|
|
|
Hacda çifte standart üzüyor |
Hac kesin kayıtları devam ederken, kur'alarda daha pahalı olan kategori tiplerini tercih edenlere öncelik tanındığı iddiaları vatandaşları üzüyor
2008 yılı haccı için Diyanet İşleri Başkanlığı’na müracaat eden 770 bin kişiden sadece 100 bin kişi hacca gidebilecek. 8 Nisan’da başlayan hac kesin kayıtları ise 22 Nisan’da son bulacak. Ancak hac kuralarında uygulanan kuralların çifte standart olduğunu düşünenler var. Bir basın açıklaması ile bu konudaki kaygılarını duyuran İnanç Turizm Seyahat Acentaları ve Gönüllüleri Birliği Derneği (İNTURSAB), şu an hac kur'a çekiminde uygulanan kurallarla, fazla para verenler ile az para verenler arasında bir ayrımcılık yapıldığını öne sürüyor. İNTURSAB’ın yaptığı yazılı açıklamada hac için müracaat edenlerden 120 bininin “müstakil tip” (özel banyolu odası olan binalar), 17 bin kişinin “otel tipi” (4 ve 5 yıldızlı oteller) geri kalan 663 bin kişinin ise “normal tip” (müşterek banyolu daireler) organizasyonları tercih ettiği bilgisi yer alıyor. Açıklamanın devamında ise şu ifadeler sıralanıyor:
“Türkiye’nin toplam kontenjanı görevliler haricinde 100 bin kişi olduğu dikkate alınarak bu kontenjanın yüzde 60’ını normal tip tercih edenlere, yüzde 30’unu müstakil tip tercih edenlere, yüzde 10’unu ise otel tipini tercih edenlere tahsis eden Hac kurulu eleştiriliyor. Türkiye genelinde normal tip için müracaat eden toplam 663 bin kişiden yaklaşık 60 bini yani başvuranların sadece yüzde 10’u hacca gitme imkânı bulabilirken, müstakil tipe müracaat eden yaklaşık 120 bin kişiden 30 bini yani yüzde 25’i hacca gitme imkânı bulmuş olacak. Otel tipine müracaat eden 17 bin kişiden ise 10 bini yani yaklaşık yüzde 60’ı hacca gitme imkânı buluyor. Görüldüğü gibi öncelik fazla para ödeyebilenlere verilmiş. Buna gerekçe olarak müstakil ve otel tiplerine müracaatı teşvik etmek gösteriliyor.” Açıklamanın devamında bu durumun yol açtığı çifte standart eleştirilirken şu ifadelere yer verilmiş: “Yıllarca hac hazırlığı yapmış, yaşı sekseni bulmuş insanların hacca gitme şansı bulamadığında nasıl gözyaşı döktüğü dikkatlerden kaçmış görünüyor. Bu yaşlı ve çaresiz insanlar, “ben gelecek seneye kadar yaşar mıyım” endişesiyle, istismarcılara alet olmayı dahi göze alarak her türlü ihtimali zorlamak durumunda kalıyor.”
Basın açıklamasında İslâm ülkelerinden bazılarının yaşlılara özel kontenjan ayırarak öncelik tanıdığı ve bu ülkelerden birinin de Ürdün olduğu belirtiliyor. İNTURSAB tarafından yapılan açıklama şu ifadelerle son buluyor: “Hac üzerine farz olan Müslümanlar arasında ayrım yapılmamalı, yapılacaksa yaşlı, özürlü ve mazereti olanlara pozitif ayrım yapılmalıdır. Daha çok para verebilenlere öncelik tanımanın doğru olmayacağını savunuyoruz. Bizim düşüncemiz kur'aların eşit şartlarda çekilmesi ve herkesin sırası adil şartlarla belirlendikten sonra kayıt esnasında gerekli teşvik ve yönlendirmenin yapılmasıdır. Bir kategoriden daha fazla kâr elde etme imkânı var diye o kategoriye müracaat edenlere öncelik verilmesi haccın ruhu ile bağdaşmayan hatalı bir uygulamadır. Hac Kurulu ve Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuyu yeniden gözden geçirmelidir”
|
UMUT YAVUZ
/ İSTANBUL
11.04.2008
|
|
|
Reformlar kaygıları da giderecek |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk milletinin reform sürecinde ara vermeksizin koşar adımlarla gitmesini tavsiye ederek, ''Bunu, Türkiye'yi bugün içinde bulunduğu tartışmalı ortamdan daha güçlü şekilde çıkaracağına, ayrıca toplumun bazı kesimlerinin var olan kaygılarını da gidereceğine inandığım için gerçekten tavsiye ediyorum'' dedi. Gül, reformlarda daha yapılacak çok iş olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk milletinin reform sürecinde, ara vermeksizin koşar adımlarla gitmesini tavsiye ederek, ‘’Bunu, Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu tartışmalı ortamdan daha güçlü şekilde çıkaracağını, ayrıca toplumun bazı kesimlerinin var olan kaygılarını da gidereceğine inandığım için gerçekten tavsiye ediyorum’’ dedi. Gül, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK) 24. toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun’da yapılan değişikliklerle AB müktesebatına uyum doğrultusunda yapılan diğer yeni düzenlemelerle hayatı şekillendiren kuralların en yüksek demokratik standartlara yaklaştığını söyledi.
Abdullah Gül, şöyle dedi:’’AB müktesebatı ile uyum çalışmalarının da etkisiyle artık hayatımızın birçok alanında somut ilerlemeler görmekteyiz. Ürettiğimiz malların, verdiğimiz hizmetlerin kalitesi yükseltilmiştir. Çok sesli, bilgilendirici, dinamik, dünyaya açık bir medya ve sivil toplum, hayatımızı artan biçimde etkilemektedir. Kültürel hayatımızda belirgin bir canlanma ve çeşitlenme yaşanmaktadır. Bilgi toplumu olma yönünde hızlı bir gelişme vardır. TBMM’deki kadın milletvekili sayısı en yüksek düzeye ulaşmıştır. Tüketici hakları, çevre koruma, aile içi şiddete karşı mücadele gibi çok çeşitli konularda artan bir bilinçlenme görülmektedir. Saydamlıktan ve iyi yönetimden yana yolsuzluklara karşı kolektif bir duyarlılık gelişmekte ve hayata geçmektedir. Tüm bu saydıklarım AB değer ve standartlarının hayata geçmekte olan sadece birkaç örneğidir. Aynı zamanda bu örnekler Türkiye’nin hangi istikamete doğru geliştiğinin en iyi kanıtıdır.’’
Türkiye’nin Kopenhag siyasî kriterlerini yeterince karşıladığının tesbit edilmesi üzerine, tam üyelik müzakerelerine başlandığını hatırlatan Gül, şimdi Türkiye’nin önceliğinin, kriterlerin uygulanmasını pekiştirmek ve müzakere fasıllarının gerektirdiği diğer alanlardaki hususları gerçekleştirmek olması gerektiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Yani daha yapacak epeyce işlerimiz vardır. Esasen söz konusu reformlar, AB ile müzakere sürecimizin unsurları olmasaydı da, Türkiye’nin ve Türk halkının çıkarlarına olduğuna inandığımız için bu reformları güçlü bir şekilde desteklememiz gerekmektedir’’ diye konuştu.
Bu reformların Türkiye’nin iç bünyesini, uyum ve istikrarını daha da güçlendireceğini, böylece ulusal çıkarların lehine olacağını kaydeden Gül, dolayısıyla reform sürecine konjonktürel veya güncel gelişmeler açısından değil, uzun vadeli bir vizyon içinde eğilmek gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, reform sürecinde koşar adımlarla gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "Millet olarak reform sürecinde, ara vermeksizin koşar adımlarla gitmemizi tavsiye ediyorum. Bunu, Türkiye’yi bugün içinde bulunduğu tartışmalı ortamdan da daha güçlü şekilde çıkaracağını, ayrıca toplumun bazı kesimlerinin var olan kaygılarını da gidereceğine inandığım için gerçekten tavsiye ediyorum. Reform sürecine konjonktürel veya çeşitli bahanelerle değil, çok güçlü, uzun vadeli Türkiye’yi daha güçlü kılacağı, Türkiye’yi bu bölgede çok daha güçlü kılacağı, Türkiye’yi bu bölgenin en cazip ülkesi haline getireceğine inandığım için söylüyorum bunları.’’ Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Türkiye-AB KİK Eşbaşkanı Şemsi Bayraktar tarafından bir plaket verildi.
|
/ İSTANBUL
11.04.2008
|
|
|
Barroso ve Rehn Ankara’da |
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Komisyonun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, resmi ziyaret için Ankara'ya geldiler.
Ankara'ya eşleriyle birlikte gelen Barroso ve Rehn'i Esenboğa Havalimanı'nda Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ve eşi, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini ve Ankara Valisi Kemal Önal ile diğer yetkililer karşıladı. AB yetkililerinin Ankara'ya gelişinde Esenboğa Havalimanı'nda yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığı gözlendi. AB yetkilileri, daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. TBMM'yi de ziyaret eden AB heyeti muhalefet partilerinin liderleriyle de görüşmelerde bulundu. Ankara Anlaşmasının imzalandığı 1963 yılından bu yana Türkiye'yi ikinci kez bir AB Komisyonu Başkanı ziyaret ediyor. İlk ziyareti, 2004 yılında, dönemin AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi yapmıştı.
|
/ ANKARA
11.04.2008
|
|
|
Reform süreci Türkiye için bir fırsat |
Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkanı Dimitris Dimitriadis, komitenin 12 yıldır düzenli toplandığını ifade ederek, AB toplumlarıyla Türk toplumunun birbirini daha iyi anlaması için diyaloğa ihtiyaç olduğunu söyledi.
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi toplantısında “İnanıyorum ki Türkiye ile AB el ele gidecek” diyen Dimitriadis, 2007 yılının Türkiye’de politik olarak zorlu geçtiğini ifade etti. Dimitriadis, “Reform süreci Türkiye için bir fırsat olarak görülmelidir ve Türkiye’de sorun oluşturan maddelerin bertaraf edilmesi için de bir fırsat olarak algılanmalıdır” diye konuştu. Dimitriadis, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini sağlayacak konulardan birinin gençliğin istihdamı olduğunu da kaydetti.
|
/ İSTANBUL
11.04.2008
|
|
|
AB, artık Kemalistlere güvenmiyor |
"Hukuk Devleti ve Siyasi Partilerin Kapatılması” başlıklı panelde konuşan Prof. Dr. İhsan Dağı, AB’nin artık Kemalistlere güvenmediğini belirterek, “Kemalistler, Batı’ya ve Batılı reformlara karşı olduklarından, Avrupalılar Kemalistlere artık güvenmemektedir” dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETAV) tarafından organize edilen “Hukuk Devleti ve Siyasi Partilerin Kapatılması” isimli panel, SETA Vakfı konferans salonunda gerçekleştirildi. Dr. İbrahim Kalın’ın yönettiği panele konuşmacı olarak Radikal Gazetesi Yazarı Murat Yetkin, ODTU Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı ve Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Köker katıldı.
İlk olarak söz alan Prof. Dr. Levent Köker, siyasi parti kapatmanın son çare olması gerektiğini belirterek, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, parti kapatma meselesine ayrı bir madde ayırmayıp, “İfade ve örgütlenme hürriyeti” çerçevesinde değerlendirmektedir. Avrupa’da bir partinin kapatılabilmesi için, bizzat ve fiili olarak şiddet eylemlerine başvurması gerekir ki yine de böyle bir olayda da parti kapatma son çare olarak görülmektedir. Bizde de bir partiyi kapatmak son çare olmalıdır.” diye konuştu.
Hukukumuzun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarına gelmesi gerektiğini belirten Köker, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre bir siyasi partinin kapatılması hemen hemen imkansızken, bizdeki Siyasi Partiler Kanununun hükümlerine göre bir parti tüzük veya programındaki bir maddeden dolayı kapatılabiliyor. Bu şekilde çelişkilerle dolu olan hukukumuzun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarına gelmesi gerekmektedir.” sözlerini aktardı.
Murat Yetkin de konuşmasında, siyasetin yaşanan değil algılanan gerçeklikten ibaret olduğunu belirterek, AKP veya DTP’nin kapatılma dâvâsının, bu partileri destekleyenler için sanki partileri kapatılmış gibi algılandığını belirtti. AKP’nin kapatılmasına yönelik yapılan eleştirilerin DTP’nin kapatılması dâvâsında yapılmadığını, toplumun sadece küçük ve demokrasi adına hareket eden kesimlerinin her iki dâvâyı da eleştirdiğini söyleyerek, “Parti kapatma kim için uygulanırsa uygulansın aynı mesafede ve aynı samimiyetle eleştirilmesi demokrasinin bir gereğidir.” dedi.
Son olarak söz alan İhsan Dağı da Avrupa’nın Kemalistlere güvenmediğini belirterek, “1920’li 1930’lu yıllarda Batılılaşma çalışmalarından dolayı Avrupalılar Kemalistlere güveniyorlardı. Fakat şu anki Kemalistler, Batı’ya ve Batılı reformlara karşı olduklarından, Avrupalılar Kemalistlere artık güvenmemektedir.” sözlerini ifade etti.
Prof. Dr. Levent Köker, bir siyasî partinin kapatılmasının son çare olması gerektiğini belirterek, “Çelişkilerle dolu olan hukukumuzun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarına gelmesi gerekmektedir.” dedi.
|
CEMİL YÜZER
/ ANKARA
11.04.2008
|
|
|
Soylu: Esnaf her gün küçülüyor |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin demokrasiden taviz vermemesi gerektiğini belirtirken, “Demokrasi nezle olursa ekonomi öksürür” uyarısında bulundu.
“Modern ve Güçlü Türkiye İçin” sloganı ile Çanakkale’den başlattığı “Beyaz Yürüyüş”ünü üç gündür Bursa’da sürdüren Soylu, bugün Bursa Esnaf Sanatkârlar Odaları Birliği’ni ziyaret etti. Birlik Başkanı Arif Tak, Türkiye’nin iyi durumda olmadığını, sıkıntının had safhada olduğunu vurguladı. Ümitlerinin azaldığını söyleyen Tak, Türkiye’de esnafın aradığı en önemli şeyin huzur olduğunu bildirdi. Soylu, güneş görmeyen ülkelerden hububat ithal edildiğini, bunun zulüm olduğunu anlattı. Hükümetin esnafa “ayakkabı ile buz pateni yaptırmaya çalıştığını” belirten Soylu, “Esnaf her gün küçülüyor” dedi. Türkiye’de uzun süredir “ben yaptım oldu” anlayışının hakim olduğunu vurgulayan Soylu, sadece geçen yıl 117 bin esnafın kepenk kapattığına işaret etti. Soylu, bunun aileleriyle iki milyon kişinin kaderiyle başbaşa kalması anlamına geldiğini söyledi. Soylu, küreselleşmenin azgın yükünün esnafın omuzlarında olduğunu elirtirken, hükümeti esnafı 6 yıldır derin sularda yalnız bırakmakla eleştirdi. Esnafın beylik lâflarla idare edilmeye çalışıldığını, büyük şirketlerin ortaklıklarla krize çözüm aradığını ancak esnaf açısından tehlikenin büyük olduğuna dikkat çeken Soylu, esnaftan ümitsizliğe kapılmamalarını istedi.
|
YENİ ASYA
/ BURSA
11.04.2008
|
|
|
Zana'ya 2 yıl hapis cezası |
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamaları sırasında terör örgütünün propagandasını yaptığı iddiasıyla yargılanan kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana, 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz yargılanan sanık Leyla Zana hazır bulundu.Duruşmada hazırladığı 5 sayfadan oluşan yazılı savunmasını okuyan sanık Zana, düşüncelerinden dolayı yargılanıyor olmayı Türkiye demokrasisi açısından bir ayıp olarak kabul ettiğini söyledi. Zana, geçen yıl yapılan Nevruz faaliyetinde ifade ettiği, ‘’Kürtlerin 3 lideri var. Bu 3 lidere minnet borçluyuz’’ sözlerindeki niyetinin örgüt propagandası yapmak olmadığını öne sürdü. Zana daha sonra hazırladığı yazılı savunmayı mahkemeye sundu. Mahkeme heyeti, savunmaları dinledikten sonra karar için kısa bir ara verdi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Leyla Zana’nın Terörle Mücadele Kanunu’nun ‘’Terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçunu kapsayan 7/2. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, sanığın yargılama esnasında pişmanlığını belirten bir tavır sergilemediği gerekçesiyle verilen cezada indirim uygulamadı. Bu arada, Mahkeme heyeti, ayrıca sanık Zana’nın duruşmada okuduğu ve daha sonra mahkeme heyetine sunduğu 5 sayfadan oluşan savunmasının bir örneğinin soruşturma başlatılması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine de karar verdi.
|
/ DİYARBAKIR
11.04.2008
|
|
|
Memurlardan Birleşik Kamu-İş Sendikası |
Kamuda çalışanların örgütlü olduğu beş sendikanın bir araya gelerek oluşturduğu Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonunun (Birleşik Kamu-İş) kuruluş dilekçesi, Ankara Valiliğine verildi.
Birleşik Kamu-İş Kurucu Genel Başkanı ve Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ile konfederasyonda yer alan Birleşik Sağlık-İş, Birleşik Büro-İş, Kültür Sanat-İş ve Yerel-İş sendikalarının temsilcileri, Ankara Valiliğine kuruluş dilekçesini verdiler. Adıbelli, Valilikten ayrılırken yaptığı açıklamada, 22 bin üyesi olan beş sendikanın bir araya gelerek, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonunu kurulduklarını ifade etti.
|
/ ANKARA
11.04.2008
|
|
|
Mazlum-Der’den “2008 Nevruz Olayları” raporu |
Mazlum-Der Van, Hakkari ve Yüksekova’da gerçekleşen Nevruz kutlamaları sırasında ve sonrasında yaşanan olayları ihtiva eden “2008 Nevruz Olayları” raporunu hazırladı.
Van, Hakkari ve Yüksekova’da yaşanan 21-24 Mart tarihlerinde Nevruz kutlamaları sırasında ve sonrasında yaşanan olaylar ile ilgili bölgeye giderek yerinde inceleme ve tespitlerde bulunan Mazlum-Der heyetinin değerlendirmeleri Mazlum-Der’in İstanbul Vefa’daki şubesinde düzenlenen toplantıyla kamuoyuna açıklandı. Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun okuduğu “2008 Nevruz Olayları” adlı raporda, adı geçen üç ilde gerçekleşen Nevruz kutlamaları sırasında yaşanan olaylarda güvenlik güçlerinin kullandığı orantısız şiddet ve ağır hakarete maruz kalan halkın yaşadıkları dile getirildi. Bu şiddetin sonuçlarının yer aldığı raporda olaylar sırasında hayatını kaybeden ve şiddete maruz kalan kişilerin ayrıntılı dökümü bulunuyor.
|
Ahmet Ceylan
/ İSTANBUL
11.04.2008
|
|
|
İnternet, hızlı ve sansürlü |
Tüm İnternet Evleri Başkanı Yusuf Andiç, Türkiye’de internetin önceki yıllara kıyasla çok daha hızlı, ancak bir o kadar da yasaklı durumda olduğunu söyledi.
Andiç, yaptığı açıklamada, Türkiye internetinin 12 Nisanda 15. yılını doldurduğunu ve 7-20 Nisan arasında 11’incisi kutlanan İnternet Haftası’nın, toplumda internet kültürünü yaymayı, internet bilinci oluşturmayı, interneti tanıtmayı ve büyütmeyi amaçladığını belirtti. İnternetin sorunları ve çözüm yollarını tartışmak ve interneti Türkiye gündemine yerleştirmeyi hedeflediğini, bu yıl doğum günü pastalarını 12 Nisanda Diyarbakır’da keseceklerini ifade eden Andiç, şöyle konuştu: “Hepimizin yakından takip ettiği site kapatma vakaları öyle bir hal aldı ki suçlunun cezalandırılmasından çok kendimizi cezalandırır olduk. Özellikle dünyanın en büyük video paylaşım sitesi ‘www.youtube.com’un geçtiğimiz ay uzun bir süre kapalı kalması da gelecek açısından bizleri karamsarlığa sevk etti. Toplumu bir yandan bilgi çağına yükseltmeye çalışırken bir yandan da bu sorunlar gündemi meşgul ediyor’’
|
/ GAZİANTEP
11.04.2008
|
|
|
MEB eğitimde açılımlar yapıyor |
Millî Eğitim Bakanlığı , ilköğretim ve orta öğretim okullarında kullanılmış kitapları toplayıp ekonomiye kazandıracak.
Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik imzasıyla yayımlanan genelgeyle ülke kaynaklarının daha verimli bir şekilde kullanılması ve öğrencilerde çevre bilinci ve duyarlılığının oluşturulması amacıyla kullanılmış ders kitaplarının yeniden toplanılarak ekonomiye kazandırılmasının planlandığı bildirildi. Öte yandan her alanda okullaşma oranını artırmak amacıyla bir çok projeyi hayata geçiren MEB, yükseköğretime yönelik bir yeniliği daha uygulamaya koydu. Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı kabul edilerek yasalaşmış oldu. Söz konusu değişikliğin üniversite kurmayı kolaylaştıracağı belirtiliyor. MEB’in eğitimde yeniliklerinden bir tanesi de okulların çevresini güzelleştirme faaliyetleri. MEB, “Millî Ağaçlandırma Seferberliği” kapsamında “En Güzel Okul Bahçesi” yarışması düzenliyor. MEB Strateji Geliştirme Bakanlığı tarafından organize edilen proje sayesinde öğrencilerin daha ferah bir ortamda eğitim imkânına kavuşmasının amaçlandığı ifade ediliyor.
|
/ İSTANBUL
11.04.2008
|
|
|
Kutlu Doğum coşkusu 14 Nisan’da başlayacak |
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Diyanet Vakfı tarafından 1989’dan bu yana düzenlenen Kutlu Doğum Haftası faaliyetleri 14 Nisan’da başlayacak. Haftanın açılış programı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun katılımıyla Trabzon’da yapılacak.
Program sonunda davetlilere “kutlu doğum aşı” ve gül dağıtılacak; “Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m) Kuşatıcı Çağrısı” konulu panel gerçekleştirilecek. Trabzon’daki faaliyetler kapsamında 15-16 Nisan'da “İslâm Medeniyetinde Bir Arada Yaşama Tecrübesi” konulu sempozyum düzenlenecek. Bu yıl Kutlu Doğum Haftası faaliyetlerinin 20. yılı olması dolayısıyla haftaya ilişkin afiş, pankart ve kokartlarda “20. Yıl” vurgusuna özellikle yer verilecek. Başkanlık ve Türkiye Diyanet Vakfı işbirliğiyle ihtiyaç olan illerde öğrenci yurdu yapılması için yardım kampanyası düzenlenecek. Hafta boyunca belirli merkezlerde başta Kur’ân'ı Kerim meali olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı yayınları ücretsiz dağıtılacak. Kocatepe Camisi avlusunda, 18 Nisan 2008 Cuma günü 3 bin kişilik “kutlu doğum aşı” ikram edilecek.
Ankara’da 3 köyde, 29 Mayıs Tıp Merkezi tarafından sağlık taraması yaptırılacak. Hastane, cezaevi, kimsesizler ve yetiştirme yurtlarının ziyaret edilecek ve ihtiyacı olanlara yardım yapılacak. Avrupa ülkeleri ile Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırım, KKTC, Makedonya ve Romanya’ya konferans vermek üzere görevliler gönderilecek. Diyanet İşleri Başkanlığı Türk Tasavvuf Musikisi Korosu Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Çorum ve Amasya’da konser verecek. Ayrıca, yurt içi ve yurt dışındaki öğrencilere yönelik kompozisyon, şiir, ve makale yarışmaları düzenlenecek. Kutlu Doğum Haftası faailiyetleri 20 Nisan’da sona erecek.
|
/ ANKARA
11.04.2008
|
|
|
Antalya’da e-muhtarlık dönemi başlıyor |
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Büyükşehir Belediyesi’nin Kent Konseyi ile birlikte yürüttüğü Mahalle-Net Projesi’ni muhtarlara tanıttı.
AKM Perge Salonu’ndaki toplantıda Başkan Türel, muhtarlara, projenin hedefleri ve uygulama süreci hakkında bilgiler verdi. Proje ile Büyükşehir mücavir alanı içerisindeki muhtarlar arasında ortak internet ağı oluşturulacak. Muhtarlar, kayıtlarını bilgisayar ortamında tutacak ve MERNİS programı üzerinden çalışmalarını sürdürecek. Vatandaşa hizmette büyük kolaylık sağlanacak. Türel tanıtımdan sonra, mahalle muhtarlarının proje ile ilgili sorularını cevapladı. Muhtarlarla, bilgisayar kurslarının ASMEK bünyesinde haziran ayından sonra başlaması konusunda mutabakat sağlandı.
|
MÜŞERREF AKSOY
/ ANTALYA
11.04.2008
|
|
|
Aile içi iletişimde sorunlar var |
Diyarbakır'ın tek özel psikolojik danışmanlık merkezine en çok aile içi iletişimsizlik yaşayan ve evlilik hazırlığı içerisinde olan çiftlerin başvurduğu bildirildi.
Pandora Psikolojik Danışmanlık Merkezi Müdürü Psikolog İbrahim Halil Şimşek, yaptığı açıklamada, yaklaşık 8 ay önce açtıkları merkezde 4 psikolog, 1 psikiyatristin çalıştığını söyledi. Bölgede halen bir psikologa ya da psikiyatriste başvurma konusunda ön yargıların bulunduğunu belirten Şimşek, artık kişinin sorunlarının canına tak ettiği zaman bir uzmana başvurmaya karar verdiğini bildirdi. Şimşek, ‘’Bölgeye yönelik de hizmet veriyoruz. En çok aile içi iletişimsizlik yaşayan ve evlilik hazırlığı içerisinde olan çiftler başvuruyor. Aile içi iletişimsizlikte ya eşler ya da ebeveynler çocuklarıyla başvuruyor. Bazen bir baba sorunlu diye çocuğunu getiriyor, bir süre sonra asıl sorunun babadan kaynakladığı ortaya çıkıyor. Evlilik hazırlığı yapan çiftlerde yoğun kaygı ve stres yaşanıyor. Onlara da yol gösteriyoruz. Ayrıca ÖSS yaklaştıkça öğrencilerden de çok yoğun talep görüyoruz" dedi.
|
/ DİYARBAKIR
11.04.2008
|
|
|
|