"Gerçekten" haber verir 03 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

KKK, FÜZE İHALESİ AÇACAK

Kara Kuvvetleri Komutanlığının tesislerinin ve birliklerinin nokta savunmasının sağlanması amacıyla tedariği planlanan, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemleri ihalesinde yarışacak, yerli ve yabancı firma ve şirketler belirlendi. İhaleye katılan firmalar arasında IAI ve Rafael Advanced Defence Systems Ltd. adlı iki İsrail şirketinin de bulunması dikkat çekti.

İSRAİL FİRMALARINA TEPKİ

Daha önce ilân edilen takvim gereği, 19 Şubat 2009 tarihinde son tekliflerin alınacağı alçak irtifa hava savunma füze sistemi ihalesinde 11 yabancı firma, 19 Türk savunma sanayi firma ve kuruluşlarının teklif vermesi bekleniyor. Füzelerini Gazze’de yüzlerce masum sivilin üstünde deneyen İsrail’in ihaleye katılması, “Gazze’de denedi, Türkiye’ye satacak” yorumlarını gündeme getiriyor.

KARA Kuvvetleri Komutanlığının tesislerinin ve birliklerinin nokta savunmasının sağlanması amacıyla tedariği planlanan, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemleri ihalesinde yarışacak, yerli ve yabancı firma ve şirketler belirlendi. İhaleye Gazze’de katliâm yapan İsrail’den iki firma da katılacak. Savunma Sanayi Müsteşarlığınca (SSM) yıl içinde ihaleye çıkarılarak ön firma seçimine yönelik yapılan değerlendirmeler sonrasında, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi Projesi kapsamında teklife çağrı dosyası alan firmalar açıklandı. Böylece, dünyanın önde gelen yabancı şirketleri Türkiye’ye füze vermek amacıyla teklif hazırlıklarını başlattılar. Daha önce ilan edilen takvim gereği, 19 Şubat 2009 yılında son tekliflerin alınacağı alçak irtifa hava savunma füze sistemi ihalesinde 11 yabancı firma, 19 Türk savunma sanayi firma ve kuruluşlarının teklif vermesi bekleniyor. İhaleye IAI, Rafael Advanced Defence Systems Ltd. adlı iki İsrail firması ile ABD, Çin, Almanya, Güney Kore, Norveç, Rusya, İsveç, İngiltere ve Fransa firmaları yarışacak. Ankara / aa

OLMERT DE BİR ÇİFT AYAKKABIYI HAK ETTİ

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, Gazze’deki gelişmeleri değerlendirirken, “Artık İsrail Başbakanı Olmert de bir çift ayakkabıyı hak etti” dedi. “İsrail’in tutumu, elbette bir devlete yakışan bir tutum değil” diyen Gedikli, İsrail’in ateşkes konusunda duyarsız davranmasını anlamanın mümkün olmadığını söyledi. Gedikli, İsrail’in arabuluculuk girişimleri ve ateşkes konusundaki tavrını da eleştirerek, şunları kaydetti: “Bizim temennimiz tabiî ki İsrail’in bir an önce dünyadan yapılan bu çağrılara, bölgeden yapılan bütün bu çağrılara süratle cevap vermesidir. Fakat görebildiğimiz kadarıyla bunun tam tersi bir şekilde hareket ediyor. Oysa dünyanın ve bölgenin ihtiyacı olan şey barıştır. Barış için Türkiye’nin de başlatmış olduğu arabuluculuk çabaları vardı. Maalesef bunlar İsrail’in saldırılarıyla bir şekilde baltalanmış oldu. Bir an önce bu ortamın yeniden tesisini arzu ediyoruz. İsrail’in Gazze’de özellikle sivillere karşı yürütmüş olduğu saldırılar artık bir insanlık suçu boyutuna ulaşmış durumda. Maalesef yüzlerce masum insanın bu saldırılarda öldüğünü üzüntüyle yakından takip ediyoruz. Bu süreç, bütün dünyanın tepki vermesi gereken bir süreçtir. Bütün dünyanın ayağa kalkması gereken bir süreçtir. Artık İsrail Başbakanı Olmert de bir çift ayakkabıyı hak etti. Biliyorsunuz Irak’ta ABD Başkanı’nın yaşadığı bir durum söz konusuydu. Bir gazeteci ayakkabı fırlatmıştı. Her halde artık İsrail Başbakanı’na bu ayakkabıların, bir çift ayakkabının fırlatılması gerekiyor. Durum bu boyutlara varmış halde.” Ankara / aa

03.01.2009


 

Antlaşmalar gözden geçirilsin

MÜSİAD Yönetim Kurulu, hükümete, “İsrail saldırılarını kısa bir süre içinde kesmezse, İsrail ile Türkiye arasında imzalanan antlaşmaların gözden geçirilmesi ve çözüme yönelik adımların atılmasına bağlı olarak bu ilişkilerin askıya alınması” çağrısında bulundu.

ACİLEN BÜTÜN KAPILAR AÇILMALI

MÜSİAD, açıklamasında, “Gazze’ye gıda ve tıbbî malzemelerin ulaşmasını sağlayan Refah kapısının hemen ve acilen açılması için Mısır Hükümetine siyasî ve toplumsal baskının yapılmasını” ve “saldırıda yaralananların Türkiye’de tedavi ettirilmesini” de istedi.

MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılar ile çok sayıda sivilin ölmesine sebep olan İsrail'in bu saldırılarını bir an önce durdurması için yapılması gerekenleri sıraladı. Saldırıların sona ermesi ve bir daha tekrarlamaması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekti ifade edilen açıklama, öncelikle İsrail hükümetinin, masum insanların kanını akıtmaktan vazgeçmesi ve elini bir an önce Gazze'nin üzerinden çekmesi istendi. Bunun yanı sıra; hükümete, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına, uluslar arası kuruluşlara ve toplumun her kesimine görev düştüğü belirtilen açıklamada, yapılması gerekenler şu şekilde ifade edildi: HÜKÜMETE ÇAĞRI TBMM - İsrail Dostluk Grubu'nun tamamen feshedilmesi, İsrail saldırılarını kısa bir süre içinde kesmezse, İsrail ile Türkiye arasında imzalanan anlaşmaların gözden geçirilmesi ve çözüme yönelik adımların atılmasına bağlı olarak bu ilişkilerin askıya alınması, Saldırıda yaralananların Türkiye'de tedavi ettirilmesi için devreye girilerek yaralıların Türkiye'ye nakil ettirilmesi, Bu mezalimde yetim ve öksüz kalan öğrencilerin Türkiye'de okutulması imkânının oluşturulması, Gazze'ye gıda ve tıbbî malzemelerin ulaşmasını sağlayan Refah kapısının hemen ve acilen açılması için Mısır Hükümetine siyasî ve toplumsal baskının yapılması, Gazze'ye tıbbî ve gıda malzemeleri götürmek için hazırlanan, ancak İsrail'in saldırıları sebebiyle İstanbul'dan hareket edemeyen gemilere güvence alınarak, deniz yolundan yardım sevkiyatının başlatılması için devreye girilmesi, MEDYAYA ÇAĞRI: Bu önemli insanlık dramının en net bir şekilde bütün açıklığıyla kamuoyuna iletilmesi, Hem görsel hem de yazılı olarak Gazze'ye yardım yapılmasının teşvik edilmesi ve mümkün olması halinde ülke genelinde ortak bir kampanya başlatılmasına öncülük edilmesi, Gazze'deki çatışmalardan etkilenen ve zor durumda olan aileler için "Kardeş Aile Kampanyası" başlatılması için kamuoyunun oluşturulması, Saldırıya tepki olması ve ölenlere saygı duyulmasının bir gereği için medya kuruluşlarının eş zamanlı olarak eğlence programlarına belirli bir süre için ara vermesi,

İKT VE DİĞER ULUSLARARASI KURULUŞLARA ÇAĞRI

İslâm Konferansı Teşkilâtı'nın (İKT) acil olarak toplanarak; a. İslâm ülkelerinin Gazze'deki saldırıların durdurulması için atması gereken adımlar konusunda ortak ve bağlayıcı karar almalarının sağlanması, b. Sivillerin ölümünün durdurulması ve güvenliğin sağlanması için İslâm Barış Gücü'nün, İslâm Konferansı Teşkilâtı (İKT) tarafından oluşturularak Gazze'de yer alması yönünde karar alması, Gazze'ye yapılan ambargonun bir an önce kaldırılmasının sağlanmasıyla ilgili olarak; a. Bütün uluslar arası resmî veya sivil toplum kuruluşları tarafından yukarıda bahsedilen özellikle insanî yardımların ulaşmasının engellenmesinin önüne geçilmesi yönünde acil girişimlerde bulunulması ve kapıların açtırılmasının sağlanması, b. Bölgeye her türlü yardım malzemesi götürmeye gayret eden Sivil Toplum Kuruluşları'na (STK) hükümetlerin izin vb. yasal alanlarda destek olması için İKT'nin üyelerine çağrıda bulunması, Her kuruluşun kendi bünyesinde ve diğer kuruluşlarla beraber tepki göstermeye devam etmesi, TÜRK HALKINA ÇAĞRI: n Bu konuda herkesin duyarlı olması, n Yardımlara elden geldiği kadar cevap verilmesi ve kampanyalara katılması, n Yetim ve öksüz çocuklar ile zor durumdaki ailelere kucak açılması.

İstanbul / Yeni Asya

03.01.2009


 

Para yetmez, reform gerekli

Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, sanayicinin sadece para değil, rakipleriyle eşit şartlarda rekabet edecek, üretimin önünü açacak, istihdamın, işverenin üzerindeki yükü indirecek radikal reformlar beklediğini söyledi.

KONYA Sanayi Odası (KSO) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, sanayicinin sadece para değil, rakipleriyle eşit şartlarda rekabet edecek, üretimin önünü açacak, istihdamın, işverenin üzerindeki yükü indirecek radikal reformlar beklediğini söyledi.

Büyükhelvacıgil, yaptığı açıklamada, 2007 yılının ikinci yarısından bu yana dünyada yaşanan ekonomik sıkıntıların etkisini bugün daha iyi anlamaya başladıklarını belirtti. Aslında krizin temelinde piyasalarda yaşanan nakit sıkıntısının olduğunu ifade eden Büyükhelvacıgil, bugün Türkiye’deki esnaf ve sanayicilerin de bu nakit sıkıntısını yaşadığını bildirdi. Bu zor dönemde cansuyu kredi desteğinin, reel sektörün desteklenmesi, uygun faiz ve limitlerle kredi kullanımının yaygınlaştırılması ve küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) ile ticarî nitelikli firmaların içinde bulunduğu finansman sorunlarının giderilmesine katkı sağlama adına önemli olduğunu anlatan Büyükhelvacıgil, bu tür desteklerin her zaman yapılması gerektiğini söyledi.

KOBİ’lere ve esnafa, bu ülkenin insanlarına daha fazla iş ve aş getirecek projeler oluşturmaları adına desteklerin sürmesi gerektiğini belirten Büyükhelvacıgil, şunları kaydetti:

‘’Küresel krizin kendisini her geçen gün hissettirdiği ve sıkıntılı günlerin yaşandığı bu sıralarda can suyu kredisi gerçek anlamda KOBİ’lerimiz için can suyu olmuştur. Rakiplerle eşit seviyede mücadele etmemiz için para desteğinden önce işverenin sırtındaki yüklerin bir bölümünün alınması gerekiyor. Cansuyu Kredi Desteğini hayata geçirenlere teşekkür ediyoruz ancak bu yeterli değil. Sanayici sadece para değil, rakipleriyle eşit şartlarda rekabet edecek, üretimin önünü açacak, istihdamın, işverenin üzerindeki yükü indirecek radikal reformlar bekliyor. Türk ekonomisine, üretime ve istihdama destek olunmasını bekliyoruz.’’ Büyükhelvacıgil, özel sektöre verilen desteklerin Türkiye’yi 2010 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine yaklaştıracağını dile getirerek, ‘’Türkiye’nin dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasında yer almasını istiyoruz. Bu sıkıntılı ortamda iş yerimizi, fabrikamızı, üretimimizi feda etmeden ayakta kalabilmeyi sağlamak lâzım’’ diye konuştu.

Bu hedefe ulaşmanın günübirlik çalışmalarla olmayacağını kaydeden Büyükhelvacıgil, şöyle devam etti: ‘’Unutulmaması gereken bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum. Bir ülke sanayicisiyle büyür, girişimcisiyle büyür. Sizin sanayiciniz ne kadar güçlüyse, girişimci sayınız ne kadar fazlaysa ülkeniz de o kadar güçlüdür. Bu gerçekten hareketle özel sektörün finansman noktasında desteklenmesi, bu desteğin doğru ve zamanında verilmesi çok önemlidir. Ancak sanayiciye sadece finansman noktasında destek verilmesi yetmez, yapısal değişikliklerin de bir an önce yapılması gerekmektedir.’’ Konya / aa

03.01.2009


 

Kriz yeni yılda da gündem

Japonya İmparatoru Akihito, ekonomik kriz sebebiyle zor günler yaşayan halka dayanışma duygularını iletti. İmparator Akihito, eşi İmparatoriçe Mişiko ve Krizantem tahtının diğer üyeleriyle birlikte sarayın balkonuna çıkarak halkın yeni yılını kutladı, 2009’un daha iyi olması dileğinde bulundu.

Japonya İmparatoru Akihito, ekonomik kriz sebebiyle zor günler yaşayan halka dayanışma duygularını iletti. İmparator Akihito (75), eşi İmparatoriçe Mişiko ve Krizantem tahtının diğer üyeleriyle birlikte sarayın balkonuna çıkarak halkın yeni yılını kutladı, 2009’un daha iyi olması dileğinde bulundu.

Her yıl olağan kutlama konuşmasında dünyaya barış, mutluluk dileyen Akihito, bu yılki konuşmasına küresel ekonomik krizi de ekleyerek sert ekonomik şartlara atıfta bulundu.

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Myung-bak da, yeni yılda önceliğinin Güney Kore’nin küresel ekonomik krizin dışına çıkarılması olacağını söyledi. Televizyondan halka seslenen Lee, hükümetin ekonomiyi kurtarmak için harcadığı çabalara halkın da katılmasını istedi. Lee, konuşmasında ayrıca Kuzey Kore ile diyaloga hazır olduklarını söyledi. Güney Kore Devlet Başkanı, ancak bu konuda yeni bir gi-rişimden söz etmedi. Tokyo /aa

03.01.2009


 

Bir ay sonra sigortalıya ilâç yok

Türk Eczacıları Birliği, tüm sigortalı vatandaşların serbest eczanelerden ilâç almasını sağlayan protokolün fesih işlemlerinin bugünden itibaren başlatılacağını, 2 Şubat’tan itibaren de parayla ilâç alma dönemine girileceğini bildirdi.

03.01.2009


 

Öğrenciler defnediliyor

ANKARA'NIN Çankaya ilçesindeki doğal gaz faciasında ölen 7 Bilkent Üniversitesi öğrencisinden 3’ü dün defnedildi.

Çankaya Birlik Mahallesi’nde ölen Bilkent Üniversitesi 7 öğrenciden otopsileri ve diğer işlemleri tamamlanan Büşra Bek, Elif Koyuncuoğlu ve Erol Can Özdokumacı’nın cenazeleri yakınları tarafından Keçiören’deki Adlî Tıp Kurumu’nda gözyaşları içinde teslim alındı. Teslim sırasında, öğrencilerden Tarık Şükrü Yılmaz ile Erol Can Özdokumacı’nın cenazelerinin önceki günkü cenaze tesliminde karıştığı anlaşıldı. Yılmaz yerine teslim edilen Özdokumacı’nın cenazesi Adlî Tıp Kurumu’na geri getirildi. Cenazeler daha sonra ailelerine yeniden teslim edildi. Öğrencilerden Büşra Bek ve Tarık Şükrü Yılmaz’ın cenazeleri, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda dün Cuma namazını müteakip defnedildi. Özgür Turan Atilla ise bugün İzmir’de defnedilecek. Bu arada, Başkent Doğalgaz A.Ş Genel Müdürü Veysel Karani Demir, 7 gencin öldüğü dairede, kombiden bacaya takılan alüminyum bağlantı borusunun yırtık ve delik olduğunun, bu bu seple atık gazın bacaya gitmeden ortama yayılarak zehirlenmeye sebep olduğunun belirlendiğini bildirdi. Ankara / aa

03.01.2009


 

AH HÜSEYİN, AH KERBELÂ...

“Hüseyin attan düştü sahra-yı Kerbelâ’ya, Cibril kurban, haber ver, Sultan-ı Enbiya’ya.” ylardan yine Muharrem...

AŞehadetinin üzerinden 1329 yıl geçmiş. Ay, yıl ne ki. Bazen uzun, bazen kısa. Bazen arkada, bazen önde. Bazen geriden gelen devir, yüzbin devir ileride.

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Yetişemedik, ulaşamadık sana ama, hayatını inceden inceye okuduk, öğrendik. Dâvânı, dâvâmız bildik, çok şükür.

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Tarihler 10 Ocak 626’yı gösterdiği gün, Medine’de doğduğun gündü. Sevgili dedeciğin Hz. Peygamberimiz (asm) ağabeyin Hasan’a yaptığı gibi, o güne kadar Araplarca pek bilinmeyen adını, kulağına ezan okuyarak bizzat kendisi koymuştu. Göğsünden aşağı tarafını dedeciğine benzetirlerdi. Ne de olsa o nurdan bir parçaydın. Hz. Fatıma’nın, Hz. Ali’nin (ra) küçük evlâdıydın.

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Aylardan yine Muharrem... Dem bu dem... Kerbelâ’da, kavurucu sıcaklar altında bir yudum suya hasret gittiğin dem...

Soğuk bir günde, kor ateş gibi düştün yine içime. En evvel ismini sevdim senin Hüseyin, Hüseyin. Ah Hüseyin, vah Hüseyin... Dedemin adıydı adın. Dedemi ise hiç görmedim, tanımadım. Gencecik bir yaşta vefat etmiş.

Seni dedem bildim. Dedem gibi sevdim. Hayatına ilgim daha çocuk denecek yaşta başladı. Sonra Fuzulî’nin, “Hadikatü’s-suada”sı, Asım Köksal Hocanın “Kerbelâ Faciası” bu yolun ilk temel taşları oldu. Efsaneye gerek yok; sen benim için kahramandın. Ve en son ise, Bediüzzaman’la bilecektim gerçek yerini ve değerini. Kur’ân ve iman hizmetindeki önemini.

“Risâle-i Nur dairesi, Hazret-i Ali ve Hasan ve Hüseyin’in (ra) ve Gavs-ı Âzam’ın (ks)—ihbarât-ı gaybiyeleriyle—şakirdlerinin bu zamanda bir dairesidir...” “Zaten üveysî bir sûrette, doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Âzam’dan (ks) ve Zeynelâbidin (ra) ve Hasan Hüseyin (ra) vasıtasıyla İmam-ı Ali’den (ra) almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire, onların dairesidir.” (Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 67-68)

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Aylardan yine Muharrem.

Hz. Hatice’nin torunu, gözbebeği... Resûlûllah’ın (asm) reyhanı, çiçeği... Fatıma’nın ve Ali’nin biriciği...

Nasıl kıydı sana ol kanlı zalim? Yanındaki yetmiş kişiye nasıl kıydı? Nasıl kıydı ol kanlı zalim!?

Görebilseydi o günden geleceğini, meyvesini seven koparmazdı çiçeğini.

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Senin çiçeğin hiç solmadı ki, öyle bir koku saldın ki rüzgâra, dolaştı sahraları, aştı çağları bana da ulaştı.

Kerbelâ’ya yakın “Beyza” denilen yerde öğle ve ikindi zamanlarında, dilinde hitap çiçekleri açtı. İnsanlar kadar, kumlar da şaşırdı. Sözlerin yürek yaktı, düşmanını da çarptı. İnci gibi dizdin kelimeleri, son nefes öncesi Rabbinin huzurunda. Sonra buharlaştı o sözler, semaya ulaştı. Göğe yağan yağmur oldu. Gözyaşından nasipsizlere, rahmetten uzak düşmüşlere kezzap oldu.

Emanetti bütün çağlara, bütün insanlara o sözler.

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Çölde tek başına bir insanın, sadece Allah ile olanın ne kadar güçlü olduğunu kör gözlere de gösterdin. Şimdi kalbimiz ve kulağımız sana misafir, dinliyoruz:

“Ey insanlar! Hz. Peygamber buyuruyor ki: ‘Kim ki, zulmeden ve İlâhî hududu aşan, Allah’a verdiği ahitten dönen ve peygamberin sünnetini hiçe sayıp, insanlar üzerinde zorla hükmünü yürüten bir yöneticiye rastlar da, söz ve işleriyle ona karşı çıkmazsa, Allah, ahirette ona iyi bir hayat nasip etmeyecektir.’

Bakın onlar şeytanın peşinden gidip, Allah’ın hükümlerine karşı çıkıyorlar. Bozulma başgösterdi. Allah’ın koyduğu hududu çiğniyorlar. Gayrımeşrû yollarla servet ediniyorlar. Meşrû, gayrımeşrû oldu; gayrımeşrû olana da meşrû kılıfı giydirildi. Ben onları sapıklıktan alıkoyup, doğruya ve adalete götürecek insanım. Sayısız mektuplarınız ve gönderdiğiniz elçilerle bana biat edeceğinizi söylediniz. Bana ihanet etmeyeceğinize ve düşmanlarıma beni teslim etmeyeceğinize dair ant içtiniz. Eğer ahdinizde sadıksanız, doğru yoldasınız demektir. Ama sözünüzden dönerseniz, bu da sizden beklenmez değil...

Gözünüzü açın! Daha önce zaten kendi kendinize zarar vermiştiniz. Şimdi de aynı şekilde davranıyorsunuz. Payınızı yitirdiniz ve servetinizi helâk ettiniz. Kim sözünden dönerse, kendi zararına döner. Allah beni yakında elinizden kurtarır.

Olup bitenleri görüyorsunuz. Dünyanın rengi değişti. Tamamıyla faziletten yoksun hâle geldi. Yalnızca her iyiliğin tortusu kaldı. Dikkat! Görmüyor musunuz, hak ve doğru yerin altına gönderildi. Bilerek, bâtıl işler peşindeler. Kötü gidişi önleyebilecek kimse kalmadı. Zaman, her mü’minin Allah uğruna hakkı savunacağı zamandır. Şehid olmak istiyorum. Zalimlerle bir arada yaşamak zulmün ta kendisidir.

Ey insanlar! Soyuma şöyle bir bakın. Durun da, bir an için ben kimim, düşünün. Kafanızı kurcalayın, bilgilerinizi tazeleyin. Beni öldürmek ve bana duyulan saygıyı hiçe saymak sizin için hak mıdır? Ben, sizin peygamberinizin kızının ve yeğeninin oğlu değil miyim? Şehitlerin Efendisi Hamza, babamın amcası değil miydi? Cafer-i Tayyar benim amcam değil midir? Peygamberin, benim ve kardeşim için, ‘Cennet gençlerinin efendisi’ diye buyuran ünlü hadisini hatırlamıyor musunuz? Eğer dediklerim doğruysa—ki, kuşkusuz doğrudur; çünkü kendimi bildim bileli hiç yalan söylediğimi hatırlamıyorum—bana karşı, kınından çekilmiş kılıçlarla durmayı mı reva görüyorsunuz?

Bu gerçeğin, sizi, kanımı dökmekten alıkoyması gerekmez mi? Allah’a yemin ederim ki, şu anda yeryüzünde benden başka peygamber torunu yoktur. Ben peygamberinizin doğrudan doğruya sülbünden gelen bir torunuyum. Birinizin canına kıydım da mı beni öldürmek istiyorsunuz? İçinizden birinin kanını mı akıttım? Bir kimsenin malını mı gaspettim? Evet, ne yaptım söyleyin, suçum nedir benim?” (İbni Cerir et-Taberî ve İbni Esir)

Ah Hüseyin, vah Hüseyin...

Sen soruları üstüste sordun amma cevap veren olmadı. Bir yiğit çıkmadı, Hür’den başka. Çünkü hepsinin kalbi intikam fırçasıyla boyanmıştı.

Hz. Hüseyin, adalet, hak, fazilet ve güzelliğin yolunu seçti... Şehadeti seçti. Dünyada ebediyen kalacağını zanneden zavallılara da; hayatın ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, ille de yaşamak anlamına gelmediği dersini verdi. Hayatın dört yol ağzında en doğru olanını seçti. Kader konuşunca beşer susacaktı. Biz de sustuk...

Cafer bin Muhammed bin Ali, o gün Hz. Hüseyin’in, 33 küçük, 34 de büyük olmak üzere toplam 67 kılıç ve mızrak yarası aldığını nakleder. Şehadeti “10 Muharrem - 10 Ekim 680”.

Bu dünyada herşey gelip geçicidir. Fakat bir şehit, hele de Hz. Hüseyin (ra) gibi bir şehit, hafızalarda canlı bir ilham örneği olarak kalır. Her hayırlı ve iyi işlerde rahmetle ve duâyla anılır. Sonunda kazanan yine onlar olur. Dünya imtihanını, kanlarıyla, canlarıyla, ama başarıyla verirler. Geriye dönüp baktığımızda, o mübarek başın, zafer tâcıyla süslendiğini görürüz...

Hakkı savunanın hakkı budur. Payına düşen, ebedî cennet ve İnşaallah ebedî huzurdur.

...

Saadet Asrından birkaç hatıra ile yazımızı bitirelim:

“Bir gün Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm), bir dizine torunu Hüseyin’i, diğerine de oğlu İbrahim’i almış severken Cebrail (as) gelerek, ‘Yâ Resulallah’ dedi, ‘Cenâb-ı Hak bu ikisinden birini alacaktır. Seçimi sizin yapmanız gerekiyor.’ Allah Resûlü büyük bir teslimiyetle boyun bükerken, ‘Eğer Hüseyin vefat ederse, benim canım yandığı gibi, hem damadım hem de yeğenim Ali’nin ve kızım Fatıma’nın da canı yanar,’ buyurdu. ‘Ama oğlum İbrahim giderse, sadece annesiyle ben üzülürüm. Üzüntümü onlarınkine tercih ederim,’ dedi. Ve üç gün sonra Hz. Peygamberimizin oğlu İbrahim vefat etti. Fahr-i Kâinat, Hz. Hüseyin’i her görüşünde öper, sever ve; ‘Selâmet o kimseye ki, oğlumu onun yoluna feda ettim,’ buyururlardı.”

“Yine bir gün Melek Cebrail, Rabbimizden izin alarak Peygamber Aleyhisselâm’ın yanına gelmişti.

Peygamber Aleyhisselâm Ümmü Seleme’ye:

‘Ey Ümmü Seleme! Kapıyı üzerimize kapa, yanımıza kimseyi bırakma!’ buyurdu.

O sırada Hz. Hüseyin koşarak kapıya geldi.

