|
|
|
GÜMRÜKLER AB’YE UYUMLU OLACAK |
Türk gümrük sistemi, AB standartlarıyla uyumlu olacak.
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş’nin (STM) liderliğindeki konsorsiyumun hazırlayacağı proje kapsamında Avrupa gümrüklerinde kullanılan NCTS sistemi ile Türkiye gümrüklerinde kullanılan BİLGE yazılımının entegrasyonu sağlanacak. Avrupa Birliği kanunlarına göre, Türkiye’de sistemin devreye alınması ile birlikte Gümrük Mevzuatı açısından AB’ye giriş kriteri sağlanmış olacak. Yetkililer, projenin hayata geçmesiyle sahtecilik ve dolandırıcılık vakalarının önlenmesi ve tespitinde iyileştirmeler sağlanacağını ifade ettiler.
|
20.01.2009
|
|
|
2009, AB SÜRECİ İÇİN BELİRLEYİCİ BİR YIL OLACAK |
İngiltere'de yayınlanan The Guardian gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyareti vesilesiyle yaptığı yorumda, AB başkentindeki diplomatları kaynak göstererek, 2009'un Türkiye'nin AB üyeliği açısından ''belirleyici'' bir yıl olacağı görüşünü dile getirdi. Gazete, ziyaretin “iç politikada mücadeleyle geçen iki yıl ve AB ile bozulmaya başlayan ilişkilerin ardından, Türkiye'nin Avrupa politikasında bir değişimin işareti sayılabileceği"ni yazdı.
REFORMLARIN DURDUĞU İZLENİMİ BİLE...
"2000'li yılların başlarında ortaya konulan radikal reformların ardından Türkiye'de hükümetin bu adımlardan geri döndüğü ya da reformları askıya aldığı izleniminin ortaya çıktığı" görüşü ifade edilen yazıda, daha sonraki süreçte istikrarın da "askerî darbe tehditleri," "suikastlar," "liberallere, yazarlara, gazetecilere yönelik dâvâlar" ve "Kürtlere yönelik baskılarla" sarsıldığına dikkat çekildi.
REFORMLAR AKSADI, İSTİKRAR BOZULDU
İngİltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi, “2000’li yılların başlarında ortaya konulan radikal reformların ardından Türkiye’de hükümetin bu adımlardan geri döndüğü ya da reformları askıya aldığı izleniminin ortaya çıktığı” görüşünü dile getirerek, istikrarın da sarsıldığını kaydetti.
The Guardian gazetesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 4 yıl aradan sonra Brüksel’e yaptığı ilk ziyaretin önceki gün başladığına dikkati çekti ve 2009’un Türkiye’nin AB üyeliği açısından ‘’belirleyici’’ bir yıl olacağı görüşünü dile getirdi. “Başbakan Erdoğan’ın Brüksel ziyaretinin amacının Türkiye’nin AB üyeliği hedefini canlandırmak olduğunu” da yazan Guardian, “2009’un Türkiye’nin üyeliği konusunda belirleyici bir yıl olacağına” dair görüşünü Brüksel’deki diplomatlara dayandırdı.
Gazete, “Başbakan Erdoğan’ın üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından bu yana AB’nin karargahını ilk kez ziyaret etme kararının, iç politikada mücadeleyle geçen iki yıl ve AB ile bozulmaya başlayan ilişkilerin ardından, Türkiye’nin Avrupa politikasında bir değişimin işareti sayılabileceği” yorumuna yer verdi.
“Başbakan Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşlarından Egemen Bağış’ı başmüzakerecilik görevine getirdiğine” işaret edilen haberde, “AB’nin Türkiye’nin üyeliği konusunda bölünme yaşadığı, Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu bir grup üyenin Türkiye’ye karşı bir tutum takındıkları” savunuldu, “Erdoğan’ın reformlar yaparak bu konudaki kararlılığı vurgulaması gerektiği” belirtildi. “2000’li yılların başlarında ortaya konulan radikal reformların ardından Türkiye’de hükümetin bu adımlardan geri döndüğü ya da reformları askıya aldığı izleniminin ortaya çıktığı” görüşü dile getirilen yazıda, istikrarın da “askeri darbe tehditleri”, “suikastlar”, “liberallere, yazarlara, gazetecilere yönelik davalar” ve “Kürtlere yönelik baskılarla” sarsıldığı dile getirildi.
“Erdoğan’ın Kıbrıs’taki bölünmüşlüğün giderilmesine yönelik taleplere karşı oyalama taktiklerine başvurduğu yönünde bir inanç bulunduğu” ifade edilen haberde, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve Uluslararası Kriz Grubu’nun Türkiye ile ilgili raporlarında da ağır eleştirilerin bulunduğu savunuldu. “Genişleme ve Türkiye’nin AB üyeliğinden yana bir tutum içinde olan AB Komisyonu’nun, Erdoğan’a yardımcı olabileceğini” de yazan Guardian, “halen dönem başkanlığını elinde tutan Çeklerin de genişlemeden yana olduğunu ve Ankara ile görüşmelerin ilerletilmesinden yana tutum takındığını” hatırlattı.
‘’Ancak Çeklerin ve önümüzdeki Temmuz ayında dönem başkanlığını devralacak olan İsveçlilerin işi, hem Türkiye’deki hem de Avrupa’daki kamuoylarının üyelik konusundaki olumsuz görüşleri nedeniyle zor’’ görüşünü savunan Guardian, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel gezisiyle Rusya’nın Avrupa’ya yönelik gaz sevkıyatı konusundaki krizin aynı döneme denk geldiğini hatırlattı ve Hazar Havzası’ndan güvenli enerji sevkıyatında Türkiye’nin anahtar önem taşıdığını vurguladı.
|
20.01.2009
|
|
|
KEY’de yeni ödeme listesi |
Konut edindirme yardımında (KEY) 140 bin SSK’lı vatandaşa KEY paralarının ödenmesini sağlayacak liste, Resmî Gazete’nin 16 Ocak 2009 Cuma günkü mükerrer sayısında yayımlandı.
Emlak Konut Genel Müdürü Feyzullah Yetkin, listede yer alan vatandaşların Ziraat Bankası şubelerine başvurarak paralarını alabileceklerini bildirdi. Yetkin, yaptığı açıklamada, Ziraat Bankası şubesinde yoğunluk olmaması için vatandaşların öncelikle “www.keyodemeleri.com” adresinden TC kimlik numaralarıyla isimlerini kontrol ettikten sonra bankaya gitmelerini istedi. Feyzullah Yetkin, bu vatandaşlara toplam 206 bin TL ödeneceğini kaydetti.
|
20.01.2009
|
|
|
Yunanlı gençleri sahil güvenlik kurtardı |
Yunanİstan’In Semadirek Adası’ndan Dedeağaç’a gitmek için tekne ile denize açılan 2 yunanlı genç, havanın kararmasıyla yönlerini şaşırarak Türk kara sularına girdi.
Türk radarları tarafından tesbit edilen gençler, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığına bağlı Enez Sahil Güvenlik Bot ekiplerince, kurtarıldı. Tekneden, Sahil Güvenlik Botu’na alınan gençler, daha sonra ailelerini ve Yunanistan’ın Dedeağaç Deniz Polis Karakolu’nu arayarak durumlarının iyi olduğunu bildirdi. Enez Sahil Güvenlik Bot ekipleri, daha sonra 2 genci, belirlenen noktada Yunanistan Deniz Polisine teslim etti.
|
20.01.2009
|
|
|
Nükleerde teklif 21,16 cent |
Nükleer santral yarışmasında, teklif veren JSC Atomstroyexport-JSC Inter Raoues-Park Teknik ortak girişim grubunun üçüncü (fiyat) zarfı açıldı.
İhalede tek teklif veren JSC Atomstroyexport-JSC Inter Raoues-Park Teknik Ortak Girişim Grubu, birim fiyat ağırlıklı ortalama olarak kilovatsaat başına 20,79 cent, değerlendirmeye esas indirgenmiş birim fiyat olarak ise 21,16 cent fiyat teklifinde bulundu. Buna göre JSC Atomstroyexport-JSC Inter Raoues-Park Teknik ortak girişim grubu kilovatsaat başına 21,16 cent teklifinde bulundu. Firma değerlendirmeye esas toplam satış tutarı olarak 86 milyar 367 milyon 454 bin 750 dolar teklifte bulundu. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de düzenlediği basın toplantısında, ihalede tek teklif veren firmanın dünyadaki ekonomik gelişmelere bağlı olarak önceki fiyat teklifi dışında yeni bir revize mektubu TETAŞ Genel Müdürlüğüne verdiğini belirterek, ‘’Zarf henüz açılmadı. TETAŞ Genel Müdürlüğü oradaki değerlendirmeyi ayrı bir rapor olarak bize iletecek’’ dedi.
|
20.01.2009
|
|
|
SGK, eczanelerle tek tek anlaşacak |
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Fatih Acar, Türk Eczacıları Birliği (TEB) ile “ilâç alım protokolü” imzalanmazsa bugünden itibaren elektronik ortamda eczacılarla tek tek sözleşme imzalamaya başlaya aklarını bildirdi.
