|
|
|
AKPM: Yargı kararları AB’ye uyumlu olmalı |
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi genel kurulunda AKP’ye açılan kapatma dâvâsı tartışıldı. Anayasa Mahkemesinin Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu kararlarına uygun bir karar almasını beklediklerini ifade eden parlamenterler, parti kapatma kararının Türkiye’nin AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakere sürecini olumsuz etkileyeceği ve müza-kerelerin kesilebileceği uyarısında bulundular.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi genel kurulunda AKP’ye açılan kapatma dâvâsı tartışıldı. Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu kararlarına uygun bir karar almasını beklediklerini ifade eden Hollandalı parlamenter, parti kapatma kararının, Türkiye’nin AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakere sürecini de olumsuz etkiyeceğini ve müzakerelerin kesilebileceği uyarısında bulundu.
Genel kurulda yapılan konuşmalarda, beş siyasi grup, Adalet ve Kalkınma Partisi hakkında açılan dâvâda, Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa Konseyi değerlerine ve standartlarına uygun bir biçimde karar vermesi temennisinde bulunan konuşmalar yaptı. Türkiye raportörü Belçikalı Luc Van den Brande, genel kurulda yaptığı konuşmada, ‘’raporun, Anayasa Mahkemesi’nin kararına müdahale olarak görülmemesi gerektiğini’’ söyledi.
Bu raporun tartışılmasıyla Türkiye ve diğer ülkelere açık mesaj vermek istediklerini ifade eden raportör, ‘’Avrupa Konseyi standartlarına ve Venedik Komisyonu ilkelerine uygun bir karar alınmasını umut ediyoruz’’dedi. Siyasi partilerin şiddeti savunmadıkça yasaklanmasına karşı çıktığını ifade eden raportör, ‘’Türkiye’de konuyla ilgili gerekli anayasa değişikliğinin vakit geçirmeden yapılması gerektiğini’’ söyledi. Belçikalı parlamenter, genel kuruldaki bu tartışmanın, laiklik tartışması olmadığını vurgulayarak, kuvvetler ayrılığı ilkesinin korunmasını beklediklerini söyledi.
Raportör, siyasi parti yasağını ‘’kabul edilemez’’ bulduğunu belirterek, gerektiği takdirde Türkiye üzerindeki denetim sürecinin tekrar başlatılmasının gözden geçirilebileceğini söyledi. Sosyalist Grup adına konuşan Andreas Gross ise yaptığı konuşmada, AKP hakkında açılan dâvâyı, ‘’yargı darbesi olarak’’ niteledi. Sosyalist parlamenter, Anayasa Mahkemesi’nin yetki sınırlarını aştığını söyledi. Hristiyan Grup adına konuşan Rene van der Linden ise, Anayasa Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda çıkacak kararın Türkiye’de ciddi bir biçimde siyasi ve sosyal kriz doğurabileceğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa Konseyi ve Venedik Komisyonu kararlarına uygun bir karar almasını beklediklerini ifade eden Hollandalı parlamenter, parti kapatma kararının, Türkiye’nin AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakere sürecini de olumsuz etkiyeceğini ve müzakerelerin kesilebileceği uyarısında bulundu. Liberal Grup adına konuşan Macar parlamenter Matyas Eörsi ve Sol Birlik adına konuşan Andros Kipriyano da, genelde raportörü destekleyen konuşmalar yaptılar.
|
/ Strasbourg/
27.06.2008
|
|
|
EĞİTİM İDEOLOJİ KURBANI |
“Meslekî-Teknik Eğitimin Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu açıklayan MÜSİAD Genel Başkanı Ö. Cihad Vardan, meslekî ve teknik eğitimin ilköğretimden itibaren başlatılması ve ilköğretimde kademeli eğitime geçilmesi gerektiğini ifade etti. Vardan, “İnsanlar mesleklerini ilköğretimle birlikte kazanırlar. Halbuki bizdeki tek tip ilköğretim, mesleki eğitimin etkinliği açısından en önemli eksikliğimizdir” dedi.
DİPLOMALI İŞSİZLER YETİŞİYOR
Türkiye'nin yaşamakta olduğu sıkıntıların temelinde, eğitim ve bilgi seviyesinin yattığını ve nitelikli iş gücü açığının had safhada olduğunu dile getiren Vardan “Bugün hepimizin yaşadığı gerçek; vasıflı, iyi eğitilmiş eleman bulunamamasıdır. İşletmeler kendilerine uygun ara ve teknik eleman bulamazken, okullardan diplomalı işsizler yetişmekte, milyonlarla ifade edilen işsizler, iş
bulmak için sırada beklemektedirler.”
Tek tip eğitim mesleksiz bırakıyor
MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, gençlerin ilköğretimin başından itibaren meslek edinmeye yöneltilmeleri gerektiğini vurgulayarak, meslekî ve teknik eğitim sisteminin AB ile uyumlu hale getirilmesini istedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Vardan, MÜSİAD’ın Millî Eğitim Bakanlığı’na sunulmak amacıyla hazırladığı, “Meslekî - Teknik Eğitimin Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı raporu, Sütlüce’deki genel merkezde düzenlediği panelde açıkladı. Paneli açılışında konuşan Vardan, iktisadi gelişme için “Eğitim ve istihdamı” birbirinden ayrılmaz iki temel unsur olduğunu söyledi. Meslekî ve teknik eğitimin ilköğretimden itibaren başlatılması ve ilköğretimde kademeli eğitime geçilmesi gerektiğini ifade eden Vardan, “İnsanlar mesleklerini ilköğretimle birlikte kazanırlar. Halbuki bizdeki tek tip ilköğretim, mesleki eğitimin etkinliği açısından en önemli eksikliğimizdir. Bu nedenle meslek ve teknik eğitimde eksiklikler giderilmelidir. Mesleğe yönlendirme aileler ve okul yönetimiyle birlikte genç yaşta yeteneklere göre belirlenmelidir” dedi.
Türkiye’nin yaşamakta olduğu sıkıntıların temelinde, eğitim ve bilgi seviyesinin, dolayısıyla üretim düzeyinin yeterli olmamasının yattığını ve bugün nitelikli iş gücü açığının had safhada olduğunu dile getiren Vardan, şöyle devam etti: “Bugün hepimizin yaşadığı gerçek; vasıflı - iyi eğitilmiş eleman bulunamamasıdır. İşletmeler kendilerine uygun ara ve teknik eleman bulamazken, okullardan diplomalı işsizler yetişmekte, İŞKUR’un bilgi bankasında milyonlarla ifade edilen işsizler, iş bulmak için sırada beklemektedirler.”
