıplak gözle ortaya koydu. Kanları donduran soykırımı birebir yaşayan ve savaşta esir düşen Münire Coşkun’un oturum başkanlığını yaptığı söyleşide ise Süleyman Gündüz, Mehmet Güney ve Hüsnü Kılıç, Bosna’da ki insanlık dramını ve savaşın soğuk yüzünü seyircilerle paylaştılar. Seyircilerin bazılarının anlatılanlar karşısında gözyaşlarına engel olamaması, salonda duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. |
12.07.2009 |
Cindoruk: Oylarımızı geri alacağız |
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “İktidara giden oylarımızı geri alacağız” dedi. DP Genel Başkanı Cindoruk, katıldığı televizyon programında, gündeme ilişkin soruları cevaplandırdı. AB’nin istediğinin, Türkiye’de yerleşik hukuk düzeninin ve yargının, tarafsız olması ve teminatlı olması olduğunu ifade eden Cindoruk, askerî mahkemenin dünyanın her yerinde olduğunu söyledi. Cindoruk, “Burada ayrım şu, adil mahkeme, adil yargılama, adil yargıç, adil kanun, adil Anayasa bunları yapacaksınız. Mahkemeleri tasfiye etmeye başlarsanız, orada evvela kendi mahkemelerinizin sivil veya asker mahkemenin üstünlüğünü savunmayın. Hukuku savunun, Anayasayı savunun, adil mahkemeyi savunun. Eğer askerî yargıya itiraz ediyorsanız. Askerî İdare Mahkemesi’ne itiraz edin. 1982 Anayasası ile gelen bence fevkalâde yanlış bir mahkemedir. Askerî İdare Mahkemesini kaldıralım ben onlara destek vereyim” diye konuştu.
“BU SEFER KOLTUĞU SEVDİM” Hüsamettin Cindoruk, DP-ANAP birleşmesi ile ilgili olarak da şunları söyledi: “Birleşme işi İnşallah bu sefer biter ve bu birleşmeyle iktidarı göndeririz. Bu iktidar kendisini götürür. Siyasette sebebe ihtiyaç vardır. Sebep de Demokrat Parti’dir. Geçmişimizde sıkıntı verecek hiçbirşeyimiz yok. Bir iddia ortaya koyuyorum o da şudur, bütünlüğünü kaybetmiş olan bir siyasî iktidar vardır. Kapladığı alan kendisinin hak ettiği oylar değil. Bunlar bizim oylarımız o oyları geri alacağız. Milletin malını milletle beraber geri alacağız. Millet asildir size geri döner. DP-ANAP Birleşmesinin gerçekleşmesi halinde, arkadaşlarımızın teveccühü ile hayatımın imkânları içerisinde Genel Başkanlığa devam edeceğim. Bu sefer koltuğu sevdim bırakmayacağım. Zaman zaman bıraktığım olmuştur ama şimdi bırakmayacağım. Benim için halkımıza hizmet etmek zevktir ve bence bir ibadettir.” |
12.07.2009 |
Trafik kazaları savaştan beter |
Türkiye’de son 10 yılda meydana gelen trafik kazalarında 50 binden fazla kişi öldü, 1 milyonun üzerinde kişi yaralandı ya da sakat kaldı. ‘’2008 yılı Trafik Faaliyet Raporu’’nda yer alan verilere göre, Türkiye’de trafik kazalarındaki ölümler, ‘’ölüm nedenleri’’ arasında üçüncü sırada yer alıyor. Dünyada da her yıl 1 milyon 250 binin üzerinde insan, trafik kazalarında ölüyor. Trafik savaştan beter
TÜRKİYE'DE son 10 yılda meydana gelen trafik kazalarında 50 binden fazla kişi öldü, 1d milyonun üzerinde kişi yaralandı ya da sakat kaldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığının ‘’2008 yılı Trafik Faaliyet Raporu’’nda yer alan verilere göre, Türkiye’de trafik kazalarındaki ölümler, ‘’ölüm nedenleri’’ arasında üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’de tedavi sürecindekilerle birlikte her yıl trafik kazalarında ölen yaklaşık 10 bin kişi orta ölçekli bir ilçe nüfusu, yaralanan veya sakat kalan 150 bin-190 bin kişi de orta büyüklükte bir il nüfusunu oluşturuyor. Türkiye’de son 28 yılda nüfusta yüzde 60 artış yaşanırken, bu sürede motorlu araç sayısı yüzde 717, sürücü sayısı ise yüzde 661 arttı. Aynı sürede, trafik kazalarında yüzde 2 bin 417, ölü sayısında yüzde 0,7 ve yaralı sayısında yüzde 647 artış oldu. Daha güvenli toplu taşıma imkanı sağlayan demir, deniz ve