Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Nisan 2007
Mehmet Fırıncı ve Mehmet Kutlular ; Mehmet Emin Birinci'yi anlattı...indirmek ve dinlemek için tıklayınız

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

28 Şubat’la hesaplaşmadan adalet olmaz

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu her hafta Abdi İpekçi parkında yaptığı eylemlerin 61. haftasında konuşan Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Üstün Bol, “28 Şubat sürecinin tüm aktörleri ve figüranları yargılanmadan, bu figüran ve aktörler toplumla ve adaletle hesaplaşmadan toplumsal huzur ve barıştan, adalet ve eşitlikten bahsedilemez” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay’ın başvurusu üzerine verdiği kararından sonra bazılarının sevinç gözyaşlarını anlamakta zorluk çektiklerini belirterek, “28 Şubat darbesinin mağdurları sadece yukarıda isimleri sayılan üç kişi değildir. Merve Kavakçı ismi üzerinden bir toplumun tarihi, kimliği, kültürü ve inancıyla savaşılmıştır. Bu süreçte onbinlerce üniversite öğrencisi, onbinlerce İmam Hatip Okulu öğrencisi, binlerce hemşire, öğretmen, avukat ve memur ve hatta özel kuruluşlarda çalışan başörtülüler bile psikolojik ve fiziki saldırıya uğramış, haksızlıklar yaşamıştır” dedi. Dün Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu da başörtüsüne özgürlük eylemlerinin 32’ncisini gerçekleştirdi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

08.04.2007


 

Türkiye rayına oturdu

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan gelen şoklara karşı sağlam hale gelmesinde en büyük katkıyı AB sürecinin yaptığını belirterek, “Türkiye rayına oturmuştur ve bu süreci devam ettirecektir. Bu ülkenin geleceğine güvenmeyen kaybeder. Türkiye’nin 20 yılını görebilirsiniz. Planınızı, programınızı, yatırımınızı güvenerek yapabilirsiniz” dedi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan gelen şoklara karşı sağlam hale gelmesinde en büyük katkıyı Avrupa Birliği (AB) sürecinin yaptığını belirterek, “Türkiye rayına oturmuştur ve bu süreci devam ettirecektir. Bu ülkenin geleceğine güvenmeyen kaybeder. Türkiye’nin 20 yılını görebilirsiniz. Planınızı, programınızı, yatırımınızı güvenerek yapabilirsiniz” dedi.

Dışişleri Bakanı Gül, Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (BUSİAD) geleneksel hale getirdiği ve Almira Otel’de düzenlenen ‘Doğan Ersöz Ödülleri’ törenine katıldı. Ödül töreninde yaptığı konuşmada Türkiye’nin öngörülebilir ülke haline gelmesinde en büyük katkıyı AB sürecinin yaptığını belirten Bakan Gül, şöyle konuştu:

“AB süreci, Türkiye’nin standartlarını değiştirme sürecidir. Türkiye köklü reformlar yaptı. Hala noksanlarımız var. Bunları kararlı şekilde yapmaya devam edeceğiz. Ama bu hukuk reformu ve demokrasi reformu yapılırken, bu ülkeyi güvenilir ülke haline getirdik. Hak ve hukuk söz konusu olduğundan, yerli bayancı ayrımını ortadan kaldırdık. Türkiye böyle olunca, demokratik reformlar yapınca, ekonomik olarak cazip hale gelmeye başladı. Herkes parasını getirip Türkiye’ye yatırıyor. Aynı insanlar, yine paraları vardı. Türkiye’ye değil, başka ülkelere gidiyordu. Şimdi buraya geliyor. Türkiye’nin kendi tasarrufuyla süratli şekilde kalkınması, geçmiş yılları telafi etmesi artık mümkün değil. Tasarrufumuz yeterli değil, gelirimiz yeterli değil. Onun için başkasının tasarrufunu bu ülkeye getirip, kullanabilmemiz gerekir. Alman’ın, İngiliz’in, Arap’ın kendi tasarruflarını getirip, bu ülkede değerlendirebilmemiz gerekir. Bunun için de biz bu ülkenin aynı gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi, güvenilir bir sisteminin olması gerekir. İşte yaptığımız reformlar neticesini vermeye başladı. Bütün bunlar bu ülkenin geleceğine olan güveni gösteriyor. Hepimiz bu ülkenin geleceğine güvenelim. Bu geçen 4 yılı herhalde Türkiye’nin cidden rayına oturduğu, kaybedilen yılların tekrar kazanılmaya başlandığı yıllar olarak görmek gerekir. Bunu en iyi görmesi gerekenler de iş adamlarıdır. Türkiye rayına oturmuştur ve kesinlikle bu trendi devam ettirecektir. Hala noksanlarımız vardır, biz bunları yapmaya devam edeceğiz. AB sürecinin bütün bu işlere çok büyük katkısı oldu. Bu ülkenin öngörülebilir bir ülke haline gelmesinde en büyük katkıyı AB süreci yaptı. Bu süreç yine kararlılıkla devam ettirilecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”

/ BURSA

08.04.2007


 

AB süreci darbeye engel

Hürriyet gazetesi yazarı Enis Berberoğlu, “darbenin kimyasal reaksiyonu tetiklenemediğini” belirterek, “AB sürecini kesintiye uğratmaya, geri çevirmeye kimsenin cesareti yetmiyor” dedi.

Enis Berberoğlu Hürriyet gazetesindeki dünkü yazısında cumhurbaşkanlığı sürecini değerlendirdi. Çankaya seçimi öncesinde Ankara’nın sessizliğinin herkesi şaşırttığını ifade eden Berberoğlu, şunları ifade etti: “Kimi ‘fırtına öncesi sessizliğe’ yoruyor, bazısı teslimiyete bağlıyor. Oysa size çok aykırı gelebilir; ama bence Ankara’da değişen saf yok! Yani, ateş yine aynı ateş, barutsa her zamanki gibi patlamaya hazır. Ne var ki, eskisi gibi yan yana gelmeleri mümkün değil”

Berberoğlu, TSK, iş dünyası ve medyanın Başkabakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı cephe kurma anlayışından çok uzak olduğunu kaydederek “Geçmiş örneklerde olduğu gibi ateş ve barut mantığıyla hareket edilmiyor. Darbenin kimyasal reaksiyonu tetiklenmiyor!” dedi.

Darbenin kimyasal reaksiyonunun tetiklenmediğini vugulayan Berberoğlu, şöyle devam etti: “Neden derseniz, herkesin kendine göre hesabı var. Örneğin iş dünyası ekonomik istikrardan ve AB rüzgárından çok kazandı. Şirket değerleri 4-5 katına çıktı. AB sürecini kesintiye uğratmaya, geri çevirmeye kimsenin cesareti yetmiyor.”

Bekir Coşkun çark etti

Bu arada, önceki günkü köşesinde “darbe çağrısı”nda bulunan Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun, tepkiler üzerine dünkü yazısında yanlış anlaşıldığını savundu. Coşkun, “darbeler her seferinde Türkiye’yi beterin beterine sürükledi” ifadesinin arkasına sığınarak, eleştirilen yazısındaki “Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz? Hayır...” ifadelerini ise görmezlikten geldi.

Yeni Asya / İSTANBUL

08.04.2007


 

Prof. Oran: Derslerime devam edeceğim

Ankara Üniversitesinden emekli olan öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran, Rektör Prof. Dr. Nusret Aras’ın kendisi için aldığı “Siyasal Bilgiler Fakültesinde ders veremez” kararını değerlendirirken, “SBF’deki derslerime devam edeceğim” dedi. Fakültedeki öğretim üyesi arkadaşlarının kendisinin arkasında olduğunu belirten Oran, SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle’nin kendisine derslere devam etmesi için yazı gönderdiğini bildirdi.

Baskın Oran, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras’ın kendisi için Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) ‘’ders veremez’’ kararını değerlendirdi.

Fakültedeki öğretim üyesi arkadaşlarının kendisinin arkasında olduğunu belirten Oran, SBF Dekanı Prof. Dr. Celal Göle’nin kendisine derslere devam etmesi için yazı gönderdiğini bildirdi. Dilekçesinde, ‘’Hoca arkadaşlarım ve öğrencilerimin zarar görmemeleri için, bölüm talep ederse, yerim doldurulana dek makul bir süre kimi derslerimi vermeye devam edebileceğimi düşünüyorum’’ ifadesini kullanan Oran, rektörlükten gelen yazıda bu talebinin kabul edilmediğini belirtti. Oran, ‘’Ders vermeye devam edeceğim. Yüksek lisans ve doktora öğrencisi olup, benden ders almış öğrencileri mağdur etmek istemiyorum’’ diye konuştu.

Emeklilik dilekçesinin Ankara Üniversitesi’nin internet sayfasında yayınlanmasını oldukça şaşırtıcı bulduğunu anlatan Oran, ‘’Rektör Prof. Dr. Aras’ın kendisini bu şekilde aklamaya çalıştığını’’ ifade etti.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fakülte kurullarının verilecek dersleri talep ettiğini belirterek, ‘’Ancak Baskın Hoca, emekli olduğu için ders başına ücretle saat başına ücretle ders verebilir. O da yasaya göre rektörlüğün iznine tabi’’ dedi.

Aras, Oran’ın emeklilik dilekçesinde, ‘’ben böyle bir üniversitede artık çalışmak istemiyorum’’ dediği için ders verme talebinin kabul edilmediğini savundu.

/ ANKARA

08.04.2007


 

14 Nisan mitingine hayır

14 Nisan’da yapılacak olan “Cumhuriyet Mitingi”ne tepkilerini ortaya koyan bir grup aydın, yaptıkları açıklamayla mitingi desteklemediklerini bildirdiler.

Avukat Eren Keskin, Hürriyet Şener, Şaban Dayanan ve Veysi Altay imzalı açıklamada, 14 Nisan’da yapılacak mitingin statükocuların, sivilleşme ve demokratikleşmeye karşı bir direnişi oduğunu belirtilereke desteklenmeyeceği bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi:

“Bizler aşağıda imzası olanlar; Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşması üzerine statükocu kesimlerin bilinçli olarak tırmandırdığı gerginliğin farkındayız. Yıllardır, hakim olan anlayış sonucu Türkiye, hala askerlerin yarattığı bir anayasa ile yönetilmektedir.

Askerlerin dayattığı anayasanın ön gördüğü şekilde bile sivillerin cumhurbaşkanı seçmesini hazmedemeyen kesimler, son günlerde “Cumhuriyete Sahip Çıkma” gibi iddialarla mevcut statükonun devamını sağlayacak çeşitli eylem ve söylemlerde bulunmaktadırlar.

Bu sebeple bizler, adına sivil toplum örgütü denen ancak, her türlü sivilleşme çabasına karşı çıkmayı kendilerine yegane görev edinen ve çoğunlukla emekli askerlerin yönetiminde bulunduğu kuruluşların düzenlediği 14 Nisan mitingini mevcut statükocuların demokratikleşme ve sivilleşmeye karşı bir direnişi olarak nitelendiriyor ve desteklemiyoruz.

Demokratikleşmeye ve sivilleşmeye taraf olan her bireyin söz konusu mitinge katılmayarak açık bir şekilde tavır göstermeye davet ediyoruz.”

Yeni Asya / İSTANBUL

08.04.2007


 

Hilmioğlu: Rektör siyasette görev bekliyor

14 Nisan’da yapılacak “Cumhuriyet Mitingi” için sınavları erteleyen İnönü Üniversitesi (İÜ) Rektörü Fatih Hilmioğlu, siyasete girip girmeyeceği yönündeki bir soruya karşılık, “Şimdi eskisi kadar siyasete soğuk bakmadığımı söyleyebilirim. Kamuoyundan bir talep olur, bu talep ilgili partinin kurulları tarafından tartışılır uygun görülürse eskisi gibi soğuk bakmayacağımı söyleyebilirim. Görev verilirse Malatya’ya hizmet ederim” dedi.

Rektör Hilmioğlu, yere bir televizyonda programa katıladak, 14 Nisan’da yapılacak mitinge öğrencileri ve akademik personeli ile katılacağını yineleyerek, şöyle konuştu:

“Bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü, üniter devlet yapısını, laik cumhuriyetimizi tehdit altında görüyoruz. Yıllarca süren bu tehdit son 4.5 yıllık iktidar döneminde neredeyse en tepe noktasına ulaşmıştır. Bu noktadan daha da öteye gitmesi ancak bu siyasal anlayışın Cumhurbaşkanlığı makamına oturması ile mümkün olur.”

Hükümete yönelik ağır eleştirilerde bulunan Rektör Hilmioğlu, “Bu konuşmaları yapmak için illa siyasetçi olmak gerekmez. İnsanlar düşüncelerini fikirlerini her açıdan ifade edebilirler. Siyasi mevkilerde bulunan insanların aldığı kararları eleştirebilirler. Her ortamda üniversite hocaları bir şekilde düşüncelerini ifade eder. Üniversiteler alınan her türlü siyasî kararı eleştirebilir. Bu onların en doğal hakkıdır. Yapmaları da gerekir” iddiasında bulundu.

Siyasete girip girmeyeceği sorulan Rektör Hilmioğlu şu cevabı verdi:

“Ben sadece bu ülkeleye hizmet için varım. Hangi makam veya mevki olarsa olsun benim için fark etmez. Benim babam da bir parlamenterdi. Şimdi eskisi kadar siyasete soğuk bakmadığımı söyleyebilirim. Kamuoyundan bir talep olur, bu talep ilgili partinin kurulları tarafından tartışılır uygun görülürse eskisi gibi soğuk bakmayacağımı söyleyebilirim. Görev verilirse Malatya’ya hizmet ederim.”

/ MALATYA

08.04.2007


 

CHP’li Erdem: Erdoğan bal gibi seçilir

CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek, “Adamın arkasında 350-360 milletvekili var, gelir kardeşim bal gibi seçilir. Gelin cumhurbaşkanını uzlaşmayla seçelim” dedi.

Milletvekillerin de aralarında bulunduğu CHP’li heyet, Amasya ve ilçelerinde partililerle bir araya geldi. Milletvekilleriyle birlikte basın toplantısı yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem, cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda açıklamalarda bulundu. Erdem, “Başbakan seçilmiş, başkası seçilmiş; bizim bütün mücadelemiz Atatürk’ün koltuğuna yakışır insanın rejimle, demokrasiyle, cumhuriyet ve Atatürk ilke ve devrimleriyle kavgası olmaması. Yoksa Türkiye ciddi bir savaşın eşiğine gelir. Bu kafayla öne çıkamazsın kardeşim, çıkarsan sıkıntıya girer Türkiye. Bunu açıkça ilân et Türkiye’nin huzurunda. Başbakan’ın etrafında, Başbakan gibi düşünen kimsenin Atatürk’ün koltuğuna oturamayacağını ifade ediyoruz. Bizim kişilerle alış verişimiz yok. ‘Başbakan’ın önünü başbakan olmadan önce açtınız, şimdi neden açmıyorsunuz’ deniliyor. Başbakanlık ayrı, cumhurbaşkanlığı ayrı. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil yeridir. O nedenle gelin kardeşim cumhurbaşkanını uzlaşma ile seçelim” diye konuştu.

Eşref Erdem, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek, “Adamın arkasında 350-360 milletvekili var. Anayasa’ya göre cumhurbaşkanını parlamento seçmiyor mu? Gelir kardeşim bal gibi seçilir” dedi.

/ AMASYA

08.04.2007


 

Küresel ısınma arılarla ayıları da vurdu

Küresel ısınmanın etkisiyle erken gelen yalancı bahar ve ardından yaşanan dondurucu soğuklar başta arılar olmak üzere yabani hayatı olumsuz etkiledi. Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kadriye Sorkun, “Yaşanan iklim değişikliği ve öğle saatlerinde ısınan hava nedeniyle kovanlarından çıkan arılar, daha sonra sıcaklığın düşmesi nedeniyle kovanlarına geri dönemiyor. Bu nedenle pek çok arı kaybı yaşandı” dedi.

‘’Küresel ısınma tüm dünyada ayılarla arıları vurdu’’ diyen Prof. Dr. Sorkun, arıların hayat döngüleri gereği sonbaharda kovanlarına çekildiklerini ve kovanda kendilerine bırakılan balı ve peteği tükettiklerini dile getirdi.

Prof. Dr. Sorkun, şunları söyledi:’’Ancak havalar ısındığı zaman arılar, o kadar çalışkan ve hazır yememeye çalışan bir canlı ki hemen doğaya çıkar ve yiyeceğini aramaya başlar. Yiyeceğini bulana kadar da gider. Bir arı 5 kilometre gidebilir. Yaşanan iklim değişikliği ve öğle saatlerinde ısınan hava nedeniyle kovanlarından çıkan arılar, daha sonra sıcaklığın düşmesi nedeniyle kovanlarına geri dönemiyor. Bu nedenle pek çok arı kaybı yaşandı.’’

Türkiye’de son dönemde yaşanan arı ölümlerinin sadece küresel ısınmadan kaynaklanmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Sorkun, ‘’Türkiye’de çok çeşitli arı hastalıkları var. Bu hastalıklarla gerektiği gibi mücadele edilememesi de arı ölümlerine neden oluyor. Öte yandan arıcıların arıları iyi beslememesi de ölümlerine bir neden olarak karşımıza çıkıyor’’ diye konuştu.

Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Derneği Başkanı Ahmet Kütükçü de küresel ısınmanın başta ayılar olmak üzere kış uykusuna yatan yabani hayvanlar üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğuna işaret etti.

‘’Kış uykusuna yatan ayı gibi yabani hayvanların erken uyanmaları ölümlerine bile neden olabiliyor’’ diyen Kütükçü, erken uyandıkları için gerekli besini bulamadıklarını ve çoğunun açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

/ İSTANBUL

08.04.2007


 

Karadeniz sahil yolu açıldı

Karadeniz Sahil Yolu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle resmen açıldı. Samsun’dan başlayan Sarp Sınır Kapısı’nda sona eren 542 kilometrelik Karadeniz Sahil Yolu, 4.2 milyar dolara mal oldu.

Başbakan Erdoğan, Karadeniz Sahil Yolu’nun resmî açılışı çerçevesinde Samsun’dan Ordu’nun Ünye ilçesine kadar Başbakanlık otobüsü ile geldi. Erdoğan, Ünye’de toplanan vatandaşlara Başbakanlık otobüsünün üzerine çıkarak seslendi. Vatandaşlara gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür eden Başbakan Erdoğan, ‘’20 yıllık bir hayal gerçek oldu. 1987’de başlayan Karadeniz Sahil Yolu 542 kilometrelik bir yol. Sadece Ünye geçişi var. Onun da Mayısta temelini atıyoruz. Sür’atle bitireceğiz. Biliyorsunuz tarih veririz ondan sonra açılışını ilân ederiz ve gelir açarız. Ama burada 1 yıllık bir gecikme oldu. O da bazı yerlerdeki kamulaştırma sıkıntısı nedeniyleydi’’ dedi.

Öte yandan, Samsun’dan Ünye’ye gelinceye kadar vatandaşlar Başbakan Erdoğan’a yoğun ilgi gösterdi. Erdoğan da otobüsü sık sık durdurarak halkı selâmladı ve çocuklara oyuncak dağıttı.

Bu arada, Samsun’un Çarşamba ilçesinde Başbakan Erdoğan’a ayakkabı ve kasket hediye edildi. Kasketi bir süre takan Erdoğan, kasketi daha sonra vatandaşa geri verdi. Başbakan Erdoğan, Ordu’nun Fatsa ve Samsun’un Terme ilçesinde de vatandaşlara hitap etti.

/ ÜNYE

08.04.2007


 

Kutan: AİHM zorlansa da 28 Şubat’ı mahkûm etti

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Recai Kutan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Merve Kavakçı ile ilgili verdiği kararın 28 Şubat’ı zorlanarak da olsa mahkûm ettiğini ve Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararın haksızlığını gösterdiğini söyledi.

SP Genel Başkanı Recai Kutan, Ankara İl Başkanlığı’nda düzenlenen il başkanları ve il müfettişleri toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Recai Kutan, Türkiye’nin şu sıralarda gerçekten bir seçim atmosferine girdiğini ve AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından “erken baskın bir genel seçim”e gidebileceğini belirtti.

AİHM’in Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra milletvekilleri Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay hakkında verilen 5 yıllık siyaset yasağı ile ilgili kararını açıkladığını hatırlatan Recai Kutan, Türk yargısının bu kararı 22 Haziran 2001 tarihinde verdiğini ancak AİHM’nin kararını 5 yıllık yasak süresi dolduktan 10 ay sonra açıkladığını söyledi. Kutan, kararda milletvekillerinin serbest seçim hakkının ihlâl edildiğini ortaya koyduğunu belirterek, “AİHM bu kararı ile biraz zorlanarak da olsa 28 Şubat’ı mahkûm etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararının haksız olduğunu göstermiştir” dedi.

/ ANKARA

08.04.2007


 

Aksu: Özürlülere bağlanan maaş miktarı 2-3 kat arttırıldı

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, özürlülere verilen maaş miktarının attırıldığını ve 2006 yılı itibarıyla yaklaşık 570 milyon YTL ödendiğini belirtti.

Aksu, AK Parti İstanbul İl Özürlüler Koordinasyon Merkezi’nin Yakuplu’daki İhlas Koleji’nde düzenlediği ‘’El Ele Aydınlık Yarınlara’’ adlı toplantısına katıldı. Burada konuşan Aksu, hükümetin özürlülere yönelik yaptığı çalışmaları anlatarak, bu çerçevede önemli adımlar atıldığını ve bu yapılanların ‘’efsane’’ gibi olduğunu dile getirdi.

Özürlü haklarının Anayasa ile teminat altına alındığını ifade eden Aksu, özürlülerin olumsuz ayrımcılık değil, artık pozitif ayrımcılıkla karşılaştığını belirtti. Aksu, TBMM’de 2 özürlü milletvekili bulunduğunu, vakıf ve derneklerle ortak projeler gerçekleştirildiğini kaydetti. Aksu, şöyle konuştu:

‘’Özürlülere bağlanan maaş miktarı 2-3 kat artırıldı. 2006 sonu itibariyle yaklaşık 570 milyon YTL ödendi. Özel eğitime ihtiyacı olanların 388 YTL’lik kısmı devlet tarafından karşılanıyor. Bundan da bugüne kadar 120 bini aşkın özürlü istifade etti. ÖSS sınavına girenlere yönelik kredi ve yurt tahsisi sağlandı.

Sosyal güvencesi olmayanların sağlık giderleri yeşil karttan sağlanıyor.’’

/ İSTANBUL

08.04.2007


 

Kıyafet ayrımcılığı bitsin

Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER) Baskanı Dr. Refia Kızılhan, kişilerin kıyafetlerine göre ayrılcılığa tabi tutulmaksızın haklarını serbestçe kullanmaları için utunç verici bir hak ihlâli olan başörtüsü yasağına, son verilmesi gerektiğini söyledi.

AKDER Baskanı Dr. Refia Kızılhan, AİHM’in başörtülü olduğu için milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’nın müracatını haklı bulması ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Merve Kavakçı’nın halkın oylarıyla mevcut hukuk düzeninin gereklerine göre seçilmiş bir milletvekili olmasına rağmen başörtülü olduğu için milletvekilliğinin engellendiği hatırlatıldı.

Merve Kavakçı’nın “seçilme” ve halkın “seçme” hakkının başörtüsü yasağı zorbalığı ve “bu kadına haddini bildirin” sözleri ile ihlâl edildiğini vurgulayan Dr. Refia Kızılhan, Kavakçı’nın partisinin de “laiklik ilkesine karşı faaliyetlerin merkezi haline gelme” suçlamasıyla kapatıldığını, halkın verdiği 6 milyon oyun hiçe sayıldığını ifade etti.

Merve Kavakçı’nın mağduruyetini giderilmesi talebiyle AİHM’e başvurduğunu, mahkemenin hak ihlâli yaptığını tesbit ettiğini vurgulayan Dr. Kızılhan, şunları ifade etti: “Mahkemeye göre Kavakçı’ya karşı gerçekleştirilen müdahale ciddî bir hak ihlâli olup, izlenen amaçla orantısızdır. Bu noktada AİHM’in verdiği Merve Kavakçı hakkındaki karar önem arz etmektedir. sonuçta Anayasa Mahkemesi, başörtüsü kullandığı için Merve Kavakçı’nın haklarını kısıtlamıştır. AİHM’de Merve Kavakçı’nın seçilme hakkının ihlâl edildiğini tesbit etmiştir. AİHM kararıyla Meclis için başörtüsü yasağının gfeçerli olmadığı, halkın iradesinin dikkate alınması geretiği ortaya çıkmıştır.”

Dr. Kızılhan, şunları söyledi: “550 milletvekilinden sadece 24’ünün, 3 bin 225 belediye baskanından ise 18’i tanesinin kadın olduğu ülkemizde, toplumun yarısını oluşturan temsil kurumlarındaki oranın arttırılması gerekliliği ‘kadınlara bıyık takılarak’ ifade edilmektedir. Bu noktada, AiHM’in kararı vesilesiyle, başörütülü kadınların önündeki fiili engellerin kaldırılması gerekmektedir. AKDER olarak talebimiz, kişilerin kıyafetlerine göre ayrılcılığa tabi tutulmaksızın haklarını serbestçe kullanmaları için gereğinin yapılması ve utanç verici bir hak ihlâli olan başörtüsü yasağına, artık bir son verilmesidir.”

/ İSTANBUL

08.04.2007


 

TMSF, Toprak hakkında suç duyurusunda bulunacak

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Halis Toprak’ın eski Carlton Oteli arsası ihalesi ile ilgili tek beklentisinin, o araziyi sattırmamak olduğunu belirterek, ‘’Ama şunun farkında değil ki biz, yeni ihalede girip orayı yüzde 50 indirimli fiyata alacağız. Şimdi ihaleye fesat karıştırdı, onun için suç duyurusunda bulunuyoruz’’ dedi.

TMSF’Yİ BİLGİN BİLGİLENDİRDİ

Kanal 7’de yayınlanan ‘’İskele Sancak’’ programında gazetecilerin sorularını cevaplayan Ertürk, Etibank’ın 2000 yılında Fon’a devrinin ardından Dinç Bilgin’in alacaklarını tahsil etme sürecinde kendisinin medya varlıklarına ilişkin yaşanan gelişmeler hakkında da bilgi verdi. Ertürk, yaklaşık 3 hafta önce Dinç Bilgin’in kendilerine geldiğini belirterek, ‘’3 Mayıs 2005 tarihli, yani Dinç Bilgin’le Turgay Ciner arasında yapılıp da bizim de muvafakat verdiğimiz satış sözleşmesinin kendisi açısından geçersiz olduğunu, çünkü bir ortaklık sözleşmesini daha önce imzalamış olduğunu, kamu menfaatini gözeterek bunu bize bildirdiğini ve bunun gereğinin yapılmasını talep ettiğini bir yazıyla bize bildirdi’’ diye konuştu.

Ertürk, böyle bir anlaşmanın cezaî sorumluluğu olup olmadığı konusunda ise, ‘’Cumhuriyet Savcılığı da, kamuoyuna yansıyan bu bilgilerden sonra, bizden bu bilgileri istedi. Bize gelen bilgi ve belgeleri biz kendisine verdik. Nasıl bir işlem tesis edeceğini göreceğiz’’ dedi.

/ İSTANBUL

08.04.2007


 

Binali Yıldırım: Yanlış iş yapan hesabını verir

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ‘’Yanlış iş yapan hesabını verir, yanlış iş yapmayanın da endişe edeceği bir şey olmaz’’ dedi.

Bakan Yıldırım, açılış ve ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği Malatya’da, PTT Hizmet Binası’nın açılışını yaptıktan sonra Malatya Valiliğini ziyaret etti.

Yıldırım, burada, 14 Nisan’da Ankara’da Atatürkçü Düşünce Derneğinin yapacağı mitinge İnönü Üniversitesinden katılmak isteyen akademisyen ve öğrenciler için araç kaldırılacağı belirtilerek yöneltilen bir soru üzerine, mitingin Türkiye’de ilk defa yapılmadığını, miting yapmanın her sivil toplum kuruluşunun demokratik hakkı olduğunu belirtti. Yıldırım şunları söyledi:

‘’Cumhurbaşkanlığı ile ilgili milletin bir sıkıntısı yok. Millet rahat. Cumhurbaşkanlığı koltuğu boş kalmadı, kalmaz. Hele hele vatandaş hiç bu işlere prim vermiyor. Vakti gelince buraya bu ülkeyi kucaklayan, bütün vatandaşlarını bir gören bir büyüğümüz gelip göreve başlar. Ülkede hizmetler yapılmaya devam eder. Türkiye’de miting ilk defa da yapılmıyor, son da olmaz. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızdan bazı kesimlerin, bazı düşüncelerini, taleplerini yasal çerçevede kamuoyuyla paylaşmak istemelerinden doğal bir şey yok. Bu mitingi bu çerçevede değerlendiriyoruz. Bunun dışında bir anlam yüklemeyi doğru bulmuyoruz. Kimsenin ülkenin birlik beraberliğine, güvenliğine ve yasalarına uymayacak bir hareketin içinde olmasını asla düşünemeyiz beklemeyiz. Öyle bir düşünce ancak bu düşünceyi ortaya koyanlara çok ciddi sorumluluk da getirir. Bu sorumluluk bilincinde demokratik haklarını herkes kullansın.’’

Yıldırım, Türkiye’nin açık bir toplum ve demokrasiyle yönetilen bir ülke olduğunu kaydederek, ‘’Araç kaldırılmasına gelince, ben dedikodularla değerlendirme yapmam. Varsa böyle bir şey ülkenin kanunları kuralları belli. Bunların hepsi sistemin içinde işler, sistem gereğini kendi kendine yapar. Yanlış iş yapan hesabını verir. yanlış iş yapmayanın da endişe edeceği bir şey olmaz’’ dedi.

/ MALATYA

08.04.2007


 

Hain tuzak: 2 asker şehit

Bitlis’te terör örgütü PKK üyeleri tarafından döşenen mayına basan 2 asker şehit oldu, 1 asker de yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığının Bitlis’e 20 kilometre uzaklıktaki Çeltikli kırsalında yaptığı arazi arama faaliyetlerine katılan Asteğmen Sertaç Uzun (Ankara-Elmadağ) ile uzman çavuş Hakan Han (Erzurum), terör örgütü PKK üyelerinin önceden araziye döşediği mayının patlaması sonucu şehit oldu.Patlamada, kimliği henüz belirlenemeyen 1 asker de yaralandı.

Şehitlerin, Tatvan Askeri Hastanesi önünde yapılacak törenden sonra memleketlerine gönderilecekleri bildirildi. Yaralı askerin ise Tatvan Askeri Hastanesinde tedavi altına alındığı belirtildi.

Şehit askerlerin cenazeleri Tatvan'da tüzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi.

Bu arada, Şırnak’ta terör örgütüne yönelik gerçekleştirilen operasyonda, 2 terörist etkisiz hale getirildi.

/ TATVAN

08.04.2007


 

Yangın seferberliği

Çanakkale Orman Bölge Müdürü Musa Akşan, bu yıl rüzgârlı havalarda vatandaşların ormanlık alanlara girişinin engellenmesi konusunda yasak getirmeyi düşündüklerini kaydetti.

Akşan, yaptığı açıklamada, Çanakkale’nin yılda ortalama 200 günü rüzgârlı olan ender şehirlerden birisi olduğunu, yangınla mücadele sezonunun her yıl 1 haziranda başlamasına karşın, bu yıl erken başladığını ifade etti. Orman yangınlarının önlenmesi için bu yıl Türkiye genelinde alınan tedbirlerin diğer yıllara oranla daha fazla olduğunu anlatan Musa Akşan, ‘’Çanakkale 2 milyon dekar genç ormana sahip. Bunun yanında kızılçam dediğimiz çıra oranı yüksek ağaç türleri yörede oldukça yaygın. Bunlara bir de küresel ısınmanın mevsim şartlarını değiştirmesi eklenince, bu yıl orman yangınları için alınan tedbirler arttırıldı ve hemen uygulanmaya başlandı’’ dedi.

Küresel ısınmanın etkisiyle artması beklenen orman yangınlarını önleme çalışmalarının bu yıl arttırıldığını bildiren Akşan, orman yangınlarının önlenmesi ve kısa sürede kontrol altına alınması çalışmaları kapsamında Türkiye’de sadece Çanakkale’de bulunan Türk Hava Kurumuna (THK) ait yangın söndürme uçaklarından oluşan söndürme filosunun bu yıl Antalya ve İzmir’de de konuşlanmasının planlandığını belirtti.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından illere gönderilen arazöz, dozer, iş makineleri, uçak ve helikopter dağıtımının Haziran ayından önce yapılacağını kaydeden Akşan, yangın söndürmede kullanılan bu araçların yangın riski taşıyan illere daha fazla gönderileceğini söyledi.

Gelişmiş ülkelerde yıldırım düşmesi gibi nedenlerden yangın çıkarken, Türkiye’de orman yangınlarının çıkma sebebinin yüzde 97’sinin insan kaynaklı olduğuna dikkat çeken Mustafa Akşan, şunları söyledi: ‘’Orman yangınları çoban ateşi, tarla temizliği ve anız yakma gibi sebeplerden kaynaklanıyor. Türkiye’de nüfusun çoğunluğu kırsal kesimde yaşadığı için yangın riski daha da artıyor. Bu nedenle, Türkiye genelinde yangına hassas bölgelerde bulunan köylüler, yangının önlenmesi, yangına müdahale konusunda eğitiliyor.’’

/ ÇANAKKALE

08.04.2007


 

Çiftçiye damla sulama eğitimi

Konya’da kuraklığın yaşandığı bir dönemde az su sarfiyatı, daha az maliyet ve yüksek verim için düzenlenen programlarla çiftçilere damla sulama detaylı olarak anlatılıyor.

Tarım müdürlükleri ise çiftçilerin çoğunun sistemin yararına inanmadığı için köy, belde ve ilçelere örnek damlama sistemli bahçeler kurduruyor.

Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, yüzeyden sulama imkânları son derece yetersiz olan Konya’da çiftçilerin çoğu ürünlerini, yer altından su motorlarıyla çektiği sularla suluyor. Aşırı su sarfiyatı sebebiyle yer altı sularının her yıl biraz daha aşağı inmesi sebebiyle su rezervinin daha verimli kullanılması için Konya Tarım İl Müdürlüğü ve ilçe müdürlükleri çiftçi eğitim çalışması başlattı.

/ KONYA

08.04.2007


 

Okuma yazma bilenler artacak

İzmir Millî Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, İzmir’de yaklaşık 120 bin kişinin okuma-yazma bilmediğini söyledi. Aydoğan, İzmir’de 2000 yılında okuma yazma bilmeyenlerin sayısının 221 bin 611 olduğunu belirterek, yaklaşık 6 yıldır sürdükleri kurs çalışmalarıyla bu sayının yüzde 41’ine ulaştıklarını kaydetti.

Ulusal Eğitime Destek Kampanyası kapsamında 2001 yılından beri 4 bin 965 okuma-yazma kursu açtıklarını ifade eden Aydoğan, İzmir’de, 2006-2007 eğitim döneminde açılan 375 okuma-yazma kursundan 266’sının tamamlandığını, kurslarla 2 bin 815 kişinin okuma-yazma öğrendiğini belirtti. Aydoğan, bu eğitim döneminin temmuz ayında sona ereceğini dile getirerek, okuma yazma bilenlerin sayısının daha da artacağının altını çizdi.

/ İZMİR

08.04.2007


 

Düğüne gitmeme cezası

Edirne’de, kaçak elektrik kullanmaktan yargılanan iki kadına, 3’er ay 10’ar gün güzellik salonu ve düğüne gitmeme cezası verildi.

Edirne Adliyesi Denetimli Serbestlik Şubesinden alınan bilgiye göre, kaçak elektrik kullanmaktan 4. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan S.T. (27) ve M.S’ye (53), Türk Ceza Kanunu’nun 50’nci maddesinde yer alan ‘’kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar’’ kapsamında cezalandırıldı. S.T. ve M.S’ye suçlarının karşılığı olarak öngörülen hapis cezası süresi 1 yıldan az olduğundan 3’er ay 10’ar gün güzellik salonuna ve düğüne gitmeme cezası verildi. Karar gereği S.T. ve M.S, 3 ay 10 gün süreyle güzellik salonuna ve düğüne gidemeyecek.

/ EDİRNE

08.04.2007


 

Osmangazi Feribotu 21 Nisan’da Bursa’da

Avustralya’dan yola çıkan Bursa- İstanbul arasını 75 dakikaya indirecek olan hızlı feribot seferlerinin yapılacağı Osman Gazi Gemisi, 21 Nisan Cumartesi günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı törenle Güzelyalı’ya geliyor.

Başkan Hikmet Şahin, Bursa’nın deniz kenarında bir şehir olmasına rağmen bugüne kadar denizinden habersiz olduğunun altını çizerek, “Hızlı feribot, deniz derin deşarjı projelerimiz ile Bursalılar denizin farkına varacak” dedi.

Önümüzdeki hafta İstanbul’a gelecek Osman Gazi Feribotu 1200 yolcu ve 225 araç kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük, dünyanın ikinci büyük feribotu olma özelliğini taşıyor. İDO’nun mevcut feribotlarından yüzde 50 daha kapasiteli olan feribot okyanusları geçecek kadar güçlü ve hızlı olmasının yanı sıra, tasarım olarak da farkından ve konforundan söz ettirecek modernlikte üretildi.

Hüseyin HİÇDURMAZ / BURSA

08.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004