|
|
|
Millet destek verdi, çözüm istiyor |
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, her seçim öncesi başörtüsü tartışmalarının gündeme getirildiğine, yaklaşan yerel seçimler öncesinde de benzer tartışmalara başlandığına dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şikâyet etmeye hakkı olmadığını vurgulayan Soylu, "Cumhurbaşkanlığı, YÖK, hükümet, Meclisin büyük çoğunluğu var. Halkın verdiği destek daha ne olabilir? Hâlâ bunu ülkenin önüne mesele olarak getirmek doğru mu?" diye sordu.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, her seçim öncesi başörtüsü tartışmalarının gündeme getirildiğini, yaklaşan yerel seçimler öncesinde de benzer tartışmalara başlandığına dikkat çekti. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın şikayet etmeye hakkı olmadığını vurgulayan Soylu, "Cumhurbaşkanlığı, YÖK, hükümet, Meclisin büyük çoğunluğu var. Halkın verdiği destek daha ne olabilir? Hâlâ bunu ülkenin önüne mesele olarak getirmek doğru mu?" diye sordu. Soylu, başörtüsü yasağını eleştirdi.
Gazetecilerle kahvaltıda bir araya gelen DP Genel Başkanı Soylu, başörtüsü tartışmalarının Türkiye'nin önüne gelmesindeki en önemli ayrıştırma alanının "siyasal simge olup olmadığı" tartışması olduğunu hatırlattı. Soylu, "Meseleyi geren, kamplaştıran, çatışma alanları çıkaran temel argüman da buydu. Bu argüman çözüme hiçbir katkı sağlamamıştır. Mesele sanki çözüme değil çözümsüzlüğe itilmek üzere bir ortam yeniden hazırlanmaktadır. Siyaset artık bu konuları kendine beslenme aracı olarak görmemelidir. Durup dururken tartışmayı bir kademe yükseltip 'siyasal simge olarak görülse de çözülmeli' anlayışını ortaya koymak kamplaşmaları yeniden tesis etmek anlamına gelir. Ve mağdurları yeniden çözümsüzlükle karşılaştırmak demektir" diye konuştu.
ESKİ SİYASET ALIŞKANLIĞIDIR
Söz konusu tartışmalarda siyasal rantın düşünüldüğünü, her seçim döneminde gündeme getirildiğini ifade eden Soylu, şunları kaydetti:
"Bu tartışmalarda hep siyasal rant düşünülmüş. 22 Temmuz seçimlerinde de bu vardı. Türkiye yerel seçimlerle ilgili yeni bir seçim sürecine girdi. Ne zaman seçim sürecine girse engellenmez bir şekilde bu tartışmalar gündeme geliyor. Hükümetin son 5 yıldır ortaya koyduğu siyaset biçimi budur. Bu eski siyaset alışkanlığıdır. Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı vardır. 1982 anayasası dar gelmektedir. Öyle bir hale getirilmeye çalışılıyor ki yerel seçimler öncesi anayasa tartışması bir şekilde başörtüsü üzerinden yürütülecektir. Bu doğru bir yöntem değildir."
"ÖLÇÜ BİREYSEL ÖZGÜRLÜKTÜR"
DP lideri Soylu, Anayasaya başörtüsü ile ilgili madenin eklenmesinin yeni tartışmalar ve mağduriyetleri gündeme getireceğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasada isimlendirerek ortaya koymak başka türlü bir tartışmanın önünü açacaktır. Başka mağduriyetleri peşinden sürükleyecektir. Ölçü bireysel özgürlüklerdir. Eğitim hakkıdır. Yasal güvence olmazsa nasıl çözülecek? O iktidarın yapacağı iştir. Bu yönetme kabiliyetidir. Cumhurbaşkanlığı, YÖK, hükümet, Meclisin büyük çoğunluğu var. Daha ne olacak? Halkın verdiği destek daha ne olabilir? Hâlâ bunu ülkenin önüne mesele olarak getirmek doğru mu?
Aman burası ne söyler şurası ne söylerden öte Türkiye bu sorunları yaşıyor. 1950'de DP iktidara geldi Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğü noktasında çözülemez denilen meseleler çok yakın bir zamanda çözüldü. Çünkü rahmetli Adnan Menderes, Celâl Bayar ne kadar bu ülkenin bireyi ise köylüsü de o kadar bireyidir. Onu anlayabilmek ve yaşayabilmek önemlidir. DP'nin temel özelliği ötekileştirmeden, ayrıştırmadan tavır ortaya koyabilmektir. Bir yönetim biçimidir. Dün de böyleydi bugün de.
Bizim misyonun temel olarak ortaya koyduğu düşünce gerek bireysel özgürlükler, bireysel haklar, gerekse din ve vicdan özgürlüğünün olabildiğince dünya standartlarında geniş tutulabilmesidir. Çok net bir şekilde söylüyorum. Üniversitelere başörtüsüyle girilebilmelidir. Bunun artık tartışılmaması lazım. Tartışma siyaset alanını daraltmaktadır. Milletin esas gündemini perdelemektedir. Sayın Başbakan son açıklanan işsizlik rakamıyla ilgili, Türkiye'nin dünyanın en yüksek reel faiziyle boğuşmasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmamaktadır.
Bizim iktidarlarımızda, koalisyon ortaklığı yaptığımız zamanlarda bile bu sorun çok büyük bir sorun olarak tartışılmıyordu. DP yarın iktidara gelsin ikinci gün çözülecektir. Sırtımızda kambur yoktur."
BAŞKANLIK DİVANI
Öte yandan DP Başkanlık Divanı da şekillendi. Daha önce 17 olan genel başkan yardımcılığı 10'a düşürüldü. Başkanlık Divanı şu isimlerden oluştu:
Siyasi İşler Başkanı Turhan Güven, Teşkilat Başkanı Nevzat Ceylan, Basın Propaganda ve Yurtdışı İlişkiler Başkanı Nevval Sevindi, Seçim İşleri Başkanı Erdoğan Sezgin, Ekonomi ve Mali İşler Strateji ve Arge Başkanı Prof. Dr. Sabri Erdil, Sosyal İşler Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Yerel Yönetimler Başkanı Salim Ensarioğlu, Kadın ve Gençlik Başkanı Harun Akın, Genel Sekreter Fevzi Yalçın, Genel Muhasip Necati Yöndar.
|
Kemal Benek
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Henüz netleşmiş bir durum yok |
Başbakan Erdoğan'ın "Velev ki siyasî simge bile olsa başörtüsü takmak suç olamaz" çıkışını yaparken ifade ettiği "Bu sorunu anayasa içerisinde çözmek arzumuzdur" düşüncesi, Yardımcısı ve Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından teyid edilmedi. Başörtüsü konusundaki bir değişikliğin anayasa taslağında yer alıp almayacağının sorulması üzerine Yazıcı, "Bu konuda netleşmiş bir durum yok" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Başörtüsü meselesini anayasa ile çözeceğiz" açıklamasına karşın Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, bu konuda spesifik bir çalışma olmadığını bildirdi.
Yazıcı, TBMM Adalet Komisyonuna gelişinde gazetecilerin başörtüsü ve anayasa değişikliği konusundaki sorularını cevapladı. Bir gazetecinin ''türban konusunda yasal bir çalışma yapılıyor mu?'' sorusunu Yazıcı, ''Hayır... Türban konusunda öyle spesifik bir çalışma yok. Anayasa ile ilgili bir çalışma var. O da yakında kamuoyuna açıklanacak'' diye cevapladı.
Toplumun değişik kesimleri, meslek kuruluşları ve ilgililerin yeni anayasa değişikliğini tartışacaklarını ifade eden Yazıcı, daha sonra da bu konudaki metnin teklif haline getirileceğini söyledi.
"Hükümetin bu konuda kafasındaki düşünce tam olarak nedir?'' sorusunu da Yazıcı, şöyle cevapladı:
"Hükümetin kafasında böyle belli bir konuya ilişkin spesifik bir düşünce var' demem söz konusu değil. Ama biz başından beri 'üç Y ile mücadele edeceğiz' dedik. Bunlar, Yoksulluk, Yasaklar ve Yolsuzlukla mücadele... Dolayısıyla bu üç 'Y' mücadelemiz kapsamında çalışmalarımızı sürdürüyoruz.''
Başörtüsü konusundaki bir değişikliğin anayasa taslağında yer alıp almayacağının sorulması üzerine de Yazıcı, ''bu konuda netleşmiş bir durum yok. Ama bu ülkede yasaklar olmasın, herkes özgürce hareket edebilsin, kavga etmeden, itişmeden herkes özgürce davranabilsin... Hele hele eğitim ve öğretim hakkı, en temel haklardandır. Hiç kimse bu hakkından mahrum bırakılmasın düşüncesindeyiz'' dedi.
Yazıcı, bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yurtdışından döndükten sonra yeni anayasa taslağının açıklanacağı yolundaki haberleri hatırlatması üzerine de ''Bunu Hükümette konuşmuş değiliz. Başbakanın programı içindedir. Fazla sürmez, yakında açıklanır'' diye konuştu.
|
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Türkiye bu ayıptan kurtulmalı |
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ise, yaptığı açıklamada, "Siyasi simge denilerek hak ihlalleri üzerinde pazarlık yapılmaya çalışılıyor. Sayın Başbakan'ın çözüm yönünde attığı adımı destekliyoruz. Hükümet asla bu adımdan geriye dönmemelidir" dedi.
Turbay, başörtüsü üzerinde yıllardan beri sürdürülen kanunsuz, utanç verici yasağın, birkaç neslin hem eğitim hem çalışma hakkını elinden aldığını, toplumun belli bir bölümü üzerinde psikolojik hatta zaman zaman fiziksel rahatsızlıklara neden olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Başörtüsü yasağı bir insan hakkı ihlalidir. Bunun başka tanımını asla kabul etmiyoruz. Seçim sürecinde hemen hemen her partinin malzeme yaptığı bu yasağı kaldırmak sadece bu iktidarın değil, bütün iktidarların boynunun borcudur. Hiçbir başörtülü devletine, milletine zarar veren eylemlerde bulunmamış, kamu malına zarar vermemiştir. Allah'ın emri olduğuna inandığı için başını örten ve örtmek isteyen vatandaşlarımıza neredeyse yaşam hakkı dahi tanımayacak olan bu yasak yeni Anayasa'da gereği gibi vurgulanmalı ve Türkiye bu ayıptan bir an önce kurtulmalıdır."
|
Yeni Asya
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Başörtüsünün siyasî simge olmadığını herkes biliyor |
AKP Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün, ''Türbanın siyasi simge olmadığını herkes biliyor'' dedi.
Mevlüt Akgün, AKP'de düzenlenen "Sağlıklı Yaşam'' seminerine gelişinde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Akgün, Başbakan Erdoğan'ın İspanya gezisinde yaptığı açıklamalarla ilgili olarak, ''Başbakanın kastettiği o değil. Türbanın dini inançlar gereği takıldığını herkes biliyor, ki Başbakan, siyasi simge olsa bile rezervini belirtti. Siyasi simgeler de yasaklanamaz. Türbanın siyasi simge olmadığını herkes biliyor'' dedi.
Mevlüt Akgün'ün eşi Fatma Akgün de "Herkes inancı gereği örtünüyor diye düşünüyorum'' diye konuştu.
|
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Kutan: Kimsenin sabrı kalmadı |
Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtüsü sorunu ile ilgili sözlerini değerlendirirken, başörtüsü zulmü konusunda milletin sabrı kalmadığını belirterek, "İnsan hak ve özgürlükleriyle bağdaşmayan ve hiçbir hukukî dayanağı olmayan böylesine anlamsız ve zorba bir yasağın yıllardır uygulanıyor olması en başta demokrasimiz adına utanç vericidir" dedi.
Erdoğan'ın bu konudaki son açıklamalarını olumlu bulduklarını, ancak bu açıklamanın da daha öncekiler gibi arkasının gelmeyeceğinden endişe ettiklerini vurgulayan Kutan şöyle konuştu:
"Başbakanlık, söz söyleme değil, icraat yapma makamıdır. AKP'nin 5 yıllık iktidarı boyunca görülmüştür ki, halktan aldıkları büyük desteğe rağmen bu konuda milletin vicdanını rahatlatacak bir adım atma cesaretini gösterememişlerdir. Bunun yerine toplumsal mutabakat gibi sun-î gerekçelere sığınarak sorunun daha da derinleşmesine neden olmuşlardır. Hatta bazı hükümet üyeleri sorunu çözmek bir yana, 'başörtüsü yüzde 1.5'un sorunudur' gibi milletimizi derinden yaralayan açıklamalarda bulunabilmiştir. Daha önce bu konuda; bedel ödemeye hazır olmadıklarını söyleyen Tayyip Erdoğan'ın, bu noktaya gelmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Ancak tereddüdümüz şudur ki; benzer sözler, benzer açıklamalar, benzer taahhütler daha önce de verilmişti. Fakat bu sözlerin sonu gelmedi. Tam tersine milletimizi yeni hayal kırıklıklarına uğratmaktan başka bir işe yaramadı."
|
Fatih Karagöz
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
İslâma ve Peygambere hakaret kabul edilemez |
Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisi Graz eyalet adayı Susanne Winter'in Peygamberimize yönelik hakaret içeren sözlerine Cumhurbaşkanı Heinz Fischer sert tepki gösterdi.
Fischer, hakareti kabul edilemez olarak değerlendirdi.
Fischer, ülkedeki kordiplomatik erkan için verdiği yeni yıl resepsiyonunda yaptığı konuşmada, FPÖ'lü Susanne Winter'in Peygamberimize yönelik aşağılayıcı ifadelerine işaret ederek, şunları söyledi:
'Ülkemizde son günlerde, bölgesel düzeyde gerçekleştirilen bir seçim kampanyası marjında İslam'a karşı yapılan ve hiçbir şekilde kabul edilemez ve benim de kararlılıkla karşı çıktığım ifadeler üzerine ben de net bir şekilde şunu söylüyorum: Bu Avusturya'nın değil, bizim de kendisiyle aramıza mesafe koyduğumuz birisinin sesidir.''
Avusturya Başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti(SPÖ) lideri Alfred Gusenbauer de FPÖ'lü Winter'in sözlerini hiçbir şekilde tasvip etmediğini belirterek, Avusturya'da herkesin mensubu olduğu dini özgürce yerine getirme hakkına sahip olduğunu, bununla birlikte bu konuda hiç kimsenin bir diğerine hakaret etme hakkına sahip olmadığını söyledi.
Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği de yazılı bir açıklama ile tepki gösterdi.
Büyükelçilik basın müşavirliğinden yapılan açıklamada, ''Geçtiğimiz hafta sonu Graz'da seçim kampanyası kapsamında düzenlenen toplantıda FPÖ'lü aday Susanne Winter tarafından İslam dinini ve İslam Peygamberini küçültücü ve saygısızca ifadeler kullanılmasının kabul edilemez bir durum olduğu'' bildirildi.
|
/ VİYANA
17.01.2008
|
|
|
Dönem başkanından destek |
Avrupa Birliği dönem başkanı Slovenya'nın Başbakanı Janez Jansa, "Ülkesinin altı aylık dönem başkanlığı boyunca, Türkiye ve Hırvatistan ile tam üyelik müzakerelerinin devam etmesi için gerekli bütün çabayı göstereceğini" söyledi.
Jansa, Avrupa Parlamentosu genel kurulunda yaptığı konuşmada, ülkesinin altı aylık dönem başkanlığı sırasında öncelik vereceği konular hakkında bilgi verdi. AB'nin genişlemesinin, birliğin en başarılı politikalarından birisi olduğunu belirten Jansa, "AB'nin 2004 yılındaki son büyük genişleme dalgasının, birliğin hem eski hem de yeni ülkelerine önemli yararlar getirdiğini" söyledi.
Genişlemeyi "bitmemiş bir süreç" olarak niteleyen Slovenya Başbakanı, "Bu sürecin kesintisiz devam etmesi için çalışacağız" dedi.
"Eski demir perde ülkelerinden birinin ilk defa AB'de dönem başkanlığını üstlendiğini" hatırlatan Jansa, son 20 yıldır Avrupa'da devam eden köklü değişikliklerin kıtaya barış, istikrar ve refah getirdiğini söyledi.
Jansa, dönem başkanlığı sırasında, AB anayasası işlevi görecek Lizbon sözleşmesinin başarılı biçimde uygulanmasına büyük önem vereceklerini belirtti ve bu sözleşmenin genişlemiş AB'nin demokratik biçimde daha iyi çalışması Slovenyana imkan vereceğini ifade etti.
Başbakanı Jansa, AB içinde ekonomik büyümenin sağlanması, iklim değişikliğiyle mücadele, kültürler arası diyalog, fakirlikle mücadele, birlik üyeleri içinde adalet ve güvenliğin artırılması konularına da öncelik vereceklerini söyledi.
MACARİSTAN'DAN REFORMLARA ÖVGÜ
Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Köksal Toptan'ı ziyaret eden Macaristan Meclis Başkanı Katalin Szili de Türkiye'yi medeniyetler arası diyaloğa yaptığı katkılardan dolayı kutladı. Szili, ''Hükümetin geçen yıl sürdürdüğü reformları da takdir ediyorum. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeli ile AB üyeliğini destekliyoruz'' diye konuştu.
|
/ STRASBOURG
17.01.2008
|
|
|
'Medeniyetler İttifakı'nın temel unsurları Türkiye'yi AB'ye katacak' |
İspanya Dışişleri Bakanı Miguel Angel Moratinos, Medeniyetler İttifakı forumunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri konusunda, "Erdoğan'ın çok büyük haklılığı var" dedi.
Moratinos düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin AB'ye giren her aday ülke gibi "karışık olan müzakere sürecini aşmak zorunda olduğunu" ifade ederek, "Daha sonra Medeniyetler İttifakı'nın temel unsurları Türkiye'yi AB'ye katacak. İspanya da bunu savunuyor" diye konuştu.
Moratinos, "Türkiye'nin AB'ye katılması arzusu artık korku olmadığının bir göstergesi. Başkalarına karşı toplu korku görüntüsü artık ortadan kalktı" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı forumunda yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin AB'ye üyeliği, medeniyetler ittifakının mümkün olduğunu bütün dünyaya gösterecek, küresel barış ve refaha eşsiz katkılar sunacaktır" ifadesini kullanmıştı.
|
/ MADRİD
17.01.2008
|
|
|
Gençleri alkolden koruyalım |
Yeşilay'dan yapılan açıklamada, ilköğretim öğrencileri arasında en az bir kez alkol kullananların oranının % 15,4 olduğuna dikkat çekilerek, tıpkı Ulusal Tütün Kontrol Programı gibi alkolde de gelecek nesilleri koruyabilmek için çeşitli tedbirler alınması istendi.
ANKARA- Ulusal Alkol Kontrol Programı Toplantısı Ankara'da yapıldı. Çeşitli kuruluşların ve sağlık bakanlığının birlikte organize ettiği toplantıda çözüm önerileri tartışıldı. Toplantıda yapılan tespitlere göre dünyada yaklaşık 2 milyar kişi alkollü içki tüketiyor. Alkol kullanımına bağlı olarak yılda 1,8 milyon kişi hayatını kaybediyor. Avrupa'da ise alkol tüketim oranı dünya ortalamasının 2 katı. Alkol şiddet, suç, intihar, aile içi sorunlar, sosyal problemler, alkollü araç kullanımı ve iş yeri problemleri gibi birçok toplumsal sorunun da sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde 15 yaş üstü kişi başı saf alkol tüketimi 1,0-1,29 litre arasında olmakla birlikte yapılan çeşitli araştırmalara göre ilköğretim öğrencileri arasında en az bir kez alkol kullananların oranı % 15,4, ortaöğretimde hayatı boyunca en az bir kez alkol kullananların oranı % 45-%50, arasında. Arkadaş baskısı, sosyal ve psikolojik sebeplerle gençlerimizde ilk alkol alma yaşı 11'e kadar düşmüş durumda.
Sayılan sebepler yüzünden Ulusal Alkol Kontrol Programı son derece önem arz ediyor. Toplantıya, Türkiye Yeşilay Cemiyeti, Çalışma Bakanlığı iş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğü, Trafik Araştrıma Enstitüsü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, AMATEM, MEB Sağlık işleri daire Başkanlığı katıldı. Kurumların çözüm önerilerinin bir rapor haline getirileceği belirtildi. Programın hedefi toplumsal bilinç oluşturarak gelecek nesilleri korumak
|
/ ANKARA-
17.01.2008
|
|
|
Babacan: Türkiye, kalıpları yıkacak |
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "Türkiye'nin AB'ye üyeliği bütün yerleşmişkalıpları yıkacak bir unsur olacaktır" dedi.
İspanya'nın başkenti Madrid'de yapılan Medeniyetler İttifakı (Mİ) 1. Forumu'ndaki bir panele katılan Babacan, 2004 yılında Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlama kararı alınmasının 200'e yakın Arap gazeteci tarafından izlendiğini belirtti ve "Bunun sebebi Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, ne kadar büyük yansımaları olacağının bir göstergesidir" değerlendirmesinde bulundu. Soru-cevap şeklinde gerçekleşen panelde, AB'nin ortak değerlere dayalı bir oluşum olduğunu ve üye ülkelerin bunun etrafında birleştiğini kaydeden Babacan, İslamın da ortak değerlere sahip olduğunu ve bunun AB değerlerinden çok da büyük farklar taşımadığını ifade etti. Babacan ayrıca, Türkiye'nin AB üyeliğinin herkes için bir sınav niteliği taşıdığını söyledi.
|
/ MADRİD
17.01.2008
|
|
|
İKO'den Brüksel'e ofis |
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu, Brüksel'de İslam Konferansı Örgütü ofisi açacaklarını bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İKÖ Genel Sekreteri İhsanoğlu ile görüştü. İhsanoğlu, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan ile Medeniyetler İttifakı konusunda görüş alış verişinde bulunduklarını söyledi. Brüksel'de İslam Konferansı Örgütü ofisi açacaklarını bildiren İhsanoğlu, bunun için gerekli izinleri aldıklarını kaydetti. İhsanoğlu, İKÖ olarak KKTC'ye uygulanan ''gayrı insani'' ambargonun kaldırılması için çalışma yaptıklarını söyledi. Medeniyetler İttifakı Toplantısı'na ABD'nin katılmadığının hatırlatılması üzerine İhsanoğlu, ''Toplantıya kim geldi, kim gelmedi önemli değil. İslam ile Hristiyanlık arasında tarihi uzlaşmanın sağlanması gerekiyor. Hristiyanlarla Museviler uzlaşma sağladı. Hristiyanlıkla İslam arasında da uzlaşma sağlanabilir'' diye konuştu. Avrupa Birliği'nin, tarifini yapması gerektiğini de belirten İhsanoğlu, AB'nin içerisinde İslam'ın da yer alması gerektiğini söyledi.
|
/ MADRİD
17.01.2008
|
|
|
Doğu'da Sibirya soğukları sürüyor, Ardahan -33 |
Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkisini sürdüren aşırı soğuklar hayatı olumsuz yönde etkilemeye devam ederken, gece en düşük hava sıcaklığı eksi 33 dereceyle Ardahan'da ölçüldü.
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, Sibirya'dan gelen yüksek basınç sisteminin etkisi altında olan Doğu Anadolu Bölgesi'nde, gece en düşük hava sıcaklığı eksi 33 dereceyle Ardahan'da kaydedildi. Bölgedeki diğer illerde gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları ise Erzurum'da eksi 31, Erzincan'da eksi 19, Kars'ta eksi 31, Ağrı'da eksi 32 ve Iğdır'da eksi 24 derece oldu.
Yetkililer, bölgede aşırı soğuk hava şartlarıyla birlikte, lokal olarak sis gözüktüğünü ve özellikle geceleri don ve buzlanma yaşandığını ifade etti. Vatandaşların, sis, don ve buzlanmaya karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirten yetkililer, bölge genelinde sıcaklıkların 22 Ocak tarihine kadar aynı seviyede seyredeceğinin tahmin edildiğini kaydetti.
|
/ ERZURUM
17.01.2008
|
|
|
Yeşilırmak dondu |
Amasya'da, 47 yıldan bu yana görülmeyen soğuklar nedeniyle kentin içinden geçen Yeşilırmak'ın bazı bölümleri yer yer dondu.
Amasya Meteoroloji Müdürlüğünün ölçümlerine göre, iki gece önce yaşanan eksi 19,7 derecenin ardından bir gece önce eksi 20,9 dereceyi gören Amasya'da, son olarak 1961 yılında benzer soğuklar yaşandı. Vatandaşlar, uzun zamandır böyle soğuk olmadığını belirtirken, Meteoroloji yetkilileri, hava sıcaklıklarının kademeli olarak artış göstereceğini bildirdi.
|
/ AMASYA
17.01.2008
|
|
|
Meke Gölü buz tuttu |
Konya'nın Karapınar ilçesinde bulunan Meke Gölü'nün bir bölümü, aşırı soğuklar nedeniyle dondu.
Kuraklık ve yer altı sularının çekilmesi nedeniyle su seviyesi düşen Meke Gölü'nün güney batı kısmı, hava sıcaklığının gece eksi 10 dereceye kadar düşmesi sonucu buz tuttu. Gölü bu halde gören vatandaşlar, tehlikeli olmasına rağmen buzun üzerinde yürüyerek, hatıra fotoğrafı çektirdi.Öte yandan, gölün donduğunu duyan birçok kişi, bu manzarayı görmek için göl kenarına geldi.
|
/ KARAPINAR
17.01.2008
|
|
|
Kazanılmış haklar korunsun |
Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul Akay, reformun yenilik ve yeni haklar vermek olduğunu belirterek "Oysa, sosyal güvenlik yasa tasarısı ile yeni haklar verilmediği gibi, kazanılmış hakların ortadan kaldırılması söz konusudur" dedi.
Van'ın Erciş ilçesi PTT binasında sendika üyeleriyle bir araya gelen BASK Genel Başkanı Resul Akay, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ocak ayı içerisinde gerçekleştirecekleri 'Genişletilmiş Doğu Anadolu Bölge Toplantısı' öncesi Van, Erciş, Muş ve Bingöl'de sendika temsilcileri ile bir araya geleceğini belirtti. Yapılacak toplantıya BASK'a bağlı sendika genel başkanları ve il, ilçe temsilcilerinin katılacağını anlatan Akay, toplantıda hükümetin parlamentoya sunduğu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nı, Kamu Personel Reformu'nu, referanduma götürülecek Anayasa değişiklerini müzakere edeceklerini ifade etti.
MEMUR MAAŞI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Memurlara yapılan yüzde 2 artı 2 maaş artışının bir sefalet artışı olduğunu da hatırlatan Akay, toplantıda artışın gözden geçirilmesi gerektiğini bir kez daha tartışacaklarını bildirerek şunları söyledi: "Tabiî sosyal güvenlik konusundaki eylemleri başından sonuna kadar destekliyoruz. Aslında bu sosyal güvenlik düzenlemesi değil, sosyal yıkım düzenlemesidir. Bu düzenlemenin reformumla hiçbir ilgisi yoktur. Reform yeniliktir, yeni haklar vermektir. Oysa, yeni haklar verilmediği gibi, kazanılmış hakların ortadan kaldırılması söz konusudur." Akay konuşmasının ardından sendika üyeleri ile sohbet ederek sorunlarını dinledi.
|
/ ERCİŞ
17.01.2008
|
|
|
Gül'ün himayesinde okuma kampanyası |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün önderliğinde Mart ayında "Türkiye Okuyor" kampanyası başlatılacak.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde, Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinasyonunda düzenlenen "Türkiye Okuyor Kampanyası" 4 yıl sürecek. Toplumun her kesimini kapsayacak kampanyayla Türkiye'deki 3 milyon okuma-yazma bilmeyen yetişkine okuma yazma öğretilmesi, bilgisayar kullanamayanlara bilgisayar okuryazarlığı becerisi kazandırılması ve kitap okuma alışkanlığının artırılması hedefleniyor.
Kampanyada öncelikli hedef kitleler; okulöncesi, ilköğretim ve lise çağındaki çocuklar ve gençler ile okuma-yazma bilmeyen yetişkinler olacak. Kampanya ile ayrıca Türkiye'deki hiç okuma-yazma bilmeyen 3 milyon yetişkinin okuryazar duruma getirilmesi, okuryazar olup da ilköğretim düzeyinde eğitimi olmayan 2 milyon yetişkinin aşamalı olarak ikinci kademe (ilköğretim tamamlama) eğitimine alınması planlanıyor.
|
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Sevgi Köyüne validen ziyaret |
Bursa Valiliğince yaptırılan, faaliyetleri ve mimarisiyle göz doldurarak tüm Türkiye'ye örnek olan Sevgi Köyünü Vali Şahabettin Harput , incelemelerde bulundu.
Yetkililerden bilgi alan Harput, çocuklarla da sohbet etti. Öncelikle Sevgi Köyünde bulunan tüm bölümlerin ayrı ayrı işleyişlerini sorarak, çalışmalar konusunda bilgi aldı. Bursa için çok önemli bir yer olduğunu belirten Vali Harput, "Bursa için ve sıkıntısı olan insanlar için ilâç gibi bir yer. Ama o insanlarla burası arasındaki iletişimi canlı tutma, hâlen buraya gelemeyipte bulunduğu yerde hâlâ o sıkıntıyı yaşayan insanların buraya getirilebilmesini sağlama çok önemli. Burası muhteşem bir yer" olduğunu ifade etti.
Ücret alınıp alınmadığını soran Vali Harput, Vali Yardımcısı Halis Arslan'ın gelmeleri için üstüne para veriyoruz demesi üzerine "Devletin bütün şefkatini herkesin sırtında hissetmesi gerekiyor" dedi. Sevgi Köyünden faydalanan çocuklar ve ailelerle de sohbet eden Vali Harput, "Devletin böylesi bir müessesesi sizin içindir. Ben buraya sizin için geldim. Sizden şunu istiyorum. Ben Bursa'nın Valisiyim. Bana Vali olarak ne gibi sorunuz olacak, bana ne söylemek istersiniz" diyerek vatandaşın sorunlarını dinledi. Bir Anne buradan çok memnunuz, çocuklarım okutuluyor, bana okuma yazma öğretiliyor, bir çarşıya çıkamazdım ama şimdi çarşıya rahatça çıkıp okuyor ve işlerimi görebiliyorum, eşim rahatsızlandığında bile hastaneye götürdüler, tedavi ettirdiler hepsinden Allah razı olsun" dedi.
|
Hüseyin Hiçdurmaz
/ BURSA
17.01.2008
|
|
|
Anadolu özel eğitimde büyük şehirleri solluyor |
2007 ÖSS sonuçlarının illere göre değerlendirmesinin yapıldığı ÖSYM verileri mega şehirlerdeki özel okulların, puanlarının son yıllarda düşüşte olduğunu gösteriyor. Anadolu kentlerinin gözle görülür bu başarısının yanında, geçmiş yıllarda sürekli birinci görmeye alıştığımız İstanbul'daki özel okulların birbirleriyle olan kıyasıya yarışı da listelere yansıdı.
ÖSYM tarafından hazırlanan "Ortaöğretim Kurumlarına Göre 2007 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi Sonuçları" kitapçığında yer alan verilere göre ÖSS'de Anadolu şehirleri, İstanbul, Ankara, İzmir gibi mega kentleri geride bıraktı. Anadolu kentlerinin son yıllarda artan oranlardaki bu başarısı, artık sürpriz olmaktan çıktı.
Geçtiğimiz senelerde ÖSS sonuçları açıklandığı zaman Anadolu kentlerinin başarısı 'sürpriz' olarak değerlendiriliyordu. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerdeki özel okulların başarısı ise adeta olağan bir durum olarak karşılanıyordu.
Ancak son yıllarda Anadolu'daki gerek devlet ve gerekse özel okulların ard arda aldıkları başarılı sonuçlar ve sıralamalar bu durumu oldukça değiştirdi. Artık, Anadolu illerinin birinci, ikinci ya da üçüncü olması veya sıralamada Anadolu'dan birçok okulun bulunması normal karşılanıyor.
2007 ÖSS sonuçlarına göre de Anadolu illeri oldukça başarılı sonuçlar elde etti. Özellikle Kastamonu'nun Doğanyurt ilçesinde bulunan ve bir müdür, iki öğretmenle eğitim veren Doğanyurt Lisesi'nin, ülke genelindeki bin 729 genel lise arasında ortalama puanıyla SÖZ-2'de Türkiye birincisi, SÖZ-1'de ise Türkiye 3'üncüsü olması Anadolu illerinin başarısını ön plana çıkarttı. Yine SÖZ-2 puan türünde, Eskişehir Atatürk Lisesi ikinci, Karaman Beşyayla M.Akif Ersoy Lisesi ise üçüncü oldu.
Mega şehirler EA-2 puan türünde ise hiç yoktu. EA-2 puan türünde Eskişehir Atatürk Lisesi birinci, Yozgat Sorgun Bahdın Lisesi ikinci, Sakarya Taraklı Lisesi ise üçüncü sırayı paylaştı.
Birçok eğitimci ve veli Anadolu şehirlerinin istikrarlı başarısından oldukça memnun olduklarını belirtti. ÖZKUR-BİR Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Yılmaz, özel okulların ÖSS ve OKS sınavlarında daha başarılı olduklarını söyledi.
Yılmaz, "Son yıllarda yapılan sınavlarda gerek ferdi başarılarda gerekse okul başarı oranlarında özel okulların daha başarılı oldukları tarafımızca tespit edilmiştir. Özellikle Anadolu'da son yıllarda bazı devlet okullarının büyük sıçrama yaptıkları görülmekle beraber resmi Fen Liseleri dışında kalan tüm alanlarda özel okulların başarı oranlarının yükselişi dikkat çekmektedir. En başarılı okul sıralamalarında ve üniversite öğrenci yerleştirmede özel okullar emsal kurumların oldukça önünde yer almaktadır" dedi.
Eğitimde başarı sadece lüks sınıflarla sağlanmaz
Kalitenin ancak düzenli bir başarı grafiği ile sağlanabileceğini belirten Çınar Koleji Genel Müdürü Mehmet Baran ise "Anadolu illerinin bu başarısı İstanbul'daki ve diğer büyük kentlerdeki özel okullara örnek olmalıdır. Eğitimde başarı sadece lüks sınıflar ve sosyal imkânlarla sağlanmaz. Eğer başarıya olan inancınız yoksa elinizdekinin hiçbir önemi yok demektir. Başaracağınıza önce kendiniz inanacaksınız. Sonra öğrencilerinizi başaracaklarına inandırmalısınız. Onlara bu yolda sistemli bir çalışma metodu ve hırsı aşılamalısınız. Bunu verebilen okul ister büyük kentlerde olsun, ister Anadolu'nun en ücra bir kasabasında olsun sonuçta başaracaktır" diye konuştu.
2007 ÖSS'de İstanbul, Ankara ve İzmir'deki birçok okul ise Türkiye sıralamasının yanında kendi illeri içinde de kıyasıya yarıştaydı. İstanbul'da Yabancı dille öğretim yapan özel liselerde SAY-2'de birinci Robert Lisesi, ikinci Çınar Koleji, üçüncü Alman Lisesi, dördüncü ise Üsküdar Amerikan Lisesi oldu.
Yine İstanbul'da EA-2 puan türünde ise ilk üç sırayı Galatasaray Lisesi, İstanbul Lisesi ve Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi paylaştı. SÖZ-2 puan türünde de İstanbul sıralamada yer aldı. Birinci Kadıköy Anadolu lisesi, ikinci ise Pertevniyal Anadolu Lisesi oldu.
Ankara'da Anadolu liselerinde SAY-2 puan türünde Ankara Atatürk Anadolu Lisesi birinci olurken Ankara Gazi Anadolu Lisesi ise üçüncü oldu.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
17.01.2008
|
|
|
Ege organ bağışında önde |
Türkiye'de daha çok canlı donörden yapılan ve kadavrada eksikliği hissedilen organ bağışında, Ege Bölgesi'nin ülke standartlarının üzerinde seyrettiği bildirildi.
İzmir Sağlık İl Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye göre, geçen yıl Ege Bölgesi'nde gerçekleşen 126 beyin ölümünden 66'sının organları bağışlandı. İzmir'de 41, Ege Bölgesi'nin diğer illerinde ise 25 kadavradan organ bağışında bulunuldu. Kadavradan yapılan bağışlarda 28 kalp, 117 böbrek, 70 karaciğer, 8 pankreas, 1 ince bağırsak olmak üzere toplam 224 organ, acil durumda olan hastalara nakledildi. 6 böbrek, 2 karaciğer, 2 kalp, 3 kornea, 3 kemik iliği nakli merkezinin bulunduğu İzmir'de, kadavradan bağışta ilk sırayı, 11 beyin ölümü gerçekleşen hastadan nakil yapan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi aldı.
|
/ İZMİR
17.01.2008
|
|
|
Konut seçiminde tercihler değişiyor |
Ankaralılar, konut seçiminde tercih edilen semtler şirketler tarafından büro olarak kullanılmaya başlayınca iş merkezlerinin yoğunluğundan kurtulmak için Eskişehir yolu, Çayyolu-Ümitköy güzergahındaki konutları tercih etmeye başladılar.
Alınan bilgiye göre, önceleri cazibe merkezi konumundaki Maltepe, Mebusevleri, Gaziosmanpaşa ve Çankaya'da iş merkezleri yoğunlaşınca, konutlarda ''kiralık-satılık büro'' ilanları boy göstermeye başladı.
|
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Sahipsiz hayvanlara iş adamlarından destek |
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesinin (DOSAB), merkez Osmangazi İlçe Belediyesinin, Almanya Hayvanları Koruma Derneğinin (Pro-Annimalle) desteğiyle oluşturduğu ''Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezine, her ay 10 bin YTL destek sağlayacağı bildirildi.
Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe, yaptığı açıklamada, Hamitler Mahallesi yakınlarındaki 114 dönümlük arazi üzerinde oluşturulan merkezde, sahipsiz hayvanların sağlık kontrolünden geçirildiğini, tüm hayvanlar için kimlik belgesi oluşturulduğunu, sağlıksız olanların tedavi edildiğini söyledi.
Altepe, her türlü ameliyatın yapıldığı tesiste yılda ortalama 2 milyon YTL harcama yapıldığını belirterek, bu bedelin büyük bölümünün belediye tarafından karşılandığını, ancak zaman zaman bazı hayırsever kişi ve kuruluşların da katkıda bulunduğunu kaydetti.
|
/ BURSA
17.01.2008
|
|
|
Kelliğe gen testi |
Erkeklerin ilerde kel olup olmayacağı, gen testiyle belli oluyor.
ABD'de bir biyoteknoloji laboratuvarı, 40 yaşından önce saçlarını kaybedip kaybetmeyeceklerini merak eden erkeklere, internet üzerinden bile bunu öğrenme imkanı sunduğunu öne sürüyor. Meraklısı, tükürük örneğini laboratuvara postayla yolluyor ve kendisine bu yolla konulan genetik teşhisi, 149 dolar karşılığında öğrenebiliyor.
|
/ WASHINGTON
17.01.2008
|
|
|
Soğuklarda donmaya karşı nasıl korunalım? |
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Demircan, ülkenin birçok bölgesini etkisi altına alan dondurucu Sibirya soğuklarından, "bilinçli hareket edilerek korunmak gerektiğini'' söyledi.
Ahmet Demircan, soğuk kış günlerindeki donma vakalarının sıklıkla kuru ve rüzgârlı havalarda ortaya çıktığını ve özellikle hareketsiz kalanlarda görüldüğünü belirterek, böyle bir durumda kol ve bacaklardaki dokularda donma geliştiğini, bunun kalıcı his kaybına ve en sonunda da kangrene yol açabildiğini belirtti. Vücudun soğuk ortamlarda cilt damarlarını kasıp kan akımlarını azaltarak derin dokuların ısı kaybını önlediğini ifade eden Demircan, ''Isı kaybını önleyen bu koruyucu mekanizma el ve ayak parmaklarında kan akımını azaltarak 'soğuk yanığı' denilen donmayla sonuçlanabilir. Eğer vücut ısısı tehlikeli derecelerde düşerse vücut işlevleri yavaşlar, hatta bazen durabilir'' diye konuştu.
SOĞUK ISIRMASI
"Burun, kulak, yüz, el ve ayakların soğuğa korunmasız maruz kalması halinde, 'soğuk ısırması' denilen, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkabileceğini'' kaydeden Demircan, şu uyarılarda bulundu: "Aşırı soğukların yaşandığı Sivas'ta oynanan maç sonrasında bazı futbolcuların karşılaştığı durum uzun süre soğukta kalan herkesin başına gelebilir. Eğer bu futbolcular bir 90 dakika daha soğukta kalsaydı belki donma tehlikesi yaşayabilirlerdi. Bu kabarcıklara uzman olmayan kişilerce müdahale edilmemelidir. Aksi takdirde deride enfeksiyona ve zedelenmelere yol açabilir. Böyle durumlarda mutlaka tıbbi yardım istenmelidir.''
|
/ ANKARA
17.01.2008
|
|
|
Kahvaltı öğrencinin başarısını etkiliyor |
Mardin İl Sağlık Müdürü Dr. Sait Avar, ailelerin çocuklarını sabah kahvaltısı yaptırmadan kesinlikle okula göndermemesi gerektiğini belirterek, kahvaltısız okula giden öğrencinin derslerinde başarısız olduğunu söyledi.
Ülkelerin kahvaltı alışkanlıklarının birbirinden farklı olduğunu ifade eden Avar, "Türkiye'de kırsal kesimde genellikle çorba ve yöresel yemekler tercih ediliyor. Kentlerde ise ekmek, peynir, zeytin, çay kahvaltının gözdeleri arasında. Gelir yükseldikçe reçel, bal, tahıl gevrekleri gibi besinler de bu listeye ekleniyor. Türkiye'de okul çocukları arasında en sık atlanan öğünün kahvaltı olduğu belirlendi. 16-19 yaş grubundaki gençlerle, yapılan bir çalışmada yüzde 70'inin kahvaltı yapmadan okula geldikleri belirlenmiş. Gençler, iştahsızlık ve vakitsizliği kahvaltı etmeme sebebi olarak göstermişler. Yapılan araştırma sonucunda Türkiye'de çocukların yüzde 30'unun kahvaltı alışkanlığının hiç olmadığı belirlenmiş. Genellikle simit, bisküvi, gözleme, sandviç, içecek olarak da kolalı içeceklerin tercih edildiği tesbit edildi. Dengesiz, düzensiz beslenme alışkanlıkları çocuklarda ve gençlerde şişmanlık, kalp, damar hastalıklarına sebep olabiliyor veya zemin hazırlayabiliyor" dedi.
Çocuklar kahvaltıyı anne ve babasıyla yapsın
Çocukların sabah kahvaltısını anne ve babasıyla yapması gerektiğini vurgulayan Avar, "Günlük enerji ve besin ihtiyacınızın dörtte birini kahvaltıda almak zorundasınız, başka yolu yok. Hele siz bir çocuksanız kahvaltıyı kesinlikle atlamamalısınız, sabah kalktığınızda tembellik yapmamalısınız. Çünkü vitamin ve mineral ihtiyacınızın önemli bir bölümünü kahvaltıda alıyorsunuz. Beynin temel ihtiyaçlarından glikoz da kahvaltı yoluyla elde ediliyor" şeklinde konuştu.
|
/ MARDİN
17.01.2008
|
|
|
|