Türkiye’de yıllardır genel eğitim ve mesleki eğitim arasında çok keskin ayrımlar yapıldığına işaret eden Vardan, meslek eğitiminin geliştirilmesi, yenilenmesi ve yaygınlaştırılmasının sürekli gündemde tutulması gerektiğini kaydetti. Vardan, “Meslek eğitimi bilmeyi yapabilmeye çevirmedir. Teorik eğitimi pratik eğitime tamamlama ve isdihdama yönlendirebilmektir. Meslek eğitim sisteminin amacı, iş gücü piyasasının nitelikli eleman ihtiyacını gidermek ve çalışan nüfusun nitelik düzeyini yükseltmektir. Bu sebeple MÜSİAD olarak yıllardır şunu söylüyoruz; Mesleki ve teknik eğitimin önünü açmak, Türkiye’nin önünü açmak demektir” diye konuştu.
AB süreci devam ederken özellikle mesleki ve teknik eğitim sisteminin AB ile uyumlu bir şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade eden Ömer Cihad Vardan, toplumun tüm katmanlarının bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini anlattı. Meslek liseleri ve meslek yüksek okulları arasındaki müfredat uyumsuzluğunun iş dünyasının ihtiyaçları göz önüne alınarak acilen giderilmesi gerektiği çağrısında bulunan Vardan, Türkiye’nin bu konuda kökü bir reforma ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Raporda 152 çözüm teklifi var
MÜSİAD'IN Prof. Dr. Hüner Şencan’a hazırlattığı raporda toplam 152 çözüm teklifi yer alıyor. Raporda, meslekî ve teknik eğitime genel çerçevede bakıldığında Meslekî Eğitim Kanunu’nun değiştirilmesi, bakanlığın örgüt yapısının gözden geçirilmesi, bakanlığa bağlı Meslekî Eğitim Kurulu’nun icra çerçevesinin yeniden belirlenmesi, illerdeki meslekî eğitim kurullarının yeniden yapılandırılması, AB programlarıyla Avrupa Yeterlilik Çerçevesiyle uyumun yanı sıra kurumlar arası koordinasyonun sağlanması ilk atılması gereken adımlar olarak sıralanıyor.
|
Ümit KIZILTEPE
/ İstanbul
27.06.2008
|
|
|
TRT Kürtçe yayına hazır |
TRT’nin aralarında Kürtçe’nin de bulunduğu farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmesine imkân tanıyan kanun yürürlüğe girdi. Kanun, TRT bölge müdürlüklerinin kapatılmasını ve yerine müdürlükler ve haber büroları oluşturulmasını da öngörüyor.
TRT Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. TRT’nin aralarında Kürtçe’nin de bulunduğu farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmesine imkân tanıyan kanun, TRT bölge müdürlüklerinin kapatılmasını ve yerine müdürlükler ve haber büroları oluşturulmasını da öngörüyor. Kanuna göre, TRT, Türkiye sınırları içinde yayın yapan radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme, anlaşma ve protokol yapılabilecek. Bu sözleşme kapsamında TRT; yerel, bölgesel ve ulusal yayın yapan radyo ve televizyonlara haber ve görüntü satabilecek, onlardan da hizmet alabilecek. Uluslar arası radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarıyla anlaşma, sözleşme ve protokollerde ise Başbakan’ın onayı alınacak. TRT, Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde de yayın yapabilecek.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Ortak Akıl Hareketi meydanda |
Yüzlerce Sivil Toplum Kuruluşu’nun bir araya gelmesi ile oluşturulan Ortak Akıl Hareketi, ilk mitingini yarın Malatya’da yapacak. Hareketin ilk mitingine Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Ş.Urfa, Bingöl, Gaziantep, Batman, Yozgat, Nevşehir, Niğde, Adana, Mardin, Kayseri, Erzincan, Osmaniye, Erzurum, Hatay, Mersin, Tokat, Siirt ve Ağrı illerinden katılım olacağını açıklandı.
Malatya’da demokrasi mitingi
300’DEN fazla yakın sivil toplum kuruluşunun bir araya gelmesi ile oluşturulan Ortak Akıl Hareketi, ilk mitingini yarın Malatya’da yapacak. Memur-Sen, Hak-İş, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı, MAZLUMDER başta olmak üzere yüzlerce Sivil Toplum Örgütü “Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformu” oluşturdu. Platform ülkemizin daha katılımcı, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya sahip olması için ülke yönetiminde oluşturulmaya çalışılan “Egemenlikte meşruiyet krizini” aşma yolunda ortak akıl hareketi kampanyasını uygulamaya koydu. Demokrasiye sahip çıkmak için yapılan faaliyetler kapsamında Türkiye’nin 7 bölgesinde miting düzenlenmesi kararlaştırıldı. İlk miting 24 ilin katılımı ile yarın saat 16.00’da Malatya’nın Kernek meydanında yapılacak. Ortak Akıl Hareketi Genel Koordinatörü Ayhan Ogan, özgürlüklerin ve demokrasinin teminatının gerçek bir hukuk devleti olduğunu ifade ederek, yeni ve demokratik bir anayasanın hem hukuk devletinin gerçekleşmesinde hem de özgürlüklerin ve demokratik işleyişin güçlendirilmesinde en önemli ve acil adım olduğunu söyledi. Ogan, “Türkiye’nin sorunlarının çözümü özgürlüklerin genişletilmesiyle, özgürlükler demokrasiyle ve demokrasi ise yeni bir anayasayla sağlanır” dedi.
Ortak Akıl Hareketi, yeni anayasa çalışmalarına toplumun bütün kesimlerinin katılımını sağlamak amacıyla sivil toplum kuruluşları, aydınlar, akademisyenler, medya mensupları, kanaat önderleri ve siyasilerden oluşuyor. Harekete 300’ün üzerinden STK destek veriyor. Ortak Akıl Hareketi’nin ilk mitingine Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Ş. Urfa, Bingöl, Gaziantep, Batman, Yozgat, Nevşehir, Niğde, Adana, Mardin, Kayseri, Erzincan, Osmaniye, Erzurum, Hatay, Mersin, Tokat, Siirt ve Ağrı illerinden katılım olacağını açıklandı.
Memur - Sen Bölge Başkanı Şahin Kayaduman, yarınki mitinge halkı davet ederek, Türkiye’nin küçük hesapların, küçük hedeflerin, küçük ufukların ülkesi olmayacağını belirtti. Kayaduman, “Ağır vebal altındayız. Devletimiz olmazsa olmazımızdır. Türkiye için demokrasi, sadece muasır medeniyet seviyesine ulaşmanın yolu değil, aynı zamanda devletimizin beka şartı olarak da stratejik bir tercihtir. Hiçbir gerekçe bu stratejik tercihin önüne geçemez. Aksi tutum ve uygulamalar vatana ihanettir. Bütün sorumluluk sahiplerine sesleniyoruz aklınızı başınıza alın” dedi.
Kayaduman, ülkenin ortak değerlerine yapılacak tahribatın ülkenin başına gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sözlerine ekledi.
|
/ Malatya
27.06.2008
|
|
|
Irak Erdoğan’ı bekliyor |
IRAK Başbakan Yardımcısı Berham Salih, “Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağdat’a yapacağı ziyareti sabırsızlıkla beklediklerini ve bu ziyaretin iki ülke için çok önemli olacağını” belirtti.
Başbakan Erdoğan’ın bir süredir gündemde olan ziyaretiyle ilgili olarak açıklama yapan Salih, Türkiye-Irak ilişkilerini çok önemsediklerini, bu ilişkilerin iki ülke için çok önemli olduğunu ve ziyaretin bu ilişkilerin geliştirilmesi açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Ziyaretten iki ülke arasındaki siyasi ve iktisadi işbirliğinin geliştirilmesi konusunda çok önemli sonuçlar çıkacağına inandığını belirten Salih şöyle dedi: “Türkiye ile bizi çok önemli çıkarlar bağlıyor. Irak siyaseti, sorunların çözümü için Türkiye ile ciddi bir şekilde çalışmayı ve iki ülkenin çıkarına hizmet edecek ikili ilişkileri ilerletmeyi hedeflemiş durumda. Kısa bir süre önce Türkiye’ye yaptığım ziyaret sırasında Sayın Başbakan Erdoğan ve Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmelerimde bu söylediğim konuları ele aldık” dedi. İki tarafın ortak çıkarlara hizmet edecek ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunda kararlı olduğuna dikkat çeken Salih, Erdoğan’ın ziyaretinin tarihinin belirlendiğini, ancak bu konuda açıklama yapamayacağını söyledi.
|
/ Bağdat
27.06.2008
|
|
|
Sevinmeyi bilmiyoruz |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyon Başkanı Zafer Üskül, “Sevinçlerimizi ve kederlerimizi silâhsız ifade edebilmeyi öğrenecek olgunluğun dışında kalanları da uyarmak görevimiz” dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, başta ‘’maganda kurşunu’’ olmak üzere, gündemindeki konuları görüştü. Komisyon Başkanı, AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül, milletin, sevincini ya da kederini silah sıkarak göstermesinin gereksiz olduğunu vurgulayarak, ‘’sevinçlerimizi ve kederlerimizi silahsız ifade edebilmeyi öğrenecek olgunlukta bir toplumuz. Bu olgunluğun dışında kalanları da uyarmak görevimiz’’ dedi. Açıklamaları sonrasında konuyla ilgili soruları da cevaplayan Üskül, bir gazetecinin, ‘’maganda kurşununu’’ önlemek için ne gibi önlemler alınabileceği yönündeki sorusu üzerine, bu konuda Meclisin ve idarenin yapabileceği hususlar olabileceğini söyledi. Silâh taşımanın belli şartları bulunduğunu dile getiren Üskül, silâh taşımayla ilgili düzenlemelerin gözden geçirilebileceğini belirtti. Zafer Üskül, bu konuda idareye önerecekleri konuları belirlemeye çalışacaklarını kaydetti.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Eski rektöre 9 yıl hapis |
Niğde Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ferhat Ecer, zimmetine para geçirdiği iddiasıyla yargılandığı dâvâda 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.
ESKİ Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferhat Ecer, zimmetine para geçirdiği iddiasıyla yargılandığı dâvâda 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Alınan bilgiye göre, Ecer’in rektörlük yaptığı dönemde maaş promosyonu olarak bankadan aldığı parayı zimmetine geçirdiği iddiasıyla Niğde Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı dâvâ sonuçlandı. Mahkeme heyeti, eski Rektör Ferhat Ecer’e 9 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Ecer’in avukatlarının cezaya itiraz ettikleri ve temyize başvuracakları öğrenildi. Prof. Dr. Ferhat Ecer hakkında, rektörlük görevini yürütürken bir banka ile personel maaş sözleşmesi imzaladığı ve bankadan aldığı 135 bin YTL’yi zimmetine geçirdiği iddiasıyla yaklaşık 2 yıl önce soruşturma açılmıştı. Niğde Sulh Ceza Mahkemesinde görülen dâvâda tutuklanan ve yaklaşık 4 ay cezaevinde kalan Ecer, kefaletle serbest bırakılmıştı. Daha sonra dâvâ, Niğde Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Aralık 2004’te rektörlük görevinden istifa eden Ecer hakkında, 2006 yılında dâvâ açılmış, YÖK Disiplin Kurulu, Ecer’e kamu görevinden çıkarma cezası vermişti.
|
/ Niğde
27.06.2008
|
|
|
AB’de sonuncu olduk |
Türkiye geçen yıl, 42 olarak belirlenen satın alma gücü paritesi kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla hacim endeksi bakımından, AB’ye üye 27 ülke içinde Romanya ve Bulgaristan’ın üzerinde yer aldı.
Satın alma gücünde AB’de sonlardayız
Türkiye geçen yıl, 42 olarak belirlenen satın alma gücü bakımından AB’ye üye 27 ülke içinde
Romanya ve Bulgaristan’ın üzerinde yer aldı.
TÜRKİYE geçen yıl, 42 olarak belirlenen satın alma gücü paritesi (SGP) kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) hacim endeksi bakımından, Avrupa Birliğine (AB) üye 27 ülke içinde Romanya ve Bulgaristan’ın üzerinde yer aldı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), SGP Kişi Başına GSYH 2007 yılı geçici tahminlerini açıkladı. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (EUROSTAT) ve OECD işbirliğiyle yürütülen SGP çalışmalarıyla, uluslar arası karşılaştırmalara yönelik 2007 yılı geçici tahminlerine göre kişi başına GSYH hacim endeksleri verildi. Karşılaştırmalar, 27 Avrupa Birliği ülkesi, 3 aday ülke (Türkiye, Hırvatistan ve Makedonya), 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi (İsviçre, İzlanda ve Norveç) ile 2 Batı Balkan ülkesi (Arnavutluk ve Sırbistan) olmak üzere 35 ülkeyi kapsadı. Karşılaştırmalarda, SGP kullanılarak elde edilen kişi başına reel GSYH değerleri temel alındı. Endeksler, 35 ülke için, Avrupa Birliğine üye 27 ülkenin ortalaması 100 olacak şekilde kişi başına reel GSYH değerlerini ifade etti. AB üyesi 27 ülke arasında, 2007 yılı geçici tahminlerine göre kişi başına GSYH hacim endeksi en yüksek ülke, 276 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 38 ile Bulgaristan oldu. Avrupa’da 35 ülke arasında kişi başına GSYH hacim endeksi en yüksek ülke yine 276 ile Lüksemburg olurken, en düşük ülke ise 22 ile Arnavutluk olarak belirlendi. Böylece Türkiye, 27 AB üyesi içinde, kişi başına GSYH hacim endeksi 42 ile endeksi 41 olan Romanya ve 38 olan Bulgaristan’ın üzerinde yer aldı. AB’ye aday üç ülke arasında ise Türkiye, hacim endeksi 55 olan Hırvatistan’ın altında, 29 olan Makedonya ile iki batı Balkan ülkesi olan Sırbistan ve Arnavutluk’un ise üzerinde yer aldı. Sırbistan’ın hacim endeksi 35 olarak belirlendi.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Başbakanlık: Soru sorma, tedavi et |
BAŞBAKANLIK acil sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin bir genelge yayımladı.
Genelgede, özel veya kamu ayrımı yapılmaksızın bütün sağlık kuruluşlarının acil durumlarda hastaya gereken tıbbî müdahaleleri yapmalarının zorunlu olduğu, tedavi sırasında ‘’masrafların nasıl karşılanacağı’’nın hiçbir şekilde sorgulanmayacağı belirtildi. Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan Başbakanlık genelgesinde, Anayasa’ya göre herkesin, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, devletin de herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla görevli olduğu hatırlatıldı.
Genelgede, bu çerçevede vatandaşların sağlıklı yaşamasını sağlamak amacıyla adil, eşit, ulaşılabilir, etkin ve kaliteli bir sağlık hizmeti sunabilmek için başlatılan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın başarı ile uygulandığı belirtilerek, şöyle denildi: ‘’Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır. Hekim tarafından tıbben acil olarak değerlendirilmeyen olgularda, tıbbi ve hukuki sorumluluk sağlık kuruluşunun uhdesinde kalmak üzere gerekli yönlendirme yapılacaktır. Acil vakalarda, yoğun bakım hizmeti dahil olmak üzere gerekli ilk müdahale yapılarak hastanın stabilizasyonunun sağlanması esastır.
Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır. Hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.”
BELEDİYE BÜTÇESİNE ÖDENEK
Genelgede, şu kurallara uymaları istendi:’’ Acil vakalarda acil sağlık hizmetinden yararlananlardan sosyal güvencesi bulunan kişilerin hizmet bedeli ilgili sosyal güvenlik kurumundan tahsil edilecek ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesinin 7. fıkrası gereğince hastadan ayrıca ücret farkı talep edilmeyecektir. Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan atandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununun 32’inci, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38. ve 60’ıncı, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır.’’
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Polatlı'da susuzluktan satılık köy |
ANKARA'NIN Polatlı ilçesinde, Porsuk Nehri’nden yeterince su alamadıkları, tarım ürünleri kuruduğu gerekçesiyle Sazılar Köyünü satılığa çıran vatandaşlarla, aynı sorunu yaşayan Kıranharmanı köylüleri de yetkililerden yardım bekliyor.
Kıranharmanı Köyü Sulama Birliği Başkanı Mehmet Yavuz, yaptığı açıklamada, Eskişehir Sulama Birliğinin vahşi sulama sistemini kullanmasını eleştirerek, şunları söyledi: ’Bu nedenle benim köyüme kadar Porsuk Nehri’nden su gelmiyor. Vahşi sulama nedeniyle biz ürün alamıyoruz, sulama yapamıyoruz. Tarımsal sulamada kullanabileceğimiz kadar suyun Porsuk Nehri’nden bırakılmasını istiyoruz. Eskişehir’e herhangi bir siyasî baskı uygulamıyoruz. Baraja giren suyu salıvermiyorlar. Burada tarımın yanında doğal hayatı da öldürüyorlar. Ayrıca su geldiğinde de zehir akıyor.’’ Sazılar Köyü Muhtarı Recai Kula ise Eskişehir Sulama Birliğine kayıtlı 160 bin dönüm arazinin, salma suyla sulanması nedeniyle Porsuk Nehri’nin alt kısmında bulunan Sazılar ve Kıranharmanı Köyü arazisine su gelmediğini söyledi. Kula, şöyle dedi: ‘’Geçim kaynağımız çiftçilik. Tarlamıza ektiğimiz soğan, pancar, kavun karpuz sulama yapılmadan yetişmez. Susuzluktan ektiğimiz ürünler kuruyor. Yetkililerin bu sorunumuzu çözmesini bekliyoruz. Köyümüzü satılığa çıkartmıştık; suyu yok diye alıcı çıkmadı.’’
|
/ Polatlı
27.06.2008
|
|
|
Evinin önündeki ağaca çıkan çocuğu vurdu |
KONYA'DA bir kişi kayısı ağacına çıkan çocuğu, korkutmak için ateş ettiği havalı tüfekle yaraladı.
Edinilen bilgiye göre, emekli bir vatandaş olan İlyas K. (59), merkez Karatay ilçesi Emirgazi Mahallesi’ndeki evinin önünde bulunan kayısı ağacına çıkan Kemal Can B’yi (11) görünce sinirlendi. İlyas K’nin korkutmak amacıyla ateşlediği havalı tüfekten çıkan saçmanın vücuduna isabet ettiği Kemal Can B. yaralandı. Konya Numune Hastanesine getirilen çocuk, sırtındaki saçmanın çıkarılmasından sonra taburcu edildi. Gözaltına alınan şüpheli İlyas K, Konya Numune Hastanesine getirilerek sağlık kontrolünden geçirildi. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürdürülüyor.
|
/ Konya
27.06.2008
|
|
|
Sosyal HizmetlerŞenliği düzenlenecek |
İSTANBUL Sosyal Hizmetler Şenliği, bu yıl Karadeniz bölgesindeki illerde bulunan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna (SHÇEK) bağlı çocuk yuvası ve yetiştirme yurtlarında kalan çocukları ağırlayacak.
İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, üç gün sürecek şenlik bu yıl ‘’Nasrettin Hoca’nın 800. doğum yılı’’ temasıyla düzenlenecek. SHÇEK camiasını toplumla buluşturmayı amaçlayan ve Karadeniz Bölgesindeki illerde bulunan çocuk yuvası ve yetiştirme yurtlarında kalan çocuk ve gençlerin bir dizi aktiviteye katılacağı şenlik, 2 Temmuzda Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na yapılacak yürüyüşle başlayacak.
|
/ İstanbul
27.06.2008
|
|
|
Pilotluğa ilk adımı Adana'da atacaklar |
HIZLA gelişen havacılık sektörünün ihtiyacını karşılamak amacıyla faaliyet gösteren ve daha önce sadece Türk öğrencileri kabul eden Adana’da kurulu Tarkim Uçuş Okulu, gelen talep üzerine yabancı öğrencilere de kapısını açtı.
Adana Uluslararası Havalimanı sahasında faaliyet gösteren uçuş okulunun müdürü Yakup Çarkçı, yaptığı açıklamada, 4’ü İstanbul’da olmak üzere Ankara ve Adana’da toplam 6 uçuş okulu bulunduğunu söyledi. Anadolu Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu bünyesinde de uçuş eğitimi verildiğini belirten Çarkçı, bu faaliyetlerin tamamının Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü denetiminde ve Milli Eğitim Bakanlığından alınan özel kurs izni kapsamında sürdürüldüğünü ifade etti. Çarkçı, 1994 yılından bu yana uçuş eğitimi verdiklerini belirterek, ‘’Hızla gelişen havacılık sektörünün pilot ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Bugüne kadar Türkiye’den yaklaşık 150 öğrenci yetiştirdik ve bunların yarısından fazlası özel havayolu şirketlerinde pilotluk yapmaya başladı. Sayının her geçen yıl artacağına inanıyoruz’’ dedi.
|
/ Adana
27.06.2008
|
|
|
Uyuşturucu ‘Toplum Sağlığı’ sorunudur |
SAĞLIK ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SağlıkSen) Genel Başkanı Mahmut Kaçar, uyuşturucu kullanımının sadece bağımlıyı değil, yakın çevresini ve içinde yaşadığı toplumu da etkilediğine dikkat çekerek, uyuşturucu kullanım yaşının düşmesi ve kullanım oranının artması dolayısıyla madde bağımlılığının toplumsal bir sağlık sorunu hâline geldiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, 1987 yılında aldığı bir kararla 26 Haziran tarihini “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak belirlediğini hatırlatan Kaçar, madde kullanımı ve bağımlılığının, ortaya çıkardığı sonuçlar nedeniyle sadece kullanan kişiyi etkilemekle kalmayıp, başta yakın çevresi olmak üzere toplumun bütün kesimlerine yansıyarak önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini ifade etti.
|
Recep Gören
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Öğretmenlerin tatil yapma imkânı yok |
BAĞIMSIZ Eğitimciler Sendikasından yapılan açıklamada, ‘’ekonomik şartları uygun olmayan öğretmen ve memurların okul pansiyonlarında, okul bahçelerinde kurdukları çadırlarda veya sınıfları kiralayarak tatil yaptıkları’’ kaydedildi.
Açıklamada, Millî Eğitim Bakanlığının, gelir sağlamak amacıyla deniz kenarlarında bulunan okullarda böyle bir uygulama yaptığı belirtilerek, 4 kişilik bir ailenin okul bahçesinde kurduğu çadır için bir haftalık 80-120 YTL, sınıflar için 100-150 YTL, pansiyonlara 350-600 YTL arasında ücret ödediği bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ’’Okul pansiyonunu, sınıf ve bahçesini kiraya veren okul idarecileri, Temmuz ayıyla birlikte okullarının neredeyse tam kapasiteyle dolduğunu ve bu durumdan hem kendilerinin hem de öğretmen ve memurların çok memnun kaldıklarını söylüyor. Bu uygulama sayesinde okulların para gerektiren pek çok sorununu çözme olanağı bulduklarını da vurgulayan okul idarecileri tatilcilerden alınan ücretle okulların tadilat giderlerini çözeceklerini söylüyor. Yemeklerini piknik tüplerde pişiren, çadırlarda yatan, okullardaki ortak tuvalet ve banyoları kullanan, taşıma suyla bulaşık ve çamaşırlarını yıkayan öğretmen ve memur aileleri, düşük maaş ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle bütün yılın yorgunluğunu ancak böyle bir yerde tatil yaparak attıklarını, öğretmen maaşlarının ancak bu koşullarda tatil yapmalarına izin verdiğini ifade ediyor.’’
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Pişman oldular, yeni hayata başladılar |
“Etkin Pişmanlık”tan yararlanan 309 terörist, yeni hayatlarına “merhaba” dediler.
Kara ve havadan terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken; bir yandan ise teröristlerin dağdan indirilmesine çalışılıyor. Teröristlerin ikna edilmesi için kimi zaman aileler devreye sokuluyor; kimi zaman da havadan atılan broşürlerle ‘etkin pişmanlık’ konusunda bilgilendirme yapılıyor.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK’nın “Etkin Pişmanlık” başlıklı 221. maddesinden şimdiye kadar güvenlik güçlerine teslim olan teröristlerden 309’u faydalandı. 2008 yılının ilk 6 aylık döneminde “Etkin Pişmanlık”tan 24 terörist yararlanırken; kanun sayesinde teröristler yeni bir hayata ilk adımı attı.
Evine dönen her kişinin kendileri için önemli olduğunu vurgulayan Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, amaçlarını “Bu memlekette herkes yapmış olduğu bir hatanın, eve dönüşüm noktasında fırsat yakalatıp annesinin, babasının, sevdiklerinin yanına evine gelmesidir” sözleriyle özetledi. Terör örgütünün Kuzey Irak’ta bulunan Kandil başta olmak üzere Zap, Hakurk, Hınera, Haftanin, Avaşin, Keleraş ve Metina kamplarından kaçan teröristler güvenlik güçlerine sığınıyor. Haklarında terör örgütü üyesi olmak suçundan 10 yıla kadar hapis istemiyle dâvâ açılan örgüt üyeleri, “Herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin terör örgütünden gönüllü ayrıldıkları” gerekçesiyle serbest kalıyor.
|
/ Diyarbakır
27.06.2008
|
|
|
İmtiyazlı ortaklık teklif bile edilemez |
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye’nin tam üye olan birçok ülkeye nazaran AB’ye daha yakın olduğunu, bu yüzden bazılarının düşündüğü gibi imtiyazlı ortaklığın teklif bile edilemeyeceğini söyledi.
İspanya’nın Barcelona şehrinde “Catalunya Mon”, “Avrupa Akdeniz Enstitüsü” ve “Barcelona Ticaret Odası” tarafından düzenlenen “Türkiye, Katalonya ve Avrupa” konulu panelde konuşan Yakış, “Türkiye aslında AB’ye tam üye olan birçok ülkeye nazaran AB’ye daha yakındır. Bu yüzden bazılarının düşündüğü öncelikli ortaklık Türkiye’ye teklif bile edilemez” dedi.
Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin diğer ülkelere nazaran daha farklı olacağını bildiğini kaydeden Yakış, “Ama biz AB’den iyilik istemiyoruz. Türkiye, AB üyeliğini başaracaktır” diye konuştu. Yakış, AB’nin stratejik ve güvenlik çıkarlarını dikkate aldığında, Kafkasya, Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle sınırları olan Türkiye’nin öneminin bilincine varması gerektiğini ifade etti. AB’ye tam üye olmak için Türkiye’nin gerçekleştirdiği ekonomik, siyasî ve hukukî reform sürecini anlatan Yakış, İspanya ve Katalonya yönetiminin Türkiye’nin AB üyeliğine desteğinin önemli olduğunu kaydetti.
KATALONYA'DAN DESTEK
Panelin açılışında konuşan Katalonya Özerk Yönetimi Başkan Yardımcısı Josep Lluis Carod Rovira da “Türkiye’nin demokratikleşme ve modernleşme yolunda yürüdüğünü” belirterek, “Katalonya, Türkiye’nin AB üyeliğinin AB’ye birlik ve denge sağlayacağını düşünüyor. Ayrıca Müslüman bir ülke olarak Türkiye’deki demokrasi diğer Müslüman ülkeler için de iyi bir örnek olabilir” dedi.
Rovira, Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyinin geçici üyeliğine adaylığını desteklediklerini bildirdi. Türkiye’nin özellikle enerji koridoru üzerinde olduğunu ve yabancı yatırımın gelmesi için yapılan reformları çok önemli bulduğunu kaydeden Rovira, “Katalanlar ve Türkler ortak çıkarlara sahiptir. Türkiye Katalonya’da, Katalonya da Türkiye’de olmak zorundadır” diye konuştu.
NOGALES: UMUTSUZLUK
ORTADAN KALDIRILMALI
İspanya Dışişleri Bakanlığı Batı Avrupa Genel Direktörü Fernando Nogales de, konuşmasında, İrlanda’nın Lizbon Anlaşmasına “hayır” demesinden ve Türkiye’de AKP hakkında kapatma davası açılmasından dolayı her iki tarafta da reform süreçlerinin yavaşladığını savunarak, “Endişe verici bir durum var. Avrupa projesindeki umutsuzluk ve hayal kırıklığı ortadan kaldırılmalıdır” dedi.
Nogales, İspanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen açık bir politikası olduğunu kaydetti. AB dönem başkanlığını devralacak Fransa’ya “tarafsız bir başkanlık yapması” çağrısında bulunan Nogales, “Fransa, AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye’nin üyeliğine karşı girişimlerde bulunmamalıdır. Bunu yaparsa AB içinde sert bir tepki alır ve AB içinde prestij kaybeder” dedi.
ÜYELİKTEN ŞÜPHE YOK
Avrupa Akdeniz Enstitüsü Müdürü Senen Florensa da Türkiye’nin AB üyeliği konusunda, “büyük kararların alındığını ve geri dönmenin imkânsız olduğunu” ifade etti. Florensa, “Bugünün değil yarının Türkiye’sini konuşuyoruz. Reform süreci devam ettiğinde 10-15 yıl içinde Türkiye’nin AB üyesi olacağına şüphem yok” dedi.
Panele katılan Türk iş adamları, Türkiye’nin ekonomik ve ticari imkânlarını anlattı.
|
/ Barcelona
27.06.2008
|
|
|
Aile kurumu ayakta duruyor |
Türkiye’de geçen yıl 638 bin 311 çift evlenirken, 94 bin 219 çift boşandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2007 yılına ilişkin evlenme ve boşanma istatistiklerini yayımladı.
Verilere göre, 2006 yılında 636 bin 121 çift olan evlenenlerin sayısı, geçen yıl binde 9,09 artarak 638 bin 311’e yükseldi. İlk kez evlenen çiftler arasındaki ortalama yaş farkı 3,3 oldu. Ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26,1, kadınlar için 22,8 olarak belirlendi. Bölgesel düzeyde en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı, erkeklerde 26,9, kadınlarda 23,7 ile İstanbul Bölgesi’nde görüldü. En düşük ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 25 ile Orta Anadolu ve Batı Karadeniz Bölgesi, kadınlarda ise 21,5 ile Orta Anadolu Bölgesi’nde kaydedildi. 2006 yılında 93 bin 489 çift boşanırken, bu sayı geçen yıl binde 1,34 artarak 94 bin 219’a yükseldi. Boşanmaların en yüksek olduğu bölge binde 1,85 ile Ege Bölgesi olarak belirlendi. Ege Bölgesi’ni sırasıyla binde 1,79 ile İstanbul ve binde 1,64 ile Batı Anadolu Bölgesi izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu bölgeler ise binde 0.45 ile Kuzeydoğu Anadolu ile Ortadoğu Anadolu Bölgeleri oldu. Boşanmaların yaklaşık yüzde 41,8’i evliliğin ilk beş yılı içinde, yüzde 22,5’i ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde gerçekleşti.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
“TÜSİAD parti kursun” |
DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Anayasa konvansiyonu” teklif ederek, son siyasi tartışmalara katılan TUSİAD’ı parti kurmaya davet etti.
Soylu, beyaz yürüyüş için geldiği Rize’de Tek Gıda-İş Bölge Temsilciliğinde çok sayıda sivil toplum örgütü ile biraraya geldi. Ekonomi konusunda hükümete eleştirilerde bulunan Soylu, AKP’ye açılan kapatma davası ile alevlenen tartışmalara da değindi. Bütün kötülüklerin anasını 1960-1971-1980 darbesi ve 28 Şubat süreci olduğunu kaydeden Soylu, başkaları ile yapılan değil milletle yapılan mukavelenin en güçlü mukavele olduğunu ifade etti. Soylu, “Türkiye’yi uyutuyorlar beyaz yürüyüş Türkiye’yi uyutanları, uyutmaya çalışanları teşhir etme yürüyüşüdür” diye konuştu. TÜSİAD’a “siyaset mühendisliği” eleştirisinde bulunan Soylu, “TÜSİAD bir gün daha durmasın parti kursun milletle çelik çomak gibi oynamasınlar. Yeni bir siyaset mühendisliği üretmek TÜSİAD’a yakışmaz. Bu millet her şeyi görüyor” ” diye konuştu.
|
Faruk Çakır
/ Rize
27.06.2008
|
|
|
Evde maaş ödemesine ücret alınmayacak |
PTT iş yerlerinden maaş alamayacak durumdaki yaşlı ve sakatların, konutlarında maaşlarını alma talepleri herhangi bir ücret alınmadan yerine getirileceği bildirildi.
PTT Genel Müdürlüğünün yazılı açıklamasına göre, Sosyal Güvenlik Kurumu ile imzalanan protokol uyarınca 2 Haziran 2008’den itibaren 2022 sayılı Kanun’a göre aylık alanlara PTT iş yerlerinden ödemelere başlandı. PTT iş yerlerinden maaş alamayacak durumdaki yaşlı ve sakatların konutlarında maaşlarını alma talepleri, herhangi bir ücret alınmadan yerine getirilecek.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Asgarî ücrete yüzde 5 zam |
ASGARÎ ücret, 1 Temmuz’dan itibaren yüzde 5 artışla 16 yaşından büyükler için geçim indirimi dahil net 503,26 YTL’ye yükselecek.
Asgarî Ücret Tespit Komisyonu kararı doğrultusunda, yıl sonuna kadar geçerli olacak asgarî ücrette 1 Temmuz’dan itibaren düzenlenmeye gidilecek. Buna göre, halen 16 yaşından büyük bekâr bir işçi için asgarî geçim indirimi dahil brüt 608,40, net 481,55 YTL olan asgarî ücret, brüt 638,70, net 503,26 YTL’ye yükselecek. Asgarî ücrette yapılan net artış 21,71 YTL olacak. Halen 16 yaşından küçükler için brüt 515,40, net 414,92 YTL olan asgarî ücret, 1 Temmuzdan itibaren brüt 540,60, net 432,97 YTL’ye yükselecek.
|
27.06.2008
|
|
|
Arabanız internete bağlanıyor mu? |
ABD'NİN önde gelen otomobil şirketlerinden Chrysler, 2009 model bütün otomobillerine wi-fi (kablosuz internet) sistemi entegre edecek.
‘’UConnect Web’’ isimli mobil internet erişimi, Chrysler’in önümüzdeki yıl çıkacak bütün modellerinde çalışacak. Böylece otomobil sürücüleri ya da yolcuları, seyahatleri sırasında dizüstü bilgisayarlarından internet erişiminin imkânlarından faydalanabilecekler. Sistem 3G üzerinden çalışıyor ve saniyede 800 kilobit indirme, 200 kilobit yükleme imkânı tanıyor.
|
27.06.2008
|
|
|
Dünyamız çölleşirse yandık |
BM tarafından çevreyle ilgili yapılan çeşitli araştırmalar, dünyada çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan 110 ülke bulunduğunu ortaya koydu.
BM, BM Çevre Programı (UNEP) aracılığıyla çevreye ilişkin çeşitli araştırmalar yaptı. Araştırmaların sonuçlarına göre, dünyanın önemli bir bölümünün çölleşme tehdidi altında olması sebebiyle bir an önce ciddî tedbirler alınması gerekiyor.
Çölleşme, 42 milyar doları bulan yıllık maliyetinin yanı sıra açlık, yoksulluk ve göç ile de insanoğlunu tehdit ediyor.
Merkezi ABD’de bulunan Worldwatch Institue, her yıl toprağın üst tabakasının 24 milyar tonunun kaybedildiğini ileri sürdü.
Araştırmalar, son 20 yıl içinde ABD’deki bütün ekili alanı kaplayacak kadar toprağın kaybolup gittiğini ortaya koydu.
Bu kriz, dünya üzerindeki karaların üçte birinden daha fazlasını kaplayan kurak alanlarda ortaya çıkarken, çölleşme, toprak tabakasının hassas, bitki tabakasının ince ve iklimin son derece sert olduğu bölgelerde kendini hissettiriyor. Çölleşme, toplam kara alanının yüzde 30’una zarar verirken, Afrika’da kurak alanların yüzde 73’ünü kaplayan 1 milyon hektarın üzerinde arazinin orta veya ciddî bir çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirlendi. Asya’da ise bu miktarın 1,4 milyon hektarı bulduğu belirtilen araştırmalarda, şu bilgilere yer verildi: ‘’Fakat bu problem, sadece kalkınmakta olan ülkelere mahsus değildir. Ciddî bir şekilde veya orta derecede çölleşmiş alanların en fazla bulunduğu kıt'a yüzde 74 ile Kuzey Amerika’dır. AB’deki ülkelerin 5 tanesinde çölleşme sorunları mevcuttur. Asya’da en fazla etkilenen bölgeler eski Sovyetler Birliğinde yer almaktadır. Genel olarak bakılırsa çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olan kurak alana sahip 110 ülke olduğu görülür. UNEP çölleşmenin genel maliyetinin yılda 42 milyar dolar olduğunu hesaplamıştır. Sadece Afrika’nın yıllık kaybı 9 milyar dolardır.’’
SİLÂHLI ÇATIŞMALARIN SEBEBİ
Araştırmaların sonuçları, çölleşme dolayısıyla yaşanan manevî kayıpların bedelinin daha ağır ve 1 milyardan fazla insanın hayatının tehlikede olduğunu gösterdi.
Araştırmalarda şunlar kaydedildi: ‘’Uzun vadede 100 milyon kişi, doğup büyüdükleri yerleri terk etmek mecburiyetinde kalabilirler. Toz haline dönüşmekte olan yerleri bugüne kadar kaç kişinin terk edip gittiği bilinmemekle beraber mutlaka milyonları bulmaktadır. Mali ve Burkina Faso’da yaşamakta olanların altıda biri kendi yörelerini terk etmek zorunda kalmışlar ve bunun bir sonucu olarak da şehirlerin çevrelerindeki gecekondular fazlalaşmıştır.
Yağış almayan bölgelerde halen sürmekte olan 10 silâhlı çatışmanın başlamasının sebepleri arasında çölleşme de bulunmaktadır. Çölleşme, Somali gibi yerlerde siyasî dengesizlik, açlık ve toplumun parçalanmasına sebep olduğu gibi insanî yardım ve felâketleri önleme çabası şeklinde büyük miktarda harcamalara yol açmaktadır. Aynı zamanda, küresel ısınma ve biyolojik çeşitliliğin kaybolması gibi çevre koruma sorunlarını da ağırlaştırmaktadır.’’
Kuraklığın çölleşmeyi başlattığı ve daha da kötüleşmesine sebep olduğunu vurgulayan araştırmalarda, yanlış tarım uygulamalarının toprağı tükettiği belirtildi. Araştırmaların sonuçlarında, ‘’Yanlış sulama, tarım yapılan araziyi tuzlu bir halde bırakmakta ve her yıl 500 bin hektarı çölleştirmektedir. Bu miktar her yeni sulamaya açılan alana eşittir’’ denildi.
TÜRKİYE’NİN DURUMU
Çevre ve Orman Bakanlığı Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğünde görevli Şube Müdürü Erdoğan Özevren, Türkiye’nin içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyasının yarı-nemli ya da kurak-kurak iklim rejimi içerisinde yer aldığını hatırlatarak, ülke topraklarının yüzde 86’sının erozyon tehdidi altında olmasının, erozyonu çölleşmenin en önemli sebebi yaptığını vurguladı. Özevren, ‘’İklimsel verilere göre, ülkemizde Iğdır ve Konya ovaları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık ve çölleşmeye en hassas bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki ülkemizde erozyon olması sebebiyle ülke topraklarının tamamına yakını tehdit altındadır’’ dedi.
|
/ Ankara
27.06.2008
|
|
|
Artık oyunlar sokakta değil |
Okulların tatile girmesiyle çocukların ve gençlerin ilgisinin arttığı bilgisayar oyunlarında, en çok aksiyon, futbol, oto yarışı ve strateji türü oyunlar rağbet görüyor.
Önemli bir sektör haline gelen bilgisayar oyunları her geçen gün daha da gelişerek, daha gerçekçi görüntü ve ses özellikleri sunarken, bilgisayarda oyun oynayan kitle de günden güne artıyor. Bu kitlenin ön önemli üyeleri olan gençler ve çocuklar için, okulların tatil olduğu, sıcak yaz ayları bilgisayar oyunlarının en çok oynandığı dönem niteliğinde. Çocukların ve gençlerin en çok rağbet ettiği oyun türü, aksiyon. Bu tür oyunlar arasında en çok ilgi göreni, üç Türk kardeşin Almanya’da kurduğu firmanın oyunu olan, aylarca merakla beklenen ve bugüne kadar çıkmış oyunlar arasında en gerçekçi grafiklere sahip olduğu belirtilen ‘’Crysis’’. Onu, ‘’Call of Duty 4: Modern Warfare’’, ‘’Lego Star Wars II’’, ‘’Assassin’s Creed’’, ‘’Half Life 2: The Orange Box’’ gibi oyunlar takip ediyor.
|
/ Adana
27.06.2008
|
|
|
Ekmek parası için 1600 km |
Mardin’in Kızıltepe ilçesinden 1600 kilometre yol kat ederek, yılın belli döneminde Manisa’ya gelen 8 aile, meşe ormanlarından mangal kömürü üretiyor.
Alınan bilgiye göre, Salihli’de kömür ticareti yapan bir yakınlarının aracılığıyla 5 yıl önce Mardin’in Kızıltepe ilçesinden Manisa’nın Gölmarmara ilçesine bağlı Yeniköy’e gelen aileler, devletten alınan ruhsatla meşe ormanlarından mangal kömürü yaparak ekmek parasını çıkarıyor. Aileler, her yıl Ekim-Haziran arası dönemi Yeniköy yakınlarında kurdukları çadırlarda yaşayarak geçirdikten sonra memleketine dönüyor. Mesleklerinin çok zor ve sağlıksız olduğunu, ancak para kazanacak başka iş bulamadıklarını belirten işçilerden Şeyhmus Gerekli, ‘’Bir ton meşe odunundan 250 kilogram mangal kömürü üretiyoruz. Yüksek dağlardan kestiğimiz odunların birçoğunu sırtımızda taşımak zorunda kalıyoruz. Çünkü oralara ne araba ne de eşek çıkıyor’’ dedi. Bir sezonda bir ailenin 10-15 ton kömür üretebildiğini, şehirlerden toptancıların gelip bunları satın aldığını ifade eden Abdurrahman Çoban, yılın büyük kısmını dağ başında, sosyal hayattan uzak geçirdiklerini söyledi.
|
27.06.2008
|
|
|
Gezi Eki Pdf
|
|
|
|
|
|