ESMA-İ HÜSNA
Beşîr
Allah (c.c.), Beşîr'dir, Mübeşşir'dir. Bu isimler, Cenab-ı Hakkın müjdeleyen, sevindiren, müjdeci gönderen, en küçük bir iyiliği görmezden gelmeyen, taltif eden, ödüllendiren, müjdeleri gerçek olan, vaatlerini hakîki mükâfâtlarla ve Cennetin ikramı ile gerçekleştiren sonsuz müjde sahibi olduğunu bildirir. Her bir peygamber Cenab-ı Hak tarafından gönderilen birer müjdecidir.1 Her bir Allah kelâmı, Cenab-ı Hak tarafından nâzil buyurulan birer müjde haberi niteliğindedir.
Kur'ân ölümden başı dönen insanlığa mutlak hayrı, Cenneti, Allah'ın cemâlini, ebedî hayatı ve dâimî saadeti tebşir eder, yani müjdeler. Kâinatta gözümüzle gördüğümüz her şey dünyanın fenâsını ve bâkî âhiretin geleceğini bize müjdeler tarzda tanzim edilmiştir.
Beşîr ismi2 ve bu ismin tef'îl babından ism-i fâil şekli olan Mübeşşir3 ismi Peygamber Efendimiz (a.s.m.) tarafından Cevşenü'l-Kebîr'de zikredilmiştir. Bu isimler Kur'ân'da fiil halinde yer alır.
İlgili âyetlerden bir kaçı şöyledir:
"Rableri onlara, katından bir rahmet, bir rızâ ve içinde kalıcı nimetler bulunan ebedî cennetleri müjdeler. Doğrusu büyük ecir Allah katındadır"4
“Cenab-ı Hak, Hazret-i İbrâhim (a.s.) için de, ‘Doğrusu o, mü'min kullarımızdandı. Onu sâlihlerden bir peygamber olarak İshak'la müjdeledik’5 buyurur.
"‘Rabbim Allah'tır’ deyip de sonra dosdoğru olanlara, (ölümleri ânında) melekler inerler ve 'Korkmayınız! Mahzun olmayınız! Size vaat olunan Cennetle müjdeleniniz! Biz dünya hayatında da, âhirette de size dostuz! Gafûr ve Rahîm olan Allah'ın ikramı olarak burada canlarınızın çektiği her şey ve her ne isterseniz var!' derler."6
"Îmân edenlere Allah tarafından büyük bir lütuf bulunduğunu müjdele!"7
"Ey Muhammed! Biz seni hak ile müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik!"8
"Mü'min erkek ve kadınları defterleri sağdan verilmiş ve ışıkları önlerinde olarak koştuklarını gördüğün gün onlara, 'Müjdeler size! Bu gün, içlerinden ırmaklar akan ve orada ebedî kalacağınız Cennetler sizindir!' denir. İşte büyük kurtuluş budur."9
İhtiyarlık ve ölüm gibi hayatın acı gerçekleri karşısında Kur'ân'dan başka her şeyin dehşet, vahşet, ümitsizlik ve çâresizlik verdiğini bizzat yaşadığını ve hissettiğini belirten Bedîüzzaman, kendisi için "ihtiyârlığın alâmeti olan beyaz kıllar saçıma düştüğü bir zaman" dediği bir gün, İstanbul'daki Bayezıt Câmiinde hafızları dinlemeye başlar.
Kur'ân'dan, "İman edenlere müjdele!" (Bakara Sûresi: 25) âyeti kulağına ilişince, rûhunda bir fırtına kopar. Görür ki, Kur'ân büyük bir tesellî, ümit, ricâ, müjde ve nûr kapısı açmıştır. Herkesi korkutan ve ağlatan ölüm, kalpte "îmân" olduğu takdirde, Kur'ân nazarında idam değildir, ayrılık değildir, yok olmak değildir. Tam tersine, ölüm Kur'ân nazarında Cennete, ebedî hayata ve mutlak müjdeye bir çağrıdır.
Kur'ân'ın yüksek bir ümit ve müjde ile dolu olduğunu her ehl-i insafın hissedebileceğini müjdeleyen Bediüzzaman, böylesine hadsiz bir tesellî ve müjde kaynağı bir kitap göndererek kulları ile muhatap olan Cenab-ı Hakkın hadsiz şükredilmeye lâyık olduğunu kaydeder.
"Îmân eden ve salih amel işleyenlere, altlarından ırmaklar akan Cennetler olduğunu müjdele" (Bakara Sûresi: 25) âyetinin tefsirinde, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah'ın rızâsını, lütfunu, kurbiyetini, yakınlığını, Cennetini ve saadet-i ebediye gibi tebşîrât ve müjdelerini tebliğle mükellef ve memur tutulduğunu beyan eden Bedîüzzaman, Cennetin Cenab-ı Hakkın fazl-ı kereminden bir hediye olduğunu, amelin ücreti mukabilinde vacip bir hak olmadığını, çünkü hak ve ücretin verilmesinin beşâret ve müjdeyle ifâde edilmeyeceğini, oysa Kur'ân'da Cennetten müjde olarak bahsedildiğini; bundan dolayı yapılan ibâdetlerin Cennet için değil, sırf Allah rızâsı için yapılması gerektiğini kaydeder.
Bediüzzaman'a göre, mü'minlerin lütuf ile, nûr ile, Cennet ile ve Allah'ın rahmeti ve rızâsı ile tebşîr edilmeleri cemâlî isimlerin tecellîlerindendir.
Dipnotlar:
1- İsrâ Sûresi: 105; Furkan Sûresi: 56; Ahzab Sûresi: 45; Fetih Sûresi: 8; Sâf Sûresi: 6.
2- Mecmuatü'l-Ahzab, 2: 250
3- A.g.e., 2: 238
4- Tevbe Sûresi: 21
5- Saffât Sûresi: 111-112
6- Fussilet Sûresi: 30-32
7- Ahzab Sûresi: 47.
8- Bakara Sûresi: 119
9- Hadid Sûresi: 12
|