Almanya’nın İstanbul Başkonsolosu Matthias Ludwig Bogislav Von Kummer, Türk işadamlarını Köln‘e yatırım yapmaya çağırdı. Konuyla ilgili İstanbul’da toplantı düzenleyen Kummer, Köln ve İstanbul’un 10 yıldır ‘kardeş şehir’ olduğunu hatırlattı.
Köln şehrini tanıtmak için Ortaköy’deki Feriye Lokantası’nda bir toplantı gerçekleştiren Başkonsolos Kummer, Köln ve İstanbul’un 10 yıldır ‘kardeş şehir’ olduğunu hatırlattı. Köln ile İstanbul’un ayrıca ‘su dostu’ şehirler olduğuna da dikkat çeken Kummer, Türk işadamlarını Köln’de yatırım yapmaya çağırdı. Toplantıda konuşan diğer konuşmacılar da Köln’ün Türk iş adamları için sunduğu avantajları anlattı. Toplantıyı düzenleyen yetkililer, Yeni Asya’nın sorularını da cevaplandırdı.
Türk - Alman İşverenler Derneği (KRV) Başkanı Dermal Kanal:
Burada Köln tanıtıldı ve Türk iş adamları Köln’de yatırım yapmaya davet edildi. Siz bu davetin nasıl karşılık göreceğini tahmin ediyorsunuz? Türk iş adamları bu çağrıya ne ölçüde cevap verecekler?
Ben bu soruya Türk-Alman İşverenler Derneği Başkanı olarak vereyim. Bizim eyaletimiz Almanya’nın en büyük eyaleti ve en güçlü ekonomisine sahip olan eyalet. Ortalama 20 milyon insan yaşıyor ve bu 20 milyon insanın arasında 26 bin tane Türk girişimci var. Bu 26 bin Türk girişimcisinin tabiî ki bir alt yapısı var ve onlara, Türkiye açısından baktığımız zaman ulaşılabileceğimiz noktalar olarak da görüyorum.
Şimdi biliyorsunuz bugüne kadar hep Almanya’dan yatırımcılar Türkiye’ye gelirdi. Ama artık zaman değişti. Globalleşen bir dünyada artık dünya sınırlarını da aşmanız gerekli. Kendi sınırlarınızı da aşmanız gerekiyor ve bu çerçevede Almanya’ya gelip orada iş imkânı aramak gerekiy or. Aynı zamanda bilgi transferi de gerekiyor. Yani sadece oraya gidip “Aman hemen yarın kapana kısılacağız” şeklinde düşünülmemeli bence. Orada bir süre kalarak oradaki bilgi birikiminden de faydalanmak önemli.
Ama şimdi sorunuza somut cevap vermek için şöyle yaklaşalım: Türkiye’de normal bir iş adamının altında normal bir Mercedes cip olduğunu düşünelim. Bu böyle sıra dışı bir olay değil, hemen her işadamının altında 100-150 bin euroluk arabalar var. Bu 150 bin Euro ile çok rahat bir şekilde iki sene Köln’de bir ofis açıp bir elemanı yerleştirip orada hem sektörü, hem işin inceliklerini öğrenmek mümkün. Ama bu maalesef yapılmıyor. Sonuçta tabiî insanların araçlara da ihtiyaçları var, ama abartmamak da lâzım. Bunu, sadece somut bir örnek olsun diye söylüyorum.
Yani yatırım yapmak pahalı birşey değil demek istiyorsunuz?
Evet yatırım yapmak pahalı birşey değil ve çok artı değerleri olan bir şey. Çünkü yatırım deyince akla hemen fabrika kurmak gelmesin. Çok küçük başlamak gerekiyor. Sonuçta milyonlarla başlamıyor bu işler. Büyük bir banka olabilirsiniz büyük bir fabrika olabilirsiniz, ama küçük bir imalathane de olabilirsiniz. Almanya’ya sonuçta ekonominin dünya merkezlerinden bir tanesi. Çok köklü şirketleri var. Büyük bir bilgi birikimine sahip. Başka bir örneği de meselâ buradan ürünlerinizi alıp Almanya üzerinde Rusya piyasasına, Uzakdoğu piyasasına, Ortaasya piyasasına da satmak mümkün. Çünkü “Made in Germany” yani Almanya yapımı markası diye birşey de kullanabilirsiniz Almanya’daki merkeziniz üzerinden. Oradaki adresiniz üzerinden. Bu çerçeveye de dikkat etmek lâzım.
Köln şehri fahri elçisi, yayıncı Hayati Önel:
Bu çağrıya Türk işadamlarının nasıl cevap vermesini bekliyorsunuz?
Biz Köln’ün reklâmını yapmak istiyoruz, Köln’ü tanıtmak için çalışıyoruz. Şimdi bakın, enteresan bir misal vereyim: Almanya’da son dönemlerde çok enteresan gelişmeler var. Bazı tedirginlikler yaşanıyor. Türklerin kaldığı bazı evler kundaklanıyor vs. Biraz yabancı düşmanlığının artması var. Ama bunun yanında, Köln’ün çok güzel bir yapısı var, yabancılara bakışı çok sıcak. Önyargısız bakıyorlar.
Şu anda Köln’de büyük bir cami yapma projesi var. Başlangıçlarda aşırı sağın tepkisi/reaksiyonu vardı. Ama yavaş yavaş bu dağıldı. Köln’de bu tolerans çerçevesinde 25 milyon avroluk bir yatırımla Almanya’nın en güzel, en modern ve bizlere lâyık bir camii DİTİP öncülüğünde yapacağız.
Köln’ün nüfusunun yüzde 10’u Türk. Diğer Müslümanlarla birllikte bu nisbet yüzde 14’e çıkıyor. Dolayısıyla bu durumu anlatıp, “Bütün Müslümanlara lâyık bir cami yapalım, bu gerekli” dediğinizde Köln’teki tepkiler sona eriyor. Almanların da gelip görebileceği bir cami yapılacak. Önyargıları kaldırmak açısından böyle bir caminin gerekli olduğunu anlattık.
İçlerinde hafif bir şüpheleri olmakla birlikte bu projeye artık destek veriyorlar. Bunu şunun için anlattım: Hakikaten Köln’dekiler toleranslı. Seneler evvel Köln Belediyesi bir afiş astı ve Köln halkının 500 önce hepsinin yabancı olduğunu, hatırlatı. Bundan maksat, tek başına ‘yabancı’ olmakla bir kişinin kötü olmayacağıydı. Köln diğer şehirlere göre daha hoşgörülüdür, avantajlı bir şehirdir. Bir de şöyle değerlendirebiliriz: Almanların başşehri Berlin. Fakat bizim, Almanya’daki Türklerin başşehri Köln’dür. Her derneğin merkezi Köln’de, bunu da unutmamak lâzım.
Peki kimler yatırım yapabilir Köln’de?
Biz ne istiyoruz? Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesini istiyoruz. Nasıl gelir? Güven ortamı oluşursa gelir. Büyük holdingler istedikleri yere gider, yatırım yapar, başaramazsa geri döner. Kaybı da onları etkilemez. Benim üzerinde durmak istediğim orta ölçekli şirketler. Almanya’da bu imkân var. Almanya üzerinde Türk şirketleri dünyaya açılabilir. “Made in Germany” markasını bu şekilde kullanabilirler.
Bunu nasıl yapalım? Gidelim oraya, orada bir şubemizi açalım, üretimi burada yapabiliriz, problem değil. Avrupa’ya açılalım... Oradaki orta ölçekli şirketlerle dost olalım. Güven ortamı sağlayalım, sonra da kollarına girelim ve onları yine Türkiye’ye getirelim... Yani benim asıl düşüncem bu ki, biz oraya gidip dostlar edinip güven ortamı sağlayabilirsek sermayeyi buraya daha kolay çekebiliriz.
Köln Belediyesi Ekonomi Bölümü Encümeni Dr. Norbert Walter-Borjans:
Türkiye’yi gördüm, önyargım yıkıldı
Türk iş adamlarını yatırım yapması için Köln’e
çağırıyorsunuz. Türk iş adamları niçin Köln’e gelsinler?
Öncelikle Köln büyük bir alıcı pazarı sunmaktadır. Aynı zamanda Avrupa’nın merkezinde ve Türklerin bulunduğu bir pazar. İki taraf da bu avantajlardan faydalanabilir. Türk şirketleri Köln’e geldiklerinde Almanya’nın sunduğu TÜV/Marka avantajından faydalanabilirler. Ayrıca kültürler birbiriyle kaynaşır. Alman iş dünyası biraz daha bürokrat, Türk işadamları daha açık, serbest. Bu kaynaşmadan iki taraf da faydalanır. Meselâ, Danimarkalı bir şirket, Köln içindeki bir fabrikasını taşımak istedi ve yine Köln’ün başka bir semtine taşındı. Köln’ün dışına çıkmadı, çünkü “Made in Germany” markası kullanmak istediğinden böyle yaptı... Ayrıca kalifiye eleman avantajı da var.
Türkiye’nin AB üyeliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyorum. Yurt dışından bakınca, Türkiye’nin Batısının kalkınmış olduğu ve Doğusunun çok geri olduğu kanaati hakim. Bu defa Gaziantep ve Adana’ya da gittim ve bu kanaatin yanlış olduğunu bizzat gördüm. Oralar da kalkınmış, sanayi şehirleri haline gelmiş. Bu şekilde önyargım yıkılmış oldu.
|