Türkiye'de ailelerin borçlanma oranının 2003'te bütçesinin sadece %7,5'u iken, 2006'da büyük bir patlamayla %24,5'a ulaştığı belirtiliyor.
Bu nasıl bir büyüme, bu nasıl bir tüketim çılgınlığı, bu nasıl bir sarhoşluktur. Her gün televizyonun bazı programlarına çıkarak "kredi kartı borcu" yüzünden intihar edecek duruma geldiğini ağlayarak anlatanları görüyoruz.
Yapılan sokak röportajlarında her on kişiden dokuzunun borçlu olduğu anlaşılıyor. Bu borç bize rahmetli Özal'dan kalmış bir alışkanlıktır. Kendisi "Herkese borç vermezler, adama verirler" demişti.
Şimdi gariptir herkese veriliyor.
Türkiye'deki "büyüme"den bahsedenler lütfen bir de "ayak-yorgan" kontrolü yapsınlar. Bıçak kemiğe dayandı.
Fransa'nın ünlü gazetelerinden Le Figaro'da yayımlanan "İstanbul Modanın Yeni Adresi" başlıklı yazıda, Nişantaşı ve İstinyePark'taki şık mağazaların, İstanbul'un Milano, Paris, Londra gibi moda merkezlerinden farksız hale geldiği belirtilmiştir.
Yazıda, dünya çapındaki markaların İstanbul'da mağaza açmak için sıraya girdiği vurgulanarak, "İstanbul Avrupa'nın en sıcak alışveriş adreslerinden biri haline geliyor" ifadesine yer verilmiş.
Bottega Veneta, Chloé, Dolce&Gabbana, Etro, Fendi, Jimmy Choo, Paul Smith ve Yves Saint Laurent gibi dev markaların İstanbul'da ilk mağazalarını açmak için İstinyePark'ı tercih ettiklerine işaret edilen yazıda, "İnanmak için görmek gerekiyor. Ne Paris'teki Montaigne caddesinde, ne Milano'daki Montenapoleone caddesinde, ne de Londra'daki New Bond caddesindesiniz. İstanbul'un Nişantaşı bölgesindesiniz. İstanbul Avrupa'nın en sıcak alışveriş aderselirenden biri haline geliyor" deniliyor.
Bu ifadeler kendi markaları ile "İstinyePark"ın reklamından başka bir şey değil.
Le Figaro, OECD'nin en yoksul ülkesi Türkiye'deki alışveriş merkezi (AVM) patlamasına dikkat çekerken son 4 yıldır tüketici kredilerinin alışveriş merkezleriyle aynı hızda büyüdüğünü, ülkenin iflastan döndüğü 2001 krizinin unutulduğunu ve Türk orta sınıfının bir tüketim çılgınlığına kapıldığını yazmış.
Le Figaro, Galatasaray Üniversitesi Ekonomik Coğrafya Profesörü Jean-François PÈpouse'un, "Ticaret merkezleri elbette mal satıyor ama aynı zamanda tüketiciye bir yaşam tarzı da sunuyor; zaten bunlara 'hayat merkezi' adı takılması da manidar. Bunlar kredi desteğiyle muhteşem birer sosyal değişim makinesi gibi çalışıyor" sözlerini de aktarıyor. İnşaatı tamamlanacak 35 yeni AVM ile İstanbul'un, AVM sayısını yakında iki katına çıkaracağını belirten gazete, Kapalıçarşı'nın yakında turistik gezinti yerine dönüşeceğini söylemiş.
Yazılanlar doğru. Yanlış olan "orta sınıf"la ilgili. Türkiye'de "ortadirek" kalmadı. Yukarıdakiler ile aşağıdakiler var sadece. Oralardan alış-veriş edenler kaymak tabakası. Elbette onlara özenen, o "yaşam tarzı"nı taklit etmek isteyenler de var. İşte bunlar borçla yaşıyor.
Bu "yaşam tarzı" giderek Anadolu'ya da yayılıyor ve taşrada sürekli AVM açılıyor.
Bu tam bir gaflet halidir. Ben Diyanet İşleri'ne baksam "Gaflet mümine yaraşmaz" başlıklı, tam da bu meseleyi ele alan bir "hutbe" okutur, insanımızı "israf"tan korumaya çalışırım. Bizi batıracak olan israftır, akılsız-ölçüsüz borçlanmadır. Ticaret değil.
Ne demiş atalarımız: "Zürefanın düşkünü, ince giyer kış günü".
Yeni Şafak, 2.1.2008
|