Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Asker davul zurnayla mı dönecekti?

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Herhalde haber vererek, ‘dönüyoruz, döndük’, davul zurnayla bunu bildirerek, en tehlikeli olan bir dönüş harekâtı duyurulmaz. Bu işin güvenliği ve bunun icabı gereğidir. Harekâtın bitiş tarihinin kamuoyuna açıklanmamasını zaafmış gibi gündeme getirenler, bilerek ya da bilmeden Türkiye’nin terörle mücadelesine gölge düşürmektedirler" dedi.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM’den alınan tezkere çerçevesinde, Hükümetin verdiği yetkiyle Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, Irak’ın kuzeyindeki terör örgütü hedeflerine yönelik başlattığı kara harekâtını başarıyla sonuçlandırdığını söyledi. Askerlerin yurda dönüşünün daha önce ilân edilmemiş bir tarihte gerçekleşmesinin, yapılan işin tabiatı gereği olduğunu belirten Erdoğan şunları kaydetti:

“Herhalde haber vererek, ‘dönüyoruz, döndük’, davul zurnayla bunu bildirerek, en tehlikeli olan bir dönüş harekâtı duyurulmaz. Bu işin güvenliği ve bunun icabı gereğidir. Harekâtın bitiş tarihinin kamuoyuna açıklanmamasını zaafmış gibi gündeme getirenler, bilerek ya da bilmeden Türkiye’nin terörle mücadelesine gölge düşürmektedirler. Böyle birlik ve beraberlik gerektiren bir millî meselede, siyasî polemikler üretmek, haksız suçlamalarda bulunmak sorumluluk duygusuyla bağdaşmıyor. Sorumluluk sadece yönetenlere, Hükümete düşmüyor, bir ülkenin muhalefeti de, ana muhalefeti de, medyası da, sivil toplumu da bu tür konularda sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir.’’

“Şimdi bu şartlar altında bir kez daha söylüyorum: Allah bize buradan gelecek oyu nasip etmesin...” diyen Başbakan Erdoğan, muhalefete, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a seslenerek, ‘’Her şey, parti siyasetinden ibaret değildir. ‘Hükümete muhalefet edelim’ diye, şehitlerimize saygısızlık yapmayın, o kahramanlara haksızlık yapmayın’’ dedi.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Kamuoyunda bölünmüşlük ve kutuplaşma olsa da...

“Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var ve bu anayasa mümkün olabilecek en fazla görüş birliğiyle kabul edilmeli’’ diyen Prof. Dr. Ergun Özbudun, bu iki durumun aynı anda olmasının pek gerçekçi olmadığına değinirken, Türkiye’de kamuoyunun “din ile devlet arasındaki ilişkinin tanımı, vatandaşlığın tanımı, azınlıklar için kültürel haklar, anadilinde eğitim gibi konularda bölünmüş olduğunu ve kutuplaşma görüldüğünü” vurguladı.

Prof. Dr. Ergun Özbudun, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu ve yeni anayasanın mümkün olabilecek en fazla görüş birliğiyle kabul edilmesi gerektiğini belirtti.

New York’un Columbia Üniversitesinde "Türkiye’nin Yeni Anayasa Taslağı’’ konulu uluslararası konferans sona erdi. Konferans kapsamında düzenlenen yuvarlak masa toplantısına AKP Genel Başkan Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Prof. Dr. Ergun Özbudun ve AKP milletvekili Cüneyt Yüksel katıldılar.

Prof. Dr. Özbudun yaptığı son değerlendirme konuşmasında, "yeni bir anayasaya ihtiyacımız var ve bu anayasa mümkün olabilecek en fazla görüş birliğiyle (konsensüsle) kabul edilmeli’’ dedi. Bu iki durumun aynı anda olmasının pek gerçekçi olmadığından da söz eden Özbudun, Türkiye’de kamuoyunun "din ile devlet arasındaki ilişkinin tanımı, vatandaşlığın tanımı, azınlıklar için kültürel haklar, anadilinde eğitim gibi konularda bölünmüş olduğunu ve kutuplaşma görüldüğünü’’ vurguladı.

Anayasa üzerinde mümkün olan en fazla uzlaşıya ulaşılması zor olsa da yeni anayasa fikrinden vazgeçilmemesi gerektiğini belirten Özubudun, ikinci seçenek olarak AKP’nin oylarıyla taslağın Meclisten geçirilmesinin doğru olacağına işaret etti. Bu noktada Türkiye’nin "sihirli formüle’’ sahip olmadığını belirten Özbudun, AKP’nin MHP ile anayasada değişiklik yapılmasıyla ilgili "sınırlı işbirliği’’ yaptığını, bu işbirliğinin uzun dönemli olamayacağını kaydetti.

Özbudun, MHP ile "TCK’nin 301 maddesinin değiştirilmesi, vatandaşlığın tanımında ya da anadilde eğitim görme gibi konularda işbirliği yapmanın imkânsız olduğunu’’ belirtti. Prof. Dr. Özbudun, "O zaman bu yolda AK Parti tek başına yürümeli’’ diye konuştu.

82 ANAYASASI, 5 GENERALİN

MUTABAKATIYLA KABUL EDİLDİ

AKP Genel Başkan Başkan Yardımcısı Fırat da yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de anayasa ihtiyacının olduğunu belirterek, "siyasette imkânların san’atını kullanmak zorunda olduklarını’’ söyledi. 1982 Anayasası’nın sadece "5 general arasındaki mutabakatla’’ kabul edildiğini ifade eden Fırat, "Bu Anayasa 21. yüzyılda AB yolundaki ilerleyen Türkiye’nin ihtiyacını karşılar mı?’’ dedi.

1982 Anayasası’nın Türkiye’de geniş bir kitle tarafından "antidemokratik ve antibireysel’’ bulunduğunu ve "Türkiye’ye dar geldiğini’’ belirten Fırat, çeşitli sivil toplumları ve siyasi partilerin yeni anayasa teklifleri bulunduğunu hatırlattı. Fırat şöyle konuştu:

"Ama şimdi biz 1982 Anayasası’nı değiştirmek istediğimizde ve AK Parti olarak öneri getirdiğimizde bazı kesimler anayasa değişikliği yapamayacağımızı söylüyorlar. CHP Başkanı Deniz Baykal, askerî darbe ve hatta idam sehpası gibi seçenekleri göze almamız gerektiğini ifade etmiştir. Biz yeni anayasa hazırlanması yönünde oluşan talebe öncelik verdik, Bilim Kuruluna böyle bir anayasa tasarısı hazırlattık.”

AKP Mardin milletvekili Cüneyt Yüksel de Hükümetin anayasa reformu planını AB’nin de memnuniyetle karşıladığını belirterek "bu demokratik bir felsefe çerçevesinde yeni bir anayasa kabul etmek için tarihî bir fırsattır’’ diye konuştu.

Meşrûiyet sorunu olmaz

Toplantıya konuşmacı olarak katılan Prof. Dr Andrew Arato ise AKP’nin tek başına anayasayı değiştirme planının sorun çıkaracağını görüşünü savunarak, "bunun meşrûiyet sorunu çıkaracağına inandığını’’ belirtti.

Prof. Dr. Özbudun, Arato’ya cevapvermek istediğini belirterek, Anayasa değişikliğini sadece AKP’nin değil, aslında diğer partilerin de istediğini belirtti. Özbudun, 2007 yılındaki seçimler sonucunda Türkiye’deki seçmenlerin yüzde 85’inin Mecliste temsil edildiğini belirterek, "yeni anayasanın meşrûiyet sorunu ortaya çıkarmayacağı’’ görüşünü dile getirdi. Prof. Dr. Özbudun, "21. yüzyılda demokratik olduğunu söyleyen bir ülke 1982 Anayasası’yla yoluna devam edemez’’ dedi ve referandumun ideal sonuç olmasa da anayasaya “popüler desteği’’ gösterme açısından önemli olduğunu kaydetti.

/ NEW YORK

05.03.2008


 

Önceliği 301’e verin

Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun genişlemeden sorumlu Üyesi Olli Rehn, Vakıflar Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığını belirterek, şimdi önceliğin ifade özgürlüğüne verilerek TCK 301. maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Sosyalistler, Liberaller ve Yeşiller’in ortaklaşa düzenledikleri ‘’Türkiye’de Yeni Sivil Anayasa ve Kürt Meselesi’’ konulu konferansta konuşan Rehn, ‘’hükümetin Güneydoğu’da hayat şartlarını iyileştirmek için sosyo-ekonomik önlemler aldığını’’ belirterek yatırımların ve ekonomik aktivitelerin güvenlik sorunu sebebiyle sınırlı kaldığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kamu televizyon kanalının Kürtçe yayın yapmasının planlandığı şeklindeki açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını anlatan Rehn, bu konuyu takip edeceklerini dile getirdi. Olli Rehn, ‘’Reformlar ve kademeli olarak açık topluma dönüşüm sayesinde Kürt kökenli Türk vatandaşlarının durumu 2000’li yıllarda iyileşti’’ dedi.

Yeni anayasanın resmi taslağının henüz ortaya çıkmadığı için yeni anayasa konusunda nihaî değerlendirmelerde bulunmayacağını belirten Rehn, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Bize ulaşan bilgilere göre taslakta Cumhurbaşkanının yetkileri eğitim ve yargı gibi alanlarda kısıtlanıyor, yasama dokunulmazlığının kapsamı daraltılıyor, etnik ve dinî grupların haklarını sınırlayan diğer maddeler gözden geçiriliyor. Eğer bu şekildeyse, anayasal reform temel özgürlüklerin, kültürel hakların ve yargının bağımsızlığının güçlendirilmesi açısından birçok fırsat sunuyor.’’

MÜZAKERE SÜRECİ

AB müzakere sürecinin genellikle ‘’teknik bir süreç’’ olarak tanımlandığını hatırlatan Rehn, ‘’Evet, müzakerelerin önemli bir yönü, AB üyeliğinin olmazsa olmazı bu süreç’’ dedi.

Rehn, ortak değerlerin paylaşılmasının, hukukun üstünlüğünün, demokraside ve insan haklarında ortak bir anlayışa sahip olmanın, bu süreci tanımlayan ve aday ülkeleri AB’ye adım adım yaklaştıran temel değerler olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin bu kapsamda önemli reformları hayata geçirse de son yıllarda yavaşlama gözlendiğini ifade eden Rehn, geçmişe takınıp kalınmamasını ve bu yıl reform sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğini ifade etti. Rehn, şöyle konuştu:

‘’Bunun için birçok neden var. Kesinlikle en önemlisi Türk demokrasisinin geçen yıl bahar aylarındaki siyasi ve anayasal krizden güçlenerek çıkmış olmasıdır. Tıkanıklık hem Türk Anayasasına, hem en yüksek uluslararası demokratik standartlara saygı gösterilerek yapılan ard arda 2 seçimle aşıldı. Hangi standartla bakarsanız bakın, katılım oranı istisnaî derecede yüksek gerçekleşti ve sonuçlar, AB katılım süreci reform gündeminin merkezinde olan işbaşındaki hükümet için ezici bir zaferdi.’’

Hükümetin son günlerde ‘’dikkatini başörtüsü sorununa odakladığını’’ söyleyen Rehn, AB’de bu konuda ‘’farklı uygulamaların’’ söz konusu olduğunu, Türk sivil toplumunun ve siyasî aktörlerin bu konuda özgün bakışlarını ortaya koymaları gerektiğini söyledi.

Rehn, ‘’Fakat başörtüsü konusuna çok fazla siyasî enerji harcandı. Şimdi TBMM’de bu konu açıklığa kavuşturulmuş olduğu için Türkiye’nin temel özgürlükleri güçlendirecek reformlarda hızlı ilerleme sağlaması ve önümüzdeki aylar için açık, güvenilir bir reform gündemi belirlemesi gerekmektedir’’ dedi.

Hükümetin bu konuda kararlı olduğu yolunda işaretler bulunduğunu dile getiren Rehn, Vakıflar Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesini memnuniyetle karşıladığını belirterek, şimdi önceliğin ifade özgürlüğüne verilerek TCK 301. maddesinin gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

/ BRÜKSEL

05.03.2008


 

Çiçek’in 301 öfkesi

Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında TCK’nın 301. maddesinin gündeme alınıp alınmadığı sorusu üzerine “Hayır, gündeme gelmedi. Soruyu soranlar aynı, cevabı verenler aynı. Sormaya devam ediyorsunuz. Herhalde bu soruyu sormadığınız zaman yevmiyeniz mi kesiliyor, ne oluyor?” dedi.

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Çiçek, ‘’Etkin pişmanlığı düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 221. maddesinin kapsamında herhangi bir değişiklik yapılması düşünülüyor mu?’’ sorusu üzerine bugüne kadar TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen hususların, özel yasalarla 8 defa düzenlendiğini belirti. ‘’Bizim teröristi dağdan indirmek adına özel paket açıklamamızı kimse beklemesin. Bu doğru bir şey değildir’’ diyen Bakan Çiçek, ‘’Çünkü aksi halde insanlar şöyle bir kanaate varır; ‘bak ben olmasaydım, ben silâha başvurmasaydım, bu tedbirler alınmayacaktı. Bu iyileştirmeler yapılmayacaktı, bu teşvikler verilmeyecekti, bu yollar yapılmayacaktı’ gibi... Devlete, millete Hükümet’e haksızlık olur’’ şeklinde konuştu.

Çiçek, bunun, bu konundaki, ‘’ilk ve son açıklama’’ olarak kabul edilmesi gerektiğini ifade etti. Bakan Çiçek, toplantıda TCK’nın 301. maddesinin gündeme alınıp alınmadığı sorusu üzerine de ‘’Hayır gündeme gelmedi. Soruyu soranlar aynı, cevabı verenler aynı. Sormaya devam ediyorsunuz. Herhalde bu soruyu sormadığınız zaman yevmiyeniz mi kesiliyor, ne oluyor?’’ dedi.

Çiçek, ‘’ABD Savunma Bakanı’nın ziyaretinde Afganistan’a Türkiye’den yeni askeri birlik gönderilmesini istediğine, ancak bunun reddedildiğine’’ ilişkin haberlerin sorulması üzerine de bu konunu toplantıda gündeme gelmediğini söyledi.

/ ANKARA

05.03.2008


 

TSK’dan YÖK’e red

Genelkurmay Başkanlığı, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın iki yıllık meslek yüksek okulu mezunlarının kısa dönem askerlik yapması teklifini reddetti.

Genelkurmay Başkanı’nın, bu dönemde ciddî anlamda asker ihtiyacı olduğugerekçesiyle YÖK Başkanı’nın önerisini kabul etmediği öğrenildi.

YÖK Başkanı Özcan, göreve gelmesinin ardından meslek eğitimini özendirmek amacıyla iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarının da 4 yıllık üniversite mezunları gibi kısa dönem askerlik yapabilmesi önerisini gündeme getirmişti.

Bu amaçla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı da ziyaret ederek öneriyi sunan Özcan, beklediği cevabı alamadı.

Edinilen bilgilere göre Genelkurmay Başkanı, bu dönemde ciddî anlamda asker ihtiyacı olduğunu ve böyle bir süre kısaltımı için şartların uygun olmadığı gerekçesiyle YÖK Başkanı’nın teklifini reddetti.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Bahçeli: Harekâtın sona ermesi derin şaşkınlık yaşattı

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Irak’ın kuzeyine yaptığı sınır ötesi harekâta 8. günde ansızın son vermesinin, Türk milletine derin bir şaşkınlık, teessür ve hayal kırıklığı yaşattığını söyledi.

Bahçeli, TSK’nın 21 Şubatta başlattığı sınır ötesi harekâtın seyri, sona erdirilme zamanı ve şekli ile bu konuda Türkiye’nin maruz kaldığı dış baskıların, siyasi gündemin en önemli konusu olduğunu belirtti. Bu süreçte yaşanan gelişmelerin ve bunların izaha muhtaç bazı yönlerinin, Türk milletinde haklı endişe, kuşku ve tereddütlerin doğmasına yol açtığını ifade eden Bahçeli, bu konuda yapılan resmî açıklamaların ve kamuoyuna verilen bilgilerin, oluşan bu endişeleri gidermede yeterli olmadığını savundu.

Bahçeli, Türk kamuoyunun geri çekilme konusunda ‘’Salt güvenlik’’ sebepleriyle yapılan açıklamaları tatmin edici bulmadığını bildirdi. Operasyonla ilgili olarak yapılan basın açıklamalarında etkisiz hale getirilen hedeflere ilişkin olarak, ‘’PKK terör örgütünü gerilla statüsüne sokacak’’ uluslararası savaş hukukunda bu yönde karşılığı olan terim ve sıfatlara yer verildiğini öne süren Devlet Bahçeli, ‘’Bu çerçevede, komuta merkezi, muhabere ve lojistik tesisi ve mürettebatı olan uçaksavar mevzii gibi terimlerin, teröristlere savaş hukuku kapsamında savaşan taraf statüsü atfedecek nitelikte olduğunu düşünmekteyiz. Düzenli bir muharip güç için kullanılması doğal olan bu nitelendirme ve atıfların, terör örgütünün hak etmediği bir imaj ve prestij kazanmasına ve kendisine büyük bir güç vehmedilmesine hizmet edebileceğinin bu kapsamda hatırda tutulması da yerinde olacaktır’’ ifadesini kullandı.

/ ANKARA

05.03.2008


 

MEB, kararı değerlendiriyor

Danıştay 8. Dairesi, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin mevcut içeriğiyle zorunlu tutulmasını hukuka aykırı olarak bulmasının ardından Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) kararı değerlendirmeye aldı.

Danıştay’ın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini mevcut içeriği ile zorunlu tutulmasını hukuka aykırı bulmasının ardından, Milli Eğitim Bakanlığı uzmanları ve hukukçuları önceki akşam itibariyle kararı değerlendirmeye aldılar. Bakanlık yetkilileri, Danıştay tarafından verilen kararın eski müfredata göre verildiğini bildirirken, ayrıca Anayasa’ya göre de uyumsuzluk gösterdiğine işaret ettiler. Bakanlık uzmanlarının, söz konusu kararı hem hukuken hem de müfredat yönünden incelemesini tamamlamasının ardından Bakan Hüseyin Çelik’e bir rapor sunması bekleniyor. Bakanlık, değerlendirme sonuçlanan kadar Danıştay’ın verdiği karar ile ilgili bir açıklama yapmayacak.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Bakan Aydın: Gereken yapılır

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Danıştay’ın din dersleriyle ilgili verdiği kararla iligi olarak, “İtiraz içeriğine yönelik bir kararsa gereken düzenleme yapılır” dedi.

Meclis’te AKP’nin grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Danıştay kararının doğru olduğunu ifade ederek, “İtiraz içeriğine yönelik bir kararsa gereken düzenleme yapılır. Asıl bağlamda içeriğine yönelik bir değerlendirme yapılmışsa yeniden ele alınabilir” diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in konuyla ilgili değerlendirmelerin yapılacağını söylediğini hatırlatan Aydın, mahkemenin kararına saygı duymak gerektiğine de söyledi.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Özcan: Şahsımda aldığım bir tehdit yok

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ‘’Şahsımda aldığım bir tehdit yok’’ dedi.

rof. Dr. Özcan, Sakarya Valisi Hüseyin Atak’ı ziyaretinde bir gazetecinin, ‘’Size zırhlı araç tahsis edildi mi?’’ şeklindeki sorusuna, ‘’Bizim için çok özel bir şey değil. Benim konumumda olan herkese verilen bir şey. Bizim de arabamız yoktu. Çok eski 93 model bir arabamız vardı. Devlet büyüklerimiz bunu layık gördüler. Zırhlı olup olmadığını pek bilmiyorum. Ama bir araba verecekler’’ cevabını verdi. Özcan, ‘’Tehdit alıyor musunuz?’’ yönündeki bir soru üzerine de ‘’Şahsımda aldığım bir tehdit yok. Benim bildiğim hiçbir tehdit yok. Bana gelen bir şey yok. Başkalarına varsa bilmiyorum. Benim böyle bir tehditten haberim yok’’ diye konuştu.

Gezisiyle ilgili sorulara yazılı cevap vereceğini belirten Özcan, soru sorulmasını istemedi. Özcan, daha sonra Sakarya Üniversitesine geçti.

/ SAKARYA

05.03.2008


 

Türkiye, hâlâ uyuşturucu geçiş noktasında

BM’nin bir organı olan Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulunun (INCB) 2007 raporuna göre Türkiye, özellikle coğrafi konumu nedeniyle uyuşturucu pazarında geçiş noktası olma özelliğini sürdürüyor.

Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulunun (INCB) 2007 raporunda, uyuşturucu madde kaçakçılığını azaltmaya yönelik bazı başarılara rağmen Ürdün, Suriye ve Türkiye’den, ayrıca Avrupa ülkeleri ve Güney Amerika’dan Lübnan’a, oradan Kuveyt, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne eroin, kokain ve MDMA maddesiyle sahte Captagon tabletleri gibi psikotrop maddelerin kaçakçılığının sürdüğü bildirildi.

BM Türkiye temsilciliğinde düzenlediği sunumla raporun içeriğine ilişkin bilgi veren INCB üyesi ve raportör Prof. Dr.Sevil Atasoy, amfetamin tipi uyarıcıların İran, Türkiye ve Arap yarımadasındaki birçok ülke dahil olmak üzere, Batı Asya’daki kullanımının yaygınlaşmaya devam ettiğini belirtti.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Evliliğin de okulu var

Yozgat’ta evlilik okulu açılacak. Yozgat’ta açılan iş geliştirme kurslarına katılarak organizasyon şirketi kuran Selvi Tarım isimli girişimci evlilik okulu açmak için proje yaptı. Başta bekar bay ve bayanlar olmak üzere evli çiftler de evlilik okuluna kayıt yaptırabilecek.

Uzmanlar tarafından verilecek eğitime katılanlar 25 YTL para ödeyecek. Evlilikte yaşanan sorunların çözüme kavuşturulması ve aile içi şiddetin önlenmesi için Yozgat’ta evlilik okulu açılıyor.

Proje hakkında bilgi veren Selvi Tarım, ailevi sorun yaşayan çiftlere de danışmanlık hizmeti verileceğini söyledi.Aile içi şiddet sebebiyle bir çok yuvanın yıkıldığını ifade eden Selvi Duru evlilik okulu projesini bu yüzden hayata geçirmek istediğini belirterek,”Aile içi şiddet sebebiyle bir çok yuva yıkılıyor.Evlenen çiftlerin bir çoğu evlilik konusunda bilgi sahibi değil. Aile içi iletişimde sorunlar yaşanıyor. Kısa sürede boşanmalar oluyor” dedi.

/ YOZGAT

05.03.2008


 

MHP, Vakıflar Kanunu’nu mahkemeye taşıyacak

ANKARA - MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Vakıflar Kanununu Anayasa Mahkemesine götürmek için çalışma yaptıklarını bildirdi.

Şandır, yaptığı açıklamada, MHP’nin milletvekili sayısının, yasayı Anayasa Mahkemesine götürmeye yeterli olmadığını belirterek, ‘’Biz hazırlık amacıyla 70 milletvekilimizin imzasını aldık. CHP’de bu yasaya karşı, onların desteğine ihtiyaç var. Bu amaçla CHP’li yöneticilerle gayri resmi bir görüşmemiz oldu, bakıcağız’’ diye konuştu.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Coşan Hocaefendi Stockholm’de anıldı

İlim ve fikir adamı Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan Hocaefendi, doğumunun 72. yılı münasebetiyle sevenleri tarafından Stockholm’de anıldı.

Esad Coşan Hocaefendi, Avustralya’da, bir cami açılışı için yaptığı bir seyahat esnasında 2001 yılı Şubat ayı başında Avustralya’da geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etmişti. Hocaefendi’nin cenazesi daha sonra Türkiye’ye getirilerek 9 Şubat 2001’de Fatih Caminde kılınan cenaze namazının ardından Eyüpsultan Kabristanı’nda toprağa verilmişti. Årsta Folketshus’teki konferans salonunda gerçekleştirilen anma programına İsveç’in çeşitli şehirlerinden dâvetliler katıldı. Kur’ân ve ilâhiler okundu, sinevizyon gösterisi sunuldu. Türkiye’den konuşmacı olarak dâvet edilen “Dinde Sosyal Gelişim Derneği” yöneticilerinden Necmi Sariyer, Esad Coşan Hocaefendi ile yaşadığı hatıralardan bahsetti.

/ STOCKHOLM

05.03.2008


 

Otobüsçüler rakip tanımıyor

TOFED Genel Sekreteri Mevlüt İlgin, karayolu ile yolcu taşımacılığının toplamda yüzde 95 olan payının yüzde 92’ye düşmesine rağmen, yıllık taşıdıkları yolcu sayısının 162 milyondan 175 milyona çıktığını kaydetti.

Son yıllarda hava, deniz ve demiryolları gibi farklı ulaşım modellerinin yaygınlaşması, yolcu taşımacılığında karayolunun payını azaltırken, şehirlerarası otobüs biletlerinin fiyatlarında da düşüşe sebep oluyor. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOFED) Genel Sekreteri Mevlüt İlgin, karayolu ile yolcu taşımacılığının toplamda yüzde 95 olan payının yüzde 92’ye düştüğünü bildirdi.

Karayolu yolcu taşımacılığında, bütün Türkiye genelinde yıllık taşıdıkları yolcu sayısının 162 milyondan 175 milyona çıktığını belirten İlgin, “Toplamda yolcu sayısı arttı ama Türkiye’de şehirlerarası yollarda faaliyet gösteren, Ulaştırma Bakanlığında çalışma izni bulunan 12 bin otobüs var. Bu 12 bin otobüsün şu anda, bu sezonda 7 bini yollara çıkabiliyor, 5 bini atıl olarak garajlarda kalıyor’’ diye konuştu.

Şehirlerarası otobüs bilet fiyatlarının 2 yıldır sabit olduğunu, Şubat ayında ise bilet fiyatlarında düşüş yaşandığını ifade eden İlgin, ‘’Türkiye’de seyahat eden insan sayısında artış var ama bunun yanı sıra diğer ulaşım modelleri de insanların önüne alternatif olarak geliyor. Hava yolları ciddî anlamda destekleniyor. Özel hava yollarının iç hat uçuşlarına izin verildi, havaalanı vergileri düşürüldü. Bu da bilet fiyatlarının düşmesine neden oluyor’’ dedi.

Mevlüt İlgin, bunun yanı sıra otobüs işletmelerinin kendi aralarında da ciddî rekabet yaşadığını, özellikle Şubat ayı gibi yoğun olmayan sezonlarda otobüs şirketlerinin asgarî doluluk oranlarını yakalayabilmek için bilet fiyatlarını düşürdüğünü kaydetti.

İlgin, ‘’Şubat ayında doluluk oranı yüzde 26-30’a geriledi. Yıl içindeki ortalama doluluk oranı ise yüzde 55-60. En yoğun sezonlarda bu doluluk oranı yüzde 95’e ulaşıyor’’ diye konuştu.

UÇAK REKLÂMLARI ALDATICI

Özel hava yolu şirketlerinin promosyonlu biletlerle ilgili yaptığı reklâmların aldatıcı olduğunu öne süren İlgin, ‘’Ulaştırma Bakanlığına ve Rekabet Kuruluna bu yönde başvurumuz var. Uçağın 3 koltuğunu ayırıyorlar ve 14 YTL fiyat ilân ediyorlar. Gören öyle sanıyor. Buna hava alanı vergisi de dahil değil. Vergilerle 38 YTL’ye geliyor, gerisi ise 79-89-99 YTL’’ dedi. İlgin, özel hava yolu şirketlerinin iç hatlarda uçuşa başlamadan önce şehirler arası otobüslerin doluluk oranlarının daha fazla olduğunu, bilet fiyatlarının da daha mantıklı seviyelerde bulunduğunu belirtti.

/ İSTANBUL

05.03.2008


 

Ilısu Barajı bölgede ekmek kapısı olacak

Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, Türkiye’nin ikinci büyük barajı olacak Ilısu’nun, bölgedeki 80 bin kişiye ekmek kapısı olacağını söyledi.

Barajın bitmesi ile bölgedeki işsizliğin ve terörün de sona ereceğini ifade eden Kılıçlar, “Ilısu Barajı’nın hizmete girmesiyle bölge halkının refah düzeyi artacak, sosyal alanda da önemli değişiklikler yaşanacak. Yapımı 7 yıl sürecek barajın inşaatında 8 bine yakın kişi istihdam edilecek. Çalışanların büyük bir kısmının bu bölgede yaşayanlardan oluşacağı göz önüne alınırsa baraj, bölge istihdamına büyük katkı sağlayacak. Başta bölgedeki turizmin gelişmesi yanı sıra Nusaybin, Silopi, Cizre ve İdil ovalarında toplam 121 bin hektar modern su teknikleri ile sulanacak. Bu da bölgedeki tarım sektörünü önemli derecede canlandıracak” diye konuştu.

/ MARDİN

05.03.2008


 

Köy olacak beldeler çözüm arayışı içinde

Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre köy olması kararlaştıran beldeler çözüm arıyor.

Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Balıköy Beldesi, adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 1955 nüfuslu çıkınca köy olmak istemeyen belde, kendine yakın iki köyü bünyesine kattı. Tavşanlı’nın 96 nüfusu bulunan Karaşehir ve 169 nüfuslu Kışla köylerini referandumla köylerine dahil eden Balıköy’ün nüfusu yeni haliyle 2 bin 220 nüfuslu olacak.

/ KÜTAHYA

05.03.2008


 

Türksat 3A uzaya

Türkiye’nin yeni nesil haberleşme uydusu TÜRKSAT 3A’nın yapımı ve tüm testleri tamamlandı. Güney Amerika’daki fırlatma rampasına taşınan uydu, fırlatma programına göre Nisan ya da Mayıs ayında uzaya gönderilecek.

Fransa’da Alcatel’in tesislerinde tasarlanan uydunun üretim çalışmaları sona erdi. Uydunun son testleri geçtiğimiz günlerde tamamlandı.

TÜRKSAT 3A, testlerde sağlanan başarının ardından fırlatılmaya hazır hâle geldi. Uydu, Güney Amerika’daki Fransız Guyanası’ndaki fırlatma rampasına götürüldü. Fırlatma programında herhangi bir gecikme olmaması hâlinde uydu, Nisan ya da Mayıs ayında yörüngesine fırlatılacak.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Şimdi de “Küresel loşlaşma”

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ergin Duygu, bacalardan çıkan partiküllerin atmosferdeki su buharlarına yapışıp havada asılı kaldığı ve tabaka hâline gelerek güneş ışınlarını engellediği ‘’küresel loşlaşmanın’’, kuraklığa sebep olduğunu kaydetti.

Ergin Duygu, ‘’küresel loşlaşma’’nın, İsrail ve ABD’de son yıllarda yapılan araştırmalarda hava hareketlerini etkileyen yeni bir faktör olarak tespit edildiğini söyledi.

Özellikle yoğun nüfuslu ve sanayileşmiş bölgelerde bacalardan ve egzozlardan çıkan tozların ve partiküllerin gökyüzünde bir tabaka hâlini alarak, güneş ışınlarının dünyaya ulaşma oranlarını azalttığını anlatan Duygu, bu durumun ‘’küresel loşlaşma’’ olarak tanımlandığını ifade etti.

/ ANKARA

05.03.2008


 

Antalya'ya “Torununu da al gel”

Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, gelecek yıl düzenlenecek “Torununu da Al Gel” projesiyle Avrupa’da torunlarıyla gezmek isteyenleri, Antalya’nın Kemer ilçesinde bir araya getireceklerini söyledi.

Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker ile Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, düzenledikleri basın toplantısında, gelecek yıl Şubat ayında düzenlenecek “Torununu da Al Gel” projesiyle ilgili bilgi verdi.

Projeye en uygun yer olarak Kemer’i belirlediklerini ifade eden Baraner, “Kemer, 2-3 yıl içerisinde piyasalarda Side, Belek ve Lara’nın önüne geçecek. Çünkü Türkiye’nin gerçek doğası burada” dedi. Baraner, Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinden geçen yıl 8 milyon turistin giriş yaptığını ve bunların 850 bininin 12 yaşın altındaki çocuklar olduğunu belirtti.

/ KEMER

05.03.2008


 

Boşanma, en çok çocuğu etkiliyor

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 13. Psikiyatri Kliniği Şefi Doç. Dr. Kemal Sayar, boşanan eşlerin yeterince sorumlu davranmaması durumunda çocukta uyum ve davranış sorunlarının ortaya çıkabileceğini söyledi.

Doç. Dr. Sayar, boşanmanın, hukuksal bir kavram olarak ele alındığında basit anlamda evlilik sözleşmesinin sona ermesi olduğunu, ancak ruhsal açıdan değerlendirildiğinde aile birliğinin bozulması, ailenin bölünmesine ya da bütünüyle dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini hatta yakın çevredeki kişileri dahi sarsabilen karmaşık bir olgu olduğunu ifade etti. Bu süreçten en çok etkilenenlerin çocuklar olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Sayar, şöyle dedi: ‘’Kuşkusuz bir çocuk fiziksel ve psikolojik gelişimini en güzel şekilde ailesinin içinde tamamlar. Çocuk hem annenin hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaçtır. Çocuğun ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı olmasının başta gelen şartlarından birisi elbette ki kişiliğinin ideal bir aile tarafından yoğrulmasıdır. Ancak günümüzde yıkılan ailelere ne yazık ki oldukça sık rastlıyoruz.’’

Boşanmanın çocuğun hiç istemediği fakat kaçınılmaz olarak sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Sayar, şöyle devam etti: ‘’Boşanan eşler yeterince sorumlu davranmadıkları takdirde çocukta uyum ve davranış sorunları ortaya çıkabilir. Boşanma süreci içinde yaşanan gerginlikler ve çatışmalar, çocuğun içe kapanmasına, anne ve babası tarafından sevilmediğini düşünmesine, kendisini gerginliklerin sorumlusu olarak görmesine neden olur. Bu sürecin son noktası olan boşanma ise çocuğun bu düşüncelerinde haklı olduğunun göstergesi olarak ortaya çıkar ve yoğun suçluluk duygusuna yol açar. Çocuklar çok küçük bile olsa çevresinde olan biteni takip etmekte, sorunları hissetmektedir. Sorunları hisseden çocuk sıkıntısını söz diliyle anlatamadığı için bunu farklı şekillerde dışarıya yansıtır.’’

/ TRABZON

05.03.2008


 

10 milyon kişi tansiyon hastası olduğunu bilmiyor

Türkiye’de 15 milyon yüksek tansiyon hastasının 10 milyonu hasta olduğunu bilmiyor. Her 5 yüksek tansiyon hastasından ise ancak birinin tansiyonu kontrol altında tutulabiliyor.

Bu amaçla Hipertansiyon Derneği ile Metabolik Sendrom Derneği, “Türkiyem Farket” isimli bir kampanya başlattı. Vatandaşların bilinçlenmesi hedeflenen kampanya ile halk risk faktörleri konusunda bilgilendirilecek. Kampanya kapsamında halka düzenli kan basıncı kontrolü yaptırmaları önerilecek. Bel çevresi genişliğinin kadınlar için, 80 santimetrenin erkekler için ise, 96 santimetrenin üstüne çıkmaması gerektiği vurgulanacak.

Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Meselâ kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.

/ İSTANBUL

05.03.2008


 

Bel ağrıları nasıl önlenir?

Bel ağrılarının oluşumunun önüne geçmek için sert yatak kullanılması, yüzüstü yatılmaması, orta yükseklikte topuklu ayakkabı giyilmesi tavsiye edildi.

Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, El Cerrahisi ve Mikrocerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ali Baktır, insanlarının en büyük sorunlarından biri olan bel ağrısının yanlış vücut hareketlerinden doğduğunu kaydetti.

Türkiye’de her beş kişiden dördünün çeşitli sebeplerle belinin ağrıdığını belirten Baktır, duruş bozuklukları, sağlıksız yataklar, ağır kaldırma, hareketsiz hayat gibi sebeplerin kişinin hayat kalitesini bozabilecek düzeyde bel ağrılarına yol açtığını ifade etti. Günlük hayatta sakıncalı olan birkaç önemli vücut hareketinden kaçınarak bel ağrılarının engellenebileceğini anlatan Prof. Dr. Baktır, ağrı çekenlere, “Yüzüstü yatmayın. Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun. Yan yatarken bacaklarınız dizden bükük olarak yatılmalı” tavsiyelerinde bulundu.

/ KAYSERİ

05.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri