|
|
|
Ergenekon gibi 25 örgüt var |
TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu’nun başkanlığını yapan Ersönmez Yarbay, Türkiye’deki derin devlet yapılanması içinde Ergenekon’un tek örgüt olmadığını, Ergenekon gibi en az 25 gizli örgüt bulunduğunu söyledi.
TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu’nun başkanlığını yapan Ersönmez Yarbay, Türkiye’deki derin devlet yapılanması içinde Ergenekon’un tek örgüt olmadığını, Ergenekon gibi en az 25 gizli örgüt bulunduğunu söyledi. Ergenekon’un, mevcut sistemin sınırlarını zorladığı için tasfiye edildiğini dile getiren Ersönmez Yarbay, gazeteci Uğur Mumcu’nun ise kendi yandaşları tarafından, laik hassasiyetleri arttırmak için öldürüldüğünü savundu. Yarbay, Türkiye’de 1991-95 tarihleri arasında birçok faili meçhul cinayet işlendiğini, bunlardan birisinin de Uğur Mumcu cinayeti olduğunu ifade etti. Derin devlet yapılanması içinde sağcının solcuyu, solcunun sağcıyı vurduğunu, ancak iplerin bir merkezin elinde olduğunu vurgulayan Yarbay, Ergenekon’un bu merkezin kontrolündeki örgütlerden sadece biri olduğunu söyledi. Ergenekon’un bir bütün olmadığı, sadece bir parça olduğunu savunan Yarbay, “Ergenekon’dan daha büyük en azından 25 tane örgüt daha vardır. Onun gibi büyük büyük örgütler var. Ergenekon belki biraz mevcut sistemin kontrol edemeyeceği kadar faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. Bu yüzden tasfiye edilmeye çalışılmıştır. Mevcut sistemin sınırlarını zorlamıştır. Sistemin sınırları içinde kalsaydı, bir problem olmazdı” diye konuştu.
|
09.08.2008
|
|
|
DAYATMALARLA AYAKTA DURUYOR |
Ergenekoncular Türk halkının Kemalizm'i be-nimsemediğinden şikâyet ederek, halkın, geri kalmanın baş sebebi olarak Kemalizm'i sorumlu tutmasını eleştiriyor. İddianamenin 2. klasöründe yer alan “Lobi” kitapçığında, “21. Yüzyıl Türkiye'sinde Kemalizm'i sivil unsurların benimsemiş ve özümsemiş olarak savunmaları gereği vardır. Aksi halde yalnızca silahlı kuvvetler mensuplarının savunduğu ve dayatmaları ile ayakta tutmaya çalıştıkları bir rejim ve ‘izm’ olarak gösterilmeye devam edilecektir. Bunun önüne geçilmesi gereği kaçınılmazdır” deniliyor.
KEMALİZM İÇİN HER YOL MÜBAH
“Lobinin Amacı” bölümünde ise sivillerin Kemalizm'i sahiplenmesi için çeşitli senaryolar üretilmesi isteniyor: “Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak, kamuoyunun Kemalist ideolojiye ve ulusal çıkarlara uygun sivil hareketi sahiplenerek katılımını sağlayabilecektir.” “Sonuç ve öneriler” bölümünde Ergenekon'un masonik ve nazi türü örgütlenmelerden esinlendiği açıklanıyor, Batıdaki gizli istihbarat modellerinin örnek alınması isteniyor.
Kemalizm provokasyonu
Ergenekon terör örgütü iddianamesinin eklerinde yer alan “çok gizli” ibareli, 1999 tarihli “Lobi” çalışmasında, Ergenekoncuların Türk halkının Kemalizm’i benimsemediğinden şikâyetçi olduğu halkın büyük çoğunluğunun geri kalma sebebi olarak Kemalizm’i sorumlu tuttuğu ifade edildi.
İddianamenin 2. klâsöründe yer alan “Lobi” kitapçığında, “Toplumun, Kemalist ideolojiyi gerçek anlamda özümseyemediği” belirtilerek geri kalmışlığın sebebi olarak Kemalizm’in görüldüğü ifade edildi: “Türk halkı toplumsal geri kalmışlık, mutsuzluk ve umutsuzluğun kaynağı olarak Kemalizm’i sorumlu tutar hale gelmiştir.”
TOPLUMUN REJİME GÜVENİ YOK
Toplumun çeşitli yaş kategorilerine ayrılarak yapılan analizde ise aynı şikâyet dile getiriliyor: ”Türk toplumu bugün: koskoca bir ömür boyunca kendisini sosyal güvence ve manevî tatmine ulaştırmayan, mutlu edemediği gibi umut verileri de ortaya koyamayan rejime karşı yaşlı insanlar (50 yaş üzeri); tamamen güvenini yitirmiş, düş kırıklığı içindedir.
“Orta kuşak (30-50 yaş arası) olarak ele alınacak nesil için de durum böyledir.
“Genç kuşak ise (18-30); kendilerinden önceki kuşakların yaşamak ve katlanmak zorunda kaldıkları koşullar ile gelişmiş ülke insanlarının eriştikleri koşullar arasında muhasebe yapmakta ve mevcut rejimin kendilerine bir gelecek sağlayabilecek güç ve dinamiğe sahip olmadığını peşinen görmektedirler.”
KEMALİZM SİVİLLEŞEMEDİ ELEŞTİRİSİ
Kitapçıkta, “Neden sivil Kemalist “Lobi?..” başlığı altında başlangıçtan günümüze “Kemalizm’e saldırıda en başta öne sürülen karşı faktörün Atatürk’ün asker kişiliğinin olduğunun” vurgulandığı metinde Kemalizm’in sivilleştirilmesine vurgu yapılıyor: ”21. Yüzyıl Türkiye’sinde Kemalizm’i sivil unsurların benimsemiş ve özümsemiş olarak savunmaları gereği vardır. Aksi halde yeryüzünün tek Kemalist Akademisi olarak görülen Harp Akademilerinden yetişen, yalnızca silâhlı kuvvetler mensuplarının savunduğu ve dayatmaları ile ayakta tutmaya çalıştıkları bir rejim ve “izm” olarak gösterilmeye devam edilecektir. Bunun önüne geçilmesi gereği kaçınılmazdır.”
“Lobini Amacı” bölümünde ise sivillerin Kemalizm’i sahiplenmesi için çeşitli senaryolar üretilmesi isteniyor: ”Kontra senaryolar üretebilecek, etkinlikler tasarlayarak uygulamaya koyacak, kamuoyunun Kemalist ideolojiye ve ulusal çıkarlara uygun sivil hareketi sahiplenerek katılımını sağlayabilecektir.”
MASON VE NAZİLERİ ÖRNEK ALMIŞLAR
“Sonuç ve öneriler” bölümünde Ergenekon’un masonik ve nazi türü örgütlenmelerden esinlendiği açıklanıyor: ”Emir ve tensiplerinize sunulan bu çalışmamıza masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratının örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmeler kaynaklık etmiş.”
|
Kemal BENEK
/ Ankara
09.08.2008
|
|
|
Polis havan topunu inceliyor |
Üsküdar’da önceki gün meydana gelen patlamaya ilişkin polisin soruşturması ve operasyonları sürüyor.
Olayın ardından polis ekiplerinin yaptığı çalışmalar çerçevesinde Karacaahmet Mezarlığı’nda ağaçların arasında bulunduğu ifade edilen el yapımı havan benzeri düzeneğe ilişkin uzman ekiplerin incelemesinin sürdüğü öğrenildi.
|
09.08.2008
|
|
|
Ekolojik denge bozuluyor |
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serez, ormanların yok olmasının, ekolojik dokuya ve ülke ekonomisine büyük darbe vurduğunu söyledi.
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serez, ormanların yok olmasının, ekolojik dokuya ve ülke ekonomisine büyük darbe vurduğunu söyledi. Prof. Dr. Serez, günümüzde çıkan orman yangınlarının yüzde 99’unun insan kaynaklı olduğunu, özellikle anız yakılmasının yangına davetiye çıkardığını belirtti. Anız yakmanın yasak olmasına rağmen önüne geçilemediğini ifade eden Serez, sıcak havanın da yangınları tetikleyen etkenlerin başında geldiğini, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki orman alanlarının sıcak hava sebebiyle yaz aylarında tehdit altında olduğunu vurguladı. Serez, ‘’ülkelerin, milletlerin, insanlığın en büyük servetlerinden olan ormanların yok olması gerek ekolojik dokuya gerekse ülke ekonomisine büyük darbe vuruyor. Günümüzde orman yangınlarının yüzde 99’u insan kaynaklı. İnsanların tedbirsizliğinden dolayı oran bu kadar yüksek’’ dedi.
Yangınların küresel ısınmaya etkisinin de büyük olduğunu ifade eden ÇOMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serez, şunları kaydetti: ‘’Ormanlar yandığı zaman atmosfere büyük oranda karbondioksit ve karbonmonoksit yayılır. Atmosferde karbondioksit oranının nasıl yükseldiği ortaya çıkıyor. Küresel ısınmanın esas sebeplerinden biridir, bu durum. Atmosferde karbondioksit oranının çoğalmasının sebebi yeşilin azalmasıdır. Yangınlarla bir yandan yeşili yok ediyoruz bir yandan da atmosfere karbondioksit depoluyoruz.
|
/ Çanakkale
09.08.2008
|
|
|
Öğrenci affı Ekim’de Meclis’te |
Yüzbinlerin merak ve heyecanla beklediği öğrenci affı yasa tasarısının millî eğitim bakanlığı tarafından en geç ekim ayına kadar meclis'e sunulması bekleniyor.
MİLLÎ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrenci affı ile ilgili tasarı çalışmalarına başladıklarını bildirirken öğrenci affı yasa tasarısının, Eylül ayı içerisinde Bakanlar Kurulu’na, çalışmalarına başlamasıyla birlikte Meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Bakan Hüseyin Çelik on binlerce öğrencinin merakla beklediği öğrenci affıyla ilgili Bakanlık bürokratlarına bir taslak hazırlamaları için emir verdiğini açıkladı. Edinilen bilgiye göre, Millî Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında öğrenci affı ile ilgili yazışmalar sürerken, YÖK, 4 boyutta öğrenci affı konusunu irdeleyerek bu incelemeleri bir rapor haline getirecek. YÖK, birinci boyutta, sayısal verileri toplayacak. Öğrenci affından yararlanacak genç sayısının yanı sıra, hangi üniversiteden, hangi fakülteden ve hangi bölümden kaç öğrencinin aftan yararlanacağı ile ilgili istatistiki bilgi çıkartılacak.
YÖK, AİLELERİN DURUMUNA DA RAPORUNDA YER VERECEK
YÖK ikinci boyutta ise üniversitelerin kapasitesini ve durumlarını irdeleyecek. Üçüncü boyutta ise pedagojik yönden öğrenci affının sonuçları, öğrencilerin birbiri ile uyumu ve üniversitelerdeki sisteme etkisi incelenecek. Dördüncü boyutta öğrenci affının toplumsal boyutunu ortaya koyacak olan YÖK, bu boyutta okulları ile ilişiği kesilmiş olan öğrencilerin psikolojik durumu, ailelerin durumu ve bu boyutu ile affın gerekliliği konularını işleyecek. Öğrenci affını 4 boyutta inceleyen YÖK, bu incelemeleri bir rapor haline getirecek ve rapor ile beraber taslak görüşünü Millî Eğitim Bakanlığı’na bildirecek.
MEB, ÖĞRENCİ AFFI TASLAĞINI BAKANLAR
KURULU’NA SUNACAK
Söz konusu rapor doğrultusunda Bakanlık tarafından bir tasarı taslağı hazırlanarak, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından Bakanlar Kurulu’na sunulacak. Bakanlar Kurulu’nda söz konusu taslağın onaylanması halinde ise “öğrenci affı yasa tasarısı” TBMM gündemine getirilecek. Edinilen bilgiye göre söz konusu taslak metnin Eylül ayı ortasında tamamlanarak Bakanlar Kurulu’na sunulması planlanıyor. Bakanlar Kurulu’nun da onaylaması halinde en geç Ekim ayına kadar yasa tasarısını Meclis’e göndermesi bekleniyor.
|
09.08.2008
|
|
|
MESLEK OKULLARINA TEŞVİK ARTIYOR |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı, meslekî ve teknik eğitim okul öğrencileri ile genel lise öğrencilerinin ortak sınıfta ders görmesi için harekete geçti.
Ortak sınıfların açıldığı bazı liseleri de teknik eğitim okullarına çevirecek. Millî Eğitim Bakanlığı, Meslekî ve Teknik Eğitim Eylem Planı’nı (2008-2012) oluşturdu. Eylem Planı’nda yüzde 38 olan meslekî ve teknik eğitimin ortaöğretim içindeki payının 2012 yılı sonuna kadar yüzde 50’ye çıkarılması amacıyla bazı düzenlemeler getirileceği bildiriliyor. Birçok yerleşim biriminde meslekî ve teknik eğitim için talep olmasına karşın derslik yetersizliği sebebiyle öğrence kaydı alınamıyor. Bu sebeple genel liselerin boş kapasitelerinin meslekî ve teknik eğitim için ortak kullanıma açılması için düzenlemeye gidilecek. Ortak sınıf olması planlanan 9. sınıflarda, okul ayrımı gözetmeksizin birlikte eğitim verilmesi ve uygulamalı meslek derslerinin meslekî ve teknik eğitim okullarında, teorik derslerin ise lise binalarında yapılması planlanıyor. Ayrıca plan kapsamında, genel liselerden uygun olanlar kademeli olarak ve ek atölye binaları yapılarak meslekî ve teknik eğitim okullarına dönüştürülecek. Ayrıca, meslek liselerine yöneltme çalışmaları ilköğretim okullarında 4. sınıftan itibaren yapılmaya başlanacak.
|
09.08.2008
|
|
|
OKULSUZ GENÇLERE ÇIRAKLIK ŞANSI |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı, ilköğretimi bitirememiş gençlerin meslek sahibi olabilmeleri amacıyla açık ilköğretim okullarında okuyarak meslekî eğitim almasına şans tanıyacak.
Meslekî ve Teknik Eğitim Eylem Planı'na göre, ilköğretim okullarını bitiremeyen gençler için de meslekî eğitim şansı gelecek. Öte yandan meslekî ve teknik okul öğrencilerin iş kazası riskine karşı sigorta kanununda değişikliğe gidiliyor. Meslekî ve teknik okul öğrencileri, 10. sınıftan itibaren okuldaki atölye ve laboratuvar eğitim süresince iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortalanacak.
|
09.08.2008
|
|
|
Okulların yeni gelir kaynağı go-kart |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığına bağlı bazı okulların salon ve bahçeleri, yaz aylarında okulların bazı giderlerinin karşılanması için nişan, nikâh törenleri için ya da otopark ve go-kart pisti olarak kiraya veriliyor.
Konya Millî Eğitim Müdürü Halil Şahin, yaptığı açıklamada, ‘’bu tür uygulamalar da halkın eğitimine, insanların kendisini geliştirmesine katkı sağlıyor. Okullarımızın imkânlarından her kesim farklı şekillerde faydalanmış oluyor’’ dedi. Yaz tatillerinde söz konusu bazı okulların bahçe ve salonlarının gelir getirmesi için kiralandığını ifade eden Şahin, “Konya’da bir okulumuzun bahçesini de go-kart pisti olarak kullanılması için kiraya verdik.’’ dedi. Şahin, Konya genelinde bahçe ve salonları kiraya verilebilecek 100 civarında okul olduğunu, bunların gelen talepler doğrultusunda bir günlüğüne ya da okul aile birlikleri tarafından birkaç aylığına kiraya verildiğini sözlerine ekledi.
|
09.08.2008
|
|
|
Gölet kapatılmayınca, 2 çocuğa mezar oldu |
Habİbler Asfaltboyu Mahallesi’nde bulunan gölete serinlemek için giren 2 çocuk, boğularak vefat etti.
Edinilen bilgiye göre, dün saat 15.00 sıralarında serinlemek için Hasan Furkan Kayalar (13) ile Fuat Aydoğdu (11) isimli iki arkadaş gölete girdi. Üzerine çıktıkları varilin ters dönmesi üzerine gölete yuvarlanan çocuklar uzun süre kıyıya çıkmak için çabaladı. Yüzme bilmedikleri öğrenilen çocuklar boğularak suya gömüldü. Çocukların çığlıklarını duyarak olay yerine gelen çevredeki vatandaşlar, çocukların suda kaybolduklarını görünce durumu Jandarma ve İtfaiye ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri arama kurtarma çalışması sonucu 2 çocuğun cesedine ulaştı. Olayı öğrenen çocukların yakınları sinir krizi geçirdi. Vefat eden 13 yaşındaki Kayalar’ın annesi çocuğunun elbiselerini eline alarak uzun süre gözyaşı döktü. Jandarma ekiplerinin gölet çevresinde yaptıkları incelemenin ardından cesetler araca koyularak Adlî Tıp Kurumu’na gönderildi. Çevredeki mahalle sakinlerinden Nazmi Menekşe, çocukların sıklıkla bu gölete geldiklerini söyledi. Menekşe, belediyenin bu göleti kapatması gerektiğini, defalarca başvuruda bulundukları halde kimsenin oralı olmadığını öne sürdü.
|
09.08.2008
|
|
|
Ankara’da, 187 park kütüphane olacak |
Mamak Belediye Başkanlığı ‘’Seyahat Eden Kütüphane’’ projesi kapsamında ilçedeki 187 parkta, bankların üzerine okuma bilincini geliştirme amacıyla 500 adet kitap bırakacak.
Mamak Belediye Başkanı Gazi Şahin, yaptığı açıklamada, çiçeklerle ve yeşilliklerle tanınan parklara farklı bir misyon vermek amacıyla, kitaplarla donatacaklarını söyledi. Bilgi seviyesinin yükselmesinin, kişilerin çeşitli konulara yaklaşım ve davranışlarını olumlu yönde motive eden bir unsur olduğunu belirten Şahin, ‘’Seyahat Eden Kütüphane’’ projesi kapsamında ilçedeki 187 parka, bankların üzerine okuma bilincini geliştirme amacıyla 500 adet kitap bırakacaklarını bildirdi.
|
09.08.2008
|
|
|
Sakarya Üniversitesi’ne uluslar arası ilgi |
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, 2008-2009 eğitim yılı için aralarında Almanya, Avusturya, Hollanda ve Amerika’nın da bulunduğu 34 ülkeden toplam 276 kişinin üniversitelerine yabancı öğrenci kontenjanı için başvurduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Durman, yaptığı açıklamada, üniversitelerinde fizikî gelişimi yanında, kalitenin her birim ve her kademede hedef olarak benimsendiğini, bilimsel, kültürel çalışma ve faaliyetlerin değişik platformlarda sürdürüldüğünü söyledi. ÖSYM tarafından yapılan Yabancı Öğrenci Sınavında (YÖS) başarılı olan öğrencilerden 276’sının eğitim görmek için üniversitelerine başvurduğunu belirten Durman, şu bilgileri verdi: ‘’2008-2009 eğitim yılında yabancı öğrenci kontenjanımızı 77 olarak belirledik. Almanya, Hollanda, Avusturya, Danimarka, Amerika, Çin, İsviçre gibi gelişmiş ülkelerden birçok öğrencinin üniversitemizi tercih etmesi gurur vericidir. ‘’
|
09.08.2008
|
|
|
Ekonomik daralma esnafı zora soktu |
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, Türkiye’deki ekonomik daralmaya karşılık hükümetin tedbir almamasının esnafı bitme noktasına getirdiğini söyledi.
Sabri Erdil, ekonomik gelişmeler neticesinde Türkiye’deki esnafın durumunu değerlendiren bir açıklama yaptı. Erdil, ekonomik daralmadan en çok etkilenen kesimin dar gelirliler ve esnaf olduğunu, hükümetin de buna karşın bir tedbir almadığını belirterek, “Ekonominin daralmasını ilk hissedenler önce dar gelirliler ile onlarla direkt ilişkide bulunan esnaf ve sanatkârlardır. Piyasada uzun süredir devam eden nakit darlığı işlevi açısından en çok esnafı sıkıntıya sokmuş, halk tabiri ile esnafta ‘bıçak kemiğe dayanmıştır’ Bir yandan müşteri alacakları bir yandan dönen çek ve senetler esnafı dayanılmaz hale getirmiştir” görüşlerini dile getirdi. 2007 Yılında 117 bin esnafın dükkân kapattığını kaydeden Erdil, aynı durumun 2008 yılında daha da katlanarak devam ettiğini ifade etti.
Esnafın SSK, Bağkur ve bankalara olan borcunu ödeyemeyecek duruma geldiğini aktaran Erdil, “Kısaca esnaf affa başvuru yapacak şartlara bile sahip değildir” dedi. Erdil, şunları kaydetti: “Esnafın umudu hasat mevsiminde rahatlayacak olan üreticiye, çiftçiye bağlıydı. Ancak, serbest piyasanın insafına terk edilen çiftçi ürününü ölü fiyatına elden çıkarmış, hükümet yeterince müdahale edemediği için üretici mağdur olmuştur. Kuraklık da çiftçiyi perişan eden bir başka olumsuzluk olmuştur. Bu sebeple müstahsil bu hasat döneminde geçmiş dönemde yaptığı borçları bile ödeyememektedir. Bu durum esnafı da etkilemektedir. Vatandaşın ve müstahsilin borç döngüsü tıkanmış ve esnaf kapanma noktasına gelmiştir.”
|
Cemil YÜZER
09.08.2008
|
|
|
Meclisin üzerindeki vesayeti kaldırın |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin mevcut anayasasının acilen sivil ve demokratik bir anayasayla değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Süleyman Soylu, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin, kendisini 21. yüzyıla hazırlayacak bir anayasa yapması gerektiğini bildirdi ve, ‘’Türkiye, bu siyasal sistemini ve bu anayasasını sivil ve demokratik bir anayasayla acilen değiştirmelidir’’ dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa’nın 10. ve 42. maddeleriyle ilgili aldığı kararın, MHP ve AKP’nin ‘’millet iradesini duvara toslatması’’ anlamına geldiğini ifade eden Soylu, bu kararla Anayasa Mahkemesi’nin Meclis üzerinde vesayet hakkı kazandığı görüşünü dile getirdi. Mevcut meclisin anayasa değişikliğinin önünü tamamen tıkadığı görüşünü dile getiren Soylu, makul bir süre içinde milletten yeni bir güç alınmasının gerektiğini kaydetti.
Hükümetin ekonomi politikasını da eleştiren Soylu, milletle imzalayacakları ‘’beyaz sözleşme’’ ile gençlere, kadınlara, eğitime, bireysel hak ve özgürlüklere, din ve vicdan özgürlüklerine ve tam demokrasiye yönelik bütün açılımların ortaya konduğu reformist bir program yapacaklarını dile getirdi.
CHP İLE DP’NİN YOLU
HİÇBİR YERDE KESİŞMEZ
Bir gazetecinin, ‘’DP’nin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde meclise girememesini ve 367 yeter sayısının bulunamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ biçimindeki sorusu üzerine Soylu, ‘’Türkiye’de, hele 367 ile cumhurbaşkanlığı meselesinde CHP ile hareket ettiğimiz için, yüce Allah bizi bu dünyada da affetsin öteki dünyada da. Evet uzlaşma siyaseti, evet mutabakat siyaseti ama CHP, 1960 ihtilâliyle, 1961’de yaşananlarla ilgili Türkiye’nin önünde açıkça özür dilemezse, DP’nin CHP ile ilgili yolu hiçbir yerde kesişmeyecektir’’ dedi.
Soylu, rektör atamalarına ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti: ‘’Sayın Cumhurbaşkanı, görev süresi boyunca, cumhurbaşkanlığının gereklerini, Türkiye’yi krizden uzaklaştıracak, Türkiye’yi rahatlatacak ve Türkiye’de herkesin cumhurbaşkanı olabilecek fırsatları cömertçe harcamıştır. Rektörler konusundaki değerlendirmenin 3 aşamada yapıldığı ortadadır. Keşke AKP ile çok ilintili olan insanların atanmasında biraz daha itina gösterilseydi.’’
|
09.08.2008
|
|
|
Sendikal örgütlenmeye yapılan baskılar arttı |
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi, ‘’AK Parti iktidarı döneminde sendikalara ve sendikal örgütlülük hakkını kullananlara yapılan baskılar arttı’’ dedi.
Cevdet Selvi, Gebze’de, Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesi’nde işçilere hitaben yaptığı konuşmada, AKP iktidarını eleştirdi. AKP’nin, Türkiye’nin gerçeklerine uygun bir parti olmadığını belirten Selvi, ‘’6 yıllık politikalarıyla bunu gösterdiler. Deprem ve sel felaketi gibi aniden değil, göz göre göre yaşanan bir süreçti. Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve uzlaşma konularında 6 yıl boyunca verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Bu konularda çifte standart uygulamalara imza attılar’’ diye konuştu. Her kesimden insanların AKP’den dert yanmaya başladığını savunan Selvi, şöyle devam etti: ’’AK Parti iktidarı döneminde sendikalara ve sendikal örgütlülük hakkını kullananlara yapılan baskılar arttı. 1963-1987 yılları arasında 2 milyon çalışan sendikalıydı, bugün ise 600 bin civarında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (3 milyon sendikalı var) diyor, ancak 3 konfederasyonun toplam üye sayısı 600 bin. Oysa 13 milyon sendikaya üye olma hakkına sahip çalışan var. Sendikal örgütlülüğün önündeki engellerin aşıldığını söylüyorlar, ancak çok yerde en doğal demokratik hakkını kullanarak sendikaya üye olanlar işten çıkarılıyorlar.’’
|
09.08.2008
|
|
|
Yeni rektörün önünü açmak için istifa etti |
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sezai Yılmaz, görevinden istifa etti.
Sezai Yılmaz, yaptığı açıklamada, yeni atanan rektör Prof. Dr. Cemil Çelik’in, kendi kadrosunu oluşturmanın yolunu açmak amacıyla istifa ettiğini söyledi. İstifa dilekçesini 5 Ağustos’ta verdiğini, ancak görev süresi dolan rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun, yeni yönetim göreve başlayıncaya dek görevini sürdürmesini istediğini ifade eden Yılmaz, ‘’Bir boşluk oluşmasın diye dün akşam istifa ederek görevimden ayrıldım. Bundan sonra genel cerrahi anabilim dalında öğretim üyesi olarak görev yapacağım’’ dedi. Yılmaz, 18 Haziran’da yapılan rektörlük seçiminde aday olmuş ve 170 oyla Prof. Dr. Cemil Çelik’ten sonra en fazla oy alan rektör adayı olmuştu.
|
09.08.2008
|
|
|
Arbedeye polis müdahalesi |
Artvİn’İn Hopa ilçesinde, afiş asma tartışması sonucu iki grup arasında çıkan arbedeyi polis, havaya ateş açarak ve biber gazı kullanarak dağıttı.
Alınan bilgiye göre, 9 Ağustos Cumartesi günü başlayacak olan Kemalpaşa Halk Festivali’nin sokaklara asılan afişleri, 2 kişi tarafından indirilmek istendi. Bunun üzerine, Hopa ve Kemalpaşa Halkevleri üyesi oldukları ileri sürülen bir grup, bu kişilere müdahale etti. Çıkan arbede üzerine olay yerine gelen polisler, havaya ateş açarak ve biber gazı kullanarak grupları dağıttı. Müdahale sırasında gruptakilerin üzerine panzerden de su sıkıldı. Olaydan sonra kendilerini Hopa ve Kemalpaşa Halkevi üyeleri olarak tanıtan bir grup adına Belediye Parkı’nda basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, polisin tutumu eleştirildi.
|
09.08.2008
|
|
|
Yağmurdereli için mevlid okutuldu |
Tedavİ gördüğü hastanede vefat eden san'atçı, yapımcı ve AKP İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli için Trabzon’da Kur’ân-ı Kerim ve mevlit okutuldu.
Trabzon Hacıkasım Camii’ndeki mevlide, Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, AKP Trabzon Milletvekilleri Cevdet Erdöl ve Asım Aykan ile vatandaşlar katıldı.
|
09.08.2008
|
|
|
Fakülte dekanlarının duyguları zedelenmiş! |
Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki (DEÜ) fakültelerin dekanları, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, DEÜ’de yapılan rektör atamasının, seçimlerde ortaya çıkan iradeyi yansıtmadığını ileri sürerek, konunun çözümü için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini bildirdiler.
DEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Abacıoğlu, İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ceyhan Aldemir, Fen- Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Alp, Buca Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ferda Aysanbuca, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Semih Çelenk, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Elmalı, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Güzeliş, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Çetin Türkçü, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Polat Soyer ve İktisat ve İdarî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şenay Üçdoğruk imzasını taşıyan bir yazılı açıklama yapıldı.
‘’Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan rektör ataması, üniversitemizde gerçekleştirilen rektörlük seçimlerinde ortaya çıkan iradeyi yansıtmamaktadır’’ denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ‘’2547 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığı makamına tanınan atama yetkisinin, demokrasi etiğine uygun bir biçimde kullanılmaması ve dolayısıyla da rektör seçimlerine katılan 1169 öğretim üyesinin iradesinin atamaya yansımaması, demokrasi ve adalet duygumuzu büyük ölçüde zedelemiştir. Ortaya çıkan bu rahatsızlığı gidermenin en doğru yolu, bu konuda demokratik iradeyi öne koyan bir yasal düzenlemenin yapılmasıdır.’’
|
09.08.2008
|
|
|
Erdoğan: Nifakçılara fırsat vermeyeceğiz |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz. Aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz.
Bir olacağız, birlikte olacağız. Bilesiniz ki o zaman bu milletin bileğini evvel Allah kimse bükemeyecektir’’ dedi. Erdoğan, Bitlis’in düşman işgalinden Kurtuluşunun 92. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törene katıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törende, askerî birlikler ile öğrencileri selâmlayan Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada Bitlis’te bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Şehitliklere bakıldığında Türkiye’nin her yöresinden şehitlerin isimlerinin görülebileceğini vurgulayan Erdoğan, Samsunlu ile İzmirlinin, Vanlı ile Edirnelinin aynı şehitlikte yan yana defnedildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Vatanın her karış toprağı kutsaldır. Çanakkale Türkiye için ne kadar önemliyse, İstanbul, Ankara ülke için ne kadar önemliyse Sarıkamış da, Artvin de, Kars da, Bitlis de, Van da Türkiye için o kadar önemlidir. Tarihin bize anlattığı budur. Medeniyet tarihimizin bize gösterdiği budur. Bitlis’te 92 yıl önce gösterilen kahramanlığın, sergilenen direnişin, elde edilen zaferin bize ifade ettiği budur.”
Erdoğan, konuşmasını ‘’Bu heyecanı, bu coşkuyu Allah bizlerden eksik etmesin. El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz. Aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bir olacağız, birlikte olacağız. Bilesiniz ki o zaman bu milletin bileğini evvel Allah kimse bükemeyecektir’’ sözleriyle tamamladı.
|
09.08.2008
|
|
|
Gizli kamera iddiasına yalanlama |
TBMM’dekİ AKP Grup Salonu’nda bulunan kameranın ‘’gizli’’ olduğu iddiasının kesinlikli doğru olmadığı belirtildi.
TBMM İletişim Daire Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açılamada, önceki gün basında ‘’AK Parti Grup Salonu’nda gizli kamera olduğu’’ yönünde haberlerin yer aldığı ifade edildi. Konunun kamuoyu tarafından doğru anlaşılması için açıklama yapılması gereği duyulduğunun belirtildiği açıklamada, şöyle denildi: ‘’AK Parti Grup Salonu olarak kullanılan eski senato salonunda bulunan kameranın, söz konusu haberlerde yer aldığı gibi ‘gizli’ olduğu iddiası kesinlikle doğru değildir. Herhangi bir kayıt yapma özelliği taşımayan kamera, salondaki seslendirme sisteminin daha sağlıklı kullanılabilmesi için teknik amaçla kurulmuştur. Söz konusu kameranın görüntüleri sadece seslendirme operatörü konsolundaki monitör tarafından izlenebilmekte olup, başka hiçbir noktayla da bağlantısı bulunmamaktadır.’’
|
09.08.2008
|
|
|
Fişlemeleri, darbe için kullanacaklardı |
KARA Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığında 2004 yılına kadar görev yapan Binbaşı Fikret Emek’in hazırlattığı, Ergenekon Ek İddianamesi 19. klasöründe yer alan İstanbul’daki Sivil Toplum Kuruluşları, dernekler, iş yerleri ve çok sayıda şahsı kapsayan fişleme belgelerinde ismi geçen Mazlumder Genel B
aşkanına, konu ile ilgili görüşlerini sorduk. Mazlumder Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Fikret Emek tarzındaki kişilerin yaptığı fişleme faaliyetinin, kendi illegal yapılarının bir gereği olduğunu belirterek, “Bu insanlar ve bunun benzeri kişiler, kişileri, yazarları, sivil toplum kuruluşlarını, dernekleri fişlemek için önemli bir gayret içinde olmuşlar. Bu onların ‘Benden olmayan düşmandır, imha edilmelidir, damgalanmalıdır’ şeklindeki zihin yapılarını göstermektedir. Tabi bunlar kabul edilemez şeylerdir” diye konuştu.
Gergerlioğlu, fişlemeleri, oluşturacakları darbe ortamında kullanmak amacıyla yaptıklarını belirterek, “Oluşturmayı düşündükleri anti-demokratik darbe ortamında bunu kullanmak için yaptıkları belli. Tabi biz bunları kesinlikle kabul etmiyoruz. Mazlumder, çifte standartsız insan hakları mücadelesi veren bir örgüttür. Biz her kesimin uğradığı haksızlıklara karşı çifte standartsız bir insan hakları mücadelesini yürütüyoruz.” Ayrıca Gergerlioğlu, fişlemeleri yapanlar hakkında hukuki süreç başlatacaklarını ve Ergenekon Davasına avukatları nezdinde müdahil olacaklarını kaydetti.
|
Cemil YÜZER
09.08.2008
|
|
|
Yeni bir anayasa için hazırız |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya, yeni bir anayasa için hazır olduklarını söyledi.
ABD’nin New York şehrinde bulunan Türk Kültür Merkezinde düzenlenen “Türkiye’de Siyasette Son Gelişmeler” konulu konferansta, AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya ve AKP Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel konuştu. Çetinkaya, anayasa değişikliği konusundaki bir soruya, “Anayasa Mahkemesi Başkanı bile (kapatma dâvâsının sonucunu açıkladığı konuşmasında) yeni bir anayasanın zaruretini ifade etti. Biz buna hazırız. Meclis açılınca bütün partileri davet edeceğiz, konsensüse hazırız” cevabını verdi. AKP’nin kuruluş sürecini anlatarak başladığı konuşmasında Çetinkaya, Türk siyasî tarihindeki darbeler ve koalisyon hükümetleri dönemlerinde, Türkiye’nin hep kayıplar yaşadığını ve sadece zaman kaybettiğini belirtti. Kapatma dâvâsıyla ilgili olarak ise Çetinkaya, AKP’nin, anayasanın ikinci maddesine ve Cumhuriyetin niteliklerine sadık kalmak üzere kurulduğunu hatırlatarak, partinin hiçbir zaman laiklik karşıtı bir odak olmadığını söyledi.
|
09.08.2008
|
|
|
Kutan: Meclis'te olsaydık, Meclis'i titretirdik |
SAADET Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, ‘’Şu anda mecliste bizim 20 milletvekilimiz olabilseydi, emin olun meclis titrerdi adeta’’ dedi.
Recai Kutan, Malatya’da, kentsel dönüşüm projesi kapsamında bulunan ve evlerin yıkılması beklenen Yamaç mahallesinde vatandaşlara seslendi. Kentsel dönüşüm konusunda vatandaşın bir ev sahibi dahi olamayacağı miktarlardan sözedildiğini ifade eden Kutan, konuyu yetkilileriyle konuşacağını ve kendilerine, yaptıkları işin doğru olmadığını anlatacağını söyledi. Yapılan çalışmanın ‘’zulüm’’ olduğunu ileri süren Kutan, ‘’Şu anda mecliste bizim 20 milletvekilimiz olabilseydi, emin olun meclis titrerdi adeta. Vaktiyle 22 milletvekiliyle meclisi nasıl silkelediğimizi yaşı müsait olanlar hatırlarlar. Elbette en üstün olan en etkili olan Hakkın sesidir, Hakkın sesi’’ diye konuştu
|
09.08.2008
|
|
|
Economist: AKP’nin laik hasımları sessiz kalmaz |
İNGİLİZ The Economist dergisi, “yakın siyasî tehlikenin” geçtiğini ancak AKP’nin laik hasımlarının sonsuza kadar sessiz kalacağına dair bir netlik olmadığını yazdı.
Dergi, “Fırtınadan Sonra” başlığı ile Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi kapatmama kararı vermesi ardından oluşan durumu analiz etti. Dergi, mahkemenin kararı ile “siyasî kazanın engellendiğini” bunun da iktisadî güvene yardımcı olduğunu kaydetti. Ancak Dergi, “Reformlar gerçekleştirilmeden bu durum kısa süreli olabilir.” uyarısında bulundu. İngiliz dergi, “Ekonomiye en büyük riskin hükümetten gelebileceğini” ileri sürerek, “AKP, laikleri provoke etmeye devem edebilir” iddiasında bulundu. Bu ortamda “bütün gözlerine Kara Kuvvetleri Eski Komutanı General İlker Başbuğ” üzerinde olduğunu yazdı. Dergi, “Sessiz ve soğuk yeni genel kurmay başkanı eski tip bir laik ancak bir farkla. PKK ile mücadelede yeni fikirlere açık olduğu ve bunun sadece güç ile çözülmeyeceğini anladığı söyleniyor.” ifadelerini kullandı. Bunun yanı sıra dergi, YAŞ’dan ihraç kararı çıkmamasını da “ümit verici bir işaret” olarak yorumladı.
|
09.08.2008
|
|
|
Rektör atamaları, objektif kriterlere bağlanmalı |
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, rektör atama sisteminin yeniden gözden geçirilmesi ve atamaların objektif kriterlere bağlanması gerektiğini belirterek, ‘’Yeni yasama yılında bununla ilgili bir düzenleme mutlaka hayata geçirilmelidir’’ dedi.
Vural, yaptığı açıklamada, rektör atamalarının her zaman tartışma konusu olduğunu söyledi. MHP olarak, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yaptığı kimi atamaları da eleştirdiklerini ifade eden Oktay Vural, rektör atamaları konusunda, hem YÖK’ün hem de Cumhurbaşkanlığı makamının eleştirildiğini, bunun da üniversitelerde kamplaşmalara, cepheleşmelere neden olduğuna dikkati çekti. Vural, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün atadığı rektörler arasında CHP Bilim Kurulu üyesi ile AKP milletvekili aday adayının da bulunduğuna işaret etti. ‘’Yapılması gereken, rektör atama sürecini tartışma alanından çıkartmaktır’’ diyen Vural, parti olarak bu konuda bazı hazırlıklar yaptıklarını bildirdi.
|
09.08.2008
|
|
|
Türkiye'nin, bir sığınma yasası yok |
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Dış İlişkiler Sorumlusu Metin Çorabatır, Türkiye’deki sığınma sisteminin eksiklikleri ve açıkları bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin bir sığınma yasası yok, oluşturulması gerekiyor” dedi.
Çorabatır, Türkiye’nin önemli bir geçiş yolu üzerinde bulunduğunu, hem Türkiye’nin içine, hem de Türkiye’nin dışına doğru yoğun nüfus hareketleri meydana geldiğini vurguladı. 30 Temmuz 2008 günü sabah saatlerinde İstanbul Küçükçekmece yakınlarında araziye atılmış 13 yasa dışı göçmenin cesedinin bulunmasına ilişkin olarak Çorabatır, “Acı bir olay, göz göre göre para kazanmak için insanları ölüme itiyorlar, bu trajik durum bizi üzüyor tabii” diye konuştu. BMMYK’nın göçün yönetiminden sorumlu bir örgüt olmadığını ve bu tür olaylara doğrudan müdahalesinin söz konusu olmadığını belirten Çorabatır, bu tip olaylarda yakalanan grubun içinde sığınma talep edecek insanların da olabildiğini söyleyerek, “Kurulacak sistemlerin, atılacak adımların, alınacak önlemlerin, bu konuda uluslararası koruma kuralları çerçevesinde duyarlı olmasını sağlamak görevimiz” dedi.
|
09.08.2008
|
|
|
Hükümete toplu sözleşme çağrısı |
TOPLU görüşmeler öncesi hükümete toplu sözleşme çağrısı yapan KESK, sözleşme teklifi hazırladı.
KESK, en düşük kamu emekçisi maaşının 1250 YTL’ye yükseltilmesini ve kamu çalışanlarına reel kayıpların telafisi için 350 YTL seyyanen ek zam yapılmasını talep ediyor. Alınan bilgiye göre, KESK, 15 Ağustosta başlayacak toplu görüşmeler öncesinde taleplerini içeren toplu sözleşme teklifi hazırladı. KESK, teklifte, kira, yakıt, çocuk ve aile yardımları hariç olmak üzere en düşük kamu emekçisinin alacağı ‘’temel ücretin’’ 1250 YTL olmasını istiyor. Konfederasyon ayrıca, kamu çalışanlarının reel kayıplarının telâfisi için 350 YTL seyyanen ek zam yapılmasını talep ediyor. Kamu çalışanlarına temmuz ayından itibaren 430 YTL kira yardımı verilmesini öneren KESK, kamu çalışanlarının çalışmayan eşlerine 95 gösterge rakamının temel ücret katsayısı ile çarpımından oluşan aile yardımı ödeneği verilmesini istiyor.
|
09.08.2008
|
|
|
Kaçak göçmen değil, fındık işçileri |
GÜNEYDOĞU'DAN fındık toplamak için yola çıkan 42 kişi, mutlak bir kazadan son anda kurtuldular.
Trafik denetimi yapan jandarma ekiplerinin, Yalova-Bursa karayolu üzerinde şüphelenerek durdurduğu bir kamyonun kasasından tam 42 kişi ortaya çıktı. Önce kaçak göçmen oldukları sanılan 42 kişinin, fındık işçisi oldukları, Şırnak’tan İzmir’e geldikleri, buradan Karadeniz’e fındık toplamaya götürüldükleri belirlendi.
42 kişinin, Şırnak’tan iş için İzmir’e geldikleri, pamuk ve fındık toplamak üzere bir taşeronla anlaştıkları, yol masrafını azaltmak için de Karadeniz’e bir kamyonun kasasında gitmeye razı oldukları anlaşıldı. İşçilerin, “Firma yetkilileri, ‘Sizi oraya otobüsle gönderirsek maliyet kişi başı 100 YTL olur. Onun için Karadeniz’e kamyon kasasında gideceksiniz’ deyince, işe ihtiyacımız olduğu için biz de kabul etmek zorunda kaldık” dediği öğrenildi. Jandarma ekipleri, ismi açıklanmayan kamyon şoförü hakkında yasal işlem başlattı. İşçiler de, yolculuğu otobüsle sürdürmeleri için Yalova Şehirlerarası Otobüs Terminali’ne bırakıldılar.
|
09.08.2008
|
|
|
İzmir ulaşımda tek tarifeye geçiyor |
İZMİR Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşımda “tek tarife” uygulamasına geçiyor.
Bununla 1.5 saat içinde toplum taşıma araçlarına sınırsız biniş hakkı veriliyor. Yeni uygulama, 11 Ağustos Pazartesi gününden itibaren başlayacak. Şehiriçi hatlarda tam bileti 1.35, indirimliyi 0.67 YTL olarak belirleyen belediye, buna karşılık ikinci ve daha sonraki bütün binişleri ücretsiz yaptı. Böylece hem çok araç değiştirenlerin bütçesine destek sağlanacağı hem de duraklar ve otobüslerdeki yığılmaların büyük ölçüde önleneceği açıklandı. Daha önce ikinci binişle birlikte 1.50 ya da 1.80 YTL ödemek zorunda kalan İzmirliler, şimdi ücretsiz ikinci binişler sayesinde yüzde 10 ile 25 arasında daha az para ödeyecek. 90 dakika içinde iki toplu ulaşım aracı kullanan öğrenci ve öğretmenlerse toplam 0.87 yerine 0.67 YTL verecek. Yeni uygulamayla aktarmalar kaldırılırken, metro ve vapur seferleri dahil olmak üzere şehiriçindeki bütün hatların ücreti 1.35 YTL olarak sabitlendi. İlçe ve beldelerle şehir merkezi arasındaki ulaşımda ise mevcut ilçe tarifesinden sonra 1.5 saat içindeki binişler ücretsiz olacak.
|
09.08.2008
|
|
|
Sokakta halı yıkayanlara ceza yağdı |
KONYA'da su tasarrufu amacıyla başlatılan sokakta halı ve kilim yıkama yasağına uymayanlara ceza yağdı.
Son iki ayda 55 kişiye 8 bin 250 yeni lira para cezası kesildi. Küresel ısınmanın etkilerini azaltmak isteyen belediyeler, su israfını önlemek için birçok tedbir alıyor. Bu tedbirlerden birisi de sokakta halı yıkamanın yasaklanması oldu. Önceki yıllarda evlerinin önünde halı yıkayan vatandaşlar, yasağın başlamasının ardından artık halılarını yıkama merkezlerine veriyor. Su bolluğu nedeniyle halı ve kilimlerini evlerinin önünde yıkayan vatandaşlar, bu alışkanlığı değiştirmek zorunda kaldı. Gelen ihbar telefonlarını değerlendiren zabıta ekipleri, sokakta halı yıkama yasağına uymayanlara Kabahatler Kanunu kapsamında 150 YTL para cezası kesiyor. Konya’da son iki ayda yaklaşık 55 kişiye 8 bin 250 yeni lira cezaî işlem uygulandığını belirten Zabıta Ekipleri Amiri Muharrem Demir, “Uygulamalarımız yaz aylarında daha da artıyor. Vatandaşlarımız da ihbar telefonlarıyla bize destek veriyor” dedi.
|
09.08.2008
|
|
|
Erozyon, 33 yılda köprüyü yuttu |
TÜRKİYE her yıl 500 milyonu tarım alanlarından olmak üzere 1 milyar 400 milyon ton toprağını erozyonla kaybediyor.
Erozyonu en iyi gösteren fotoğraflardan birisi de Mersin’de çekildi. Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı İnköy Deresi üzerinde yaklaşık 30 yıl önce yapılan köprünün erozyon sonucu toprak ve taş yığınlarının altında kalınca yenisi yapılmak zorunda kaldı. İnköy Deresi üzerinde bulunan ilk köprünün inşaatında çalışan Sabri Güler, köprünün 1975 yılında bitirildiğini belirterek, köprünün ilk yapıldığında altında saman yüklü bir kamyonun rahatlıkla geçtiğini söylüyor. Köprünün yapıldığı yıllardan sonra zaman zaman büyük afetler yaşandığını anlatan Güler, “Aradan geçen 33 yılda köprü erozyonla gelen toprak ve taşların altında kalınca artık geçilmez hale geldi. Bunun üzerine köylünün geçmesi için 2006 yılında yeni bir köprü yapıldı.” dedi. Mersin Çevre ve Orman Müdürü Hasan Saday ise dikilen fidanların yetişmesi ile erozyonda azalma sağladıklarını kaydetti. Erozyona engel olmanın en güzel yolunun ağaç dikmek olduğunu vurgulayan Saday, vatandaşların ağaçları en iyi şekilde koruması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de erozyon Avrupa’dan 12, Afrika’dan 17 kat daha fazla meydana geliyor. Türkiye topraklarının yüzde 14’ünde hafif, yüzde 20’sinde orta ve yüzde 63’ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi yaşanıyor.
|
09.08.2008
|
|
|
Antalya’da yanan ormanlar için kampanya |
ANTALYA Valiliği, Manavgat ve Serik ilçelerinde yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılmasına destek olmak isteyenler için bankada hesap açarak ‘’Ağaçlandırma Kampanyası’’ başlattı.
Antalya Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, Antalya tarihinin en büyük orman yangınının yaşandığı Manavgat ve Serik ilçesindeki yanan alanların ağaçlandırılması için ağaçlandırma çalışmalarına başlandığı bildirildi.Valilik açıklamasında, yanan alanların ağaçlandırılmasına katkı yapacak vatandaşların, Ziraat Bankası Antalya şubesi 467949385002, Vakıflar Bankası Antalya şubesi 292420310 ve Türkiye Halk Bankası Antalya şubesi 07000008 numaralı hesaplarına maddî destek sağlayabilecekleri belirtildi.
|
09.08.2008
|
|
|
Iğdır’dan, Irak ve Gürcistan’a un ihracatı |
IĞDIR'DA 8 yıldır üretim yapan şehrin tek un fabrikasından, Nahcivan’dan sonra Irak ve Gürcistan’a da un ihraç edilmeye başlandı.
Un fabrikasının sahibi ve Iğdır Genç İşadamları Derneği Başkanı Fuat Kumtepe, yılın ilk 6 ayında 2.8 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiklerini söyledi. Nahcivan’a yapılan ihracatın dışında Irak ve Gürcistan’a da un ihraç etmeye başladıklarını anlatan Kumtepe, şunları söyledi: ‘’Fabrikamız Iğdır’da bulunan tek un fabrikası özelliğini taşıyor. Hedefimiz bölge ülkelerine yaptığımız ihracatı arttırmak. Geçen yıl 5 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirirken bu yılın ilk 6 ayında 2.8 milyon dolarlık ihracat yaptık. Yıl sonuna kadar 5 milyon doları aşan ihracat yapmayı hedefliyoruz.’’
|
09.08.2008
|
|
|
Niğde Kalesi, 60 yıl sonra kapılarını ziyaretçilere açtı |
ORTA Anadolu’da Selçuklu başta olmak üzere en önemli tarihî dönemlerin eserlerini bünyesinde ve çevresinde yaşatan Alaaddin Tepesi, tarihî kalenin restorasyonu sonrası ziyaretçilere açıldı.
Alaaddin Camii, Saat Kulesi ve Niğde Kalesi’ni bağrında yaşatan Alaaddin Tepesi’nin çevresinde de Sungurbey Camii, Dumlupınar İlköğretim Okulu, Bedesten Çarşısı, Rum ve Ermeni Kiliseleri bulunu-yor. Niğdeliler tarihî alanın yeniden bir bütün olarak ele alınarak yaya ve araç trafiği açısından düzenli hale getirilmesini ve komşu il Konya’ki ünlü Alaaddin Tepesi gibi olmasını istedi.
|
09.08.2008
|
|
|
Motorlu testere kursu açtılar |
MERSİN'İN Mut ilçesinde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, motorlu testere kursu açtı. Hafta içi verilecek ve 40 saat sürecek kurs halk eğitim merkezinde verilecek.
Halk Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet Selbi, Orman İşletme Müdürlüğü’nün isteği üzerine işletmeye ait yangın söndürme personelinden 20 kişiye motorlu testere kursu vermeye başladıklarını belirtti. Kursun 3 öğretmenle verileceğini söyleyen Selbi, “8 günün sürecek kurs sonunda başarılı olanlara Motorlu Testere Kullanma Sertifikası verilecek” dedi. Mut Orman İşletme Müdürü Mustafa Duman ise son günlerde Türkiye genelinde çıkan orman yangınlarına önlem olarak bilgili ve sertifikalı elemanla çalışmanın daha önem kazandığını söyledi.
|
09.08.2008
|
|
|
Yalova’da, seyyar lastikçi uygulaması yayılıyor |
ARAÇ kullananların en büyük sorunlarından biri olan lastik patlamaları sonucu yolda kalmak artık tarihe karışıyor.
Seyyar lastikçiler sayesinde lastik patlaması sonrası zaman kaybına ve stres yapmak artık bitiyor. Yalova’da uygulamaya başlanan seyyar lastikçi uygulaması gittikçe yayılmaya başladı. Motosikletle devamlı dolaşan seyyar lastikçi,vatandaşların lastik patlamaları sonucu oluşan zaman kaybını ortadan kaldırıyor. Doğu Türkmenistan’dan gelen ve geçimini sağlamak için Yalova’da seyyar lastikçilik yapan Abdülreşit Abdullah oto lastiklerinin patlaması sonucu oluşan zaman kaybını önlüyor. Bu sistemle seyyar lastikçiler motorlu araç sahiplerinin ilgi odağı oldu. Bastırdığı broşürlere telefon numarasını yazdıran seyyar lastikçi Abdulreşit Abdullah, Yalova’nın her yerine hizmet veriyor. Vatandaşlar, “Seyyar lastikçi sayesinde zaman kaybımız ortadan kalktı. Hem de yapılan uygulama ile lastiklerin ömrü uzayıp, ekonomik kazanç sağlıyor” dedi.
|
09.08.2008
|
|
|
HapşIrmaya hazır mısınız? |
Newsweek dergisinin “Kaşınmaya ve Hapşırmaya Hazır Olun” başlıklı haberine göre, küresel ısınma ve atmosferdeki karbondioksit oranı artışı, alerjiyi tetikleyen birçok bitkinin ve kimi böceklerin artmasına sebep oluyor.
ABD Tarım Bakanlığı Ürün Ekme Sistemleri ve Küresel Değişim Laboratuvarından ekoloji uzmanı Lewis Ziska’nın bilimsel araştırmalarla desteklediği senaryosu şöyle:
ALERJİK POLENLER ÇOĞALACAK
“Küresel ısınma ve yanan fosil yakıtlarının sebep olduğu karbondioksit artışı, saman nezlesini tetikleyen bitki olarak bilinen ambrosia otunun artmasına yol açacak. Artan ve daha çok büyüyen ambrosia otları ise daha çok polen üretecek ve bu polen daha alerjen olacak. Artan karbondioksit oranı özellikle bahar aylarında alerjileri tetikleyen ağaç polenlerini de çoğaltacak.
SOKAN BÖCEK TÜRLERİNDE ARTIŞ YAŞANACAK
Diğer yandan, artan karbondioksidin küf ve mantarın da daha çok üremesine sebep olabileceği belirtiliyor. Mantar ve küf de hava kalitesini olumsuz etkileyen unsurlar olarak tanımlanıyor. Duke Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma da karbondioksit artışının kaşıntı ve göz yaşarmasını tetikleyen zehirli sarmaşıkların yayılmasına sebep olduğunu ortaya koyuyor. Alaska’da yapılan bir araştırma ise alerjik bünyeleri tehdit eden diğer bir unsura, “sokan böceklerdeki artış”a dikkati çekiyor. Bu çerçevede Alaska bölgesinde arı türündeki böceklerin oranında sekiz yılda yüzde 600 oranında artış görüldüğünün altı çiziliyor.
|
09.08.2008
|
|
|
40 yıl içinde bütün ABD’liler obez olabilir |
Son 30 yılın eğilimlerinin sürmesi halinde 40 yıl içinde her bir Amerikalının obez olabileceği bildirildi.
Hükümetin fon sağladığı araştırmayı yürüten Sağlık Hizmetleri ve Kalitesi Araştırma Merkezinde görevli doktor Lan Liang, bu bulgunun genetik ve psikolojik açıdan mümkün görünmese de edinilen verilerin, son 30 yılın eğilimlerinin ısrarla sürdürülmesi halinde sonucun bu olacağını gösterdiğini söyledi.
Amerikan halkının üçte ikisinin şimdiden obez olduğunu, bazı gruplarda obezite oranlarının çok yüksek çıktığını belirten Liang ve çalışma arkadaşları, Afrika kökenli Amerikalı kadınların yüzde 78’inin şu anda aşırı kilolu olduğunu belirtti. Sonuçları Obesity dergisinde yayımlanan araştırma çerçevesinde, hükümetin 1970’lerle 2004 yılı arasında topladığı verilerden faydalanıldığı kaydedildi.
Araştırma, son 30 yılın eğilimlerinin sürmesi halinde 2030 yılına kadar Amerikalı yetişkinlerin yüzde 86’sının, 2048 yılına kadar da tüm Amerikalı yetişkinlerin en azından hafif biçimde aşırı kilolu olacağını gösterdi. Kilo probleminin, en yaygın olarak Afrika ve Meksika kökenli Amerikalılarda görüldüğü, 2034 yılına kadar bütün siyahî kadınların, Meksika kökenli kadınların da yüzde 90’undan fazlasının aşırı kilolu olabileceği belirtildi.
|
/ New York
09.08.2008
|
|
|
ABD'de, 32 denek maymun aşırı sıcaktan telef oldu |
ABD’de, uyuşturucu deneylerinde kullanılmak üzere karantinaya alınmış 32 denek maymunun, bir kaza sonucu aşırı sıcaktan öldüğü bildirildi.
Massachusetts’deki Charles River Laboratuvarları yetkilileri, 28 Mayısta insan hatasından kaynaklanan bir kaza sonucu, 32 uzun kuyruklu makak cinsi maymunun aşırı ısı sebebiyle öldüğünü açıkladılar. Yetkililer kazanın derhal yetkili makamlara bildirildiğini ve hiçbir şekilde kamu hayatına bir tehdit oluşturmadığını belirttiler.
|
09.08.2008
|
|
|
Kadınlar daha uzun yaşıyor |
Araştırmalar, 100 yılın üzerinde yaşayanların yüzde 85’inin kadın olduğunu ortaya koyarken, bunun temel yapısal sebebi erkeklerin kadınlara oranla kalp ve damar hastalıklarına daha erken yakalanmaları olarak gösteriliyor.
Time dergisinin, kadınların erkeklerden daha çok yaşamasının sebeplerini ele alan haberinde, sanayileşmiş ülkelerdeki istatistiklere bakıldığında kadınların erkeklerden 5 ile 10 yıl daha fazla yaşadıkları belirtiliyor. Boston Üniversitesinin New England 100 yıl Yaşam Çalışmaları bölümünün kurucusu Tom Perls, bunun temel sebebinin kadınlarda kalp ve damar hastalıklarının daha çok 70 ile 80 yaş arasında, yani erkeklerden 10 yıl sonra görülmesi olduğunu vurguluyor. Kadınların vücudunda demir oranının erkeklere göre daha az olduğunu vurgulayan Perls, demirin dolaylı olarak hücrelerin yaşlanmasına sebep olduğunu belirtiyor. Perls bu savını, demir deposu olan kırmızı etin kalp damar hastalıkları üzerindeki etkisini ortaya koyan bir araştırmayla destekliyor. Hollanda’da yapılan bu araştırma kalp ve damar hastalıklarının, kırmızı etin tüketilmediği bölgelerde, kırmızı etin tüketildiği bölgelere oranla yüzde 50 daha az görüldüğünü ortaya koyuyor.
Öte yandan haberde, hayat süresini belirleyen unsurlar arasında genetiğin yüzde 30, çevre şartları, davranışlar ve hayat boyu maruz kalınan faktörlerin ise yüzde 70 oranında etkili olduğu kaydediliyor.
Perls’e göre, bu çerçevede de kadınların erkeklerden daha uzun yaşaması şu üç temel faktörle doğrudan ilişkili: Erkekler kadınlara oranla daha çok sigara içiyor, yüksek kolesterole sebep olan yemekleri daha çok tüketiyor ve stresle kadınlar kadar iyi başa çıkamıyorlar.
|
09.08.2008
|
|
|
Morgan Freeman taburcu edildi |
ABD’nİn Mississippi eyaletinde geçirdiği trafik kazasında yaralanan Oscar ödüllü ünlü aktör Morgan Freeman’ın, hastaneden taburcu olduğu bildirildi.
Tennessee’deki hastanenin sözcüsü Kathy Stringer, ünlü oyuncunun taburcu edildiğini açıkladı, ancak ayrıntılı bilgi vermedi. Oscar ödüllü 71 yaşındaki oyuncu ve beraberindeki 48 yaşındaki Demaris Meyer, Mississippi eyaletinde bulunan Tallahatchie kasabasındaki otoyolda geçirdikleri trafik kazasından sonra, Memphis’deki tıp merkezine kaldırılmışlardı. Freeman’ın, kazada kolu ve dirseği kırılmış, omuzu da zarar görmüştü.
|
09.08.2008
|
|
|
Yüzme havuzları sağlığı tehdit ediyor |
Eskİşehİr Sağlık Müdür Yardımcısı Ahmet Özmen, sağlıksız mekânlarda yapılan açık yüzme havuzlarının riskli olduğuna dikkat çekti.
Sağlık Müdür Yardımcısı Özmen yaptığı açıklamada, yüzme tesislerinin, turistik bölgeler ve eğlence yerlerinin vazgeçilmez mekânları olduğunu belirterek, “Yüzme sporunun sağlığa olan katkılarının yanı sıra, yüzme sırasında alınan zevk bu sporun yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Ancak sağlıksız mekânlarda yapılan bu tür etkinlikler kişilerin sağlıklarını olumsuz etkiler. Bu sebeple spor komplekslerinin sınırlı hacimdeki suyun kirlenme riskinin yüksek olması konunun önemini arttırmaktadır. Yüzme havuzları kapalı veya açık olabilir. Açık yüzme havuzlarının yeterince güneş alan, endüstri tesislerinin dumanı altında kalmayan, serpinti ve gürültüden korunan yerlerde yapılması gerekir. Yüzme havuzlarında duş ve tuvalet sayısı yararlananların sayısıyla orantılı olmak zorundadır. Duş ve tuvaletlerin kolay temizlenebilir malzemeden yapılması, alt yapısının ister çukur, ister boru sistemi ile kanalizasyona bağlanıyor olsun, standardının yüksek olması gerekir. Bu gibi birimlerin bakımının yetersiz olması önemli sağlık problemlerine sebebiyet verir. İdeal yüzme havuzlarında tuvaletler, havuz ve soyunma odasına yakın mekânda olmalı, kirlenmeyi önleyecek bir alt yapı gerekmektedir” dedi.
|
09.08.2008
|
|
|
Bilinçsiz diyetlere dikkat |
Uzmanlar günümüzün en önemli sağlık sorunlarının başında gelen şişmanlıktan kurtulmak için bilinçsizce yapılan diyetlere karşı vatandaşları uyardı.
Uzmanlar, bilinçsizce yapılan diyetlerin böbrek hastalığına sebep olabileceğini belirtti. Zayıflamak için uzun süre yemek yemeyen ve su içmeyen kişilerin, beslenme yetersizliğine bağlı olarak karaciğer ve böbreklerinin hasar gördüğünü belirten Mardin Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Bayram Açan, özellikle genç kızların, şişmanlık korkusu sebebiyle yaptıkları bilinçsiz diyetler sonucu böbreklerini kaybettiklerini ifade etti.
|
09.08.2008
|
|
|
Kan testiyle kanser teşhisi yapılabilecek |
AmerİkalI bilim insanları, basit bir kan testiyle erken aşamadaki akciğer kanserlerinin belirlenebileceğini ortaya koydu.
TÜBİTAK’ın popüler bilim dergisi ‘’Bilim ve Teknik’’in Ağustos sayısında yer alan habere göre, Pensilvanya Üniversitesi’nden tıp doktoru Yrd. Doç. Dr. Anil Vachani ve çalışma arkadaşlarının kullandığı test, başlangıç aşamasındaki tümörün kana salgıladığı faktörleri taramak yerine hastanın kan dolaşımındaki kendi beyaz kan hücrelerindeki gen ifadelerine bakılması temeline dayanıyor. Dr. Vachani çalışmaları ile ilgili olarak, ‘’Bu hücrelerdeki gen tiplerinin bizlere kanserin var olup olmadığını söyleyebileceğini bulduk’’ ifadesini kullandı.
|
09.08.2008
|
|
|
İşsizlik öldürüyor! |
YapIlan araştırmalara göre, işsizlik ölüm riskini iki katına çıkarıyor.
Sheffield Üniversitesi’nin araştırmasına göre, işsiz kaldıklarında insanların ölüm riski iki katına çıkıyor ve bu sonuç yoksulluktan öte işsizliğin sosyal bir sorun olmasından kaynaklanıyor. Ekonomik durgunluk dönemlerinde de hayat süresi ortalamasında azalma gerçekleşiyor. Nottingham Üniversitesi’nden Profesör Richard Wilkinson’ın araştırmasına göre, iş piyasalarındaki durgunluk toplum sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Wilkinson, işsizliğin en çok işsiz kalanları etkilediğini, ancak çalışmaya devam eden kişiler üzerinde de güvensizlik hissi üzerinden etkili olabildiğini belirtti. Profesör Wilkinson, çeşitli sebeplerle ortaya çıkan stresin kalp-damar sistemi ve bağışıklık sistemi üzerinden etkide bulunarak sağlığı olumsuz etkileyebileceğini ve uzun dönemde erken yaşlanma sorununa sebep olabileceğini de ifade etti.
|
09.08.2008
|
|
|
|