"Gerçekten" haber verir 06 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

DÜĞÜN EVİNDEN 44 ÖLÜ ÇIKTI

Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde önceki akşam 21:00 civarında düğün evine yapılan saldırının, içeridekiler köy imamının arkasında cemaatle namaz kılarken gerçekleştiği belirtildi. Yüzü maskeli saldırganların uzun namlulu silâhlarla açtığı ateş sonucu, 6'sı çocuk, 17'si kadın 44 kişi hayatını kaybetti. İmamla gelin ve damat ve köy muhtarı da ölenler arasında.

PARALEL İDEOLOJİ

Olayı Ergenekon'un faili meçhullerinden farklı düşünmemek gerektiğini belirten Doç. Mazhar Bağlı, “Kan dâvâsı ile devletin hukuksuz uygulamaları arasında paralel bir ideoloji var. Bu işin içinde koruculuk da, PKK da, terör örgütünün uzun süredir tahrip ettiği bir yapılanma da var” dedi.

BEDİÜZZAMAN DİYOR Kİ:

Bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehâlet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi (torunu) husumet beydir.

Münazarat, s. 69

Bizim düşmanımız cehâlet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı; san’at, marifet, ittifak silâhiyle cihâd edeceğiz.

Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23

Töre, husumet sorgulanmalı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mardin’deki vahşetin hiçbir şekilde izah edilemeyeceğini belirterek, “Yaşadığımız çağda töre, kan dâvâsı ve husumet gibi kavramların ciddî şekilde sorgulaması gerekir’’ dedi.

TBMM BAŞKANI TOPTAN: Katliâm dehşet verici

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Mardin’de meydana gelen katliamın kimsenin yanına kâr kalmayacağını söyledi. Toptan, yaşanan katliâmın kendisini dehşete düşürdüğünü ifade etti.

Olay terör saldırısı değil

Başbakan Erdoğan, saldırının bir terör saldırısı olmadığını, iki aile arasında husumetten kaynaklandığını belirterek, “İnsanlık dışı” dedi.

MARDİN'İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde bir düğün törenine silâhlı bir grup tarafından baskın düzenlendi. Saldırıda 6’sı çocuk, 16’sı kadın 44 kişi öldü, 3 kişi de yaralandı. Silâhlı saldırı da gelin ve damat da vefat etti. Olayla ilgili 8 kişi silâhlarıyla birlikte yakalandı.

Edinilen bilgiye göre önce gün saat 20:30 sıralarında Bilge köylüler, eski köy muhtarı Cemil Çelebi’nin kızının düğünü için Çelebi ailesinin evinde toplandı. Görgü şahitlerinin ifadesine göre düğün yemeğinin ardından erkekler ve kadınlar ayrı odalarda namaza durdu. Bu sırada, köye gelen ve bir grup maskeli saldırgan evi uzun namlulu silâhlarla taradı. Saldırganlar silâhla ateş ettikleri kişilerin ölüp ölmediğini de kontrol etti. Yaklaşık 15 dakika süren saldırıya, köyün 3 ayrı bölgesinde nöbet tutan korucular karşılık verdi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, saldırıda 6’sı çocuk 16’sı kadın toplam 44 kişinin öldüğünü, 3 kişinin de yaralandığını açıkladı. Yaralılardan 3 yaşındaki Medine Çelebi ile 16 yaşındaki Hediye Çelebi Diyarbakır’daki Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Murat Çelebi’nin ise Mardin Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındığını belirten Bakan Atalay, gece boyu yürütülen çalışmalar sonucu görgü şahitlerinin de ifadeleri doğrultusunda olayın faili olarak değerlendirilen 8 kişinin silâhlarıyla birlikte jandarma tarafından yakalandığını ve gözaltına alındığını kaydetti. Yürütülen soruşturma gereğince adlî makamlarca olay bölgesine giriş ve çıkışlara sınırlama getirildiğini ifade eden Atalay, ‘’İlk tespitlere göre, köy içinde aile arasında ihtilâf ve husûmetler sonucu gelişen bir olay olarak değerlendirilmektedir. Maalesef ölenlerin de şu anda fail diye gözaltına alınanların da çoğu aynı soyadı taşıyor. Bu konuda çalışmalar hâlâ sürüyor. Kesin bir ifade kullanmak istemiyorum’’ diye konuştu.

Bu arada, şüpheli 8 kişinin sorgusuna Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı’nda başlandı.

GELİN İLE DAMAT DA ÖLDÜ

Silâhlı saldırıda ölenler arasında gelin Sevgi Çelebi, damat Habip Arı, köy muhtarı Hamit Çelebi, eski köy muhtarı Cemil Çelebi ile köy imamı Kazım Ozan da bulunuyor. Saldırıda düğünde bulunan 8 kişilik bir ailenin fertlerinin tamamı öldürüldü. Saldırıda Saliha ve Yıldız Aktimur çiftiyle 6 çocukları vefat etti. Çocukların yaşları 3 ile 12 arasında değişiyor.

KÖYDEKİ HERKESİN SOYADI ÇELEBİ

32 haneli Bilge Köyünün tamamının aynı aileden ve soyadlarının da “Çelebi” olduğu bildirildi.

Köydeki erkeklerin tamamı korucu olarak görev yapıyor. Bilge köyü, 7 çeşmesiyle ünlü bir mesire alanı olarak biliniyor. Vadinin başında kurulu bulunan Bilge Köyüne, özellikle hafta sonları Mardin ve civar yerlerden gelen vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor.

İŞ MAKİNELERİYLE MEZAR KAZILDI —Köye yaklaşık 800 metre mesafede bir iş makinesi, olayda vefat edenlerin defnedilmesi için mezar kazarken, kadınların ölenler için yaktığı ağıt ve feryat sesleri, gazetecilerin bulunduğu, köye 500 metre uzaklıktaki alana kadar ulaştı. Mardin Özel İdaresi’ne ait iş makineleri köy yolunun düzeltilmesi için çalışma yaptı. Öte yandan, olayda vefat eden 44 kişinin otopsi işlemlerine Mardin Devlet hastanesi morgunda başlandı. Adana Adlî Tıp Kurumu’ndan 3 doktor ve 2 teknisyenden oluşan bir ekibin da Mardin’e gönderildiği öğrenildi. Otopsi işleminin tamamlanmasının ardından cesetlerin toprağa verileceği bildirildi.

