|
|
|
KENTLERDEKİ İŞSİZLİK YÜZDE 14.2'YE YÜKSELDİ |
TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre, Türkiye genelinde işsiz sayısı, Kasım döneminde, 2007'nin aynı dönemine göre 645 bin kişi artarak 2 milyon 995 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 2,2 puanlık artışla yüzde 12,3 seviyesinde gerçekleşti. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 2,2 puanlık artışla yüzde 14,2, kırsal yerlerde yine 2,2 puanlık artışla yüzde 9,3 oldu.
GENÇ NÜFUSTA İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 23.9
nKasım 2008 döneminde genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 23,9 olarak hesaplandı. Bu oran 2007 yılının aynı döneminde yüzde 20 idi. Tarım dışı işsizlik oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,8 puanlık artışla yüzde 15,4 seviyesine çıktı. İşsizlerin yüzde 26,6'sı bir yıl ve daha uzun süredir iş arıyor. Yüzde 86,5'i (2 milyon 592 bin kişi) daha önce bir işte çalışmış.
Türkİye’dekİ işsiz sayısı, Kasım 2008 döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 645 bin kişi artarak, 2 milyon 995 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 2,2 puanlık artışla yüzde 12,3 seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde istihdam edilenlerin sayısı ise bir önceki yıla kıyasla 448 bin kişi artışla 21 milyon 315 bin kişiye yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üçer aylık dönemler itibarıyla her ay kamuoyuna duyurduğu Hanehalkı İşgücü Anketinin ‘’Ekim-Kasım-Aralık’’ dönemini kapsayan ‘’Kasım 2008’’ sonuçlarını açıkladı. İşgücü Anketine göre, Kasım döneminde Türkiye’de kurumsal olmayan sivil nüfus, bir önceki yılın aynı dönemine göre 758 bin kişilik artışla 69 milyon 943 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus da 757 bin kişi artarak, 50 milyon 268 bin kişiye ulaştı. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 283 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı ise 165 bin kişi arttı.
Kasım 2008 döneminde istihdam edilenlerin sayısı, önceki yıla kıyasla 448 bin kişilik artışla 21 milyon 315 bin kişiye yükseldi. İstihdam edilenlerin yüzde 25,8’i tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 5,8’i inşaat, yüzde 48,6’sı ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,8 puan, hizmetler sektörünün payı 0,2 puan arttı, sanayi sektörü payı 0,8 puan, inşaat sektörünün payı da 0,2 puan azaldı. Ankara / aa
İŞSİZLİK, ŞEHİRLERDE YÜZDE 14,2
Türkiye genelinde işsiz sayısı, Kasım döneminde, 2007’nin aynı dönemine göre 645 bin kişi artarak 2 milyon 995 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı ise 2,2 puanlık artışla yüzde 12,3 seviyesinde gerçekleşti. Şehirlerde işsizlik oranı 2,2 puanlık artışla yüzde 14,2, kırsal yerlerde ise 2,2 puanlık artışla yüzde 9,3 oldu.
GENÇ NÜFUSTA
İŞSİZLİK YÜZDE 23,9
Kasım 2008 döneminde genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 23,9 olarak hesaplandı. Bu oran 2007 yılının aynı döneminde yüzde 20 idi. Türkiye’de tarım dışı işsizlik oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,8 puanlık artışla yüzde 15,4 seviyesine çıktı. Bu dönemdeki işsizlerin 72,6’sını erkek nüfus oluşturdu.
KAYIT DIŞI İSTİHDAM YÜZDE 44,5
TÜİK’e göre, kayıt dışı istihdam edilenlerin oranı, Kasım 2008 döneminde, 2007 yılının aynı dönemine göre 0,9 puanlık azalışla yüzde 44,5 olarak gerçekleşti. Kasım 2008 döneminde, Türkiye genelinde iş gücüne katılım oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1,5 puanlık artışla yüzde 48,4 olarak gerçekleşti.
|
17.02.2009
|
|
|
Milletle dalga geçmeyin |
Hükümet tarafından, 29 Mart’tan sonra uzlaşı içinde yeni bir anayasa yapılacağına ilişkin açıklamaları inandırıcı bulmadığını vurgulayan Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, AKP’yi halkı kandırmakla suçlayarak, “Bu büyük milletimizle dalga geçmektir. 1980 anayasasının baskıcı gücünden milleti bugüne kadar kurtarmıyorsun, sonra da 29 Mart’tan sonra yapacağız diyorsun. Bu iddiaya kargalar bile güler” dedi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Hükümet tarafından, 29 Mart’tan sonra uzlaşı içinde yeni bir anayasa yapılacağına ilişkin açıklamaları inandırıcı bulmadığını vurgulayarak, “Bu büyük milletimizle dalga geçmektir. 1980 Anayasası’nın baskıcı gücünden milleti bu güne kadar kurtarmıyorsun, sonra da 29 Mart’tan sonra yapacağız diyorsun. Bu iddiaya kargalar bile güler” dedi.
DP lideri Süleyman Soylu, TV 8’de yayınlanan Sağduyu Programı’nda, son siyasi gelişmeler ve özel hayatına ilişkin samimi açıklamalarda bulundu. Hükümet ve muhalefete ilişkin sert eleştiriler yapan Soylu, söylediği türküler ve sanat müziği parçalarıyla da, halkın içinden farklı bir lider profili ortaya koydu.
“MİLLETLE, DALGA GEÇİYORLAR”
Hükümet tarafından, 29 Mart’tan sonra uzlaşı içinde yeni bir anayasa yapılacağına ilişkin açıklamaları inandırıcı bulmadığını vurgulayan DP lideri, AKP’yi halkı kandırmakla suçlayarak, şunları söyledi: “İktidara geldikleri günden beri yeni anayasa yapacağız diyorlar. Bu güne kadar Türkiye’de bunu yapabildiler mi? Bu büyük milletimizle dalga geçmektir. 1980 Anayasasının baskıcı gücünden milleti bu güne kadar kurtarmıyorsun, sonra da 29 Mart’tan sonra yapacağız diyorsun. Bu iddiaya kargalar bile güler.”
“RÜŞVET DÜZENİNİ BOZACAĞIZ”
Soylu, Türkiye’nin hiçbir dönem olmadığı kadar rüşvet ağı ile çevrelendiğini savunarak, bunların hukuk, siyasal ve dış politika rüşveti olduğunu söyledi. Halk fukaralıkla mücadele ederken, Ankara’daki siyasilerin ve bürokratların rüşvet düzeni sebebiyle refah içinde olduğunu ifade eden Soylu, iktidara gelmeleri durumunda rüşvet düzenini bozacaklarını kaydetti.
“AKP VE CHP, RANTDA KUCAKLAŞIYOR”
Soylu, AKP ve CHP arasında kirli ilişkilerin sürdüğünü ifade edere, şunları kaydetti: “Beş yıldır, İstanbul’da 5 binden fazla imar değişikliği olmuştur. Bu konuda bir tek kavga duymadık. Çünkü kendi imar rantlarını, birbirlerini kucaklayarak taşımışlardır. Seçim zamanı geldi şimdi güya birbirlerini itiraz ediyorlar. Türkiye, üreten bir ülke olmaktan alıkonuluyor. Diğer partilerin, siyasi parti yardımlarını engellemekte bir araya geliyorlar. Eğitim sisteminde, kaçakçılıkta, AB meselesinde bir araya gelebiliyorlar mı? Hayır.”
“SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ, DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİ”
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, eğitim ve sağlık sistemi gibi bir çok konuda şikâyetçi olduklarına dikkat çeken Süleyman Soylu, “Durmak yok, yola devam diyorlar. Evet, yolsuzluğa devam. Sivil toplum örgütleri ise bu durum karşısında sessiz. Dut yemiş bülbüle dönmüşler” diye konuştu. Soylu, vatandaşın manevi değerleri üzerinden siyaset yapılmasına itiraz ettiklerini kaydederek, iktidarı da muhalefeti de duygu sömürüsü ile oy avcılığı yapmakla suçladı.
“AKP’Yİ UYARIYORUM, İÇKİLİYKEN NAMAZA YAKLAŞMA”
Başka partilere geçen belediye başkan adaylarının, adaylıklarının iptaline yönelik çalışma yaptığı öne sürülen YSK’yı eleştiren Soylu, hem hükümeti, hem de YSK’yı şu sözlerle uyardı: “Haksızlığa uğrarsak, AKP’nin de, YSK’nın da canını acıtırım. AKP, benim Elazığ Belediye Başkanımı alacak ama bizim partimize geçen belediye başkanını YSK’ya götürecek. YSK, bu konuda bir önceki seçimde de kararlar vermiştir. Eğer önseçim yapılmamışsa, o aday başka bir partiden de aday olabilir diye. AKP’yı uyarıyorum, içkiliyken, namaza yaklaşma.” İstanbul / Yeni Asya
|
17.02.2009
|
|
|
ADAY LİSTELERİ BUGÜN SEÇİM KURULLARINA TESLİM EDİLİYOR |
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) belirlediği seçim takvimine göre, siyasi partiler, aday listelerini bugün saat 17.00’ye kadar seçim kurullarına teslim edecek.
YSK’nın, 29 Mart 2009’da yapılacak mahalli idareler seçimlerine ilişkin belirlediği seçim takvimi işliyor. Takvime göre, siyasi parti ilçe başkanlıklarının, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği ve il genel meclisi üyelikleri seçimlerine ait aday listelerini, bugün saat 17.00’ye kadar ilçe seçim kurullarına, büyükşehirlerde siyasi parti il başkanlıklarının, büyükşehir belediye başkan aday listelerini il seçim kurullarına bugün en geç saat 17.00’ye kadar vermeleri gerekiyor. Bağımsız adaylık başvuruları için de yarın son gün. Seçmen bilgi kağıtlarının dökümüne ve dağıtımına 18 Şubat 2009 Çarşamba günü başlanacak. Siyasi partilerin aday listelerindeki eksiklikleri 19 Şubat 2009 Perşembe gününe kadar tamamlamaları gerekiyor. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
EKONOMİDE OLAĞANÜSTÜ HAL İLÂN EDİLMELİ |
Türkİye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş, ekonomide olağan üstü hal ilan edilmesi gerektiğini kaydetti.
Nakkaş, yazılı açıklamasında, işsizlik oranının yüzde 12,3’e çıkarken, ekonomi yönetiminin ‘’inisiyatifsizliği’’ sonucu hazır giyim sektörünün dibe vurduğunu öne sürdü. Krizden etkilenen ülkelerin çeşitli önlemlerle sektörlerini ayakta tutmak için büyük çaba harcadığını ifade eden Nakkaş, ‘’Ekonomi yönetiminin inisiyatifsizliği sonucu tekstil ve hazır giyim sektörü dibe vurdu. Ocak ayındaki yüzde 20,2’lik tarihi ihracat düşüşü ve bugün açıklanan yüzde 12,3’lük işsizlik oranı bu gerçeği net bir şekilde ortaya koydu. Kriz yaralarının daha da derinleşmemesi için ekonomide olağan üstü hal ilan edilmeli’’ ifadesini kullandı. İstanbul / aa
|
17.02.2009
|
|
|
ÖSS başvuruları başladı |
ÖSS ve Yabancı Dil ile sınavsız geçiş için başvurular dün başladı. Son sınıf öğrencileri okullarının bağlı olduğu başvuru merkezinden, mezun adaylar diledikleri başvuru merkezlerinden sınav kılavuzunu 2 TL karşılığında edinebilecek. Sınava başvurular 27 Mart'ta sona erecek.
