İran’In nükleer programıyla ilgili süreçte somut adım atmaması, buna karşılık ABD’nin bu ülkeye yönelik “cezalandırıcı” önlem alınması gerektiği şeklindeki açıklamaları, Iran’ın nükleer dosyasını yeniden dünya gündeminin ilk sıralarına yerleştirdi.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkanı Süleyman Şensoy, İran’ın nükleer programıyla ilgili gelinen sürecin, İran’ın geleneksel devlet politikasının devam ettiğinin ve İran’ın dış politikadaki ustalığının göstergesi olduğunu belirtti. Şensoy, İran’ın bu süreçte hem nükleer programından vazgeçmediğini, hem de görüşmelere açık olduğunu beyan ederek zaman kazandığını söyledi. Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı Sinan Oğan da, İran’ın, bugüne kadar süreci istediği gibi yönettiğini ve olası bir askeri müdahaleyi pek mümkün görmediğini söyledi. Oğan, ancak ABD seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte İran’ın, ABD ve İsrail’in askeri bir operasyon düzenlemesi ihtimalinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunun farkına vardığını belirterek, “İran ilk kez olası bir saldırıyı ensesinde hissediyor” dedi. Bugün gelinen noktada İran’ın süreci mümkün olduğunca geciktirmeye çalıştığını kaydeden Oğan, olası saldırının gelecek günlerde İran’ın ciddi gündem maddelerinden biri olacağını, bu çerçevede Türkiye’nin pozisyonunun da son derece güç olduğunu ifade etti. Türkiye’nin Irak sürecinde taraf olmadığını anımsatan Oğan, ancak söz konusu İran olunca bir yandan ABD ve İsrail’in, diğer yandan da İran’ın baskısının olabileceğini kaydederek, “Ancak Türkiye kesinlikle taraf olmamalıdır” diye konuştu.
|