Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir
1339 (Rumî) tarihinde Meclis-i Mebusana hitaben yazdığım bir hutbenin sûretidir
Ey mücahidin-i İslâm, ey ehl-i hal ve akd!
Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi ricâ ediyorum.
l. Şu muzafferiyetteki harikulade nîimet-i İlâhiye bir şükran ister ki, devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet böyle şükür görmezse, gider. Madem ki Kur’ân’ı Allah’ın tevfikıyla düşmanın hücumundan kurtardınız; Kur’ân’ın en sarih ve en kat'î emri olan salât gibi feraizi imtisal etmeniz lazımdır, ta onun feyzi, böyle harika sûretinde üstünüzde tevâli ve devam etsin.
2. Âlem-i İslâmı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız; lâkin, o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeair-i İslâmiyeyi iltizam ile olur: Zira, Müslümanlar İslâmiyet hasebiyle sizi severler.
3. Bu âlemde, evliyaullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz; Kur’ân’ın evamir-i katiyesine imtisal etmekle öteki âlemde de o nurani güruha refik olmaya çalışmak, âl-i himmetlilerin şe’nidir. Yoksa, burada kumandan iken, orada bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalacaksınız. Bu dünya-i deniye, şan ve şerefiyle öyle bir meta değil ki, aklı başındaki insanları işba etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun.
4. Bu millet-i İslâmın cemaatleri, her ne kadar bir cemaat namazsız kalsa, hatta fasık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Hatta, umum Şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları suâl bu imiş. “Acaba namaz kılıyor lar mı?” derler. Namaz kılarsa, mutlak emniyet ederler, kılmazsa, ne kadar muktedir olsa, nazarlarında müttehemdir.
Bir zaman, Beytüşşebap aşâirinde isyan vardı. Ben gittim, sordum:
“Sebep nedir?”
Dediler ki:
“Kaymakamımız namaz kılmıyordu; öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?” Halbuki, bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıya idiler.
5. Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garbda gelmesi Kader-i Ezelinin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değildir. Madem Şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sa’yiniz ya hebaen mensura gider veya sathî kalır.
6. Hasmınız ve İslâmiyet düşmanı İngiliz, dindeki kayıtsızlığ’ınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hatta diyebilirim ki, Yunan kadar İslâma zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a’male tebdil etmeniz gerektir. Görülüyor ki, İttihatçıların o kadar azim sebatı ve fedakârlıklarıyla, hatta İslâmın şu intibahına da sebep oldukları halde, bir kısmı dinde laubalilik tavrını gösterdikleri için, dahildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar, dindeki ihmallerini görmedikleri için, onlara takdir ve hürmet verdiler ve veriyorlar.
Tarihçe-i Hayat, s. 125 (yeni tanzim, s. 220)
Meclis-i Mebusan: Mebuslar meclisi, Millet Meclisi.
mücahidin-i İslâm: İslâm mücahidleri, İslâmiyet için cihad edenler.
ehl-i hal ve akd: çözüp düğümleyen, halledilmesi zor meseleleri ve işleri halledip neticeye bağlayanlar.
sarih: açık.
kat'î: kesin.
salât: namaz.
feraiz: farzlar.
imtisal: emre tamâmen uyma, gerekeni yapma.
tevâli: uzayıp gitme, devam etme.
idame: devam ettirme, sürdürme.
mesrur: sevinçli, memnun, şen, sürurlu.
şeair-i İslâmiye: İslâma ait işaretler, İslâma sembol olmuş iş ve ibâdetler.
iltizam: gerekli görme, tarafgirlik.
enbiya: peygamberler.
hükema: filozoflar
ağleb: çoğunluğu, galibi.
intibah: uyanma.
fıtrat: yaratılış.
sa’y: çalışma, çaba.
hebâen: boşu boşuna.
frenk: Avrupalı.
maslahat-ı İslâmiye: İslamın faydası, menfaati.
|