2009-ÖSS’ye, 2008-2009 öğretim yılında ortaöğretim kurumlarının lise veya dengi okullar ile açıköğretim lisesinin son sınıfında okuyan öğrenciler, ortaöğretim kurumlarının son sınıflarında beklemeli durumda bulunanlar, ortaöğretim kurumlarının dışarıdan bitirme sınavlarına girenler, ortaöğretim kurumlarını bitirmiş olanlar, ortaöğretimlerini yabancı ülkelerde yapanlardan durumları bu şartları taşıyanlar başvurabilecek.
Sınava belirtilen özellikleri taşıyan yabancı uyruklu ve uyruksuz adaylar da başvurabilecek ancak bu adaylar ÖSS sonuçları ile 2009-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alacak yükseköğretim programlarına yerleştirilmeyecek. 2009-2010 öğretim yılında yükseköğretimin tüm lisans ve önlisans (meslek yüksekokulları ile açıköğretim önlisans programlarına sınavsız geçiş dahil) programlarına girmek veya yurtdışında öğrenim görmek isteyen adayların da 2009-ÖSYS’ye başvurmaları gerekiyor. Ortaöğretim kurumlarının son sınıfında okuyan öğrenciler okullarının bağlı olduğu başvuru merkezinden, mezun adaylar diledikleri başvuru merkezlerinden içerisinde 2009-ÖSYS Aday Bilgi Formu da bulunan ‘’2009-ÖSYS Kılavuzu’’nu 2 TL karşılığında edinebilecek.
|
17.02.2009
|
|
|
20 bankada unutulan binlerce lira var |
Türkiye’de faaliyet gösteren 20 bankada, 103 bin 268 hesap sahibinin unutulmuş binlerce lirası bulunuyor. Bankalar, 10 yıldır işlem yapılmadığından “zaman aşımına” uğrayan hesaplar için ilânla müşterilerini uyarıyor.
Türkİye’de faaliyet gösteren 20 bankada, 103 bin 268 hesap sahibinin unutulmuş binlerce lirası bulunuyor. Bankalar, 10 yıldır işlem yapılmadığı için “zaman aşımına” uğrayan hesaplar için ilanla müşterilerini uyarıyor. Bankacılık Kanuna göre, bankalarda mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibince, en son işlem tarihinden itibaren 10 yıl içinde aranmayanlar zaman aşımına tabi bulunuyor. Bankalar bu çerçevede, zaman aşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacakların listesini şubat ayı başından itibaren internet sitelerinde yayımlamaya başladı. Listeler, 3 ay süreyle ilanda kalacak ve 15 Mayıs 2009 tarihine kadar söz konusu hesaplar için başvuruda bulunulmaması halinde bunlar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devredilecek. En fazla mevduat unutulan banka Türkiye İş Bankası. Bu bankada, 48 bin 122’si mevduat ve alacak, 29’u emanet olmak üzere toplam 48 bin 151 hesap “zaman aşımına” tabi bulunuyor. Unutulan hesaplar sıralamasında İş Bankasını, 23 bin 888 hesapla Ziraat Bankası, 14 bin 707 hesapla Türkiye Halk Bankası, 6 bin 645 hesapla Vakıflar Bankası, 5 bin 277 hesapla Yapı ve Kredi Bankası takip ediyor. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
Risâle-i Nur İslâm âlemini birleştiriyor |
Mısır’ın başşehri Kahire’de, Risale-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneğinin ortaklaşa gerçekleştirdiği sempozyumda konuşan Ezher Üniversitesi Eski Şeyhi, Mısır Yüksek Din Kurulu Genel Başkanı Ahmed Ömer Haşim, Risâle-i Nur eserlerinin ümmetin ayrılığını giderecek ve ittihadı sağlayacak bir eser olduğunu ifade etti.
BU ASRIN TEFSİRİ RİSALE-İ NUR KÜLLİYATIDIR
Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği Başkanı Dr. Abdulmunim Yunus da şöyle konuştu: “Bediüzzaman Said Nursi, Risâle-i Nur Külliyatının on cildi içerisinde İslâm âleminin bütün hasadını çıkarmıştır. İslâm kültürünün hazinesi olan bütün değerleri sığdırmıştır. Onun için her kim ne ararsa Risale-i Nur'da bulabilir. Bu asrın tefsiri Risale-i Nur Külliyatıdır.”
MIsIr’In başşehri Kahire’de, Risâle-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir sempozyum icra edildi. Başta Ezher üniversitesi eski reisi ve Mısır Yüksek Din İşleri Heyeti Genel Başkanı büyük âlim ve fazıl zat Ahmet Ömer Haşim Efendinin de konuşmacı olarak katılımıyla yapılan “Uluslar arası Bediüzzaman Kahire Sempozyumu” büyük bir alâka ve teveccühe medar oldu. Mısır başta olmak üzere Arap dünyasının önemli ilim adamlarının katıldığı sempozyumun bu yılki konusu: “Risâle-i Nur’un asrımıza dinî hitabeti” idi.
Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı’nın da katıldığı sempozyuma, sunucu olarak Ali Katıöz’ün yanı sıra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen yüze yakın nur talebesi de iştirak etti.
Ayrıca Azerbaycan, İran, Cezayir, Suriye, Ürdün, Yemen, Libya, Fas gibi bir çok ülkelerde bulunan ve Risâle-i Nur hizmetleriyle meşgul olan ehl-i hizmet de sempozyuma iştirak etti.
Sempozyum, on seneyi aşkın bir zamandan beri Risâle-i Nurlarla tanışan ve bu sahada Mısır ve özellikle de Kahire’de Nur hizmetlerine verdiği katkı ve desteklerle dikkati çeken Ezher Üniversitesi Profesörlerinden, Muhaddis ve aynı zamanda bu sempozyumun idareciliğini yapan Dr. Abdulhalim Üveys’in Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Daha sonra Risâle-i Nur Araştırma Merkezi Temsilcisi İhsan Kasım Salihî söz alarak sempozyum hakkında genel bir bilgi verdi ve şöyle dedi:
“Cenab-ı Hak hepimize, O’nun kitabına uymayı ve ihlâsı nasip etsin. Mısır’da, ulema ve ilim yatağı olan bu ülkede, sizlerin aranızda bulunmak büyük saadettir. Bizler Türkiye’den sizlerle fikir alış verişine geldik. Ezher Üniversitesi eski reisi ve Mısır Yüksek Din İşleri Heyeti Genel Başkanı büyük âlim ve fazıl zat Ahmet Ömer Haşim Efendinin aramızda bulunmasından son derece mutluyum. Bu güzel manevî havada “dinde tebliğ” konusunda Risâle-i Nurun üslup değişikliğini ve farklılığını görüşeceğiz. Risâle-i Nur bütün İslâm âleminindir. Mısır’da, Genç Müslümanlar Birliği birçok kere panel tertip etti. Risâle-i Nurların Mısır’da ciddi bir geçmişi vardır. Bu tür toplantılar artık hem İslâm âleminde, hem de Avrupa’da yapılıyor. Risâle-i Nurlar artık bütün dünya dillerine tercüme ediliyor. Yaklaşık otuz kadar ülkede doktora talebeleri, üniversitelerde doktoralarını Risâle-i Nurlar üzerine yapmaktadırlar. Risâle-i Nurlar hakkında Türkiye’nin dışında çok dillerde yayınlar yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. Risâle-i Nurlara Kahire’de Edebiyatçılar Birliği de sahip çıkmıştır. Bu bizim için de Mısır için de ve de İslâm âlemi için de çok çok önemli bir konudur. Kendilerine çok teşekkür ederim. ”
Daha sonra söz alan Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği Başkanı Dr. Abdulmunim Yunus da şunları söyledi: “Bizim için Üstad Bediüzzaman’dan bahsetmek şereftir. Üstad sadece sizin Türklerin değil bütün İslâm âleminin de üstadıdır. Bizim büyük âlimlerimizden Hasan Nedvi’nin de Üstad Bediüzzaman Said Nursî hakkında çok övgü dolu sözler söylediğini defalarca kulaklarımla duydum. Ben şöyle anladım ki: Risâle-i Nur sahili bulunamayan çok geniş ve devâsâ bir denizdir. Onun için Risâle-i Nurların hakikatlerini kavramak ve künhüne vakıf olmak kolay değildir. Risâle-i Nurun hakikatlerini kavramak o kadar kolay bir konu değildir. Risâle-i Nurlar bütün ulema, üdeba ve şairlerin ittifak ettikleri bir hakikattir. Bunun en önemli sırrı ise “ihlâstır.” Bu ihlâsın bir tecellisidir. Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur Külliyatının on cildi içerisinde İslâm âleminin bütün hasadını çıkarmıştır. İslâm kültürünün hazinesi olan bütün değerleri sığdırmıştır. Onun için her kim ne ararsa Risâle-i Nurda bulabilir. Bu asrın tefsiri Risâle-i Nurlardır. Geçmiş bütün selef-i salihinin kitaplarını okumak isteyenler Risâle-i Nurları okusalar kâfidir. Çünkü işin özünü Risâle-i Nurlarda bulabilirler. Risâle-i Nur talebeleri bu hakikatleri bütün dünyaya yaymaya çalışıyorlar. Bu toplantı onun bir örneğidir.”
Daha sonra söz alan, Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur ise şunları söyledi:
“Risâle-i Nurlar Arapça’ya tercüme edilmiştir. Kitaplardan okuyarak bu meseleyi asıl kaynağından öğreniyorsunuz ve öğrenebilirsiniz. Mısır, âlemi İslâm içerisinde mümtaz bir beldedir. Üstad; “Mısır İslâmın zeki bir mahdumudur” diyor. Siz Mısır uleması buna sahip çıktınız. Mısır’da intibaha gelen harika zekâlar ile Risâle-i Nur tüm İslâm âlemine yayacaktır.”
Daha sonra söz alan, Mısır’da ilmiyle âmil değerli bir ilim adamı olarak tanınan Ezher Üniversitesi eski şeyhi, Mısır Yüksek Din Kurulu Genel Başkanı Ahmet Ömer Haşim şu ifadeleri kullandı:
“Belâgat hale mutabık hareket etmektir. Ümmetin sıkıştığı bir zamanda böyle bir toplantı önemlidir. Onun için bu toplantının yapılması da sosyal hayat için bir belâgattır. Ümmetin çok ihtiyaç duyduğu bir toplantı olmuştur. Risâle-i Nur'un bu çağda dinî söylemi değiştirmesi ümmetin çok muhtaç olduğu bir meseledir. Bu toplantı birçok insanın fikirlerini Bediüzzaman, Risâle-i Nur ve dâvâsına yönlendirecektir.
"Bedîüzzaman tarihte az rastlanan ender şahıslardan birisidir. Her yüz senede gelecek müceddidlerin en güzel örneği Üstad Bedîüzzamandır.
"Risâle-i Nurların dünyaya yayılmasının sırrı; dilinin müsamahalı, nazik ve ihlâslı olmasıdır. İslâm’a doğru davet; muhlis bir kalpten çıkmakla ancak mümkün olabilir. Bir dâvânın ebede yazılması için vazgeçilmez şart ihlâstır. Risâle-i Nurların kaynağı Kur’ân ve sünnettir. Bedîüzzaman Kur’ân ayetlerinin en ince sırlarını ele alarak neşretmiştir. Kur’ânın ebedî ve ezelî özelliği vardır. Aynı sır Risâle-i Nurlarda da vardır. İngiliz müstemleket nazırının Kur’ân aleyhindeki sinsi planını akim bırakıp bozan âlim Üstad Bedîüzzamandır. Kur’ân bu ümmetin kuvvet sırrıdır, ama biz yapışırsak ancak bu sırra sahip olabiliriz. Önceki müfessirler ve Bedîüzzaman bu müdakkik mânâ ile Kur’an’a yapışmışlar ve bundan dolayı da muvaffak olmuşlardır. Risâle-i Nurlar böyle bir ihlâsla yazılmıştır. Ümmetin mutluluğu ve kuvveti Kur’ân’dır. Kur’ân dünyaya bunun için yayılmıştır. Üstad Bedîüzzaman’ın bu ümmete yazdığı reçete selef-i salihinden farklıdır. Çok orijinalliği vardır. Ümmetin yaşadığı bütün zorlukları görüp, ona göre reçetesini yazmış. Müslümanlar bu gün dünya nüfusunun beşte birine ulaştı. Ama sıkıntıları da o ölçüde arttı. Hz. Peygamber bir hadisi şerifinde: ‘Bu ümmetin, diğer ümmetlerden farklı ve üstün olduğunu’söyler.
"Hiçbir ümmete, Peygamberimize gelen vahiy gibi vahiy gelmemiştir. Tek bir yerden yükselen sesin bütün dünyaya duyurulması mümkündür. Risâle-i Nurlarda da bu hususiyet vardır. Düşman devamlı kalbe ve merkeze hücum eder. Kudüs ve Gazze bunun örneği. Risâle-i Nur bütün ümmeti uyandıracak bir vesiledir. ‘Keşke kavmim beni tanısaydı!’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Yine bir hadis-i şerifte: Müslümanların çoğalmasına rağmen beraber olamayacaklarına işaret edilir. İşte Risâle-i Nurlar bu ayrılığı giderecek bir eser külliyatıdır.
"Filistin’de zalimlerin zulmü ortadadır. Fakat zulmün devam etmeyeceğine inancımız tamdır. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Hiç bir zaman harbi devam ettirenlerin geleceği olmayacaktır. Düşmana karşı hazırlanabildiğimiz kadar hazırlıklı olmalıyız. Bu asrın dehşet ve kafa karışıklığına karşı hazırlanmamız lâzımdır. Bedîüzzaman’ın üslup ve lügat değişikliği en büyük bir cihaddır. Muhataba göre konuşma meselesini Risâle-i Nur halletmiştir. En uygun ‘hitap’ şekli gerekiyordu. İşte Risâle-i Nur bunu bu asırda en iyi şekilde halletmiştir. Herkes bulunduğu yerde veya ayrı ayrı mekânlarda birlik ve beraberliği temin etmemiz gerekir. Hepinize teşekkürler.” —Devam Edecek—
|
17.02.2009
|
|
|
BOLU DAĞINDA KAR ULAŞIMA GEÇİT VERMİYOR |
D-100 karayolunun Bolu Dağı kesimi ve Bolu Dağı Tüneli mevkisinde kar yağışı aralıklarla devam ediyor. Güzergahta etkili olan sis sebebiyle ise görüş mesafesi yer yer 30 metreye kadar düştü.
Bolu Dağı’ndaki kar kalınlığı da 35 santimetreye ulaştı. Karayolları ekipleri, bölgede karla mücadele çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Trafik ekipleri, sürücüleri özellikle Bolu Dağı Tüneli Ankara-İstanbul yönü çıkışında yavaş gitmeleri konusunda uyarıyor. Tünel çıkışının çok tehlikeli olduğunu bildiren ekipler, ‘’Sürücüler tünelden çıktıktan sonra tekrar hızlanmaya başlıyor. Viyadükler üzerindeki eğim, virajlar ve kar yağışını hesaba katmıyorlar. Sürücülerimiz, güzergahtaki işaret ve işaretçilere uymalı, trafik kurallarını ihlal etmemeli’’ dedi. Öte yandan, Bolu şehir merkezinde de kar yağışı aralıklarla devam ediyor. Bolu/aa
|
17.02.2009
|
|
|
Enerji çok, değerlendiren yok |
TÜRKİYE'NİN enerji kaynakları ve bunların değerlendirilmesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Dündar Çağlan, Türkiye’nin ham petrol ve doğal gaz rezervleri açısından zengin olmadığını, kalan üretilebilir ham petrol rezervinin 36,6 milyon ton olduğunu, 2008 yılındaki 2,1 milyon tonluk üretim ile yeni keşiflerin olmaması halinde yaklaşık 17 yıllık rezervinin bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’nin doğal gaz rezervinin ise 6,4 milyar metre küp olduğunu, 1,01 milyar metre küplük 2008 yılı üretimi dikkate alındığında, yeni sahaların bulunmaması halinde 6-7 yıllık rezervin kaldığını bildiren Çağlan, ‘’Son yıllarda izlenen doğal gaza bağlı tüketim politikaları ile yerli üretim, toplam tüketimin sadece yüzde 2,7’sini karşılar durumdadır’’ diye konuştu.
Türkiye’nin, toplam enerjide yüzde 74, petrolde yüzde 93 ve doğal gazda yüzde 97 oranında dışa bağımlı bir ülke durumunda bulunduğunu vurgulayan Çağlan, şöyle devam etti:
‘’Elektrik üretimi içerisinde doğal gazın payı hızla artmaktadır. Bu oran 1990 yılında yüzde 17,7, 2007 yılında ise yüzde 47,3’e yükselmiştir. Başta elektrik üretimi olmak üzere birincil enerji tüketiminde tek bir kaynağa bu derece bağımlı olmanın son derece riskli olduğu açıktır. Bu tablo bile enerjide planlamanın, yerli kaynaklara yönelmenin önemini net olarak göstermektedir.’’
’’YERLİ KAYNAKLAR DEĞERLENDİRİLMELİ’’
Petrol ve doğal gaz enerji kaynakları konusunda Türkiye’nin zengin rezervlere sahip olmamasına rağmen, alternatif enerji kaynaklarında ise iyi durumda bulunduğunu ifade eden Çağlan, ‘’Türkiye’nin hidro enerji kaynaklarının yüzde 65’i değerlendirilmeyi beklemektedir. Rüzgar atlasıyla 48 bin megavatlık potansiyel açıklanmış olmasına rağmen, yüzde 1’lik dahi üretimden söz edebilmek mümkün değildir’’ şeklinde konuştu.
Türkiye’nin jeotermal enerji alanında Avrupa’nın en zengin kaynak potansiyeline sahip ülkesi olduğunu vurgulayan Çağlan, şunları kaydetti: ‘’Jeotermal enerji alanına yönelik neredeyse ciddi hiçbir yatırım bulunmamaktadır. Ülkemizin güneş ve biyo enerjideki potansiyeli de yerli ve yenilenebilir kaynaklar arasında değerlendirilebilir bir miktarı oluşturmaktadır. Ülkemizin hidro, kömür, petrol ve doğal gaz ile başta jeotermal olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları yeterince değerlendirilmediği ortadayken, bugünlerde nükleer santraller yeniden gündeme getirilmiştir.’’
Türkiye’nin linyite dayalı 18 bin megavatlık kapasite ile 120 milyar kilovat saatlik üretim yapabilmesi mümkünken, 2008 yılının 11 aylık döneminde 38,2 milyar kilovat saat ile linyitin Türkiye’nin toplam elektrik üretimi içindeki payının yüzde 21’e gerilediğini kaydeden Çağlan, ‘’Yerli kaynağımız tam olarak değerlendirilemezken son yıllarda ithal kömüre dayalı yeni termik santrallerin kurulmasının gündemde olmasını anlamak mümkün değildir’’ diye konuştu.
“ELEKTRİKTEKİ KAYIP KAÇAKLAR ÖNLENİRSE, NÜKLEER SANTRALE GEREK KALMAZ’’
NÜKLEER santrallerin bir dizi olumsuzluğu da beraberinde getirdiğine değinen Çağlan, ‘’İlk başta nükleer enerji, ham madde ve teknoloji olarak tamamen dışa bağımlıdır’’ dedi.
Türkiye’de nükleer santral kurulması halinde, kendi nükleer atıklarının yanı sıra, başka ülkelerin de atık deposu olma tehdidiyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunan Çağlan, şunları söyledi:
‘’Elektrikteki kayıp ve kaçak oranı bugün yüzde 17,8’lere ulaşmışken, iletim ve dağıtım hatlarında yapılacak iyileştirmeler ve üretim teknolojilerinin yenilenmesiyle birkaç nükleer santralin üreteceği elektriği sağlamamız mümkün. Yine nükleer santrallerden gelecek elektrikten çok daha fazlasını tasarrufla elde edebiliriz. Türkiye’nin nükleer enerjiye ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin öz kaynakları kamusal bir hizmet anlayışı ile planlama içinde devreye alındığında Türkiye hiç bir zaman enerjisiz kalmayacaktır.’’ Türkiye’nin enerji kaynaklarının kamusal bir hizmet anlayışı ile planlandığında, çevreye uygun teknolojilere yapılacak yatırımlarla, Türkiye’nin enerji sorununu ortadan kaldıracak potansiyelinin olduğunu belirten Çağlan ‘’Ülkemizde enerji alanında var olan krizin adı, enerji plansızlığı krizidir. Bizler, jeoloji mühendisleri olarak, ulusal enerji politikalarımızın yerli enerji ham madde kaynakları üzerinden yükselmesi gerektiğini ve ülkemiz öz kaynaklarının kamu yararı doğrultusunda kullanılmasının gerekliliğini tekrar tekrar vurguluyoruz’’ şeklinde konuştu.
|
17.02.2009
|
|
|
YOLCU OTOBÜSÜ DEVRİLDİ |
ERZİNCAN'DA yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu 15 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Van’a giden Kadri Aksoy yönetimindeki 34 JFC 96 plakalı yolcu otobüsü, Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Yaylacık köyü yakınlarında yolun kaygan olmasından dolayı virajı alamayarak devrildi. Kazada yaralanan 15 kişi, ambulanslarla Aşkale, Tercan ve Erzurum’daki hastanelere kaldırıldı. Erzincan/aa
|
17.02.2009
|
|
|
Kayseri’de 21 köye kar engeli |
KAYSERİ'DE kar yağışı ve tipi sebebiyle 21 köy yolunun kapalı olduğu bildirildi. Kayseri Valiliği’nden yapılan açıklamada, gece başlayan kar yağışı nedeniyle Develi ilçesinde 3, Pınarbaşı 4, Sarız 10, Tomarza 1 ve Yahyalı ilçesinde 3 köy yolu olmak üzere toplam 21 köy yolunun ulaşıma kapandığı belirtildi. Kapanan yolları açmak için kar temizleme çalışmalarının 43 araç ve 7 ekiple sürdürüldüğü kaydedildi. Öte yandan Büyükşehir, Melikgazi ve Kocasinan belediyesi ekipleri de kent merkezinde kar temizleme çalışmalarına başladı. Kayseri/cihan
|
17.02.2009
|
|
|
Yargıda “arabuluculuk” sistemi |
TBMM Adalet Komisyonu gündeminde bulunan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı ile tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilecekleri özel hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda arabulucu vasıtasıyla mahkemelere başvurmadan uyuşmazlığı çözmelerini sağlayabilen ‘’arabuluculuk kurumunun’’ oluşturulması ve uygulanmasına ilişkin hükümler düzenleniyor. Bu tasarının yasalaşması sonrasındaki uygulama usullerine ise halen TBMM Adalet Komisyonunda ele alınan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısında yer veriliyor. Ana muhalefet CHP’nin ve bazı baro başkanlıklarının karşı çıktığı arabuluculuk sistemi konusu, her iki tasarının da komisyondaki görüşmelerinde uzun tartışmalara sahne oldu.
“AB’NİN BİR ÇOK ÜLKESİNDE VAR”
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Arabuluculuğun, Osmanlı’daki kadılık sistemini getireceği’’ yönündeki eleştiriler konusunda, ‘’Arabuluculuk sistemi, bizim bakanlık olarak bulup çıkardığımız bir müessese değil. Bu, başta AB ülkeleri olmak üzere bir çok ülkede olan, yargının iş yükünü azaltmak için düşünülmüş yollardan bir tanesidir’’ dedi.
“DÂVÂLARIN YOL AÇTIĞI HUZURSUZLUK KALKACAK”
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da ‘’Bu sistemle, devleti devreye sokmadan, arabulucular yoluyla tarafları anlaşmazlık konusunda çözüme ulaştırıyorsunuz’’ dedi. İyimaya, ‘’Arabuluculukla, dâvâyı, anlaşmazlığı gerilim ekseninde yürütmek yerine uzlaşma ekseninde yürütüyorsunuz. Sinirler tahribe uğramıyor’’ ifadesini kullandı.
‘HUKUK, HUKUKÇU OLMAYANLARA TESLİM EDİLEMEZ’
Arabuluculuk düzenlemesine karşı çıkan CHP’li Adalet Komisyonu üyesi, Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ise hukukun, ancak hukukçular tarafından yapılabileceğine işaret ederek, ‘’Bu düzenlemede ise hukukçu olmayan kişiler arabulucu olacak. Hukuk, hukukçu olmayanlara teslim edilecek bir uygulamanın içine sokulamaz’’ dedi.
‘KADILAR KARAR VERİR, ARABULUCU İSE VERMEYECEK’
Arabuluculuk düzenlemesini hazırlayan Adalet Bakanlığındaki komisyonun çalışmalarına da katılan üniversite öğretim üyelerinden Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, ‘’Kadı dediğimiz kişi, karar veren kişi. Halbuki, arabulucu karar vermeyecek, tarafların sulh olmalarını sağlayacak’’ görüşünü dile getirdi. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
CHP: Anayasa değişikliği gündemimizde yok |
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesince tescil ve tespit edilen bir iktidarla Anayasa değişikliği için uzlaşının, gündemlerinde bulunmadığını” söyledi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in, “Anayasa değişikliğinin bir meclis çoğunluğu değil, bir uzlaşı meselesi” olduğuna yönelik sözleri hatırlatılarak, muhtemel bir anayasa değişikliğine destek verip vermeyeceklerinin sorulması üzerine Okay, iktidarın, seçim öncesi sun'i gündem ve yeni tartışma ortamı oluşturmak istediğini ileri sürdü. Türkiye’nin sorununun işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk olduğunu, bu konuların tartışılması gerektiğini iddia eden Okay, “iktidarın, anayasa değişikliği önerisiyle ülkenin gerçek tartışma konularını örttüğünü” savundu. Siyasal iktidarın üslup ve anlayışında, daha önceki uzlaşı teklifinden bu yana hiçbir değişiklik olmadığını öne süren Okay, “O nedenle anayasa değişikliği önerisi, CHP’nin bu aşamada gündeminde değildir. İktidarın üslup ve anlayışında değişiklik olması, ön şartımızdır. Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesince tescil ve tespit edilen, hukuksuzluğu önceliği yapan bir iktidarla Anayasa değişikliği için uzlaşı ortamında bulunmak, CHP’nin gündeminde yer almamaktadır” diye konuştu. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
Babacan, 3 ülkeyi ziyaret edecek |
DIŞİŞLERİ Bakanı Ali Babacan, bu hafta üç ülkeyi ziyaret edecek. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Babacan’ın ilk olarak Yemen Dışişleri Bakanı Ebubekir El Kırbi’nin daveti üzerine 17-18 Şubat 2009 tarihlerinde Yemen’e gideceği, ardından da Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Halid Bin Ahmed Bin Muhammed El Halife’nin davetine icabetle 19 Şubat günü de Bahreyn’i ziyaret edeceği bildirildi. Söz konusu ziyaretlerde yapılacak görüşmelerde, ikili ilişkilerin ve bölgesel konuların ele alınmasının öngörüldüğü de belirtildi. Bakan Babacan’ın bu iki ziyaretinin ardından da 20 Şubat Cuma günü Litvanya Dışişleri Bakanı Vygaudas Usackas’ın davetine karşılık Litvanya’ya resmi bir ziyaret yapacak. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
En fazla 2-B arazisi Antalya’da |
Antalya Defterdarı Hidayet Mat, Türkiye’de en fazla 2-B arazisinin Antalya’da bulunduğunu söyledi. 2-B arazisi en fazla bulunan iller arasında Mersin ikinci, Balıkesir üçüncü, Ankara’nın dördüncü ve Adapazarı’nın da beşinci sırada yer aldığını belirten Mat, Antalya genelinde 455 milyon 548 bin metre kare (45 bin 548 hektar) 2-B arazisi bulunduğunu, tescili yapılmayanlarla birlikte bunun 60 bin hektara çıkabileceğini kaydetti. Defterdar Mat, Antalya’da 2-B arazisi satışından 6,5 milyar lira gelir hedeflediklerini bildirdi. Türkiye’de 473 bin hektar 2-B arazisi olduğunu ifade eden Mat, tescili yapılmayan arazilerin kadastro çalışmalarının tamamlanması sonucu 2-B arazisinin 600 bin hektara ulaşacağını ifade etti. Antalya / aa
|
17.02.2009
|
|
|
Yurt dışına gönderilen işçi sayısı azaldı |
Türkİye İş Kurumu (İŞKUR) verilerine göre, 2008’de kurum aracılığıyla yurt dışına gönderilen işçi sayısı, önceki yıla göre yüzde 23,4 azalarak, 57 bin 652’ye indi. İŞKUR’un internet sitesinde yer alan istatistiklerden derlenen bilgiye göre, iş bulmak için 1961 yılından günümüze yurt dışına gidenlerin sayısı 2 milyon 200 bini aştı. Geçen zaman içinde Türk işçisinin batı Avrupa’dan başlayan yolculuğu, zaman içinde Doğu Avrupa, Türk cumhuriyetleri ve Arap ülkelerine yöneldi. 2007’de 75 bin 268’e inen yurt dışına gönderilen işçi sayısı, geçici rakamlara göre 2008’de yüzde 23,4’lük düşüşle 57 bin 652’ye geriledi. Türkiye, geçen yıl 15 bin 696 işçiyle en fazla Rusya’ya işçi gönderirken, bu ülkeyi 7 bin 544 işçiyle Suudi Arabistan, 5 bin 902 işçiyle Libya izledi. Ayrıca, Irak, Kazakistan, Ukrayna, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Arnavutluk, Almanya, Romanya, Türkmenistan ve Fas da binden fazla kişiyi işçi olarak gönderdiğimiz ülkeler oldu. Bursa / aa
|
17.02.2009
|
|
|
TÜZMEN: İHRACATTA İLK YARIDA DARALMA OLACAK |
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ihracatta ilk yarıda daralma olacağını, ancak yılın ikinci yarısında Türkiye’nin kendi ara malını kullanımı ile ihracat sektörünün biraz daha ivme kazanacağını söyledi. Eximbank’ın Uluslararası Nakliye Sektörüne yönelik Kredi Programı protokolünün imzalanması sebebiyle düzenlenen basın toplantısına katılan Bakan Tüzmen, dış ticarette yaşanan gelişmelere ilişkin bir soru üzerine, dünya genelinde süren küresel ekonomik kriz kapsamında, dünya ticaretinde ciddi bir daralma olduğunu belirtti. Tüzmen, şöyle devam etti: “Yılın ilk yarısında ihracat ve ithalat rakamlarında iniş devam edecek. Yılın ikinci yarısında Türkiye ürettiği ara mallarını kullanacak. İhracatın ithalatı karşılama oranı hızla yükseliyor yüzde 71’lerde şu anda. Dolayısı ile kendi ürettiğimiz ara mallarını ihraç etme imkanı ve kurun bu şekilde muhafazası ile Türkiye’nin ihracat sektörü biraz daha ivme kazanmaya başlayacak. Ama bizden eski rekorları beklemeyin.” Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
TÜKETİCİNİN GÜVENİ ARTTI |
Tüketİcİ Güven Endeksi, Ocak ayında, bir önceki aya göre yüzde 2,37 artarak, 71,56 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Merkez Bankası tarafından her ay ortaklaşa düzenlenen ve tüketicilerin harcama, davranış ve beklentilerinin değerlendirildiği, “Tüketici Eğilim Anketi”nin 2009 Ocak ayı sonuçları açıklandı. Endeksin alt kalemleri ve değişim oranlarına bakıldığında ise mevcut dönemde satın alma gücü endeksi, Aralık ayına göre azalarak 64,90’dan 62,72’ye inerken, gelecek dönem satın alma gücü endeksi ise 68,14’ten 70,39’a yükseldi. Gelecek dönem genel ekonomik durum da 62,19’dan 63,87’ye, gelecek dönem iş bulma imkânları endeksi de 63,42’den 64’92’ye, mevcut dönemin, dayanıklı tüketim malı satın almak için uygunluğu endeksi ise 90,84’ten 95,89’a çıktı. Ankara / aa
|
17.02.2009
|
|
|
TMSF, ASLANLI KÖŞK’Ü SATIŞA ÇIKARDI |
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Halis Toprak’a ait Aslanlı Köşk’ü satışa çıkardı. Köşkün ihalesi, 21 milyon 368 bin lira başlangıç fiyatıyla 11 Mart 2009 tarihinde gerçekleştirilecek. TMSF’den yapılan yazılı açıklamada Halis Toprak’a ait Sarıyer İstinye’deki Aslanlı Köşk’ün, 21 milyon 368 bin TL başlangıç bedeliyle satışa çıkarıldığı belirtildi. 2 parselden oluşan köşkün, imar durumu gereği bütün olarak satışa sunulacağı dile getirilen açıklamada, Aslanlı Köşk’ün açık artırmasının, 11 Mart 2009 Çarşamba günü saat 14.00’te TMSF Binası Konferans Salonunda gerçekleştirileceği bildirildi. İstanbul / aa
|
17.02.2009
|
|
|
|