Yazar ve Şair Beşir Ayvazoğlu hafta sonu BSF Akademi Gazetecilik öğrencileriyle birlikteydi.
İnsanın hayatını güzelleştirmesi için parayı kullanması gerektiğini belirten Beşir Ayvazoğlu, “insanın öncül görevlerinden birinin yaşadığı ortamı estetik açıdan izlenebilir, seyredebilir kılmasıdır” dedi.
MEDENİYETLERİN NORMLARI VAR
Dünyadaki kültür dönüşümlerinden bahseden ve bunlardan örnekler veren Ayvazoğlu, her kültürün kendi dinamikleriyle var olduğunu, gerçek dinamikleriyle ilişkileri iyi değilse kişinin dışarıdan gelen seslerlere kapılabileceğini ifade etti. Başka kültürlerden ne alınırsa alınsın medeniyetlerin normları olduğunun altını çizen Ayvazoğlu, örnek olarak Osmanlı Medeniyetinin; Bizans Medeniyeti, Hint, Çin, Yakın Doğu, Arap ülkeleri, Sasaniler, Anadolu Lidyası, Sümerler, Batı Avrupa, Mezopotamya gibi birçok medeniyetin kültürünü komplekse kapılmadan aldığını, o medeniyetlere ruh verdiğini, onları dönüştürdüğünü, iç zenginliğin beşiğinde oturttuğunu söyleyerek ve kültürel etkileşiminde ancak böyle olması gerektiğini belirtti.
BİR MEDENİYETİ YENİDEN ŞİFRELEMEK
GEREK
Kendine dönük bir medeniyet yozlaşmış olur diyen Ayvazoğlu, Osmanlı Medeniyetinin içine kapanmasıyla bir çürümenin başladığını, ancak Osmanlı Medeniyetinin yok olmadığını, üstünde oturulduğuna dikkat çekerek dirilişin insanüstü bir çaba ve tekrar şifrelenmeyle hayat bulacağına değindi. Faust’an alıntı yapan Ayvazoğlu; ‘Kütüphaneye kapanıp, dolaşmaktır hayat’, Her kitabın bir pencere bir kapı olduğunu görmeye başladığınızda, dışarıdaki hayatı istemeyebilirsiniz. Bilginin, San'atın, Estetiğin ve felsefenin geleceği yaşamakla paralel bir dünya olduğunu sözlerine ekledi.
OSMAN HAMDİ BEY VE ŞEKER AHMET
PAŞA’NIN RESİM DEKİ FARKLARI
Ayvazoğu, Rum olan ve evlâtlık alınan Osman Hamdi Bey’in ve Şeker Ahmet ile aynı yıllarda hatta aynı hocadan Paris’te resim dersleri aldıklarını, bu eğitimden sonra Osman Hamdi Bey’in tam bir oryantalist olarak döndüğünü ve resimlerinde de bu etkinin oldukça açık bir şekilde belirgin olduğunu ama Şeker Ahmet’in ise figürden kaçındığını tek figürün resmin kendisi olduğunu belirtti. Her ikisinin de batılı oryantalist bir öğretmenden eğitim almalarına rağmen, resim anlayışlarının dinamiklerinde sahip oldukları değerleri yansıttıklarını ifade etti.
BİRDEN FAZLA BATI VAR
Bir tane Batı olmadığına, içinde birçok Avrupa’nın var olduğunu söyleyen Ayvazoğlu, artık kimsenin tabiata bakarak resim yapmadığını, bunun daha çok primitif, dadaizm vb şeylerle şekillendiğini, sadece pozitivizmin çizgisi alınırsa bunun sıkıntı oluşturacağına değindi. Türk aydınlarının oryantalizmin peşinde olduğunu, ancak belki de birçok şeyin yeniden tercüme gerektiğini, Türkiye ye yeni bir elit tabakanın gelmesi gerektiğini, yeni bir entelijans sınıfın doğma ihtiyacına dikkat çekti. Bunun hayatı güzelleştirmek için hayata geçmesi gerektiğini açıkladı.
MEDENİYET İÇİN KAFA BAĞIMSIZLIĞI
LÂZIM
Seminerde, dünyayı güzelleştirmek için çalışmamız gerektiğini belirten Ayvazoğlu’na Yusuf Kaplan bir soruyla cevap verdi; “Bizim sorunumuz belki de var oluşumuz, nasıl var olacağımız” gerçeği dedi. Ayvazoğlu; yüzyıllardır Batılı olduğunu düşünen aydınların çok fazla ileriye gidemediğine, 300 yılda 10 opera ancak çıkarabildiğine, Azerilere baktığınızda dünya çapında önemli insanlar yetiştirdiğini, bunun sebebinin de konservatuarında kendi mûsikisini dışlamamış olmaları olduğunu ifade etti. Bu sürecin bizde böyle gelişmediğini anlatan Ayvazoğlu, bazen kendi değerlerinize de şüpheyle bakmanız gerektiğini, medeniyetin hürriyetle, kafa bağımsızlığıyla olabileceğini söyledi. Hayatlarımızın ciddî bir şekilde atomize olduğunu, artık herkesin yalnızlaştığını açıklayan Ayvazoğlu; dünya için, estetik anlayışı için atmosfer oluşturmanın önemini ifade ederken, bir kahvehanenin bile insan ilişkilerini dengeleyebileceği gerçeği ile seminere son verdi.
|