Almanya’nın önde gelen siyasi dergilerinden Der Spiegel, İstanbul’u tanıttığı bir yazıda, bu büyük şehirde yaşayan zengin kesimin, eski İstanbul’un güzelliğini ve tarihi mirasını yeniden keşfetmeye başladığını yazdı.
‘’Minare ve mini etek’’ başlığıyla verilen ve İstanbul’un olumlu, olumsuz yanlarının ayrıntılı şekilde anlatıldığı yazıda, iş adamı Kağan Gürsel de tanıtılarak, Gürsel’in oturduğu ve 1860 yılında Osmanlı mimarisiyle yapılan yalıda, zamanında bir Osmanlı bölgesi olan Mısır’dan bir prensesin yaşadığı belirtildi. Zengin iş adamlarının çoğunun İstanbul’u çok sevdiği ve dünyada başka bir yerde yaşamak istemediği kaydedilen yazıda, şöyle denildi:
‘’İstanbul ülkenin motoru, kendisini yeniden keşfeden dinamik bir metropol. İstanbul’un elit tabakası Osmanlı geçmişini keşfediyor ve hayal kırıklığı içinde Avrupa’ya sırt çeviriyor.’’ Kanlıca’nın meşhur yoğurdunun, Beyoğlu’ndaki barların ve eğlencenin anlatıldığı yazıda, arada bir yükselen ezan seslerinin de şehre bir özellik kattığı ve turistleri rahatsız etmediği, Amerikan dergisi ‘’Newsweek’’in bile İstanbul’u dünyanın en harika şehirlerinden biri olarak tanıttığı kaydedildi.
Buna karşılık İstanbul’a yönelik olarak sürekli bir şekilde yaşanan göç sebebiyle şehirdeki fakir ve işsiz insanların, ayrıca gecekonduların sayısının arttığına işaret edildi. İstanbul’un tarihî ve dinî geçmişini yaşamak isteyenler için de Fatih Sultan Mehmet’in türbesinin ziyaret edilmesi önerilen yazıda, İstanbul’un her kesimden insanlar için sunacak bir şeyi olduğu görüşüne yer verildi.
Sivas’tan fakir bir madencinin oğlu olarak İstanbul’a gelen ve burada bir Musevi doktorun yanında yükselmeyi başaran Şinasi Yalçın adlı bir kişinin de İstanbul ile ilgili olarak, ‘’İstanbul çok zorlu bir şehir. Senin tüm gücünü alıyor ve seni yutmaya çalışıyor. Diğer yandan sana bir fırsat da veriyor’’ şeklinde konuştuğu belirtildi.
|