hava yolu yerine Türkiye’de daha çok kara yolu ulaşımı tercih ediliyor. AB ülkelerinde kara yollarında yük taşıma payı yüzde 45, yolcu taşıma payı yüzde 82 iken, Türkiye’de yük taşıma payı yüzde 92, yolcu taşıma payı ise yüzde 95 civarında bulunuyor. Türkiye’de tescilli motorlu taşıt sayısı son 10 yılda yüzde 60,2 artarak 2008 yılı sonunda 13 milyon 765 bin 395’e, kayıtlı sürücü belgesi sayısı ise aynı sürede yüzde 49,8 artarak 19 milyon 377 bin 790’a ulaştı. Türkiye’de son 10 yılda trafik kazaları yüzde 95 artarken, ölümlü kaza sayısında yüzde 31 azalma gerçekleşti. Bu sürede, yaralanmalı kaza sayısında yüzde 37, maddi hasarlı kaza sayısında ise yüzde 105 artış görüldü. 2008 yılındaki 408 bin 272 trafik kazasından 2 bin 258’i ölümlü, 82 bin 361’i yaralanmalı ve 323 bin 653’ü de maddî hasarlı olarak meydana geldi. Ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan trafik kazalarının yüzde 60’ının kural ihlâllerinden meydana geldiği belirlendi.
DÜNYADA HER YIL 1 MİLYON 250 BİN KURBAN
DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre de bugüne kadar trafik kazalarında ölenlerin sayısı, dünyadaki bütün savaşlarda ölenlerin saysından daha fazla. Dünyada her yıl 1 milyon 250 binin üzerinde insan, trafik kazalarında ölüyor. Trafik kazaları, dünyada 15-19 yaş grubu gençlerin ölüm sebepleri arasında birinci sırada, 10-14 ve 20-24 yaş gruplarında ise ikinci sırada yer alıyor. Her gün 25 yaşın altında bin 49 kişi, trafik kazalarında ölüyor. Dünyada, trafik kazalarından kaynaklanan zarar ise yıllık 518 milyar doları buluyor. |
12.07.2009 |
Yağışlar, yüzde 20 arttı |
SON 9 aylık periyot dikkate alındığında Türkiye genelinde yağışlar, bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 20 artış gösterdi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 01 Ekim 2008 ile 30 Haziran 2009 tarihleri arasında, normal seviyesi metrekareye 591,3 kilogram olan Türkiye geneli yağış ortalaması metrekareye 605,6 kilogram olarak gerçekleşti. Bir önceki yıl aynı dönem metrekareye ortalama 504,4 kilogram olarak düşen yağışlar, normale göre yüzde 2, geçen yıla göre yüzde 20 arttı. Ege Bölgesine yüzde 19, İç Anadolu Bölgesine yüzde 12, Akdeniz Bölgesine yüzde 5, Karadeniz Bölgesine yüzde 2 ve Marmara Bölgesine yüzde 1 normalin üzerinde; Güneydoğu Anadolu Bölgesine yüzde 27, Doğu Anadolu Bölgesine ise yüzde 6 normalin altında yağış düştü. Yağışlar, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Rize, Edirne ve Erzurum’da normalin altında; Kayseri ve Zonguldak’ta mevsim normali civarında; diğer illerde ise normalin üzerinde gerçekleşti. Son 9 ayda Türkiye genelinde ortalamanın üzerinde gerçekleşen yağışların ardından barajlarda ada doluluk oranı arttı. |
12.07.2009 |
Mescid-i Aksa’dan canlı Mi’rac yayını |
TRT 1, 19 Temmuz Pazar günü Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan bir Mi'rac Kandili canlı yayını gerçekleştirerek dünyada bir ‘ilk’e imza atacak. Saat 20.30'da başlayacak program, İstanbul Eyüp Sultan Camii ile Kudüs Mescid-i Aksa’dan karşılıklı olarak gerçekleştirilecek. TRT’den dünyada bir ilk
TRT 1, 19 Temmuz Pazar günü Kudüs’teki Mescidi Aksa’dan Mi'rac Kandili canlı yayını gerçekleştirerek dünyada bir ilke imza atacak. Program, İstanbul Eyüp Sultan Camii ile Kudüs Mescid-i Aksa’dan karşılıklı olarak gerçekleştirilecek. TRT Ankara Televizyonu Din ve Ahlâk Programları Müdürü Âdem Özkan, yaptığı açıklamada, bu yıl Mi'rac Kandili canlı yayınının, Müslümanların ilk kıblesi ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m) Mi'raca çıktığı yer olan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan gerçekleştireceklerini bildirdi. Yayının iki merkezi olacağını kaydeden Özkan şunları kaydetti: “Biri; Eyüp Sultan Camii. Eyüp Sultan, Hz. Muhammed’in (a.s.m) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde O’nu (asm) evinde misafir eden çok önemli isimlerden biri. Diğeri de Kudüs Mescid-i Aksa. Canlı yayın, Mi'racı ve Mescid-i Aksa’yı anlatan bir tanıtım filmi ile başlayacak. Eyüp Sultan’da İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağırıcı, Kudüs Mescid-i Aksa’da Kudüs-İslâm Vakfı Başkanı Şeyh Abdülazim Selhap’ın gecenin önemi hakkındaki konuşmaları ile açılacak. Ardından iki yayın merkezinde karşılıklı olarak Kur’ân-ı Kerim’den aşr-ı şerifler tilâvet edilecek, ilâhiler, kasideler ve mevlit bahirleri okunacak, karşılıklı duâlar edilecek. Son duâ da aynı anda Eyüp Sultan’la Mescid-i Aksa’dan aynı anda yapılacak. Camilerdeki cemaat, içerideki büyük ekran LCD televizyonlardan bu canlı yayında birbirlerini izleme imkânına sahip olacaklar.” Âdem Özkan, saat 20.00’de başlayacak bu önemli yayının, İsrail, Ürdün ve Filistin taraflarının Türkiye ile karşılıklı samimî işbirliği çerçevesinde gerçekleştirileceğini kaydetti. |
AHMET TERZİ 12.07.2009 |
1 km’lik pişmaniye rekorlar kitabında |
İZMİT Belediyesince bu yıl ilki düzenlenen ‘’Pişmaniye Festivali’’ kapsamında üretilen 1040 metrelik pişmaniye Guinness rekorlar kitabına girdi. Kocaeli Fuar Alanı’nda Güneş Sahnesi önünde Guinness rekoru için yapılan çalışmalar sonlandı. Guinness Dünya Rekorlar Ofisi İnsan Kaynakları Uzmanı Kelly Garett, imalatı yapıldıktan sonra serilen pişmaniyelerin bulunduğu parkuru metreyle ölçtü ve parkurda kesinti olup olmadığına yönelik kontrol yaptı. Garett, ‘’Türkiye’ye ve İzmit’e hayırlı olsun’’ diyerek İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan’a sertifika ile üzerinde Guinness’in logosunun bulunduğu tişörtü sundu. Pişmaniyeyle ilgili ilk deneme olduğunu ifade eden Garett, ‘’en uzun ve en tatlı rekor İzmit’te kırıldı’’ diye espri yaptı. Bu arada Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin deniz uçağından fuar alanına, içinde çeşitli sponsor firmalarca verilecek hediyelerin yazılı olduğu bin adet küçük pişmaniye paketleri atıldı. |
12.07.2009 |
Yurt ve yuvalar düzeliyor |
SOSYAL Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış, ‘’Yurt ve yuvalarda şiddet ve taciz olaylarını ciddî anlamda engelledik’’ dedi. İsmail Barış, yaptığı açıklamada, yurt ve yuvalarda yaşanan sıkıntıların kaynağının iyi araştırılması gerektiğini söyledi. Çocuklara bakmakla yükümlü kişilerin, hiçbir gerekçeyle onlara şiddet uygulama hakları bulunmadığını belirten Barış, şöyle devam etti: ‘’Sıkıntıların kaynağının sadece bir kişiye yüklenmesi doğru olmaz. Başka kaynaklar da var mutlaka. Ama hiçbir gerekçe, özellikle onlara bakmakla yükümlü kişilere şiddet uygulama hakkı vermez. Dolayısıyla bu şekilde çocuklarımıza şiddet uygulayanların Türk adaleti önünde hesap vermeleri söz konusudur. Cezalar mahkemelerin işi ve o kararlara saygı göstermemiz gerekiyor.’’ Çocuklara karşı şiddette sıfır tolerans anlayışıyla hareket ettiklerini bildiren Barış, ‘’Türkiye’de yurt ve yuvalarda şiddet ve taciz olaylarını ciddî anlamda engelledik’’ diye konuştu. Avrupa’nın sosyal hizmetler konusunda 70’li yıllarda yaptığı atılımları Türkiye’nin 2000’li yıllardan sonra yapmaya başladığına dikkati çeken İsmail Barış, şöyle devam etti: ‘’Batılılar koğuş sisteminden çıkarak 70’li yıllardan itibaren küçük birimler halinde çocukların yetiştirilmesini sağlamış. Bizde de ekonomiye bağlı olarak bu konuda geçiş yapıldı. Koğuş sisteminde bir takım problemler işin doğasından dolayı kendini göstermektedir. Bunlardan biri de ne yazık ki 2005 yılının başında Malatya’da yaşandı.’’
‘’SOSYAL HİZMETLER KABUK DEĞİŞTİRDİ’’ Sosyal hizmetlerde büyük atılımlar yapan ve başarılı olan ülkelerin örnek alınması gerektiğini belirten Barış, şunları kaydetti: ‘’Yapılması gereken, daha önce bu işi başarmış ülkeleri örnek alarak, uygulamaları hayata geçirmekti. Bu kapsamda Aileye Dönüş Projesi geliştirdik. Yurt ve yuvalarımızda kalan 6 bin çocuğumuzu ailelerinin yanına döndürdük. Bu aileler çocuklarına şiddet uygulayan ya da istismar eden aileler değil. Bunların hem aileleri hem de çocuklarıyla ilgilenmiş oluyoruz. Ailelere de çocukların bakımı için 360 TL katkı sağlıyoruz. Sevgi Evleri’nin yanı sıra Çocuk Evleri oluşturduk. Şehrin uygun bir mahallesinde, bir apartman dairesinde 5 çocuğumuz yaşıyor.’’ Türkiye’de sosyal hizmetlerin kabuk değiştirdiğini vurgulayan Barış, ‘’Çocukların, sokakta çalışmalarına, yaşamalarına engel olacak mobil ekipli çalışmalar yapıyoruz’’ diye konuştu. |
12.07.2009 |
Japon damada Türk düğün |
İNTERNETTE tanışan ve Japonya’da görüşmeye başlayan Sergül Serhatlı ile Yoshiki Kato, Aydın’ın Söke ilçesinde dünyaevine girdi. Söke’de yaşayan ve 2007’de dil öğrenmek için Japonya’ya giden Sergül Serhatlı (24), daha önce internet ortamında tanıştığı Yoshiki Kato (37) ile Nagoya şehrinde bir araya geldi. İki yıl görüştükten sonra evliliğe ilk adımı atan genç çift, Türk gelenek ve göreneklerine göre evlenme kararı aldı. Japonya’da bir telekomünikasyon şirketinde yönetici olarak çalışan Kato, düğün için ağabeyi ve arkadaşlarıyla Söke’ye geldi. Arkadaşlarıyla keşkek pişiren Japon damat, davul ve zurna eşliğinde düzenlenen kına gecesinde bol bol oynama fırsatı buldu. Eline kına yakılan Yoshiki Kato, Türk gelenek ve göreneklerine göre evlendiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Kato, Türk insanını, anlatılandan çok daha cana yakın ve misafirperver bulduğunu belirtti. |
12.07.2009 |
Kızılay, Telafer’e insanî yardım malzemesi yolladı |
TÜRK Kızılayı, Irak’ın Telafer şehrindeki intihar saldırılarının ardından bölgeye insanî yardım malzemesi gönderiyor. Türk Kızılayı’ndan yapılan yazılı açıklamada, savaşın ilk günlerinden itibaren bölge insanını yalnız bırakmayan Türk Kızılayı’nın, intihar saldırılarının ardından ihtiyaç duyulan insanî yardım malzemelerinin bölgeye ulaştırılabilmesi için çalışma başlattığı belirtildi. Açıklamada, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı ile koordineli yürütülen yardım çalışması kapsamında bölgeye 300 gıda kolisi, 30 çadır ve 157 koli tıbbî malzemenin askerî bir kargo uçağı ile gönderileceği bildirildi. Türk Kızılayı’nın 1995 yılından bugüne Telafer, Musul ve Kerkük bölgelerine 12 sevkıyat ile çadır, çadır içi malzeme, mutfak seti, battaniye, çeşitli gıda malzemeleri ile temizlik ve hijyen malzemeleri gönderdiği hatırlatılan açıklamada, Türkmen nüfusunun yoğun olduğu bu bölgelere ulaştırılan insanî yardım malzemesinin toplam değerinin 12.9 milyon Doları bulduğu kaydedildi. |
12.07.2009 |
Validen şehit çocuğuna anlamlı yardım |
KİLİS Valisi Turhan Ayvaz, şehit uzman çavuş İlhami Hardal’ın eşi Seval Hardal’ı evinde ziyaret ederek, yeni doğan bebeğine altın, 3 yaşındaki çocuğuna da akülü oyuncak araba hediye etti. Vali Ayvaz, eşi Fatma Ayvaz ile birlikte, Nisan 2009’da şehit olan İlhami Hardal’ın eşi Seval Hardal ile yakınlarını, Kâzım Karabekir Mahallesi Mehmet Turgut Caddesi’ndeki evlerinde ziyaret etti. Vali Ayvaz ve eşi Fatma Ayvaz, bir süre sohbet ettikleri Hardal ailesinin yeni doğan bebeklerine bir altın taktı, 3 yaşındaki oğulları Çağan’a da akülü araba hediye etti. Vali Ayvaz, burada yaptığı konuşmada, şehit çocuğu Çağan’ın, babasından akülü araba istediğini öğrendiğini belirtti. Ayvaz, ‘’İlhami Hardal şehit olduğu için, çocuğunun bu isteğini yerine getiremedi. Kısmet bugüneymiş, bu isteği biz yerine getirdik. Şehit eşine bir anlamda hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Valilik olarak, şehitlerimizin değerli armağanları olan ailelerinin her türlü istek ve arzularını yerine getirmek bizlerin görevi. Bu vatan için şehit düşmüş ve bunların hatırası olan ailelerine sahip çıkmaya devam edeceğiz’’ dedi. |
12.07.2009 |
ÖSS ve YDS sonuçları bugün açıklanıyor |
ÖĞRENCİ Seçme Sınavı (ÖSS) ve Yabancı Dil Sınavı (YDS) sonuçları bugün açıklanacak. ÖSYM’ den yapılan açıklamaya göre, 14 Haziranda yapılan ÖSS ile 21 Haziranda gerçekleştirilen YDS değerlendirilmesinin ve ortaöğretim kurumlarından alınan diploma notlarından adayların Ortaöğretim Başarı Puanlarının (OBP) hesaplanması çalışmaları tamamlandı. Sınavların sonuçlarına ilişkin bilgiler, bugün saat 10.00’da YÖK’te düzenlenecek basın toplantısıyla açıklanacak. Adaylar sonuçları bugün saat 10.30’dan itibaren ‘’http: //oss.osym.gov.tr’’ ve ‘’http://oss2009.osym. gov.tr’’ internet adreslerinden öğrenebilecek. |
12.07.2009 |
BALIKLIGÖL'e tedbir alınıyor |
“Bereketli Hilâl’’ olarak adlandırılan toprakların en bereketli yerinde bulunan ve sahip olduğu tarihî dokusuyla ‘’Mezopotamya’nın başşehri’’ unvanına lâyık olan Şanlıurfa’nın, tam göbeğinde barındırdığı Balıklıgöl Dergâh Plâtosu ile yerli ve yabancı turistlerin en gözde turizm destinasyonu konumunda bulunduğunu belirten Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, Balıklı Göl’ün korunması gerektiğini söyledi. Okutan, yayınladığı genelgede şu ifadelere yer verdi: “Balıklıgöl’de geçen sene başladığı kaydedilen ve bu sene de artarak devam eden kirlenme, su debisinin düşüklüğü ve oksijen yetersizliği gibi olumsuzlukların, balıkların sağlığını tehdit ettiği gözlemlenmiştir. İlgili kişi ve kurumlarca yapılan çalışmalar sonucunda yaşanan olumsuzluklara sebep olan faktörler tesbit edilmiştir. Bakanlar Kurulu’nun 2006 yılında aldığı kararla, Balıklıgöl’ü besleyen Direkli Havzası’ndan her türlü su alımı yasaklanmış, ancak buna aykırı olarak havzadan gerek kişisel kullanım gerek sanayi veya yerleşim yerlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyacının giderilmesi için çok miktarda su alındığı görülmüştür. Balıklıgöl, ziyaretçilerinin balıklar ve göl ile doğrudan temas etmek istemesi ve ziyaret sırasında göle hava yolu ile karışan kirletici unsurların koliform bakteri miktarının artmasına neden olduğu düşünülmektedir. Göldeki balık popülasyonunun normalden fazla olması, yapılan ziyaretlerde atılan yem miktarının gereğinden fazla olması kirliliğin artışına ayrı bir nedendir.’’ Nuri Okutan, genelgede, Balıklıgöl’de kirlenmeye yol açan sebeplerin en az seviyeye düşürülmesi ve kirliliğin azaltılması gerektiğini de vurguladı. |
12.07.2009 |
“Binek taşları” da yok oluyor |
