Süper Ligde son 9 haftaya girilirken, zirvede ve dipte mücadele kıyasıya devam ediyor.. Beşiktaş, Ankara deplasmanında G.Birliği önünde uzatma dakikalarında bulduğu golle liderlik koltuğunu bırakmazken, takipçileri G.Saray, F.Bahçe ve Sivas ise evlerinde oynadıkları maçlardan 3 puan alarak takibi sürdürdüler.
Bu hafta İstanbul'da oynanan G.Saray-Kayseri ve F.Bahçe -Vestel Manisa maçlarını izledim. Cumartesi günkü G.Saray-Kayseri maçı denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçti. Ancak G.Saray dar alanda yaptığı presin faydasını görerek, rakibin sürekli pas hatasına zorladı. Bu arada şunu kabul etmek lazım. G.Saray'da Ümit Karan gerçeği var. Bu futbolcu ne kadar kötü oynarsa oynasın hiç umulmadık bir pozisyonda takımını öne geçiren gole imzasını atabiliyor. Ümit Karan güçlü fiziği ve kondisyonu ile bütün savunmacıların en büyük korkusu. Ancak, zaman zaman yaptığı egoistlik yüzünden takımının birçok gol atmasına mani olduğu da bir gerçek. Feldkamp bu yüzden ona çok kızıyor.
Buna karşılık F.Bahçe'de Alex'te böyle bir hovardalık yok. Gol atmaktan ziyade attırmayı daha çok seviyor. Vestel Manisa karşısında topu her alışında tribünler onu büyük bir hayranlıkla izledi. Sahada belki koşmuyor görünüyor ama aldığı her topla gollük pozisyonlar hazırlıyor. Onun kullandığı duran topların büyük bir bölümü golle sonuçlanıyor. F.Bahçe taraftarı gözünde şimdiden bir idol olmuş durumda.
Ayrıca diğer Brezilyalı Deivid'e de bir paragraf açmak istiyorum. Uzun boyu ve güçlü fiziğine karşılık, topla o kadar narin, çalımları o kadar estetik ki, bana dünya futbolunun halen bir numaralı yıldızı kabul edilen Pele'yi hatırlatıyor. Deivid, tıpkı Alex gibi gol atmak yerine asist yapma düşüncesini biraz geliştirse F.Bahçe daha farklı galibiyetlere imza atacak. Ayrıca bu sezon Şampiyonlar Ligindeki başarısı ile Avrupa'dan birçok teklif alacağını düşünüyorum.
|