Rus da dinsiz kalamaz
İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hâsıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.
Emirdağ Lâhikası, s. 311
***
Hem de hakikat bize bildiriyor ki, mütenebbih olan beşer, dinsiz olamaz. Lâsiyyemâ, uyanmış, insaniyeti tatmış, müstakbele ve ebede namzet olmuş adam dinsiz yaşayamaz. Zira uyanmış bir beşer, kâinatın tehacümüne karşı istinad edecek ve gayr-ı mahdud âmâline neşvünemâ verecek ve istimdatgâhı olacak noktayı, yani Dîn-i Hak olan dâne-i hakikati elde etmezse yaşamaz. Bu sırdandır ki, herkeste Dîn-i Hakkı bulmak için bir meyl-i taharrî uyanmıştır. Demek istikbalde nev-i beşerin din-i fıtrîsi İslâmiyet olacağına berâetü’l-istihlâl vardır.
Münâzarât, s. 86
***
Elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyâmet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rûy-i zeminin geniş kıtaları ve büyük hükümetleri, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün rûh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü, bu hakikat noktasında, katiyen Kur’ân’ın misli yoktur ve olamaz; ve hiçbir şey bu mu’cize-i ekberin yerini tutamaz.
Sözler, s. 141
Lügatçe:
intibah-ı kavî: Kuvvetli uyanış.
küfr-ü mutlak: Mutlak inkâr.
musalâha: Barışma.
lâsiyyema: Özellikle.
mütenebbih: Uyanmış.
gayr-ı mahdud: Hudutsuz, sınırsız.
âmâl: Emeller, arzular.
meyl-i taharrî: Araştırma meyli.
berâetü’l-istihlâl: İyi bir alâmet, güzel bir başlangıç.
Harb-i Umumî: Dünya savaşı.
hâsıl: Ortaya çıkma.
hüccet: Delil, belge.
istinad: Dayanma.
tehacüm: Hücum.
neşvünemâ: Gelişme, yayılma.
istimdatgâh: Yardım isteme yeri.
Dîn-i Hak: Hak din, İslâmiyet.
dâne-i hakikat: Hakikat tanesi.
nev-i beşer: İnsanoğlu.
din-i fıtrî: Yaratılışa uygun din.
rûy-i zemin: Yeryüzü.
|