|
|
|
İslâm ülkeleri AB'ye Türkiye'yi soruyor |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa'nın kendisini ve 21. yüzyıldaki rolünü tanımlarken geniş bir vizyona ihtiyaç duyduğunu söyledi. Erdoğan,bu çerçevede Avrupalı karar alıcıların Türkiye'nin AB üyeliğini nihaî hedef olarak görmelerinin büyük önem taşıdığını belirterek, 1963 yılından bu yana resmi noktada AB ile ilişkilerini sürdüren Türkiye'ye karşı takınılacak tavrın bazı hassasiyetleri gerektirdiğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'nin AB üyeliği noktasında, Türkiye ne zaman AB'ye üye olacak? sorusunun cevabını bekleyen, arayan, takip eden 1.5 milyarlık bir İslâm Dünyası var'' dedi.
Erdoğan, Palas Otel'de Türk-İspanyol İş Konseyi toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada, Avrupa'nın kendisini ve 21. yüzyıldaki rolünü tanımlarken geniş bir vizyona ihtiyaç duyduğunu söyledi. Erdoğan, bu çerçevede Avrupalı karar alıcıların Türkiye'nin AB üyeliğini nihai hedef olarak görmelerinin büyük önem taşıdığını belirterek, şunları söyledi: ''Zira 1963 yılından bu yana resmî noktada Avrupa Birliği ile ilişkilerini sürdüren Türkiye'ye karşı takınılacak tavır öyle zannediyorum ki bazı hassasiyetleri gerektirir. Türkiye'nin AB üyeliği hem Türkiye için hem Avrupa için bir kazan-kazan durumu ortaya çıkaracaktır. Bu gerçeğin tüm AB ülkeleri tarafından idrak edileceğine inancımızı muhafaza ediyoruz. Kültür ve din eksenli tartışmaların yoğunluk kazandığı bir dönemde Türkiye'nin uzlaşmayı teşvik eden rolü ve kimliğinin önemli bir değer teşkil edeceği konusunda benimle hem fikir olduğunuzu düşünüyorum. Türkiye ve AB küreselleşme çağında bu tarihî misyonu gerçekleştirme şansına sahip bulunuyor. Şunu unutmayalım ki şu anda Türkiye'nin AB üyeliği noktasında, Türkiye ne zaman AB'ye üye olacak? sorusunun cevabını bekleyen, arayan, takip eden 1.5 milyarlık bir İslâm Dünyası var. Ve bunu onlar da gerçekten büyük bir heyecanla takip ediyorlar. Üye ülkelerdeki ileri görüşlü siyasetçilerin bu misyonunun tamamlanmasına olumlu anlamda katkı sağlayacaklarından kuşku duymuyorum. Esasen Türkiye'nin AB'ye katılımı Avrupa Birliği'nin kimliğini güçlendirecek ve küresel oyuncu olma amacına hizmet edecektir.''
Erdoğan, Türkiye'nin enerji stratejisine ve Avrupa'nın enerji güvenliği bakımından oynadığı role de değinerek, Türkiye'nin geniş bir enerji vizyonu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin jeostratejik konumu ile bölgede enerji merkezi, dağıtıcısı ve transit ülke konumunu güçlendirmeye çalıştığını belirten Erdoğan, enerji alanındaki projelere de değindi.
|
/ MADRİD
16.01.2008
|
|
|
Özgür-Der'den destek |
Başbakan Erdoğan'ın Madrid'deki açıklamalarında başörtüsü için "Velev siyasî bir simge olsa bile, simgeyi suç kabul edebilir misiniz?" diye sorup, "anayasa içerisinde çözüm"den bahsetmesi konuyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirirken, yasak savunucuları tarafından yıllardır öne sürülen "siyasî simge" iddiasının varsayım olarak dahi olsa kabulü olarak yorumlanan bu beyanın çözümü daha da zorlaştıracağından endişe ediliyor.
Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Madrid'de başörtüsü konusunda yaptığı açıklamayı desteklediklerini belirterek, "Gelinen aşamada kamuoyu hükümetten somut adım beklemektedir. Başbakanın sorunun boyutlarını doğru teşhis ve tesbit ettiğine kuşku yoktur; bu durumda çözüm noktasında da aynı doğrultuda acil adımlar atılması gerekmektedir" dedi.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Özgür-Der Başkanı Hülya Şekerci şunları kaydetti: "Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de uygulanmakta olan başörtüsü yasağının hiçbir gerekçeyle savunulamayacağına dair beyanını bir gerçeğin net biçimde dillendirilmesi olarak görüyor ve destekliyoruz. Madrid'de başörtüsü yasağına ilişkin bir soruya cevaben söylenenlerin önemli, haklı ve arkasında durulması gereken sözlerdir."
Hülya Şekerci, "Mezkur konuşmasında yasağın tipik bir özgürlük düşmanlığı ve hak ihlali olduğunu dile getiren Erdoğan, yasağa mazeret olarak ileri sürülen "siyasî simge" iddiasının anlamsızlığına dikkat çekmiştir. Bilindiği üzere başörtüsü düşmanları, başörtülü kızların ve kadınların maruz kaldıkları zulmü meşrûlaştırmak adına çeşitli tezler, bahaneler üretmektedirler" ifadelerine yer erdi.
BAŞÖRTÜSÜ KUR'ÂN'IN AÇIK EMRİ
Başörtüsünün Müslüman kadınlar için Kur'ân'ın açık bir emri olduğunu vurgulayan Şekerci şu görüşleri dile getirdi: "Müslümanların başörtüsü konusundaki hassasiyetlerinin İslâmî inançlarından kaynaklandığı açıktır. Kaldı ki, iddia edildiği gibi konunun dinî değil, siyasî nitelikli olduğu varsayılacak olsa dahi, insanların siyasî düşünce ve tutum belirleme özgürlüklerinin kısıtlanmasının hiçbir haklı zemininin bulunmadığı da ortadadır. Başbakan Erdoğan 'siyasî simge dahi olsa başörtüsü takmanın suç olarak görülemeyeceği'ne ilişkin sözleri ile soruna doğru bir perspektif sunmaktadır. Erdoğan yasakçıların temel tezlerinden olan siyasî simge iddiasını, daha doğrusu arkasına sığındıkları simge bahanesini gündeme getirerek, son yıllarda gerek ülkemizde gerekse de Avrupa genelinde İslâma ve Müslümanlara karşı duyulan nefretin ve saldırganlığın somut bir tezahürüne dönüşen başörtüsü düşmanlığının hukuksuzluğunu, saçmalığını net biçimde ortaya koymuştur."
SÖZLER VAADDE KALMASIN
Şekerci, gelinen aşamada kamuoyu hükümetten somut adım beklediğini belirterek şöyle devam etti: "Başbakanın sorunun boyutlarını doğru teşhis ve tesbit ettiğine kuşku yoktur; bu durumda çözüm noktasında da aynı doğrultuda acil adımlar atılması gerekmektedir. Başörtüsü yasağı adı verilen ilkel uygulama her gün, her saat yeni mağdurlar üretmekte; hukuksuzluk yeni boyutlar kazanarak sürmekte ve binlerce, milyonlarca bayan bu yasak yüzünden sürekli biçimde kendilerini aşağılanmış hissetmektedirler. Başbakanın sözlerinin somut bir karşılığının olması gerektiğine inanıyoruz.
"Tam bu noktada, Başbakanın sözlerinin, vaadlerinin halkın gönlünü almaya yönelik girişimlerden ibaret kalmaması için kamuoyunu başörtüsü yasağına karşı daha duyarlı, talepkâr ve ayrıca Başbakanın vaadlerini takip noktasında ise ısrarlı olmaya dâvet ediyoruz."
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
16.01.2008
|
|
|
Abdullah Gül: Önceliğimiz AB |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AB sürecinin hem kendisinin, hem hükümetin, hem de TBMM'nin birinci öncelikli konusu olduğunu ve bu konuyu ''çok sıkı tuttuklarını'' belirterek, ''2008 yılının özellikle AB süreci açısından çok daha verimli geçeceğine inanıyorum. Çünkü 2007 yılında bizi meşgul eden birçok başka iç konularımız vardı, TBMM'de onlarla meşguldük'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, resmî ziyaret amacıyla Mısır'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, ''AB süreci hepimizin birinci öncelikli konusu. Hem benim, hem hükümetin, hem TBMM'nin. Bu konuyu çok sıkı tutuyoruz. 2008 yılının özellikle AB süreci açısından çok daha verimli geçeceğine inanıyorum. Çünkü 2007 yılında bizi meşgul eden birçok başka iç konularımız vardı, TBMM'de onlarla meşguldük.
Hatırlayacaksınız, Türkiye'nin kendi yol haritası da belli. Bu yol haritası hazırlanırken bütün bakanlıklar, bağımsız kurumlar, hatta Genelkurmay, herkes o yol haritasının hazırlanmasına da katılmıştı. Şimdi Türkiye'nin ne yapacağı belli. Tarama süreci bitti. Tarama sürecinde de formül elimizde. Yani Türkiye'nin bugünkü durumuyla ulaşmak istediği durum arasındaki farklılıklar ve bu farklılıkları nasıl gidermemizle ilgili hangi kanunları çıkartacağız, hangi ikinci derecede yasalar yapacağız, bunlar hep elimizde. Bunlar bakanlıklar tarafından, kurumlar tarafından çalışıldı ve kitap haline getirildi. Bunları hep duyurduk biliyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye'nin yapacaklarını kendisi biliyor. Şimdi inanıyorum ki TBMM' de bütün siyasî 4 partiler de hükümet de bu konuya çok daha iyi eğileceklerdir. Tabiî ki hükümetin, Sayın Başbakan'ın birçok çalışmaları vardır, onun da önceliği olduğu içindir.''
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Zapatero: Türkiye kararı, AB'nin önemli kararı olacak |
İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero, Türkiye'yi tam üye olarak kabul etme kararının, ''AB'nin, 21'inci yüzyılda alacağı en önemli kararı olacağını'' söyledi.
İspanya'nın başşehri Madrid'de düzenlenen Türk-İspanyol İş Konseyi toplantısının kapanışında konuşan Zapatero, ''10 yıl sonra, veya 2020'de önemli değil, Türkiye AB'ye ne zaman girerse girsin bu karar, AB'nin 21'inci yüzyılda alacağı en önemli kararı olacaktır'' dedi. Zapatero, ''Avrupa her zaman sözüne sahip çıkmıştır, umuyorum Türkiye ile ilgili kararını da değiştirmeyecektir'' diye ekledi.
AB'nin birlikte yaşama, demokrasi ve bir özgürlük projesi olduğunun altını çizen İspanya başbakanı, ''AB projesi, dünya barışının ilerlemesi için gereklidir. AB geliştikçe dünyada barış ve ilerleme de büyüyecektir. AB'nin kurulduğu dönemde İspanya demokratik ve özgür bir ülke değildi ve bu yüzden o aşamada yer almadı. Ancak İspanya, yaptığı radikal değişimlerle şu anda halkların ileriye doğru gitmelerine en iyi örnek oldu'' dedi.
|
/ MADRİD
16.01.2008
|
|
|
CHP'li Ünlütepe, 301'den açılan dâvâları sordu |
CHP Afyon Milletvekili Halil Ünlütepe, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den TCK 301. maddeyle ilgili istatistikleri sordu. Ünlütepe, yürürlüğe girmesinden bu yana Yeni TCK 301. maddesine muhalefet sebebiyle açılan dâvâ, mahkûmiyet ve beraat sayısını sordu.
Sorularının yazılı olarak cevaplandırılmasını isteyen Ünlütepe'nin 301 soruları: "Yürürlüğe girmesinden bu yana Yeni Türk Ceza Kanununun 301. maddesine muhalefet sebebiyle açılan dâvâ sayısı kaçtır? TCK 301. maddeye muhalefet sebebiyle açılan dâvâların kaçı mahkûmiyetle kaçı beraatla sonuçlanmıştır? TCK 301. maddeye muhalefet savıyla açılan dâvâlardan mahkemesince sonuçlandırılıp Yargıtay'a gönderilen dâvâ sayısı kaçtır? Bunlardan sonuçlanan olmuş mudur? Olmuş ise kaç dâvâ sonuçlanmıştır? Yargıtay'da sonuçlanan dâvâlardan kaçı onay, kaçı bozma olarak çıkmıştır?"
|
Kemal Benek
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Hastanede 'dayak' iddiasına soruşturma |
Sağlık Bakanlığı, ''Adana Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Dayak'' muhtevalı haber üzerine, olayın incelenmesi için bir müfettiş görevlendirildi.
Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: ''Bazı basın ve yayın organlarında yer alan 'Adana Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Dayak' muhtevalı haberler üzerine; adı geçen Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne, olayın incelenmesi için Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın talimatları ile Bakanlığımız merkez teşkilatından bir müfettiş görevlendirilmiştir. İnceleme sonuçları kamuoyu ile paylaşılacaktır.''
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Yaşar Yakış: Kürt sorunu geçmişte tabuydu |
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, Türkiye'de Kürt sorununun geçmişte tabu olduğunu ve yeni yeni tartışılmaya başlandığını belirterek, parti olarak bunu aştıklarını söyledi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Rene Van Der Linden, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış ve komisyon üyeleriyle bir araya geldi.
Linden'in ziyaretinde, komisyon üyeleri AKP Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız ve CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu da hazır bulundu.
Yakış, Yıldız'ı, ''Kürt toplumunu temsil ettiğini öne süren Türk partisinin temsilcisi'' olarak tanıttı.
Türkiye'de Kürt sorununun geçmişte tabu olduğunu ve yeni yeni tartışılmaya başlandığını belirten Yakış, parti olarak bunu aştıklarını söyledi. CHP'li Hacaloğlu, Yakış'a tepki göstererek, ''CHP, daha 1994 yılında Kürt raporu hazırladı, burada çözüm önerilerine yer verdi'' dedi.
Serbest tartışmanın çok önemli bir adım olduğuna işaret eden Yakış, DTP'nin Meclis çatısı altında olmasının faydalı olduğunu vurguladı.
AKP Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç, parti olarak bölgesel, dinsel ve ırka dayalı milliyetçiliğe karşı olduklarını belirterek, ''Ülkeler, kendi menfaatlerini korumak durumundadır. Terörizmin tolere edilecek bir tarafı olamaz. PKK, terör örgütüdür. Müslüman ülkeyiz. Ama bir Müslümanın terörist olması, teröristin de Müslüman olması mümkün değil. DTP'nin PKK'yı terör örgütü olduğunu açıkça kabul etmesi lâzım. O zaman karşılıklı anlaşma daha kolaylaşır'' diye konuştu.
DTP'li Bengi Yıldız da TBMM'deki bütün siyasî partilerin şiddetin olmadığı, ekonomik olarak güçlü, demokratik bir Türkiye'yi savunduğunu belirterek, ''Avrupalı dostlarımızın bunu bilmesini istiyoruz'' dedi.
"Ekonomik ve diğer sorunlardan dolayı çok sayıda insan hâlâ PKK'ya katılıyor. Avrupalı dostlarımızdan beklentimiz; sorunlarımızı karşımıza engel olarak çıkarmaları değil, çözümünde bize yardımcı olmalarıdır'' diyen Yıldız, ''halkın parlamentodan beklentileri'' ve ''bölge gerçekleri'' sebebiyle DTP olarak politika yapmalarının zor olduğunu belirtti.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Bahçeli: Başbakan samimî değil |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başörtüsüyle ilgili sözlerini samimî bulmadığını bildirdi.
MHP Grup Toplantısının ardından gazetecilerin, ''Başbakan Erdoğan'ın başörtüsüyle ilgili İspanya'daki sözlerini'' hatırlatmaları üzerine, Bahçeli, bu tür açıklamaların yurt dışında farklı bir mekân ve zeminde gündeme taşınmasının, yakışıksız olduğunu belirtti.
Bahçeli, ''Çözülmesi gerektiğine inandığımız bir konuyu, Türkiye'nin gündeminden düşürecek hayırlı adımlar atmak yerine, toplumsal uzlaşmayı dinamitleyen, bunu bir çözümsüzlüğe iten bir görüşü ortaya koymuş olması, başörtüsü meselesindeki istismarın boyutunu ve derinliğini ortaya koymuştur. Bu konuda Sayın Başbakan samimî değildir. Bunu bilmek lâzım'' diye konuştu.
"Başörtüsünün siyasal simge olarak belirtmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine de Bahçeli, şunları kaydetti: ''Başından beri Türkiye'deki tartışmanın özü; acaba bu bir din ve vicdan hürriyetinin gereği olarak mı örtünmedir, yoksa bir siyasal simge olması nedeniyle mi örtünmedir? Türkiye'deki başörtünün toplumsal sancı haline getirip çözümsüzlüğe iten tartışma, budur. Bu tartışmayı, Türkiye'de olgunlaşmış bazı görüşlerin yavaş yavaş uygulama aşamasına geldiği bir dönemde, Sayın Başbakan'ın bunu İspanya gibi bir yerde tartışmaya açması, çok yanlıştır. AKP'liler bu tuzaktan kendilerini kurtarmalıdırlar.''
Bahçeli, ''Türbanın siyasal simge olarak kullanılması, bir itiraf mı?'' sorusuna ise ''Vallahi buna ne ad verirseniz verin. Bu bu türbanın çözümsüzlüğe itilmesi demektir'' karşılığını verdi.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Devletin imajı bürokratlara bağlı |
Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, devletin vatandaş nazarındaki imajının önemli bir konu olduğunu belirterek, terör örgütünün vatandaşı devletten uzaklaştırmada kullandığı enstrümanlardan birinin devlet bürokrasisi olduğunu söyledi.
Diyarbakır'da açılan 'Okuma Salonları'nı çok önemsediğini belirten Mutlu, "Bölgede bunlara ihtiyaç var. İnsana hizmet ve insanı sahiplenme, eğitime verilen bir destek var. Bölgede en önemli sıkıntılardan bir tanesi de eğitim noktasında daha kaliteli insan yetiştirmek. Kaliteli insan yetiştiren her girişim bizim için önemli. Terörün bitirilmesine de bir katkıda bulunuyor. Okul, yurt yapan, dersane açan her sivil toplum kuruluşu bana göre önemli" dedi.
Devletin vatandaş nazarındaki imajının önemli bir konu olduğunu dile getiren Vali Mutlu, devlet vatandaş arasındaki yakınlaşmanın son derece önemli olduğunu belirterek, terör örgütünün vatandaşı devletten uzaklaştırmada kullandığı enstrümanlardan birinin devlet bürokrasisi olduğunu anlattı.
|
/ DİYARBAKIR
16.01.2008
|
|
|
Dokunulmazlık komisyonları çalışmaya başlıyor |
TBMM Anayasa-Adalet Karma Komisyonundaki dokunulmazlık dosyaları için oluşturulan hazırlık komisyonları, bu hafta çalışmaya başlıyor.
Alınan bilgiye göre, 77 dosya için oluşturulan ve başkan seçimini yapan 3 hazırlık komisyonu, bu haftadan itibaren kendilerine düşen dosyaları ele alacak. Hazırlık komisyonları, AKPden 3, MHP ve CHP'den 1'er olmak üzere 5 üyeden oluşuyor.
AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün başkanlığını yaptığı 2 Nolu Hazırlık Komisyonu ise 23 Ocak Çarşamba günü toplanacak. Komisyon, aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, CHP Lideri Deniz Baykal'ın da bulunduğu 28 milletvekiliyle ilgili 25 dosyayı ele alacak. Komisyonda, Unakıtan, Baykal ve AKP'li Mikail Arslan'ın 2'şer dosyaları yer alıyor.
Başkanlığını AKP Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt'un yaptığı 1 Nolu Hazırlık Komisyonu ise 24 Ocak Perşembe günü toplanacak. Başkanlığına AKP İstanbul Milletvekili Güldal Akşit'in seçildiği 3 Nolu Hazırlık Komisyonu, 17 Ocak Perşembe günü toplanarak çalışmalarına başlayacak.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Yunanistan'da başörtülü avukat |
Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan Gümülcineli Reyhan İmamoğlu, Yunan mahkemelerinde başörtüsüyle görev yapacak ilk kadın avukat oldu.
Gümülcine'nin Demokritio Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Reyhan İmamoğlu, Yunancayı daha iyi öğrenmek için azınlık okulu yerine Yunan devlet okuluna gitti. Yunan üniversitelerine girmek için azınlığa tanınan yüzde 0.5'lik kontenjan hakkından yararlanmasına gerek kalmadan da hukuk fakültesine girmeyi başardı. Bir Yunan gazetesine konuşan Reyhan İmamoğlu, eğitim gördüğü yıllarda kimseden türbanıyla ilgili bir eleştiri almadığını söyledi. İmamoğlu, okulunu başarıyla tamamlayınca da Yunan mahkeme salonlarında türbanıyla avukatlık yapacak ilk kadın avukat oldu.
|
/ ATİNA
16.01.2008
|
|
|
2008 tanıtım bütçesi 140 milyon dolar |
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 2007'de Türkiye'ye toplam 23 milyon 341 bin yabancı turist geldiğini, bu rakamın 2008'de 25 milyonun üzerine çıkmasını beklediklerini bildirdi.
Günay, tanıtıma, bu yıl 140 milyon dolar bütçe ayrıldığını da belirterek, ''Yeni 5 destinasyon filmi de pazar ülkelerde gösterilmeye başladı. Bu yıl, tüm dünyada destinasyon odaklı tanıtımlar yapmaya çalışacağız. Gelir grubu yüksek kitleleri Türkiye'ye çekmek istiyoruz'' dedi.
Günay, Hilton Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin 2008 yılı tanıtım kampanyasına ilişkin bilgi verdi ve soruları cevapladı. Geçen yıl, Türkiye'ye 23 milyon 341 bin yabancı turistin geldiğini belirten Günay, bu rakamın 2006'ya göre yaklaşık yüzde 18'lik, ''turizmde rekor yıl olarak belirtilen'' 2005'e oranla da yaklaşık yüzde 10.5'lik artışa karşılık geldiğini ifade etti. Günay, dünyadaki ortalama artışın ise yüzde 5.6'da kaldığını, Türkiye'nin böylelikle, gelen turist sayısında, dünya ortalamasına göre 3 kat artış gösterdiğini bildirdi.
Turizm gelirlerinde de hedeflerinin dünyada ilk 5 ülke arasına girmek olduğunu dile getiren Günay, ''2007 yılı rakamları da bizim bu umudumuzu cesaretlendiriyor'' dedi.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Müftülükten Muharrem ayı hutbesi |
Muharrem ayı dolasıyla cuma günü camilerde hutbe okutulacak. Ankara Müftülüğünce hazırlanan, ''Muharrem Ayı'' konulu hutbede, Muharrem ayının, Hz. Muhammed'in hadislerinde ''Allah'ın ayı'' olarak tanımladığı ve Mekke'den Medine'ye hicretin bu ayda gerçekleştiği belirtildi.
Bu ayın hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildiği ifade edilen hutbede, ''Aşure Günü'' adı verilen Muharrem ayının onuncu gününde, Hz. Adem'in tövbesinin kabul edildiği, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulduğu, Hz. İbrahim'in Nemrut'un ateşinden korunduğu, Hz. Yakup'un oğlu Yusuf'a kavuştuğu ve Hz. Musa ile İsrailoğullarının Firavun'un zulmünden kurtulduğunun rivayet edildiği kaydedildi. ''Bu ayın 9, 10 ve 11. günlerinde tutulan oruçların faziletiyle ilgili olarak sahih hadisler bulunduğu'' ifade edilen hutbede, bu günlerde aşure pişirmek, sadaka vermek gibi geleneklerin sosyal dayanışmayı ve kardeşliği pekiştirdiği belirtildi. Hutbede, ayrıca, İslâm tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da şehit edilmesinin Muharrem ayında gerçekleştiği belirtildi.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
Gelecek, meslekî eğitimde |
YÖK Denetleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Muhittin Şimşek, "Türkiye için küreselleşme sürecine ve bilgi toplumuna uyum sağlanması, ulusal rekabet gücünün geliştirilmesi, işsizlikle mücadele ve sosyal refah düzeyin yükseltilmesi bakımından işgücü piyasasının talep ettiği nitelik ve nicelikle işgücünü yetiştirecek bir eğitim sisteminin oluşturulması önem taşımaktadır" dedi.
Prof. Dr. Muhittin Şimşek, Türkiye'nin gelecekteki global rekabet şansının olabilmesi için AB kriterleri ile kıyaslanabilir bir eğitim sisteminin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Şimşek, işsizlikle mücadele ve sosyal refah düzeyinin yükseltilmesi bakımından işgücü piyasasının talep ettiği nitelik ve nicelikle işgücünü yetiştirecek bir eğitim sisteminin oluşturulmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bireyin ekonomik güce dönüşecek bilgiyle donatılmasının tarihin her döneminde uluslar için hayatî değer taşıdığını, ancak bilginin stratejik bir üretim faktörü olarak ekonomik hayatta giderek ön plana çıkmasının, dikkatlerin genel ve meslekî eğitim sistemlerinin etkinlik derecesi ve okul-işletme ilişkilerinin geliştirilmesi üzerinde toplanmasına yol açtığını belirten Şimşek, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği, Türk hükümetinin iş piyasasının ihtiyaçlarına cevap veren ve hayat boyu öğrenme ilkelerine uyarlanmış modern, esnek ve kaliteli bir meslekî eğitim ve öğretim sistemi geliştirme yönündeki çabalarını desteklemektedir. Bu nedenledir ki meslekî ve teknik eğitiminde önemli aşamalar kaydedilmektedir. Özellikle AB'ye giriş sürecinde Türkiye'de meslekî eğitimi geliştirmek ve güçlendirmek için, Türkiye'de ki bütün paydaşlar tarafından birlikte kararlaştırılan reform stratejisi, ana hedefler ve adımlarla Türk meslekî eğitim ve öğretim sisteminin durumu ve gereksinimleriyle ilgili ortak çalışmaların yapılması hayati öneme sahiptir. Çünkü Almanya, Danimarka, İsveç, Fransa başta olmak üzere AB ülkelerinin meslekî eğitimde reform çalışmaları irdelendiğinde; sadece merkezi idare tarafından yapılmayacak kadar önemli bir mesele olduğu anlaşılır. Sosyal ortaklarla birlikte yapılan çalışma esas itibariyle aşağıdaki konulara yönelik olmalıdır."
"KALİFİYE OLMAYAN SOSYAL BOZAR"
Prof. Dr. Muhittin Şimşek, bütün diğer dosyalarda olduğu gibi eğitim dosyasında da eğitimin bütün düzeylerine, Avrupa boyutunun geliştirilmesini sağlayarak Avrupalılık ruhunun güçlendirilmesi gerek AB, gerekse hükümet tarafından benimsendiğini söyledi. meslekî eğitimin geliştirilmesi sadece istihdamın arttırılmasına yönelik bir çalışma olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Şimşek, "Topluluk dillerinde sayı ve kalite bakımından bilginin geliştirilmesi ve vatandaşlar arasında karşılıklı anlaşma ve yakınlığın arttırılması (ulusal huzurun sağlanması). Bu mantık gerek Bolonya, Kopenhag ve gerekse Mastricht bildirgesinde işlenmektedir. Zira ilk 15 AB ülkesindeki kalifiye olmayan insan gücü sayısı 80 milyondur. Bu rakam sosyal huzuru bozmaktadır. Her alandaki bilginin evrenselliği hususunda kimsenin şüphesi yoktur. Dolayısıyla eğitimin tüm düzeylerinde üye ülke kuruluşları arasındaki işbirliğinin sürekli hale getirilmesi gerekmektedir. AB meslekî ve teknik eğitimde şu kavramların yerleşmesini uygulamanın sağlanmasını ön görmektedir; standartlaşma, eş değerlik, şeffaflık, uyumluk. Bu dört unsurun yerine getirilmesi ülkemiz açısından taahhüt edilmiştir" diye konuştu.
"KOORDİNELİ BİR İŞBİRLİĞİ ŞART"
Prof. Dr. Şimşek, her geçen gün niteliksiz işgücüne talebin azaldığını ve gelişen teknoloji ile birlikte eğitimde iş gücüne olan talebin arttığını kaydetti. Prof. Muhittin Şimşek, "Türkiye'de işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte insan gücünün yetiştirilmesi ve planlanan hedeflere ulaşabilmesi için devlet, işçi, meslek odaları ile sivil toplum örgütleri arasındaki diyalog ve işbirliğinin koordineli olarak artması gerekmektedir" dedi.
|
İ. Halil Şimşek
/ NİZİP
16.01.2008
|
|
|
Okullara soğuk tatili |
Aşırı soğuklar sebebiyle iki ilde eğitime ara verildi. Sivas'ta İl Hıfzıssıhha Kurulu kararı doğrultusunda, il merkezi ve merkeze bağlı köyler ile 16 ilçedeki ilköğretim okulları, lise ve dengi okullarda iki gün eğitime ara verilirken, Ardahan'da ilk ve orta dereceli okullar üç gün tatil edildi.
Sivas ve Ardahan'da aşırı soğuklar sebebiyle okullarda eğitime ara verildi. Sivas Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, ildeki kış şartları ve aşırı soğuklar sebebiyle İl Hıfzıssıhha Kurulu kararı doğrultusunda, il erkezi ve merkeze bağlı köyler ile 16 ilçedeki ilköğretim okulları, lise ve dengi okullarda 15-16 Ocak 2008'de eğitime ara verilmesinin kararlaştırıldığı bildirildi.
Ardahan'da yaşanan soğuk havalar sebebiyle ilk ve orta dereceli okullar 3 gün tatil edildi. Ardahan Valisi Murat Yıldırım yaşanan soğuk hava dolayısıyla okulların 3 gün tatil edildiğini söyledi. Yıldırım, yaşanan Sibirya soğukları sebebiyle öğrencilerin okula gidip-gelmekte zorluk çektiğini ifade ederek, böyle bir karar aldıklarını dile getirdi.
|
/ SİVAS
16.01.2008
|
|
|
Denizli'de liseler kampuste toplanacak |
Denizli Valisi Hasan Canpolat, liselerin biraraya getirilerek kampüsler oluşturulacağını belirtti.
Vali Canpolat, İl Millî Eğitim Müdürlüğü'nün hayırsever işadamları için düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, Denizli'de meslekî eğitim veren liselerin genel liselere oranla daha fazla olmasını ve okulların ihtisaslaşmasını istediklerini, mahallî taleplere göre bilişim lisesi, moda tasarım lisesi gibi bir yapı olabileceğini kaydetti. Bu sene kaynakların büyük kısmını eğitim için harcayacaklarını kaydeden Vali Canpolat, liselerin biraraya getirilerek kampüsler oluşturulacağını söyledi. Canpolat,buralarda spor salonu, yüzme havuzu gibi sosyal tesislerden bütün öğrencilerin yararlanmasını sağlayacaklarını söyledi.
|
/ DENİZLİ
16.01.2008
|
|
|
İstanbul'da 24 saat su yok |
İSKİ'nin Büyükçekmece arıtma tesisi ve Kavacık depo terfi çıkışlarında yapılacak vana ve debimetre montaj çalışmaları sebebiyle bazı semtlere bugün gece yarısından sonra 24 saat su verilemeyecek.
İSKİ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Beykoz'un Rüzgarlı Bahçe, Kavacık, Soğuksu, Göksuevleri, Çubuklu, Anadolu Hisarı, Kanlıca, Acarkent, Gümüşsuyu Mahallesi ile İncirköy'ün üst kotları, Büyükçekmece'nin Merkez, Tepecik, Mimarsinan, Beylikdüzü, Alkent 2000, Gürpınar, Kavaklı, Yakuplu ve Kıraç, Silivri'nin Kumburgaz, Avcılar'ın Ambarlı mahallesi su alamayacak.
|
/ İSTANBUL
16.01.2008
|
|
|
Bakanlıklar arası ilâç toplantısı 22 Ocak'a ertelendi |
Yatarak tedavilerde ilaç ve malzemelerin teminiyle ilgili bazı üniversite hastanelerinin dile getirdiği sorunları ele almak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Maliye ve Sağlık Bakanlarının bir araya geleceği toplantı, 22 Ocaka ertelendi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın yanı sıra, yatan hastaların ilâç ve malzemelerinin temininde sıkıntı yaşadıklarını açıklayan bazı üniversite rektörlerinin katılacağı ve sorunun masaya yatırılacağı toplantının dün yapılacağı bildirilmişti.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Maliye Bakanı Unakıtan'ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Mısır ziyaretine katılması sebebiyle toplantının 22 Ocak Salı gününe ertelendiğini belirttiler.
1 Ocakta yürürlüğe giren uygulamayla yatarak tedavilerde ilâç ve malzemeler artık hastaneler tarafından karşılanıyor.
Bazı üniversite hastaneleri yetkililerinin, ihale sürecindeki sıkıntılar sebebiyle ilâç ve malzeme temininde sorun olduğunu dile getirmesi üzerine, konuyla ilgili 3 Bakanın da katılacağı toplantıda konunun ele alınmasına karar verilmişti.
|
/ ANKARA
16.01.2008
|
|
|
|