|
|
|
Risâle-i Nur'un gençlere etkisine hayranım |
Eğitim için Türkiye'ye gelen Mısırlı Haggag Ali, "Risâle-i Nur'un gençler üzerinde olan etkisine çok hayran kaldım. Bunun sırrını öğrenmek istiyorum. Ve bunu öğrenmem uzun bir zaman alacak. Bunun içinde kitapları okumak ve insanlar ile tanışmak gerekiyor. Evet, belki de gelecekte Risâle-i Nur'la ilgili bir çalışma yapabilirim" dedi.
Mısır'daki insanların Türkiye'nin seküler bir ülke olduğuna inandıklarını kaydeden Ali, "Ama ben burada daha farklı bir izlenim edindim. Benim gördüklerim bir İslâm ülkesi olduğu. Birçok insan Türkiye'nin seküler bir ülke olduğunu düşünse de, bence dinin Türkiye üzerinde bir etkisi var" diye konuştu.
DEVAMI RÖPORTAJ SAYFASINDA
|
Özkan ERDEM
04.01.2008
|
|
|
EN PAHALI ELEKTRİK BİZDE |
Tüketici Hakları Derneği, elektrik zammının iptali talebiyle Danıştay'da dâvâ açtı. Dernek Başkanı Turhan Çakar, millî gelire göre ülkelerin fiyatları karşılaştırıldığında en pahalı elektriğin Türkiye'de kullanıldığını, son zamla bizdeki elektriğin dünyadaki fiyatlara göre daha da pahalı hale geldiğini belirterek, fiyat politikalarının evrensel tüketici hakları, kamu yararı ve sosyal devlet anlayışına uygun olması gerektiğini kaydetti.
Tüketicilerin normal hayatlarını sürdürebilmesi, karanlıkta kalmaması, gıdasını saklayabilmesi vb. için elektrik kullanmasının en zorunlu ihtiyacı ve en temel hakkı olduğunu kaydeden Çakar, elektrikteki fiyat politikalarının evrensel tüketici hakları, kamu yararı ve sosyal devlet anlayışına uygun olması gerektiğini kaydetti.
Bazı ülkelerde devletin vatandaşına ücretsiz elektrik temin ettiğini belirten Çakar, şöyle konuştu: ''Bu nedenle hükümetin, yüksek kamu yararı gereğince tüketici hakları ve sosyal devlet anlayışına uygun olarak, elektrikteki fiyat politikalarını belirlemesi gerekir. Su, kömür, rüzgar, jeotermal enerji, güneş gibi kendi doğal kaynaklarımız dururken dışa bağımlı ve ithal enerjiye dayalı yanlış elektrik üretim politikalarının sonuçlarının tüketicilere yansıtılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Bununla birlikte 'ya al ya öde' anlaşmalarından dolayı özel sektörden alınan elektriğin 2-2,5 kat daha pahalı olmasının bu yapılan zamma tüketicinin aleyhine haksız bir gerekçe oluşturması da kabul edilemez.''
Çakar, bütün busebeplerle elektriğe yapılan zammın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dâvâ açtıklarını bildirdi.
Bir gazetecinin, ''başkentte doğal gaz ve toplu ulaşıma yapılan zam konusunda da iptal dâvâsı açmayı düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine Çakar, ''Şu anda tüm başkentler içerisinde en pahalı ulaşım Ankara'da. Bir asgarî ücretli, gelirinin yüzde 30'dan fazlasını sadece ulaşıma harcıyor'' diye konuştu. Çakar, toplu ulaşıma ve doğal gaza yapılan zam konusunu görüştüklerini de sözlerine ekledi.
YÜZDE 15 ZAM 20'Yİ BULDU
Elektriğe yapılan yüzde 15 zamma dağıtım, iletim ve perakende satış hizmetlerinde yapılan yeni artışlar eklenince zam oranı konutlarda yüzde 19'a çıktı. Vergiler ve fonla birlikte vatandaşın faturasına yansıyacak zam oranı yüzde 20'yi bulacak.
Yeni yılla birlikte elektriğe konutlar için yüzde 15, sanayi için yüzde 10 zam yapıldı. Ancak dağıtım, iletim ve perakende satış hizmetleri eklendiğinde zammın açıklanan oranın üstüne çıkacağı anlaşıldı. Faturayı oluşturan bu unsurlarla tarife yeniden belirlendi. Buna göre, konutlardaki zam oranı ortalama yüzde 19 oldu. sanayide ise yüzde 10'luk artış yüzde 12'ye çıktı. Faturaya yansıyacak artış bununla da sınırlı kalmıyor. Yüzde 18 KDV, konutlarda yüzde 5, sanayide yüzde 1 oranında alınan belediye tüketim vergisi ve yüzde 1'lik enerji fonu da bu artışlara eklenecek. Bu haliyle vatandaşın eline geçecek faturada konutta 15.8 kuruş olan kilovatsaat başına tarife 18.9 kuruşa yükselecek. Böylece elektrik zammı vatandaşa yüzde 19.62 olarak yansıyacak.
OTOMATİK TARİFEYLE ZAM ARTABİLİR
Otomatik tarife ile birlikte artan petrol ve doğalgaz fiyatları da dikkate alındığında Şubat ayında bu zam oranının daha da artabileceği belirtiliyor.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
AB'den vazgeçmeyin |
Bulgaristan'ın Ankara Büyükelçisi Branimir Mladenov, ülkesinin Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) entegrasyon sürecini desteklediğini kaydederek, bu sürecin nihai hedefinin ise tam üyelik olduğu belirtti. Mladenov, "AB üyeliği Türkiye'nin yararına bir durumdur" dedi.
Türkiye - AB ilişkilerinde ve AB'de yaşanan son gelişmeleri ABHaber'e değerlendiren Bulgar büyükelçi Mladenov, AB Komisyunu'nun Türkiye hakkındaki 10. İlerleme Raporunun objektif ve cesaret verici olduğunu ifade ederek, raporda yeni refromların gerçekleştirilmesi zorunluluğunun açıkca ifade edildiğini kaydetti.
Şu ana kadar yapılan anketlerin Türkiye'nin AB üyeliği konusunda belirli bir kuşkuculuğu yansıttığını ifade eden Mladenov, şunları kaydetti:
"Avrupa ülkelerinde ve daha çok Türkiye'de var bu kuşkuculuk. Mesela son okuduğum ankete göre Avrupa'da insanların yüzde 56'sı Türkiye'nin AB üyesi olacağını düşünüyor. Bu oran Türkiye'de daha düşük. Bu durumun değiştirilmesi gerekiyor ve bence değiştirilebilir. Sihirli kelime bence iletişimdir. Ben şunu özellikle vurgulamak istiyorum; bu süreçte AB, Türkiye'nin rakibi değildir. AB ve Türkiye ortak taraflardır. İki tarafta aynı hedef için çalışıyor. Türkiye'de AB üyeliğinin avantajlarını anlatmak ve AB'nin inandırıcılığını göstermek medya açısından çok önemli bir roldür. Bence bu görev hem kamu kuruluşlarına hem de Türk medyası üzerine düşüyor. Şunu vurgulamak isterim ki, AB üyeliği Türkiye'nin yararına bir durumdur
Bazen medyada 'AB Türkiye'den taviz vermesini istiyor', 'AB Türkiye'yi bölmek istiyor' gibi düşünceler var. Bu katiyen doğru değil ve doğru olamaz. AB taviz istemiyor. Üyelik kriterleri var ve önemli olan bu kriterleri bu şartları yerine getirmektir."
TÜRKİYE'NİN ÜYELĞİ BÖLGE İÇİN KAZANIM
Mladenov, Bulgaristan'ın Türkiye'nin AB oriyantasyonunu, AB entegrasyon sürecini desteklediğini belirterek, "Bu konuda hiçbir kuşku yoktur. Ve bu da Güney Doğu Avrupa Entegrasyon sürecinin bir parçasıdır. Bulgaristan'a göre nihai hedef tam üyelik olmalıdır. Geçtiğimiz hafta Avrupa İşleri Bakanımızın yapmış olduğu ziyaret bu bakımdan çok önemlidir. Hem desteğimizi teyit ettik hem de bazı tecrübelerimizi paylaştık. Bulgar kamuoyuna gelince iki halk arasında çok iyi ilişkiler vardır. Geleneksel olarak aralarında iki komşu iki dost ülke olmanın verdiği duygular var, bu bakımdan kesin anketler olmasa da ben eminim ki Bulgar kamuoyu genel olarak Türkiye'nin AB entegrasyon sürecine olumlu bakıyor. Ayrıca, Bulgaristan ve Romanya'nın AB üyeliği sadece iki ülke için değil, Türkiye içinde, tüm bölgemiz içinde çok olumlu bir gelişmedir" diye konuştu.
"NİHAİ HEDEF TAM ÜYELİK"
Şu aşamada Türkiye'nin AB'ya tam üyeliği konusunda bir tereddütün olmaması gerektiğini, çünkü müzakere çerçevesinin çok net olduğunu hatırlatan Mladenov, şöyle devam etti:
"Nihai hedef tam üyeliktir. Aynı zamanda bu süreç açık uçludur. Sürecin sonunda AB ve Türkiye nihai kararı alacaklardır. Ama genel olarak son hedef tam üyeliktir. Ve bu da AB ülkeleri tarafından bir karardır, ortada bir anlaşma vardır. Bunun için tam üyelik sorgulanmamalıdır. Çünkü eğer başka alternatifler gösterilirse o zaman siyasi kararlılık azalabilir. Ve evet en önemli şey bu siyasi iradedir. Reformları gerçekleştirmek tüm kriterleri yerine getirme iradesidir. Eninde sonunda sonuç ne olacak o ayrı bir konu çünkü 10 sene sonra karar AB ve Türkiye tarafından verilecektir. Ama su aşamada kötümser olmamız için hiçbir sebep yok."
|
YENİ ASYA
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Yıldırım: Suriye bizim komşumuz |
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'nin en uzun kara sınırının Suriye ile olduğunu hatırlatarak, ''Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerini artırarak devam ettirmesi gayet doğal bir gelişmedir. Bizim ilişkilerimizin gelişmesi başkalarını rahatsız edecek değil, aksine bölge barışı için 'olmazsa olmaz' bir gelişme olarak görüyoruz'' dedi.
Yıldırım, resmi bir ziyaret için Ankara'da bulunan Suriye Ulaştırma Bakanı Yarub Süleyman Bedr ile bakanlıkta bir araya geldi. Yıldırım ve Bedr, heyetler arası görüşme öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Suriye sınırında bulunan ve şu anda kapalı olan Çobanbey- Ali Raee demiryolu geçişininde mayınlı bir alan olduğunu anlatan Yıldırım, mayınların temizlenmesinin ardından sınır kapısının bahar aylarında açılacağını ve iki ülke arasındaki demiryolu sınır kapısının 3'e çıkacağını söyledi. Yıldırım, Mersin-Halep ve Gaziantep-Halep arasında demiryolu ile yolcu taşımacılığı imkanlarının araştırıldığının ve iki ülke demiryolu idarelerinin Halep'te demiryolu araçları üretecek bir fabrika kuracaklarını ifade etti. Havacılıkta da Türkiye-Suriye arasında hem seferlerin hem de destinasyonların artırılmasını öngören mutabakat zaptı imzalayacaklarını belirten Yıldırım, İstanbul, Ankara ve Antalya'dan Şam Halep ve Lazkiye'ye seferler gerçekleştirileceğini kaydetti. Magosa ile Lazkiye arasında yolcu taşımacılığına yönelik deniz seferlerinin geçen yıl başladığını hatırlatan Yıldırım, ''KKTC'ye yönelik haksız ambargoya karşı çok güçlü ses Suriye'den geldi. Bunu takdirle karşılıyoruz'' dedi.
Türkiye'nin Suriye ile sınırının yaklaşık 800 kilometre olduğunu anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: ''Diğer komşularımıza nazaran en uzun sınırımız Suriye ile. Bu bakımdan Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerini artırarak devam ettirmesi gayet doğal bir gelişmedir. Bizim ilişkilerimizin gelişmesi başkalarını rahatsız edecek değil, aksine bölge barışı için 'olmazsa olmaz' bir gelişme olarak görüyoruz. Bu bakımdan da hiç kimsenin komşularımız ile ortaya koyduğumuz bu iyi ilişkileri farklı bir şekilde yorumlamasını arzu etmiyoruz. İlişkilerimizin gelişmesi hem Irak'ta hem Filistin'de hem bölgenin tamamında istikrarsızlığın sona ermesi, barışın hakim olması için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.''
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
CHP hukuku katlediyor |
CHP Genel Başkan Adayı ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, CHP'nin, parti üst yönetiminin hukuk dışı uygulamaları sebebiyle üyeleri ve örgütleriyle mahkemelik olduğunu belirterek, ''Mahkeme kararları gözardı edilerek, CHP'de hukuk katledilmekte'' dedi.
Koç, yaptığı yazılı açıklamada, seçimleri AKP'nin kazandığını, ancak ülkede demokrasinin kan kaybettiğini savundu. Demokrasinin güvencesi olması gereken kurumların, iktidar tarafından bir bir ele geçirildiğini öne süren Koç, ''Bu gidişi durdurması gereken siyasal güç, partimiz CHP'dir. Ancak CHP, kendi üst yönetimi tarafından işlevsiz kılınmakta, giderek yıkıma sürüklenmektedir'' görüşünü dile getirdi
Koç, kurultay sürecinde bulunulmasına karşın, onlarca il, yüzlerce ilçe yönetiminin haksız bir biçimde görevden alındığını, yönetime destek olacağından kuşku duyulan il ve ilçe yönetimlerinin tedbirli olarak disipline verildiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Parti, üst yönetiminin hukuk dışı uygulamaları nedeniyle üyeleri ve örgütleriyle mahkemeliktir. Mahkeme kararları gözardı edilerek, partide hukuk katledilmektedir. CHP'liler bilinçli davranarak Kurultayda parti üst yönetimini değiştirecek; parti içinde hukuku ve demokrasiyi egemen kılacak ve toplumla kucaklaşacak, partilerini; yeniden aydınlanmanın, çağdaşlaşmanın ve ekonomik ve toplumsal gelişmenin öncüsü yapacaklardır.''
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
301 utancına son verilsin |
Mazlum-Der Kocaeli Şube Başkanı Nigar Gümrükçüoğlu, "Düşünce ve ifade hürriyetinin 301 ile kontrol altına alınması ve bu maddenin varlığını koruması hepimizin, iktidarın, muhalefetin tüm Türkiye'nin utancıdır" dedi.
Gümrükçüoğlu, 301. maddenin değiştirilmesini değil, tamamen kaldırılmasını istedi.
Mazlum-Der Kocaeli Şubesi, 301. madde üzerinde yapılması düşünülen değişikliklere yönelik İzmit Sabri Yalım Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde bir eylem yaptı. Mazlum-Der Şube Başkanı Gümrükçüoğlu, burada yaptığı açıklamada, Anayasa'nın sivilleştirilmesi iddiası ile girilen hazırlık sürecini yakından takip ettiklerini, şu günlerde düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik yapılan çalışmaları kaygıyla gözlemlediklerini ifade etti. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde ağır bir engel olan 301. maddeye ilişkin görüşmelerin yapıldığı şu zamanlarda henüz vakit varken bütün akıl ve vicdan sahiplerini tavır geliştirmeye davet eden Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:
"Düşünce ve ifade hürriyetinin 301 ile kontrol altına alınması ve bu maddenin varlığını koruması hepimizin, iktidarın, muhalefetin tüm Türkiye'nin utancıdır. Bu utancı sürdürmek isteyen yetkililerin tavrı 301. madde üzerindeki çalışmalarda görülmektedir. 301. maddenin düşünce ve ifadenin hürriyeti konusunda esneklikten ziyade bir niyet okuyuculuğuna dönüştürüldüğü görülmektedir. Yapılan çalışmanın diline baktığımızda bir şahsın veya etnitisenin bir başka şahsı veya etnik kimliği aşağılamasından ziyade devlet yetkisin kullananların sadece bir etnik gurubu koruma histerisi ile insanların niyetlerini okuyup, ona göre hareket etmelerini sağlayacak açıklıkta olduğu görülüyor. Kanun uygulayıcıların hukuki olgunluğa sahip olmamaları ise mağduriyetin boyutunu arttırıyor."
"HÜKMÜ DEĞİL RENGİ DEĞİŞİYOR"
301. maddede yapılması öngörülen değişiklik önergelerinin maddenin hükmünü değil, sadece rengini değiştirecek nitelikte olduğunın anlaşıldığını kaydeden Gümrükçüoğlu, "Tarihe kara bir leke olarak düşen 301 yerine bugün değişik renkte bir 301 sürüldüğü görülüyor. Ayrıca AB kapısına gelen bir ülkenin batının dayatması ile hak ve özgürlük anlayışına şekil vermeye çalışması başlı başına bir ayıp iken ve bu madde ile yaşam hakkı dahi gasp edilirken maddede sadece renk değişikliği yapılarak yeni bir kılıf geçirilmesi kabul edilemez" diye konuştu.
Gümrükçüoğlu, Hrant Dink cinayeti ile maddenin kaldırılabileceğine dair üst üste açıklama yaparak demeçler veren AKP Hükümetinin ise bu süreçte elini taşın altına koymadığını öne sürdü. Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:
"Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin yaptığı açıklamada, yasadaki en önemli değişikliğin soruşturma izninin yeniden Adalet Bakanlığı'na verilmesi olduğuna dair ifadeleri ise olayın vahametini gözler önüne seriyor. Sayın Şahin'e kişi hak ve hürriyetlerinin, hiçbir siyasî partinin tekeline verilmeyecek nitelikte olduğunu hatırlatırız. Bu madde iktidarında, muhalefetinde, her kesimin samimiyet sınavıdır."
Gümrükçüoğlu, 301. maddenin değiştirilmesini değil, tamamen kaldırılmasını talep etti.
|
/ İSTANBUL
04.01.2008
|
|
|
Aleviler için çalışma |
Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Alevi vatandaşların taleplerine ilişkin henüz somutlaşmış bir çalışma olmadığını belirterek, ''Sıkıntıları çözmek, o sıkıntılara bir açılım getirmek bizim görevimizdir'' dedi.
Yazıcıoğlu, Türkiye'deki Alevi vatandaşların bazı sıkıntıları olduğunu söyledi. ''Sıkıntıları çözmek, o sıkıntılara bir açılım getirmek bizim görevimizdir'' diyen Yazıcıoğlu, alevi vatandaşların inançlarını değiştirmek, dönüştürmek niyetinde olmadıklarını, herkesin kendi inancı içinde mutlu bir şekilde yaşamasını hedeflediklerini söyledi. Bu konuda bazı talepler olduğunu belirten Yazıcıoğlu, ''Bunlar oturulur konuşulur. Bizim devlet sistemimizin yapısı bellidir, bu yapı içinde neler olabilir, bu vatandaşlarımız nasıl daha rahat bir huzura kavuşabilir, bakacağız'' diye konuştu.
Alevi vatandaşların taleplerine ilişkin henüz somutlaşmış bir çalışma olmadığını belirten Yazıcıoğlu, ''Kimsenin niyetlere dayalı beyanlarda bulunup da ortalığı karıştırmasının anlamı da yok'' dedi.
Yazıcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Yasası çalışmalarının son aşamaya geldiğini, mevcut hizmetleri hukukî bir zemine oturtacak tasarının mümkün olduğunca kısa zamanda TBMM'den geçerek yasalaşacağını söyledi. Başkanlık teşkilât yasasının bir kısmının yaklaşık 30 yıl önce biçim yönünden iptal edildiğini ve o zamandan beri yeni bir yasa çıkarılmadığını belirten Yazıcıoğlu, ''Bu süre içinde Diyanetin etkinliği arttı, hizmet alanı genişledi ve yaptığı işlerin önemi fazlalaştı. Dolayısıyla bu kadar geniş ve önemli alanda hizmet veren bir kurumun çok ciddî bir yasaya ihtiyacı var'' dedi.
Yazıcıoğlu, yeni düzenlemeyle din görevlilerine kariyer sisteminin getirileceğini belirtti
Din görevlilerinin eğitiminin önemine dikkat çeken Yazıcıoğlu, bu alanın yıllarca ihmal edildiğini söyledi. Yazıcıoğlu, ''İmam hatip seviyesinde bir eğitim reva görüldü. Şimdi açığı kapamaya çalışıyoruz. Eğitim çalışmaları yoğun şekilde devam ediyor, ama daha çok mesafe almamız lâzım'' diye konuştu.
Türkiye'deki gayrimüslim din adamlarına yönelik saldırılara da değinen Yazıcıoğlu, ''Bu tür saldırıların dinimiz tarafından lânetlendiğini herkes biliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu konularda gerekli tavrı gösteriyor'' dedi.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Dink cinayetini araştıracak komisyon çalışmalarına başladı |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna bağlı olarak gazeteci Hrant Dink cinayetini araştıran 5 kişilik alt komisyon üyeleri, İstanbul'da çalışmalarına başladı.
AKP Milletvekilleri Mehmet Ocaktan ve Kazım Ataoğlu, CHP Milletvekili Çetin Soysal, MHP Milletvekili Şenol Bal ve DSP Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş'tan oluşan alt komisyon üyeleri, İstanbul Valiliğine gelerek, Vali Muammer Güler ve emniyetten sorumlu Vali Yardımcısı Ergun Güngör ile görüştü.Alt Komisyon Başkanı Mehmet Ocaktan, toplantı öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada, gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili olarak basında çok sayıda yorum ve iddiaların yer aldığını hatırlattı. ''İşin mahkeme süreciyle, yasal süreciyle bizim bir ilgimiz yok'' diyen Ocaktan, yasal sürecin devam ettiğini, o konuda kendilerinin herhangi bir müdahalesinin veya bir söz söylemelerinin mümkün olmadığını kaydetti. Ocaktan, ''Yasanın bize verdiği yetkiyle, bu sürecin başından beri idari anlamda birtakım ihmaller var mı? Bu konuda valimizle, emniyet müdürüyle, istihbarat şubesindeki arkadaşlarımızla görüşeceğiz. Onların görüşlerini alacağız. Sonuçta biz kanaat makamı, yargı makamı değiliz'' dedi. Daha sonra rapor hazırlayacaklarını ve bunu TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna sunacaklarını belirten Ocaktan, raporun oradan da TBMM'ye geleceğini söyledi.
|
/ İSTANBUL
04.01.2008
|
|
|
Gül: Kıbrıs'ta BM'yi esas alıyoruz |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Türkiye, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü için BM parametrelerini esas alarak çalışmaya devam edecek'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül ile resmî ziyaret için Ankara'ya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Çankaya Köşkü'ndeki baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, Talat ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu aşamayı değerlendirdiklerini ve 2008 yılının getirebileceği gelişmeleri dikkate alarak, geniş istişarelerde bulunduklarını ifade etti. Türk tarafının adil, kalıcı ve kapsamlı çözüm için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını ve dünya kamuoyunun da bunu yakından izlediğini anlatan Gül, Türkiye'nin, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü için BM parametrelerini esas alarak çalışmaya devam edeceğini ve KKTC'nin çabalarını da sonuna kadar destekleyeceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs'ta yaşanabilir çözümün, Ada'nın gerçeklerine, iki ayrı halk, iki demokrasi ve iki devletin varlığına bağlı olduğuna dikkati çekerek, kapsamlı çözüme ulaşılması halinde, Doğu Akdeniz'de Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan'ı içine alan iş birliğinin mümkün olacağını söyledi. Gül, ''Türkiye daima barışı desteklemiştir, huzuru desteklemiştir. İnanıyorum ki dünya kamuoyu da Ada'nın gerçeklerini dikkate alarak hareket etmeye başlayacaktır'' dedi.
KKTC'ye uygulanan izolasyon ve ambargonun da adım adım kalkacağına olan inancını dile getiren Gül, bu yönde de mesafeler alındığını belirtti. KKTC'nin çözüm için adım attığını ve sözünü tuttuğunu ifade eden Gül, ''Şimdi diğer taraflara da verdikleri sözleri tutma sorumluluğunu hatırlatıyorum'' diye konuştu.
Gül, KKTC'li bir gazetecinin, ABD'ye yapacağı ziyareti hatırlatarak, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüşmesinde, Kıbrıs konusunu gündeme getirip getirmeyeceğini sorması üzerine, görüşmenin bir bölümünü Kıbrıs konusunun oluşturacağını söyledi. Kıbrıs sorununun çözümünde BM ilkeleri ve parametrelerini esas aldıklarını yineleyen Gül, BM Genel Sekreteri Ban'dan, BM'nin daha aktif olması ve kapsamlı çözüm için yeni bir hareket başlatmasını talep edeceğini bildirdi.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
1 haftada 123 kilo uyuşturucu ele geçirildi |
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, şehirde son bir haftada, uyuşturucu kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda, 123 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildiğini bildirdi.
Cerrah, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesinde bulunan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde yaptığı açıklamada, son bir haftada, uyuşturucu kaçakçılarına yönelik 80 operasyon düzenlendiğini bildirdi.
Operasyonlarda, 123 kilogram uyuşturucu madde ele geçirildiğini belirten Cerrah, 129 kişinin de yakalandığını kaydetti.
|
/ İSTANBUL
04.01.2008
|
|
|
Asgarî ücrete iptal dâvâsı |
Halkın Kurtuluşu Partisi, 2008 yılında uygulanacak asgarî ücreti belirleyen Asgarî Ücret Tespit Komisyonu kararının iptali için Danıştay'da dâvâ açtı.
Danıştay önünde toplanan bir grup partili, burada hükümet aleyhinde sloganlar atarak bir süre bekledi. Grup adına basın açıklaması yapan Halkın Kurtuluşu Partisi Genel Başkan Yardımcısı Metin Bayyar, belirlenen asgari ücretin "sefalet ve kölelik ücreti'' olduğunu öne sürerek, Asgarî Ücret Tespit Komisyonunun IMF direktifleri doğrultusunda bir karar aldığını savundu. Bayyar, 2008 yılında uygulanacak asgari ücretin kabul edilemez olduğunu ifade ederek, Asgarî Ücret Tespit Komisyonu kararının iptali için Danıştay'da dâvâ açacaklarını söyledi. Açıklamanın ardından parti avukatları, dava dilekçesini Danıştay'a sundu.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Türkiye'de muhalefet boşluğu var |
Demokrat Parti genel başkan adaylarından Aytun Çıray, Türkiye'de muhalefet boşluğu olduğunu ve bunun ancak DP tarafından doldurulacağını söyledi.
Adaylığı ile ilgili Yeni Asya'ya açıklamalarda bulunan Çıray, "Türkiye'de büyük bir muhalefet boşluğu var. Öncelikle muhalefet boşluğu doldurularak iktidar mücadelesi yapılmalı. Muhalefette CHP ve MHP beklentileri karşılayamıyor. Sessiz büyük çoğunluğun avukata ihtiyacı var. DP de bu nedenle ortaya çıkmıştır. Büyük merkez sağı yeniden inşa ederek iktidara talip olacağız" dedi.
Çıray, partide küskünlerin bir araya getirilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kırgınlıkları sona erdirdikten sonra Anavatan ile birleşmeyi gerçekleştireceğiz. Yeni isimleri parti çatısı altında birleştireceğiz. Zihinlerin bölündüğü bir ortamda milli ve manevi kavramları da bölenler var. Milli ve manevi değerleri de bir araya getireceğiz."
|
YENİ ASYA
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Bülent Ecevit'in arşivi yayımlanıyor |
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit'in bütün eserleri ile kişisel arşivinde tuttuğu tüm not, yazışma ve belgeler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanacak.
Eserlerin Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmasına ilişkin protokol, Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit, Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç, İş Bankası Halkla İlişkiler Müdürü Bülent İnan ile İş Bankası Kültür Yayınları Genel Müdürü Ahmet Salcan'ın katılımıyla imzalandı. Rahşan Ecevit,Bülent Ecevit'in 50-60 yıldır üst üste koyduğu evrakının büyük bir arşiv haline geldiğini ifade ederek, ilk etapta evrakın Kıbrıs ile ilgili bölümünü tasnif ederek kitap haline getirmeyi planladıklarını, geri kalan kısmını da konulara ayırarak kitaplaştırmayı düşündüklerini kaydetti.
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Kılıç da arşivin üniversitelerindeki akademisyenler tarafından yayına hazırlanacağını aktardı.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Baran Tursun'u öldüren kurşuna inceleme |
İzmir'in Karşıyaka ilçesinde 37 gün önce, "dur" ihtarına uymayan ve polisin açtığı uyarı ateşi sonucu başına kurşun isabet etmesiyle hayatını kaybeden Baran Tursun'un ölümüne sebep olan kurşun, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarında incelenerek, ekspertiz raporu hazırlandı.
Alınan bilgiye göre, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığına bağlı İzmir Kriminal Polis Laboratuvarında, polisin açtığı uyarı ateşi sonucu ölen Baran Tursun'un başındaki kurşun incelendi. Uzman polislerin yaptığı incelemenin ardından hazırlanan ekspertiz raporunda, Tursun'un başına giren parçalanmış bir kurşun parçası bulunduğu, kurşunun hiçbir yere çarpmadan insan başına girdiğinde parçalanamayacağı bildirildi. Kurşunun cam ve koltuk gibi materyallere çarpması sonucu da parçalanamayacağının belirtildiği raporda, yola veya aracın metal bir aksamına çarparak parçalandıktan sonra Tursun'un başına isabet ettiğinin anlaşıldığı kaydedildi.
İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından hazırlanan ekspertiz raporunun, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen idari soruşturma dosyasına ve İzmir Adliyesinde görülen dava dosyasına konulacağı öğrenildi.
|
/ İZMİR
04.01.2008
|
|
|
Hastanelerde sancılı başlangıç |
Yatan hastaların ilaç ve malzemelerinin hastanelerce karşılanmasına ilişkin uygulama 1 Ocakta yürürlüğe girmesine rağmen, ilaç ve malzeme temininden kaynaklanan sorunlar Sağlık Bakanlığına gelmeye başladı.
Alınan bilgiye göre, Sağlık Bakanlığının isteği üzerine, süreçle ilgili sorunlar kamu hastanelerince Bakanlığın Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğüne iletildi. 59 devlet, 21 de eğitim ve araştırma hastanesince ilaç ve malzeme temininde ''sorun olduğu'' bildirildi.
Tedavi yardımıyla ilgili uygulama tebliği, 1 Ocaktan itibaren yatan hastaların ilaç ve malzemelerinin hastaneler tarafından teminini ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşmeli sağlık kurumlarının bünyelerinde yapılamayan tetkik ve tahlilleri hizmet alımı yoluyla karşılamalarını öngörüyor.
Bildirilen sorunların ise başlıca ihaleye katılım olmaması, firmalar tarafından teklif verilmemesi ya da ederin üzerinde teklif verilmesi, ödenek sıkıntısı, sağlık müdürlüğü tarafından toplu alım yapılacak olması, barkod numaralarının tamamlanma aşamasında olması, zaman sıkıntısı, depolama ve stoklama problemi gibi sebeplerden kaynaklandığı belirtildi.
Sağlık Bakanlığı tarafından konuya ilişkin yayınlanan genelgede, ''Hasta mağduriyetine neden olunmaması için gerekli tedbirlerin ivedilikle alınıp, bu sorunların çözülmesi'' istendi.
Bakanlık ayrıca, tetkik ve tedavide mal ve hizmetin herhangi bir nedenle karşılanamaması durumunda, kamu sağlık kurumlarının bunları birbirlerinden temin edebileceklerini belirterek, bunun için kolaylık gösterilmesi gerektiğini bildirdi.
Öte yandan, bazı üniversite hastane yetkilileri, geri ödemelerin düzenli olmaması nedeniyle ilâç ve malzeme firmalarının ihalelere girmediğini ya da çok yüksek fiyat verdiğini belirtmişler, bu sebeple ortopedi malzemeleriyle kardiyoloji ve kanser ilaçlarının temininde sıkıntılar yaşandığını açıklamışlardı.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
Ev kadınlarına elektrik tasarrufu eğitimi verilecek |
Apartman yöneticileriyle kadın ve çocuklara yönelik olarak Kayseri'de, ''Elektrik Enerjisinin Verimli Kullanım Bilincinin Geliştirilmesi Projesi'' uygulanacak.
Edinilen bilgiye göre, Elektrik Enerjisi Kalite Enstitüsü (ELENKE), Kablo ve İzoleli İletken Sanayicileri Derneği (İLETKEN) ve Kayseri Civarı Elektrik T.A.Ş. (KCETAŞ) işbirliğiyle hazırlanan proje, 2007-2008 eğitim öğretim yılı sürecinde Kayseri'de kadın ve çocuklara yönelik olarak yürütülecek. Projenin tanıtımı için 8 Ocak'ta KCETAŞ toplantı salonunda proje tanıtım toplantısı düzenlenecek. Proje kapsamında il merkezinde bulunan 30 ilköğretim okulundaki yaklaşık 3 bin 600 öğrenciye, 3 halk eğitim merkezindeki kurslara devam eden yaklaşık 600 ev kadınına ve apartman yöneticilerine, elektrik enerjisinin verimli kullanımına ilişkin eğitim verilecek. Halkı bilgilendirmek için broşür, afiş, CD hazırlanacak, okullarda enerji verimliliği konulu resim, kompozisyon ve karikatür yarışmaları düzenlenecek.
|
/ KAYSERİ
04.01.2008
|
|
|
İstanbul'a kar uyarısı |
İstanbul'da dün sabah saatlerinde başlayan kar yağışının, bugün daha çok etkili olması bekleniyor.
İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, yaptığı açıklamada, dün sabahtan itibaren İstanbul genelinde aralıklarla başlayan yağışın yüksek kesimlerde kar, sahil kesimlerinde de karla karışık yağmur şeklinde devam ettiğini belirtti.Yıldırım, ''Kar yağışı bu gece ve yarın (bugün) İstanbul genelinde devam edecek. Kar kendini yarın (bugün) daha çok gösterecek ve Anadolu yakası ile kuzeydeki ilçelerde örtü oluşturacak. Cumartesi günü yağışlar sabah saatlerinde Anadolu yakasında görüldükten sonra kenti terk edecek'' dedi.Yıldırım, yetkilileri don ve buzlanmaya karşı uyardı.
|
/ İSTANBUL
04.01.2008
|
|
|
Buz çözücü sistem devrede |
Bolu Valisi Ali Serindağ, Bolu Dağı Tüneli'nde buzlanmayı önleyen sistemin hizmete girdiğini bildirdi.Valilikte gazetecilerle bir araya gelen Serindağ, bir soru üzerine, Bolu Dağı Tüneli'nin 2, 3 ve 4. viyadükleriyle tünelin giriş ve çıkışına kurulan buz çözücü sitemin çalışmaya başladığını söyledi.
Sistemin otomatik olarak yola tuz eriyiği püskürteceğini belirten Serindağ, ''bu sistemin bir yıllık deneme süresi var. Sistem bu süre içinde sorumlu firmanın gözetiminde çalışacak. Yakın bir zamanda geçici kabulü yapılacak'' dedi. Sürücüleri de uyaran Serindağ, ''sistem ne olursa olsun sürücüler çok dikkatli olmalı. Viyadüklerde hız limitine dikkat etmeleri gerekiyor. Hava ve yol koşullarını gözeterek seyretmeleri gerekiyor'' diye konuştu.
Bu arada Soğuk hava Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkisini sürdürüyor. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Doğu Anadolu Bölgesi'nde en soğuk gece, sıfırın altında 29 derece ile yine Ardahan'da yaşandı.
Bölgede diğer illerdeki hava sıcaklıkları ise sıfırın altında olmak üzere Ağrı'da 26, Erzurum ve Kars'ta 22, Erzincan'da 9, Iğdır'da 5 derece olduğu kaydedildi.
Ankara beyaza büründü
Başşehir Ankara'da, kar yağışı ve bazı kesimlerde oluşan buzlanma nedeniyle sabah saatlerinde ulaşımda sıkıntı yaşanırken, kar yağışının başladığı saatlerden itibaren saat 09.00'a kadar 90 maddi hasarlı kaza meydana geldi. Yeterince tuzlama çalışması yapılmaması sebebiyle vatandaşlar ulaşmak istedikleri yere gitmekte sıkıntı yaşadılar. Öte yandan Bursa şehir merkezine 2008 yılının ilk karı yağdı. Bursa'de etkili olan kar yağışına en çok sevinen çocuklar oldu. Öğlen saatlerinde okullarından çıkan öğrenciler, kartopu oynayarak vakit geçirdiler.
|
/ BOLU
04.01.2008
|
|
|
İSKİ, âfetlere teknolojiyle hazırlanıyor |
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), olası afet anında isale hatlarında meydana gelecek patlamalara anında müdahale etmek için 30 istasyonda Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi'ni (SCADA) hizmete soktu.
İSKİ yetkililerinden aldığı bilgiye göre, 16 ayrı su kaynağından 12 milyonun üzerindeki nüfusa hizmet veren kurum, su trafiğini daha iyi yönetmek ve abonelere daha iyi hizmet sunmak için içme suyu dağıtım sisteminde SCADA olarak adlandırılan Veri Tabanlı Kontrol ve Gözetleme Sistemi'ni kurdu. Yeni teknolojilere entegre olabilen SCADA sistemi, güvenilir, yüksek performanslı, karasal hatlardan bağımsız, geniş kapsama alanı sağlayan uydu haberleşmesiyle yönetiliyor.
Sistem ile Istrancalar'dan Melen'e kadar su dağıtım sistemi, her 30 saniyede bir değişen bilgi akışıyla kontrol edilebiliyor. Sistemin en önemli özelliği, bir afette anında müdahale imkanı sağlaması. Deprem veya başka bir nedenden isale hatlarında meydana gelecek bir patlama, basınç farkından dolayı SCADA merkezinden anında tespit edilerek, o bölgeye verilen su, anında kesilecek. Böylece hem su baskınları, hem de aşırı su kaybı önlenmiş olacak. Sistem sayesinde yağış durumlarında barajlardaki yükselme miktarı kısa sürede ölçülebilecek, çıkabilecek diğer arızalar anında görülerek müdahale edilebilecek.
|
/ İSTANBUL
04.01.2008
|
|
|
Evlilikleri sadakat ve sevgi üzerine kurun |
Günümüzde problemli bazı evliliklerin öncesinde kişilerin hayaller üzerine kurulan birliktelikleri hüsranla sonuçlanıyor. Oysa aile bağlarının kuvvetli olması için eşlerin birbirine karşı sevgi ve saygıda dengeyi korumaları gerekiyor. Bu da özellikle aile içi eğitimden geçiyor.
Eğitimci Rüstem Çetinkaya, aile içi eğitimin günümüzde daha önemli bir hale geldiğini söyleyerek, evliliklerdeki temel sorunlardan birisininde ailedeki eğitimsizlikten kaynaklandığını anlatıyor.
Teknoloji ve bilgi kirliliği sebebiyle iyi bir neslin yetişmesi için sabır ve emek gerektiğini vurgulayan Çetinkaya, aile içi verilecek eğitimin ilerde aile hayatında ne kadar etkileyeceğinin gözle görüleceğini ifade etti. Aile içi eğitim ve evlilik konularında bilgiler aktaran Rüstem Çetinkaya, kişilerin evlilikleri konusunda nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiği konusunda önemli bilgiler verdi.
Hayatın her şekilde devam ettiğini hatırlatan Çetinkaya, insanların kendine göre mal ettiği prensipleri zamanla alışkanlık haline getirmesini istedi.
Çetinkaya, aile içinde temel esasın karşılıklı sevgi, saygı ve sadakate dayandığını vurgulayarak, bu etkenlerin güçlü olması halinde aile bağlarının da daha kuvvetli olacağını dile getirdi.
Aileyi bir bahçeye benzeten Çetinkaya şöyle devam etti: "Bir bahçeye ekilen ağaçtan alınacak meyve ne kadar güzelse, aile içi verilen eğitimden sonra görülecek davranış ve anlayış da o kadar önemlidir. Çünkü yuva böyle bir atmosferde kurulmalı ki ondan verim alınsın. Kişiler yuva kurmadan önce hayal aleminde dolaşırlar. Hayaller üzerine kurulan evlilikler temeli sağlam olmayabiliyor. İki insanın karakterleri düşünceleri ayrı olabilir. Hayallerden ziyade sevgi, saygı ve sadakat üzerine kurulan evliliklerden daha çok verim alınır. Kişiler arasındaki evliliklerin başarısı yüzde 100 olmayabilir. Bunu zaten beklemek de hayal olur. Ancak yüzde 70'i yakalamak büyük bir başarıdır. Hatasız kul olmaz, çünkü insanları hatalarıyla olurlarıyla kabul etmek lâzım. Onların hatalarını rehabilite etmek lâzım."
İnsanların kusurlarını düzeltmek isteyen kişinin işe kendi kusurlarını düzeltmekle başlaması gerektiğini ifade eden Çetinkaya, insanların kendi hatalarını düzeltmesi halinde dünyada hayat mükemmeliyet derecesine kadar varacağını söyledi.
Rüstem Çetinkaya evli çiftler arasında çıkabilecek bir tartışmada aynı anda iki kişinin kızmaması gerektiğine dikkat çekerek, "Birbirinize aynı anda bağırıp çağırmayın aksi takdirde zararını yine evli olan o kişi çeker. Çünkü kadere iman eden kederden emin olur. İyi niyetli insanlar her zaman için başarılı olmuştur" dedi.
|
/ ŞANLIURFA
04.01.2008
|
|
|
Hipertansiyonlu sayısı 20 milyon |
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji ve Hipertansiyon Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Ulusal Hipertansiyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Yahya Sağlıker, Türkiye'deki hipertansiyonlu sayısının 20 milyona ulaştığını söyledi.
Sağlıker, hipertansiyonun bir kaç yıl öncesine kadar yüzde 23 civarında olan görülme sıklığının, yüzde 30'lara ulaştığını ifade etti. Hastalığın artmasındaki nedenlerin başında stresin geldiğini belirten Sağlıker, ''Her yaşta görülebilen hipertansiyon, çağın en önemli hastalıkları arasında yer alıyor. Stres, hayat pahalılığı ve düzensiz beslenmenin tetiklediği hipertansiyonlu sayısı ise her geçen gün artıyor. Son araştırmalarımıza göre, Türkiye'deki hipertansiyonlu sayısı 20 milyona ulaştı'' dedi.
|
/ ADANA
04.01.2008
|
|
|
Sigara içilmeyen yerlerde, sigaraya başlama oranı az |
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cengiz Özge, sigara içilmeyen iş yerlerinde gençlerin sigaraya başlama oranının yüzde 68 oranında düştüğünü söyledi.
Dünyada kapalı ortamlarda sigara içme yasağı uygulanan ülkelerde önemli oranda yarar sağlandığını vurgulayan Özge, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Avustralya, Kanada, Almanya ve ABD'de iş yerlerinde sigaranın yasaklanmasının tüketimi yüzde 29 azaldığını tesbit edildiğini kaydetti.
İtalya Piedmont bölgesinde ve Kolaroda Montana Piedmont ve Helena bölgelerinde kalp krizlerinde ortalama yüzde 20 düşme yaşandığını ifade eden Özge, Dünya Bankası sigara içme oranlarında yüzde 4-10 arasında azalma yapacağını ortaya koyduğunu belirtti. Özge,"Sigara içilmeyen işyerlerinde çalışan gençlerin sigaraya başlama oranları yüzde 68 oranında daha düşüş yaşanıyor.
Sigarasız iç ortamlar konusunda çok ciddi yasaları olan ülkelerde gençlerin sigara içme oranı yüzde 2 iken, yasaları olmayan ülkelerde bu oran yüzde 46'ya kadar çıkıyor. Bu kanunlar gençler arasında oran olarak sigara içmeyi yüzde 17 azaltırken, kullanma hacmini yüzde 50 azaltıyor." diye konuştu.
|
/ MERSİN
04.01.2008
|
|
|
'Cep'leri aşırı kullanmayın |
Fransa Sağlık Bakanlığı, tehlikeli olduğu bilimsel olarak ispatlanmış olmasa da, cep telefonlarının başta çocuklar tarafından olmak üzere aşırı kullanılmaması konusunda uyardı.
Fransa Sağlık, Gençlik ve Spor Bakanlığından yapılan açıklamada, telefonların sağlık üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri konusuna değinilerek, cep telefonu pazarında küçük çocuklara yönelik tasarımların görülmesinin endişeleri arttırdığı belirtildi.
Bakanlık açıklamasında, cep telefonlarının sağlığa etkisi konusunda bir risk ihtimali bütünüyle dışlanmadığı sürece alınacak tedbirlerin haklı olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada, özellikle çocuklar arasında cep telefonu kullanılmasında aşırıya kaçılmaması, ölçülü olunması tavsiyesinde bulunulurken telefon kullanımıyla ilgili tavsiyeler de yer aldı.
|
/ PARİS
04.01.2008
|
|
|
Moral bozan sözler, anne sütünü azaltıyor |
Bebeğe ilk doğduğunda her istediğinde anne sütü verilmesi gerektiğini ve gece uyurken en geç üç saatte bir emzirilmesinin doğru olduğunu anlattı.
Acıbadem Kocaeli Hastanesi Yenidoğan Ünitesi Sorumlusu Serpil İsabetli, moral bozucu sözlerin anne sütünü azalttığını söyledi. İsabetli, şu tavsiyelerde bulundu: "Bebek eğer uyuyorsa da uyandırılarak anne sütü verilmesine devam etmek gerekiyor. Süt yerine su vermek bebeği tok tutacağından bebek, annesinin sütünü almak istemez. Anne sütü özellikle de gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bebeklerin beslenmesi için hem maliyetsiz hem de temiz bir gıda. Bu nedenle anne sütü konusunda annelerin eğitilmesi çok büyük önem taşıyor."
|
/ KOCAELİ
04.01.2008
|
|
|
Veremde erken teşhis çok önemli |
Mardin Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Cebrail Sınır, verem (tüberküloz) hastalığında erken teşhisin tedâvi süresinde çok önemli katkı sağladığını söyledi.
Verem mikrobunun solunan hava ile akciğerlere girerek orada çoğalmaya başladığını ifade eden Sınır, "Bu mikroplardan bazıları böbrekler, kemikler ya da beyin gibi, vücudun diğer kısımlarına yayılır. Bu kişiye artık verem mikrobu bulaşmış demektir. Vücut mikroplarla savaşırsa da genellikle hepsini yok edemez. Vücudun savunma mekanizmaları, etkisiz durumda olan mikropların çevresinde kapsül ya da duvarlar örer. Bu aşamada kişi kendisini iyi hisseder. Verem mikrobu bulaşmış olan bir kişinin vücudunda verem mikrobu bulunmaktadır. Ancak, hastalık belirtisi yoktur ve kişi bu aşamada mikrobu başkalarına bulaştıramaz. Bu aşamada yapılan tıbbî tedâvi, verem mikrobunun verem hastalığına yol açmasına engel olabilir" dedi.
|
/ MARDİN
04.01.2008
|
|
|
Ağıza bağlanan atkılar sık sık yıkanmalı |
Türkiye yeni bir soğuk hava dalgasının etkisi altına girdi. Hasta olmamak için soğuktan özenle korunmak gerekiyor.
Uzmanlar, soğuk havanın bütün vücuda zarar vereceğini belirterek özellikle soğuk havanın doğrudan solunmaması için atkı bağlanmasını tavsiye ediyor. Ancak atkının bir hastalık kaynağı olmaması için sık sık yıkanması tavsiye ediliyor.
Sakarya Vatan Hastanesi Başhekimi uzman doktor Dursun Bostancı, soğuk havanın başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere deri, göz ve saçlara zarar verdiğini söylüyor. Uzun süre soğuk hava solunmasının ağız içerisinde de bazı yaralara yol açabileceğini ifade eden Bostancı, "Soğuk hava ağız içerisinde bir takım enfeksiyonlar meydana getirebilir. Ayrıca akciğerlerde soğuktan etkilenebilir. Bunun için özellikle çok soğuk günlerde mutlaka atkı kullanılmalı ve ağız soğuktan korunmalıdır" dedi.
|
/ SAKARYA
04.01.2008
|
|
|
Bilgisayar tehdit ediyor |
Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesinin araştırma sonuçlarına göre, 15 yaşından küçükler günde 1-5 saat, 16-19 yaş grubu 1-7 saat, 20-24 yaş grubu 1-10 saat, 24 yaşından büyük olanlar ise 30 dakika-15 saat arasında bilgisayar karşısında vakit geçiriyor.
İnternet kafelerin, bütün yaş gruplarında oyun ve sohbet amaçlı kullanıldığını gösteren alan araştırması, Türkiye'de internet kafelerin erkek egemen alanlar olduğunu da tesbit etti.
Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim elemanları Doç. Dr. Mutlu Binark ve Günseli Bayraktutan Sütçü tarafından hazırlanan ve TÜBİTAK tarafından da desteklenen "'Ankara Mikroölçeğinde İnternet Kafeler Kullanım Biçimleri" başlıklı araştırma, Ankara'daki 38 internet kafede, 10 yaşından başlayarak 24 yaş ve üstüne kadar toplam 206 kişiyle odak grup görüşme tekniği kullanılarak yapıldı.
Ankara'daki internet kafelerde bilgisayar karşısında geçirilen toplam süre, 16-24 yaş grubu için 1-10 saat arasında değişiyor. Araştırmaya göre, 15 yaşından küçükler için özellikle ebeveyn denetimi sebebiyle bilgisayar başında geçirilen süre, görece daha da azalıyor. 24 yaş ve üstü yaş gruplarında ise internet kafede harcanacak boş zamanın sınırlı olması sebebiyle bilgisayar başında daha az zaman geçiriliyor. İnternet kafede geçirilen zaman, çevrim içi ya da çevrim dışı arkadaşlarla birlikte olunduğunda artıyor. Alan araştırmasına göre, 15 yaşından küçükler günde 1-5 saat, 16-19 yaş grubu 1-7 saat, 20-24 yaş arasındakiler 1-10 saat, 24 yaşından büyük olanlar ise 30 dakika-15 saat arasında bilgisayar karşısında zaman geçiriyor.
En çok sohbet ve oyun için giriliyor
Bilgisayar karşısında geçirilen süre bilgisayar sahipliği ve internet kafede harcamayı yapabilmek için yeterli ekonomik sermayeye sahip olmaya bağlı olarak da değişebiliyor.
İnternet kafelerde bilgisayar, 10-15 yaş grubu arasında sohbet, oyun ve ödev amaçlı; 16-19 yaş grubu arasında sohbet ve oyun amaçlı; 20-24 yaş grubu arasında ve 24 yaşın üzerinde e-posta, oyun, sohbet amaçlı kullanılıyor.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
İnternet kullanımında 16. sıradayız |
İnternet pazarlama alanında faaliyet gösteren bir firmanın hazırladığı ''Dünya ve Türkiye İnternet Raporu 2007'' raporuna göre, Türkiye, etkin internet kullanıcı sayısı açısından dünya sıralamasında 16. sırada yer alıyor.
''İnternet Kullanıcı Adedine Göre Tüm Dünya Performansı''nın sıralandığı rapora göre, dünyada nüfusun yüzde 16.9'u, yani 1 milyar 114 milyon 275 bin kişi internet kullanıyor.
İnternet kullanımının son bir yılda yüzde 208 arttığı dünyada internet kullanıcılarının yüzde 35.8'i Asya'da (398.7 milyon kişi), yüzde 28.3'ü Avrupa'da (314.8 milyon kişi), yüzde 20.9'u Kuzey Amerika'da (233.1 milyon kişi), yüzde 8.7'si Güney Amerika'da (96.3 milyon kişi), yüzde 3'ü Afrika'da (33.3 milyon kişi), yüzde 1.7'si Orta Doğu'da (19.4 milyon kişi), yüzde 1.6'sı ise Avustralya'da (18.4 milyon kişi) yaşıyor.
İNTERNETİ EN ÇOK KULLANAN ÜLKELER
Dünyada kullanım oranı açısından en fazla performans gösteren ülkeler ve bölgeler arasında ise 258 bin kişinin internet kullandığı, 299 bin nüfuslu İzlanda, yüzde 86.3'lük kullanım oranıyla ilk sırada yer alıyor. 9.1 milyon nüfuslu İsveç, 7 milyon etkin internet kullanıcısı ve yüzde 75.6'lık oranla ikinci sırada, 4.2 milyon olan nüfusun 3.2 milyonunun interneti kullandığı Yeni Zelanda ise yüzde 74.9'la üçüncü sırada bulunuyor. Bu ülkeleri sırasıyla Portekiz, Hollanda, Avustralya, ABD, Danimarka, Hong Kong ve Lüksemburg izlerken, Türkiye ise bu tabloda yüzde 21'lik oranla 61. sırada bulunuyor.
|
/ BURSA
04.01.2008
|
|
|
Türkiye'den yeni reklâm kampanyası |
Türkiye'nin yeni reklâm görselleri, Almanya'daki yazılı basında yoğun bir şekilde yer almaya, şehirlerdeki reklâm panolarını doldurmaya başladı.
Reklâmlarda, deniz-kum-güneş üçlüsünün yanı sıra ''şifalı sularla bakım'', termal ve kongre turizmi vurgulanıyor. Türkiye'nin tanıtım filmleri de üç ayda 7 Alman televizyon kanalında gösterilecek.
|
/ ANKARA
04.01.2008
|
|
|
|
Son Dakika Haberleri
|
|
|
|
|