Ümmü Seleme, onu içeriye bırakmadı.

Fakat, Hz. Hüseyin kapıyı zorlayıp içeri daldı, kendisini Peygamber Aleyhisselâm’ın kucağına attı.

Peygamber Aleyhisselâm onu boynuna ve omuzuna aldı. Öptü ve sevdi.

Melek, Peygamber Aleyhisselâm’a:

‘Onu çok mu seviyorsun?’ diye sordu.

Peygamber Aleyhisselâm:

‘Evet!’ buyurdu.

Melek:

‘İyi ama, ümmetin onu öldürecektir!’ dedi.

Peygamber Aleyhisselâm:

‘Demek, onu öldürecek olan mü’minler öyle mi?’ buyurdu.

Melek:

‘Evet! İstersen, onun öldürüleceği yeri de sana göstereyim!’ dedi.

Peygamber Aleyhisselâm:

‘Evet! Göster!’ buyurunca, Melek orayı Allah’ın Resûlü’ne (asm) gösterdi.

Oradan getirdiği bir avuç toprağı da, Peygamber Aleyhisselâm’a verdi.

Peygamber Aleyhisselâm, Ümmü Seleme’ye:

‘Bu toprak, senin yanında emânettir! O, kana dönüştüğü zaman, bil ki, Hüseyin öldürülmüştür!’ buyurdu.

Ümmü Seleme, onu bir çanağın içine koydu. Hep ona bakar dururdu.

Selmâ Hâtun der ki:

‘Bir gün Ümmü Seleme’nin yanına girmiştim, ağlıyordu. Kendisine:

‘Ne için ağlıyorsun?’ diye sordum.

‘Resûlûllah Aleyhisselâm’ı rüyâda gördüm. Başında ve sakalında toz toprak vardı’ dedi.

Kendisine:

‘Ne oldu sana yâ Resûlallah?’ diye sordum.

‘Az önce, Hüseyin’in öldürülüşüne şâhit oldum,’ buyurdu.

Ümmü Seleme, o gün çanakta sakladığı Kerbelâ toprağının da kana dönüştüğünü görmüştü.

‘Vah Hüseyin’im! Vah Resulûllah’ın oğlu!’ diyerek feryat ediyordu.

‘Allah ona bunu yapanların evlerine ve kabirlerine ateş doldursun!’ diyerek bayıldı.”

(S. Gündüzalp, Saadet Asrından Öyküler, Zafer Yay.)

Hz. Hüseyin’i (ra) katledenlerin ve Kerbelâ’ya katılanların sonu normal yoldan bir ölümle gerçekleşmemiş, sonları çok feci olmuştur. Şimdi, görgü şahidi Yakup bin Süfyan’ın ağzından aynen anlatacağımız bir hatıra vardır. Bu tarihî olay güvenilir kaynaklarda da kayıtlıdır:

“Çiftliğimdeydim. Cemaatle yatsı namazını kıldıktan sonra oradakilerle oturup muhabbete başladık. Hz. Hüseyin’den açıldı söz. Orada bulunan adamlardan biri dedi ki:

‘Ben ısrarla takip ettim. Hüseyin’in üzerine yürüyüp de onunla savaşanların hemen tamamının sonu çok fecî oldu.’

Bizimle bulunan çok yaşlı bir adam:

‘Ben onlara karşı savaşanlardandım. Fakat şu âna kadar başıma hoşlanmadığım hiçbir şey gelmedi,’ dedi. Yanmakta olan kandil o sırada sönmeye yüz tuttu. İhtiyar, kandili yakmak için kalktı. Kandilin fitiliyle oynarken, ateş birden harlayıp ihtiyarın elbisesini tutuşturdu. İhtiyar canını kurtarmak için, çiftliğimizin hemen önünden akan suya (Fırat’a) koştu fakat ne yanmaktan kurtulabildi, ne de boğulmaktan.”

Resulûllah’a dil uzatanın dili kurur. Soyuna dil uzatanın, soyu kurur, ebter olur, ebter…

Yine Eba Müslimi Horasanî’nin bu topraklara girdiğinde, Kerbelâ’daki katliâma katılanları tesbit ettirip, bunların defnedildikleri yerden kemiklerini çıkarttırıp kırdırdığı ve tekrar kabirlerine koydurduğu da rivayet edilir. İnsanlar zulmeder, kader adalet eder. Ümmü Seleme annemizin bedduâsı da bir şekilde gerçekleşmiş olur.

Bu hep böyledir... “Zulüm kısmak istediği sesi nara yapar.” Bazen ölülerin sesi, şehitlerin nefesi öyle bir ah ile çıkar ki, mazlûmun âhı bir haneyi değil, âlemi bile viran edebilir. Şehitlerin sesi dirilerden daha gür çıkar.

Duâmız;

Âb-ı rûy-ı Habib-i Ekrem için,

Kerbelâ’da revan olan dem için,

Şeb-i firkatte ağlayan göz için,

Rah-ı aşkında sürünen yüz için,

Risâle-i Nur’a, Üstad’a ve İslâm’a zafer ver yâ Rab!.. Âmin!..

Not: Bu konuyla ilgili daha geniş izahlar için Bediüzzaman Hazretlerinin Mektûbât isimli eserinin 15. Mektub’una bakılmasını tavsiye ederim. Okuyucularımızın Hicrî ve Milâdî yeni yıllarını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını niyaz ederim. Duâlarla,

duâlarınızı bekleyerek...

SELİM GÜNDÜZALP

03.01.2009


 

Salihoğlu’ndan “Risale-i Nur’da Al-i Beyt” semineri

RİSALE-İ Nur Enstitüsünün organize ettiği hafta sonları gerçekleşen Risale-i Nur seminerlerinin sonuncusu da yoğun bir katılımla gerçekleşti. Üniversite öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği Risale-i Nur Seminerlerinde geçtiğimiz hafta “Risale-i Nur’da Al-i Beyt” konusunu Latif Salihoğlu işledi. Başından sonuna dek pür dikkat dinlenen seminerde Salihoğlu, Risale-i Nur’da Al-i Beyt’in yeri ve önemini anlattı. İzah ve ispat ile geçen semineri değerlendiren katılımcılar seminerin kendi ihtiyaçlarını karşılamasıyla birlikte bu tarz konuların müzakere ve mütalâasına bütün nur talebelerinin de ihtiyacı olduğunu dile getirdiler.

İstanbul / Yusuf Kaan Çayabatmaz

03.01.2009


 

Diyarbakır bombacısına 9 kez müebbet hapis cezası

DİYARBAKIR'DA 3 Ocak 2008 tarihinde askeri personeli taşıyan servis aracının geçişi sırasında düzenlenen ve 6’sı öğrenci 7 kişinin ölümü, 68 kişinin de yaralanması olayıyla ilgili yargılanan sanık Erdal Polat 9 kez müebbet, 75 yıl 4 ay da hapis cezasına çarptırıldı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, saldırıyı gerçekleştirdiği iddiasıyla yargılanan sanık Erdal Polat’ın da aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 9 sanık katıldı. Mahkeme, olayı gerçekleştiren sanık Erdal Polat’ı 9 kez müebbet, toplam 75 yıl 4 ay da ağır hapis cezasına çarptırdı. Diyarbakır / aa

03.01.2009


 

Türkiye’nin gıda yardımı Gazze’ye ulaştı

TÜRK Kızılayının, İsrail’in saldırısına uğrayan Gazze’deki ihtiyaç sahiplerine gönderdiği 11 bin gıda kolisinin Filistin halkına ulaştığı bildirildi. Türk Kızılayından yapılan yazılı açıklamada, Gazze’de meydana gelen son saldırıların ardından ilk etapta gönderilen 10 tır insanî yardım malzemesinin Türk Kızılayı ekiplerince Filistin halkına ulaştırıldığı ifade edildi. Temel ihtiyaç malzemelerinden oluşan yardım kolilerinin Filistin halkına umut olduğu belirtilen açıklamada, yardım konvoyunun, Suriye’de sevgi gösterileriyle karşılandığı vurgulandı. Açıklamada, “Binlerce ailenin 1 aylık temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve toplam 220 ton ağırlığındaki insanî yardım malzemeleri, İsrail-Gazze sınırındaki Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye sokuldu. Filistinli yetkililer ve Filistin halkı tarafından sevinç ve şükranla karşılanan yardımlar, bölgedeki acıları bir nebze olsun dindirecek” denildi. Ankara / aa

03.01.2009


 

Tıp fakülteleri, devlet hastanelerinde eğitim verecek

Kamu ve üniversite hastanelerindeki hekimlerin tam zamanlı çalışmasını öngören ‘’Tam Gün Yasası’’nın çıkması durumunda tıp fakülteleri, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde eğitim verebilecek.

Sağlık Bakanlığı Müsteşar Vekili Prof. Dr. Nihat Tosun, YÖK ile tam gün yasası ve tıpta uzmanlık yönetmeliği üzerinde çalışma yürüttüklerini açıkladı. Tıpta uzmanlık yönetmeliğinin, ilgililerin 7-8 yıldır çıkmasını beklediği bir mevzuat olduğunu ifade eden Tosun, tıpta uzmanlık alanının gelişmiş ülkelerdekine uyarlanacağını söyledi. Yeni düzenlemeyle uzmanlık sürelerinde kısmî değişiklikler yapılacağını anlatan Tosun, ‘’Bazı branşlarda, başlangıçta süreler çok uzun planlanmış. Dünyadan daha ileri olduğumuz uzmanlık süreleri var. Bazı 5 yıllıkların 4 yıla, 4 yıllıkların 3 yıla indirilmesi planlanıyor. Ülke gerçekleriyle de bağdaşan bir çalışma olacak’’ diye konuştu. Kamu ve üniversite hastanelerindeki hekimlere tam zamanlı çalışma zorunluluğu getiren, Sağlık Bakanlığının hazırladığı ‘’Tam Gün’’ yasa taslağının Başbakanlığa gönderildiğini hatırlatan Tosun, taslağa son şeklinin verilmesi için YÖK ile çalışma yürüttüklerini bildirdi. Tam gün yasasının bir kaç ay içinde TBMM gündemine gelmesinin beklendiğini bildiren Tosun, ‘’Bunu geniş bir uzlaşmayla getirmek istiyoruz. Kesin kararlıyız. Bizim açımızdan iş tamam. Ama bunun YÖK ve üniversiteler için de milât olmasını istiyoruz. Yasa, onların motivasyonuyla çıksın istiyoruz’’ dedi. Tam gün yasasıyla tıp fakültelerinin, Sağlık Bakanlığının hastanelerini hasta bakmak, ameliyat ya da eğitim için kullanabileceklerini kaydeden Tosun, Bakanlığın Kastamonu, Çankırı, Erzincan, Yozgat, Tekirdağ ve Adıyaman gibi illerde iyi hastaneleri bulunduğunu, bunların tıp fakültelerine açılabileceğini söyledi.

03.01.2009


 

TRT 6’ya ilgi büyük

TRT'NİN Kürtçe kanalı olan “TRT Şeş'in (6) normal yayınına başlaması Ağrılı vatandaşlar tarafından da ilgiyle izleniyor. Evlerinde ve işyerlerinde TRT’nin Kürtçe kanalını izleyen vatandaşlar, duydukları memnuniyeti dile getiriyor. Evinde ailesiyle birlikte TRT’nin Kürtçe yayınını izleyen Cengiz Elkatmış (32), duyduğu memnuniyetini ifade ederek, “Kanalın test yayınından sonra yayın hayatına başlaması bizi çok mutlu etti. Yıllardır bu kanalın eksikliğini hissettik. Bence 30 yıllık gecikmiş bir kanal ve keşke TRT’nin ilk kurulduğu yıllarda başlasaydı. Evde büyüklerimiz dilleri dönmediğinden Türkçeyi fazla konuşamıyor ve bu kanal ile birlikte yayınlanan programları rahatlıkla anlayabilecekler.” dedi. Uydu sayesinde Ortadoğu ve Avrupa’dan da izlenebilecek olan TRT 6, Kürtçe yayınını terör örgütü PKK’nın yayın organı ROJ TV’nin de yayın yaptığı ‘Hotbird’ uydusundan yapacak. Yayın akışı içinde Kürtçe açık oturumların yanı sıra filmler, haberler, eğlence ve yarışma programları yer alacak. Kanal ilk aşamada 12 saat, daha sonra 24 saat yayın yapacak. Kanalın açılışı ve kapanışı İstiklâl Marşı ile olacak. Ağrı / cihan

03.01.2009


 

Diyanet, Balkanlarda müşavirlik açıyor

DİYANET İşleri Başkanlığı, Tiflis, Tiran ve Priştine’de din hizmetleri müşavirliği açmaya hazırlanıyor. Alınan bilgiye göre, Balkanlar’dan ve Türk cumhuriyetlerinden gelen talepleri değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı, Gürcistan, Arnavutluk ve Kosova’daki hizmetlerin daha iyi organize edilmesi için bu ülkelerin başşehirlerine din hizmetleri müşavirliği açmaya karar verdi. Diyanet, Tiflis, Tiran ve Priştine’de din hizmetleri müşavirliği kurarak, soydaş ve akraba topluluklara daha iyi din hizmeti verebilmeyi ve kardeşlik ilişkilerini geliştirmeyi amaçlıyor. Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu’nun bu ülkelere yönelik din müşavirliği talebi, Bakanlar Kurulunda imzaya açıldı. Ankara / aa

03.01.2009


 

Yerel seçim sanal âlemde

TEKNOLOJİ Holding’e bağlı Türkiye’nin ilk web tabanlı ‘’izinli pazarlama’’ firması olan Dataprofil A.Ş. bünyesinde kurulan ‘’www.superteklif.com’’, yerel seçimlerde adayları sanal ortamda tanıtmaya hazırlanıyor. Siteye üye olan seçmenler, kendilerine gelen mailde bir yandan adayları tanırken, diğer yandan para da kazanacak. Merkezi İstanbul’da bulunan Dataprofil A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Erkan Kayat, yaptığı açıklamada, internet üzerinde üye olunduğunda gönderilen reklâmlar sayesinde para/puan kazandıran ‘’www.superteklif.com’’un üye sayısının, Türkiye genelinde 2 yılda 1 milyon 200 bini aştığını söyledi. Sitenin, ayrıca üyelerin getirdiği yeni üye sayısına göre de para/puan kazandırdığını belirten Kayat, ‘’Gönderilen mesajlar açıldığında seçmene ‘iletim raporu gönderilsin mi?’ şeklinde otomatik olarak soru gelecek. Seçmen bu soru için evet seçeneğni tıkladığında biz seçmenin o mesajı okuduğunu anlayacağız. Siteye kayıt olan seçmene, okuduğu her mesaj için para puan verilecek. Para puanlar 100 bine ulaştığında seçmen 100 TL kazanacak’’ İnternet ve doğrudan pazarlamanın öneminin, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak her yıl arttığına işaret eden Kayat, ‘’Amerika’daki araştırma şirketi PHW’nin araştırmasına göre, Barack Obama’nın kazandığı seçimde, hedef kitleye yöneltilen (En çok nereden etkilendiniz?) sorusuna televizyon ve internet cevabı gelmiş. Bu sebeple, 2009’da yapılacak yerel seçimlerle ilgili projeler üzerinde çalışıyoruz’’ diye konuştu. Mersin / aa

03.01.2009


 

Karagöz ve Hacivat matematiği sevdiriyor

Anadolu Üniversitesi’nin (AÜ), matematiği 7’den 70’e her kesime sevdirmek amacıyla hazırladığı Karagöz ve Hacivat çizgi filmi gösterime giriyor. AÜ Rektörlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, İngiltere’de öğrencilerin istekleri doğrultusunda 1990’da ders sayısı azaltılan, ancak 2001’de araştırmaların ve yeniliklerin azaldığı gözlenince yeniden ders sayısı çoğaltılan matematiğin Türkiye’de de bazı çevrelerce anlaması zor derslerden biri olarak değerlendirilmesi üzerine AÜ Rektörlüğü’nün teklifi üzerine bu yönde çalışma başlatıldı. Matematiğin, tabiatın ve bilimlerin dili olduğu, bu dilin yanlış söylemler ve yaklaşımlar sebebiyle insanların üzerinde ters etki oluşturduğu düşüncesiyle Fen Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Koçak, önce matematiğin sevdirilmesi amacıyla, bu bilimin nasıl ortaya çıktığı ve ne işe yaradığı konusunda gerekli materyalleri topladı. Prof. Dr. Koçak, geçen yıl ‘’Karagöz Akademisi’’ adıyla proje hazırladı ve Türkiye’nin öz değerlerinden Karagöz ve Hacivat’ın baş rollerinde olacağı bir çizgi film hazırlanmasına karar verildi. Güzel Sanatlar Fakültesi animasyon ve tiyatro bölümlerinde görevli sanatçılar ile İletişim Bilimleri Fakültesi sinema ve televizyon bölümü öğretim elemanları ile öğrencilerinin katkılarıyla önce bir-iki bölüm deneme çizgi film hazırlandı. Deneme çizgi filmler, 7’den 70’e her kesimden birçok kişiye izletildi. Düşünceleri sorulan bu kişilerin çoğunluğunun matematiğin korkulacak bir alan olmadığı konusunda fikir beyan ettikleri belirlendi.

Hazırlanan çizgi filmler, 5 Ocaktan itibaren her Pazartesi önce üniversitenin yayın organı TVA’da, daha sonra da bazı ulusal televizyon kanallarında yayımlanacak. Eskişehir / aa

03.01.2009


 

DOĞU DONUYOR

Meteorolojİ Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, bölge, Balkanlardan gelen soğuk havanın etkisi altında olmaya devam ediyor. Pazar gününden itibaren bölgede aralıklarla kar yağışı bekleniyor. Bölgede sabah saatlerinde puslu ve sisli havanın etkili olduğunu belirten yetkililer, gece ölçülen hava sıcaklıklarının sıfırın altında olmak üzere Erzurum’da 36, Erzincan’da 14, Kars’ta 24, Ağrı’da 31, Iğdır’da 12, Muş’ta 18 ve Ardahan’da 22 derece olduğunu söyledi.

Gün içinde beklenen en yüksek sıcaklıkların ise yine sıfırın altında olmak üzere Erzurum’da 14, Erzincan’da 2, Ağrı ve Iğdır’da 12, Kars ve Ardahan’da ise 10 derece olduğu bildirildi. Palandöken Kayak Merkezi’ndeki kar kalınlığının 38 santimetre olduğunu ifade eden yetkililer, il merkezlerindeki kar kalınlıklarının Erzurum’da 20, Erzincan’da 5, Kars’ta 26, Ağrı ve Muş’ta 60, Iğdır’da 14, Ardahan’da ise 18 santimetre ölçüldüğünü söyledi.

“DON VE BUZLANMA’’ İKAZI

Yetkİlİler, bölgede don ve buzlanmaya karşı vatandaşları uyardı. Karayolları 86. Şube Şefliği yetkilileri de Tunceli-Erzincan kara yolunda sürücüleri buzlanma konusunda uyarıyor. Söz konusu yolda buzla mücadele çalışmalarının devam ettiği bildirildi. Soğuk hava günlük hayatı da olumsuz etkiledi. Özellikle Erzurum’da bazı vatandaşlar sabah araçlarını çalıştırmakta güçlük çekti. Motorları donan araçlarını vatandaşlar tüplü pürmüzle ya da ateş yakarak ısıttı. Kaldırımların buzla kaplamasından vatandaşların yürümekte güçlük çektiği gözlendi. Erzurum / aa

03.01.2009


 

IMF heyeti haftaya geliyor

TÜRKİYE Masası Şefi Rachel van Elkan başkanlığındaki Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti haftaya geliyor. Heyet, yaklaşık 10 gün Türkiye’de kalarak, stand-by anlaşmasının altyapısını hazırlayacak. Heyetin, yeni stand-by ve Türkiye’nin finansman ihtiyacı konusunda rapor hazırlayarak Fon’un İcra Direktörleri Kurulu’na sunması bekleniyor. Yeni stand-by üzerinde anlaşmaya varılması halinde, İcra Direktörleri Kurulu’nun, en kısa sürede toplanarak Türkiye’nin yeni kredisini onaylayacağı belirtiliyor. IMF ile anlaşmaya varılması durumunda, kredinin ilk diliminin Ocak ayı içinde sağlanabileceği belirtiliyor. Hemen malî destek imkanı sağlaması ve kotanın üstünde bir kredi alınabilmesi açısından kısa vadeli bir standard stand-by’ın tercih edildiği öğrenildi. Ankara / aa

03.01.2009


 

TUSKON, 2009’da yüzde 2,5 büyüme tahmin ediyor

TÜRKİYE İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonuna (TUSKON) göre 2009 yılında büyüme yüzde 2,5 enflasyon yüzde 6,5 dolar kuru 1,30-1,60 TL aralığında gerçekleşecek. TUSKON tarafından, makroekonomik göstergeler açısından 2009 tahminlerine ilişkin yapılan yazılı açıklamada, finansal krizin reel sektöre yansımasının Türkiye’de de büyüme oranlarını olumsuz etkileyeceği belirtilerek, ‘’ancak sadece kayıtlı ekonomiye bakarak büyüme tahmini yapmak yanlış olur. Bu çerçevede 2009 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 2,5 oranında büyümesi beklenmektedir’’ görüşüne yer verildi. Enerji, emtia ve gıda fiyatlarındaki gerilemenin, yılın ilk çeyreğinde reel sektördeki durağanlık ve iç talep daralmasının enflasyonun gerilemesinde etkili olacağı ifade edilen açıklamada, 2009 yılı Tüketici Fiyat Endeksi beklentisinin yüzde 6,5 olduğu belirtildi. İstanbul / aa

03.01.2009


 

Eczacılardan sigortalıya 1 ay sonra ilâç yok

TÜRK Eczacıları Birliği, bütün sigortalı vatandaşların serbest eczanelerden ilâç almasını sağlayan protokolün fesih işlemlerinin başlatılacağını bildirdi. Türk Eczacılar Birliği’nin açıklamasında, ‘’İlaç Alım Protokolü’’nün feshedildiğine dair daha önce bir duyuru yapıldığı hatırlatıldı. Duyuruda geçen ‘’1 Ocak 2009 tarihi itibariyle tüm sigortalı vatandaşların serbest eczanelerden ilâç almasını sağlayan protokolü feshediyoruz’’ ifadesinin ‘’2 Ocak 2009 tarihinde fesih işlemlerini başlatıyoruz’’ şeklinde düzeltildiği kaydedildi. Duyuruda yer alan ‘’2 Şubat 2009 tarihinden itibaren tüm sigortalı vatandaşların parayla ilâç alma dönemi başlayacak’’ ifadesinin de ‘’1 Şubat tarihinden itibaren sözleşmesizlik dönemi başlayacaktır’’ şeklinde değiştirildiği belirtildi. Ankara / aa

03.01.2009


 

2008 YILI EKONOMİ GÜNDEMİ

Amerİka’da başlayan ve ardından çeşitli dünya ülkelerini etkisi altına alan ekonomik kriz sebebiyle 2008 yılında ekonomi basını hareketli günler geçirdi. Finansal krizin, Türkiye piyasalarına nasıl yansıyacağı sorusu gündemdeki yerini korurken, piyasalarda yaşanan hareketlilik, vergi artışları, zamlar, enflasyon haberleri sıkça işlenen konular arasındaydı. Doğal gaz, elektrik ve akaryakıt zamları yıla damgasını vurdu…

Geçtiğimiz yıla damgasını vuran konular arasında, birçok alanda gördüğümüz zam haberleri yer aldı. Özellikle doğal gaz, elektrik ve akaryakıta getirilen zamlar, bütün Türk halkı tarafından yakından takip edilen haberler olurken, konuya ekonomi basını da yakın ilgi gösterdi.

03.01.2009


 

2008’de bunları konuştuk

YILIN DİKKAT ÇEKEN VE MEDYADA YOĞUN YER BULAN DİĞER GELİŞMELERİ;

* Yıl boyunca yaptığı çeşitli açıklamalarla medyanın yakından takip ettiği isimler arasında üst sıralarda yerini alan Yaşar Büyükanıt’ın, 28 Ağustos’ta düzenlenen törenle Genelkurmay Başkanlığı görevini Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’a devretmesi.


2008 yılında siyaset gündemi

Geçen yılın en çok konuşulan partisi AKP oldu. Hareketli bir yıl geçiren AKP, özellikle açılan kapatılma dâvâsı sebebiyle uzunca bir süre gündemdeki ilk başlıktı. Medyanın yakın markajında olan AKP, gazete, dergi, TV kanalı ve haber sitelerinde toplam 354 bin 242 haber ve yazıya konu olurken, TV kanallarında ona ayrılan süre ise 5.326 saati buldu. Başka bir deyişle, bu süre, bir TV kanalının 222 tam gün aralıksız olarak AKP haberleri yayınlamasına denk geldi. Televizyonların partiye ayırdığı süre, 2007 yılına göre yaklaşık iki kat artış gösterdi.

Yılın en çok konuşulan ikinci partisi ise haber sayısı önceki yılla benzer oranlarda seyreden CHP oldu. Artan terör olayları, ekonomik kriz, laiklik tartışması, Deniz Feneri dâvâsı gibi pek çok konuda iktidara yönelik eleştirileriyle dikkatleri çeken CHP, büyük yankı uyandıran Kılıçdaroğlu-Fırat tartışmasıyla da medyanın yakın takibindeydi. Parti, Türkiye’yi sarsan “telekulak” skandalıyla da medyada sıkça yer buldu. Ana muhalefet partisine medya toplam 210 bin 238 defa yer verirken, CHP’nin ekranlarda yer alma süresi ise AKP’nin yarısından bile daha az oldu. (2.602 saat)

l Kapalı mekânlarda sigara içme yasağı getiren, “tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesi ve kontrolü” hakkındaki kanunun meclisten geçmesi.

1999 NATO operasyonunun ardından Birleşmiş Milletler’in denetiminde varlığını devam ettiren Kosova’nın bağımsızlığını ilân etmesi.

Çin’de meydana gelen ve binlerce kişinin ölümüne sebep olan büyük deprem.

16 yaşındaki bir çocuğun polis kurşunuyla ölmesi sonucu Atina’da ve daha sonra bütün Yunanistan’da meydana gelen büyük karışıklık ve olaylar,

Kraliçe Elizabeth’in Türkiye ziyareti.

Büyük endişelere sebep olan kene salgını.

Iraklı gazetecinin Bush’a yaptığı ayakkabılı saldırı.

İstanbul Davutpaşa’da meydana gelen ve 20 kişinin ölümüne, 117 kişinin yaralanmasına sebep olan patlama.

1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama isteğinin, hükümet ve sendikalar arasında sert restleşmelere sahne olması ve hükümetin aldığı büyük güvenlik tedbirleri dolayısıyla “gövde gösterisi yapmakla” suçlanması.

Almanya’da başlayan Deniz Feneri dâvâsı ve derneğin iktidarla ilişkileri olduğu iddiası.

03.01.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır