Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çölaşan'a istifa çağrısı

27 Mayıs’ı öven ve Menderes’in idamının coşkuyla karşılandığını iddia eden Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’a tepkiler sürüyor. AKP’li Dengir Fırat: Bir hukukçunun darbeleri, cinayeti tasvip etmesi çok üzücü. Prof. Hüseyin Hatemi: Hakimlik makamındaki bir kişi böyle şeyler söyleyemez. Yargıtay emekli savcısı Ahmet Gündel: Çölaşan istifa etmeli. Dr. Ümit Kardaş: Suç oluşturan sözler ve davranışlar yargının tepesinden geliyor ve işletilmesi gereken mekanizma onlar için işletilmiyor.

Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın istifa etmesini, etmezse istifaya zorlanmasını, ama öncelikle Danıştay Başkanı ve tüm diğer yüksek yargı organlarının bu duruma tepki göstermeye çağırdı. Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs darbesi ve Adnan Menderes’in idam edilmesiyle ilgili ‘Kimse idam cezasını istemez ama o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs’ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir’ sözlerine tepki yağıyor. Çölaşan için ‘Suçu ve suçluyu övdüğü’ gerekçesiyle suç durusunuda bulunulurken, sivil toplum örgütleri, siyasiler ve aydınlar da Çölaşan’ın Danıştay Başsavcılığı makamına yakışmadığını dile getiriyor.

Kanunlarda suç olduğu açıkça yazılmasına rağmen, son zamanlarda artan darbe tellallığına karşı yargının sessiz kalması tepkilere neden oluyor. Son zamanlarda artan darbe çağrılarına ve deşifre olan cunta yapılanmalarına karşı, yargı sessizliğini koruyor. 2003 ve 2004 yıllarında Sarıkız ve Ayışığı kod adlı cunta yapılanmalarıyla başlayan ve çeşitli darbe hazırlıkları ve darbe çağrılarıyla devam eden son bir kaç yıllık süreçte gerek yargının ve gerekse medyanın genelindeki sessizlik endişe verici olarak değerlendiriliyor. TCK’ya göre “Anayasal nizamı silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek” olarak nitelendirilen darbe suçunun, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülürken, gerek ortaya çıkan somut cunta planlar ve gerekse bazı yüksek yargı mensuplarının ve öğretim üyelerinin yaptığı darbe çağrıları konusunda yargıda yaprak dahi kımıldamaması tepkilere neden oluyor.

SAVCILAR NEYİ BEKLİYOR

Merhum Başbakan Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes, savcıları göreve çağırırken,“Son yıllarda Türkiye’de açıkça darbe tellallığında ve darbenin teşvikçilerinde artış olduğu doğrudur. Esasen Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu, kurallar ve kurumlar devleti olduğu anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre darbe tellallığı, askeri müdahale teşvikçiliği yapmak suçtur. Hele hele bunu üzerinde kamu sorumlulğu taşıyan kişiler yapıyorsa durum, daha da endişe vericidir. Bu açıdan baktığımız vakit, Türkiye Cumhuriyeti savcılarının bu hususta büyük bir titizlik göstermeleri gereği, Anayasal bir görev olduğu kadar, laik ve demokratik cumhuriyetin, hukuk devletinin ve insan haklarının korunması açısından bir zorunluluktur” dedi.

Menderes, Tansel Çölaşan’ın 27 Mayıs ve idamlarla ilgili sarfettiği sözlerle ilgili, Danıştay’dan kurumsal bir açıklama yapılarak, Danıştay’ın Çölaşan ile aynı görüşte olmadığının ilan edilmesini istedi. Menderes, Çölaşan’ın sözleriyle ilgili olarak, “Bu hastalıklı bir ruhun ifadesidir, hezeyandır” dedi.

Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, darbe girişimleri ve darbe çağrılarına karşın yargının sessiz kalmasını eleştirerek, şunları kaydetti: “Hukukun nihai hedefi adaletin sağlanması ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Bu işlevi hukuk ne kadar yerine getiriyor bu tarşılır. Bu işleviyerine getirmediği sürece militarizm gelişir. Bu militarizm korkuya dayalıdır ve korku üzerinden yürümektedir. Yargı ne yazık ki kendisini kurum olarak devletin ideolojik aygıtı gibi görüyor. Bu nedenle apaçık suç oluşturan sözler ve davranışlar bizzat yargının tepesinden geliyor ve maalesef işletilmesi gereken mekanizma onlar için işletilmiyor.”

Demokratlar Kulübü de Danıştay Başsavcılığının bir iddia makamı olduğunu belirterek ‘’İddia makamı doğrunun, gerçeğin ve halkının mutluluğunu arayanların, devletin barış içinde yaşamasının olumlu gerekçelerini yasalar doğrultusunda ifade edenlerin makamıdır. Darbe teşvikçilerinin yeri değildir’’ dedi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengir Fırat da, “Bir Türkiye vatandaşının, bir hukukçunun bu sözleri söylemesinden büyük üzüntü duydum. Başsavcılık görevinde bulunan bir hukukçunun darbeleri, hukuksuzluğu cinayeti tasvip eden konuşma yapması çok üzücü. Ümit ediyorum ki Tükiye bu düşünce tarzından kurtulacaktır. Mutlaka hukukun hakim olduğu insancıl bir yapının oluşturulduğu bir yönetim, yargıya bir sisteme kavuşacaktır” diye konuştu. Hukukçu Prof. Dr. Hüseyin Hatemi ise Başsavcı Çölaşan’ın sözlerini acı, üzüntü ve esefle karşıladığını belirterek ‘Hakimlik makamında olan bir kişinin böyle birşeyler söylememesi gerekir. Türkiye’nin darbeci zihniyetini aşması gerekir. Hukukçular gerçek bir hukuk devletinin hakimleri olmaladır. Bu tür de beyanlar hukukçulara yakışmamaktadır’ diye konuştu.

Sözler düşünce özgürlüğü değil

Darbeyi ve idamları savunan Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan’ın açıklamaları karşısında suskun kalan yüksek yargı organlarına, emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel tepki gösterdi. Gündel, Çölaşan’ın istifa etmesini, etmezse istifaya zorlanmasını, ama öncelikle Danıştay Başkanı’nın ve tüm diğer yüksek yargı organlarının bu duruma tepki göstermisini istedi. Gündel, ceza koğuşturmasının mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi: “Sistem korunaklı dokunulmaz, izin sistemi var. Ama Danıştay yetkili kurullarınca mutlaka soruşturma yapılması lazım. Başsavcını söyledikleri düşünce özgürlüğü olarak görülemez, suç teşkil edecek fiil var ortada.”

Gündel, yüksek yargının içinde benzer düşüncede çok kişi olduğunu vurgulayarak, “Çölaşan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın veya başkasının ayrıcalığı, suç işleme özgürlüğü yoktur” dedi.

Yeni Asya / İSTANBUL

13.03.2008


 

Yasağa geri döndüler

Danıştay 8. Dairesinin, başörtülülerin okula alınması için YÖK Başkanınca rektörlüklere gönderilen yazının yürütmesini durdurma kararı sonrası, konuyla ilgili anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesini takiben başörtülü öğrencileri almaya başlayan az sayıdaki üniversitenin büyük kısmı tekrar yasak uygulamasına geri döndü. Karadeniz Teknik, Rize, Gaziantep, Harran ve Erciyes Üniversitelerinde başörtülü öğrenciler, düne kadar girebildikleri okullarına dün sabah başörtülü olarak alınmadılar.

Danıştay 8’inci Dairesi’nin YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın üniversite rektörlerine gönderdiği “Türbanlı öğrencilere kapıları açın” yazısını genelge kabul ederek yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından, rektörler başörtülü öğrencilere kapıları kapattı.

Danıştay’ın kararı sonrası daha önce başörtüsüne izin veren bazı üniversiteler dün sabah saatlerinden itibaren başörtülü öğrencilerin okula girişine izin vermedi. Ancak çok az sayıda üniversite Danıştay’ın yasağına uymadı.