SALDIRIDAN KURTULAN 2 GENÇ ŞOKTA — Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu, iki oda dolusu insanın maskeli kişiler tarafından silâhlarla taranarak öldürüldüğünü söyledi. Saldırıdan yara almadan kurtulan iki gençle görüştüğünü belirten Ayanoğlu, “Ancak şoktalar, konuşamıyorlar, kendilerine gelince olay yerinde nelerin olduğunu öğrenebileceğiz” dedi.

Yoğun güvenlik

tedbirleri alındı

MARDİN il merkezine yaklaşık 25 kilometre mesafede bulunan Bilge köyü girişinde olayın ardından jandarma ekiplerince alınan yoğun güvenlik tedbiri devam ediyor. Gelişmeleri takip etmek üzere Diyarbakır ve Mardin’den gelen gazetecilerin köye yaklaşık 500 metre mesafeye kadar yaklaşmasına güvenlik güçlerince izin verildi. Bilge Köyü’ndeki vatandaşların yakınları olan ve Diyarbakır, Mardin, Mazıdağı ile çevre köylerde oturan çok sayıda kişi köye geldi. Jandarma ekipleri, köye gelenlerin kimlik kontrolünün ardından köye girmesine izin verirken, köy çevresinde de dedektörle mayın taraması yaptı. Güvenlik güçleri köydeki vatandaşların ifadesi doğrultusunda saldırganların kaçış güzergâhlarında da incelemede bulundu.

Saldırının sebebi

“kız meselesi” iddiası

BİLGE Köyündeki düğünde bulunanlara silâhla saldıran kişilerin, nişanlanan Sevgi Çelebi’nin köydeki bir yakınlarıyla evlenmesini istediklerini, taleplerinin yerine getirilmemesi ve kızın başkasıyla evlendirilmek istenmesi üzerine olayın meydana geldiği iddia edildi. Bilge köylülerinden bazıları, önceki gün akşam meydana gelen silâhlı saldırıyı yapanların düğün töreni düzenlenen Sevgi Çelebi’nin kendi yakınları olan bir kişiyle evlenmesini istediklerini ve bu talebin kızın ailesince kabul edilmediğini ifade ettiler. Köylü vatandaşlar, şöyle konuştular: ‘’Saldırganların ailesiyle damadın mensup olduğu Arı ailesi arasında 20 yıl öncesine dayanan bir husumet bulunuyordu. Saldırganlar bu nedenle Sevgi Çelebi’nin Habip Arı ile evlenmesine karşı çıkıyorlardı. Bu konuda bir süre önce saldırganların mensup olduğu aile bireyleri ile gelinin ailesi arasında tartışma yaşandığını öğrenmiştik. Saldırı olayının nedeninin bu olduğunu düşünüyoruz.’’

Bu vahşetin izahı yok

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, saldırıyla ilgili, "Böyle bir ilkellik, vicdanlarda derin yaralar açan bu vahşet, hiçbir şekilde izah edilemez" dedi. Gül, yazılı açıklamasında, "Yaşadığımız çağda, töre, kan dâvâsı ve husûmet gibi kavramların insan hayatının önüne geçiyor olması, toplum olarak herkesin ciddî şekilde düşünmesi ve sorgulaması gereken bir konudur" ifadesine yer verdi.

Toptan: Yapanların

yanına kâr kalmaz

TBMM Başkanı Köksal Toptan da, Atatürk Havalimanı’ndan Norveç’e hareketinden önce yaptığı açıklamada, Mardin’deki silâhlı saldırıda çok sayıda vatandaşın vefat etmesinden büyük üzüntü duyduğunu belirterek, “Bu tür katliâmları yapanların yanına bunlar kâr kalmaz. Mutlaka adalet karşısında hak ettikleri cezayı bulacaklardır” dedi. Toptan, herkese sükûnet tavsiyesinde bulunarak, “Sükûnetle olayların gelişmesini ve bu işi yapanların cezalarını mutlaka çekeceğinin bilinmesini istiyorum. Ancak nedeni ne olursa olsun böyle bir vahşetin, katliâmın savunulabilir ve anlatılabilir bir tarafı yoktur” diye konuştu.

Hiçbir töre katliâmı

mazur gösteremez

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise partisinin TBMM grup toplantısında, "Hiçbir töre, hiçbir gelenek, hiçbir anlayış bu katliâmı mazur gösteremez. İnsanlıktan nasibini alamamış saldırganlar, hiçbir gerekçenin arkasına sığınamazlar. Şu ana kadar aldığımız bilgiler, saldırının bir terör saldırısı olmadığına, iki aile arasındaki husûmetten kaynaklandığına işaret ediyor. Düğün yapan, bir mutlu anı yaşayan insanlara, namaz kılan insanlara, çocuklara silâh doğrultmak, savunmasız, masum insanları katletmek, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar menfurdur, insanlık dışıdır'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, zanlılarla ölenlerin soy isimlerinin aynı olmasının da cinayetin acımasızlığını bir kat daha arttırdığını vurguladı.

Öğretmen uyuya kaldı, ölümden kurtuldu

YAKLAŞIK 4 yıldır Bilge köyünde öğretmen olarak görev yapan Sadık Akbulut, davetli olduğu düğüne uyuyakaldığı için gidemedi, bu sayede ölümden kurtuldu. Öğretmenin eşi Bedia Akbulut, köy lojmanında oturduklarını, olay saatinde evde bulunduklarını belirterek, şunları anlattı: ‘’Uzun süredir görev yaptığımız için köydekilerle çok samimiyiz. Çelebi ailesi bizi de düğüne davet etmişti. Ancak eşim dinlenmek için uzanmış ve uykuya dalmıştı. Bende kendisini uyandırmak istemediğim için düğüne gidemedik. Saat 21.00 sıralarında silah seslerini duyunca uyanan eşim ışıkları hemen kapattı. Çok yoğun şekilde silah sesi duyuyorduk. Sonra silah sesleri kesildi. Dışarı çıktığımızda Çelebi ailesinin evine saldırı yapıldığını ve çok sayıda kişinin öldüğünü öğrendik. Yaşadıklarımıza inanamıyoruz.” Mardin / aa

BAKANLAR MARDİN’DE

SALDIRININ ardından İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Beşir Atalay, Mardin’e geldi. Bakanlar Atalay, Ergin ve Eker’in Mardin Devlet Hastanesi’ndeki 2 yaralıyı ziyaret ettikten sonra silahlı saldırının meydana geldiği Mazıdağı’na bağlı Bilge Köyünde incelemede bulundu.

06.05.2009


 

Hukukun güvenilirliği sağlanmalı

MARDİN'DE gerçekleşen silahlı saldırı sonucu 45 kişinin hayatını kaybetmesi, Türkiye’nin kanayan yarası kan davalarını yeniden gündeme taşıdı. Şiddetin insanın doğasında varolan temel dürtülerden birisi olduğuna dikkat çeken Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mazhar Bağlı, asıl erdemin bu şiddeti yapmamak olduğunu belirterek, Güneydoğu’da insanlar arasında hukukun güvenirliliğinin sağlanması gerektiğini söyledi. Kan davasının içinde kindarlığı barındırdığını vurgulayan Bağlı, bu yüzden olayların ‘İnek yüzünden kan davası çıktı. İnsanlar birbirini öldürdü’ şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini belirtti. “Hukukun, insanların kafalarında çok ciddi meşruluğunu ve mağduriyetini giderebileceğine dair düşünceyi güçlendirecek bir yol bulmak lazım. Bu konuda bir çalışma yapmak gerekiyor” diyen Bağlı, şunları kaydetti: “Ben kişisel olarak söylüyorum; bu olayı Ergenekon’un faili meçhullerinden farklı düşünmemek gerekiyor. Kan davası gütme ile devletin hukuksuz uygulamaları arasında paralel bir ideoloji var. Bunu farketmemiz gerekiyor. ‘Bu bizim dışımızda hiçbir toplumun istemeyeceği birşeymiş’ gibi bakarsak; bu konuyu anlayamayız. Evet, toplumda şiddet eğilimli bir ruh var. Ama önemli olan nedir? Bütün insanlarda şiddet vardır; erdem bu şiddeti yapmamaktır, bunu engelleyebilmektir. İnsanoğlunun en büyük özelliği de budur zaten. Değer ölçümüne çok büyük önem vermek lazım. Batı toplumlarında başka türlü bir şiddet var, bizde de başka türlü şiddet var. Güvenlik tedbirleriyle alınacak bir iş değil. Herkesin başına bir jandarma dikemeyiz. Hukukun insanlar arasında güvenilirliğinin sağlanması gerekiyor. Kanunlara ve hukuka insanların güvenmeleri gerekiyor. Hukukun meşruiyet krizinin ortadan kaldırılması gerekiyor” dedi. Ankara / cihan

06.05.2009


 

Türkiye’ye çamur yağıyor

Devlet Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü Analiz ve Tahminler Şube Müdürü Murat Şahin, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yağmurla birlikte çamur yağdığını bildirdi.

DEVLET Meteoroloji İşleri (DMİ) Genel Müdürlüğü Analiz ve Tahminler Şube Müdürü Murat Şahin, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yağmurla birlikte çamur yağdığını bildirdi. Murat Şahin, Irak ve Suriye üzerinden Türkiye’ye giren toz bulutu ve yağışlı havanın etkisiyle Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerine çamurlu yağışlar olduğunu söyledi. Bu tür yağışların görüş mesafesini düşürmesi dolayısıyla meteorolojik uyarı yaptıklarını belirten Şahin, “Güney ve güneydoğu yönünden esen rüzgârlarla Suriye ve Irak üzerinden Türkiye’ye taşınan toz bulutu var. Bu toz bulutunun yanı sıra Akdeniz üzerinden gelen yağışlı sistem Türkiye’yi etkiliyor. Toz bulutu akabinde meydana gelen yağışlar dolayısıyla özellikle hem Doğu Anadolu hem de Karadeniz Bölgesi’nde çamur yağışı görüldü” diye konuştu. Çamurlu yağışın özellikle bahar aylarında görülen meteorolojik bir olay olduğunu ifade eden Şahin, “Türkiye’nin güneydoğu illerinden başladı ve Doğu Anadolu’dan geçerek Karadeniz’e kadar ulaştı. Özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde daha sık görülüyor. Erzurum, Erzincan, Muş, Bitlis, Mardin, Siirt, Batman ve Diyarbakır’da toz bulutunun etkisi sürüyor. Çamurlu yağış, sadece yarın (bugün) sabah saatlerinde Batman ve Siirt hattında görülebilecek. Öğle saatlerinde tamamen etkisini kaybedecek.” Trabzon / aa

06.05.2009


 

KONYA’DA İTTİHAD-I İSLÂM BULUŞMASI

Risale-i Nur Enstitüsü Konya Temsilciliği tarafından iki gün sürecek bir kongre düzenleniyor.

9-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek kongreye Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşayan talebelerinin katılacağı da belirtildi.

06.05.2009


 

9 şehitte ihmal iddiası

PKK’nın 9 askeri şehit ettiği bombalı saldırı gözleri Diyarbakır’ın Lice ilçesine çevirdi. Daha önce iki bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren iki sanığın PKK’nın Lice kırsalında eğitim kampı bulunduğu ile ilgili ifadelerinin, aradan geçen yaklaşık bir yıl süreye rağmen araştırılmadığı ifade edildi.

PKK’nIn 9 askeri şehit ettiği bombalı saldırı gözleri Diyarbakır’ın Lice ilçesine çevirdi. Daha önce Türkiye gündemini sarsan iki bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren iki ayrı bombalama sanığı PKK’nın Lice kırsalında eğitim kampı bulunduğunu ile ilgili ifadelerinin, aradan geçen yaklaşık bir yıl süreye rağmen araştırılmadığı, PKK’nın Lice kırsalındaki varlığının peşine düşülmediği 4 Mayıs tarihinde 9 askerin şehit olmasıyla ortaya çıktığı ifade edildi.

Gazeteport’un haberine göre, İzmir’de Adnan Menderes Havalimanında çalışan polisleri taşıyan servis otobüsüne karşı gerçekleştirilen ve 1 erin şehit olduğu, 2’si asker 12’si polis ve 9’u da vatandaş olmak üzere 23 kişinin yaralandığı eylem ile 3 Ocak 2008 tarihinde Diyarbakır’da askerî servis aracının geçişinde patlatılan bombalı araçla 7 kişi öldüğü, 66 kişinin de yaralandığı eylemin Lice’de planlandığı, ortaya çıktı. Her iki bombalama olayından sonra yakalanan, “Amed” kod adlı Bünyamin Sürme ve Erdal Polat’ın yapılan sorgulamalarında bu saldırıların Lice kırsalında bulunan PKK kamplarında hazırlanarak saldırılarda kullanıldığı ortaya çıktı. Ancak geçtiğimiz yıl ortaya çıkan bu ilişkiler ağı sorgulanmayıp Lice kırsalında bulunan PKK’lı teröristlerin peşine düşülmeyince PKK’nın 9 askeri şehit ettiği bombalı saldırı gerçekleşti.

06.05.2009


 

Bitlis'te mayın patladı: 1 şehit

Bİtlİs’te mayına basan bir jandarma uzman çavuşun şehit olduğu bildirildi.

Alınan bilgiye göre, Tatvan Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığında görevli Jandarma Uzman Çavuş Aygün Bulut, Bitlis’in Sehi ormanlık alanında arama tarama faaliyetleri sırasında mayına basarak şehit oldu. Şehit olan Aygün için, Tatvan Askerî Hastanesi önünde tören düzenlendi. Törene Bitlis Valisi Nurettin Yılmaz, 6. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Halit Günbatar, Bitlis Belediye Başkanı Fehmi Alaydın, İl Emniyet Müdürü İbrahim Bıçakçı, kaymakamlar, çok sayıda asker ve kurum amiri katıldı. Törenin ardından, Jandarma Uzman Çavuş Aygün Bulut’un cenazesi, ambulansla memleketi Kars’a gönderildi. Tatvan / aa

06.05.2009


 

Enflasyonda düşüş sürecek

Merkez Bankası, enflasyonun kısa vadede düşüşünü sürdürmesi ve yıl sonunda hedefin altında gerçekleşmesinin beklendiğini bildirdi.

Merkez Bankası, tarafından yapılan açıklamada ‘’Nisan Ayı Fiyat Gelişmesi’’ değerlendirildi. Açıklamada, Nisan ayında tüketici fiyat endeksinin yüzde 0,02 oranında arttığı ve yıllık enflasyonun da yüzde 6,13’e düştüğü hatırlatılırken, alt kalemler bazında bakıldığında, bütün temel gruplarda enflasyonun gerileme eğiliminde olduğu, özellikle hizmet kalemlerindeki yavaşlamanın giderek belirginleştiğine dikkat çekildi. Mayıs ayında doğal gaz tarifelerinde yapılan yüksek oranlı indirimlerin ise tüketici enflasyonunu yaklaşık 0,3 puan azaltacağı öngörüldü. Böylelikle, bir önceki yıldaki yüksek bazın yanı sıra ham petrol fiyatlarının mevcut seyri ve maliyet bazlı fiyatlama çerçevesinde, yurt içi enerji fiyatlarının yıllık enflasyonundaki azalış eğiliminin önümüzdeki dönemde de devam edeceği tahmin edildi. Ankara / aa

06.05.2009


 

Genişleme durdurulamaz

Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn, AB’nin yapısal reformlar ile genişleme çalışmalarının paralel götürdüğüne dikkati çekerek birliğin genişleme çalışmalarının durdurulamayacağını söyledi.

Rehn, “Genişleme ile entegrasyon arasında çelişki yok” dedi.

AB Haber’e göre, Olli Rehn, 2004 yılındaki büyük genişleme sürecini bir “başarı hikâyesi” olarak değerlendirerek AB, genişleme sürecinin Batı Balkanlar’ın entegrasyonun derinleştirilmesi ile birlikte ilerlediğini kaydetti. Lizbon Anlaşmasının onaylaması ve yürürlüğe konması konusunda yaşanacak en yavaş senaryo bile yeni bir üye devletin katılımı için muhtemel en hızlı senaryodan daha çabuk olacağını kaydeden Rehn, Avrupa’nın entegrasyonunu derinleştirme ve AB üyelerini genişletme konularında paralel çalıştıklarını söyledi.

Rehn, AB perspektifinin Batı Balkan ülkelerini bir arada Avrupa çizgisinde tutan bir olgu olduğunu ve demokrasi ve ekonomi ile ilgili gerekli olan reformların yapılması için büyük önem arz ettiğini kaydetti. Olli Rehn, “Bölgede istikrarı ihraç etmek suç ve insan veya rehine kaçakçılığı şeklinde istikrarsızlığı ithal etmekten çok daha iyidir” dedi.

Rehn, İzlanda eğer AB üyeliği için başvurursa ve yeni Komisyonda yer almayı isterse Birliğe katılabileceğini kaydetti.

Olli Rehn, “Avrupa Komisyonu, Türkiye Ankara Protokolünü 2009 sonuna dek uygulamaya geçiremezse misilleme niteliğinde önlemler alacak mı?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplandırdı:

“Avrupa Birliği açık bir şekilde Türkiye’nin Ankara Protokolüne dair zorunluluklarını yerine getirmesini bekliyor. Şimdilik, herkesin Kıbrıs’ın birleşmesine dair geniş kapsamlı bir anlaşma için çaba göstermesi gerekiyor. Bu, şu an için belirlenen en önemli hedef. Somut bir ilerleme ve sonuçları gördüğümüz zaman, Türkiye ödevlerini yerine getirmede sıkıntı çekmeyecektir.” İstanbul / Yeni Asya

AB’DEN DERİN ŞOK VE KEDER-

AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn, Mardin’deki silahlı saldırı sebebiyle derin şok ve üzüntü yaşadığını bildirdi. Rehn, yaptığı yazılı açıklamada, saldırıda ölenlerin ailelerine ve yakınlarına başşağlığı dileyerek katillerin en kısa zamanda adalete teslim edileceğine inancını dile getirdi. Brüksel / aa

06.05.2009


 

Yaşar Yakış: Ermeni açılımının tam zamanı

TBMM Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, ‘’Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir. Kötü bir niyet sezilirse geri adım atma şansımız vardır, Türkiye’nin de bundan hiçbir kaybı olmayacaktır’’ dedi. Yakış, Uludağ Üniversitesi’nde düzenlenen Türk-Ermeni ilişkilerinin geleceği konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bütün komşularıyla ‘’sıfır sorunlu’’ hale gelmek istediğini ve 2007 yılından bu yana Ermenistan ile ilişkileri normalleştirme sürecini başlattığını belirtti. Yakış, şunları kaydetti: ‘’Biz ‘Ermenilerle sorunları çözümlemek istiyoruz’ dedik. Birinci adım, Başbakanımızın Ermenistan Cumhurbaşkanına yazdığı mektuptu. Mektupta yazılmamasına rağmen, şifahen, tarihçiler araştırsın, incelesin, eğer biz 1915 olaylarından ötürü özür dilemesi gereken durumdaysak özür de dileriz ama Ermenilerin özür dilemesi gerekiyorsa onların da özür dilemesi lâzım. Böylelikle 1915 olaylarını bütün boyutlarıyla ortaya çıkarmayı hedefledik. 2005 veya 2006 yılında yazılmış bir mektuptu. O mektuba Ermeniler tarafından uydurma bir cevap geldi, hiçbir ön koşulsuz ilişkileri normalleştirirsek, onun içinde bu sizin söylediğiniz de olabilir diye. Baktık ki Ermenistan şu anda epey sıkıntı içinde. 2.5 milyon nüfusuyla enerji ve ulaşım konusunda üç büyük projenin dışında kaldı. Etrafı geçinemediği ülkelerle dolu. Ermenilerle bir iş yapılacaksa zamanı şimdidir. Kötü bir niyet sezilirse geri adım atma şansımız vardır, Türkiye’nin de bundan hiçbir kaybı olmayacaktır. Ermenistan’ın bu dönemde Türkiye ile kötü geçinme lüksü yoktur. Bütün kilitler bizim elimizde ve Ermeniler’in bize dayatacağı bir şey yok.’’ Bursa / aa

06.05.2009


 

Merkez Bankası Vakfı’nda gelir kaçağı

Malİye Bakanlığı Gelirler Kontrolörlerinin vergi incelemelerinde Merkez Bankası Vakfında 1 milyar 881 milyon lira gelir kaçağı bulundu. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Gelirler Kontrolörleri, 2008 yılı içerisinde 2 bin 351 vergi incelemesi gerçekleştirdi. Bu incelemelerde 6 milyar 906 milyon 461 bin 687 liralık beyana karşılık, 190 milyar 481 milyon 501 bin 203 lira tutarında gelirin devletten kaçırıldığı ortaya çıkarıldı. Kontrolörler, söz konusu gelir için mükelleflere 1 milyar 725 milyon 714 bin 378 lira vergi tahakkuk ettirdi, 1 milyar 894 milyon 844 bin 768 lira da ceza kesti. Kontrolörler geçen yıl mükelleflerin banka hareketleri incelemelerinde 1’e karşı 2, sigorta acentelerinde 1’e karşı 7, hazine bonosu incelemelerinde 1’e karşı 24 gelir kaçağı tesbit etti. Kontrolörler, denetim programı kapsamında vakıf ve dernekleri de büyüteç altına aldı. Vakıf denetimi, Merkez Bankası Vakfı nezdinde gerçekleşti. Gelirler Kontrolörlerinin düzenlediği raporlarda, sadece 2002 ve 2003 yıllarında Vakıfta 2,5 milyar liraya yakın bir gelirin devletten kaçırıldığı yer aldı. Ancak, gelir vergisi ve mahsup işlemleri sonucu net tutarın 1 milyar 881 lira olduğu belirtildi. Bu çerçevede, Vakfa 362 milyon 194 bin 377 lira vergi tahakkuk ettirildi, 362 milyon 195 bin 807 lira da ceza kesildi. Anakara / aa

06.05.2009


 

MÜSİAD, 19. kuruluş yıl dönümünü kutluyor

Müstakİl Sanayici ve İş adamları Derneği (MÜSİAD), kuruluşunun 19. yılını kutluyor. MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, 19 yıl zarfında yaptığı çalışmalar, gösterdiği performans ve ürettiği hizmetlerle birçok sivil toplum kuruluşuna örnek olan MÜSİAD’ın, uyguladığı prensip ve esaslarda daima ilklere imza attığını ve önder olduğunu ifade etti. Bugün MÜSİAD’ın hâlâ yenilikler ve yeni uygulamalar peşinde koşarak, çoğunluğu Anadolu iş adamları ve sanayicilerinden oluşan üyelerinin gelişmelerine katkı sağlamak ve Türkiye’nin sosyo-ekonomik sorunlarının çözümünde yardımcı olmak üzere çalıştığını belirten Vardan, şunları kaydetti: ‘’Bu çalışmaların tamamında MÜSİAD bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş, bizim de kurtuluşumuz olamaz’ görüşünü benimsemiş ve ona göre hareket etmiştir. Bu bağlamda daima milletimizin aslî terkibinde var olan millî ve manevî değerleri muhafaza ederek, yerliliği, ülke kalkınması için gerekli üretimi, küresel ekonominin kaçınılmaz gereği olarak dışa açılmayı ve en önemlisi de Anadolu’nun teşebbüs gücünün ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir. Dünden bugüne doğru baktığımızda, sevinç ve gururla görüyoruz ki, Türkiye büyüdükçe MÜSİAD, MÜSİAD büyüdükçe Türkiye büyüyor.’’ İstanbul / Yeni Asya

06.05.2009


 

Paksüt’ten Ergenekon savcılarına suç duyurusu

‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında 5 ay süreyle dinlenildiğini ileri süren Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, soruşturmayı yürüten savcılarla ilgili Adalet Bakanlığı’na ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinin eklerinde kendisiyle ilgili iletişim dinleme tutanağı bulunduğunu, tutanağın ‘’hedef şahıs’’ bölümünde eşi Ferda Paksüt ve Osman Paksüt isimlerinin yer aldığını belirtmişti. Paksüt, bu gerekçeyle savcılar hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara / aa

06.05.2009


 

İstanbul’da ilâç yolsuzluğu operasyonu

İstanbul’da düzenlenen ilaç yolsuzluğu operasyonunda aralarında doktorların da bulunduğu yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı. Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, vatandaşların sağlık karnelerine kullanmayacakları pahalı ilaçları yazarak SGK’dan paralarını alan, daha sonra bunları farklı yöntemlerle tekrar piyasaya sürerek yolsuzluk yaptığı belirtilen bir suç örgütüne yönelik İstanbul’un 7 ayrı ilçesinde operasyon gerçekleştirildi. Operasyonlarda, aralarında kamu hastaneleri ve özel hastanelerde görevli doktorların da bulunduğu yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı. Operasyonların sürdüğü, gözaltı sayısının artabileceği bildirildi. İstanbul / aa

06.05.2009


 

Gül, yarın Çek Cumhuriyeti’ne gidecek

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, ‘’Doğu Ortaklığı’’ ve ‘’Güney Koridoru’’ zirvelerinin yapılacağı Çek Cumhuriyeti’ne gidecek. Verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, yarın gideceği Çek Cumhuriyeti’nin Başşehri Prag’da zirvelerin ortak yemeğine katılacak. Cumhurbaşkanı Gül, 8 Mayıs Cuma günü Nabucco Projesi’nin görüşüleceği ‘’Güney Koridoru Zirvesi’’ne katılacak ve aynı gün Türkiye’ye dönecek. Ankara / aa

06.05.2009


 

Finlandiya’dan AB üyeliğine destek

Fİnlandİya Dışişleri Bakanı Alexander Stubb, üyeliğin önündeki engellere rağmen Türkiye’nin er geç AB’ye katılacağını ümit ettiğini söyledi. Stubb, Kıbrıs Rum kesiminde Rum Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB’ye üye olmasının önündeki engelin AB üyesi güney Kıbrıs’ı tanımaması olduğunu ifade etti. Lefkoşa / aa

06.05.2009


 

Yanlış karar kurbanı oldu

ABD’NİN Chicago şehrinde işlemediği bir cinayet yüzünden 13 yaşında hapse atılan Thaddeus Jimenez’in 16 yıl sonra serbest kalması, şahitlik tartışmalarını başlattı. Uzmanlar, Jimenez davasının, mahkemelerin şahitler konusundaki yaklaşımına dikkati çeken önemli bir dava olduğunu belirtti. Jimenez’in özgürlüğü için yıllarca gönüllü olarak çalışan Hukuk Profesörü Steven Drizin, Jimenez davasının, mahkemelerin şahitler konusunda daha dikkatli olması gerektiğinin delili olduğunu söyledi. Chicago / aa

06.05.2009


 

Pasif içicilik sona erecek

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, restoranlarda sigara içilen ve içilmeyen yerlerin ayrılmasının, dumandan etkilenmeyi ortadan kaldırmadığını belirterek, 19 Temmuz’dan itibaren kafe ve restoran gibi yerlerde de sigara yasağının başlamasıyla sadece müşterilerin değil buradaki personelin de pasif içicilikten kurtulacağını söyledi.

Bilir, yaptığı açıklamada, sigara kullanımının sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin 50 yılı aşkın bir süreden beri bilindiğini, tütün kullanımının zararlarından korunmak için de uzun zamandır çaba sarf edildiğini kaydetti. Bu çabaların temel dayanağının, sigara içmeyenlerin dumandan pasif olarak etkilenmesinin önüne geçmek olduğunu ifade eden Bilir, bu amaçla toplu yerlerde sigara kullanımının kısıtlandığına işaret etti. Türkiye’de 1996’da yürürlüğe giren 4207 sayılı kanunla eğitim ve sağlık kurumları ile spor ve kültürel faaliyetlerinin yapıldığı mekânlarda sigara kullanımının kısıtlandığını, fakat bu yasanın restoranlarda sigara kullanımına kısıtlama getirmediğini hatırlatan Bilir, şunları söyledi: ‘’Oysa restoranlarda çocukları da yanlarındayken yemek yemek isteyen aileler, yoğun sigara dumanına maruz kalıyor. Sigara içmeyen çocuklu müşteriler, restoranlardan diledikleri gibi yararlanamamaktan şikâyet ediyor. Buna çözüm bulmak olmak üzere geçtiğimiz yıl kabul edilen yeni yasayla restoranlarda da sigara içilmesi yasaklandı. Bu yasak, 19 Temmuz 2009’da yürürlüğe girecek. Bu kısıtlama çok çağdaş bir uygulamadır. Türkiye bu yasağın yürürlüğe girmesiyle bütün restoranları sigara dumanından arındırılan 11. ülke olacak.’’

Dünyada bunu 2004’den beri uygulayan ilk ülkenin İrlanda olduğunu, İngiltere, Norveç, Uruguay, Yeni Zelanda gibi ülkelerin de arkadan geldiğini kaydeden Bilir, ABD’nin 25 eyaletinde de restoranların tamamında sigaranın yasaklandığını hatırlattı. Türkiye’de 20 milyon tiryakiye karşılık 50 milyon sigara içmeyen kişi bulunduğunu belirten Bilir, ‘’Bu 50 milyon yurttaşın da sigara dumanından etkilenmeden restoranlara rahatça gidebilme hakları olmalıdır. Çünkü restoranlarda sigara içilen ve içilmeyen yerlerin ayrılması dumandan etkilenmeyi ortadan kaldırmıyor’’ dedi.

Restoranların sigarasız olmasının, toplumda büyük oranda kabul gördüğünü ifade eden Bilir, Ankara’da yapılan bir çalışmaya göre, bütün müşterilerin 4’te 3’ünün (yüzde 74), sigara içmeyen müşterilerin de neredeyse tamamının (yüzde 94) restoranlarda sigara içilmesinin yasaklanmasını ‘’hak kısıtlaması’’ olarak görmediğini belirtti. 1 PAKET İÇMİŞ GİBİ OLUYOR— Prof. Dr. Nazmi Bilir, ‘’Müşteriler her gün restorana gitmez, gidince de sadece birkaç saat otururlar. Oysa garsonlar gün içinde uzun saatler boyunca o ortamda bulunmak durumundadır. Sigara içilen restoranlarda çalışan garsonlar üzerinde yapılan araştırmalar, bu personelin günde bir paket sigara içmiş gibi etkilendiklerini ortaya koymaktadır’’ diye konuştu.

06.05.2009


 

ALMANYA’NIN BAŞI ALKOLLE BELÂDA

Almanya’da içki tüketiminin, özellikle gençler arasında hâlâ endişe verici boyutlarda olduğu bildirildi. Alman hükümetinin uyuşturucuya karşı mücadele sorumlusu Sabine Baetzing, Berlin’de yaptığı açıklamada, 2008 yılında 2007 yılında olduğu gibi çok sayıda gencin içki içerek hastanelerde yoğun bakıma alındığını belirtti. Almanya’da 2007 yılında 10 ile 20 yaş arasında 23 bin 165 çocuk ve gencin aşırı alkol yüzünden hastaneye kaldırıldığını, bunun bir rekor olduğunu ifade eden Baetzing, 2008 yılında da bu sayının çok yüksek olduğunu, bu konuda daha fazla tedbir alınması gerektiğini kaydetti. Aşırı içki tüketimi sorununun sadece gençlerde değil, yetişkinlerde de mevcut olduğunu belirten Baetzing, Almanya’da yaklaşık 10 milyon insanın aşırı derecede alkol tükettiğini ve yaklaşık 1,3 milyon alkol bağımlısı bulunduğunu söyledi. Baetzing, içki tüketiminin çok az gerilemeye başladığını, ancak Almanya’nın bu alanda hâlâ dünyada en fazla içki tüketilen 10 ülke arasında yer aldığını ifade ederek, bunun, toplumda içkiye karşı fazla eleştirel yaklaşılmamasından kaynaklandığını kaydetti. Baetzing, yeni yasaların faydalı olacağına da inanmadığını belirterek, bu sebeple en azından içki tüketiminde kontrollerin daha sıkı tutulması gerektiğini sözlerine ekledi. Berlin / aa

06.05.2009


 

Bazı bebek mamaları abur cuburdan beter

İngİltere’de yapılan bir araştırmada, bazı bebek ve çocuk gıdalarının, abur cuburdan daha kötü olduğu sonucuna varıldı. Daha iyi gıda ve tarım için çalışan Sustain federasyonu tarafından yönetilen ‘’Children’s Food Campaign’’in, bebek ve çocukların yediği 100’den fazla gıda üzerinde yaptığı araştırma sonucuna göre bazı bebek gıdalarının, çikolatalı bisküvi veya peynirli hamburger gibi şeker ve doymuş yağ içerdiği belirlendi. Araştırma sonuçlarının çarpıcı olduğunu söyleyen CFC sözcüsü Christine Haigh, ‘’Bebekler ve çocuklar için pazarlanan bir çok gıdanın, sağlıklı olduğu yönünde reklâmı yapılıyor. Gerçekte, içerdiği şeker ve doymuş yağ bakımından bazıları abur cuburdan daha kötü’’ dedi. Araştırma sonucu üzerine bebek ve çocuklar için formül sütleri ve gıdaları üreten Cow & Gate, bebek bisküvilerinin üretimini durdurduğunu açıkladı. Firma sözcüsü, ‘’Gıda Standartları Kurumu ile görüşerek, hidrojene edilmiş yağ içeren bebek bisküvilerinin üretimine devam etmeme kararı aldık’’ dedi. Londra / aa

06.05.2009


 

Uzun süre çalışanlar uyuyamıyor

Almanya’da yapılan bir araştırma, uzun süre çalışanların uyumakta zorluk çektiklerini ortaya koydu. Dortmund şehrinde50 binden fazla kişi arasında yapılan araştırmanın sonuçlarına göre haftada 60 saatten fazla çalışan insanların dörtte biri, normal 35 ile 44 saat arasında çalışanların da beşte biri uyumakta zorluk çekiyor. Uzun süreli çalışanların daha yoğun şekilde de sırt ağrıları çektiği ve bu kişilerde daha fazla kalp rahatsızlıklarının ortaya çıktığı belirtildi. Berlin / aa

06.05.2009


 

Çin’de tavuk pisliğinden elektrik üretildi

Çİn’İn başşehri Pekin’in elektrik ihtiyacına, tavuk dışkısından üretilen enerjiyle katkı sağlanıyor. Ria Novosti ajansının haberine göre, Pekin yakınlarındaki bir yumurta üretim tesisinde kurulan santralde tavuk dışkısından elde edilen metan gazıyla elektrik üretiliyor. Habere göre, bu santralde üç milyon tavuğun bir yılda ürettiği 80 bin ton dışkı ile 14,6 bin megavat elektrik üretilerek 10 bin dairenin ihtiyacı karşılanıyor. Daha önce Huhhoto şehrindeki hayvan çiftliğinde günlük 1,36 megavat ve Maanşan’da da 22 bin kilovat elektrik üreten, büyükbaş hayvan dışkısını işleyen santral kurulan Çin’de, hayvan dışkısından yayılan metan gazını yakarak elektrik üreten santrallerin diğer büyük şehirlerde de yaygınlaştırılması planlanıyor. Ham madde sıkıntısı çekmediği bildirilen bu santrallerin ürettiği atık ise gübre olarak kullanılıyor. Pekin / aa

06.05.2009


 

İki dakikada kanser tesbiti

Rahİm ağzı kanseri olup olmadığınızı iki dakikada öğrenebilir misiniz? Evet Artık Türkiye; büyük bir teknoloji rahatlığı ve yeniliği ile buluşuyor. Geçtiğimiz hafta 8. TAJEV (Türk – Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı) Kongresi bünyesinde rahim ağzı kanserini iki dakikada tesbit edebilen tarama cihazı “TruScreen” tanıtıldı. Türkiye’de bir ilk olan cihaz rahim ağzı kanser ve öncüllerini anında tesbit edebiliyor. Rahim ağzı (serviks) bölgesine değdirilen kalem şeklindeki prob, servikse ışık ve elektrik sinyalleri yolluyor. Prob bir iletişim kablosu ile serviksin ışık ve elektrik sinyallerine olan tepkisini küçük bir konsola sıkıştırılmış mini bilgisayara aktarıyor. Bilgisayardaki özel bir program da bu tepkileri analiz edip kişinin kanser olup olmadığını belirleyebiliyor. Cihazın rahim ağzı kanser öncüllerini klâsik yöntemlerden yüzde 22 daha doğru tesbit ettiğinin klinik çalışmalarla ispatlandığının açıklandığı kongrede, katılımcılar cihazın büyük bir adım olduğu konusunda birleşiyor. İstanbul / Said Temur

06.05.2009


 

Sen de bir iyilik yap!

Genç Gönüller Derneği, iyilik yapmayı hatırlatmak ve gönüllülüğü yaygınlaştırmak amacıyla “Bir İyilik Yap!” adlı bir kampanya düzenliyor. Nisan ayında başlayan kampanya yıl sonuna kadar sürecek. Gençler arasında gönüllülüğü yaygınlaştırmak için çalışmalarını sürdüren dernek, bu kampanyayla, herkesin yapabileceği bir iyiliğin olduğunu hatırlatacak. “Paylaşırsan bir kıymeti vardır elindekilerin...” sloganıyla paylaşmanın sınırsız mutluluğunu gençlere ulaştırmayı hedefleyen kampanya kapsamında birçok etkinlik düzenlenecek. Okullarda düzenlenecek panellerde, ünlü isimler, gençlerle gönüllülük üzerine sohbet edecekler, onlarla yapabilecekleri gönüllü faaliyetler üzerine kafa yoracaklar. Kampanya için hazırlanan afişler, tişörtler, kupa bardaklar, çıkartmalar ve rozetler, hem kampanyanın gençlerin hayatında ete kemiğe bürünmesini, hem de bu iyilik hareketinin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak. Kampanyayla ilgili gelişmeler www.biriyilikyap.org adresinden takip edilebilecek. Ayrıca siteyi ziyaret edenler kendi iyilik felsefelerini herkesle paylaşma imkânı bulabilecek. İstanbul / Yeni Asya

06.05.2009


 

Peygamberimizi dinleyelim

Çorum’da Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle program düzenlendi. Çorum’lu hanımlar komisyonunun organize ettiği programda, Meryem İlhan konuşmacı olarak katılırken, ilâhiler, şiirler ve oratoryo gösterisi de yer aldı. Betül Karabudak’ın sunuculuğunu yaptığı programa Canan Erdal’ın Kur’ân-ı Kerim tilâvetiyle başlandı. Meryem İlhan’ın “Şefkat kahramanları” isimli konuşmasıyla devam eden törende İlhan, Şefkat peygamberi olan Hz. Muhammed’in (asm) daha doğar doğmaz “Ümmeti! Ümmeti!” diyerek merhametini gösterdiğine dikkati çekti. “Hayatı boyunca zalime ve zulme hep karşı durmuş; lâkin kendisine eziyet edenlere bedduâ bile etmemiş, her zaman şefkat ve merhametle muamelede bulunmuş; hidayet ve merhametlerini Erham’ür Rahiminin rahmet deryasından niyaz etmiştir” diyen İlhan, Peygamberimizin (asm) merhametini anlattı.

Meryem İlhan, “Böyle bir şefkat peygamberine lâyık olmaya çalışmak, onu ve sahabelerini hayatımızın her safhasında model almak, şahsî, ailevî, içtimaî hayatımızda örnek almak vazifemizdir” diyerek, Peygamberimizin (asm) yolundan uzaklaşmanın tarih boyunca insanları kaos ve bunalıma sürüklediğini belirtti.

RİSÂLE-İ NUR ŞÜPHELERİ

İKNA EDİP, İSPAT EDİYOR

Risâle-i Nur-u sübjektif olmayıp, Kur’ân hakikatlerini objektif ve rasyonel olarak anlattığını belirten İlhan, Risâle-i Nur’u şöyle tanımladı: “Her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış. Müsbet ilimlerle mücehhez. Vesveseli şüpheleri ikna edip, ispat ediyor.” İlhan, konuşmasında Bediüzzaman’ın da kimseye bedduâ etmediğini ifade ederek, hapishanede savcının işkencelerine ve zehirlemelerine maruz kalsa bile, savcının küçük kızını düşünerek bedduâ etmediğini örnek verdi. Ailenin önemini de vurgulayan Meryem İlhan, “İnsanları fesada vermek isteyen ifsat şebekelerinin en büyük planı kadınlar üstünde olmuştur. ‘Çağdaşlaşmak ve medenileşmek’ perdesinde en çok aile ve kadını tahribe yönelik projeler tatbike konulmaktadır” dedi. “Gençliğin ve insanlığın bugün içinde bulunduğu manevî bunalım ve ıztıraba karşı adeta Peygamberi bir haslet ve sahabe misal bir şefkat taşımak gerekir” diyen İlhan sözlerini şöyle tamamladı: “Tıpkı Fetih Sûresinin sonundaki ‘Onlar kâfirlere karşı çok şiddetli ve haşin, mü'minlere karşı rahmet ve merhametlidirler’ âyetinin mânâsıyla, ancak günümüz maddeci ve çıkarcı cereyanlarla baş edilebilir.”

Kutlu Doğum programında “Ben ümmet olmak istiyorum” adlı oratoryo gösterisi büyük alkış aldı. Sevdenur Kurnaz’ın Risâle-i Nurdan okuduğu bir kesitle devam eden program, Sümeyye Karakuş ve Ayşe Gökçen’in seslendirdiği ilâhî parçaları ile büyük ilgi gördü. Nuran Koç ve Ayşe Gökçe’nin birlikte seslendirdiği “Ben seni görmeden sevdim” adlı parça da törene renk kattı. Program, Ayfer Uzun’un Salât ve Selâm’ının ardından yapılan çekilişle noktalandı. Tören sonunda Çorum’lu hanımların yaptığı helvalar ikram edildi.

ELİF NUR KURTOĞLU / ÇORUM

06.05.2009


 

Hanımlar hayırda yarıştı

İstanbul-Anadolu Yakası hanım okuyucularımızın katkılarıyla tertiplenen kermes, Ümraniye’de dün açıldı.

Kermesin açılışını yapan gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular emeği geçenlere teşekkür ederek, hayırlı hizmetlere vesile olması dileğiyle kurdelayı kesti. Açılışta Yeni Asya A.Ş. Genel Müdürü Recep Taşcı, gazetemiz Yayın Koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş, Satış Müdürü Faik Altun ile Abone ve Dağıtım Müdürü Saim Çelenli ve okuyucularımız hazır bulundu.

Hanım okuyucularımızın aylar süren yoğun çalışma ve gayretleri sonucu ortaya koydukları el emeği-göz nuru, birbirinden değerli eserler ile evlerde hazırlanan yiyecek çeşitleri satışa sunuldu.

Yeni Asya Neşriyat’ın yayınladığı eserlerin de indirimli fiyatlarla okuyuculara ulaştığı kermeste, özellikle yeni tanzimle hazırlanan Risâle-i Nur Külliyatı büyük ilgi görüyor. Kermeste gazetemiz ve dergilerimiz de gelen misafirlere hediye ediliyor.

Elde edilen gelirlerin yardıma muhtaç talebeler için kullanılacağı kermes, 11 Mayıs tarihine kadar açık kalacak.

FATİH AYDIN / İSTANBUL

06.05.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis