|
|
|
ŞEHİT POLİSLER DUÂLARLA |
ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki silâhlı saldırıda şehit olan polisler Nedim Çalık, Mehmet Önder Saçmalıoğlu ve Erdal Öztaş, dualarla uğurlandı. Şehitler için İstanbul Emniyet Müdürlüğünde düzenlenen törende konuşan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İslâm dininde şehitliğin en üst mertebe olduğunu ve yüceltildiğini dile getirerek, ‘’Bu da ailelerimiz için, bizler için bir tesellîdir’’ dedi.
‘Beraberliğimiz daha da güçlenecek’
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, bu tür menfur saldırıların, Türk milletinin birlik ve beraberliğini daha da güçlendireceğini belirterek, ‘’Bugün burada hep birlikte bu şehitlerimizi uğurlarken gösterdiğimiz birlik ve beraberlikte olduğu gibi...’’ dedi. ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki silahlı saldırıda şehit olan polisler Nedim Çalık, Mehmet Önder Saçmalıoğlu ve Erdal Öztaş için İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde tören düzenlendi. Tören, şehitlerin Türk bayrağına sarılı naaşları önünde bir dakikalık saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı.
Bakan Atalay, törende yaptığı konuşmada, şehitlere Allah’tan rahmet, ailelerine de sabır ve metanet dileyerek, ‘’Buradaki birlikteliğimiz, 3 yeni polisimizi uğurlarken milletimizin gösterdiği şu birliktelik, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gücünü, kararlılığını, tutumunu da ifade etmektedir’’ diye konuştu. Terörün acımasız olduğunu belirten Atalay, “Terörün dini, imanı, milliyeti yoktur. Terörün insanlığı da yoktur ve nerede olursa olsun terör lanetlenmiştir. Terörle mücadelemiz de sonuna kadar sürecektir. Terörü besleyen ve destekleyenler de şunu unutmamalı ki, terörden hiç kimseye hiçbir yarar gelmemiştir. Terör daima bir gün kendisini besleyenleri de vurur ve kendisini maşa olarak kullananları yakar” dedi.
“Bu menfur saldırının arkasında kimler varsa ortaya çıkarılması ve cezalandırılması için her türlü çalışma, ilgili birimlerimizle titizlikle yürütülmektedir” diye konuşan Bakan Atalay, konunun aydınlatılması için her türlü delil titizlikle değerlendirildiğini söyledi.
Törenin ardından şehit polislerin cenazeleri Atatürk Havalimanı’ndan memleketlerine gönderildi. Şehit polis Erdal Öztaş’ın cenazesi memleketi Çorum’a götürülmek üzere THY’ye ait tarifeli uçakla Merzifon’a, şehit polis Mehmet Önder Saçmalıoğlu’nun cenazesi memleketi Osmaniye’ye götürülmek üzere Adana’ya, şehit polis Nedim Çalık’ın cenazesi ise memleketi Rize’ye götürülmek üzere Trabzon’a götürüldü. Şehit polis memuru Erdal Öztaş’ın cenazesinin, bugün Çorum’un Ortaköy ilçesine bağlı Karahacip beldesinde toprağa verileceği bildirildi.
|
/ İstanbul
11.07.2008
|
|
|
TÜRKİYE'Yİ ZORA SOKMAK İSTİYORLAR |
Ülkemizin siyasî ve hukukî çalkantılar yaşadığı bir dönemde İstanbul'da ABD Başkonsolosluğu önündeki güvenlik güçlerimizi hedef alan saldırıyla, mevcut ortamın daha derin bir kaosa dönüştürülmesinin amaçlandığına dikkat çeken Bursa Barosu Başkanı Asude Şenol, “Saldırganlar her kim ve hedefleri neresi olursa olsun, amaçlarının, son günlerde yaşanan siyasal ve hukuksal sıkıntıyı arttırmak, ülkemizi uluslararası platformda zor duruma düşürmek olduğu bellidir” dedi.
DAHA DİKKATLİ VE SAĞDUYULU OLUNMALI
Yaşanan kaotik ortamın, terör odaklarını besleyip cesaretlendiren zeminler ürettiğini belirten Şenol, “Bu durum, devleti oluşturan bütün unsurlar ile partiler ve sivil toplum örgütlerinin daha dikkatli ve sağduyulu olmasını zorunlu kılıyor” dedi. ''Türkiye'nin üzerinde bazı kişi ve çevrelerin oyun oynamak istediği, bu saldırıyla bir kez daha kanıtlandı'' diyen Sağlık-İş Başkanı Mustafa Başoğlu da, herşeye rağmen milletimizin bütün tehlikeleri atlatacak olgunlukta olduğunu vurguladı.
Saldırının hedefi kaos
BURSA Barosu Başkanı Asude Şenol, İstanbul’daki terörist saldırının amacının Türkiye’deki hukuksal sıkıntıyı artırmaya yönelik olduğunu bildirdi. Avukat Şenol yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin, son dönemde siyasal ve hukuksal çalkantılar yaşarken, İstanbul’da güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirilen ve 3 polisin şehit edildiği silâhlı saldırıyla, belli odaklar tarafından kaos ortamına sürüklenmek istendiğini kaydetti. Şenol açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Saldırganlar her kim ve hedefleri neresi olursa olsun, amaçlarının, son günlerde yaşanan siyasal ve hukuksal sıkıntıyı arttırmak, ülkemizi uluslar arası platformda zor duruma düşürmek olduğu bellidir. Bugün Türkiye’nin yaşadığı kaotik ortam, terör odaklarını besleyen ve cesaretlendiren zeminler yaratırken, devleti oluşturan bütün unsurlar ile siyasî partiler ve sivil toplum örgütlerinin daha dikkatli ve sağduyulu olmasını zorunlu kılıyor.”
|
/ Bursa
11.07.2008
|
|
|
Dindarlıkla ilgisi yok |
Polise yönelik saldırıyı gerçekleştirenler arasında yer alan Bülent Çınar’ın yakınlarının yaşadığı Iğdır’ın Tuzluca ilçesine bağlı Sürmeli köyünde büyük bir sessizlik yaşanıyor. Arkadaşları ve yakınları, Çınar’ın kandırılarak bu tür bir eylemin içine sokulduğu düşüncesini taşıyorlar. Sürmeli köylüleri, Çınar’ın dindar bir yapısının olmadığına da dikkat çektiler.
İSTİNYE'DEKİ ABD Konsolosluğu’na yönelik saldırı sırasında polisle girdikleri çatışmada öldürülen Bülent Çınar’ın dindar bir yapısının olmadığı belirtildi. İstinye’de bulunan ABD Konsolosluğu’na yönelik saldırı sırasında, polisle girdikleri çatışmada 3 polisi şehit ettikten sonra vurularak ölen teröristler arasında olan Bülent Çınar’ın yakınları yaşanan olaydan dolayı şaşkın. Ailesiyle 4 yıl önce Iğdır’ın Sürmeli Köyünden İstanbul’a geldiği belirtilen Bülent Çınar’ın annesi oğlunun karıncayı incitmeyecek yapıda olduğu, insan öldürmesinin mümkün olmadığını, kandırıldığını söylerken, market işleten dayısı Celal Öz, Bülent’in, saldırıda ölen Erkan Kargın tarafından kandırıldığını iddia etti. Çınar’ın arkadaşı olduğunu söyleyen Erhan Karaboğa ise ‘’Bülent iyi bir çocuktu. Olayı duyunca şok olduk. Nasıl böyle bir şey yaptı anlamadım. Muhakkak kandırılmıştır’’ diye konuştu. Saldırgan Çınar’ın akrabası olan Naim Örs de ‘’Çok iyi bir çocuktu. Hala şoktayım. Nasıl böyle bir olaya karıştı anlamadım. Babası köye tarla işleri için gelmişti olayı duyunca hemen İstanbul’a döndü’’ dedi. Çınar’ın bir başka arkadaşı Ahmet Yerlikaya da olayın köyde şok etkisi yaptığını anlatarak, ‘’Olayı duyunca babası gibi köy halkı da inanamadı. Şaşkına döndük. Ağabeyi Atilla ile hayvan otlatırdık. Kardeşi Bülent de iyi çocuktu nasıl böyle bir işe girdiler anlamadım’’ diye konuştu. Sürmeli köylüleri ise Çınar’ın dindar bir yapısının olmadığına da dikkat çektiler.
|
/ İstanbul
11.07.2008
|
|
|
Dört kişi gözaltında |
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki silâhlı saldırıya ilişkin dört kişinin yakalandığını bildirdi. ‘’Şu anda ihtiyaç olanın, bunların irtibat noktalarını tespit etmek olduğunu’’ dile getiren Bakan Atalay, bu mânâda tesbitler yapıldığını vurguladı. Atalay, ‘’Şu anda dört kişi gözaltında. Bunlardan üçü İstanbul’da. Biri İstanbul dışından getirildi’’ dedi.
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki silahlı saldırıya ilişkin 4 kişinin gözaltında olduğunu bildirdi. Bakan Atalay, İstanbul Emniyet Müdürlünün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinden ayrılırken, basın mensuplarının soruları üzerine, olayın bütün boyutlarıyla ilgili çalışmaların sürdüğünü kaydetti. “Şu anda ihtiyaç olanın, bunların irtibat noktalarını tesbit etmek olduğunu” dile getiren Atalay, bu mânâda tesbitler yapıldığını vurguladı. Beşir Atalay, “Şu anda 4 kişi gözaltında. Bunlardan 3’ü İstanbul’da. Biri İstanbul dışından getirildi” dedi.
|
/ İstanbul
11.07.2008
|
|
|
Çözüm, derin devletin tasfiyesi |
KESK Genel Başkanı Sami Evren, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olarak, ‘’Sorun sadece bugüne kadar soruşturma kapsamında tutuklanan kişilerin yargılanmasıyla değil, Türkiye’deki demokrasi ve hukuk dışı ortaya çıkan derin devlet örgütlenmesinin tamamen ortadan kaldırılmasıyla çözüme kavuşacaktır’’ dedi.
KESK Genel Başkanı Sami Evren, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasıyla ilgili, ‘’Sorun sadece bugüne kadar soruşturma kapsamında tutuklanan kişilerin yargılanmasıyla değil, Türkiye’deki demokrasi ve hukuk dışı ortaya çıkan derin devlet örgütlenmesinin tamamen ortadan kaldırılmasıyla çözüme kavuşacaktır’’ dedi.
Evren, KESK Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de kamuoyunun gözleri önünde bir iktidar kavgası yürütüldüğünü ileri sürerek, AKP aleyhine açılan kapatma davası ile ‘’Ergenekon’’ soruşturmasının kavganın araçları olarak kullanıldığını savundu. ‘’Ergenekon operasyonu çerçevesinde ortaya serilen ilişkiler yumağının, Türkiye’de siyasetin, askeri ve sivil bürokrasinin ve de medyanın içinde bulunduğu kirlenmişliği gözler önüne serdiğini’’ öne süren Evren, özetle şu görüşleri dile getirdi:
‘’Bu, demokratik hukuk devletini kurumsallaştırmak yerine, devlet içinde gizli örgütlenmeler yaratan anlayışın ürünüdür. Bugün ortaya çıkan ise bu güçleri ellerinde bulunduranları, iktidar kavgası ve toplumu yeniden ABD yönelimleri doğrultusunda şekillendirme çabasıdır. Sorun sadece bugüne kadar soruşturma kapsamında tutuklanan kişilerin yargılanmasıyla değil, Türkiye’deki demokrasi ve hukuk dışı ortaya çıkan derin devlet örgütlenmesinin tamamen ortadan kaldırılmasıyla çözüme kavuşacaktır. Bu da ancak emekçilerin, barış savunucularının ve demokrasiyi isteyenlerin ortak mücadelesiyle mümkündür. Türkiye’nin gerçek anlamda bir demokrasiye ihtiyacı olduğu açıktır. Ergenekon soruşturmasının geçirdiği evreler göstermiştir ki, AKP’nin bu soruşturmadan beklentisi gerçek anlamda bir demokratikleşme değil, kendi siyasal gücünün pekiştirilmesidir.’’
Türkiye’de bugüne kadar parti kapatmalarla herhangi bir temel sorunun çözülemediğini ifade eden Sami Evren, Türkiye’de ‘’laiklik ve Kürt sorunu’’ etrafından yaşanan gerilimlerin özgürlük ve demokrasinin sınırlarının genişlemesiyle mümkün olacağını kaydetti.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Darbe planları kabul edilemez |
Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir, Ergenekon soruşturması için, bu sürecin demokratik hukuk devleti çerçevesinde olması gerektiğini belirterek, “Birtakım dosyalar varsa, bunlar mahkemede kamuoyuna sunulacak, herkes de orada fikrini oluşturabilecek. Şu bir gerçek, darbe planları hiçbir şekilde kabul edilemez. Bütün demokrasilerde, bu olabilecek en ağır suçtur” dedi.
Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Cem Özdemir, darbe planlarının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini belirterek, “Bütün demokrasilerde, bu olabilecek en ağır suçtur” dedi.
Almanya Büyükelçiliğinde düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevaplayan AP milletvekili Özdemir, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptıkları görüşmenin içeriğine ilişkin bilgi verdi.
Gül’ün, Türkiye’nin AB yolundan asla şaşmadığını ifade ettiğini belirten Özdemir, Cumhurbaşkanı Gül’ün ayrıca, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı Avrupa’dan gelen olumsuz açıklamaların Türkiye’deki kamuoyunu etkilediğini ve zarar verdiğini söylediğini bildirdi.
“AB sürecinde, hem Türkiye’de, hem Avrupa’da bazı kesimlerin istediği tuzağa düşmemek gerektiğini” belirten Özdemir, muhtemel bir parti kapatmada Türkiye-AB ilişkilerinin durdurulmaması gerektiğine inandıklarını da kaydetti. Özdemir, “Tabii ki bir etki olacak, ama ilişkiler durdurulmamalı. Çünkü bunu zaten burada ve bizde birtakım çevreler istiyor. Dolayısıyla bu tuzağa düşmeden, mantıklı şekilde karar almak gerekiyor” diye konuştu.
Özdemir, Türkiye’de parti kapatmaların bundan sonra zorlaştırılması gibi taleplerin gündeme gelebileceğini ve bunların haklı talepler olduğunu ifade etti. Türkiye ile AB arasında imtiyazlı ortaklığın resmi olarak kimse tarafından kabul edilmediğini söyleyen Özdemir, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin açıklamalarını kendilerinin de eleştirdiğine dikkati çekerek, “Bir konuda başarılı olduk. Akdeniz İçin Birlik’ten söz ediliyor, kuşa çevirdik onu” dedi.
Özdemir, bununla birlikte, AKP’ye açılan kapatma davasını anlatmakta ise zorlandıklarını belirterek, “Bunu Avrupa’da kimseye anlatamazsınız, ne sağcısı, ne solcusu anlar. Çünkü bizde bu işler böyle çözülmüyor doğrusu. Ama tabii ki yargıya müdahale söz konusu olamaz. Biz Türkiye’deki demokrasiye, yargı sürecine inanıyoruz. Burada aklı selim bir karar çıkacağından eminiz” dedi.
Ergenekon soruşturmasına ilişkin bir soru üzerine, Türkiye’de böyle bir sürecin demokratik, hukuk devleti çerçevesinde olması gerektiğini belirten Özdemir, “Birtakım iddiaların arkasında olan dosyalar falan varsa, bunlar herhalde mahkemede kamuoyuna sunulacak, herkes de orada fikrini oluşturabilecek. Ama tabii ki şu bir gerçek, darbe planları hiçbir şekilde kabul edilemez. Bütün demokrasilerde, bu olabilecek en ağır suçtur. Bu darbe planlarını yapanların elinde olsaydı, idam cezası kalkmazdı. Şükretsinler ki, bizi sevmiyorlar biliyoruz ama, iyi ki AB baskı yaptı da idam cezası Türkiye’de kalktı” diye konuştu.
Özdemir, “TBMM’de bulunan tüm partiler bir araya gelip, ortak anlaşabilecekleri bir demokratik anayasayı çıkarabilirlerse bunun Türkiye’nin önünü açacağını ve birtakım tartışmaları da kolaylaştıracağını” söyledi.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Demokrasi işliyor, mahkemeler çalışıyor |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’yi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir ve beraberindeki heyeti kabulünde, “Türkiye’de demokrasinin işlediğini, tüm kurumların fonksiyonlarını yerine getirdiğini” söyledi. Gül, “Türkiye’de herşey çoğulcu, açık, şeffaf bir ortamda yürüyor. En aykırı görüşler bile dile getirilebiliyor. Mahkemeler çalışıyor, bazı kararları beğenmeyebilirsiniz, ama son tahlilde bunların uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türkiye’yi ziyaret eden Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir ve beraberindeki heyeti kabulünde, “Türkiye’de demokrasinin işlediğini, tüm kurumların fonksiyonlarını yerine getirdiğini” söyledi.
Edinilen bilgiye göre, görüşmede Gül, “Türkiye’de her şey çoğulcu, açık, şeffaf bir ortamda yürüyor. En aykırı görüşler bile dile getirilebiliyor. Mahkemeler çalışıyor, bazı kararları beğenmeyebilirsiniz ama son tahlilde bunların uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Gül, AB konusundaki reformların devam edeceğini de belirtti.
GÜL, ÖZKÖK İLE BİR ARAYA GELDİ
Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile öğle yemeğinde bir araya geldi. Emekli Orgeneral Özkök, saat 11.35’te Çankaya Köşkü’ne 1 nolu protokol kapısından giriş yaptı. Basına kapalı gerçekleşen yemek, yaklaşık iki saat sürdü. Emekli Orgeneral Özkök, Çankaya Köşkü'nden ayrılırken açıklama yapmadı.Yemekte, zeytinyağlı dolma tabağı, patatese sarılı lagos, roka salatası, frambuazlı bezeli tart, Türk kahvesi ve şaraptan oluşan menü ikram edildi. Cumhurbaşkanlığı yetkilileri, yemeğin, ‘’Cumhurbaşkanı Gül’ün kamuoyunda belli bir konuma sahip, değişik kesimlerden kişilerle bir araya gelmesi’’ çerçevesinde gerçekleştiğini belirtiyor.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
İstanbul polisi, tedbirlerini arttırdı |
İSTİNYE'DEKİ ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu önündeki polis noktasına önceki gün düzenlenen ve 3 polis memurunun şehit olduğu silâhlı saldırının ardından İstanbul polisi şehir genelindeki tedbirlerini yoğunlaştırdı.
Bu çerçevede çeşitli ilçe ile semtlerdeki yollarda asayiş ve trafik ekiplerince oluşturulan arama noktalarında, otomobiller durdurularak içindekilerin kimlikleri kontrol edildi. Sürücülerin üzerleri ile araçlarının da kontrol edildiği uygulamalar çerçevesinde, Bakırköy’deki İstanbul Caddesi’nde de arama noktası oluşturan ekipler, bu nokta yakınında duran bir otomobilin yanında bekleyen A.Ö (19) ve yaşları 18’den küçük olan C.D, N.A ile M.A’yı fark edince kimlik kontrolü yapmak istedi. Polisi gören bu kişiler kaçmaya başladı. Kendilerini fark eden polisler ile bölgeye çağrılan takviye ekiplerin de desteği ile bir süre kovalanan 4 şüpheli gözaltına alındı. Bu kişilerden A.Ö’nün “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan arandığı kaydedildi.
|
/ İstanbul
11.07.2008
|
|
|
ÖSS sonuçları yarın açıklanacak |
ÖSS ve Yabancı Dil Sınavı sonuçları yarın açıklanacak. Adaylar sonuçları yarın saat 10.30’dan itibaren http://oss.osym.gov.tr ve http://oss2008.osym.gov.tr internet adreslerinden öğrenebilecekler.
|
11.07.2008
|
|
|
Yabancı isimlerle iş yeri açılmasın |
TBMM tarafından, millete ve ülkesine karşılıksız hizmet eden 74 kişi ve kuruma verilmesi kararlaştırılan, ‘’TBMM Üstün Hizmet Ödülü’’ düzenlenen törenle sahiplerine verildi.
Mecliste, 74 kişi ve kuruma ‘’TBMM Üstün Hizmet Ödülü’’ verilmesi dolayısıyla düzenlenen törene, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Devlet bakanları Said Yazıcıoğlu ve Nimet Çubukçu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, eski TBMM Başkanı ve AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç, milletvekilleri ile davetliler katıldı. TBMM Başkanı Köksal Toptan, 3 saat süreyle sahnede kalarak ödülleri sahiplerine takdim etti. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Erzincan Kültür, Eğitim Vakfı (EKEV), Keçici Eğitim Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, Kimse Yok mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) adına bu kuruluşların yöneticileri ödüllerini, TBMM Başkanı Toptan’ın elinden aldı.Daha sonra, TBMM Üstün Hizmet Ödülüne layık görülen kişiler ödüllerini aldı. Manisa’lı iş adamı Ahmet Tarık Almış’a ödülünü, Toptan ile Arınç birlikte verdi. Edebiyatçı Yavuz Bülent Bakiler, yaptığı konuşmada, Türkçe’nin önemine değinerek, yabancı isimlerle iş yeri açılmaması için Meclisin kanun çıkarmasını istedi. RTÜK’ün de radyo ve televizyon yayınlarında doğru Türkçe kullanılması için hassasiyet göstermesi gerektiğini anlatan Bakiler, ‘’Radyo ve televizyonlarımızda fizikleri güzel ama kimyaları çok kötü bir takım kimseler. Her gün Türkçemizi katletmektedir’’ dedi.
Bakiler, RTÜK’e Türkçe’yi yanlış kullanarak yayın yapan kuruluşları uyarma yetkisi verilmesini talep etti. ‘’Türkçe, milletimizin iskeletidir, şah damarıdır’’ diyen Bakiler, Meclisin konuya hassasiyet göstermesi gerektiğini söyledi. Bakiler, ‘’Türkiye’de uygulanan yanlış dil politikası yüzünden güdük insan yetiştirmek için yüz binlerce öğretmeninin seferber edildiğini, trilyonlarca lira harcandığını’’ söyledi. Batıda ders kitaplarında 71 bin kelime bulunduğu, Türkiye’de ise 6-7 bin kelime yer aldığını ve çocukların bunun sadece yüzde 10 ile düşünüp konuştuklarını anlatan Bakiler, dil konusunda geride kalınması durumunda çağdaş medeniyet seviyesine ulaşılamayacağını belirtti. İş adamı Yusuf Baysal, ödül verilsin diye okul yaptırmadığını ifade ederek, ‘’Allah ödül versin diye yaptırıyorum’’ diye konuştu.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Sağlıkta katkı payı sıkıntısı |
Bazı özel sağlık kuruluşları, tedavi için özel hastanelere ödenen katkı payının yüzde 30'la sınırlandırılması üzerine sgk ile sözleşme yenilemeyerek ssk ve bağ-kur'lu hastalara kapılarını kapattı.
TEDAVİ için özel hastanelere ödenen katkı payının yüzde 30’la sınırlandırılması üzerine bazı özel sağlık kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşme yenilemedi. Alınan bilgiye göre, 2005’te başlayan SSK ve Bağ-Kur’lu hastaların özel hastanelerden yararlanabilmesine imkân veren uygulamayla hizmet veren bazı özel sağlık kuruluşları, katkı payı düzenlemesini gerekçe göstererek SSK ve Bağ-Kur’lu hastalara hizmeti durdurdu.
Başşehirde bazı özel hastaneler SSK ve Bağ-Kur’lu hastaları kabul ederken, Bayındır ve Mesa hastaneleri ise ‘’katkı payının sınırlandırılması’’ sebebiyle SGK ile sözleşme yenilemedi. Bazı özel hastaneler de SSK ve Bağ-Kur’lu hastaları, katkı payının yüzde 70’inin ödemesi halinde kabul ediyor. Sağlık İşletmeleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Altuğ, özel hastanelere ödenen katkı payının yüzde 30’la sınırlandırılmasıyla ilgili yasanın bir haftadır yürürlükte olduğunu belirtti. Altuğ, özel hastane sahipleri ve yöneticileri olarak, yasanın sakıncalarını duyurmak ve ortak hareket etmek için bir araya gelmeyi ‘’beceremediklerini’’ kaydetti.
Yasanın kabul edilmesinin ardından bazı özel hastaneler SGK ile çalışmaya devam ederken, bazılarının sözleşme yapmadığına işaret eden Altuğ, uygulamanın kamu hastaneleri ile özel hastaneler arasında eşitsizliğe yol açacağını savundu. Altuğ, uygulamanın özel hastanelerin sağlık hizmeti vermesini olumsuz yönde et-kileyeceğini savunarak, uygulamanın iptali için yargıya başvuracaklarını bildirdi. Yasaya rağmen birçok özel hastanenin SGK ile sözleşme yapmasını eleştiren Altuğ, bu tutumlarıyla özel hastanelerin katkı payı almadan da ayakta durabileceğini ispat etmiş olduklarını kaydetti. İsmini vermek istemeyen bazı özel hastane yetkilileri, özel hastanelerin SGK’ya bağlı hastalardan alacakları katkı payının yüzde 30’la sınırlanmasının özel hastanelerin hizmetlerini aksattığını öne sürdü.
‘’Yüzde 30’luk katkı payının zaten düşük olan Sağlık Uygulama Tebliği fiyatıyla birlikte hastane masraflarını karşılamadığını ve yatırımları engellediğini’’ iddia eden yetkililer, uygulama sebebiyle birçok özel hastanenin kapanacağını savundu. Yetkililer, bu durumun, devlet ve üniversite hastaneleri önünde yeniden kuyruklar oluşmasına yol açacağını, dolayısıyla uygulamanın hastanelere değil hastalara zorluk çıkaracağını kaydetti.
SGK Başkan Vekili Fatih Acar ise özel hastanelerin hastalardan alacağı katkı payının yüzde 30’la sınırlandırılması konusunda ciddî bir rahatsızlığın olmadığını bildirdi. Kurum olarak kendilerine sıkıntı yaşatan bir durum olmadığını dile getiren Acar, bazı özel sağlık kuruluşların SGK ile sözleşme yapmak istememesini tabiî karşıladıklarını dile getirdi. Acar, sadece 10 kadar özel sağlık kuruluşunun bugünkü şartlar altında sözleşme yapmayacaklarını ifade ettiğini aktardı.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Kenelerin soyunu radyasyon kurutacak |
ANKARA Üniversitesi (A.Ü) Veterinerlik Fakültesi ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) iş birliğinde yürütülen projeyle, virüslü kenelerin soyu radyasyonla kurutulacak.
Araştırmada, laboratuvarda yetiştirilen ve radyasyonla kısırlaştırılan erkek keneler, tabiata salınarak, dişileri döllemeleri sağlanacak. Döllenen larvaların çok azı canlı kaldığı ve bunlar da kısa süre yaşayabildiği için virüslü keneler zamanla yok olacak. Öğretim Üyesi Zafer Karaer, projenin AÜ ile TAEK işbirliğinde yaklaşık 2 yıl önce başlatıldığını belirterek, daha önce başka ülkelerde gerçekleştirilen çalışmanın, Türkiye’de ilk kez uygulandığını bildirdi.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Necla Pekolcay dualarla |
GEÇTİĞİMİZ günlerde vefat eden Doç. Dr. A. Neclâ Pekolcay’ın cenazesi dualarla uğurlandı.
Yeni Asya’da da yazan Pekolcay, ilâhiyat fakültelerindeki İslâmî Türk Edebiyatı kürsüsünün kurucusuydu. Özellikle Süleyman Çelebi ve Mevlid’i üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Neclâ Pekolcay’ın 300’ü aşan makalesi, 80’e yakın tebliği, 10 kitabı bulunuyor. Pekolcay, bir hafta önce ilavelerle yeniden yayımlanan Geçtim Dünya Üzerinden isimli kitabında “Dünya hayatı tabiî geçici ve teslimiyet gerek. Bu ise hepimizde eksik” diyordu.
|
11.07.2008
|
|
|
OKS sonuçları bugün açıklanıyor |
FEN ve Anadolu liseleri ile diğer bazı liselere öğrenci yerleştirmek amacıyla son kez düzenlenen ve binlerce öğrenci ve ailesinin merakla beklediği OKS sonuçları bugün açıklanıyor.
Sınav sonuçlarına göre işlem yapılacak tercih kılavuzu, dünden itibaren internette yayımlandı. Adaylar, OKS sonuçları açıklandıktan sonra, kılavuzdaki kurallara göre okul tercihi yapabilecek. Sınav sonuçları, bugün açıklanacak. Fen liselerini tercih edebilmek için Matematik-Fen, diğer okulları tercih edebilmek için Türkçe-Matematik puan türünden en az 160 puan almak gerekiyor. Tercih işlemleri, MEB´in ´´http://oges.meb.gov.tr´´ veya ´´http://www.meb. gov.tr´´ adresli internet sitesinden yapılabilecek. Tercihler, veliler veya okul müdürlükleri aracılığıyla 11-18 Temmuz arasında gerçekleştirilecek. Sınav sonucuna göre adaylar için iki kez yerleştirme ve bir kez de tercihte yükselme işlemi yapılacak.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Sokaktaki çocuklardan alış veriş yapmayın |
Diyarbakır 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi Müdürü Saffet Arık, sokakta çalışarak kazandığı her kuruşun çocuğu sokakta çalışmaya teşvik ettiğini söyledi.
Arık, yaptığı açıklamada, eğitim-öğretim döneminin bitmesiyle karne tatilini sokakta çalışarak değerlendirmek isteyen çocuk sayısının yüzde 50 oranında arttığını bildirdi. Sokakta çalışan çocukların en çok fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten Arık, çocukların sokakta çalışırken fiziksel şiddetin yanı sıra cinsel ve duygusal olarak da istismara uğradığını ifade etti.Toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Arık, sokakta çalışan çocukları sokaktan kurtarmanın en önemli yolunun onlardan alış veriş yapılmaması olduğunu belirtti. Merkez olarak bu konuda halkı bilinçlendirmek amacıyla çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Arık şöyle dedi: ’’Tüm çalışmalarımıza ve uyarılarımıza rağmen hala sokakta çalışan çocuklara acıyarak onlardan alış veriş yapanlar var. Vatandaşlarımız sokakta çalışan çocuklardan alış veriş yaparak onları sokakta çalışmaya teşvik etmiş oluyor. Yani onlara iyilik yapmış olmuyorlar. Özellikle kent merkezinde işlek kavşaklarda gece geç saatlere kadar otomobil camı silerek para kazanmaya çalışan çocuklar sokakta çalışan çocuklar arasında en çok risk altında olan grubu oluşturuyor. Sürücüleri kavşakta cam silen çocuklara otomobillerinin camlarını sildirmemeleri ve onlara para vermemeleri konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
|
/ Diyarbakır
11.07.2008
|
|
|
Barış Suyu’na talep çok, satış yok |
ANTALYA Su ve Atık Su (ASAT) Genel Müdürü Faruk Karaçay, Manavgat Barış suyuna büyük talep olduğunu ancak şu anda su satışına hazır olmadıklarını bildirdi.
Karaçay, yaptığı açıklamada, İsrail’in su ihtiyacını karşılamak üzere yaklaşık 10 yıl önce 125 milyon dolara mal olan ve kamuoyunda ‘’Manavgat Barış Suyu’’ olarak bilinen Manavgat Suyu Temin Projesi’nin, İsrail tarafından pahalı bulunması üzerine vazgeçildiğini hatırlattı. Manavgat Su Temini Tesislerinin, Şubat ayında Bakanlar Kurulu Kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile ASAT’a devredildiğini belirten Karaçay, bu suya büyük talep olduğunu kaydetti. Suyu satmak için hazır olmadıklarını belirten Karaçay, şöyle konuştu: ‘’ASAT olarak 2009 yılı hazırlıklarımız var. Burada 300-400 milyon dolarlık bir yatırım hedefleniyor. Şu anda başka bölgelere su satışımız yok. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Rodos Adası, Marmaris ve Bodrum belediyelerinden talep var. Ancak oturup ciddi görüşmeler yok. Şu anda su satışına hazır değiliz. Planlarımızı 2009’a göre yapıyoruz.’’ Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel de, Manavgat İçme Suyu Projesi ile Antalya’nın 2070 yılına kadar olan içme suyu ihtiyacının karşılanacağını söyledi.
|
/ Antalya
11.07.2008
|
|
|
İnsan Hakları Komisyonu Okkır’ın eşiyle görüştü |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Kuddusi Okkır’ın ölümüyle ilgili olarak, ‘’Çalışmalarımız, araştırmalarımız devam ediyor’’ dedi.
Üskül, ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında tutuklanan ve tahliyesinin ardından ölen iş adamı Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır ile görüştü. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmenin ardından Komisyon Başkanı Üskül, gazetecilere, görüşmeye ilişkin herhangi bir açıklama yapmayacaklarını söyledi. Zafer Üskül, Komisyon önünde bekleyen çok sayıdaki gazeteciye ‘’Hiçbir açıklama yapmayacağız. Misafirlerim şimdi çıkacaklar. Kendilerine yol açmanızı rica ediyorum. Çünkü, hızla bir başka yere ulaşmak durumundalar. Fazla vakitleri yok. Onlar da açıklama yapmayacaklarını ifade ettiler. Bir an önce buradan çıkmaları gerekiyor’’ dedi. Gazetecilerin ısrarlı sorularına Üskül, ‘’Çalışmalarımız, araştırmalarımız devam ediyor, devam edecek. Sonuçlandığında sizlere bilgi verilecek’’ karşılığını verdi. Sabriye Okkır da Komisyon çıkışında gazetecilerin sorularıyla karşılaştı. Gazeteciler, hiçbir soruya cevap vermeyen Okkır’ı Mecliste bir süre takip etti. Kameramanların ve foto muhabirlerinin Meclis içinde Okkır’ı izlemelerine ise izin verilmedi.
|
/ Ankara
11.07.2008
|
|
|
Yine mayın tuzağı: 6 yaralı |
HAKKARİ'NİN Şemdinli ilçesi kırsalında PKK’lı teröristlerin yola döşediği mayının askeri aracın geçişi sırasında patlaması sonucu 5 asker ile 1 köy korucusu yaralandı.
Alınan bilgiye göre, ilçeye bağlı Altınsu köyü Dereboyu mevkisinde, terör örgütü PKK üyeleri tarafından yol kenarına döşenen mayın, askeri aracın geçişi sırasında patladı. Patlamada, 5 asker ile 1 geçici köy korucusu yaralandı. Hakkari Askeri Hastanesinde tedavi altına alınan yaralılardan 1 köy korucusu ile 2 asker Van’a sevk edildi. Patlamanın ardından bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldığı bildirildi. Bu arada, Gümüşhane’de, askeri birliğin intikali sırasında mayına basan bir jandarma komando çavuşun yaralandığı bildirildi. Öte yandan, Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Darıkent Jandarma Karakoluna uzun namlulu silahlarla ateş açan bir grup terörist, güvenlik güçlerinin anında karşılık vermesi üzerine. beldeye enerji sağlayan trafoyu bombalayarak ormanlık alana kaçtı.
|
/ Şemdinli
11.07.2008
|
|
|
Ağrı Dağı tırmanışa kapatıldı |
AĞRI Valisi Mehmet Çetin, operasyonların devam etmesi sebebiyle Ağrı Dağı’nın ikinci emre kadar tırmanışa kapatıldığını bildirdi.
Çetin, 3 gün önce terör örgütü PKK üyeleri tarafından kaçırılan 3 Alman dağcının kurtarılması için operasyonların devam ettiğini belirtti. Güvenlik güçlerinin konuyla ilgili titiz çalışma yürüttüğünü ifade eden Çetin, “Operasyonlar nedeniyle Ağrı Dağı, ikinci bir emre kadar tırmanışa kapatıldı” dedi. Vali Çetin, olayın ardından Almanya Büyükelçiliğinden bölgeye gelen 3 kişilik heyetin, diğer Alman dağcılarla görüştüğünü ifade ederek, yapılan görüşmeler sonucunda dağcıların Doğubayazıt’tan ayrılmayı kararlaştırdığını kaydetti. Almanya'nın Karlsruhe şehrindeki Federal Başsavcılık ise Türkiye'de 3 Alman dağcıyı kaçıranlarla ilgili olarak soruşturma başlattı. Ağrı Dağı’na bir mihmandar eşliğinde tırmanan 13 kişilik dağcı gruptan 3 kişi, 3 gün önce terör örgütü PKK üyeleri tarafından kaçırılmıştı.
|
/ Doğubayazıd
11.07.2008
|
|
|
Memurun okulda tatil çilesi |
ADANA'NIN Yumurtalık ilçesinde, memurlara ucuz tatil imkanı sağlamak ve okullara gelir temin etmek amacıyla pansiyon olarak kiraya verilen lise ve ilköğretim okulunda sezon başladı.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Özkan, yaptığı açıklamada, ilçe merkezinde bulunan Yumurtalık Çok Programlı Lisesi ile Atatürk İlköğretim Okulunun bahçesi ve sınıflarının, yaz tatilini deniz kenarında geçirmek isteyen, ancak ekonomik şartları çok iyi olmayan memurların ilgi odağı haline geldiğini kaydetti.
Özkan, ‘’pansiyon okul’’da kalmak isteyenlerin, sınıfları kira-ladıklarını ya da çadırlarını okul bahçesine kurduklarını ifade ederek, ‘’Bunun karşılığında 15 gün için çadırlardan 100 YTL, sınıflarda kalanlardan ise 120 YTL alıyoruz. Bu yıl sahillerde çadır turizminin yasaklanması nedeniyle tüm sınıfların dolacağını umuyoruz’’ dedi.
Bahçelerde kurdukları çadırlarda konaklayan tatilciler için seyyar lambalar kurduklarını ve elektrik enerjisi sağladıklarını belirten Özkan, ‘’Tatilcilerin kullandıkları elektrik ve suyun parası olarak alınan bu ücret, son derece küçük. Uygulamadan hem biz hem de tatilciler memnun. Uygulama sayesinde, okullardaki tadilat çalışmalarını finanse etme olanağı yakaladık’’ dedi.
YEMEKLER PİKNİK TÜPÜNDE PİŞİLİYOR
Yemeklerini piknik tüplerinde pişiren tatilciler, Şartlarının, ancak ‘’pansiyon okullarda’’ yerde tatil yapmalarına izin verdiğini, bulundukları ortamdan memnun olduklarını söylediler. Tatilcilerden Bilge Temir (56), sekiz tatilciyle birlikte bir sınıfta kaldıklarını belirterek, ‘’Yıllardır tatil için Ceyhan’dan buraya geliyoruz. Eşim öğretmendi, vefat etti. Şimdi ben, çocuklarımla birlikte her yıl buraya gelmeye devam ediyorum. Burada durumdan memnunuz. Elektrik, su ve duş olanağı var. Deniz yakın, arada sadece bir yol var. Müstahdemler temizliği yapıyorlar. Sadece pazar günleri su sorunu oluyor’’ dedi.
Zeki Güzelad (70) da emekli olduğunu söyleyerek, ‘’Dört tatilciyle aynı sınıfta kalıyoruz. Çocuklar denize giriyor, hayatlarından memnunlar. Bu şartları sağlayan yetkililere teşekkür ediyorum. Başka türlü tatil imkânı bulmamız mümkün olamazdı’’ dedi.
Mehmet Yaş (64) ise 10 yıldır tatilini Yumurtalık’taki ‘’pansiyon okullarda’’ gerçekleştirdiğini belirterek, ‘’Ekonomik durumumuz iyi olmasına karşın, burası bizim için dostlarımızla buluştuğumuz, bir nostaljisi olan, duygu yoğunluğu yaşadığımız bir yer. O yüzden burayı tercih ediyoruz’’ şeklinde konuştu.
|
/ Yumurtalık
11.07.2008
|
|
|
Soğutma çalışmaları bir hafta 10 gün sürer |
MERSİN Orman Bölge Müdürü Mustafa Gözükara, Gülnar ilçesinde 7 Temmuz Pazartesi günü başlayan ve önceki gün kontrol altına alınan orman yangınında soğutma çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
Gözükara, yaptığı açıklamada, yangının tamamen kontrol altında olduğunu, rüzgâr sebebiyle kritik gördükleri önceki geceyi sorunsuz atlattıklarını belirtti. Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Konya, Antalya, Isparta ve Denizli’den takviye ekipler geldiğini anlatan Gözükara, 106 arazöz, 848 personel, 9 işletme müdürü, 30 işletme şefi, 25 yangın uzmanı mühendis, 20 dozer, 6 greyder ve 5 helikopterle soğutma çalışmalarının devam ettiğini anlattı. Gözükara, soğutma çalışmalarının Orman Genel Müdürlüğünün koordinesinde gerçekleştiğini ifade ederek, ‘’soğutma çalışmalarımız tek duman tütmeyinceye kadar devam edecek, bu da yaklaşık bir hafta 10 gün sürer’’ dedi.
Gülnar Kaymakamı Mehmet Yıldırım da, yangında annesi ve kızını kaybeden Fatma Bulut’un Mersin Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesindeki tedavisine devam edildiğini belirtti. Yıldırım, ‘’yangında vücudunun çeşitli bölgelerinde 2. dereceden yanıkların oluştuğu Fatma Bulut’un doktorları 1 haftaya kadar taburcu edileceğini bildirildiler. Bulut’a daha sonra tarafımızdan estetik ameliyatı yaptırılacak’’ dedi.
|
/ Mersin
11.07.2008
|
|
|
Yunuslarla engellilere terapi |
ANTALYA'NIN Kaş ilçesindeki merkezde, iki yunus ile zihinsel ve bedensel engellilere terapi hizmeti veriliyor.
Merkezin sorumlusu Ece Belenlioğlu, yaptığı açıklamada, bir tedavinin yaklaşık 10 seans sürdüğünü belirterek, bunun için 3 bin 250 Avro ücret alındığını bildirdi. Türkler için uygulanan ücretin 2 bin 750 avro olduğunu kaydeden Belenlioğlu, yabancıların merkeze büyük ilgi gösterdiğini kaydetti. Yunusların çıkardığı seslerin, çocukların sinir sisteminde büyük rahatlamaya neden olduğuna dikkati çeken Belenlioğlu, ‘’yunuslarla terapide çocukların hayata daha sıkı bağlarla bağlanması sağlanıyor’’ dedi.
|
/ Kaş / Trabzon
11.07.2008
|
|
|
Muşlu çocuklar yüzme öğrenecek |
MUŞ Emniyet Müdürlüğü, Toplum Destekli Polislik Projesi kapsamında çocuklara yönelik yüzme kursu açtı.
Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, Toplum Destekli Polislik Projesi kapsımında, polishalk ilişkilerini güçlendirmek ve yeni yetişen nesillere emniyet teşkilatını birinci elden tanıtmak amacıyla düzenlenen yüzme kursuna 30 çocuğun katıldığı, haftada üç gün verilecek kursun 2 ay süreceği belirtildi. Polisevine ait havuzda verilecek kursa katılan çocuklara, beden eğitimi öğretmenliği mezunu 2 polis memuru tarafından yüzme öğretileceği kaydedildi.
|
/ Muş
11.07.2008
|
|
|
Mogan Havzası'nda ‘yapılaşma’ iddiası |
TMMOB ehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Mogan havzasında yapılaşmaya olanak sağladığı iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin ‘’Gölbaşı/Karagedik Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı Sınırı’’ kararı ile 1/25000 ölçekli ‘’Başkent Ankara Nazım İmar Planı Değişikliği’’nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Ankara İdare Mahkemesinde dâvâ açtı.
Dava dilekçesinde, Ankara Büyükşehir Belediyesinin resmi internet sitesinde yayımlanan raporda, Mogan ve Eymir göllerinin bulunduğu Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin, ‘’kent ve doğa için çok büyük bir önem ve değer taşıdığının’’ belirtildi.
|
11.07.2008
|
|
|
Srebrenitsa soykırımı TRT ekranlarında |
TÜRKİYE'NİN kamu kurum televizyonu TRT, özel bir yayınla seyircilerinin karşısına çıkıyor.
11 Temmuz 2008 Cuma günü, Srebrenitsa Soykırımının 13. yıldönümünde, Türkiye saati ile 07:00’den başlayarak tam 26 saat boyunca TRT INT ve TRT TÜRK Kanallarından özel bir canlı yayın gerçekleştirilecek.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
11.07.2008
|
|
|
Yollar kan gölüne döndü |
KONYA'DA meydana gelen trafik kazasında 2 kişi öldü.
Alınan bilgiye göre, Mehmet Erhan (44) yönetimindeki 42 P 7085 plakalı kamyon, Konya-Aksaray kara yolunun 62. kilometresinde, karşı yönden gelen Yaşasın Akbudak (32) idaresindeki 32 FZ 848 plakalı kamyonla çarpıştı. Kazada, kamyon sürücüleri Erhan ve Akbudak öldü. Öte yandan Kayseri’de dün sabaha karşı meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Kayseri-Malatya kara yolu 38. kilometrede Bünyan ilçesi yakınlarında Mersinözü bölgesinde meydana gelen kazada, Selçuk Aki yönetimindeki 80 KV 951 plakalı otomobil, önünde gitmekte olan İsmail Ardıç yönetimindeki 38 SY 782 plakalı traktörün römorkuna arkadan çarptı. Otomobilde bulunan Selçuk Aki (48), Ayşe Aki (47) ve Ramazan Gülboğazı (23) olay yerinde hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Ceren Aki (12) ile Faruk Uyar (13) Erciyes üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Adana’daki trafik kazasında da, 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, TEM otoyolunda, Adana’dan Osmaniye yönüne giden İlker Koçer yönetimindeki 09 EK 138 plakalı otomobil, Ceyhan ilçesi yakınlarında, sürücünün direksiyon hakimiyetinin kaybolması sonucu bariyerlere çarptı. Kazada, araçta bulunan Şaban Yeşilkır ve Zehra Yeşilkır hayatını kaybederken, araç sürücüsü İlker Koçer, Gülseren Özalp ve Fazıl Emre yaralandı. Yaralılar, Ceyhan Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.Kazayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.’
|
/ Konya-Kayseri-Adana
11.07.2008
|
|
|
Aliağa-Menderes'e yaylı sistem |
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, AliağaMenderes Hafif Raylı Sistem kapsamında inşa edilen Buca Şirinyer’deki tünelin ‘’Türkiye’de bir ilk’’ olacağını söyledi.
Yapımı yüzde 80 oranında tamamlanan Şirinyer Tüneli’nde incelemede bulunan Süleyman Karaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD Genel Müdürlüğü ortaklığındaki İZBAN Şirketi’nin işleteceği Hafif Raylı Sistem Projesi kapsamında 2 kilometre uzunluğunda yer altında banliyö tüneli yaptığını belirtti. Tünelin üstünde rekreasyon alanı bulunacağını ve araç geçişinin belli noktalarda tünel üstünden sağlanacağını ifade eden Karaman, ‘’İstasyona giriş çıkış yürüyen merdivenlerle olacak, aynı zamanda engelli asansörleri de olacak. Halkımız kolaylıkla binip istediği yere gidebilecek’’ dedi. Karaman, inşaatı İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından sürdürülen Karşıyaka tünelinin ise 3 bin 50 metre uzunluğunda olduğunu ve Naldöken’den başlayıp Nergis’te sona erdiğini kaydetti. BucaŞirinyer arasında işleyen bir nostaljik tramvay projelerinin bulunduğunu ifade eden Süleyman Karaman, nostaljik tren hattının Şirinyer’deki tünel ile birleşeceğini dile getirdi. İstanbul’da TaksimGalatasaray arasında işleyen tramvayın bir benzerini planladıklarını kaydeden Karaman, ‘’Şirinyer, hem tünel hem nostaljik tramvayla birleşen bir bölge olacak’’ diye konuştu. Karaman, Buca’dan Şirinyer’e işleyecek tramvay hattının yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda olacağını belirtti. Karaman, AliağaMenderes Raylı Sistem Projesi’nin altyapısını TCDD’nin istasyonlar, altüst geçitler ve depo tesislerini de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığını kaydetti.
|
/ İzmir
11.07.2008
|
|
|
Alman gençler, camide ‘doğru İslâmı’ öğrendiler |
ALMANYA’DAKİ BİR CAMİYİ ZİYARET EDEN ALMAN GENÇLER, “BU ZİYARET SAYESİNDE ÇOK ŞEY ÖĞRENDİK, EN ÖNEMLİSİ DE İSLÂMIN BİR BARIŞ DİNİ OLDUĞUNU GÖRMEK BİZİ ÇOK MUTLU ETTİ” DEDİLER.
Siegen Üniversitesinde, teoloji bölümünde okuyan 20 kişiden müteşekkil bir grup Alman öğrenci ve bayan profesör Herrman Pfandt ile 19 Haziran’da, Siegen şehrindeki Selimiye Camiini ziyaret ettik. Başta caminin imamı Abdullah Kaptan Hoca ile beraber, tercümanlık yapan ve entegrasyon kurulunun bir üyesi olan Mehmet Umut Genç ve caminin inşasında büyük emeği geçen Ali Mete Amca bizi sıcak karşılayıp, olağanüstü bir misafirperverlik sergilediler. Allah razı olsun, kendilerine buradan teşekkürlerimi arz ederim.
Fevkalâde heyecanlı ve meraklı olan Alman üniversite öğrencileri, İslâm hakkında Almanca bir sunumda bulunan, İslâmın emir ve nehiy, şart ve hükümlerini izah eden Mehmet Umut Genç’i pür dikkat dinlediler. Genç, hayatın anlamı hakkında hiç kafa yormadığımızı, bu soruyu hayatı boyunca bir defa bile kendine sormadan gelişi güzel bir şekilde yaşayan birçok insanın olduğunu ifade ederken, dinin insanı muhasebeye çekmesini ve hayatını sorgulamasını sağlayan bir olgu olduğunu belirtti.
Hayatın ve insan olmanın kıymetini bilip, bunun bilinci ile Yaradana karşı birtakım vazifeler ile mükellef olduğumuzu vurgulayan Genç, hangi dine mensup olunursa olunsun, bunun vazgeçilmez bir hakikat olduğunun önemini arz etti.
Akabinde, Abdullah Kaptan Hoca, dinin direği olan namazın, mü’minler için ehemmiyeti hakkında konuştuktan sonra, Alman öğrencilerin ricası üzerine bir aşr-i şerif okudu.
Abdullah Hoca Kur’ân-ı Kerim okurken, hayatında ilk kez bir camiyi ziyaret edip, Kur’ân dinleyen bu insanların en az benim kadar duygulanıp, heyecanlandıklarını müşahade ettim. Hayranlık ve biraz da şaşkınlık içinde Kur’ân-ı Kerim’i dinleyen öğrencilerden bir tanesi “Hayatımda hiç böyle bir şey işitmedim. Tüylerim diken diken oldu. Çok etkilendim” dedi. Bir başkası ise canlı okunan Kur’ân-ı Kerim’i, televizyonda veya internette dinlediğinden çok daha farklı algıladığını belirtti. Kur’ân-ı Kerim okunurken, o dikkatli dinlemeleri gösteriyordu ki, yabancı kalınan ve hakkında medyanın sunduğu birtakım menfi bilgilerden hariç hiçbir fikre sahip olmayan bu insanlar kendilerine yabancı gelen bu dini ve dünyayı tanımak istiyorlardı. Televizyon ve internetten değil, üniversitelerde anlatılanlardan değil, ordan burdan değil, bizzat camide ehlinden işitmek istiyorlardı.
Abdullah Kaptan Hoca yaptığı kısa konuşmada çok önemli noktalara değinirken, Almanlar tarafından gelen birtakım suâllere de cevap verdi.
Evvelâ, Almanların camiyi ziyaret etmesine çok sevindiğini belirten hoca, bunun Almanya’daki entegrasyonu ve dinler arası diyaloğu sağlama konusunda önemli bir adım olduğunu ve bunun daha sık gerçekleşmesi gerektiğini söyledi.
İslâmın bir barış dini olduğunu ve 11 Eylül olayında olduğu gibi terörizmle zerre kadar alâkasının olmadığını, bunun birtakım “fırsatçılar” tarafından bu şekilde yorumlandığını ifade ederken, “İslâmı, medyanın etkisinde kalmayıp, gerçek mânâda öğrenmek isteyen, zihninde soru işareti olan, camiye gelsin, camimiz her zaman ve herkes için açıktır, gizli saklı hiçbir şeyimiz yoktur” dedi.
Camide yapılan faaliyetlerden bahseden Abdullah Kaptan Hoca “Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında bir diyalog sağlanmalı ve bizim buradaki gayretlerimiz ancak bu hedefe ulaşmak içindir. Kapımız herkese açıktır. Bazıları tarafından yansıtıldığı gibi, camilerde Alman devletine ve milletine karşı kışkırtıcı birtakım eylemler düzenlenmiyor, insanlığa zarar veren birtakım örgütler kurulmuyor, aksine entegrasyonu sağlamak ve her iki milletin huzur ve barış içinde yaşamalarını sağlamak, insanlığa yararlı bir topluluk kurmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” dedi.
Daha çok cihad hakkında soruların sorulması üzerine, Kur’ân-ı Kerim’e dayanarak, İslâmda cihadın ne mânâya geldiğini izah eden Abdullah Kaptan Hoca “Cihad illâ ki harp meydanında savaşmak değildir. İlim ile meşgul olmak da bir cihaddır, dostunu sevmek bir cihaddır, darda kalan kardeşine yardım elini uzatmak cihaddır, anne babaya saygı göstermek cihaddır ve buna benzer birçok şey cihaddır. Ama 11 Eylül’de olduğu gibi suçsuz insanları öldürmek, işte bu cihad değildir. Bu olsa olsa bir katliâmdır” dedi.
Ziyaretin sonunda iki saat süren bir çay faslında Alman öğrenciler ile fikir alış verişi yapıldı ve öğrenciler bu cami ziyareti hakkındaki izlenimlerinden bahsetti. Ortak fikir şuydu: Medyada yansıtılan İslâm ile camide anlatılanların çok farklı olması ve bu ziyaret sayesinde, İslâm hakkındaki fikirlerinin değişmesi. Öğrenciler “Bu cami ziyareti sayesinde çok şey öğrendik, en önemlisi de İslâmın bir barış dini olduğunu görmek bizi çok mutlu etti” dedi. Ekim’de tekrar biraraya gelmek ümidiyle, vedalaştık. İnancım ve ümidim odur ki, biz dinimizi doğru yaşayıp, doğru anlattıkça daha bir çok insanın bu konuda fikri değişecektir... Vesselâm.
İslâm ahlâkını fiillerimizle göstermeliyiz
EĞER biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef'âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler.
Hem nev-î beşer, hususan medeniyet fenlerinin ikazatıyla uyanmış, intibaha gelmiş, insaniyetin mahiyetini anlamış. Elbette ve elbette dinsiz, başıboş yaşamazlar. Ve olamazlar. En dinsizi de dine iltica etmeye mecburdur. Çünkü, acz-i beşerî ile beraber hadsiz mûsibetler ve onu inciten hâricî ve dahilî düşmanlara karşı istinat noktası; ve fakrıyla beraber hadsiz ihtiyâcâta müptelâ ve ebede kadar uzanmış arzularına medet ve yardım edecek istimdad noktası, yalnız ve yalnız Sâni-i Âlemi tanımak ve iman etmek ve âhirete inanmak ve tasdik etmekten başka, uyanmış beşerin çaresi yok...
Kalbin sadefinde din-i hakkın cevheri bulunmazsa, beşerin başında maddî mânevî kıyametler kopacak ve hayvanatın en bedbahtı, en perişanı olacak.
(Bediüzzaman Said Nursî,
Hutbe-i Şâmiye, s. 28,
Yeni Asya Neşriyat)
|
Tuğba AKTAŞ
/ Almanya
11.07.2008
|
|
|
Ormanın günah keçisi değil, koruyucuları |
ÇUKUROVA Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, son günlerde çıkan orman yangınlarının, ‘’ormanların günah keçisi ilân edilen keçilerin önemini ortaya çıkardığını’’ savundu.
Yüksek yapılı bitkilerin kök biyolojisine yönelik araştırmaları bulunan Ortaş, yaz sıcaklarıyla birlikte artan orman yangınlarının tabiatın akciğerlerini yok ettiğini, resmî kaynakların, sadece bu yılın başından bu yana 642 orman yangını çıktığını bildirdiğini belirtti.
Orman yangınlarıyla birlikte keçi faktörünün yeniden ele alınması zorunluluğunun doğduğunu ifade eden Ortaş, son yıllarda ormanların adeta günah keçisi ilân edilen keçilerin aslında ‘’ormanların koruyucusu’’ olduğunu ileri sürdü.
Ortaş, özellikle tabiatın ve ekolojinin yasalarından birinin de keçinin ekosistemdeki yeri olduğunu belirterek, ‘’Akdeniz Bölgesi’nin orman yangınları bakımından diğer bölgelere göre daha az etkilendiği bilinmekteydi. Ancak, bu durum son yıllarda keçi varlığının bilinçli olarak azaltılmasıyla tam tersine dönmeye başladı’’ dedi.
Genelde keçilerin orman için zararlı olduğunun düşünüldüğünü, günah keçisi ilân edildiğini, hatta bazılarının, ‘’soyu tükensin diye fetva da verdiğini’’ anlatan Ortaş, bunun tabiatın diyalektiğine aykırı olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Ortaş, şunları söyledi:
‘’Keçinin hep maki bitki örtüsüne sahip ormanlar üzerinde baskı unsuru olduğu söylenir. Bu nedenle ormanların genç fidanlarını yok ettiği iddia edilir. Evet ormanların genç fidanlarına zarar verdiği doğrudur, ancak keçilerin olduğu ortamda ormanların varlığını günümüze kadar sürdürdüğü de bir başka gerçektir.’’
DÜNYA BİLİM ÇEVRELERİ KABUL EDİYOR
Prof. Dr. Ortaş, dünya bilim çevrelerinin önerdiği ve orman bakanlığının da kabul ettiği ‘’keçiler ormanların fahri dip temizleyicileri’’ ifadesinin çok anlamlı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
‘’Keçiler, ormandaki ağaçların diplerini otlardan temizleyerek, yangın çıkışını engelliyor. Keçilerin orman içinde seyreltme ve açtıkları patika yollar ise yangının büyümesine set oluşturuyor. Kemirgen ve selülozu yüksek bitkileri tercih eden keçiler ağaçlarına üst dallarına 1,5-2 metre kadar tırmanarak besinlerini sağlarken tabiî olarak ağaçları budayarak yangından koruyor.’’
Ortaş, keçinin olmaması durumunda ise otların geliştiğini ve yazın kuruyan otların mercek etkisi yapan cam kırıkları sebebiyle yangına dâvetiye çıkardığını belirterek şöyle devam etti: ‘’Gelinen noktada, Çevre ve Orman Bakanlığı keçi sayısını azaltmamalı, tam tersine artırmalı, orman köylüsüne destek çıkmalıdır. Tabiî alanların kontrollü keçi otlatmasına açılması, bölge çiftçisi ve köylülerinin geçim kaynağı olabileceği gibi, sağlıklı süt ve beslenme için de yararlı olacaktır.
Keçiyi bilmeden düşman ilân etmeyelim, yararlı hayvanın hakkını verelim, yeniden ormana dönmesini sağlayalım. İnsan olarak tahrip ettiğimiz, yakıp yıktığımız tabiatımızın zararını keçiye yüklemekten vazgeçelim.’’
|
/ Adana
11.07.2008
|
|
|
Mars’tan gönderdiler, 2018’de geliyor |
MARS yüzeyinden alınan örneklerin, 2018’den itibaren Dünyaya getirilmeye başlanacağı bildirildi.
Mars’la ilgili gelecekteki projeleri ele almak için Paris’te toplanan uzmanlar ve uzay kurumları temsilcileri, 2018’in Mars’tan alınan örneklerin geri dönüş zamanı olacağını belirtti. Uzmanlar, incelenmesi için Mars’taki kaya parçalarının dünyaya getirilmesini sağlayacak böyle bir görevin 2018 ve 2023 tarihleri arasında gerçekleşebileceğini, bu işlem için de uluslar arası işbirliğinin gerekeceğini kaydetti.
|
11.07.2008
|
|
|
Hayır günleri sofraları toplandı |
HATAY'IN Yayladağı ilçesine bağlı belde ve köylerinde her yıl Mayıs ayında başlayan Hayır Günleri Sofraları sonuncusu Yeditepe beldesinde yapıldı.
Yaklaşık 3 ay boyunca 2 haftada bir farklı köyde kurulan Hayır Günleri Sofraları duâlarla sona erdi. Hayır Günleri Sofraları’nı toplayan köylüler, sofraları önümüzdeki yılın Mayıs ayında yeniden açacak. İlki Mayıs ayının başında Körfe Köyünde başlayan, ikincisi ise 25 Mayıs da Gözlüce Köyünde devam eden Hayır Günleri Sofrası’nın sonuncusunun yapıldığı Yeditepe beldesindekine binlerce köylünün yanı sıra Hatay Müftüsü Mustafa Sinanoğlu, Samandağ’ı Müftüsü Ahmet Altıoklar, Kırıkhan Müftüsü Abdussamet Pat ve Yayladağı Müftüsü Mehmet Güneş de katıldı.
Yeditepe Merkez Cami Dernek Başkanı Beşir Benli ve gönüllü gençlerin belde mezbahanesine gelmesiyle başlayan Hayır Günleri Sofrası’nın sonuncusunda hayır kurbanlarını kesildi. Herkese görev dağılımı yapılarak, kesilen kurban etleri mezbahaneden düğün salonunun arkasına getirilerek, kadın ve erkekler tarafından hazırlandı. Yeditepeli hayırseverlerden toplanan, 2 bin 930 YTL ile köy hayrı için 20 adet 5 litrelik ayçiçeği yağı ve 9 küçükbaş hayvan alındı. Bu kurbanlıkların haricinde Yeditepeli hayır sever vatandaşlardan Durdu Aslan 3, Abbas Çete 1, Ömer Pat 1, Hanifi Özer 1, Menderes Karakuş 1 adet kurban bağışladılar. Yemekler hazırlanırken Kur'ân-ı Kerim ve Mevlit okundu sonrasında ise hayır ve bereket olması için duâlar edildi.
|
/ Hatay
11.07.2008
|
|
|
Akdeniz’de yeni balıklar |
AKDENİZ’DE küresel ısınmaya bağlı olarak, bazıları zehirli 68 yeni balık türünün yaşamaya başladığı ve halkın iyi tanıdığı lagos ve barbunya gibi lezzetli türlerin ise azaldığı bildirildi.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde bulunan, Mustafa Kemal Üniversitesine bağlı Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan, Akdeniz’e küresel ısınmadan önce yılda 1-2 yeni balık türünün girdiğini, şimdilerde ise bu rakamın 4-5’e çıktığını belirterek, bunlar arasında yararlı olanların yanı sıra, zararlı olanların da olduğuna dikkati çekti. Akdeniz’de 48 familyadan toplam 68 çeşit yeni balık türünün yaşamaya başladığının tesbit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Turan, ‘’Akdeniz’de 1975 yılında 21,5 derece olan su sıcaklığı, 2008’de 23,5 dereceye çıktı. Kızıldeniz ve Atlantik Okyanusu’ndan gelen yeni türler ve deniz suyu sıcaklığının 2 derece artması sebebiyle, balıkların üreme zamanı, yeri, yaşama alışkanlıkları değişiyor’’ dedi. Eskiden sıkça görülen balıkların, artık uğramaz olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Turan, şöyle devam etti: ‘’Yeni türler, Akdeniz’in yerli balıklarıyla savaş haline girdiler. Kim güçlüyse, diğerini kovmakta ve yok etmekte. Kızıldeniz’den yeni gelen balık türleri genellikle ‘karnivor’ denilen güçlü ve yırtıcı türler olduğu için, bu savaşı kazanmakta. Böylelikle, Akdeniz’de alıştığımız balık türleri gitgide azalmakta. Bunlar arasında lagosu ve barbunyayı sayabiliriz. Bu durum ticarî kayıplara da neden olmakta. Balıkçılar, istedikleri türleri avlayamaz duruma geldi.’’
|
/ İskenderun
11.07.2008
|
|
|
Lambadan sincap çıktı |
ORDU'NUN Perşembe ilçesinde arızalanan bir sokak lambasının içinden 5 sincap yavrusu çıktı.
Edinilen bilgiye göre, Bekirli Köyünde Yılmaz Aydın, evinin bulunduğu sokak aydınlatma lambasının yanmadığını fark edince, ampulün bitmiş olduğunu düşünerek değiştirmek istedi. Direğe çıkarak lambanın kutusunu açan Aydın, içinde 5 adet sincap yavrusu olduğunu fark edince şaşırdı. Lamba kutusunu sökerek indirdikten sonra içindeki yavruları çıkaran Yılmaz Aydın, yavruları bahçenin bir köşesinde beslemeye başladı. Yılmaz Aydın, yavruları çevrede bulunduğunu sandığı anne sincabın bulabileceği bir yere koyduğunu belirterek, ‘’Böyle bir şeyle ilk kez karşılaştım. Yavruların zarar görmesini istemediğim için kutudan çıkararak anne sincabın bulabileceği bir yere koydum’’ dedi.
|
/ Ordu
11.07.2008
|
|
|
|