Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İnanç özgürlüğünü İsveç'te buldu

Erasmus Programı aracılığıyla İsveç'e bir dönemlik öğrenim görmeye giden Fatih Üniversitesi İngilizce Fizik Bölümü öğrencisi Ayşe Beyza Kara bu ülkede başörtüsü sebebiyle hiçbir baskı, yasak ve engellemeyle karşılaşmadığını belirtti.

Türkiye'de başörtüsü ile derslere katılma hakkı tanınmayan Ayşe Beyza bu özgürlüğü ülkesinden kilometrelerce uzaklıkta, kutuplara yakın İsveç'te bulmuş. Soğuk ülke İsveç'in devlet üniversitesi ve öğrencileri Ayşe Beyza'yı hiç beklemediği bir sıcaklık ve hoşgörü ile karşılamış. Beyza Kara Yeni Asya'yı ziyaretinde, "İsveç'te başörtülü olarak okudum. Hiçbir baskı ve engelleme ile karşılaşmadım" derken bu özgürlüğü kendi ülkesinde bulamamanın ve tekrar yasaklı bir hayata geri dönmüş olmanın burukluğunu yaşıyordu.

İSVEÇ'TE BÜYÜK SAYGI GÖRDÜM

Erasmus programı aracılığıyla İsveç'in önemli devlet üniversitelerinden Umea Üniversitesi'ne giden Fizik bölümü öğrencisi Ayşe Beyza, başörtüsü yasağının kaldırılması tartışmalarının yaşandığı bu günlerde "İsveç'te insanlar nasıl giyindiğinize değil, ne düşündüğünüze bakıyorlar" sözleriyle önemli mesajlar verdi.

İsveç'e ilk gittiğinde kendisine arkadaşlarının neden örtündüğünü sorduğunu anlatan Ayşe Beyza, "'Neden başını örtüyorsun?" diye soruyorlardı, ben de inancım böyle giyinmemi emrediyor hem de ben bu giyim tarzını çok seviyorum ve kendimi böyle rahat hissediyorum, şeklinde cevap veriyordum. Bu cevaptan sonra bana çok büyük saygı duymaya başladılar." dedi.

TÜRKİYE'DE MOTİVASYONUM BOZULUYOR

İsveçlilerin Türkiye'de başörtüsü yasağı olmasına bir anlam veremediklerini belirten Beyza, "Halbuki İsveç'te insanlar bana karşı çok saygılıydılar. Her ortama rahatça girip çıkabiliyordum. Spor merkezine bile başörtümle rahatça gidebiliyordum. Kantine, kafeteryaya, kütüphaneye. Bütün haklardan faydalanabiliyordum. Halbuki kendi ülkemde okulumun kafeteryasına başörtümle giremiyorum. Neden giremiyorum? Ben kafeye de girmek istiyorum, amfiye de. Bu benim en doğal hakkım" ifadelerini kullandı.

Okulunda başarılı bir öğrenci olan Ayşe Beyza bu başarısının karşılığı olarak Erasmus programından faydalanmış. İsveç'te kendi kapasitesinin ve başarısının farkına varan Beyza, "İnsan, olduğu gibi, öğrenim görme hakkına sahip olunca kendine bir özgüven geliyor. Ben başörtülü bir insanım ve kendimi böyle mutlu hissediyorum. Derslerime de bu özgüven ile girmeyi istiyorum. İnsan böyle daha başarılı oluyor. Aksi halde motivasyonum Türkiye'de çok bozuluyor" ifadelerini kullandı.

PROFESÖR BANA MESCİDİ GÖSTERDİ

İsveç'te üniversite hocalarının da kendisine çok hoşgörülü ve saygıyla davrandığını ifade eden Beyza, "Okula gittiğimiz ilk gün Fizik Bölümü hocası Prof. Roger Holing beni sevgiyle karşıladı ve "Sen Müslümansın, arkadaşın sana kampüste mescidin yerini göstersin" diyerek üniversiteyi gezdirdi." dedi.

İsveç'teki Umea üniversitesi'nde çok büyük bir mescid olduğunu ve Müslüman öğrencilerin kampüs içinde özgürce ibadetlerini gerçekleştirebildiklerini anlatan Beyza, "Orada hocalar eğer akıllı ve başarılı bir insansan seni destekliyorlar. Onlar için önemli olan şey çok çalışman. Biraz da sosyal olmanı istiyorlar. Asla inancına ve fikirlerine karışmıyorlar." dedi.

Başörtüsüyle daha sosyal bir insan olduğunu ifade eden Beyza Kara, "Kendime özgüvenim arttı açıkçası. Ben zaten sosyal bir insandım ama orada başörtüm ile daha çok sosyal olma imkânı yakaladım." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de başı açık okumak zorunda kaldığını üzülerek ifade eden Beyza, "Benim tercihim başörtümle okumak. Açık olan açık okusun, isteyen istediğini yapsın. İsveç'te durum böyle. İnsanlar böyle mutlular. İnsanlar böyle başarılılar. Hani kimse sizin kıyafetinize bakmıyor. İstediğiniz gibi giyinin, ilgilendirmiyor onları." dedi.

