Amerikan Müslüman Konseyi’nin verilerine göre ABD’de yaklaşık 200 bin Lâtin Müslüman yaşıyor. Lâtinler İslâmiyeti daha çok öğrendikçe de, Müslüman tarihi ve mirasına kendilerini daha bağlı ve yakın hissediyor ve bu dinî geçişi daha kolay kılıyor.
Yeisten sıyrılıp, ümide sarılmak için
Yeni bir yıla ve yeni umutlara yelken açmanın arefesindeyiz. Yeni yıldan önce ise Kurban Bayramı yani Allah’a yaklaşma onun rızasına bir adım daha yakın olma fırsatı geliyor. Bu şüphesiz her fert için geçerli. Peki insan-ı ekber olan kâinatta durum nasıl? Dünya ne durumda?
Şüphesiz sathi ve yüzeysel bir bakışla ekseriyet bu soruya olumsuz cevaplar verecektir. Çünkü dünyanın hali ve gidişatı hiç de iç açıcı bir görüntü çizmiyor. Ancak hakikat her zaman satıhda değil daha derinlerdedir ve onu görmek için daha detaylı ve müdakkik bir nazar gerekmektedir. Dünyanın bir dönüşünü daha tamamlamasına ramak kaldığı şu günlerde biz de kâinattaki gidişata daha müdakkik bir nazarla bakmaya niyetlendik.
Bizim ilgilendiğimiz son ve kâmil din olan İslâmiyet’in devr-i dünya içindeki durumudur hiç şüphesiz. İşte bu sebeple bu köşeden sizlerle İslâm dünyasındaki gelişmeleri ve Allah’ın insanlık için karar kıldığı İslâmiyet’in dünyayı içten içe fethedişini anlatmaya çalışacağız.
Gayemiz en nihayetinde Müslümanların üzerine çökmüş olan ümitsizlik ve karamsarlık bulutlarının dağılmasına çalışmak ve bir nebze de olsa umut aşılamaktır.
Böyle bir girişten sonra bu ilk yazımızda geçtiğimiz günlerde elime geçen bir makaleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sözkonusu makale “Amerika’da Latinler ve İslâmiyet” başlığını taşıyor ve Latin toplumunun neden fevc fevc İslâmiyet’i seçtiğini anlatıyor. Bu makale ABD’nin saygın kanalı ABC’nin internet sitesinde yakın zamanda yayınlanmış ve Samira İqbal tarafından kaleme alınmış.
Makalenin orijinaline şu adresten ulaşabilirsiniz: http://abcnews.go.com/print?id=3871913
Şimdi sizi bu ümit dolu makalenin tercümesi ile baş başa bırakıyorum:
ABD: LÂTİNLER VE İSLÂM
Olé! ve Allah!
Çoğu insan bu iki kelimenin farklı şeyler ifade ettiğini düşünecektir, fakat işin aslı öyle değil. Şaşırtıcı bir şekilde, Amerikan Müslüman Konseyi’nin verilerine göre ABD’de yaşayan yaklaşık 200 bin Lâtin kendilerini artık Müslüman olarak tanımlıyor.
Birleşik Devletler’in en büyük azınlık grubunun içinde İslâmiyetin bu denli yaygınlaşmasının ve bu artışın hızla sürmesinin sebebi ne olabilir?
Amerika’da bir çok Lâtin topluluk İslâmî merkezlere yakın yerlerde yaşıyorlar, özellikle de Florida, Texas, New York ve California gibi eyaletlerde. Lâtinler İslâmiyeti daha çok öğrendikçe de, Müslüman tarihi ve mirasına kendilerini daha bağlı ve yakın hissediyor ve bu dinî geçişi daha kolay kılıyor.
Lâtin ve İslâm kültürünün her ikisi de din ve aile kurumlarına derin saygı hususunda birleşiyorlar. Meselâ 10 yıl kadar bir süre önce Müslüman olan Alex Robayo, yaşadığı kültürel değerlerle İslâmiyet değerlerinin birebir benzeştiğini ifade ediyor. “İki kültür arasında ve ailemizin bize öğrettikleri ile İslâm arasında bir çok benzerlik var. Öyle ki, sanki dilimizi ve dinimizi değiştirseniz, bir Lâtin ve Müslüman aile neredeyse birbirinin aynısı olacak” diyor Robayo kendi ihtida sürecini anlatırken.
Tarihte özellikle kadınların İslâmiyet’i tercih ettikleri gözlemlenebilir ki; bu durum Lâtin kadınları için de geçerlidir. Lâtin Amerikan Tebliğ Derneği’nin verilerine göre Müslüman olan Lâtinlerin yüzde altmışlık bir bölümünü kadınlar teşkil ediyor.
Meselâ Puerto Rico’nun yerlisi olan Irene Abbasî tam 30 yıl önce İslâmiyeti seçmiş.
“İslâmiyet kadını ikinci sınıf bir varlık olarak görüyor dediklerinde buna bir anlam veremiyorum” diyor ve ekliyor Irene, “İslâmiyette eğer kötü bir evlilik yapmışsan, boşanmak ve bütün haklarını elde etmek gibi bir şansın var. Buna şimdi çağdaş hukukta evlilik sözleşmesi diyorlar ancak biliyoruz ki İslâmiyet bu kuralları tam 14 asırdır uygulamakta.”
Lâtinler için İslâmiyeti kabul etmek aynı zamanda bazı alışkanlıkları terk etmek anlamına geliyor. Her ne kadar alışkanlıkları terk etmek ilk bakışta zor ve mücadele gerektirse de, onların bu yeni dine odaklanmış olmaları ve bakış açıları bu kurallara alışmalarında yardımcı oluyor.
İslâmiyet, 5 vakit namaz, oruç ve Allah ile aracısız ve direkt bağ kurmak gibi, bir çok Lâtin’in Katolik inançlarından çok farklı olan ruhsal aktivite ve pratikler sunuyor. Örneği 17 yaşında İslâmiyet’i seçmiş olan İbrahim Gonzalez bu konuda şunları söylüyor: “Namaz beni Müslüman olmaya yakınlaştıran ilk ve en önemli şeydi. Çünkü benim için namaz kuvvet ve huzur kaynağıydı.”
Bazı Lâtinler de İslâmiyet’in tarihî mirasıyla kendileri arasında, İspanya’daki Endülüs Müslümanları ve zengin İslâmî deneyim sebebiyle özel bir bağ hissediyorlar. Christopher Columbus tarih sahnesine çıkana dek, İslâmiyet orada 800 yıl hükümranlığını devam ettirmişti. Ve İslâm dini İspanyol kültürü üzerindeki izlerini özellikle mimarî, yemek kültürü ve dil gibi alanlarda halen göstermekte ve bu derin etki Lâtin Amerika’ya tarih içinde göç ve akınlarla taşınmıştır.
Bugün yüzlerce İspanyolca sözcük Arapça kökten gelmektedir. Hatta tarihçiler İspanyolca’da Tanrı anlamına gelen “Olé” kelimesinin de Arapça’daki “Allah” kelimesinin adaptasyonundan türediğini belirtmektedir.
Bugün, bazı Lâtinler İslâmiyet’i seçerek geçmişteki bu derin İslâmî kültürlerine sahip çıktıklarını hissediyorlar. İbrahim Gonzalez bu durumu çok veciz bir şekilde ifade ediyor: “Biz İslâmiyet’i bizim kültürümüz içine gizlenmiş kıymetli bir hazine olarak görüyoruz.”
İşin en güzel tarafı şu ki, Lâtinler Müslüman kültürünü benimserken, aynı zamanda Lâtin kültürü de buna paralel olarak değer kazanıyor. Çünkü İslâmiyet kendisini seçenlere güzel geleneklerini yaşatmalarını ve atalarını yad etmelerini öğütlüyor. İşte bu duygularla Irene Abbasi “Ben Puerto Rico’luyum, ben Müslüman’ım” diyebiliyor.
|