Cumhurbaşkanı’nın yasayı imzalaması ve YÖK Başkanı’nın genelgesi sonrasında başörtülü öğrencilerin kampuslara girişine izin veren Karadeniz Teknik ve Rize üniversiteleri, dün sabahtan itibaren başörtülü öğrenci almamaya başladı. Rize Üniversitesi’nde başörtülü öğrenciler güvenlik görevlilerine, “Kamera şakası mı bu?” diyerek içeri girmeye çalıştı ama engellendiler.

Sabah saatlerinden itibaren başörtülü olarak okula gelen öğrencilerin bazıları güvenlik görevlilerinin uyarıları sonucunda başlarını açarak içeri girerken, birçoğunun Danıştay’ın aldığı karardan habersiz olduğu gözlendi. Haberi olmayan bazı öğrenciler, “Kamera şakası mı bu?” diyerek güvenlik görevlilerine rağmen okula girmeye çalışınca dışarı çıkarıldılar. Türbanını çıkaran bir kız öğrencinin de gözyaşları içinde okula girmesi dikkat çekti.

Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu, “Üst kurulumuz olarak kabul ettiğimiz YÖK, daha önce bize iki kez genelge gönderdi. Biz de bu genelgeleri emir kabul edip türbanı üniversitede serbest bıraktık. Ancak şimdi Danıştay’ın verdiği bir karar var. Bu da hukuki bir karar olduğu için bunu da uyguladık ve önceki döneme geri dönmüş olduk. Bu sabahtan itibaren üniversitemize türbanlı öğrencilerin girişine izin vermedik” dedi. Okumuşoğlu, kendilerine YÖK’ten herhangi bir yazı gelmediğini de vurgulayarak, “Bize bir yazı ulaşmadı ama medya organlarından Danıştay’ın kararını öğrendik ve uyguladık” diye konuştu.

Danıştay’ın kararı sonrasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Kanunî Kampüsü’nün kapılarında üniversitenin güvenlik görevlileri dün sabahtan itibaren başörtülü öğrencilerin girişine izin vermedi. Rektörlüğün talimatıyla kampüse giren özel araç, minibüs ve belediye otobüslerini de kontrol eden güvenlik görevlileri, başörtülü öğrencileri başlarını açmaları konusunda uyardı. Bazı öğrenciler başlarını açarak üniversiteye girebilirken, bazıları da başını açmadı ve geri döndü.

KTÜ’ye bağlı Gümüşhane Mühendislik Fakültesi ve Meslek Yüksekokulu’na da bu sabahtan itibaren türbanlı öğrenci alınmamaya başlandı. Gümüşhane’de de başörtülü öğrencilerin büyük çoğunluğu başını açarak okula girdi. Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Bektaş, “Dün akşam saat 19.00’da KTÜ Rektörlüğü’nün bize bildirdiği karar uyarınca türbanlı öğrencileri almıyoruz” dedi.

Yasağı daha önce kaldıran Gaziantep Üniversitesi ve Şanlıurfa Harran Üniversitesi’nde Danıştay karanının ardından başörtülü öğrenciler dersliklere alınmadı. Danıştay’ın aldığı karar sonrası başörtülü öğrenciler Gaziantep Üniversitesi’ndeki hiç bir dersliklere alınmadı. Binalara başörtülü giren öğrenciler tuvaletlerde başörtülerini çıkarıp dersliklere girdi. Bazı öğrenciler de başörtülü derse alınmadığını öğrenince kapıdan döndü.

Harran Üniversitesi’nde sabah erken saatlerde minibüs ve otobüsler ile üniversiteye gelen başörtülü öğrenciler, kampüs girişinde araçlara binen güvenlik görevlileri tarafından kapalı alanlara başörtüleriyle girmemeleri konusunda uyarıldı. Öte yandan, Harran Üniversitesi’nin Osmanbey, Eyyübiye ve Yenişehir Kampüsünün girişinde bulunan güvenlik görevlilerinin sayısının da artırıldığı görüldü.

Danıştay’ın YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın tek başına düzenleme yapma yetkisinin olmadığı gerekçesiyle aldığı karar üzerine Erciyes Üniversitesi, eskiden olduğu gibi ögrencilerin derslere başörtüsüz olarak girmesini kararlaştırdı.

Erciyes Üniversitesi Rektörlüğünden yapılan açıklamada, “Danıştay kararı ile YÖK’ün genelgesi durdurulmuştur. O nedenle, Rektörlüğümüzce yapılan hukuki ve yasal değerlendirme sonucu, türbanlı öğrencilerin eskiden olduğu gibi derslere başlarını kapıda açtıktan sonra girmeleri öngörülmüştür. Bu konuda Üniversite senatosu da cuma günü bir toplantı yapacak” denildi.

Aksaray Üniversitesi ve Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nde başörtüsü yasağı devam ediyor. Her iki üniversite yönetimi de YÖK’ün 13’üncü maddesi değişmeden başörtüsü yasağının kalkmayacağını açıkladı.

Danıştay 8. Daire, YöK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversite rektörlüklerine gönderdiği “Türbanlı öğrencilerin derslere alınması” yönünde kararını iptal etmesine rağmen Adapazarı´nda Sakarya Üniversitesi ögrencileri başörtüsü ile üniversiteye geldiler. Üniversite görevlileri “Bize herhangi bir bilgi gelmediği için türbanlı ögrencileri alıyoruz” dedi. Sakarya üniversitesi Anayasa Mahkemesi’nin yüksek öğreniminde başörtüsünün önünü açan değişikliği ilk uygulayan üniversite olmuştu.

Konya’da Selçuk Üniversitesi’nde öğrenciler fakülte binalarına ve dersliklere başörtüleriyle girmeye davem etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Dinçer Bedük, “Üniversite yönetimi olarak, Danıştay’ın verdiği kararla ilgili henüz değerlendirme toplantısı yapmadık. Toplantı yapıp, ona göre yönetim olarak bir karar alacağız” dedi.

Yeni Asya / İSTANBUL

13.03.2008


 

İbretlik kararlara bir yenisi daha eklendi

Büyük Birlik Partisi Genel Sekreteri Yalçın Topçu, “Danıştay’ımızın ibretlik kararlarına bir yenisi daha eklenmiştir” dedi.

BBP Genel Sekreteri Topçu, Danıştay’ın YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın üniversite rektörlüklerine gönderdiği “başörtülü öğrencileri derslere alın” talimatını “kanunsuz emir” olarak niteleyerek yürütmeyi durdurmasını “Danıştay’ımızın ibretlik kararlarına bir yenisi daha eklenmiştir. YÖK Başkanı’nın itiraz hakkını kullanacağını düşünüyoruz” sözleriyle değerlendirdi. Danıştay’ın, başörtüsü ile ilgili kararları geçmişten bu yana mağdurlar aleyhine aldığını belirten Topçu, “Mahir Danıştay’ımızın geçmişte alkol reklamlarına kısıtlama taleplerine anında karşı çıkması manidardır” dedi.

/ ANKARA

13.03.2008


 

Hukuk mantığı ve ahlâkı zedeleniyor

MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Nigar Gümrükçüoğlu, Danıştay’ın YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin üniversitelere gönderdiği genelgenin yürütmesini durdurması kararını değerlendirirken, “Yasakçıların ekmeğine yağ sürmek için kullanılmasını esefle kınıyoruz. Bu kınamamız bu olayı hukuksuzca algılayanadır” dedi.

Danıştay kararında başörtüsüne yasak getirmediğini söyleyen Gümrükçüoğlu, “Teknik açıdan tek başına YÖK başkanının genelge yayınlayamayacağına karar vermiştir. Bu doğrudur, fakat serbestlik anayasa ile gelmiştir YÖK başkanının genelgesi olsa da olmasa da serbestlik yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple bu kararı yasaklama olarak duyuran ve Anayasa Mahkemesi’ni bu yol ile baskı altına almaya kalkan zihniyeti kınıyoruz” diye konuştu.

Recep GÖREN / ANKARA

13.03.2008


 

Akay: Başbakan özür dilesin

Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul Akay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı ile ilgili eleştirilerinden dolayı sendikalara yönelik söylediği sözlerini eleştirerek, ‘’Sayın Başbakan ‘yalancılıkla’ suçladığı toplum kesimlerinden özür dilemelidir’’ dedi.

Akay, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, sosyal güvenlik ile ilgili düzenlemelere yönelik çalışmaların tamamlandığını ve TBMM Genel Kurulu’nda görüşülme aşamasında olduğunu hatırlattı. Buna karşın çeşitli sivil toplum örgütleri ve sendikaların bir dizi eylem kararı aldığını belirten Akay, ‘’Sayın Başbakan bu eylemlerden rahatsız olmuş olmalı ki, bir başbakana yakışmayacak bir üslup kullanmıştır’’ dedi. Akay, böyle bir üslubun kimseye fayda sağlamayacağını ifade etti.

Başbakan Erdoğan’ın ısrarla söz konusu yasa tasarısının hak kayıplarına yol açmayacağını söylediğini belirten Akay, prim ödeme gün sayısının 7 binden 9 bin güne çıkarılmasının, emeklilik yaşının 65’e yükseltilmesinin, emekli aylık bağlama katsayıları düşürülerek bundan sonra emekli olacaklara yüzde 30-35 daha az ücret ödenmesinin kazanılmış hakları elden almaktan başka hiçbir anlam taşımadığını vurguladı.

/ ANKARA

13.03.2008


 

‘Erdoğan, tasarıyı okumadı’

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, altına imza attığı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Tasarısının tek satırını okumadığı kanısında olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, "‘’Belki Başbakan yürürlük ve yürütme maddesi olan son 2 maddeyi okumuş olacak ki kendisine verilen metinleri, grupta tekrarlamak zorunda kaldı. Başbakanın yapacağı ilk şey, o konuşma metinlerini hazırlayanları derhal görevden almaktır’’ dedi. Kılıçdaroğlu, Ankara Şubeler Platformu Sözcüsü, Petrol-İş Ankara Şube Başkanı Mustafa Özgen ve beraberindeki sendikacıları kabul etti. CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu da sendikacılara, ‘’Yalan söylüyorlar’’ demenin, bir Başbakana yakışmayacağını ifade etti. CHP’li Kılıçdaroğlu, gazetecilere dönerek, ‘’Sizin yıpranma hakkınız elinizden alındı, mı alınmadı mı?’’ diye sordu. Kılıçdaroğlu, ‘’Elinizden alınıyor. Bu sizin kazanılmış hakkınızdı. Kim yalan söylüyor?’’ diye konuştu.

/ ANKARA

13.03.2008


 

Askerlik için değişiklik teklifi

MHP Samsun Milletvekili Osman Çakır, askerlerin yoklama ve muvazzaflık devresinde yol masraflarının karşılanmasını öngören yasa teklifini, TBMM Başkanlığına sundu.

Çakır, teklifin gerekçesinde, Türkiye’nin stratejik konumu gereği, yakın çevre ve ülke şartları dikkate alındığında mevcut asker alma sisteminin uzun bir süre daha devam edeceğinin değerlendirildiğini belirtti. Eğitim merkezlerine gönderilmek üzere askerlik şubelerinden sevk edilen personele yolluk ve iaşe bedeli ödendiğini hatırlatan Çakır, şunları kaydetti: ‘’İlgili kanunlar gereğince aylık belirlenen tayın bedeli 234 YTL olup, günlük yaklaşık 7.5 YTL para ödenmektedir. Harcırah olarak tren bileti verilmektedir. Kara yolu ulaşımı yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmasına rağmen, demir yolu ulaşımı ülkenin tamamının ihtiyacını karşılayacak yaygınlığa sahip değildir. Bu nedenle muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmek için yurdun dört bir tarafındaki askerlik şubelerinden eğitim merkezlerine sevk edilen askerlerimiz mağdur olmaktadır. Teklif ile mağduriyeti gidermek ve asker ailelerinin maddi yükünü biraz olsun hafifletebilmek için muvazzaflık devresinde yol masraflarının Harcırah Kanunu gereğince ödenmesi amaçlanmaktadır.’’

/ ANKARA

13.03.2008


 

Toptan: Akif samîmi bir müslümandı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’Mehmet Akif, İstiklal Marşı’nı hem geçmişin muhasebesini yapan dizelerle süslemiş hem içinde bulunduğumuz şartlarda insanımıza, milletimize ne yapması gerektiğini anlatmış hem de Türkiye’nin geleceğine ışık tutmuştur’’ dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Altındağ Belediyesi, Ankara Valiliği, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesinin katkılarıyla, Mehmet Akif Ersoy’un yaşadığı Tacettin Dergahı’nın yanında yaptırılan Mehmet Akif Ersoy Kültür Parkı törenle açıldı. Toptan, burada yaptığı konuşmada, Türk milletine zor günlerinde verdiği yüksek moralle bağımsızlık ateşini yaktıran büyük vatan şairi Ersoy’un yaşadığı mekânın adına yakışır şekilde düzenlenmesinde geç kalınması nedeniyle buruk bir mutluluk yaşadığını belirtti. Toptan, Mehmet Akif Ersoy’un, her milletin kolay kolay sahip olamayacağı büyük bir değer olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: ‘’Mehmet Akif, sadece İstiklal Marşımızı yazıp, milletimize hediye eden bir büyük şair değildir. Onun ötesinde, Çanakkale’yi destanlaştıran, Çanakkale’deki büyük mücadeleyi en güzel şekilde anlatan, Safahat’ında ‘Asım’ın nesli’ diye nitelendirdiği yeni kuşak hedefini çok iyi anlatan büyük insandı. Toptan, konuşmasını Mehmet Akif’in, ‘’Cenab-ı Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın’’ sözüyle bitirdi.

/ ANKARA

13.03.2008


 

Financıal Times: Kıbrıs'ta yeni umut doğdu

İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, Kıbrıs’ta müzakerelerin yeniden başlaması için yeni bir umut doğduğunu yazdı. Strasbourg mahreçli haberinde gelişmeleri değerlendiren gazete, 4 yıllık tıkanmanın ardından Rum kesiminin adada yaşayan Türklerle yeniden görüşmelere başlamaya hazırlandığını duyurdu.

Haberi Rum kesimi Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu’ya dayandıran gazete, bakanın adadaki iki kesimi birleştirmek için yeniden görüşmelere başlama konusunda “ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğuna” dair sözlerine yer verdi.

Bakanın, gelecek hafta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasında yapılması beklenen görüşmenin ardından Lefkoşa’nın ana caddesini ayıran duvarın kaldırılabileceğini söylediğine dikkat çekilen haberde, bu görüşmenin eski Rum lideri Tasos Papadopoulos ile Talat’ın 2006 yılında yaptığı türdeki ilk görüşme olacağı bildirildi.

Kipriyanu’nun, bu görüşmede gündeme gelecek gelişmelerden birinin güven artırıcı bir önlem mahiyetinde yeşil hat üzerinde bir veya iki geçiş noktası daha açılması olacağını söylediği belirtilirken, halen BM barış gücü askerlerinin gözetiminde bulunan ve kuzey ile güneyi ayıran bu hatta dört geçiş noktası bulunduğu hatırlatıldı.

Adadaki iki toplumun ticaret ve turizm konusundaki işbirliğini geliştirmek için birlikte çalışması gerektiğini de belirten Kipriyanu, “Şu anda Kıbrıs sorunu etrafında bir hareketlilik var. Sorun bu hareketliliğin nasıl yeni bir adıma dönüştürüleceği ve kapsamlı çözüme ulaşacak bir müzakere sürecinin nasıl başlatılacağıdır” dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas 21 Mart Cuma günü saat 10.00’da görüşecek. Talat’ın Özel Temsilcisi Özdil Nami ve Rum Başkanlık Komiseri Yorgos Yakovu, Talat ve Hristofyas görüşmesinin gündemini belirlemek üzere dün BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller’in Lefkoşa ara bölgedeki ikametgahında bir araya geldi. Görüşmede, Talat ve Hristofyas’ın 21 Mart Cuma günü saat 10.00’da Möller’in ikametgahında görüşmesi kararlaştırıldı.

Görüşmeden beklenti yüksek

Kıbrıs Türk tarafının, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın 21 Martta yapacağı görüşmeden beklentisi oldukça yüksek.

İki liderin yapacağı ilk görüşmeye büyük önem veren Türk tarafı, görüşmeden, “önlerini görmeye yarayacak verileri elde etmeye” çalışacak.

Türk tarafı, Kıbrıs sorununun önümüzdeki süreçte alacağı şeklin, Talat-Hristofyas görüşmesinde ortaya çıkmasını da bekliyor. KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, dünkü basın brifinginde Talat-Hristofyas görüşmesinden ne beklediklerine dair şunları söylemişti: “Kıbrıs Rum tarafındaki liderlik değişiminin politik bir tutum değişikliği anlamına gelip gelmediğini; yeni Kıbrıs Rum liderliğinin 8 Temmuz sürecini (Tasos) Papadopulos gibi bir oyalama süreci olarak ele alıp almayacağını ve Kıbrıs sorununa nasıl bir çözüm arayışı peşinde olduklarını bu görüşmede öğrenmeye çalışacağız. Bizim için bu veriler, Kıbrıs sorununun nasıl seyredeceğinin göstergeleri olacaktır. Biz bu verilere bu görüşmede ulaşmaya çalışacağız.”

/ LONDRA

13.03.2008


 

Gül, Senegal'e gitti

Cumhurbaşkanı Gül, temasları sırasında İKÖ üyesi ülke liderlerinden bir kez daha Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliğine adaylığı ve İzmir’in EXPO 2015 adaylığına destek vermelerini isteyeceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Zirvesi’ne katılmak üzere Senegal’e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Türkiye’nin, toplan nüfusları 1 milyara ulaşan, 57 üyeli ve dünya siyasetinde giderek artan bir ağırlığa sahip İKÖ’nün etkin ve önemli üyelerinden biri olduğunu ifade eden Gül, Türkiye’nin İKÖ ile ilişkilerinin mükemmel düzeyde olduğunu söyledi. Gül, bu yılki zirve divanında Mısır ve Filistin Devlet başkanlarıyla birlikte yer alacağını ifade etti. Gül, temasları sırasında İKÖ üyesi ülke liderlerinden bir kez daha Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliğine adaylığı ve İzmir’in EXPO 2015 adaylığına destek vermelerini isteyeceğini kaydetti.

/ ANKARA

13.03.2008


 

Devlet 38 bin memur alacak

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, kamu kurum ve kuruluşlarına bu yıl alınacak 23 bin yeni memurla ilgili kadro dağılımının yapıldığını, atama işlemlerinin de yakında başlamasının beklendiğini bildirdi.

Başesgioğlu, bu yıl Haziran ve Eylül aylarında iki ayrı Kamu Personel Seçme Sınavı yapılacağını da ifade etti.

Devlet Bakanı Başesgioğlu, yaptığı açıklamada, 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda toplam 23 bin adet açıktan atama izninin verildiğini hatırlattı.

Mevzuat çerçevesinde öncelikle bu kadroların dağılımının yapılması gerektiğine işaret eden Başesgioğlu, ‘’Mevzuatımız, bu konuda da Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına görev vermiş bulunmakta. İlgili iki Bakanın teklifi ve Sayın Başbakanın onayı ile kadro dağılımı gerçekleşiyor. Biz de şu ana kadar yaptığımız çalışmalarda 22 bin civarında açıktan atama iznini ilgili bakanlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına dağıttık’’ dedi.

Dağıtım işlemini, kurumların personel ihtiyaçları, Türkiye genelindeki dağılım ve diğer kıstasları dikkate alarak yaptıklarını kaydeden Başesgioğlu, şöyle devam etti:

‘’Bunlar içinde en çok Milli Eğitim Bakanlığımıza açıktan atama kadrosu verdik. Bu yıl 10 bin kadro ile en fazla açıktan atama Milli Eğitim Bakanlığımızca gerçekleştirilecek. Bunu 2 bin 500 kadro ile Adalet Bakanlığı izliyor. Diğer Bakanlık ve kurumlarımıza da bu şekilde dağıtım yaptık. Şimdi kurumlarımız, boş memur kadrolarına bu dağılım içinde, açıktan atama şeklinde memur alımında bulunacak.

Devlet Bakanı Başesgioğlu, kamu kuruluşlarının açıktan atamanın yanı sıra, 2007 yılı içinde ölüm, istifa, emeklilik gibi nedenlerle boşalmış bulunan kadroların yüzde 50’si kadar ayrıca yeni memur alabileceklerini de ifade etti.

Devlet Bakanı Başesgioğlu, Kamu Personeli Seçme Sınavının 2 yıl aradan sonra bu yıl Haziran ve Eylül aylarında tekrar yapılacağını da bildirdi. 28-29 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek sınava, 4 yıllık fakülte ve yüksekokul mezunlarının katılacağını belirten Başesgioğlu, 21 Eylül’deki sınavda ise 2 yıllık yüksek okul ve lise mezunlarının yarışacağını kaydetti. Açıktan atama ve boşalan kadrolara yapılacak atamalarla birlikte yıl sonuna kadar kamuda yeni istihdam edilecek memur sayısının 38 bine ulaşabileceği vurgulandı.

/ ANKARA

13.03.2008


 

Bediüzzaman vefat yıldönümünde anılıyor

Büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursi, vefatının 48. yıldönümü münasebetiyle Isparta'da düzenlenen bir programla anılıyor.

Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular ve araştırmacı-yazar İslâm Yaşar’ın konuşmacı olarak katılacağı program 14 Mart Cuma günü saat 20.00’de Belediye Kültür Sinemasında gerçekleştirilecek. Programın konusu “Meşrûtiyetin 100. Yılında Türkiye’nin Demokrasi Serüveni”.

Programda Bediüzzaman Hazretlerinin “Meşrûtiyet-i Meşrûa” olarak ifade ettiği demokrasi ve meşrûtiyet kavramlarının İslâm’daki yeri ile Türkiye’nin Meşrûtiyetten bu güne geçirdiği demokrasi macerası, Mehmet Kutlular tarafından anlatılacak. Ayrıca, Bediüzzaman ve Nurculukla ilgili geniş araştırmaları ve birçok kitabı yayınlanmış olan araştırmacı–yazar İslâm Yaşar da programda “Demokrasi ve İnsan Sevgisi” konusunda konuşacak.

Bediüzzamanı Anma Programı kapsamında düzenlenen konferans, Yeni Asya Gazetesi Isparta İl Temsilciliğinin de katkılarıyla, Sidre, Eğitim–Kültür ve Sağlık Derneği tarafından organize ediliyor. Çevre il ve ilçelerden de geniş katılımın olacağı konferans, yurt genelinde yapılan ve Bediüzzaman’nın vefat tarihi olan 23 Mart’ı içine alan “Bediüzzaman Haftası” programlarının bir parçasını oluşturuyor.

Nihat Yılmaz / ISPARTA

13.03.2008


 

İngilizceyi hemen kaptı

Malatya’nın Pütürge ilçesinde ikamet eden 5,5 yaşındaki Handan Doğan, öğrendiği İngilizce kelimelerle çevresini şaşırtıyor.

Handan Doğan’ın babası İskender Doğan, kızının çok zeki olduğunu fark edince evde eğitim verme kararı aldıklarını belirterek, şunları söyledi: “Ben tek kelime İngilizce bilmem, yazılı olarak bakar kendisine sorarım, o da cevaplar. Şu an 179 İngilizce kelimeyi biliyor. Bunun dışında birçok tarihi konu da da bilgiye sahip.” Bu arada maddi imkânsızlıklar sebebiyle çocuklarının eğitimlerini sürdürmekte zorlandıklarını belirten Doğan’a, Pütürge Kaymakamı Mustafa Irmak’ın yardım elini uzattığı belirtildi.

/ MALATYA

13.03.2008


 

Kızılırmak’a kar takviyesi

Kızılırmak’ta 15 gün önce 20 metreküp/saniye ölçülen debi, karların erimesiyle 110 metreküp/saniyeye yükseldi.

Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak’ta, son günlerdeki yağışlar ve eriyen karların etkisiyle su seviyesi arttı. Ankara’nın da içme suyu ihtiyacını karşılaması planlanan Kızılırmak’ın su seviyesinin yükselmesinin, üzerindeki Sarıoğlan, Kesikköprü, Hirfanlı, Kapulukaya, Altınkaya, Derbent ve Obruk barajları ile Kızılırmak Deltası'ndaki tarım ve canlı hayatı açısından da sevindirici olduğu belirtildi.

/ SİVAS

13.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri