Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Asr-ı kıyamette bir Asr-ı Saadet Müslümanlığı yaşanıyordu

Almanya’nın Gustasburg okuyucularının hizmetleri 2007 yılında gazetemizde yayınlanmıştı. 2008 Ocak ayında tekrar Almanya’ya gittiğimde başlatmış olduğumuz bayan hizmetlerinin hiç aksamadan şevkle devam etmesi beni çok mutlu etti. Hanımlar 10. Söz, Haşir Risâlesine gelmişlerdi. Anlaşılması güç olan haşir bahsinin nasıl anlaşıldığını merak ediyordum. Sonra gördüm ki, çok güzel anladıkları gibi benim de bazı yerleri daha güzel anlamama vesile oldular.

2007’de kolay bahislerle başlamıştık. Birlikte görüşmeler yaparak, nereleri ders konusu yapabileceğimizi istişare ediyorduk. Sonunda onlar Sözler isimli eserin başından başlayıp, bitirmeyi kararlaştırmışlar.

Ders gününe, evlerde hazırlanarak geliyorlardı. Adeta resmî bir program gibi ciddî tutuluyor ve çok güzel mesafeler alınıyordu.

2008’in Gustasburg adına bir güzel faaliyeti de, birlikte oluşturmuş olduğumuz hanımların işlerini danışarak yapma alışkanlığıydı. Özel okumalarında Kastamonu Lâhikasını okuyarak ‘danışarak iş görme’nin önemini anlamışlardı.

Nur hizmetleri ruy-i zemini heyecana getiriyor

Bir toplantı vesilesiyle gittiğimiz Ahlen yolunda, ağaçlar, yağan kar, her şey adeta bu gidişi alkışlar gibiydi. Yapılan nur hizmetlerinden dağlar, taşlar, gökyüzünde kuşlar haberdar gibi bizim sevincimize adeta eşlik ediyorlardı. Toplantı salonuna girdiğimiz zaman katılanların sadece biz olmadığımızı gördük. Diğer şehirlerden de katılan bayanlar vardı. Buradaki hava öyle güzeldi ki, iman kardeşliğinin lezzetini, hazzını yaşıyorduk. İlk kez görüştüğümüz arkadaşlarla yıllardır tanışıyormuşuz gibi bir samimiyet vardı. İman kardeşliği işte bu diyordum içimden.

Avrupa’da külliyeler açılıyor

Şükrü Bulut’un yapmış olduğu ‘hoş geldiniz’ sohbetinde, faaliyetlerin nur talebelerinin bayramı olduğu belirtilerek, elliyi aşkın yerde dershaneler açıldığını, Avrupa’nın her bölgesine Risâle-i Nur hizmetlerinin yayıldığını ve Ahlen’deki külliyenin de Mart ayında merasimle açılacağını söylendi.

Bu toplantıda Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular da bulunmaktaydı. Kutlular Ağabey, İhlâs Risâlesi’nden yaptığı sohbette şunları söyledi: “Nur talebelerinin imanla kabre gireceği müjdelenmiştir. Cemaatimizin özelliği yapacağı işleri meşveretle yapmasıdır. Kardeşlerini tenkid etmek, uhuvvet ve tesanüdümüzü sarsar”di-yerek sohbetini tamamladı.

Sonra gazetemiz yazarı Ali Ferşadoğlu, bir sohbet yaptı. Ferşadoğlu, okuduğu derste, âlem-i İslâmın tenbellik ve tenperverlik hastalığına dikkatleri çekti.

Yine program içerisinde eğitimci Şemsettin Çakır, 28. Mektup’taki ‘Mahrem Bir Suale Cevaptır’ konusunu okuyarak, yorumladı. Burada, Risâle-i Nur’un üstadı Kur’ân’dır. Bu eserler yazılırken Üstadın yanında Kur’ân’dan başka bir eser bulunmamaktaydı. Bu Üstadın hadis ilminde de dahi olduğunun bir delilidir şeklinde konuştu.

Eğitimci Çakır, “Bediüzzaman ünvanının kendisine bağışlanmış bir ünvan olmayıp, İmam-ı Azam ve Fatih Sultan gibi kazanılmış bir ünvan olduğunu ve âlem-i İslâmda bu ünvanla anılan ve tasdik edilen tek âlimin Said Nursî olduğunu belirtti ve Bediüzzaman’ın asrımızın en büyük problemi ve farz vazifesi olan ittihad-ı İslâm için rehberlik yapacak, umumun makbulü bir zat olduğunu” anlattı.

Asr-ı kıyamette bir Asr-ı Saadet

Müslümanlığı yaşanıyordu

Programın devamında sayın Kutlular, içtimaî konularla ilgili sorulan sorulara cevap verdi. Büyük bir istifadeyle evlere dağıldık. Bizi evine davet eden kardeşimiz, gece sabaha kadar mesaî yaptığı halde, sabahleyin er-kenden kahvaltımızı hazırlamıştı. Sabah namazına kalktığımızda masada kahvaltımız hazırdı. Bu ancak iman kardeşliği ruhuyla gerçekleşebilecek bir fedakârlıktı. Hatırıma Ensar ve Muhacir davranışları geliyordu. Böylece Nur kardeşliği, asr-ı kıyamette, bir Asr-ı Saadet Müslümanlığı yaşatıyordu.

Medresetüz-Zehra’nın Ahlen şubesi açılıyordu

Sonra Ahlen’de inşaatı süren külliyeyi gezdik. Tam bir Osmanlı medresesi görünümünde ve dinî ilimler ile fen ilimlerinin verileceği büyük ders salonları, spor salonları, camisi, ailelerin misafir edileceği bölümler, mutfaklar, bayanların ayrı ders salonları ile tam bir Medreset’üz-Zehra modeli idi.

Yapılan bu hizmetler ve sergilenen kardeşlik manzaraları Avrupa’nın dersine çalışıyor olduğunu gösteriyordu. Samimî duygularımı saklamadan buradaki kahraman erkek ve bayan kardeşlerimi alkışlamak istiyorum.

Hissiyatım o ki, artık nereye gidilirse gidilsin, Risâle-i Nur talebeleri asrı aydınlatma misyonunu üstlenmiş görünüyorlar. İster Avrupa’da isterse Asya’da Kur’ân nurları parlamaya devam ediyor.

Eşimle Türkiye’ye dönerken, meylür-rahatı defterimizden silmeye ve insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır düsturunu ha-yatımıza rehber edinme sözü verdik.

Vazifemizi yapmalı ve gerisini Rabbimize bırakmalıyız.

Okuyabilen için, yeryüzü mektup

Yolculuğumuz gökyüzünde sürerken, daha önce okuduğumuz Ayetü’l-Kübra bahsinin gökyüzü sayfası bizimle konuşuyordu. Gökyüzü adeta “Bana bakın size Rabbinizi tanıtayım” diyordu.

Bütün yaşadıklarımız bize şu cümleleri söyletiyordu: “Risâle-i Nur vazife-i fıtratım, Risâle-i Nur gaye-i hilkatim, Risâle-i Nur sebeb-i saadetim” deyip hizmet-i nuriyeyi hayatımızın birince vazifesi bileceğiz.

Her gezi, her hatıra içinde apayrı müjdeler, güzellikler ve hizmetler taşıyordu. Rabbimize böyle bir hizmette bizlere de fırsat kapıları açtığı için şükürler olsun.

FAHRİYE ÇAKIR

15.04.2008


Güneş balçıkla sıvanmaz ki!

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri 17. Lem’a’da “Ey” sözcüğünü, önemine binaen o kadar çok kullanıyor ki.

“Ey beşerin nefsi emmaresi...”, “ Ey sefahet ve dalâlette bozulmuş ve İsevi dininden uzaklaşmış Avrupa...”, “Ey ikinci bozuk Avrupa...”

Aslında aşırı sağcı faşist siyasetci Geert Wilders ve avaneleri Risâle-i Nurları okuyabilselerdi, bu tür, saygısız, kin ve hakaret dolu filmi yapmazlardı. İslâmiyeti bilmiyorlar ki! İnsan, maalesef bilmediği şeye düşmandır. En büyük yalnışları da burada zaten. Güya medeniyetin merkezinde yaşıyorlar, ama araştırmayı bilmiyorlar. Belçika, 30 milyonluk Kongo’nun nüfusunu nasıl 13 milyona indirdi? 17 milyon Kongo’luyu nasıl katletti? Coğrafi keşiflerde Batılılar ne kadar insan katletti? Bunları araştıracakları yerde Allah’ın son mükemmel dini İslâmiyete çamur atmaya çalışıyorlar. Güneş balçıkla sıvanmaz ki! Gözünü kapatan sadece gündüzü kendine gece yapar.

Filmi Hollanda’da yayınlamaya hiçbir TV kanalı yanaşmamıştı. Filmin gösterildiği link, partinin sitesinde açıklandı. (www.liveleak.com) Filmin çekime başlandığı Kasım 2007’den beri Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkenende, filmin çekilmemesi, gösterilmemesi için çok gayret sarf etti. Ancak internette yayınlanabilen filmin yayınından sonra Başbakan (CDA) Hollanda Ulusal Televizyonuna çıkarak konuştu ve filmi kınadı. Başbakan Balkenende, filmin, “İslâmı şiddetle eş gösterdiğini ve Müslümanları incitmekten başka bir işe yaramadığını” söyledi. Balkenende, Mart ayı ortasında Wildwers’in “fitnesi”ni, AB Zirvesine de taşımıştı. Muhtemel hadiselere yönelik üye ülkelerin dikkatini çekmişti. Balkenende hükümeti, filmin internette yayınlanmasının Hollanda’nın bütün dünyada protestolarla karşılaşabileceğini ve ülke mallarını boykot edilebileceği endişesini taşıdığını belirtmişti.

Bırakın Balkenende’yi Kur’ân’a hakaret filmi NATO’yu bile endişenlendirmişti. NATO Genel Sekreteri Scheffer endişelerini belirmiş, Afganistanda’ki Hollanda askerleri zarar görebilir demişti.

İnsan hakları konusunda Avrupa’nın en üst düzey isimlerinden biri olan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Terry Davis, İslâm ve Kur’ân-ı Kerim’e hakaret eden ‘Fitne’ adlı filmin provokasyon amaçlı olduğunu belirtti. Fakat Winders uyarıları hiç dikkate almıyor. Tahmin ediyorum Başbakan Balkenende; Üstadın bahsettiği birinci Avrupa kategorisine giriyor. Uzakdoğudaki Tsunami olayında bir radyonun organize ettiği yardım toplama faaliyetinde 1,5 saat telefonun başında oturup bağışları kaydetmişti. O kampanyada Hollanda’dan 190 milyon Euro fazla toplanmıştı. Türkiye'den ise 15 milyon Euro.

Hollanda İslâm Federasyonu (NİF) filmin “ayrımcılık” ve “ırkçılık” sebebi olduğu gerekçesiyle yasaklanması için dâvâ açmıştı. 28 Mart’ta Rotterdam’da sıkı güvenlik önlemleri altında görüşülen dâvâ 7 Nisan’da karara bağlanacak.

26 Mart’ta İran asıllı Ehsan Jami isimli şarlatanın hazırladığı Hz. Muhammed’in (asm) hayatı isimli animasyon -çizgi film- Devlet Televizyonunda gösterildi. Çizgi film, Peygamber Efendimize hakaret içeriyordu.

Çizgi filmi yayınlayan “Network” adlı aktüalite haber programına misafir olarak katılan Hollanda Müslümanları Devlet İletişim Kurulu (CMO) Başkanı Ayhan Tonca; hazırlanan animasyonun eleştiriden ziyade direkt hakaret içerdiğini belirterek filmi hazırlayan Ehsan Jami hakkında dâvâ açtıklarını söyledi.

Hollanda’nın Güneyinde Schiedam şehrinde çifte minareli 2000 kişilik Schiedam Merkez Camii Mart 2008’de ibadete açıldı. Cami Güney Hollanda Milli Görüş Teşkilâtına (NİF) bağlı olarak faaliyetlerini sürdürecek. Hollandalı Belediye Başkanı W.M.Vever-Aartsen güzel bir açış konuşması yaptı. Bu Hollandalı Belediye Başkanı da Birinci Avrupalı kategorisinden sayılabilir.

Temennimiz o ki, dindar Hristiyan ruhani-ler (İsevi Müslümanlar) ile Nur Talebeleri inşallah insanlığı mutlak dinsizlik tehlike ve tehdidinden kurtarıp felâha kavuşturacaklar.

Hollanda’da okullarda başörtüsü yasağı yok. İranlılar ‘zorla kapatıldıkları’ için, Türkler de ‘zorla başları açtırıldığı için’ Avrupa ülkelerini tercih ediyorlar maalesef.

H. KÜBRA AKDEMİR

15.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri