Haberler |
Çin, sistematik soykırım yapıyor |
Çİn’İn Doğu Türkistan bölgesinde bulunan Uygur Türkleri’ne yönelik şiddet uygulamaları devam ediyor. Son günlerde doruk noktasında ulaşan saldırılarla birlikte dünya gündemine oturan Doğu Türkistan sorunu aslında birkaç yıllık bir sorun değil. Neredeyse Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte ortaya çıkan bu sorun giderek büyüyor. Ancak, Çin devleti bu süre içerisinde sorunlara yaklaşımını daha da sertleştiriyor. Öncellikle asimilasyon politikalarını uygulamaya çalışan Çin devleti diğer taraftan da sistematik bir soykırım uyguluyor. Bunun en önemli delili ise İHH’nın da hazırladığı raporda yer alan, 35 milyon Doğu Türkistanlı’nın katledilmesidir. İHH’nın raporunda da yer alan bilgide Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar 35 milyon Uygur Türkü’nü öldürdüğü belirtiliyor. Çin’in uygulamaları, sadece öldürmeyle sınırlı değil. Kültürel, dini ve sosyal olarak da Uygur halkının hiç bir hakkı yok. Çin devletinin Uygurlara uyguladığı baskılar ve asimilasyon politikalarının yanı sıra, artık patlama noktasına gelen olayların daha başka birçok sebebi var. İşte İHH’nın hazırladığı raporda bu sorunlardan sadece bazıları yer alıyor. Doğu Türkistan gerçeği, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği, görse de siyasî çıkarlar uğruna feda ettiği bir gerçek. Dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan. Doğu Türkistanlılar şimdi Kur’ân okuduklarında dayak yiyor, Kur’ân öğrenmek istediklerinde hapse giriyorlar. Daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor, eğer devlet tarafından “fazlalık” olarak addedilirlerse annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyorlar. Kendi dillerini, tarihlerini öğrenme hakları yok. İstedikleri üniversiteye girmek, istedikleri işte çalışmak onlar için hayalden de imkânsız. Hayatlarının her aşamasında kimlikleri soruluyor onlara. Aidiyetleri sorgulanıyor, üstelik sorgulanmakla da kalmıyor, kendilerinden çalınıp yerine bir başkası konmaya çalışıyor. Suçları bir hak talep etmekse, bunun bedelini fazlasıyla ödüyorlar. Hesapsızca işkence görüyor, hapislerde ölüme terk ediliyorlar. Hapis hayatından ve dolayısıyla işkenceden evlerine dönenlerse normal hayatlarına bir daha asla dönemiyorlar: Çünkü artık ya psikolojik bozukluk ya da fiziksel sakatlıkla yaşamak zorunda kalıyorlar. Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’ı hakimiyeti altına alıp bölgeyi “Sincan / Kazanılmış topraklar” olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uyguluyor. Nitekim, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledildi. Yıllardır Çin zulmü altında olan Doğu Türkistan, Çin, Tibet, Keşmir, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Moğolistan ve Rusya ile sınırı olan, 1.828.418 km2 toprağa sahip bir ülkedir. Zengin yer altı kaynakları ve stratejik konumu ile Doğu Türkistan, Çin’in siyasî ve ekonomik nüfuz altına almaya çalıştığı bir bölgedir.
ETNİK TEMİZLİK Uygur Türkleri şiddetli olarak yürütülen bir nüfus planlamasına da maruz kalmaktadırlar. Uygur Türklerinin nüfusu Çin nüfusuna oranla yüzde 1,5 civarındadır. Çin Devleti, Doğu Türkistan’da yaşayan ve azınlık olan halkı doğum kontrolü adı altında, büyük-küçük, kız-erkek ayrımı yapmadan öldürmeyi planlamaktadır. Normal durumda iki, nadiren üç çocuk doğurmasına müsaade edilen Doğu Türkistanlı kadınlar, “plan dışında” hamile kaldıklarında hamileliklerinin son günleri dahi olsa mecburî kürtaja tabi tutulmaktadırlar. Kadınlar nüfus planlaması dışında olan çocuklarını gizli olarak doğurdukları takdirde çok yüksek maddî cezalara maruz kalmakta, doğum yapan kadın veya eşi memur ise bu kişinin görevine son verilmektedir. Bu uygulamalar, Çin kanunlarında açık olarak yer almaktadır.
ÖZGÜRLÜK BİR HAYAL Mİ?
Doğu Türkistanlılar düşünce, ifade ve din hürriyeti alanlarında tamamıyla kuşatılmış durumdadır. Barışçı örgüt kurma, toplanma, siyasî haklar, kanun önünde eşitlik, azınlık hakları, eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı, serbest seçimler, eşitlik, adalet, haysiyet ve ünü koruma, göç ve iltica gibi haklar bu halk için söz konusu değildir. Bu bağlamda hiçbir özgürlük sunulmadığı için, Doğu Türkistanlıların gerek ferdî, gerekse ailevî ve toplumsal mahremiyeti hiçe sayılmaktadır. Çünkü mahremiyet, insanın insanca muamele gördüğü yerde vardır.
KÜLTÜREL ASİMİLASYON
FarklI Türk lehçelerinde konuşan yerli halkın Çinceyi kullanmaya zorlanması gibi meseleler de bir çeşit zulümdür. Doğu Türkistan’da yaşayan milletlerin gelenek-göreneklerini, dinî inançlarını, kendilerine özgü dillerini ve toprak bütünlüklerini ellerinden kaybetmeleri demek, bir milletin tarihten silinmesi demektir.
FABRİKALAR TOPLAMA KAMPLARINA BENZİYOR
ÇİN hükümeti, Uygurlara yönelik olarak günlük hayatın her alanında farklı bir yıldırma politikası uyguluyor. Bu siyasetin temel hedeflerinden biri ise, Doğu Türkistan’da Uygur nüfusunu azaltarak bölgeyi Çinlileştirmek. Doğu Türkistanlı kuruluşların raporlarına göre günümüzde Çin’in içeri eyaletlerinde mecburî olarak çalıştırılmakta olan Uygur kız ve erkeklerinin sayıları tahmini olarak 500 binin üzerinde.
GÜNDEME GETİRİLMELİ
150 yıldır İslâm âlemi, dünyanın birçok bölgesinde benzeri zulüm ve baskılara maruz kalmıştır. Bu zulmün arkasındaki çevrelerin en büyük hedefi, dini, özellikle de Müslümanlığı ortadan kaldırmaktır. Bugün Çeçenistan’ın Ruslardan gördüğü zulmü, Doğu Türkistanlılar Çinlilerden görmektedir. Dünya bu zulme göz yummaktadır. Doğu Türkistan meselesi sadece Uygurların bir sorunu olarak görülmemeli ve vicdan sahibi insanlar bu meseleyi sahiplenmelidir.
YEREL HALKIN MENFÎ TAVRI VE IRKÎ AYRIMCILIK
Çİn hükümetinin Uygurları “terörist, katil, hırsız, bölücü, radikal İslâmcı” olarak yaftalama çabası, “Devletimize en büyük tehlike Doğu Türkistan teröristlerinden gelir.”, “Uygurlar ihtiyatlı olunması gereken, gözetlenmesi gereken düşman millettir.” anlayışını yaygınlaştırması ırkî ayrımcılığı tırmandırmaktadır.
HAYATÎ TEHLİKE, GÜNLÜK HAYATIN BİR PARÇASI
Doğu Türkistan’da hiç kimsenin hayatî güvencesi yoktur. Devlet, istediği zaman istediği kimseyi tutuklayabilir ve istediği şekilde cezalandırabilir. Tutukluların geride kalan çocuklarının ve ailelerinin durumu ise içler acısıdır.
KATLİÂMLAR, DOĞU TÜRKİSTAN GERÇEĞİ
Doğu Türkistanlılar, kısa süreli bağımsızlık dönemleri yaşamışlarsa da uzun yıllardır Çin’in etnik asimilasyon politikaları ile ezilmektedirler. Komünist Çin Halk Cumhuriyeti’nde sistem, ulusal çıkarlar doğrultusunda şekillenmiş; Çin’in 1949 yılından bu yana yürüttüğü politikalar Doğu Türkistanlıları asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 yılları arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürülmüş ya da rejimin politikaları doğrultusunda oluşan kıtlık sonucu vefat etmişlerdir. 1965’ten sonraki katliâmlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır. Doğu Türkistan’da meydana gelen insan hakları ihlâlleri, zaman zaman kimi insan hakları örgütleri tarafından dillendirilmiş olsa da, bu girişimler, yaşanan zulmün engellenmesinde etkili olamamıştır. |
11.07.2009 |