BİNEK hayvanlarına daha rahat şekilde binmek için; at ve merkeplere yük yapmak için sahiplerinin boy ayarını sağlayan “binek taşları” maalesef birer birer yok oluyorlar. Motorlu vasıtalar çoğalınca at ve eşek gibi hayvanların üzerine binmek için kullanılan bu taşlar, artık hatıralarda yer alacak. Bu taşların işlemeli ve son derece san'atlı olanları Anadolu’nun dört bir yanında kendini el emeği ile üreten insanlara birlikte varlıklarını devam ettiriyorlar. İnsanımızın binek hayvanlarına binmek için üzerine çıktığı ve bir çeşit merdiven olarak kullandığı bu yüksekçe taşlara bazı mekânlarda hâlâ rastlayabilirsiniz. Halen taşımacılıkta hayvanların kullanıldığı yörelerde, genellikle de meydan ve benzeri boş alanlarda bu binek taşlarına rastlanmaktadır. İstanbul’un Beşiktaş semtine ismini veren “beşik taşı” nın da aslında bir “binek taşı” olduğu rivayetini hep söylenegelmiştir. |
12.07.2009 |
Halı doku, stres at |
PENDİK Belediyesi’nin düzenlediği ipek halı dokuma kursları kadınlar tarafından yoğun ilgiyle karşılanıyor. Kurslara katılanlar hem meslek ediniyor hem de öğrenme süreci boyunca para kazanıyor. 40 yaşında bir ev hanımı olan Sevim Yılmaz’a göre ise halı dokuma bir tür terapi: “Bazıları terapi için doktora gidip para harcıyor. Biz burada hem stres atıyoruz, hem de para kazanıyoruz. Üstelik ipek halı dokumacılığı gibi çok değerli bir mesleği de öğrenmiş oluyoruz.” |
12.07.2009 |
Yüzme havuzlarına denetim |
İSTANBUL Bahçelievler Belediyesi tarafından ilçede yaptırılan yüzme havuzları, Sağlık İşleri Müdürlüğü teknik denetim ekibi tarafından periyodik olarak denetleniyor. Hasan Doğan ve Sınırlı Sokak Hekim Sinan Spor Komplesi havuz suları her hafta bulanıklık, pH, serbest klor, bağlı klor parametreleri ve kimyasal özelikler yönünden Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı genelgeye göre kontrol ediliyor. Denetimler, belediye için yeni alınan Türbidemeter ve Colometer cihazları ile yerinde gerçekleştiriliyor. Ayrıca, kimyasal parametrelere de Sağlık İşleri Müdürlüğü’nün su laboratuvarın detaylı bir şekilde inceleniyor. |
12.07.2009 |
Tarihî top, Çimenlik Kalesine taşınacak |
ÇANAKKALE'Yİ ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin, önünde sık sık hatıra fotoğrafı çektirdiği tarihî savaş topu bulunduğu bölgeden kaldırılacak. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, şehirle adeta özdeşleşen topun, artık şehrin bir simgesi haline geldiğini söyledi. Cumhuriyet Meydanı’nda sergilenen topun, bakımı, onarımı ile çevre düzenlenmesinin belediye tarafından yapıldığını anlatan Gökhan, ‘’Ama bu bakımı yeterli oranda yapamadığımızı düşünüyorum. Bu sebeple askerî yetkililerle, topun bulunduğu bölgeden alınıp, yine şehir merkezindeki Çimenlik Kalesi’ne götürülmesi yönünde görüş alış verişimiz oldu’’ dedi. Gökhan, Çanakkale Deniz Zaferi’nde kullanılan topun kaldırılması talebinin askerî yetkililerden geldiğini ve kendilerinin de bu yer değişikliğinin uygun olacağı yönünde görüş bildirdiklerini ifade ederek, ‘’Tarihî unsurları şehir içinde sergilemek çok güzel ancak meydandaki topun konumu bölge itibariyle uygun değil. Şehre ziyarete gelenler topun üzerine çıkıyor, çevresine çöp atılıyor. Topun daha korunaklı ve müsait alana taşınması daha uygun’’ diye konuştu. |
12.07.2009 |