Takım kadrolarını gördüğümüzde anladık ki, Arogones kazanmak, Denizli kaybetmemek için oynayacak. Holosko gibi hızlı, Tello gibi son haftaların formda futbolcusunu yedek soyundurmak, rakibi önce durdurup sonra kontratakla vurmak bir oyun stratejisi idiyse bu planı da Rüştü ve İbrahim Toraman bozdu. Beşiktaş’ın yediği ilk golde İbrahim Toraman Selçuk’a kafayı vurdururken Rüştü kalesini terk etmişti bile. İkinci golde aynı Rüştü bu kez Zapotocny’nin hatasına kalesini terk ederek ortak oldu. Defansın hata yapmasına rağmen Beşiktaş istekli ve iyi oyunuyla maçta inisiyatif alan, atak geliştiren taraftı. Fenerbahçe skor üstünlüğünü ele geçirmiş olmasına rağmen tedirgin, Beşiktaş mağlup duruma düşmesine rağmen inançlıydı. Ekrem Dağ ve Nobre çalışkan, Delgado ve Serkan Özkan gayretli görünüyordu. Beşiktaş kazansa lider olacak, Fenerbahçe kaybetse belki de şampiyonluk yarışından uzaklaşacaktı.
Her iki takım taraftarı ve futbolcuların samimi görüntüleri ile başlayan puan mücadelesinde gerginlik ve sertlik yoktu. Diğer derbilere oranla oldukça sakin giden maçta, 31. Dakikada faul olduğu bile tartışmalı bir pozisyonda Cisse’ye gösterilen sarı kart hatalıydı. Zaten nerdeyse kural haline geldi. Beşiktaş maçlarında sonuca tesir edecek hakem hatası varsa, bu mutlaka Beşiktaş aleyhinedir. Maçın İnönü’de veya deplasmanda olması, hakemin şu veya bu kişi olması önemli değil. İşte iyi ve güvenilir hakemlerimizden Bünyamin Gezer’in bu hatası ve Cisse’nin ihaneti iyi giden maçı 41. dakikada bitirdi. İyi niyetinde şüphe etmediğimiz Bünyamin Gezer’e sormak lazım oldukça “temiz” bir derbiye kırmızı kart gölgesi düşmese daha iyi olmazmıydı?
Maçın 41. dakikasından sonraki bölümleri yorumlamak anlamsız. Puana daha fazla ihtiyacı olan, skor ve oyuncu sayısı bakımından sizden daha üstün olan bir rakibe karşı 50 dakika eksik oynamak kolay değil. Neticede Beşiktaş normal şartlarda oynansa belki kaybetmeyeceği bir maçı kaybetti, ama şampiyonluğu değil. Futbolcularını maçtan sonra alkışlayan Beşiktaş taraftarı bu takıma güvenmeye devam etsin.
|