Acar, SGK’da düzenlediği basın toplantısında, TEB ile eczacıların sorunları konusunda birçok kez görüştüklerini dile getirdi. Son olarak geçen hafta Çarşamba günü bir araya geldikleri toplantıda büyük ölçüde uzlaşma sağladıklarını ve Cumartesi günü protokolü imzalamaya karar verdiklerini anlatan Acar, buna karşılık TEB’in her defasında süreci uzatmak için çalıştığını savundu. Fatih Acar, üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen Cumartesi günü protokol imzalanmadığını, imzalanmazsa bugün saat 08.30’dan itibaren SGK’nın internet sitesine konulacak “e-sözleşme” ile eczacılarla tek tek 3 yıl süreli sözleşme imzalayacaklarını kaydetti. Öte yandan, Türk Eczacılar Birliği (TEB), SGK’nın e-protokol uygulamasına yine karşı çıktı. TEB, SGK ile masaya oturmayacaklarını açıkladı.
|
20.01.2009
|
|
|
AB: Durgunluk “derin ve uzun süreli” olacak |
Avrupa Birliği, küresel ekonomik kriz sonucundaki durgunluğun “derin ve uzun süreli” olacağını bildirdi.
Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre, avro kullanan 16 ülke 2009’da yüzde 1,9 daralacak, bütün Avrupa’da ise küçülme yüzde 1,8 olacak. Avrupa Birliği’nde 3,5 milyon iş kaybı yaşanacak, bütçe açıkları artacak. Ekonomide ılımlı bir düzelmenin 2010’da yaşanması öngörülürken, büyümenin söz konusu yılda yüzde 0,5 olabileceği tahmin ediliyor. AB yetkilileri, 2. Dünya Savaşından bu yana yaşanılan en kötü krizde, görünümün hâlâ sıra dışı olarak belirsizliğini sürdürdüğü yarısında bulunuyor. Tahminlere göre, İngiltere ekonomisi yüzde 2,8, Fransa yüzde 1,8 daralacak. Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da ihracatın büyük darbe aldığı ve bu yıl ekonomisinin yüzde 2,3 daralacağı da tahminler arasında yer alıyor.
|
20.01.2009
|
|
|
Yarımağan, YÖK’e iki aşamalı sistem teklif etti |
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan’ın YÖK’e teklif ettiği sistemde, üniversiteye giriş sınavının 2010 yılından itibaren iki aşamalı hale gelmesi ve daha sonraki yıllarda adayların bütün test alanlarından, “yazılı” cevaplamaları gereken “açık uçlu” sorular da yöneltilmesi öngörülüyor.
Yarımağan, geçen hafta gerçekleştirilen YÖK Genel Kurulu toplantısında, “2010 yılı ve sonrası için büyük ölçüde kendi tekliflerinin yer aldığı sistemi anlattığını” kaydetti. Teklif ettiği modelin, Yükseköğretim Strateji Raporu’ndaki önerilerin “biraz daha üzerinde çalışılmış hali” olduğunu belirten Yarımağan, üniversiteye giriş sınavında 2010 yılından itibaren iki aşamaya geçilmesini öngördüğünü bildirdi.
|
20.01.2009
|
|
|
DP’li Hasyurt Belediye Başkanı Esen vefat etti |
Antalya’nIn Finike ilçesine bağlı Hasyurt Belediye Başkanı Mahmut Esen tedavi gördüğü hastanede öldü.
Hasyurt beldesinde üç dönemdir belediye başkanlığı görevini yürüten Mahmut Esen (50) beş ay önce beyin kanaması geçirmiş ve tedavi altına alınmıştı. Antalya’da özel bir hastanede 6 aydır yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlı bulunan iki çocuk babası Esen, vefat etti. Esen, Demokrat Parti’den (DP) belediye başkanı seçilmişti. Esen’in cenazesi bugün Finike’nin Hasyurt beldesinde toprağa verilecek.
|
20.01.2009
|
|
|
İsrail bizi çok üzdü |
Başbakan Erdoğan, İsrail ile ilişkilerin geleceğine ilişkin bir soruyu cevaplandırırken, “İsrail bizi çok üzdü” dedi. Erdoğan, Olmert ile 6 saat görüştüklerini hatırlatarak, “Hiç böyle bir konu gündeme gelmemiştir. Ben sana döneceğim dedi, ama dönmeyi bırakın, Cumartesi günü Gazze’ye bomba yağdırmaya başladılar” dedi.
Erdoğan: İsrail bizi çok üzdü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in kendilerini çok üzdüğünü söyledi.
Avrupa Politika Merkezi’nde konuşan Erdoğan, Gazze’de yaşananlar ve Türkiye’nin AB sürecine değindi. Erdoğan, bölgede yaşanan üzücü olaylara ve dramlara rağmen barışın mümkün olduğuna inandığını söyledi. Gazze’deki yoğunluk sebebiyle askerî müdahalelerin sivil ölümlerine kapı açtığını belirten Erdoğan, saldırılarda çocuklar ve kadınların da öldüğünü belirtti. Masum insanların öldürülmesinin tasvip edilemeyeceğini belirten Erdoğan, “Hangi dinden olursa olsun bunlara tahammül edilemez” dedi.
Erdoğan, geçtiğimiz Ağustos ayında Gürcistan’da yaşanan savaş sırasında ve savaştan sonraki Türkiye’nin girişimlerini hatırlattı. Erdoğan, “Gürcistan’da da aynı hassasiyeti gösterdik.” diye konuştu. Konuşmasının ardından soruları cevaplayan Erdoğan, İsrail ile ilişkilerin geleceğine ilişkin bir soruya, “İsrail bizi çok üzdü” dedi. “İsrail bize saygı duymamıştır” diyen Erdoğan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile 6 saat kadar Suriye ile görüşmeleri ele aldıklarını hatırlattı. Erdoğan, “Hiç böyle bir konu gündeme gelmemiştir. ‘Ben sana döneceğim’ dedi ama dönmeyi bırakın Cumartesi günü Gazze’ye bomba yağdırmaya başladılar” diye konuştu. AB sürecine de değinen Başbakan Erdoğan, 2008 yılı sonunda Ulusal Programı kabul edildiğini ve yeni yıl başında yeni bir müzakereci atadıklarını söyedi. Erdoğan, “2009 sıçrama yılı olsun” dedi.
Avrupa Birliği’nin alternatifi olmadığını belirten Erdoğan, hedefin tam üyelik olduğunu da vurguladı.
|
20.01.2009
|
|
|
Filistin’de ABD devreye girsin |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Barack Obama yönetiminin Gazze’deki ateşkes sürecine katkıda bulunmayı öncelikleri arasına alması gerektiğine inandığını belirterek, “Çünkü, Amerika Birleşik Devletlerinin kararlı ve âdil bir şekilde devreye girmesi, bu problemin uzun vadede çözümünü sağlayacaktır” dedi.
Gül: Filistin’de ABD devreye girsin
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, ABD’de bugün görevi devralacak Barack Obama yönetiminin Gazze’deki ateşkes sürecine katkıda bulunmayı öncelikleri arasına alması gerektiğine inandığını belirterek, ‘’Çünkü, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) kararlı ve adil bir şekilde devreye girmesi, bu problemin uzun vadede çözümünü sağlayacaktır’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Gazze konusunda Mısır’ın Şarm El Şeyh şehrinde yapılan çok uluslu zirve toplantısının ardından yurda dönüşünde Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu. ‘’İsrail’in ve Hamas’ın ayrı ayrı yaptıkları ateşkes açıklamaları ihtiyatlı bir iyimserlik yaratmış bulunmaktadır’’ diyen Gül, bu aşamaya gelinmesine Türkiye’nin yaptığı katkıların bugünkü zirveye katılan bütün ülkeler tarafından ifade edildiğini ve Türkiye’nin barışa sağladığı gayretlerin takdirle karşılandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün giderilmesinin en önemli konulardan biri olduğunu vurgulayarak, ‘’Tabiî bölgedeki diğer ülkelerin de Arap ülkelerinin de yine bölünmüşlüğü bırakıp, kalıcı bir barış için devreye girmeleri gerekmektedir” dedi. Zirvede, ABD’deki yeni yönetimin özellikle bu konuya öncelik vermesini bir kez daha açıkça ifade ettiğini yineleyen Gül, başka devlet liderlerinin de bu konunun üzerinde durduğunu vurguladı. Gül, Türkiye olarak gelecek haftalarda barışın kalıcı olması ve uzun vadeli çözüm için çalışmalara yoğun şekilde devam edileceğini bildirdi. Gül, ‘’20 Ocak günü görevi devralacak Obama yönetiminin de bu sürece katkıda bulunmayı öncelikleri arasına alması gerektiğine inanıyorum. Bunu bir kez daha burada tekrarlamak istiyorum. Çünkü, ABD’nin kararlı ve adil bir şekilde devreye girmesi, bu problemin uzun vadede çözümünü sağlayacaktır. Bunu herkes bilmektedir. Bu açıdan herkesin beklentisi de bu yöndedir’’ diye konuştu.
|
20.01.2009
|
|
|
DP: Türkiye bir kenara itildi |
Demokrat Parti (DP) Genel İdare Kurulu bildirisinde, ‘’Arap-İsrail ilişkilerinde kimseyle danışmadan arabuluculuğa soyunulduğu, uluslar arası toplumun desteğiyle hareket eden Fransa ve Mısır’ın ön alırken, Türkiye’nin bir kenara itildiği, sadece Gazze’ye asker sağlayacak ikinci sınıf bir konuma düşürüldüğü’’ savunuldu.
DP Genel İdare Kurulu toplantısının ardından yayımlanan bildiride, iktidar ve muhalefetin ülkenin gerçek sorunları ve ihtiyaçları ortada dururken, gündemi bilerek ve isteyerek saptırma çabası içinde oldukları öne sürüldü. Yerel seçimler yaklaşırken kararsız seçmenlerin oranının yüzde 50’ye ulaştığı iddia edilen bildiride, şunlar kaydedildi: ‘’Son küresel kriz Türk ekonomisinin esasen çoktandır içine düşürüldüğü açmazı iyice su yüzüne çıkarmış ve dünyayı sarsmaya başlayan kriz, hükümetin kriz yönetme aczi sebebiyle gereken tedbirleri almakta gecikmesi sonucu, Türkiye’yi olağandan da fazla vurmuştur. Herkes bilmektedir ki toplumumuzun temel siyasal gereklerini karşılayacak demokratik, anayasal yapılanmalara yoğunlaşılmak yerine, seçmen sayılarıyla oynanmakta, Ergenekon gibi çözümü yargıya ve hukuka ait konular, siyasî alana çekilerek zora sokulmaktadır. Devletin temeli olan erkler, sorumsuzca karşı karşıya getirilmektedir. İktidar tarafından içeride bu sorunlar yaratılır ve ana muhalefet tarafından çözüm üretmek yerine bu sorunlara katkıda bulunulurken, uluslar arası ilişkilerde Türkiye’nin hızla zemin kaybettiği vakıası da gizlenmek istenmektedir. Arap-İsrail ilişkilerinde kimseye danışılmadan arabuluculuğa soyunulduğu, ne var ki uluslar arası toplumun desteğiyle hareket eden Fransa ve Mısır’ın ön aldığı ve Türkiye’nin bir kenara itildiği, sadece Gazze’ye asker sağlayacak ikinci sınıf bir konuma düşürülmekte olduğu; ABD’nin yeni Başkanı olacak Obama ile yüz yüze görüşme çabalarının yanıt bulamadığı; enerji gibi yaşamsal konularda, stratejik yararlar sağlanabilecekken, tutumları her zaman garanti edilemeyecek kaynaklara bağımlılık yaratıldığı görülmektedir.’’
|
20.01.2009
|
|
|
“Ergenekon” dâvâsı Perşembe gününe ertelendi |
‘’Ergenekon’’ dâvâsının 39’uncu duruşması, müdahil Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın avukatlarının ‘’mahkeme heyetinin reddi’’ yönündeki talebi sebebiyle 22 Ocak Perşembe gününe ertelendi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde 44’ü tutuklu 86 sanıklı dâvâya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün, müdahil Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın avukatları Ali Koç ve Özkan Yücel tarafından gönderilen dilekçede, mahkemenin resmen dâvâdan çekilmesi, bu olmaması durumunda reddi hakim talebinde bulunduklarının anlaşıldığını bildirdi. Bu taleplerin incelenmesinden sonra heyetin aldığı kararı açıklayan Şengün, mahkemenin resen dâvâdan çekilmesi için herhangi bir husus olmadığından bu talebin reddine karar verdiklerini belirtti. Başkan Şengün, heyetin reddi konusundaki talebin ise dilekçenin İstanbul 13. AĞır Ceza Mahkemesi’nin diğer heyetine gönderilerek incelenmesini kararlaştırdı. Başkan Köksal Şengün, bu gerekçeyle duruşmayı 22 Ocak Perşembe gününe erteledi.
|
20.01.2009
|
|
|
Eski JİTEM’ci albay evinde ölü bulundu |
JİTEM eski Başkanı emekli Albay Abdülkerim Kırca, Ankara Güvercinlik’teki askerî lojmanlarda bulunan evinde ölü bulundu.
Kırca’nın intihar ettiği belirtiliyor. Edinilen bilgiye göre, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın Güneydoğu’daki faili meçhullerin sorumlusu olarak gösterdiği asit kuyularına insanları atan kişi olarak işarete ettiği JİTEM’ci emekli Albay Kırca, Ankara Güvercinlik’te askeri lojmanlarda dün sabaha karşı intihar etti. Kırca’nın tabanca ile intihar ettiği bildirildi. 10 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkûm alarak yaşayan emekli Albay Kırca, 1998 yılında malûlen emekli olmuştu. Ergenekon soruşturması kapsamında gündeme gelen Kırca’ya 2005’te eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “Devlet Övünç Madalyası” verilmişti. Diyarbakır Savcılığı, emekli Albay Abdülkerim Kırca olmak üzere, “İtiraflar”da adı geçen “JİTEM’ciler” hakkında dâvâ açmıştı.
|
20.01.2009
|
|
|
Günay: Dink suikastı demokrasiye tuzak |
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, yaptığı yazılı açıklamada, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili olarak, Dink’in söylem ve eylemleriyle ülkemizde barış, kardeşlik ve hoşgörü ortamının gelişmesine katkı yapmaya çalışan yurtsever bir aydın olduğunu söyledi.
“Değerli arkadaşımız, gazeteci-yazar Hrant Dink” ifadesini kullanan Günay, “Ölümünden sonraki gelişmeler ve beliren ip uçları, bu saldırının tekil bir suikast değil, bütünüyle ülkemize ve demokrasimize karşı kurulan tuzakların bir parçası olabileceğini düşündürüyor” dedi.
|
20.01.2009
|
|
|
SAHTE EVRAKLARLA DEVLETİ BÖYLE SOYUYORLAR |
MALİYE Bakanlığı muhasebat kontrolörleri, son dönemde kamu harcamalarına dönük özel inceleme programları gerçekleştirdi.
Bu çerçevede ‘’yeşil kart, üniversite hastanelerinin alacaklarının tesbiti, Sağlık Bakanlığına devredilen SSK hastaneleri personelinin fark tazminatı işlemleri, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerine yapılan ödemeler ile personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihaleleri’’ büyüteç altına alındı. Bu incelemelerde önemli oranda usûlsüz ödemeyle karşılaşılırken, en fazla suistimalin yeşil kart kullanımında olduğu görüldü. Muhasebat Genel Müdürlüğü denetim elemanlarının harcamalarla ilgili incelemelerinde ortaya çıkan bazı veriler şöyle:
Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihaleleri: İncelemeler, ilk olarak pilot bölge seçilen İzmir’de başlatıldı. Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet aldığı özel güvenlik, yemek, temizlik firmalarının, çalışanların vergisini yüzde 90’a varan oranlarda eksik ödediği tesbit edildi. İnceleme yapılan firmaların toplam 4 milyon 219 bin TL yerine, 1 milyon 542 bin TL vergi ödediği belirlendi. Gelir İdaresi Başkanlığı da bu tesbitlerle ilgili bilgilendirilirken, bu tür incelemelerin yaygınlaştırılması kararı alındı.
EN ÇOK YEŞİL KART SUİİSTİMAL EDİLDİ
Bakanlık oluru ile 16 ilde yeşil kart hamillerinin yeşil kart almak için gerekli şartları taşıyıp taşımadıkları incelendi. Yeşil kart uygulaması ‘’suistimal uygulaması’’ oldu. 2008 yılı Ekim ayı sonu itibariyle de 14 milyon 649 bin yeşil karttan 7 milyon 105 bin 108’i iptal veya bloke edildi. 16 ilde dönem içinde yeşil kartlıların sağlık ödemelerinin taranması sonucunda da, her 100 TL’lik harcamanın 15,3 TL’sinin haksız, yersiz ödeme olduğu sonucuna varıldı. İncelemeye alınan illerden Konya’da yeşil kartlılar için haksız ödeme oranı yüzde 36,6’ya ulaşırken, söz konusu oran Hatay’da yüzde 30,9, Kahramanmaraş’ta yüzde 28,9, Bursa’da yüzde 23,6, Gaziantep’te yüzde 22,7, İstanbul’da yüzde 18,8, Antalya’da da yüzde 17,4 olarak belirlendi.
Bu dönemde 16 ilde 85 bin 109 yeşil kartlıya haksız yere aylık ödendiği tesbit edildi. Yersiz ödenen aylık miktarının toplamı ise 77 milyon 415 bin 146 TL olarak hesaplandı.
Özürlülere hizmet veren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine yapılan ödemeler de inceleme kapsamına alındı. Buralarda da yapılan her 100’YTL’lik ödemenin 11’YTL’si sahte fatura, rapor ve çalışma belgesine dayandığı tesbit edildi.
Sağlık Bakanlığına devredilen SSK hastaneleri personelinin fark tazminatı işlemlerine dönük denetimlerinde de, 72 ildeki 149 hastanede görev yapan toplam 50 bin 694 personelin durumu incelendi. 47 inceleme raporunun düzenlendiği bu denetimler sonucunda, 9 milyon 895 bin 310 lira fazla ve yersiz ödeme belirlendi.
Özel Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında tedavi gören kamu personeli ile yeşil kart sahiplerinin tedavi işlemleri, bilgi işlem sistemlerinden elde edilen verilen üzerinden ilk kez incelemeye alındı. Bu kapsamda, Ankara, İstanbul ve İzmir’de en fazla tedavi ödemesi yapılan 51 özel sağlık kurum ve kuruluşu, mercek altına alındı. İncelemeler sonucunda 16 inceleme raporu düzenlendi ve 1,1 milyon YTL fazla ve yersiz ödeme bulundu.
|
20.01.2009
|
|
|
VELİLERE KÖTÜ KARNE UYARISI |
TÜRKİYE genelinde milyonlarca öğrenci bu hafta sonu sömestr tatiline girmeye hazırlanırken, uzmanlar kötü karne getirenlerin ebeveynleri tarafından suçlanmamasını istedi.
Bursa Millî Eğitim Müdürü Atilla Gülsar, karnenin durumunun velilerin de sorumluluklarını ortaya koyacağını belirterek, “Olumsuz sonuçlarda çocuğunuzu suçlamayın. Kişiliğine yönelik suçlamalar çocuğu zorluklarla baş edemez hale getirir” dedi. Bir çocuk için en değerli hazinenin anne ve babasının onu sevdiğini bilmek olduğunu ifade eden Gülsar, yarıyıl tatilinin yaklaşmasıyla birlikte öğrenci ve velilerde karne heyecanının şimdiden başladığını ifade ederek, “Karne, kimi öğrenciler ve aileler için sevinç kaynağı olurken, kimileri için de üzüntü kaynağı olabiliyor. Özellikle başarısız olarak kabul edilen karne notları dolayısıyla kendine güveni zedelenen çocuklar, farklı duygu ve düşünceler içerisine girebiliyor. Akrabaların, komşuların merakla sorduğu karnenin olumsuz olması öğrenciyi mutsuz ederken, ailenin çocuğu cezalandırıcı, toplum içinde küçük düşürücü davranışları, çocuğun öz saygısını tümüyle azaltacaktır. Kişiliğine yönelik suçlamalar, çocuğu bu zorluklarla baş edemez hale getirebilir. Olumsuz ve eksik bulduğumuz davranışlar yerine olumlu bulduğumuz ve beğendiğimiz yönlerini vurgulamak, çocuğumuza daha çok motivasyon sağlayacaktır’’ dedi. Karnenin durumunun anne ve babanın da kendi adlarına sorumluluklarını ortaya koyduğunu belirten Gülsar, “Ebeveynler, kötü karne karşısında, kişiliğe yönelik suçlamalardan, çocuklarına duydukları sevgiyi notlara endekslemekten ve olumsuz yanlarını öne sürmekten kaçınmalıdır” diye konuştu.
|
20.01.2009
|
|
|
İÜ’de 28 yıldan sonra ilk devir-teslim |
İSTANBUL Üniversitesi’de 28 yıl sonra ilk rektörlük devir teslim töreni gerçekleştirildi.
İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) yeni rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet düzenlenen törenle görevi Prof. Dr. Mesut Parlak’tan devraldı. Rektörlük görevini kendi öğrencisine devrettiğini hatırlatan Parlak, “Bu kutsal emaneti ona devrettiğim için mutluyum” dedi. İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında gerçekleşen törene Prof. Dr. Mesut Parlak ve Prof. Dr. Yunus Söylet ile çok sayıda öğretim görevlisi katıldı. İstanbul Üniversitesi’nde 28 yıl sonra gerçekleştirilen ilk rektörlük devir teslim töreni sıcak bir ortamda yapıldı. Önümüzdeki 4 yıl boyunca rektörlük görevini yürütecek olan Prof. Dr. Söylet’e başarılar dileyen Prof. Dr. Mesut Parlak, “Bu kutsal emaneti sağlık içinde devredebildiğim için çok mutluyum” diye konuştu. Parlak, İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllardan beri ilk kez böyle bir tören yapıldığını hatırlatarak, “Artık bunlar olmalı. Türkiye Cumhuriyeti belli bir düzeye geldi. Yunus Söylet 34 yıl önce benim öğrencimdi. Bu kutsal emaneti ona devrettiğim için mutluyum” dedi. Prof. Dr. Yunus Söylet ise görev süresince yaptığı hizmetlerden dolayı Mesut Parlak’a teşekkür ederek, İstanbul Üniversitesi’nde 28 yıl sonra ilk kez devir teslim töreni yapıldığını hatırlattı. Söylet, çok ağır bir yükü omuzlarına aldığının bilincinde olduğunu ifade ederek, Mesut Parlak’tan aldığı bayrağı daha ileri noktalara taşımak için çaba harcayacağını ifade söyledi. Ardından Prof. Dr. Mesut Parlak üniversitenin temsili anahtarını ve mührünü yeni rektör Prof. Dr. Söylet’e teslim ederek, plaket takdim etti.
|
20.01.2009
|
|
|
Tersine beyin göçü artarak sürüyor |
YURT dışında görev yapan 100’ü aşkın Türk bilim insanı, son iki yılda AB fonlarının sunduğu imkânları kullanarak Türkiye’ye dönme başvurusu yaptı.
TÜBİTAK 7. Çerçeve Programı (ÇP) Ulusal Koordinatörü Hüseyin Güler, ‘’Araştırmacıların Dolaşımı’’ ya da ‘’Kişiyi Destekleme Özel Programı’’ adlı programın Avrupa’nın Ar-Ge insan kaynağının geliştirilmesi, beyin göçünün önlenmesi ve Avrupa’nın araştırmacılar için cazip hale getirilmesi amacını taşıdığını bildirdi. Hüseyin Güler, son iki yılda ‘’Araştırmacıların Dolaşımı’’ programlarına yurt dışında görev yapan 112 araştırmacının başvurduğunu bildirdi. Bu araştırmacıların ‘’Türkiye’ye dönmek istiyoruz’’ mesajını verdiğini ifade eden Güler, ellerindeki verilere dahil edilmeyen araştırmacıların katılımıyla bu sayının daha da artabileceğini belirtti. Türkiye’nin, yurt dışına kaptırdığı genç beyinleri, tersine beyin göçüyle ülkeye kazandırma yarışında, İsrail, İngiltere, İspanya ve Yunanistan’dan sonra 5. sırada yer aldığını kaydeden Güler, ekonomik krizle birlikte dönecek araştırmacı sayısının artacağını belirtti.
|
20.01.2009
|
|
|
Turistlerin tercihi, Topkapı ve Efes |
YERLİ ve yabancı turistler, geçen yıl en fazla Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Mevlana müzeleri ile Efes, Hierapolis ve Myra ören yerlerine ilgi gösterdi.
Müze ve ören yeri ziyaretçi sayısı geçen yıl 22 milyona, elde edilen gelir 116 milyon TL’ye çıktı. Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerlerini geçen yıl toplam 22 milyon 662 bin 590 kişi ziyaret etti. Ziyaretçi sayısı 2007 yılında 19 milyon 87 bin 633 kişiydi. Türkiye’nin en fazla gezilen ilk üç müzesi yine değişmedi. Ancak, en çok gezilen müzeler sıralamasında önceki yıl birinciliği alan Ayasofya, bu yıl yerini Topkapı Sarayı’na bıraktı. Buna göre, geçen yıl, Osmanlı’nın görkemiyle sadeliği birleştiren, içinde birçok nadide eseri barındıran Topkapı Sarayı’nı 2 milyon 526 bin 251 sanat tarihi ve mimarlıkta baş yapıtlar arasında yer alan Ayasofya Müzesi’ni 2 milyon 206 bin 968 kişi gezdi. En çok gezilen müzeler sıralamasında, ‘’Ne olursan ol, gel’’ sözleriyle bütün insanları kucaklayan Mevlânâ’yı anlatan Mevlânâ Müzesi, üçüncülüğü aldı. Müzeyi, toplam 1 milyon 584 bin 170 kişi ziyaret etti. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu yıl müzelerden elde edilen gelirin yükseldiğini söyledi.
|
20.01.2009
|
|
|
Doçentlik sınavına düzenleme |
DOÇENTLİK Sınav Yönetmeliği’nde yapılacak değişiklikle, doçentlik sınavına başvurabilmek için gerekli yabancı dil puanının 65’ten 60’a indirilmesi öngörülüyor.
YÖK’ün Üniversitelerarası Kurul’a (ÜAK) gönderdiği taslağa göre, doçentlik sınavı ancak anabilim dalı veya bilim dalında açılabilecek. Belirli bir bilim disiplininin anabilim dalı veya bilim dalı olarak kabulüne ÜAK yetkili olacak. Adaylar ancak doktora veya tıpta uzmanlık yapmış ya da san'atta yeterlik sahibi olduğu anabilim dalında veya aynı anabilim dalı altında yer alan bilim dallarından birinde doçentlik başvurusunda bulunabilecek. Doçentlik başvuruları Nisan veya Ekim ayları içinde ÜAK’ın belirleyeceği bir tarihe kadar yapılacak. Doçentlik sınavı, eser incelemesi ve sözlü sınav olmak üzere, iki aşamada yapılacak. Taslakta, ‘’intihal’’ konusu da yeniden ele alındı. Buna göre, eser incelemesi yapan jüri üyeleri, başvuru dosyasında yer alan herhangi bir eserde intihal olduğunu tespit ederse, durum bir raporla ÜAK’a bildirilecek. İntihal iddiası ile ilgili olarak bir karar verilinceye kadar, Üniversitelerarası Kurul doçentlik başvurusu ile ilgili herhangi bir işlem yapmayacak. İntihal iddiasıyla ilgili, Yükseköğretim disiplin mevzuatına göre işlem yapılacak.
|
20.01.2009
|
|
|
|