|
|
|
301 nihayet Mecliste |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türk Ceza Kanununun 301. maddesinde değişiklik öngören kanun teklifini, kanun yapma tekniğine aykırı olmadığını düşünerek, dün sabah itibariyle TBMM Adalet Komisyonuna havale ettiğini söyledi.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesinde değişiklik öngören kanun teklifini, kanun yapma tekniğine aykırı olmadığını düşünerek, dün sabah TBMM Adalet Komisyonuna havale ettiğini söyledi.
Toptan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, geçen hafta TBMM Başkanlığına sunulan, TCK’nın 301. maddesinde değişiklik öngören kanun teklifinin, geçen hafta TBMM Başkanlığına sunulduğunu belirtti. Toptan, şunları söyledi:
‘’Bildiğiniz gibi TBMM Başkanlığına sunulan kanun tasarı ya da teklifleri önce TBMM Kanunlar Dairesi Başkanlığı tarafından teknik bir incelemeye tabi tutulmakta ve yasa yapma tekniğine aykırı bir husus tesbit edilmediyse Sayın Başkan aracılığıyla, bu teklif ya da tasarı, ilgili komisyon ya da komisyonlara havale edilmektedir. Söz konusu kanun teklifi de bu süreçten geçmiş ve kanunlar dairemiz teknik bir inceleme yaparak bazı noktalarda, düşüncelerini rapor haline getirmek suretiyle Sayın Başkanvekili Güldal Mumcu’ya sunmuştur. Sayın Mumcu, bilinen nedenlerle ve tamamen kendi takdirine taallül eden bir düşünceyle, benim gelip bu kararı vermemi istemiş ve o nedenle kanun teklifini ilgili komisyona havale etmemiştir. Yaptığımız incelemede kanun teklifinin, kanun yapma tekniğine aykırı olmadığını o nedenle de görüşülmesinin mümkün olduğunu düşünerek, bu (dün) sabah ilgili komisyon olan Adalet Komisyonuna havale ettim. Bundan sonraki süreçte Adalet Komisyonu, konuyla ilgili çalışma yapacak ve herkesi dinledikten sonra, bütün tartışmaları gerçekleştirdikten sonra hazırladığı raporu TBMM Genel Kuruluna verecek, Genel Kurul da son kararı vermek suretiyle, TCK’nın uzun zamandan beri tartışılan bu maddesiyle ilgili görüşünü tesbit etmiş olacaktır.’’
“KOVUŞTURMA AÇMA İZNİ ADALET
BAKANLIĞINDA OLSUN”
Gazetecilerin soruların da cevaplandıran Toptan, ‘’Değişiklik teklifinde, kovuşturma açma izninin cumhurbaşkanına bırakılmasına’’ ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine teklife göre, iznin, kovuşturma açıldıktan sonra söz konusu olduğunu söyledi. TBMM Başkanı Toptan, kovuşturma açıldıktan sonra dosyayla ilgili karar verebilmenin, çok ciddî bir cezaî incelemeyi gerektirdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’O nedenle şahsî kanaatim odur ki böyle bir organla donatılmamış cumhurbaşkanlığı makamı, kovuşturma aşamasında böyle bir yetkilendirmeyle donatılması, cumhurbaşkanlığı makamını çok zor durumda bırakabilir. Bu nedenle, bana göre, eskiden olduğu gibi Adalet Bakanlığının iznini aramak, en doğru yaklaşımdır. Çünkü Adalet Bakanlığının elinde, konuyla ilgili çok sayıda uzman, bakanı bilgilendirecek çok sayıda imkân vardır.’’
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
İlk ve ortaokullarla kamudaki yasak |
AKP'nin kapatılmaktan kurtulmak için anayasaya “Devlet memurları, kamu kurumu yöneticileri dinsel simge kullanamaz" ve "İlk ve ortaöğretimde dinsel simge sayılan kıyafetler giyilemez” gibi maddeler koymayı düşündüğüne dair haberler kamuoyunda endişe ve tepkiyle karşılandı. “Laiklik hassasiyeti taşıyan kesimlerdeki kaygıları giderme” adına gündeme getirilen söz konusu düzenlemelerin gerçekleşmesi halinde, yasal dayanağı olmayan yasağın ilk ve ortaöğretim okullarıyla kamu kurumlarında ilk kez anayasal zeminde kalıcı hale getirilmiş olacağı belirtiliyor.
Edinilen bilgiye göre, AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu’ndaki “laiklik vurgusu”nun sırrı çözüldü! Kapatma dâvâsının ardından önce parti kapatmayı engelleyecek anayasal değişiklikler üzerinde odaklanan, ama “Bu, etik ve meşru olmaz” eleştirileri üzerine rotayı Avrupa Birliği’ne çevirip demokratikleşme paketi hazırlığına girişen AKP, “Laiklik hassasiyeti taşıyan kesimlerdeki kaygıları giderme” adına yeni düzenlemeleri gündemine aldı.
AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısından sonra Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın “Kaygıları giderecek adımlar atılacak” sözleriyle ipucunu verdiği düzenlemenin “Devlet memurları, kamu kurumu yöneticileri dinsel simge kullanamaz” ve “İlk ve ortaöğretimde dinsel simge sayılan kıyafetler giyilemez” gibi maddeler olduğu belirtiliyor.
Üyelerinin “Kamuda ve ortaöğretimde de başörtüsü serbest olmalı” açıklamaları sebebiyle sert eleştirilerle karşılaşan AKP, böylece partisine yönelik kapatma dâvâsına sebep olan kaygılara karşı laiklik güvencesi getirmiş olacak. AKP’nin üzerinde çalıştığı bu düzenlemeleri de içeren paketin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın onayından geçmesinin ardından muhalefet partilerine de uzlaşma için götürülmesi bekleniyor. Görüşmelerden sonuç alınması halinde paket yasalaştırılacak; uzlaşma çıkmazsa AKP yeniden bir durum değerlendirmesi yapacak. Yola devam mı tamam mı bu değerlendirmenin ardından netlik kazanacak.
“Laiklik hassasiyeti taşıyan kesimlerdeki kaygıları giderme” adına gündeme getirilen söz konusu düzenlemelerin gerçekleşmesi halinde, yasal dayanağı olmayan yasağın ilk ve ortaöğretim okullarıyla kamu kurumlarında ilk kez anayasal zeminde kalıcı hale getirileceği belirtiliyor. Başörtüsü yasağını kalıcı hale getirecek düzenlemeler kamuoyunda endişe ve tepkiyle karşılandı. Başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakma iddiasıyla başlatılan girişimin sonuçsuz kalma ihtimalinin iyice güçlendiği bir ortamda, yasağın diğer alanlarda AKP eliyle kalıcılaştırılması halinde, iktidar partisinin millet karşısında böyle bir vebali kolay kolay taşıyamayacağı vurgulanıyor.
MKYK'DA KARAR VERİLDİ
Kapatma davasının ardından izlenecek yol haritasını belirlemek üzere toplanan AKP MKYK’da çok sert tartışmalarla ilerleyen süreçte tansiyonun düşürülmesi, demokratikleşme konusunda adımların atılması, bunun için de muhalefetle uzlaşma aranması kararlaştırılmıştı. Ortak payda arayışı MKYK’da ayrıca sürpriz bir şekilde “laiklik” vurgusu yapılmış, toplantının ardından açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Fırat da “Bu süreç hepimiz için bir özgürlük ve sosyal barış güvencesi olan laiklik ilkesini ortak paydamız olarak siyasi rekabetin üzerinde tutmak için de önemli bir fırsat oluşturmaktadır” diye konuşmuştu. MKYK’dan kulislere “toplumda oluşan laiklikle ilgili kaygıların giderilmesi yönünde gereken düzenlemeler yapılması, bu kapsamda muhalefetle görüşmelerde ortak payda belirlenmesinin de kararlaştırıldığı” haberi yansımıştı.
|
15.04.2008
|
|
|
Soylu: Türkiye, AB ve kriterlerine muhtaç |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin, AB'ye ve kriterlerine muhtaç olduğunu belirterek, "AB'Den şaşmamız mümkün değil" dedi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin, AB’ye ve kriterlerine muhtaç olduğunu söyledi.
Soylu, Eskişehir’de düzenlediği basın toplantısının ardından Gar Düğün Salonu’nda partililerle bir araya geldi. Süleyman Soylu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin DP’ye ihtiyacı olduğunu ifade ederek, DP’yi Türk halkıyla buluşturmak için ‘’Beyaz Yürüyüş’’e başladıklarını kaydetti. Söz konusu yürüyüş kapsamında Çanakkale, Bursa, Bilecik ve Kütahya’yı ziyaret ettiklerini ifade eden Soylu, şöyle konuştu: ‘’Gittiğimiz her yerde halka yemin ettik; Türkiye’yi bu iktidardan, ana muhalefetten ve kavga ticareti yapan idarecilerden kurtarmaya yemin ettik. Baykal ve Erdoğan, fakirin, fukaranın, işçinin, memurun, yetimin elinde avucunda ne varsa kapkaç yaparak alıyor.’’
Soylu, daha sonra Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinde esnaf ziyaretlerinde bulunup, partililerle toplantı yaptı.
Eskişehir’de de esnaf ziyaretlerinde bulunan Soylu, bir otelde sivil toplum örgütü temsilcileriyle buluştu. Soylu, burada yaptığı konuşmada da 1980’den sonra siyasî yol arama içine düşen merkez sağın halktan koptuğunu belirterek, merkez sağı toparlamak için yeni bir organizasyona ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Türkiye’nin fırsatları iyi anlaması, tehditleri iyi algılaması gerektiğini ifade eden Soylu, şöyle devam etti:
‘’Türkiye, AB’ye ve kriterlerine muhtaçtır. AB’den şaşmamız mümkün değil. AB’de kişiyi baz alan yaklaşım var. Türkiye 5 yıldır kemoterapi tedavisi gören hasta gibi. Ekonomimiz 2002’den beri otomatik pilotta. Büyük bir ekonomik dalgalanma olmadığı için bugüne kadar otomatik pilotla devam ettik. Türkiye’de siyasî kriz kapıdadır. Bu krizden, ancak erken seçimle kurtuluruz. Bu da demokrasinin gereğidir.’’
|
/ ESKİŞEHİR
15.04.2008
|
|
|
Bosna-Hersek’te ezanlar susmasın |
Yıllarca ülkelerindeki ezanlar susmasın diye mücadele eden ve bu uğurda binlerce şehit veren Boşnaklar şimdi camilerini ayakta tutmak ve ezanları susturmamak için yardım bekliyor.
Yıllar süren savaştan sonra şimdi de dinî ve millî kültürün korunması mücadelesi veren Boşnaklar, Sırp nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki camilere imam göndermekte zorluk çekiyorlar. Boşnakların bu konudaki yardım talebine ise Türkiye olumlu cevap verdi. Gorajde Bölgesi’ndeki 6 caminin imamının maaşlarının Türkiye’den gönderileceği bildirildi. 1992-1995 yılları arasında yaşadığı savaş ve katliâmlarla yorgun düşen Bosnalılar, şimdi de dinî ve kültürel kimliklerini korumanın mücadelesini veriyorlar. Etrafı Sırbistan, Karadağ ve Hırvatistan gibi Hıristiyan ülkelerle çevrili olan Bosna-Hersek’te özellikle Sırpların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde millî ve dinî kimliğin korunması büyük bir önem taşıyor.
6 İMAMIN MAAŞI TÜRKİYE’DEN
İHH İnsanî Yardım Vakfı da, Bosna’daki kültürel dejenerasyonun önüne geçmek için maddî yetersizlikler sebebiyle imamı olmayan 6 camiye yardım elini uzattı. İHH, Gorajde’de bulunan Caynice, Foca, Rogatica, Rudo, Visegrad ve Zepa bölgesinde 6 camide görev alacak olan imamların maaşını karşılamayı üstlendi. Her ay bir imama 500 Euro olmak üzere 6 imama yıllık toplam 36 bin Euro maaş ödenmesi planlanıyor. Gorajde bölgesi Bosna’nın en fakir bölgelerinden. Halkın ve İslâm Birliği Meclisleri’nin maddî imkânsızlıkları sebebiyle imamların maaşları verilemiyordu. 6 caminin imamsız kalması, Sırpların yoğun olarak yaşadığı bölgede kültürel asimilasyonu da beraberinde getiriyor. Bu bölgedeki camilerin din adamı boşluğunun tamamlanmasıyla fakir halkın yaşadığı önemli bir sıkıntı daha giderildi.
GORAJDE MÜFTÜSÜNDEN TÜRKİYE’YE TEŞEKKÜR
Camilerin din adamı ihtiyacını karşılanması karşısında memnuniyetini dile getiren Gorajde Müftüsü Hamed Efendic, “Aliya İzzetbegoviç ve Boşnak halkı bu topraklarda ezanların susmaması için mücadele etti. Bunun için yüz binlerce insanımızı kaybettik. Şimdi ise kültürel olarak var olmanın mücadelesini veriyoruz. Dört bir yanımız Hıristiyan ülkelerde çevrili. Biz camilerimizde okullarımızda verdiğimiz eğitimle millî ve manevî değerlerimizi daima canlı tutmaya çalışıyoruz. Bu noktada İHH’nin 6 camimizde görev alacak olan imamların maaşlarını üstlenmesini çok önemsiyoruz. Allah razı olsun. Bizi önemli bir sıkıntıdan kurtardılar. Eğer bu camiler imamsız kalsaydı İslâmî çalışmalarımız zarar görecekti” şeklinde konuştu.
|
UMUT YAVUZ
/ İSTANBUL
15.04.2008
|
|
|
YÖK Genel Kurulu, yarın toplanıyor |
YÖK Genel Kurulu, yarın YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında toplanacak.
YÖK’te gerçekleştirilecek toplantıda, boş bulunan Yürütme Kurulu üyeliğine seçim yapılacak. Genel Kurul’un 31 Mart 2008 tarihinde gerçekleştirilen toplantısında Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu’nun Yürütme Kurulu üyeliğine seçildiği bildirilmiş, ancak Yüzbaşıoğlu bu görevi kabul etmediğini duyurmuştu. Toplantıda ‘’Dekan ve Diğer Adayları Değerlendirme Komisyonu’’, ‘’Eğitim Komisyonu’’ ve ‘’Mevzuat Komisyonu’’ tarafından hazırlanan raporlar ele alınacak. Ayrıca, 3 vakıf da kurmak istedikleri üniversitelerle ilgili sunum yapacak.
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
AÜ’de 7 kişi tutuklandı |
Akdeniz Üniversitesi’ndeki olaylarda tabancayla ateş ederken görüntülenen Ömer U’nun da aralarında bulunduğu 7 kişi daha tutuklandı.
Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki sorgularının ardından Adliye’ye getirilen Ömer U. ve Çağrı B, öğrenciler Muzaffer Ç, Suat D, Cem Y, Ümit Ç ve Hasan A. Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’a yaklaşık 6 saat ifade verdi. Savcılık sorgularının ardından tutuklanmaları talebiyle Nöbetçi Mahkeme’ye sevk edilen söz konusu zanlılar tutuklanarak Antalya Cezaevi’ne gönderildi. Tutuklanan öğrencilerin avukatı Nusret Gürgöz karara itiraz edeceklerini belirtti. Avukat Gürgöz, Ömer U’nun öğrenciler arasındaki kavga sırasında ‘’öldürmek değil, korkutmak için ateş ettiğini söylediğini’’ bildirdi. Olaylarla ilgili daha önce 6 kişi tutuklanmış, 6 kişi de adlî kontrol altında tutulmak kaydıyla salıverilmişti.
|
Müşerref Aksoy
/ ANTALYA
15.04.2008
|
|
|
Selçuk, kalp ameliyatı oldu |
Geçirdiği kalp spazmı ve pnömoni sonucu kaldırıldığı hastanede ileri derecede koroner yetmezlik teşhisi konulan Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk kalp ameliyatı oldu.
Edinilen bilgiye göre, Vehbi Koç Vakfı (VKV) Amerikan Hastanesi’nde bir süredir tedavisi süren Selçuk’un saat 07.30’da başlayan ameliyatı Doç. Dr. Atıf Akçevin ve ekibi tarafından gerçekleştirildi. Bu arada, İstanbul Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen patlayıcılara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunduğu Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinden idrar yollarındaki sancı sebebiyle hastaneye kaldırılan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün sağlık durumunun, önceki güne göre daha iyi olduğu bildirildi.
|
/ İSTANBUL-KOCAELİ
15.04.2008
|
|
|
Cenaze dönüşü kaza: 10 kişi yaralandı |
Düzce TEM otoyolunda, Giresun’daki bir yakınlarının cenazesinden dönen ailenin bulunduğu minibüsün devrilmesi sonucu 10 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Ankara yönünden İstanbul istikametine giden Yılmaz Nur idaresindeki 34 AT 0939 plakalı minibüs, TEM otoyolunun Düzce gişelerine 3 kilometre kala devrildi. Bir süre otoyolda sürüklenen minibüs, yol ortasında ters döndü. Kazada, aynı aileden Yılmaz Nur, Arzu Çilesiz, Birol Cebeci, Fatma Cebeci, Füsun Cebeci, Murat Cebeci, Kıymet Kırlak, Firdes Tural, Kazım Kıran ve Sevgi Nur, yaralandı. Yaralılar, 112 Acil Servis ambulanslarıyla Düzce Atatürk Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Minibüste bulunan 1 yaşındaki Yağmur Cebeci ise kazadan yara almadan kurtuldu.
|
/ DÜZCE
15.04.2008
|
|
|
Avrupa Konseyi hükümetleri uyaracak |
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi çAvrupa’daki Müslüman topluluklarla kökten dinci radikallerin birbirlerine karıştırılmaması için hükümetlerden gerekli önlemleri almasını isteyecek.
AKPM ilkbahar dönemi genel kurul toplantıları, dün Strasbourg’da başladı. Genel kurulun bugünkü oturumunda, Portekizli parlamenter Joao Bosco Mota Amaral tarafından hazırlanan, “Aşırı uçlar karşısında Avrupa’daki Müslüman topluluklar” konulu rapor ve buna bağlı tavsiye karar tasarısı tartışılarak oylanacak. “İslam’ın Avrupa’daki ikinci büyük din olduğu” hatırlatılan raporda, “Avrupa’da dini inanç olarak milyonlarca kişinin barışçıl bir biçimde ibadetini yerine getirdiği İslam ile insan haklarına ve demokratik değerlere ters düşen aşırı uçların köktendinci İslam ideolojisi arasına kesin bir çizgi çekilmesi gerektiği” vurgulanıyor. Raporda, Avrupalı hükümetlerin, aşırı uçların suiistimallerinin önüne geçebilmek için, ayırımcılık ve İslam karşıtlığı gibi konularda daha etkin bir mücadele içine girmesi ve göçmenlerin siyasi ve diğer konulardaki entegrasyonuna büyük önem vermesi çağrısında bulunuluyor.
|
/ STRASBOURG
15.04.2008
|
|
|
Dink ailesi dosyaların birleştirilmesini istedi |
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürüldüğü dönemde Trabzon’da görevli Albay Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu 10 asker hakkında Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmesi istendi.
Dink ailesinin avukatları Fethiye Çetin, Bahri Bayram Belen ve Ergin Cinmen Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek, 18 sayfadan oluşan dilekçeyi Hrant Dink cinayeti soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı’na verdi. Cinmen, adliye çıkışında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Trabzon Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyasıyla birleşmesi gerektiğini söyledi. Cinmen, ‘’Taleplerimizi bu şekilde hem buraya, hem de Trabzon Savcılığı’na verdik’’ diye konuştu.
|
/ İSTANBUL
15.04.2008
|
|
|
Çocuklar istismar ediliyor |
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Figen Şahin, Türkiye’deki çocukların büyük çoğunluğunun anne ve babaları tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak duygusal istismara maruz kaldığını söyledi.
Şahin, yaptığı açıklamada, eğitim düzeyi, ekonomik ve sosyal durumu fark etmeksizin bir çok ailede çocukların duygusal açıdan istismar edildiğini, bunun aşağılama, acındırma ve tehdit şeklinde yapıldığını dile getirdi.
‘’Böyle yaparsan seni sevmem’’, ‘’Yemeğini yemezsen başkasının annesi olurum’’, ‘’Senin yüzünden öleceğim’’, ‘’Annesiz kal da gör’’ gibi cümlelerin, çocuğu en az fiziksel şiddet kadar örselediğine dikkati çeken Şahin, bu tür ifadeleri kullanmaktan kaçınılması gerektiğini belirtti. Şahin, bu ifadeler yerine ‘’Yaramazlık yaparsan üzülürüm’’, ‘’Bu, sana zarar verebilir’’, ‘’Bu, şu sebeplerden dolayı uygun bir davranış biçimi değil’’ gibi çocuğun yaşına göre anlayabileceği ifadelerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Ailelerin eğitim seviyesi düştükçe, duygusal istismar şeklinin aşağılama ve tehdite dönüşebildiğini dile getiren Şahin, ‘’Kafasız’’, ‘’Hiç bir şeyi anlamıyorsun’’, ‘’Senin kafan bunlara çalışmaz zaten’’, ‘’Baban senin hakkından gelir’’ gibi çocuğu aşağılayan ve tehdit eden cümlelerin, çocukta özgüven kaybına sebep olabileceğini belirtti.
Şahin, çocukların birbirleriyle kıyaslanmaması gerektiğini her çocuğun gelişim aşamalarının farklı olduğunu ifade ederek, ‘’Bak, komşunun kızı sınıf birincisi’’, ‘’Arkadaşın, giydiğini ne güzel yakıştırıyor’’ gibi cümlelerin çocuğun ruh dengesini bozduğunu söyledi. Bir çocuğun sağlıklı ruh gelişimi için, öncelikle anne ve babasının kendisini koşulsuz sevdiğine inanması gerektiğini vurgulayan Şahin, ‘’Çocuğunuz, ne yaparsa yapsın anne ve babasının her zaman onun yanında olacağından ve kendisini hiçbir koşulda sevmekten vazgeçmeyeceğinden emin olmalıdır. Kendisinin, ailesi için değerli ve özel olduğunu hissetmelidir’’ dedi.
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
Sigara yasağında hoşgörü yok |
İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, 19 Mayıs 2008’de yürürlüğe girecek olan kapalı alanlarda sigara içme yasağıyla ilgili yönetmeliğin uygulamasında hoşgörülü olmayacaklarını açıkladı.
Başta kamu kurumları olmak üzere özel sektörde müsamaha gösterilmeden yasağın uygulanacağını belirten Vali Kıraç, “Terörün 1984’ten bu yana ülkemizde hayatını kaybettirdiği insan sayısı 35 bin civarındadır. 5-6 bin civarında şehit verdik. Bunun yanında sigaradan her yıl 100 bin kişi ölüyor, görmüyoruz. 17 bin kişi pasif içicilikten ölüyor. Dolayısıyla kanunun uygulanması, insanî ve vicdanî sorumluluğumuzun yanı sıra ülke severliğimizin de göstergesidir. Bu konuda hiç kimsenin lâkayt kalmaması lâzım. İdareci, gördüğü hataya kayıtsız kalmayan kişidir. Müdahale edeceksiniz. Bunu ülkemiz ve çocuklarımız adına istiyoruz.” dedi.
|
/ İZMİR
15.04.2008
|
|
|
Üniversiteliler Bediüzzaman’ı andı |
Vefatının 48. senesinde Bediüzzaman Hz. Anma programları kapsamında Konya da bir program gerçekleşti. Üniversite öğrencilerinin hazırladıkları program oldukça ilgi gördü.
Programda mini tiyatro ilâhi korosu, şiirler ve slayt gösterileri yer aldı. Salonun bir diğer bölümünde de Yeni Asya Neşriyat’ın ki-tapları sergilendi. Açılış konuşmasını yapan Nurenda Akıncı, “Risâle-i Nur hizmetinin çekirdeğini oluşturan o ilk zamanlarda yaşamış zorlu dâvânın hadimlerini şükranla minnetle şimdi yâd ediyoruz, rahmetle anı-yoruz” dedi. Konuşmanın ardından Nurdan Damla’nın kaleme aldığı Hakikat Sevdalıları ve Sevda Çekirdeği adlı mini tiyatrolar ilgiyle izlendi. Ayrıca programda Zübeyir Gündüzalp’ten bir mektup ve Hasan Feyzi’nin şiirleri okundu. Program sonunda emeği geçen Ayşenur Yılmaz Ve Şule Daniyar’a da çiçek takdim edildi.
|
Nuriye Turgut
/ KONYA
15.04.2008
|
|
|
Kocaeli halkı özgürlük için yürüyecek |
MAZLUMDER Kocaeli Şubesi öncülüğünde 19 Nisan Cumartesi günü başörtüsüne özgürlük yürüyüşü gerçekleştirileceği belirtildi.
Dernekten yapılan açıklamada “Başörtüsü konusundaki insan hakları ihlâlini ortadan kaldırıp, herkesin kişisel tercihine göre giyim hakkını kazanması için sürdürdüğümüz direnişin 3. yılı bitti 4. yılına giriyoruz. İzmit’teki özgürlük meydanında “kişisel tercihlerde tam özgürlük için” 156 haftadır, yaz , kış, yağmur, çamur, kar demeden bu konudaki uğradığımız haksızlığa direniyoruz. Her yıldönümümüzde periyodik olarak yapılacak “BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK” yürüyüş mitingimizde bu yıl 19 Nisan 2008 Cumartesi günü saat 11’de İzmit Merkez Bankası önünden başlayacak, ve Özgürlük Meydanına kadar sürecektir.” denildi.
|
Yeni Asya
/ İZMİT
15.04.2008
|
|
|
Kıbrıs’ta çözüm şart |
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu “2009 sonu itibarıyla Kıbrıs konusunda çözüm olmaması halinde Türkiye’nin AB sürecinde her şartta bir duraklamayla ve hatta ciddî bir sorunla karşılaşılacağı” uyarısında bulundu.
“Kıbrıs Sorununa Alternatif Açılımlar: Çok Bileşenli Adım Modeli” başlıklı 51 sayfalık bir rapor yayımlayan USAK, Rum kesimindeki seçimlerin ardından adanın iki liderinin bir araya gelmesinin yeni bir döneme işaret ettiğini belirtti. Kıbrıs meselesinde 2009 yılının kritik önem taşıdığına vurgu yapılan raporda, şöyle denildi: “Bu süreçte taraflar, müzakereler sürerken Rum tarafı ve uluslar arası toplum, 2009 sonu itibarıyla yeni bir çözüm ihtimali henüz kuvvetle ortaya çıkmadığı takdirde, Türkiye ve adanın Türk tarafının iki devletli çözümü gündeme alabileceğini bilmelidir. Zira 2009 yılı sonu itibarıyla Kıbrıs sorunu konusunda bir açılım olmazsa, Türkiye’nin dış politikasının önemli bir unsurunu oluşturan AB sürecinde her şartta bir duraklama yaşanacak ve hatta ciddî bir sorunla karşılaşılacaktır.” Raporda, “Ankara’nın, hem çözüm yönünde attığı adımları göz önüne alarak KKTC’ye izolasyonların kaldırılıp KKTC’nin dünyayla bağlantısının sağlanabilmesi, hem de AB sürecinin Kıbrıs sorunu yüzünden çıkmaza girmesini önlemek için etkili bir kriz yönetimine ihtiyacı bulunduğu” belirtildi. Soruna doğrudan taraf olan ada halklarının iradelerinin dışında, uluslar arası aktörlerin de Kıbrıs sorununda etkili rol oynamaya başladığına dikkat çekilen raporda, “bu noktadan sonra klâsik yaklaşımlarla meseleyi çözmenin mümkün olmadığı, çok bileşenli bir formülün tüm bileşenlerinin eş zamanlı olarak yürütülmesi gereken bir sürece girildiği” kaydedildi. Raporda, Türk tarafına Annan planında elde ettiği “psikolojik üstünlüğü” yitirmemesi tavsiyesinde bulunulurken, AB’ye de, Güney Kıbrıs Rum kesiminin üyeliği sonucu sorunun bir parçası olduğu hatırlatılarak, KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması konusunda harekete geçmesi çağrısı yapıldı. “Türk tarafının çok yönlü bir diplomasi anlayışıyla hareket etmesi ve proaktif politikalar takip etmesinin gereğine” işaret eden raporda, müzakere masasına Rumların Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin samimiyetlerini test edecek öneri ve açılımlarla gelinmesi gerektiği vurgulandı. Raporda, Türkiye’nin KKTC’ye doğrudan para yardımlarının artık sürdürülebilir bir politika olmaktan çıktığı görüşü dile getirilerek, yardımların proje temelli olması ve uzun vadede istihdam sağlayacak ve altyapıyı kuvvetlendirecek sektörlere kaydırılmasına ihtiyaç bulunduğu ifade edildi. Raporda ayrıca, uluslar arası toplum nezdinde adadaki Türk askeri varlığını meşrulaştırmak için, sayıca az, ama teknolojik olarak daha donanımlı küçük birlikler oluşturabileceği kaydedildi.
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
Güler: Efendimizin ahlâkını evlâtlarımıza aşılamalıyız |
İstanbul Müftülüğünce düzenlenen ‘’Kutlu Doğum Haftası’’ faaliyetleri, İstanbul Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen geceyle başladı. İstanbul Valisi Muammer Güler, burada yaptığı konuşmada, ‘’Peygamber Efendimizin güzel ahlâkını bütün evlâtlarımıza aşılamalıyız. Kutlu Doğum Haftası’nın hayırlara vesile olmasını diliyorum’’ dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da bu güzelliğin bütün dünyaya yansıtılması gerektiğini dile getirerek, ‘’İnsanlar birbirlerini sevsinler yeter. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er, ‘’Kutlu Doğum Haftası mübarek olsun. Geçen yıl 12 binden fazla etkinlikle kutlanan hafta, bu yıl 13 bin 400 civarında aktiviteyle kutlanmaktadır’’ dedi.
İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı’nın da katıldığı gecede, şair Bedirhan Gökçe şiirler okudu. İstanbul Müftülüğü korosunun ilâhiler seslendirdiği gecede, çeşitli ilçelerden katılan imamlar da ezan okudu.
|
/ İSTANBUL
15.04.2008
|
|
|
Sürücüler Kaza Tespit Tutanağına çabuk alıştı |
Trafik Kaza Tespit Tutanağı uygulamasıyla sürücüler tarafından tutulan tutanak sayısı 7 bin 653’e ulaştı.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğinden yapılan yazılı açıklamaya göre, 1 Nisan 2008 tarihinde uygulamasına başlanan Trafik Kaza Tespit Tutanağı, özellikle büyük şehirlerde yoğun ilgi görürken, ilk 11 günlük uygulamada Türkiye genelinde sürücüler tarafından tutulan tutanak sayısı, 7 bin 653’e ulaşmıştı. İstatistik kayıtların, Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi tarafından tutulmaya başlanması ile il bazında alınan istatistiklere göre, Kaza Tespit Tutanağına ilgiyi en çık İstanbul gösterdi ve 11 günlük uygulamanın İstanbul’da ulaştığı sayı 3 bin 314 oldu.
|
/ İSTANBUL
15.04.2008
|
|
|
Gebzeliler ‘’barış gelini" için özür dileyecek |
Gebzeliler ilçenin Tavşanlı köyü Ballıkayalar mevkisinde tecavüz edilerek öldürülen ‘’Pippa Bacca’’ ismiyle tanınan 33 yaşındaki İtalyan san'atçı Giuseppina Pasqualino di Marineo için ailesi ve İtalyan halkından özür dilemeye hazırlanıyor.
Gebze Belediye Başkanı İbrahim Pehlivan, yaptığı açıklamada, Pippa Bacca’nın öldürülmesini Türk halkı adına şiddetle kınadıklarını belirtti. Gebzeliler olarak özür amacıyla bir şeyler yapmak istediklerini dile getiren Pehlivan, ‘’Pippa Bacca’nın ailesine ve İtalyan Başkonsolosluğuna özür mahiyetinde ziyaretinde bulunmak, san'atçının sürdürdüğü barış yolculuğunu devam ettirmek ya da Gebze’ye bir barış anıtı dikmek gibi düşüncelerimiz var. Bu konuyu Gebze’deki sivil toplum kuruluşlarıyla değerlendirip, ona göre hareket edeceğiz’’ diye konuştu.
|
/ KOCAELİ
15.04.2008
|
|
|
Şırnak'ta PKK'ya yönelik operasyonlar devam ediyor |
Şırnak'ın Bestler-Dereler ve Küpeli bölgesinde terör örgütü PKK’ya yönelik operasyon devam ediyor. Alınan bilgiye göre, terör örgütü PKK’nın etkisiz hale getirilmesi amacıyla Şırnak yakınlarındaki Küpeli Dağı ile Bestler-Dereler bölgesinde bir süre önce başlatılan operasyon sürdürülüyor.
Operasyonun devam ettiği bölgeye bu sabah çok sayıda askerî araçla komando birlikleri sevk edildi. Operasyonlarda güvenlik güçlerine havadan destek sağlanıyor. Tunceli’de 9-10 Nisan tarihlerinde, güvenlik güçleriyle teröristler arasında Nazımiye ilçesindeki Dokuzkaya bölgesinde çıkan çatışmada, öldürülen 11 teröristten 7’sinin cesedi güvenlik kuvvetlerince Tunceli Devlet Hastanesi morguna getirildi. Çatışmada öldürülen diğer 4 teröristin cesedinin ise Pülümür Çayı’na düştüğü belirlenmişti. Ardından vatandaşların ihbarı üzerine harekete geçen güvenlik güçleri, çatışmanın yaşandığı bölgeye 10 kilometre uzaklıkta Kutu Deresi mevkisinde Pülümür Çayı kenarında bir teröristin cesedini daha buldular. Teröristin cesedi Tunceli Devlet Hastanesi’ne getirildi.
|
/ ŞIRNAK-TUNCELİ
15.04.2008
|
|
|
Eski bakan Bilgiç’in eşi toprağa verildi |
Eski bakanlardan Sadettin Bilgiç’in eşi İsmet Bilgiç’in cenazesi, Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
İsmet Bilgiç (80) için Kocatepe Camii’nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına, eşi Sadettin Bilgiç ve yakınları ile TBMM Başkanı Köksal Toptan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, eski TBMM Başkanı ve AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, çok sayıda eski bakan ve siyasetçi katıldı. İsmet Bilgiç’in cenazesi daha sonra Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
Turistlerin uğrak yeri: Balıklıgöl |
Şanlıurfa'nın güneybatısında yer alan Balıklıgöl, yöre halkının yanı sıra çok sayıda yerli ve yabancı turistin uğrak yeri oluyor.
İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen Balıklıgöl (Aynzeliha ve HalilurRahman Gölleri), kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihî eserler ile Urfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir. İbrahim Peygamber (as), devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek ilah fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selâmetli ol" emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.
|
15.04.2008
|
|
|
Eşi sigara içenler tehlikede |
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, sigara içen erkeklerle evli kadınların akciğer kanserinden ölme riskinin, içmeyenlerinkine göre yüzde 20 daha fazla olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Özlü, kanserin, genetik, yaş, cinsiyet gibi değiştirilemeyen, coğrafya, meslek, müzmin hastalıklar ve virüsler gibi zor değiştirilen, sigara, alkol ve beslenme gibi kolay değiştirilebilen sebepleri olduğunu belirtti. ‘’Kansere yol açan nedenlerin hepsini bir araya getirdiğinizde bile hepsi bir sigara etmez’’ diyen Prof. Dr. Özlü, sigara kadar kanserojen başka madde bulunmadığına dikkati çekti. Prof. Dr. Özlü, ancak bu konuda yeterli duyarlılığın olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu: ‘’Kanserojen bir maddeyle ilgili bir haber duyulduğunda insanlar paniğe kapılıyor. Diğer yandan para vererek bu kadar kanser yapıcı bir maddeyi alıyorlar. Bu bir çelişkidir. Sigara dumanında onlarca kanserojen var. Sigaradan bir nefes çektiğinizde 3 milyar toz taneciğini akciğerlerinize alıyorsunuz.’’ Sigara içen erkeklerle evli kadınların akciğer kanserinden ölüm oranlarının, içmeyenlerinkine göre yüzde 20 daha fazla olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özlü, şunları kaydetti: ‘’Eşi günde 2 paket sigara içen kadınlar için risk daha fazladır. Aynı yoğunlukta sigaraya maruz kalan kadınlarda kanser olma riski, erkeklere göre daha çoktur. Ev içi sigara dumanına maruz kalma, çocuklarda akciğer kanseri riskini ikiye katlıyor. Bu kendi çocuğunuzu kendi elinizle ateşe attığınız anlamına gelir. Bu durum, ahlâkî, vicdanî ve hukukî değildir.’’
|
/ TRABZON
15.04.2008
|
|
|
Tarlaları su bastı köylüler sevindi |
Ankara'nın Nallıhan ilçesindeki Sarıyar Baraj Göleti’nin suları kuraklık sonrası çekilince ekim yapılan 5 bin dönümden fazla arazi karların erimesi ve etkili olan yağışlarla birlikte sular altında kaldı.
Geçen yıl etkili olan kuraklık sebebiyle Nallıhan ilçesine bağlı Çayırhan beldesi ile Davutoğlan Köyü sınırları içinde yer alan Sarıyar Baraj Göleti’nin çekilmesi ve barajı besleyen Aladağ Çayı’nın kuruması ile ortaya çıkan binlerce dönüm arazi, köylüler tarafından ekildi. Traktörlerle sürdükleri arazide buğday ve çeşitli sebze ekimi yapan Davutoğlan ve Akçabayır köylüleri, hasat dönemini sabırsızlıkla beklerken, karların erimesi ve etkili olan yağışlar sonrası bölgeyi su bastı. Aladağ Çayı ve ve Sarıyar Baraj Göleti’ndeki su seviyesinin yükselmesiyle birlikte köylülerin ektiği binlerce dönüm arazi sular altında kaldı. Binlerce YTL zararları olmasına rağmen ektikleri arazinin sular altında kalmasına üzülmediklerini belirten köylüler, ‘’Yeter ki kuraklık olmasın, suyumuz bol olsun. Allah bol yağmur versin diye duâ ediyoruz’’ dedi. Çayırhan Belediye Başkanı Hüsamettin Yüksel de, ‘’Geçen yıl su seviyesinin düşmesi ile açığa çıkan tarlalarda köylüler bu yıl hasat yapamayacaklar. Çünkü araziler şimdiden sular altında kaldı’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
15.04.2008
|
|
|
‘Atık pilleri’ topla, puanları kap |
Gaziantep Mehmet Rüştü Uzel Endüstri Meslek Lisesi Çevre Kulübü ve Genç TEMA Teşkilatı, atık pillerin geri dönüşümünü sağlamak amacıyla “Atık Pil Toplama” kampanyası başlattı. 100 tane atık pil getiren öğrenci, Sağlık Bilgisi dersinin sözlüsünden 100 alıyor.
Bugüne kadar 100 atık pil toplayan ve öğretmeninin birkaç sorusunu cevaplandıran 50’nin üzerinde öğrenci Sağlık Bilgisi’nin sözlüsünden 100 puanı kaptı. Öğrencilere çevre bilincini aşılamak ve daha sağlıklı bir toplum oluşturabilmek için başlatılan kampanyada atık pilleri toplayan öğrenciler notla ödüllendiriliyor.
Değişik boyutlardaki pil ve telefon bataryalarının toplandığı kampanyada 100 tane pil getiren öğrenciye, Sağlık Bilgisi dersinin sözlülerinden birinden çevre bilinci konusundaki duyarlılığı sebebiyle 100 puan veriliyor. Çevre kulübü öğretmenleri Mustafa Demirci, yürütülen proje kapsamında okul binası içerisine öğrencilerin atık pilleri için geri dönüşüm kutuları yerleştirdiklerini söyledi.
Okulları tarafından başlatılan projenin Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyleyen Demirci, “Atık pillerin doğaya verdiği zararları hepimiz biliyoruz. Çocuklarımıza ve gelecek nesillere daha temiz ve yaşanılabilir bir çevre bırakmak için bu tür projeler yaygınlaştırılmalı” dedi. Topladıkları atık pillerin merkez Şahinbey Belediyesi ekiplerince her hafta toplandığını hatırlatan Demirci, bugüne kadar 100 kilogram ağırlında 10 binin üzerinde atık pil topladıklarını ve 50 öğrenciye sözlüden 100 verildiğini ifade etti.
|
/ GAZİANTEP
15.04.2008
|
|
|
Çanakkale’ye de Hilton Oteli yapılacak |
Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, İl Özel İdaresi’ne ait 10 bin metrekarelik alana yapılacak olan Hilton Oteli’nin şehir için çok önemli bir yatırım olduğunu söyledi.
Gökhan, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki bir firmanın 38 merkezde otel inşa edip, bu otelleri Hilton Otel’in işletmesine vermek üzere bir anlaşma yaptığını belirtti. Bu kapsamda Çanakkale’de de Hilton Oteli yapılacağını anlatan Gökhan, firmanın, deniz kıyısındaki İl Özel İdaresi’ne ait 10 bin metrekarelik alana talip olduğunu bildirdi. Gökhan, İl Genel Meclisi’nin bu konudaki olumlu kararını Belediye Meclisi’ne gönderdiğini hatırlatarak, ‘’Belediye Meclisi, bu ay ya da gelecek ay yapacağı toplantıda, Hilton Oteli’nin yapımıyla ilgili kesin kararı alacak’’ dedi.’
|
/ ÇANAKKALE
15.04.2008
|
|
|
Kadınlar şiddet mağduru |
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahsen Şirin, “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada her 3 kadından biri yaşamının bir döneminde dövülmekte, cinsel ilişkiye zorlanmakta ve diğer yollarla taciz edilmektedir. Her 5 dakikada bir de cinsel veya fizikî şiddete maruz kalmaktadırlar” dedi.
Göç olgusunun kadına yönelik şiddete zemin hazırladığını kaydeden Prof. Dr. Şirin, “Uluslararası Göç Organizasyonu 2007 verilerine göre dünyada 191 milyon göçmen bulunduğu ve bunların 24.5 milyonunun iç göç yaptığı belirtilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun istatistiklerine göre ise Türkiye’de iç göç, son 25 yılda ikiye katlanmıştır. Ayrıca Türkiye, binde 0.7 oranında dış göç almakta ve bunun yüzde 52.4’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlar, ailesini ya da göç eden erkek üyesini takip ederek evlilik, tayin, mevsimlik ya da kadına özgü iş imkânları, eğitim, güvenlik, ekonomik ve siyasî sebeplerle göç etmektedir” şeklinde konuştu.
Şehirlerde göçe bağlı başlıca problemlerin işsizlik, yerleşim, konut, çevre, altyapı, ulaşım, eğitim, asayiş ve sağlık olduğunu kaydeden Şirin, “Türkiye’de göç sürecinin kadınlar için beraberinde getirdiği etkiler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinden yeterince yararlanılamamasına bağlı çok ve sık aralıklarla çocuk sahibi olma, doğum öncesi bakım hizmetleri alımının az olması, evde sağlık personeli olmaksızın yapılan doğumların yüksekliği sayılabilir. Bunlara ilâve olarak kadınların kültürel sebeplerle yabancı bir ortamdaki hareket özgürlüklerinin giderek kısıtlanması, erkeklere oranla işgücü piyasalarına katılımlarının daha zor olduğu, bu yüzden göç edenlerin ev kadını rolünü eskisine oranla daha fazla benimsemek zorunda kalması ve şiddet etkileri de karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Şiddetin ortaya çıkmasında kırdan şehre göç eden kadının üretkenliğinde azalma, eğitim yetersizliği, işsizlik, yoksulluk, sosyal yalıtım, yabancılık duygusu, kültür çatışması gibi sebeplerin etkili olduğunun belirtildiğini kaydeden Ahsen Şirin, “Şiddet uygulayan erkeklerin çocukluklarında benzer olaylara şahit olması, kişilik özellikleri, mevcut ruhî bozukluklar, aile içi ilişkilerinde problemler, madde bağımlılığı ve aşırı kıskançlık duygusu, kadına yönelik şiddet davranışını arttırmaktadır. Bu şiddet ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fizikî, cinsel veya psikolojik acı veya ıztırap veren veya verebilecek cinsiyete dayanan bir eylem, bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakmadır.” diye konuştu.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de her üç kadından birinin eşinden dayak yediğinin görüldüğünü açıklayan Prof. Dr. Şirin, şunları söyledi: “Kadınlar şahsî güçlerini ve özsaygılarını yitirdikleri göç durumunda, yaygın olarak şiddete ve istismara maruz kalmaktadır. Şiddet uygulanan kişi üzerinde korku, uykusuzluk, bitkinlik, halsizlik, seslere aşırı tepki, baş dönmesi, unutkanlık, güvensizlik, ümitsizlik gibi etkiler ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra sosyal ilişkileri bozulmakta, sosyal ve ekonomik yaşama katılımları, karar mekanizmalarında yer alma kapasiteleri zarar görmektedir.”
|
İZMİR
15.04.2008
|
|
|
Mutlu evlilik kalbe iyi geliyor |
Çağımızın en büyük sorunlarından birisi olan mutsuz evlilik kalbe de iyi gelmiyor. Evlilikleri mutsuz olan çiftlerin bütün hayatları ve metabolizmaları mutsuz ortamdan olumsuz etkileniyor.
Türkiye'de ve dünyada insanların karşılaştığı en büyük sağlık sorunların arasında gelen kalp krizi riski, 6 basit tedbirle yarı yarıya azaltılabiliyor. Yüksek kolesterol, tansiyon, sigara kullanımı ve genetik bağlantıların yanı sıra kalp krizinin en büyük tetikleyicileri arasında hareketsiz bir hayat tarzı ve yaş faktörü bulunuyor.
Mutlu evlilik kalbe iyi geliyor
Çağımızın en büyük sorunlarından birisi olan mutsuz evlilik kalbe de iyi gelmiyor. Evlilikleri mutsuz olan çiftlerin bütün hayatları ve metabolizmaları mutsuz ortamdan olumsuz etkileniyor. Günümüzde pek çok evli çiftin kullandığı doğum kontrol haplarının da kadınlar için kalp krizi riski taşıdığı belirtiliyor. Kalp damarlarındaki pıhtılaşma riskini arttıran doğum kontrol hapları, kalp krizini tetikliyor.
Stres en büyük tehdit
Sağlıklı bir kalbin önemli sırlarından biri stresten uzak durmak, diğeri ise hareketsiz bir hayattan kaçmak. Modern hayatın en büyük sorunları ve birçok hastalığın kaynağı olarak gösterilen stres kalp için de en büyük tehditlerden birini oluşturuyor.
Masabaşı işler riskli
Sürekli masa başında olan insanların da kalp krizine yakalanma riskinin yüksek olduğunu belirten Şener, “Bu kişilerin öncelikle masa başından kalkmaları gerekir. Hareketsiz olarak 2 saati masa başında geçirmek ciddî bir kalp krizi riski oluşturmaktadır.
En basit tedbir: Gülmek
Mutlu bir kalbin aynı zamanda sağlıklı bir kalp olduğunu belirten uzmanlar, gülmenin kalbe zararlı stres hormonlarının baskılanmasına yardımcı olduğunu ve bu sayede kalbe zararlı faktörlerin de ortadan kalkacağını dile getiriyor.
|
/ İSTANBUL
15.04.2008
|
|
|
|