AB'YE GİRECEKSEK ÖZGÜRLEŞMELİYİZ

AB'ye girme gibi bir hedefi olan Türkiye'de bu tür yasaklar olmasını İsveçlilerin de yadırgadığını ifade eden Beyza Kara, "Avrupa Birliği'ne girmenin bir gereği de özgürlükleri artırmak ve yasakları bu anlamda kaldırmaktır" dedi. İsveçlilerin insani değerlere önem verdiklerini ve birbirlerine güvendiklerini anlatan Kara, Müslümanlarda olması gereken özelliklerin onlarda bulunduğunu anlattı.

Erasmus programı sona eren Beyza maddi imkânları el verse orada okumaya devam etmek istediğini ancak İsveç biraz pahalı olduğu için tekrar Türkiye'ye dönmek zorunda kaldığını belirtiyor. Özgür bir okuldan tekrar yasaklarla dolu bir yere dönmenin çok zor olduğunu ifade eden Beyza, "Şimdi bu durum beni çok düşündürüyor, yeniden psikolojim bozulacak ve adapte olmakta çok zorlanacağım" şeklinde konuştu.

HÜKÜMET BU KONUYU ÇÖZMELİ

Başörtüsü tartışmalarının yaşandığı bu günlerde hükümet yetkililerine de seslenen Beyza, "İnsanların kıyafetleri hiç önemli değil. Öğrencilerin başarısı, çalışmaları, ahlâkları çok daha önemli. Türkiye'de çok boş meseleleri tartışıyoruz, bilimle uğraşamıyoruz. Üniversitelerde hep bu türden tartışmalar yapılıyor ve bilime ne yazık ki vakit kalmıyor. Artık bu başörtüsü meselesini aşmalı ve önümüze bakmalıyız" dedi.

BASKI VE ÇATIŞMA YAŞANMAZ

Ayşe Beyza'nın Fatih Üniversitesi'nden sınıf arkadaşı Şeydanur Günüç de başörtüsü yasağını anlamsız buluyor. Kendisi açık olduğu halde Ayşe Beyza ile çok iyi arkadaşlıkları olduğunu belirten Günüç, "Eğer serbestlik gelirse okulda baskı ve çatışma ortamı oluşur deniyor. Halbuki bizim aramızda böyle bir şey olması asla mümkün değil. Biz açık kapalı hiç fark etmeden çok güzel dostluklar kuruyoruz. Çünkü böyle olmak benim tercihimse kapalı olmak da arkadaşımın tercihidir. Bunda garipseyecek bir durum yok ki" dedi.

"Ben başı açık girebiliyorsam, arkadaşım da pek tabii başı kapalı girebilmelidir" diyen Günüç, "Eğer arkadaşım kendi istediği gibi okula girerse ben de onun arkadaşı olarak en az onun kadar mutlu olacağım. Çünkü kampüs girişinde bir köşeye çekilip başörtülerini çıkarmaları, rencide olmaları beni de oldukça üzüyor. Çok acı verici bir görüntü oluşturuyor ne yazık ki" ifadelerini kullandı.

ARKADAŞIM BAŞÖRTÜYLE OKURSA SEVİNİRİM

Ayşe Beyza'nın diğer sınıf arkadaşı Asemin Erdoğan da, "Şeyda doğru dedi aslında. Yani bence herkes düşündüğünü yapmalı diye düşünüyorum. Meselâ eğer insan inanıyorsa başı kapalı bir şekilde okuyabilmeli ve işte böyle başı kapalı olabilmeli. Bunun da üniversitelerde sorun oluşturacağını düşünmüyorum." dedi.

Erdoğan, "Arkadaşınızın üniversiteye başı kapalı girmesi sizin üzerinizde bir baskı oluşturur mu?" şeklindeki sorumuza ise kısa ve net bir şekilde "Hayır asla" diye cevap verdi.

DÜZELMEK ZORUNDA

Uludağ Üniversitesi matematik son sınıfta okumakta olan Ayşe Beyza Kara'nın ablası Betül Kara ise "Bizim kendi ülkemizde bu kadar sınırlandırılmamız bizleri çok üzüyor. Üniversitede örneğin sakal da yasakken, bir sürü insan saçı sakalı birbirine karışmış okula girebiliyorken neden ben başörtümü kapının önünde sıyırıp çıkarmak zorunda kalıyorum? Bu duruma gerçekten üzülüyoruz. Ama inşallah bu durum düzelecek diye düşünüyorum. Düzelmek zorunda. Biz yetişemeyeceğiz belki. Ben mezun oluyorum ama inşallah, yeni gelecek arkadaşlar için durum düzelecektir diye umut ediyorum" dedi.

BAŞÖRTÜSÜ ALLAH'IN EMRİ

Neden başörtüsü taktığını sorduğumuz Betül Kara da, "İnancım dolayısıyla tabii ki. Bizim gibi, okuyan insanlarda başörtüsü bilinci daha çok. Ben inancım gereği kapalı olan bir insanım. Geleneksel sebeplerle yahut baskı sonucu değil. Bu Allah'ın emri ben bunu yapmalıyım, üzerime farz diye düşünüyorum ve inanç dolayısıyla kapatıyorum." dedi.

Umut YAVUZ - Ahmet CEYLAN / İSTANBUL

28.01.2008


 

İyilik yapıyorum derken

Prof. Dr. Hayreddin Karaman "Eğer yapılacak anayasa değişikliği 'kamu hizmeti verenlerden yasağın kalkmaması' şeklinde kanunlaşacaksa, üniversitelerdeki yasak da kalkmasın, şimdilik böyle kalsın, daha iyi" derken, başörtüsüyle seçildiği halde Mecliste yemin ettirilmeyip milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı kamu hizmeti alan-veren ayrımının çok tehlikeli olduğunu belirterek, "AK Parti iyilik edeyim derken zarar mı verecek?" diye sordu.

İki vahim sonuca dikkat

Ahmet Taşgetiren: "Sadece üniversite öğrencisine özgürlük getirmekle sorun bitmez; başörtüsünü inanç gereği takanlar, inanç gereği takılması gereken bütün alanlarda takmak isterler." Ali Bulaç: "AK Parti-MHP uzlaşması yasağı anayasa maddesi haline getirmek ve kapsamını genişletip ortaöğretim, lise ve kamuda hizmet verenlere teşmil etmek gibi iki vahim sonuca yol açar." BBP lideri Yazıcıoğlu: "Çözüm ararken yeni yasak alanlar oluşturulmasın."

28.01.2008


 

Yazıcıoğlu: Çözüm ararken yeni yasak alanlar oluşturulmasın

Büyük Birlik Partisi (BBP) ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, başörtüsü yasağının kamuda çalışan ya da hizmet alan ayrım yapılmaksızın çözülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin önemli sorunları olduğunu ifade eden Yazıcıoğlu bu problemin de ileride yasakları devam ettirecek açık kapı bırakmayacak şekilde çözülmesi gerektiğini kaydetti.

Partisinin Sivas Merkez İlçe 7. Olağan Kongresi'ne katılmak üzere Sivas'a gelen BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu Türkiye'nin şu anda gündem oluşturan en önemli sorununun başörtüsü olduğunu vurguladı.

Yazıcıoğlu, AKP ve MHP'nin sorunun çözümüne dair attıkları adımı hatırlattı. Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını cevaplayan Yazıcıoğlu şöyle devam etti; "Türkiye'nin şu anda gündem oluşturan en önemli problemi başörtüsüdür. Kimi çevreler 'Nereden çıktı bu?' diyor. Türkiye'de varolan bu sorunu ülkenin başka sorunları var diye konuşmamak olmaz. Tam tersine bir an evvel müspet olarak çözerek gündemden çıkartarak asıl işsizlik ve dış politika ile ilgili sorunlara yönelmek lazım. Ülkenin başta anayasa olmak üzere sosyal güvenlik, işsizlik, sağlık sigortası ve üretim gibi masada bekleyen çok sayıda problemi var."

Medya aracılığı ile bu problemin çözülemeyeceğini vurgulayan Yazıcıoğlu, problemi siyasî partilerin bir araya gelerek çözmesi gerektiğini kaydetti. "Nihayet iki parti bir araya gelerek soruna çözüm aramaya başladı." diyen BBP Lideri, çözüm ararken yeni yasak alanlar oluşturulmamasına dikkat çekti. Yazıcıoğlu, "İleride yasakları devam ettirecek açık kapılar bırakılmamalı. Kamusal alanda hizmet veren alan diye ayrım yapılmadan, başta üniversitelerimiz olmak üzere inançlarından dolayı başını örtenlerin açık olanlarla aynı haklara sahip olduğu bir Türkiye görmek istiyorum. Hepsi bizim kızlarımızdır. Ötekileştirmeden bu işi çözmek siyasetçilerin işidir" diye konuştu.

/ SİVAS

28.01.2008


 

MHP: AKP'nin tuzağını bozduk

MHP Genel Sekreter Yardımcısı Recai Yıldırım, ''Yıllardır siyasi istismar aracı olarak kullanılan türban sorunu, akılcı hamlemiz ile çözüm sürecine girdi'' dedi.

Yıldırım, yazılı açıklamasında, ''AKP hükümetine yerel seçimde ders verilmesi gerektiğini'' belirterek, ''ikinci kez halktan yetki alan AKP hükümetinin, halkı mağdur etmeye ve ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye devam ettiğini'' ileri sürdü.

''Partilerinin yapıcı, olumlu siyaset anlayışı ile ana muhalefet görevini üstlendiğini'' ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: ''Yerelden genel sorunlara kadar hemen her alanda meclise çözüm öneriyoruz. Yıllardır siyasi istismar aracı olarak kullanılan türban sorunu, akılcı hamlemiz ile çözüm sürecine girdi. AK Parti, Türklüğe hakareti suç olarak gören 301. maddenin iptali ile ana dilde eğitim hakkı gibi bazı ayrıştırıcı, aşağılayıcı uygulamaları içeren Anayasa değişikliği paketine türbana serbestliği de ekleyerek tuzak hazırlığı içindeydi. İşte biz, yaptığımız teklif ile hem AKP'nin elindeki kozu aldık hem de Türk milletine hazırlanan tuzağı bozduk. Yani milletimizi, asla kabul edilemez maddelerle türbanı birlikte referanduma götürecek tuzaktan kurtardık.''

Recai Yıldırım, ''AK Parti iktidarının, yerel seçimlerde sandığa gömüleceğini'' iddia etti.

/ ADANA

28.01.2008


 

Erdoğan: Başörtülüler de laik olamaz mı?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Başı kapalı olan laik olmaz mı?'' dedi.

Partisinin Üsküdar Kadın Kolları 2. Olağan Kongresinde konuşan Erdoğan, ''Farklı noktalara doğru çekmek isteyenlere tekrar bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Bu ülkede benim, milletimin kendi içinde hiçbir problemi yoktur. O seçkinci kesimin kendi içinde problemi var. Benim insanımın, başı açık, başı örtülü kadının kendi arasında problemi yok'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, ''başı açık ya da örtülü hiçbirinin arasında bir tercih yapma hakları olmadığını'' ifade ederek, ''Her zaman ısrarla söylüyoruz. Benim başı açık, başı örtülü kardeşim de hepsi başımız gözümüz üstünde...'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu ülkede laiklik konusunda ayrımcılık yapıyorlar. Ne diyorlar;

'Sadece başı açık olan vatandaşlarımız laik olur'. Başı kapalı olan laik olmaz mı? Böyle bir ayrımcılığa gitme yanlışı içine düşüyorlar? Başı açık olanıyla da başı örtülü olanıyla da demokratik, laik, sosyal, hukuk devletini savunan bir topluluk var.''

Başbakan Erdoğan, kişinin laik olmadığını, devletin laik olduğunu ifade ederek, ''Dolayısıyla, biz laik devletimizin, laik ülkemizin bu noktada birer neferi olarak, bu yolculukta şu gördüğünüz tablo ile varız. Yola devam ediyoruz. Kimse bizi gölgelemeye kalkmasın. Bizi gölgelemek içine girmek çok ciddi bir yanlıştır'' diye konuştu.

/ İSTANBUL

28.01.2008


 

Tren yolunda feci kaza: 9 ölü, 37 yaralı

TCDD Genel Müdürlüğünce, İstanbul-Denizli seferini yapan Pamukkale Ekspresi'nin raydan çıkması sonucu meydana gelen kazada 9 kişi vefat ederken, 5'i ağır 14 kişi de yaralandı.

TCDD Genel Müdürlüğü Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden yapılan açıklamada, önceki gün 17.35'de İstanbul'dan kalkan ve Haydarpaşa-Denizli seferini yapan Pamukkale Ekspresi'nin, Kütahya-Afyon güzergâhında bulunan Çöğürler-Değirmenözü istasyonları arasında dün gece saat 02.00 civarında raydan çıktığı ve iki vagonunun yan yattığı belirtildi.

Açıklamada, Haydarpaşa'dan 298 yolcu ile hareket eden Pamukkale Ekspresi'nin Kütahya'dan aldığı yolcularla yolcu sayısının 436'ya ulaştığı belirtilerek, kazada 9 kişinin vefat ettiği bildirildi.

Ambulans ve kurtarma ekipleri ile kara ve demiryolu araçlarının sür'atle kaza yerine ulaştığı dile getirilen açıklamada, yolcuların trenle Kütahya'ya aktarılarak, gidecekleri yerlere otobüsle gönderilmesine ilişkin çalışmaların tamamlandığı bildirildi.

ÖLENLERİN KİMLİKLERİ

Kazada vefat edenlerin isimleri şöyle: ''Tren şefi Ahmet Sarıkaya (42), Yusuf Açıkgöz (28), Mehmet Börek (51), Kerim Yarar (16), İbrahim Doğan (21), Kadir Mıngır, Recep Ildız, Cengiz Güler ve İbrahim Levent.''

Cumhuriyet savcısının soruşturmayı yürüttüğü kazada son vagonun kaldırılması neticesinde ölü sayısının kesinlik kazanacağı bildirildi.

YARALILARIN HAYATÎ TEHLİKESİ YOK

Bu arada, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, yaralılardan Bahadır Korkmaz, Musa, Sultan ve Latif Bıyıklı, Yunus Akkuş, Cem Bulut Ekinci, Gökhan Uçakcı, Musa Deniz'in tedavileri Kütahya Devlet Hastanesi'nde sürüyor. Nazik ve Mahmut Savaş, Hatice Göksel, Kezban Şentürk, Tuğba, Mustafa ve Selma Hüryaşar, Fatma Nur ve Serpil Akçalı, Cansu Göksel, Hayalı ve Figen Kalgır, Mustafa ve Derya Önal ise Kütahya Evliya Çelebi Devlet Hastanesi'nde tedavi görüyor.

Yaralılardan Haydar Acar, Yusuf Onay, Cavide ve Ceren Güler ile Mustafa Muaz ve Musab Muaz Dalkılıç'ın tedavilerine ise Afyon Devlet Hastanesi'nde devam ediliyor.

Cemile Dilber ve Emin Erez ise Afyon Kocatepe Devlet Hastanesi'nde tedavi görüyor.

Açıklamada yaralıların hayatî tehlikelerinin bulunmadığı belirtildi.

BUZLANMA İHTİMALİ

Kütahya'daki tren kazasının buzlanma sebebiyle meydana geldiği ihtimali üzerinde duruluyor. Alınan bilgiye göre, virajda meydana gelen kazanın buzlanma sebebiyle oluştuğu ihtimali üzerinde duran TCDD görevlileri, olaya sebep olabilecek her türlü etkeni araştırdıklarını bildirdiler.

KIZILAY'DAN BATTANİYE

Türk Kızılayı, kazanın ardından kazazedeler ve olay yerine gelen yakınları için 200 battaniye ve gıda gönderildiğini bildirdi.

Kaza haberinin alınmasının ardından, Ege Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi, Afyonkarahisar Yerel Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi ile Kütahya Şubesinin alarma geçirildiği belirtilen açıklamada, şöyle denildi:

''Afyon merkezi kaza alanına 100 battaniye gönderirken, bir uzman ekip de bölgeye gelmesi beklenen kazazede yakınlarını karşılamak için 100 battaniye ile Kütahya Tren Garı'na gönderildi. Türk Kızılayı Kütahya Şubesi de kaza bölgesinde sıcak çay ve poğaça dağıtmak üzere tüm hazırlıklarını tamamladı. Türk Kızılayı, bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmektedir.''

SABOTAJ UNSURU YOK

Vali Şükrü Kocatepe, rayların kırılması sonucu kazanan meydana geldiği yönünde iddiaların olduğunu ifade ederek,, ''Raylar, vagonlar devrildikten sonra veya daha önce kırılmış olabilir. Kazanın kesin nedeni teknik heyetin raporu sonucu belli olacak. Güvenlik güçleriyle yaptığımız incelemelerde sabotaj unsuruna rastlamadık'' dedi.

SAĞ KURTULANLAR, GECE

YARALILAR İÇİN ATEŞ YAKTI

Denizli'de kaza haberinin duyulmasının ardından trende bulunan yolcuların yakınları sabah saatlerinden itibaren Denizli Garı'na gelerek beklemeye başladı. Tren kazasının ardından vatandaşlar yakınlarıyla irtibat kurmaya çalıştı.

Kütahya'dan yola çıkan 5 otobüsle Denizli'ye getirilen kazazedelerle yakınları birbirlerine sarılarak ağladı. Trendeki çocuklarla bazı yolcuların, halen kazanın etkisinde bulundukları gözlendi.

Trende bulunan yolculardan Anadolu Üniversitesi öğrencisi Mustafa Tuncer, trenin sarsılıp raydan çıktığını belirterek, ''Öndeki 4 vagon devrilmiş. Bizden yardım istediler. Elimizden gelen yardımı etmeye çalıştık. Vagonun altında kalan yaralılar için ateş yaktık'' dedi.

Trenin devrilen vagonunda bulunan bir diğer yolcu da sivil savunma uzmanı olduğunu, yaralılardan bazılarının enkazdan çıkarılmasına yardımcı olduklarını belirtti. Hayatında ilk kez trene bindiğini ifade eden Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Fatma Oğuz (19) ise ''Tren çok yavaş gidiyordu. İlk dört vagon yan yattı. Çok kötü sarsıldık. Çığlık seslerini ve korkuyu hatırlıyorum'' diye konuştu.

/ ANKARA

28.01.2008


 

Ergenekon'da tutuklananlar 28'e çıktı

Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen patlayıcılarla ilgili soruşturma kapsamında geçen yıl 15, bu yıl da 13 olmak üzere toplam 28 kişi tutuklandı.

Bu yıl gerçekleştirilen soruşturma kapsamında, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilen 27 kişiden emekli askeri personel Mehmet Zekeriya Öztürk, Kahraman Şahin, Muhammed Yüce, Erol Ölmez, Erkut Ersoy, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, ''Susurluk Dâvâsı'' hükümlüsü Sami Hoştan, avukat Kemal Kerinçsiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü Sevgi Erenerol, Hüseyin Görüm, Hüseyin Gazi Oğuz ve Oğuz Alparslan Abdülkadir olmak üzere 13'ü tutuklandı.

Adliyeye sevk edilenlerden Avukat Fuat Turgut, kamuoyunda ''Drej Ali'' olarak tanınan Ali Yasak ve gazeteci Güler Kömürcü'nün de aralarında bulunduğu 14 kişi ise serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında geçen yıl da emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Astsubay Oktay Yıldırım, el bombalarının ele geçirildiği evin sahibi Mehmet Demirtaş ve Mahmut Ö'nün de aralarında bulunduğu 15 kişi tutuklanmıştı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 28'e yükseldi.

/ İSTANBUL

28.01.2008


 

Akbulut: Hiçbir zaman siyasî malzeme yapmadık

AKP Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Başkanı Tevfik Ziyaeddin Akbulut, AKP'nin hiçbir zaman başörtüsünü siyasî malzeme haline getirmediğini savundu.

Akbulut, başörtüsünü kişisel hak ve özgürlüklerin verilmesi olarak gördüklerini vurguladı. AKP Tekirdağ Teşkilâtı İl Danışma Meclisi Toplantısına katılan Akbulut, bir anayasa mahmekemisi yorumuna dayandırılarak üniversitelerde okumak isteyen kızların başı örtülü, türbanlı bir şekilde okumasına müsaade edilmediğini söyledi. Akbulut, "Bir anayasa yorumuna dayandı, YÖK'ün bir genelgesi çıkarıldı. Çeşitli dönemlerde bu konu çok ön plana çıkartıldı ve maalesef üniversitede okuyan bir grup kızımız, ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürüldü. Bu kötü bir şeydi, bu kız çocuklarımız Türkiye'yi bıraktılar. Yurt dışında Avusturya'da, Almanya'da, başka ülkelerde okumaya gittiler. On binlerce kızımız 'Bu yüzden ben bu ülkede okuyamıyorum o halde gidip Amerika'da okuyayım, Avustralya'da, Avusturya'da, Almanya'da okuyayım' demek zorunda kaldı. On binlerce, yüz binlerce, milyarlarca dolarımız bu çocuklarımızın peşinden oraya gitti. Neden, çünkü burada okuyamadılar" dedi.

Bireysel hakkın elinden alınması olan başörtüsü sorununu çözeceklerini ifade eden Akbulut, "AK Parti hiçbir zaman başörtüsü konusunda siyaset yapmadı. Hiçbir propaganda çalışmalarında bu konuyu kaşımadı. Siyasî olarak bu konu üzerinde durmadı. Tüm dünyada olduğu gibi kişisel hak ve özgürlüklere önem veriyoruz. Kişilerin özgürlüğü alabildiğine özgür olmazsa iktidar niye var. Avrupa ülkelerinde böyle bir sıkıntı yok" dedi.

/ TEKİRDAĞ

28.01.2008


 

MHP'li Coşkun: Sorunu çözmek için hükümete desteğimiz sürecek

MHP Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun, başörtüsü sorununu çözmek için çalıştıklarını belirterek, bunun için hükümete gereken desteği vermeye devam edeceklerini söyledi.

Milletvekili Coşkun, Kadirli Genç İş adamları Derneği'ni (KAGİAD) ziyaret etti. Dernek Başkanı Muhittin Akkaya'dan faaliyetleri hakkında bilgi alan Coşkun, başörtüsü yasağı konusunda düşüncelerini dile getirdi.

Herkesin bu ülkede laik olduğunu söyleyen Coşkun, "Ortada kutuplaşma var. Kutuplaşma yüzünden fikirler çatışmaya başlıyor. Bazı köşe yazarları insanları yönlendiriyor. Allah'ın izniyle başörtüsü sorununun en kısa zamanda çözüleceğine inanıyorum ve çözmek için de hükümete gereken desteği veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz" diye konuştu.

/ OSMANİYE

28.01.2008


 

İki partinin yöneticileri, bugün yeniden bir araya gelecek

Meclisi, bu hafta yoğun bir gündem bekliyor. Uzun süredir tartışılan Vakıflar Yasasının yanı sıra, AKP ile MHP arasında başörtüsü konusundaki görüşmeler de Meclisin gündemini oluşturacak.

AKP ile MHP yöneticileri, başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılması konusunda Anayasada değişiklik yapılması için bugün yine bir araya gelecek. Konu üzerinde uzlaşmaya varılması halinde hazırlanacak teklifin bu hafta Meclis Başkanlığına sunulması, Anayasa Komisyonunda görüşülebileceği bildirildi.

/ ANKARA

28.01.2008


 

Başörtüsü sorunu kalıcı olarak çözülmeli

Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Zabit Kekeç, AKP ve MHP'nin başörtüsü sorununu çözme girişimlerini desteklediklerini belirterek, "Bu sorunu kalıcı olarak çözmelerini bekliyoruz" dedi.

Kekeç, düzenlediği basın toplantısında yarıyıl tatili, başörtüsü sorunu, sivil anayasa ve ek ders ücretleri konusunda açıklama yaptı.

Yıllardır suni gerginlik ve hak gaspının simgesi olarak uygulanan keyfi başörtüsü yasağının sona erdirilmesini isteyen Kekeç, "Yeni döneme, umuyor ve diliyoruz ki, yıllardır ülkemizde bir sunî gerginlik ve hak gaspının simgesi olarak uygulanan keyfi başörtüsü engellemesini sona erdirmiş olarak gireriz. Bu konuda yeni anayasayı beklemeye de gerek yoktur. AK Parti ve MHP ile sorunun çözümü için destek veren siyasî partilerimizin bu konudaki girişimlerini, bütün toplum olarak içtenlikle destekliyor ve bu sorunu artık mutlak biçimde sona erdirmelerini istiyoruz. Hiçbir kadın, inancımızın, kültürümüzün, geleneğimizin şık bir parçası olan başörtüsü sebebiyle ne eğitim hakkından ne çalışma hakkından asla mahrum edilmemelidir. Yapılacak hukuki düzenlemenin, bu iki hak gaspını önleyici olması şarttır" diye konuştu.

/ GAZİANTEP

28.01.2008


 

Otoyol ve köprülere yabancı ilgisi

İşletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilecek köprü ve otoyollarda, tarifelerin belirlenmesi için çalışma yapılıyor. Edinilen bilgiye göre, çalışmalar tamamlandığında, işletim süresince uygulanacak tarifeler, tarifelerin her yıl neye göre değişeceği belirlenecek. Bu tarifeler, işletici grup ile imzalanacak sözleşmede yer alacak.

Otoyol ve köprülerin satışıyla ilgili olarak, beş yabancı şirketin ilgilendiği ve bu şirketlerin Avustralya'dan Macquarie Infrastructure, İspanyol Abertis, Portekizli Brisa, Japon Itochu Corp ve İtalyan Atlantia şirketleri olduğu açıklanmıştı.

Özelleştirme kapsamında, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri, Edirne-İstanbul-Ankara, Pozantı-Tarsus-Mersin, Tarsus-Adana-Gaziantep, Toprakkale-İskenderun, İzmir-Çeşme, İzmir Aydın Otoyolları satılacak. Özelleştirmeden elde edilen gelirin nasıl kullanılacağına siyasi irade karar verecek. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, sağlanan gelirin yeni yolların yapımında kullanılacağını açıklamıştı.

/ ANKARA

28.01.2008


 

Doğuda kar bekleniyor

Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkili olan soğuk hava şartları, hayatı olumsuz yönde etkilemeyi sürdürüyor.

Bölgede önceki gece en düşük hava sıcaklığı, eksi 23 dereceyle Kars'ta ölçüldü. Bölgeyi bir süredir etkisi altında tutan Sibirya soğukları, yerini kar yağışına bıraktı. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, bölge genelinde bugünden itibaren yeni bir yağışlı sistem etkili olacak.

Yetkililer, Karadeniz üzerinden gelen alçak basınç sisteminin etkisi altında olan bölgede, bugünden itibaren kar yağışının görülmesinin beklendiğini, sıcaklıklarda 2-3 derecelik artış yaşanabileceğini ifade ettiler.

/ ERZURUM

28.01.2008


 

Soğuklara karşı tedbirinizi alın

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, yaşlılar, bebekler, müzmin hastalığı olanlar ve yoksullar için kışın, yaza oranla sağlık açısından çok daha riskli bir mevsim olduğunu söyledi.

Özlü, son günlerde havaların oldukça soğuduğunu, bu durumun bir çok hasta için tehlike arz ettiğini belirtti. Özlü, ''Kış ayları, grip, nezle, soğuk algınlığı, sinüzit, farenjit, bademcik ve orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının en sık görüldüğü zaman dilimidir. Yine zatürre, bronşit, bronşektazi ve KOAH alevlenmeleri gibi alt solunum yolu enfeksiyonları da benzer şekilde kış mevsiminde çok daha fazla görülmektedir'' dedi.

Özlü, kışın soğuktan korunabilmek için öncelikle kapalı mekânların, vücudun ısı dengesini koruyabilecek şekilde ısıtılması gerektiğini kaydederek, ''Aşırı ısıtma değil, yeterli ısıtma önemlidir. İdeal oda sıcaklığı 20-25 derece arasında olmalıdır. Aşırı kuruluğa karşı önlem alınmalıdır. Nemlendiriciler, kalorifer veya soba üzerinde ağzı açık, geniş bir kapta su bulundurulması faydalıdır'' diye konuştu.

/ TRABZON

28.01.2008


 

Adana'da tren otomobili biçti

Adana'da hemzemin geçitte trenin otomobile çarpması sonucu 1 kişi ağır yaralandı.

Kaza gece saat 01.30 sıralarında Yüreğir ilçesi, Ege Bağatur Bulvarı üzerinde bulunan hemzemin geçitte meydana geldi. Adana'dan Suriye'ye giden 63662 sefer sayılı yük treni, hemzemin geçite geldiğinde aniden önüne çıkan Selçuk Yüce (52) idaresindeki 01 KS 676 plakalı otomobile çarptı. Çarpışmanın etkisiyle raylar üzerinde 100 metre kadar sürüklenen araç, daha sonra yola savruldu. Araç hurdaya dönerken, sürücü Selçuk Yüce ağır yaralandı.

/ ADANA

28.01.2008


 

Kış ortasında üzüm keyfi

Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde yaşayan bir çiftçi, evinin önündeki asmada 12 ay üzüm yetiştiriyor.

Hasdere köyünde yaşayan Şevki Ulu, "Kış üzümü'' adı verilen üzüm cinsinden yılın 12 ayında meyve alabildiklerini söyledi. Ulu, Gazipaşa'nın ikliminin bu üzüm cinsini yetiştirmeye uygun olduğunu ifade etti.

Hava sıcaklığının son dönemde 20 dereceye kadar yükseldiğini belirten Ulu, "Biz Türkiye'nin cennetinde yaşıyoruz'' dedi.

Gazipaşa Tarım İlçe Müdürü Hasan Aslan da özellikle ilçenin denize bakan yamaçlarında her türlü tropikal meyvenin yetişebildiğini söyledi.

/ GAZİPAŞA

28.01.2008


 

Anadolu'daki oteller zor durumda

Çanakkale Turistik Otelciler Derneği (ÇATOD) Başkanı Ali Akol, son yıllarda kültür turizminde İstanbul ve Antalya'nın ön plana çıkarıldığını, bu sebeple Anadolu'daki otellerin zor durumda kaldığını söyledi.

Akol, Kültür ve Turizm Bakanlığının "kültür turizmi''ni yurt dışında biraz daha iyi anons etmesi gerektiğini, ülkenin tüm kültürel özelliklerinin tanıtılmasının ülke turizmi açısından önemli olduğunu bildirdi.

"Son yıllarda İstanbul ve Antalya kültür turizminde ön plana çıkarılıyor, bu nedenle Anadolu'daki oteller zor durumda'' diyen Akol, şunları kaydetti: "Çanakkale, Bergama, Kuşadası, Efes, Kapadokya kültür turizmi yoludur. Fakat bu yerler yeterince ilgi görmüyor. Bu tatil yörelerinin tek başına yapacağı bir şey yok. Anadolu'da kültür turizminin daha yaygın hale getirilmesi için tanıtım atağı yapılmalı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, önemli bir bütçeyle bu çalışmayı gerçekleştiriyor, ancak yine de Anadolu'daki oteller kültür turizminden yeterince pay almıyor. İstanbul ve Antalya dışındaki otellerin büyük bir bölümü, ülkeye gelen turistleri çekemiyor. Anadolu otelleri yalnızca kültür turizmiyle canlanabilir.''

/ ÇANAKKALE

28.01.2008


 

Kan bağışı ders oluyor

Kan bağışı, ilköğretim müfredatına giriyor. Millî Eğitim Bakanlığı ve Türk Kızılay Derneği'nin başlattığı 'Toplumda Kan Bağışı Bilinci Oluşturma Projesi' kapsamında önümüzdeki yıl Din Kültürü, Sosyal Bilgiler, Fen ve Teknoloji, Türkçe ve Biyoloji ders kitaplarında kan bağışı ile ilgili üniteler yer alacak.

Kızılay tarafından hizmet içi eğitime alınacak öğretmenler, çocuklara kan bağışının önemini ve toplumsal faydalarını anlatacak.

/ GAZİANTEP

28.01.2008


 

Sulukule'ye Kurul onayı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) işbirliğiyle Fatih'te Sulukule olarak bilinen ve yenileme alanı ilân edilen Hatice ve Neslişah Sultan mahallelerinde 620 ev, bir otel, bir ticaret, kültür ve eğlence tesisini içeren yenileme projesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Yenileme Kurulu tarafından onaylandı.

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, projenin 2 Kasım 2007 tarihinde Yenileme Kurulu'nda onaylandığını belirterek, ''Bu proje, Türkiye'de Yenileme Kurulu tarafından onaylanan ilk yenileme projesi'' dedi.

/ İSTANBUL

28.01.2008


 

Namazın sırları iyi anlaşılmalı

Ödemiş Yeni Asya Temsilciliği ile Ödemiş Müftülüğü işbirliğinde 'Namazın Sırları'' konulu konferans düzenlendi.

Belediye Şehir Salonunda düzenlenen konferans kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından ilgiyle takip edildi. Kur'ân-ı Kerim tilâvetinden sonra açış konuşmasını yapan Ödemiş Müftüsü Hasan Ersöz, mü'minin mi'racı ve bütün ibadetleri içinde barındıran ibadetin namaz olduğunu, bu sebeple ne kadar namazın üzerinde durulursa durulsun israf olmayacağını ve ihtiyacın her zaman var olduğunu dile getirdi. Ersöz; özellikle din görevlilerinin ve insanları namaza çağıran insanların namazın hakikatini daha iyi anlarlarsa insanlara da daha fazla faydalı olacağını belirtti.

Daha sonra 'Namazın sırları'' konulu konferansını sunmak için kürsüye çıkan gazetemiz yazarlarından Süleyman Kösmene, özellikle Risâle-i Nur'da 9. Söz'den alıntı yaptığı konuşmasında, fecir, zuhr, asr, mağrib, işâ, gece ve ikinci sabah namazı vakitlerinin hangi anlamlara geldiği üzerinde durdu. Bu vakitlerin rastgele olmadığını, her bir namaz vaktinin mühim bir inkılâp başı olduğunu ve o vakitlerde insanlara Cenâb-ı Hak tarafından ne gibi nimetler ve ikramlar ihsan edildiğini hatırlattığını ifade etti. Özellikle bu vakitlerle insanın hayatına, mevsimlere ve dünyanın hayatına karşılık gelen taraflarına dikkat çeken Kösmene, "Cenâb-ı Hakkın bu kadar nimetlerine karşılık günde 17 rekâtlık farz namazları kılmaya tembellik göstermek her halde ehl-i insafın işi olamaz" dedi. Konuşmasında gece-teheccüt namazı için bir parantez açan Kösmene; sünnet olan bu namazın kılınmasının elbette çok sevaptar olduğunu, ancak sabah namazının da riske edilmemesi gerektiğini ve farz olan namazı garantiye aldıktan sonra gece namazının kılınması gerektiğini ifade etti.

Konferans, konuşmanın sonunda yazarın kitaplarını imzalamasıyla sona erdi.

Bilal NACİR / İZMİR

28.01.2008


 

Başörtüsü inancın tezahürü

MAZLUMDER İstanbul Şubesi üyesi bir grup, başörtüsü tartışmalarını protesto amacıyla eylem yaptı.

Fatih Saraçhane Parkındaki eyleme, çok sayıda vatandaş ellerinde meşalelerle katıldı. Eylemde açıklama yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan, başörtüsünün siyasî bir simge olmadığını ifade ederek, "Başörtüsü, Allah'a ve ahiret gününe inanan Müslüman kadınların inancının bir tezahürüdür'' dedi.

Son günlerdeki başörtüsüyle ilgili tartışmaları eleştiren Beyhan, başörtüsü yasağının her alanda kaldırılması gerektiğini savundu.

/ İSTANBUL

28.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri