2010 Dünya Kupası hedefimizi devam ettirmek istiyorsak yarın akşam İspanya'yı Ali Sami Yen'de mutlaka yenmemiz gerekiyor. Çünkü grubumuzda Bosna-Hersek sürpriz bir şekilde Belçika'yı deplasmanda 4-2 mağlup ederek 9 puana yükseldi ve 8 puanlı Türkiye'nin üzerine çıktı. Bu tablo bizim açımızdan hiç de iyi olmadı. Çünkü Bosna-Hersek Çarşamba günü yine Belçika'yı bu defa evinde ağırlayacak ve muhtemelen sahadan galip ayrılarak 12 puana yükselecek. Bu açıdan bakıldığında bizim daha sıkıntılı bir durumda olduğumuz görülecektir. Eğer İspanya karşısında 1 puana razı olursak grupta ikincilik fırsatını büyük bir tehlikeye atmış olacağız. Kalan son 4 maçta Türkiye, Estonya ve Ermenistan'la içeride, Bosna-Hersek ve Belçika ile dışarıda karşılaşacak. Buna karşılık Bosna-Hersek fikstürde avantajlı görünüyor. Türkiye ve İspanya maçlarını evinde oynarken, Ermenistan ve Estonya deplasmanlarına çıkacak. Fatih Terim ve ekibi, Euro 2008 finallerine giderken yine böyle bir zorluk karşısında pes etmemiş, mutlaka kazanılması gereken Norveç maçını hem de deplasmanda 3 puanla kapatarak final biletini kapmıştı.
Madrid'de İspanya karşısında kötü değildik ama çok da iyi oynamadık. Özellikle ilk yarıda yakaladığımız bir-iki pozisyonda golü bulabilseydik sürpriz bir sonuçla dönebilirdik. Ama olmadı. Çünkü fizik-kondisyonumuzun 60. dakikadan sonra tükendiğini gördük. İspanyol futbolcular bu dakikalarda bulduğu golden sonra bizi kendi sahamıza hapsettiler. Futbolcularımız 2-3 pas yapamayacak kadar etkisiz kaldı. Çünkü bu dönemde aklımızla oynayamadık. Modern futbolda topla hızlı hareket etmek en önemli kuraldır. Yorulmadan topu en müsait durumdaki arkadaşına atacaksın. Bunu yaparken aklını kullanacaksın. Dikkat ettim, Tuncay, Arda ve Gökhan Gönül kazandığı her topta 2-3 İspanyol futbolcusunu geçmeden pas atmayı düşünmedi. Kuvvetten düştüğü anlarda pas vermeye çalıştılar ama hep rakibe kaptırdılar. Türk futbolunun en büyük zaaflarından birisi budur. Hızlı oynayamadığımız gibi kısa hazırlık paslar yaparak rakibin sahasında bizi beklemesini sağlıyoruz. İspanya golden sonra sürekli uzun pas yaptı ve bu oyun tarzı sayesinde bizim kalemizde tehlikeli olmaya başladı.
Fatih Terim'in yarın akşam İspanya karşısında ilk maçtaki kadroyu sahaya süreceğini düşünüyorum. Belki İbrahim Üzülmez'in yerine Hakan Balta'yı sol kanata çekip, çift stoperde Emre Aşık ile İbrahim Kaş ikilisine görev verebilir. Bu kadro ofansif özellikleri olan bir 11. Bilhassa Arda ve Tuncay hücuma çıkıldığında savunma anlayışlarını hiç unutmamalı. Semih Şentürk bunu güzel uyguluyor. Rakiplerin ileriye çıkmasına pres yaparak engel oluyor. Bu maçta kanatlardan bindirme yapmamız gerekecek. Onların sağbeki Ramos'unu gördük. Maç boyunca kanatlardan 20'ye yakın top taşıyarak, savunmamıza çok tehlikeli anlar yaşattı. Gökhan Gönül ve İbrahim Üzülmez ise bu düşünce ile hiç oynamadı. Sadece savunma yapmayı tercih etti. İspanya karşısında galibiyet istiyorsak önce hızlı oynayacağız, sonra isabetli paslar yapacağız. Ve arkasından da topun olduğu her bölgede pres yapıp, rakibi oynatmamaya çalışacağız.
|