"Gerçekten" haber verir 27 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

AK Parti Kadın Kolları ve Gülben Ergen’in “rol modelliği”

22 Kasım 2008 tarihli Yeni Şafak’ın 13. sayfasında bir haber: “AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, 27-28 Kasım tarihleri arasında Ankara’da ‘İşte Kadın Kongresi’ düzenleyecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın da katılacağı kongreye Türkiye’nin ve dünyanın güçlü kadınları da davet edildi. MTV’den medya dünyasına, sanayi sektöründen iş dünyasının birçok alanına kadar başarılı kadın CEO’ları, işçi ve işveren kadınları, rol modellik yapan isimleri Türkiye’ye davet eden AK Parti, önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapacak. AK Parti, kongreye ünlü sanatçı Gülben Ergen’i de davet etti. Daveti kabul eden Ergen, kongrede yapacağı konuşma ile AK Parti’li kadınlara başarısının sırrını anlatacak.” Aman ne güzel!

İşte Kadın Kongresi. İşte Kadın. Ne demek bu? Herhalde “İş Dünyasında Kadın” veya “Kadın Dediğin İşte Böyle Olur / Böyle Olmalı” gibi bir anlama geliyor. İkinci ihtimal ağır basıyor. “Güçlü” ve “başarılı” kadın vurgusu. Örnek şahsiyet, rol modeli: Gülben Ergen. Mesaj: Güç ve başarı olsun da nasıl olursa olsun. Güçlü ve başarılı ol da ne olursan ol. Ne olursan ol, yine gel.

12 çocuk doğurup aslan gibi büyüten —ve bu arada tarla işlerini de ihmal etmeyen—köylü bir kadın da gelsin mi? Kongrede onun gücü, başarısı da konuşulsun mu? Yok, o kadar da değil. Kapitalist, feminist, modern dünyevi manada “güç” ve “başarı”nın ‘kutsanacağı’ bir kongreden söz ediyoruz. O manada “güç” ve “başarı”yı aşağılayan, 1960’lı yılların Batı dünyasındaki kadın özgürlüğü hareketinden mütevellit ihtirasların kadını kadın olmaktan çıkardığını ve aileyi / toplumu mahvettiğini ileri süren, zaten o kadın özgürlüğü hareketinin de tüketim toplumunu iyice zıvanadan çıkarmaya matuf kapitalist bir komplo olduğunu savunan ve ‘müşfik bir anne ve eş olarak kadın’a ağıt yakan Alman yazar Eva Hermann bile—dillere destan “bestseller” başarısına rağmen—davet edilmiyor.

“Kadın CEO’lar, kadın işverenler ve kadınlara rol modellik yapan isimler”in “güç” ve “başarı”larını bize ait değerlerin süzgecinden geçirmeden baş tacı eden AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı’nı bu ‘neo-liberal’ tıynetinden ötürü kınıyorum. Bakalım AK Partili kadınlar kendilerine “rol modeli” olarak Gülben Ergen’in gösterilmesine nasıl tepki gösterecekler. Yoksa tepki göstermeyecekler mi?

Hakan Albayrak

Yeni Şafak, 26.11.2008

27.11.2008


Ergenekon’da “askerî derinlik” ve yurtdışı bağlantılar

İki şart. Biri derinlere, diğeri uzaklara işaret eden...

İkisi de muhtemel duvarları tarif eden...

Ergenekon soruşturmasının nerelere uzanabildiği takdirde gerçekten ilerleyebileceğini anlatan...

Soruşturma konusunda bilgili bir kaynak, dava henüz açılmadan önce, Ergenekon çetesinin bütün “numaralarının deşifre edilmesinin, bütün karanlık eylemlerinin gün yüzüne çıkmasının ve bu kirli, kanlı yapının devletin içinden sökülüp atılmasının olmazsa olmaz iki şartından söz etmişti bana.

Ergenekon’un çökertilebilmesi için, birincisi, örgütün askeriye içindeki uzantılarının, ikincisi de yurtdışı bağlantılarının üzerine tam olarak gidilmesi gerekiyordu; bu yapılamazsa, operasyon er geç duvara toslayabilirdi.

Emekli ve muvazzaf ordu mensupları arasında Ergenekon bağlantılı birçok ismin bulunması ve “bir numara”nın “üst rütbeli” olması mümkündü.

Ayrıca, Türkiye’de bu çete tarafından işlenmiş olması muhtemel bir dizi suçun aydınlatılabilmesi için, Ergenekoncuların dış ülkelerdeki faaliyetlerinin de soruşturulması gerekecekti.

Peki, bu yapılabilecek miydi?

Ergenekon’un—Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu’nun deyimiyle—“askerî ıx derinliği”ne inilebilecek miydi?

Çetenin dış bağlantıları, Türkiye ile bazı ülkeler arasında diplomatik krize yol açmak pahasına kurcalanabilecek miydi?

***

Albay Rıdvan Özden 1995’te, Mardin’de İl Jandarma Alay Komutanı iken iki korumasıyla birlikte öldürüldü.

Çatışmada şehit düştüğü de söylendi; yolda giderken vurulduğu da.

Geçen on üç yıl, cinayetin üzerindeki sis perdesini kaldırmadı.

Albay Özden’in eşi Tomris Özden, askerî açıklamalardaki tutarsızlıklara işaret edip suç duyurusunda bulunmasına, otopsi talep etmesine rağmen mesafe kaydedemedi; davalar takipsizlikle sonuçlandı. Ama şimdi öğreniyoruz ki, Özden cinayeti “faili meçhul” kalmayabilir.

Ergenekon savcılarının Tomris Özden’i dinlemesi bu umudu doğuruyor.

Tomris Özden’in ifadesi, kocasının ölümünde Ergenekon parmağı olabileceğini düşündürüyor.

2000 yılı öncesinde işlenmiş muhtemel bir suçun gölgesinin Ergenekoncuların üzerine düştüğünü ilk kez, bu ifadede görüyoruz.

Dahası, bu ifade Ergenekon-JİTEM bağlantısına ilişkin şüpheyi besliyor.

Ali Bayramoğlu’nun vurguladığı gibi, “Ergenekon’un ucu Susurluk’a her gün biraz daha fazla uzanıyor.”

Tomris Özden’in anlattıkları, Ergenekon şüphelisi Tuncay Güney'i, Ergenekon sanığı

Ümit Oğuztan’ı, ayrıca Ergenekon sanıkları—ve eski JİTEM komutanları—Veli Küçükle Arif Doğan’ı da ilgilendiriyor.

Diyor ki Özden:

“Bir PKK itirafçısı eşimin JİTEM tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Yanında askerlik yapan erlerden biri de çatışmada ölmediğini söyledi.”

Ve Ümit Oğuztan’la Tuncay Güney'in eşinin ölümüyle ilgili belgeleri 1996’da kendisinden “haber yapacağız” diye alıp haber yapmadıklarını; Tuncay Güney'in kendisinin yanında bu cinayetle ilgili olarak Veli Küçük’ü aradığını; Albay Arif Doğan’ın, 1989’da eşine “JİTEM’e katılması için ısrar ettiğini” de yine Özden’den öğreniyoruz.

Kim bilir belki de, eşinin ifadesine başvurarak Albay Rıdvan Özden’in nasıl öldüğünü ortaya çıkarmaya yönelen Ergenekon savcıları, Orgeneral Eşref Bitlis, Binbaşı Cem Ersever ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın ölümleri üzerindeki esrar perdesini ilmek ilmek söküp atmalarını sağlayacak bir ipucunu ellerinde tutuyorlar.

Ve belki de, ikinci Ergenekon iddianamesi, çetenin ordudaki uzantılarının üzerine ilk iddianameden daha fazla gidebilecek. Belki de, bugüne kadar Ergenekon’un daha ziyade “Lobi” çalışması kapsamındaki “sivil” unsurları üzerinde yoğunlaşan dosya genişledikçe, çetenin “askerî derinliği” de anlaşılacak.

***

Ergenekon sanıklarından İsmail Yıldız, davanın pazartesi günkü duruşmasında Savcı Nihat Taşkın’ın “İki devlet arasında savaş nedeni olacak belgeler sizin ofisinizde ne arıyor” sorusuyla karşılaştı ve bu belgelerin kendisinden çıktığını reddetti.

Söz konusu belgelerin ne olduğunu bilmiyorum.

Ancak Yıldızla Savcı Taşkın arasındaki diyalog bana, “Ergenekon’un çökertilmesi için yurtdışı bağlantılarının da üzerine gitmek şart” sözünü hatırlattı.

O sözün sahibi “diplomatik kriz” riskinden dem vurup bu şartın gerçekleşmesinin zorluğunu vurgulamıştı.

İlginçtir, Ergenekon soruşturması henüz Türkiye gündemine oturmamış ve Veli Küçük henüz gözaltına alınmamışken, Bakü’yu iyi bilen bir işadamından, Hrant Dink cinayeti konusunda benzer bir iddia dinlemiştim.

Bugün Ergenekon sanığı olan ama Dink cinayetiyle açıkça bağlantılandırılmamış bazı isimlerin Bakü’deki faaliyetini anlatan işadamı, “Ben Dink cinayetinin bu faaliyetin bir parçası olduğundan kuşkulanıyorum” diyebilmişti.

Şimdi Veli Küçük, Emin Gürses, Sami Hoştan gibi sanıkların örgütün yurtdışı faaliyetlerindeki rolü, Ergenekon davasının konusu.

Ama şunu da biliyorum.

Bakü’de, Moskova’da, Almanya’da birçok şehirde, Washington’da ve belki diğer yerlerdeki muhtemel Ergenekon varlığının üzerine henüz gidilemedi.

Yabancı ülkelerde yerleşik Ergenekoncular henüz sorgulanamadı.

Ergenekon belgelerinde yer alan “yurtdışındaki askerî ataşelerin örgüt tarafından kullanılması” kararının hayata geçirilip geçirilmediğinin cevabı verilmedi.

***

Ergenekon davasının anlamlı bir sonuca ulaşması için çetenin askerî ve dış bağlantılarının sonuna kadar soruşturulması şart.

Tomris Özden’in ifadesine başvurulması, Ergenekon savcılarının “askerî derinliği” deşmek yönünde kararlı bir adım attıklarının işareti.

Uzaklara uzanmak da benzer bir kararlılık gerektiriyor.

İş, yine siyasi iradenin gücüne kalıyor.

Yasemin Çongar

Taraf, 26.11.2008

27.11.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır