Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Altı ok'ta demokrasi var mı ki?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı eleştirirken kullandığı, “Yıllar yılı bu ülkede ‘şöyle demokrasi, böyle demokrasi’ diyen ana muhalefetin lideri, 6 tane ilkesinin içine de bunu koyan bir bakıyorsunuz ki kendine göre davetiyeler çıkarıyor” şeklindeki sözleri, “Altı okun içinde demokrasi var mı?” sorusunu gündeme getirdi.

Erdoğan, AKP Eskişehir İl Başkanlığı tarafından Anemon Otel’de düzenlenen toplantıda konuşma yaptı. Erdoğan, siyasetlerini, yönetme biçimlerini ve demokrasi anlayışlarını parti örgütü olarak çok iyi anlatmak durumunda olduklarını belirterek, AKP’nin, Türk siyasal hayatı içinde çok özel bir yeri bulunduğunu söyledi. AKP’nin, Türkiye’de siyasetin normalleşmesi, kalite kazanması ve siyasetin demokratikleşmesinin lokomotifi olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

‘’Demokratik siyasetin güçlenmesi demek halkın güçlenmesi demektir. Millî iradenin güçlenmesi demektir. Demokrasiyi, siyaseti ve katılımcılığı küçümseyenler milletin iradesini küçümseyenlerdir. Oysa herkes bilmeli ki millete rağmen gelişme olmaz, yönetim olmaz ve demokratik bir siyaset olmaz. Ama yıllar yılı bu ülkede ‘şöyle demokrasi, böyle demokrasi’ diyen ana muhalefetin lideri, 6 tane ilkesinin içine de bunu koyan bir bakıyorsunuz ki kendine göre davetiyeler çıkarıyor. Bunun faturasını millet var ya sandıkta kesecek onlara, çok ağır kesecek. Niye? Çünkü bize bir yerler sufle edemez herhangi bir düşünceyi. Ve ancak millet sufle edebilir. Parlamentonun en güzel yerine ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyeceksin ve milletin egemenlik hakkını kalkıp kendine göre bir yerlere hemen böyle göndermeye çalışacaksın.’’

“ARTIK O ÇETELER BİLE KENDİLERİNE

BİRŞEY BULAMIYOR’’

Erdoğan, ulusun artık sahte gündemlere prim vermediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

‘’Artık o çeteler bile kendilerine birşey bulamıyor. Niye? Çünkü ülkemizin her tarafı yemyeşil olmuş. Daha yükseklere çıkmış bir döneme gölge yapmak isteyenlere prim vermiyor, ‘Başka kapıya’ diyor. Bazıları kapı kapı dolaşıyor ya, ama pek birşey bulamıyorlar. Niye? Aklıselimin yolu bir. Bulamazlar. Niye? Artık aklıselim bir yerde buluşuyor. Demokrasi yanlışta birleşme değil halkın doğruda birleşmesidir.’’

/ ESKİŞEHİR

03.04.2007


 

Avrupa Konseyi raporu

Merkezi Strasbourg’da bulunan ve aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 46 devletin üye olduğu Avrupa Konseyi verilerine göre Türkiye’de 1999-2006 yılları arasındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi madde ihlâlleri raporunda en fazla ihlâl edilen maddelerin bazıları şöyle sıralandı: *Âdil yargılanma hakkı: 354, *Özgürlük ve güvenlik hakkı: 181, *Dâvânın uzunluğu: 127, *İfade özgürlüğü: 123, *İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamele: 91, *Yetersiz inceleme: 89, *Yaşama hakkı-yaşama hakkından mahrum bırakma: 50.

Yargının siyasallaştığı tartışmaları sürerken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi en fazla “adil yargılama hakkı” maddesinin ihlâli sebebiyle mahkûm ettiği ortaya çıktı.

Merkezi Strasbourg’da bulunan ve aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 46 devletin üye olduğu Avrupa Konseyi verilerine göre, Türkiye’de 1999 – 2006 yılları arasındaki AİHM madde ihlâlleri raporunda en fazla ihlâl edilen maddelerin bazıları şöyle sıralandı:

Adil yargılanma hakkı: 354

Özgürlük ve güvenlik hakkı: 181

Dâvânın uzunluğu: 127

İfade özgürlüğü: 123

İnsanlık dışı ve onur kırıcı muamele: 91

Yetersiz inceleme: 89

Yaşama hakkı – Yaşama hakkından mahrum bırakma: 50

Söz konusu verilerin yalnızca 2006 yılındaki AİHM madde ihlallerinde de yine 93 ihlal ile “adil yargılanma hakkı” gelirken, özgürlük ve güvenlik hakkı 69, davanın uzunluğu 48 ve ifade özgürlüğünde 35 madde ihlalinin tespit edildiği açıklandı.

Verileri yorumlayan hukukçular, yargının ideolojik tartışmaların içinde yer almasının taraflı ve haksız kararların ortaya çıkmasına neden olabildiğini, hem yargı hem de siyasi çevrelerin AİHM verilerini Türkiye için uyarı anlamında algılamaları gerektiğine işaret ettiler.

Demokrasi ne ifade eder?

Bu arada Avrupa Konseyi’nin Mart bülteninde ayın yorumunu yazan Dış Politika Enstitüsü Başkanı Seyfi Taşhan, bazı ülkelerde demokrasinin hâlâ anarşinin ya da irticanın bir sembolü olarak görülmesini eleştirdi.

Avrupa Konseyi’nin 800 milyon Avrupalıyı kapsayan çatısı altındaki faaliyetinin insan hayatının kalitesinin yükseltilmesi, haysiyet ve vak’arının korunması için son derece kapsamlı çalışmaları içerdiğine dikkat çeken Taşhan, “Doğal olarak bu çalışmaların en ileri gelen konusu Konseye üye olan ülkelerde insan haklarının yaptırımlara bağlı olarak korunmasıdır. AİHM bu konuda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin sağladığı hak ve özgürlüklerin sağlanmasının bekçiliğini yapmaktadır. Bu sözleşmenin temel unsuru ülkelerin belirli bir demokrasi anlayışı etrafında toplanmalarını gerektirir” dedi.

Günümüz dünyasında demokrasinin tanımında ve anlayışında bazı sıkıntılar çekildiğini ifade eden Taşhan, “Genel olarak demokrasi kelimesi özgürlük, eşitlik, çoğunluğun hükümeti, sosyal adalet gibi kavramları ifade eder. Ancak, bazı ülkelerde hâlâ demokrasi, politika suistimali ve anarşinin ya da irticanın bir sembolü olarak görülmektedir. İçinde yaşadığımız ve değerlerini savunduğumuz Avrupa Konseyi için ise demokrasi sadece bir hükümet şekli ve sosyo ekonomik yapıyı içeren bir siyasî rejimi değil aynı zamanda değerler, tavırlar ve demokratik davranışları da içerir. Demokratik bir yönetim ulusun her bir üyesinin yönetime müdahale edebilmesi imkânı ile başlar ve herkese toplumun genel menfaatine uygun olarak toplumun kaderine katılma imkânını sağlar” görüşlerine yer verdi.

Kemal BENEK / ANKARA

03.04.2007


 

İşsizlik AKP’nin de derdi

AKP, teşkilat mensuplarının profilinin ortaya çıkarıldığı bir anket çalışması yaptı. Ankete göre, AKP’nin yerel yöneticileri arasında en fazla kesimi esnaf oluşturuyor. Parti yöneticilerinin büyük çoğunluğu yüksekokul mezunu ve evli. Anket sonuçlarına göre, AKP yöneticilerinin yüzde 2.2’si ise işsiz.

AKP Halkla İlişkiler Başkanlığı 76 il teşkilatında 2 bin 639 il yönetim kurulu üyesi üzerinde ‘sosyo-demografik değerlendirme analizleri’ adı altında bir anket çalışması yaptı. Anket sonuçları, partinin yerel profilini ortaya koyması açısından ilginç veriler içeriyor. AKP’nin yerel yöneticilerinin fotoğrafını yansıtan anket sonuçları şöyle:

AKP İl Yönetim Kurulu Üyelerinin yaşları değerlendirildiğinde, yüzde 19.8 ile en yüksek oranı 41-45 yaş grubu oluşturuyor. İkinci sırada yüzde 18.3 ile yüzde 36-40 yaş grubu geliyor. Yönetim kurulu üyelerinin yüzde 73.5’i 50 yaşın altında .

AKP yöneticilerinin eğitim durumları incelendiğinde, yüzde 32’si üniversite mezunu, 33.1’i lise mezunu, 10.9’u ilkokul mezunu. Teşkilat yöneticilerinin yüzde 42.9’u ise yükseköğrenim görüyor

Teşkilatların meslekleri incelendiğinde yüzde 26.4 ile çoğunluk esnaftan oluşuyor. İl yöneticilerinin yüzde 11.4’ü serbest meslek sahibi. Yüzde 8.7’si sanayici ve işletmeci. Yüzde 6.5’i avukat. Yüzde 81.3’ü kendisini orta sınıf olarak, yüzde 9.3’ü üst sınıf olarak, yüzde 4.8’i alt sınıf olarak tanımlıyor.

Yöneticilerin yüzde 90’ı evli, yüzde 7.2’si bekar, yüzde 0.6’sı boşanmış, yüzde 0.6’sının ise eşi vefat etmiş.

Evli olan yönetim kurulu üyelerinin yüzde 85.5’i çocuk sahibi, sadece yüzde 4.6’sının çocuğu yok. İl yönetiminin yüzde 29.1’i 2 çocuk sahibi, yüzde 22.5’i 3 çocuk sahibi, yüzde 10.2’si bir çocuk sahibi, yüzde 10’u 4 çocuk sahibi. 4’ten fazla çocuk sahibi olanlar ise yüzde 8.9 oranında.

Evli olan yönetim kurulu üyelerinin eşlerinin çalışıp çalışmadıklarına bakıldığı zaman yüzde 69.3’ünün eşi çalışmazken, yüzde 19.7’sinin eşi gelir getiren bir işte çalışıyor.

AKP yöneticilerinin yüzde 73.1’i bir işte çalışırken, yüzde 11.3’ü emekli. Yüzde 2.2’sinin de işsiz olması dikkat çekti. Öğrenci olup yönetimde yer alanların oranı ise yüzde 0.9’da kaldı.

AKP ile birlikte siyasete başlayanların oranı yüzde 59.5. AKP kurulmadan önce siyasete başlayanların oranı ise yüzde 30.4 oranında görülüyor.

/ ANKARA

03.04.2007


 

Ağar: Aday olmak isteyen ortaya çıkmalıdır

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Cumhurbaşkanı adaylarının ortaya çıkması gerektiğini, halkın adayları görmek istediğini belirterek, ‘’Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyenler ortaya çıkmalıdır, aday yokken biz ne konuşalım’’ dedi.

Mehmet Ağar, partisinin Kemalpaşa ilçe teşkilatını ziyaret etti, sanatçı Ümran Baradan tarafından yaptırılan Kültür Evinde Baradan Çocuk Ödülleri Uluslararası Yarışmasında dereceye girenler için düzenlenen ödül törenine katıldı. Mehmet Ağar, bir soru üzerine şunları söyledi:‘’De Gaulle, İkinci Cihan Harbinden Fransa’yı çıkardı. Arada bir benzerlik mi var? Türkiye ile veya Türkiye’deki Başbakanlıkla hiç bir benzerlik yok. Bunlar farklı şeyler. Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen ortaya çıkmalıdır. Ortada aday yokken biz ne konuşalım? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halk kim aday olacaksa bilmek ister. Onunla ilgili eleştirilerini ortaya koymak ister. Kamuoyu benimseme sürecinin yaşanması lazım. İktidar partisi çekingenlik içerisinde götürmektedir. İktidar partisi halk nezdinde eridiğinin farkındadır. Halk nezdinde itibarını kaybettiğinin farkındadır. Pembe anketler onları kurtarmaz. Seçim sandıkları ne olduğunu herkese gösterecektir.’’

/ İZMİR

03.04.2007


 

Medya şiddeti özendirmesim

Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Nazmi Bilgin, medya kuruluşlarının şiddeti özendirmemesi gerektiğini bildirdi. Bilgin, TGF ve Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) tarafından düzenlenen ‘’Anamur Medya Günleri’’ne katılmak üzere geldiği Mersin’de, yaptığı açıklamada, medyanın yayınlarına özen göstermesi gerektiğini belirtti.

Şiddeti özendirecek yayınlardan kaçınılması gerektiğinin altını çizen Bilgin, şöyle dedi: ‘’Medyanın görevi, şiddeti özendirmemektir. Ancak, Türkiye’de bu görev özensizce yerine getiriliyor. Bu özensizlikten doğan hatalar da toplum üzerinde ilerleyen süreç için çok ciddi sorunlar oluşturuyor. Şiddet içeren konu, tabii ki görmemezlikten gelinmez. Elbette haber değeri taşıyan olayların haber yapılması gerekir. Ama, bunun ölçüsü en az haber kadar önemli. Bu ölçüyü kaçırdığımız takdirde kötüye özendirici bir iş yapmış olunur.’’

Özellikle şiddet konusundaki hatalı haberlerin başta çocuklar üzerinde etkili olduğunu ifade eden Bilgin, bunun sonucunda çoğu kişide ‘şöhretin şiddetten geçtiği’ yönünde yanlış kanı oluştuğunu belirtti. Basın yayın organlarında ‘’iyiye özendirici’’ haberlerin yer alması gerektiğini vurgulayan Bilgin, şunları kaydetti:’’Popülariteyi artırma adına yapılan hatalar, özellikle cahil kesimleri şiddete özendiriyoruz. Son zamanlarda özellikle mafya ile ilgili adeta özendirici diziler ve haberler, toplum üzerinde ciddî sorunlar yaratıyor.

Bu, her şeyden önce gazetecilerin sorumluluk alanında. Bu konuya özellikle medya kuruluşlarını yönetenlerin çok ciddî şekilde özen göstermesi gerekir.’’

/ MERSİN

03.04.2007


 

Yargıtayda başsavcı seçimi öne alındı

argıtay Birinci Başkanlığı, 4 yıllık görev süresi 20 Mayısta dolacak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok’un yerine aday belirleme seçimini erkene aldı. Başsavcılık için adaylar 12 Nisan Perşembe günü yapılacak seçimle belirlenecek.

Alınan bilgiye göre, Yargıtay Birinci Başkanlığı, kamuoyundaki “HSYK’nın Yargıtay’ın 23 boş üyeliğine 15 Nisan 2007’de yapacağı seçimin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adaylığını açıklayan bazı adayların lehine sonuç doğuracağı” yönündeki spekülasyonları önlemek için harekete geçti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı için adaylığını açıklayanların da olumlu görüşünü alan Birinci Başkanlık, aday belirleme seçimini Yargıtaya üye seçiminin yapılacağı 15 Nisandan önceye aldı. Başsavcılık için aday belirleme seçimi 12 Nisan Perşembe günü Yargıtay Büyük Genel Kurulunda yapılacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ok’un, 4 yıllık görev süresi, 20 Mayıs 2007’de doluyor. Başsavcı Ok’un yaş haddinden emekliye ayrılması için yaklaşık 6 ayı daha bulunuyor. Ancak Nuri Ok, görev süresinin bitiminde emekliye ayrılacak. Yargıtay Büyük Genel Kurulu, üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanacak. En çok oyu alan beş üye aday gösterilmiş olacak. Oylama sonucu, liste halinde Yargıtay Birinci Başkanlığınca Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e sunulacak. Cumhurbaşkanı Sezer, 15 gün içinde gösterilen adaylardan birini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak seçecek. Yeni seçilecek Başsavcı, yaş haddinden emekliye ayrılmazsa 4 yıl için görev yapacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı için şu ana kadar, Yargıtay 2. Ceza Dairesi Başkanı Nedim Baran, 4. Ceza Dairesi Başkanı Ünal Başoğlu, 5. Ceza Dairesi Başkanı Hayrettin Cevheroğlu, 7. Ceza Dairesi Başkanı Turan Demirtaş, 8. Ceza Dairesi Başkanı Zeki Aslan, 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker ile halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilliği görevini yürüten Abdurrahman Yalçınkaya aday olduklarını duyurdular.

/ ANKARA

03.04.2007


 

Işıkara: Deprem hutbeleri vereceğim

Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, “Kısa bir süre sonra beni Cuma namazlarında camilerde deprem hutbesi verirken görebilirsiniz. İstanbul’daki bazı büyük camilerden başlayarak, Cuma namazlarında camilerde deprem konusunda hutbe vereceğiz” dedi.

Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, İstanbul’u tetikleyecek iki deprem potansiyeli bulunduğunu söyledi. ‘’Kısa bir süre sonra beni Cuma namazlarında camilerde deprem hutbesi verirken görebilirsiniz’’ diyen Işıkara, Kayseri Kızılay Tıp Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, bir süre önce İstanbul’da başlattıkları ‘’Afet zararlarının azaltılmasında toplum önderlerinin rolü’’ projesi çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkan Danışmanı olan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, gazetecilerin İstanbul’da deprem beklentisi olup olmadığı yönündeki sorularını cevapladı.

Proje kapsamında öğretmen, din adamı ve muhtarları deprem öncesi alınacak tedbirler, deprem sırası ve sonrasında yapılacaklar konusunda eğittiklerini bildiren Işıkara, bu kapsamda kendisinin de camilerde Cuma namazlarında deprem konulu hutbe verebileceğini söyledi.

Işıkara, şu bilgileri verdi: “Proje kapsamında din adamlarına da eğitim verdik. Eğitim verdiğimiz din adamları, kendi camilerinde vatandaşlara bu konuda eğitim verecekler. İstanbul’daki bazı büyük camilerden başlayarak, Cuma namazlarında camilerde deprem konusunda hutbe vereceğiz.’’

/ KAYSERİ

03.04.2007


 

Polis, AB reformlarına hızla adapte oluyor

Çanakkale Valisi Orhan Kırlı, Türk Polis Teşkilâtının Avrupa Birliğine (AB) giriş sürecinde yaşanan değişikliklere hızla adapte olduğunu bildirdi.

Çanakkale Emniyet Müdürü Orhan Okur ve bir grup polis, Türk Polis Teşkilâtının kuruluşunun 162’nci yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Çanakkale Valisi Orhan Kırlı’yı makamında ziyaret etti. Vali Kırlı, ziyarette yaptığı açıklamada, Türk polis teşkilâtının eğitimiyle, disipliniyle ve yetişmiş insan gücüyle temayül eden büyük bir kuruluş ve kanunların icra vasıtası olduğunu söyledi. Kamu düzeninin korunmasının, sürdürülmesinin polis sayesinde olduğunu hatırlatan Vali Kırlı, toplumun emniyeti ve güvenliğinin sadece polisin üzerinde olmadığını, bu konuda polisi desteklemek, benimsemek ve sevmek gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

‘’Vatandaşlarımız polisin işini kolaylaştırmalıdır. Her uygar ülkede olduğu gibi halkımız suç ve suçluyu ihbar etmekte, şahitlik yapmakta ve ipucu bulunmasını sağlamaktan hiç çekinmemeli ve korkmamalıdır. Çünkü polisimiz toplum düşmanlarıyla, canımıza ve malımıza kast etmek isteyenlerle canla başla mücadele etmektedir. Bunun için polisin yalnız bırakılmaması gerekiyor. Polise destek, iş yerlerini, evleri daha iyi korumakla, tedbir almakla olur. Her yerde her noktada polisin bulunması mümkün olmayabilir. Toplum emniyetini ve güvenliğini toplumsal bir sorumluluk çerçevesinde ele almalıyız.’’

AB’ye giriş sürecinde değişiklikler yaşandığını ifade eden Kırlı, ‘’Türk Polis Teşkilâtı bu değişikliklere hızla adapte oluyor’’ dedi.

/ ÇANAKKALE

03.04.2007


 

Sabah tesislerinde yangın

TMSF tarafından önceki gün el konulan Sabah grubunun Samandıra’daki tesislerinde yangın çıktı. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık yarım saat süren çalışması sonucu söndürülen yangın alanına TMSF yetkililerinin gelmesi dikkat çekti.

Edinilen bilgiye göre, dün saat 10.00 sıralarında Samandıra’da bulunan ve yaklaşık 5 bin metrekarelik kapalı alana kurulu Sabah Gazetesi baskı tesislerinin içerisindeki baskı makinelerinin bulunduğu alanda, henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yaklaşık 600 metrekarelik bir alanda bulunan baskı makinelerinde çıkan yangın, Sultanbeyli İtfaiye Grubunun yaklaşık yarım saat süren çalışması sonucu söndürüldü. Bu arada, tesislerde çalışan işçiler, dumandan etkilenmemek için tesis dışında bekledi.

Öte yandan, yangının meydana geldiği baskı tesislerine TMSF yetkililerinin gelmesi dikkat çekti. Önceki gün akşam saatlerinde gerçekleştirilen operasyonla aralarında Sabah Gazetesi, ATV ve Kanal 1 televizyonlarının da bulunduğu Ciner Grubu’na ait Merkez Medya Grubu’nun yönetimi TMSF’nin eline geçmişti. 1 Nisan şakası zannedilen bu operasyonun daha sonra gerçek olduğu ortaya çıkmıştı. 25 kişilik TMSF ekibi, akşam saatlerinde geldikleri Sabah binasında 5020 sayılı kanun gereği yönetimi devraldıklarını açıklamıştı.

TMSF’nin el koyduğu Merkez Medya Grubu

Türkiye’nin önde gelen medya organları yer alıyor

Başta ATV ve Sabah olmak üzere 4 günlük gazete, 3 ulusal televizyon ve Yeni Aktüel ve Yeni Para olmak üzere onlarca dergi ve Türkiye’nin en büyük gazete baskı tesislerinden biri Merkez Grubu’na ait. Ayrıca ikinci büyük dağıtım şirketi Merkez Dağıtım da Merkez Grubu içinde yer alıyor. Merkez Medya Grubu'nda şu şirketler bulunuyor:

GAZETELER:

Sabah Gazetesi, Takvim Gazetesi, Pas Fotomaç Gazetesi,Yeni Asır Gazetesi

TELEVZİYONLAR:

ATV, Türkçe TV, Kanal 1

DERGİLER:

Yeni Aktüel, Marie Claire, FHM, Marie Claire, Maison, Süper Alışveriş, Forbes, Cosmo Fit & Light, Harper’s Bazaar, Oto Haber Cosmo Style, Cosmogirl, Yeni Para, Cosmo Bride, Cosmopolitan, Şamdan Plus, House Beautiful, Feminen, Homa Art, Hülya, Sofra, Geo, Sinema, Jet Life, Transport, Global Enerji, Esquire, Bebeğim & Biz, Hukuki Perspektifler, Seventeen, Rolling Stones

RADYOLAR:

Radyo Sport,Kiss FM

Merkez Habir Ajansı, Merkez Dağıtım,

Merkez Kitap, Merkez Matbaacılık

/ İSTANBUL

03.04.2007


 

Alman Yeşillerden AB üyeliği desteği

Alman Yeşiller Partisi Avrupa Politikası Sözcüsü Rainder Steenblock “Türkiye’nin AB üyeliğine siyaseten sempatiyle yaklaşıyoruz ve Türkiye’nin AB’ye entegrasyonu yönünde çaba sarfediyoruz” dedi

Yeşiller Partisi Avrupa Politikası Sözcüsü Steenblock, ve beraberindeki milletvekilleri, TBMM Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış’ı ziyaret etti. Ziyarette konuşan Steenblock, kendilerine görüşme fırsatı verdiği için Yakış’a teşekkür ederek, birkaç hafta önce TBMM AB Uyum Komisyonu üyeleriyle Almanya’da görüşme imkanı bulduklarını söyledi. Steenblock, Yeşiller Partisi olarak, Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

‘’Partimizin politikaları da bu yönde. Eski Dışişleri Bakanımız Joschka Fischer dönemindeki politikalarımız da bu yöndeydi. Türkiye’nin AB üyeliğine siyaseten sempatiyle yaklaşıyoruz ve Türkiye’nin AB’ye entegrasyonu yönünde çaba sarfediyoruz. Uyum sürecinin beklenmesi söz konusu. Bundan sonraki entegrasyon süreci nasıl devam edecek, bunu öğrenmek üzere buradayız. Son dönemde AB ile ilgili ne tür yeni adımlar atılmıştır, her ne kadar bazı fasıllarda sıkıntılar görülse de bu çerçevede yeni müzakere başlıkları açılacaktır. Son gelişmelerden haberdar olmak, bu konuda komisyon üyeleriyle görüşmek ve ileriye dönük bunu devam ettirmek için neler yapılması gerektiği konusunu görüşeceğiz.’’

YAKIŞ: BÜTÜN ALMANLAR

DOSTUMUZ

TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, da "Türkiye’nin AB’ye girişine karşı olanları kendimize düşman, bizi destekleyenleri dost olarak iki gruba ayırmak istemiyoruz’’ diyerek, bütün Almanları dost olarak gördüklerini kaydetti.

/ ANKARA

03.04.2007


 

Bağımlılıkla da mücadele edilmeli

‘Çağın Vebası Uyuşturucu’ konulu konferansta, günümüzdeki kaçakçılıkla mücadelenin, bağımlılıkla mücadelede de ön plana çıkarılması gerektiği belirtildi.

Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu’nun (TÜGİK) ilk sosyal sorumluluk projesi olan ‘Madde Bağımlılığı ile Mücadele’ konulu çalışmanın ilk durağı Mersin oldu. TÜGİK Yüksek İstişare Konseyi’nin (YİK) çalışmaları neticesinde hayata geçirilen proje çerçevesinde TÜGİK, Mersin Genç İşadamları Derneği (MEGİAD) ve Mersin Üniversitesi işbirliği ile ‘Çağın Vebası Uyuşturucu’ konulu konferans yapıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Mersin Genç İşadamları Derneği (MEGİAD) Başkanı Kasım Tanrıöver, madde bağımlılığı ile mücadele konusunun sadece iş âlemini değil, bütün toplumu ilgilendiren bir unsur olduğunu belirterek, mücadele konusunda biz genç işadamları olarak elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.

Konferansta konuşan TÜGİK Genel Başkanı Hazim Sesli ise, “Madde bağımlılığı, her geçen gün insanlığı tehdit eden önemli sorunlardan biri olma özelliğini artırarak sürdürmektedir. Görünen o ki, sürdürmeye de devam edecektir. Zira doğrudan veya yarattığı yan etkilerle uyuşturucu maddeler, her yıl binlerce insanın ölümüne ve özellikle genç neslin madden ve manen imhasına neden olmaktadır” dedi. Uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelenin gerek Birleşmiş Milletler gerekse Interpol gibi kuruluşlarca ciddî bir şekilde yürütüldüğüne de dikkat çeken Sesli, “Bu alanda ülkemiz de en başarılı ülkelerden biridir. Ancak, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede elde edilen başarılara rağmen, maalesef dünyanın hemen her köşesinde madde bağımlılığı da hızla artmaya devam etmektedir. Dolayısıyla gelişmiş ülkeler, gündemlerine, kaçakçılıkla mücadele yanında bağımlılıkla mücadeleyi de katmış bulunmaktadırlar” diye konuştu.

BAĞIMLILIKLA MÜCADELE

ÜST KURULU KURULMALI

Batı toplumlarının da uyguladığı yöntemi örnek alındığında, devlet ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve birbirlerine olan desteğin önem arz ettiğini vurgulayan Sesli, “Bağımlılıkla Mücadele Üst Kurulu İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) ve Gümrük Müsteşarlıkları temsilcilerinden oluşmalı. Kurul, bu alanda mücadele eden kamu ve özel kuruluşlar, mahallî idareler, uzmanlaşmış enstitüler, sivil toplum örgütleri, medya ve bireylerin çabalarını desteklemeli ve koordine etmeli. “Sağlık, Eğitim ve Yurttaş Komiteleri” oluşturulmalı. Üst Kurul çalışmalarını Bölgesel ve Kurumsal Bilgi Araştırma Merkezleri kanalıyla yürütmeli” şeklinde konuştu.

MADDE BAĞIMLILIĞI İLE MÜCADELE HAFTASI

“Madde Bağımlılığı ile Mücadele Günü ve haftası ilan edilerek, her yıl o gün ve o hafta kamuoyu bilgilendirilmeli, medyanın da katkılarıyla okullarda, sivil toplum kuruluşlarında, mahalli idarelerde bilgilendirme, bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı” diyen Hazim Sesli, “Bizler TÜGİK camiası olarak, bu alanda gençlerimizi bilgilendirme ve bilinçlendirme yönünde çalışmalara başlamış bulunmaktayız” şeklinde konuştu.

Yeni Asya / ANKARA

03.04.2007


 

Turhan Çömez’den Gül’e şehitlik mektubu

AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’na Türk şehitliği yapılması için Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e mektup gönderdi.

Mektupta, 1914-1915 yıllarında adanın Türkler için bir cehenneme döndürüldüğünü belirten Çömez, Anadolu köylerinden esir alınan yaşlılar, kadınlar, çocuklar ile sayıları 10 bini bulan askerin bu adaya getirildiğini ve çoğunun şehit olduğunu söyledi. Çömez, “Dünyanın 34 ülkesinde Türk şehitliği bulunuyor. Ancak, tarihimizin belki de en büyük acılarının yaşandığı Nargin Adası’nda şehitlik yok. Çok sayıda şehidimizin yattığı bu adaya, bir şehitlik yapılması ya da anıt inşa edilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Yeni Asya / ANKARA

03.04.2007


 

TSK, Kabil Bölge Komutanlığını devralacak

Afganistan’da NATO bünyesinde Türkiye, Fransa ve İtalya tarafından dönüşümlü olarak icra edilen Kabil Bölge Komutanlığı’nın 2. dönem liderliğini, 7 Nisan’dan itibaren Türkiye üstlenecek.

Komutanlığın Fransa’dan Türkiye’ye geçmesi dolayısıyla 6 Nisan Cuma günü Kabil’de devir-teslim töreni yapılacak. 2. Dönem Kabil Bölge Komutanlığı görevini, Tuğgeneral Kasım Erdem üstlenecek. Kabil Bölge Komutanlığı görevini 8 ay süreyle devralacak olan TSK, 6 Aralık 2007’de bu görevi İtalya’ya devredecek. Birleşmiş Milletler ve NATO’nun konuya ilişkin kararları çerçevesinde Kabil’de Barışı Destekleme Görevleri icra eden Komutalığın Fransa’dan Türkiye’ye geçmesiyle birlikte, buradaki Türk askeri sayısı 750’den 1150’ye yükselecek. Kabil’de yeni görev alacak birlik, biri kadın yüzbaşı olmak üzere 65’i subay ve astsubay, yaklaşık 400 personelden oluşuyor. Yeni görevlendirilen personel, ağırlıklı olarak bölge komutanlığı karargahının lojistik ve muhabere hizmetlerini yürütecek.

Komutanlık, Afgan ulusal güçleriyle birlikte Afgan hükümetinin etki ve otoritesini genişletme, Kabil hareket bölgesinde istikrar ve güvenliği tesis etme, Afganistan’ın günümüze uygun yapıda kendi kendine yeterli bir devlet haline gelmesinde yardımcı olma ve bölgesel istikrarı sürdürme görevlerini üstleniyor.

Terörizm ile mücadele görevi bulunmayan komutanlık, ABD liderliğinde oluşturulan ve Koalisyon Kuvvetleri tarafından icra edilen ‘’Sürekli Özgürlük Harekâtı’’na birlik katkısında bulunmuyor. TSK, Afganistan’daki uyuşturucu ile mücadele konusunda da aktif görev almıyor.

/ ANKARA

03.04.2007


 

Hastahane binaları standartlara uymuyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’de Hastahane olarak kullanılan binaların, uluslararası standartlara uymadığını bildirdi.

Akdağ, Anavatan Partisi İzmir Milletvekili Serpil Yıldız’ın soru önergesini cevaplarken, standartlara uymayan Hastahanelerle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Malûm olduğu üzere ülkemizde Hastahane olarak kullanılan binalar, uluslararası standartlara uymamaktadır. Çok eski binalarda hizmet vermek zorunda olduğumuz Hastahanelerimizden uygun olanları, tadilat projeleriyle modernize edilmiştir; bir kısmında ise bu çalışmalar devam etmektedir. Bakanlığım döneminde plânlanan ve yapımı bitirilen Hastahanelerin tümü, çağdaş Hastahanecilik normlarında yapılmış ve donatılmıştır. Binaları yetersiz olan yerlerde yeni çağdaş Hastahane projeleri başlatılmıştır. Takdir etmek gerekir ki yeni yaptığımız kamu Hastahanelerinde nasıl çağdaş normları hedefliyorsak, özel Hastahanelerde de bu şartları aramamız, yadırganacak bir durum olmamalıdır.”

/ ANKARA

03.04.2007


 

Nurların dili sadedir

‘Bediüzzaman ve sevgi’ konulu bir konuşma yapan Dr. Senai Demirci, ”İddia ediyorum Risâle Nur’un dili sadedir. Onu anlama sorunumuz varsa, kendimizi biraz sadeleştirerek onun seviyesine çıkmamız daha anlamlı olur” dedi

Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin vefâtının 47. yıldönümü dolayısıyla Bediüzzaman Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Bediüzzamanı anma toplantısı DSİ konferans salonunda yapıldı. Salon hınca hınç dolarken, dinleyiciler kapalı devre TV ile programı takip etti

Zübeyr Zorlu’nun takdimini yaptığı program Faruk Gökhan’ın okuduğu Aşr-ı Şerifle başladı. Bediüzzaman Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi İsmail Zorlu açış konuşmasında Bediüzzaman Hazretlerinin Ş. Urfa’ya verdiği öneme dikkat çekerek “Çağımızın mâneviyat sultanı Bediüzzaman Hazretleri yıllar önce Şanlıurfa’mız için şöyle demişti “‘Urfa taşıyla, toprağıyla mübarektir. Urfa hem Anadolu'nun, hem Arabistan’ın, hem Şarkın bir nev’î merkezi hükmündedir. Bütün Urfa halkına çoluk ve çocuğuna, mezarda yatanlarına her sabah duâ ediyorum ve bütün Urfalılara selâm ediyorum.’ İşte Urfa’mız bu duâya bir vefa borcu olarak dünyada bir ilk olarak Bediüzzaman adıyla bir vakıf kurmuştur” dedi.

Bediüzzaman Vakfının faaliyetlerine de dikkat çeken Zorlu, “Bediüzzaman Vakfı kurulduğu günden beri cemiyetin birlik ve beraberliği için gayret göstermiş, toplumun huzur ve mutluluğu için çaba sarf etmiştir” dedi.

Risâle-i Nur damardaki kan gibidir

Bediüzzaman ve sevgi konusunda konuşan Dr. Senai Demirci ise, Risâle-i Nurların çağları aşan bir mesaj ve dile sahip olduğunu, bu toprakların sesi, nüvesi olduğunu belirterek eserleri damarda dolaşan taptaze ve sıcak kana benzetti. “Damardan alınan, tüpe konan kan artık kan olmaktan çıkar. Zira damardaki kan, nabza sahip, hayata sahip, rotaya sahip ve kalbe sahiptir. O damardan çıktıktan sonra sıcaklığını, basıncını, rotasını ve kalbini yitirir. İşte Risâle-i Nur da böyledir. O bu topraklarda doğan, bizi anlatan, bizden bir şeyler taşıyan ve binlerce yıllık tarihî yapımızı mezceden bir eserdir. Bu sebeple diğer eserlerden ayrılır” dedi. Risâlelerin bir tefsir olmadığını, çünkü tefsirin teknik ve mekanik unsurlar içerdiğini, ama Risâlelerin doğrudan Kur’ân-ı Azimüşşanın âyetlerinden, Resulullahın hadislerinden süzülen katreler olduğunu ve bunun özel bir ilim ve kabiliyet istediğini belirten Dr. Demirci, Üstadın Van Erek mağarasında tasarladığı ve ilham aldığı hakikatlerin, bugün de tazeliğini, güncelliğini devam ettirdiğini söyledi. Risâle diline de değinen Demirci; “İddia ediyorum Risâle-i Nur dili sadedir. Onu anlama sorunumuz varsa, kendimizi biraz sadeleştirerek onun seviyesine çıkmamız daha anlamlı olur. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri, bizlerin aynı zamanda dilimizi unutmamamız, İslâmın hakikatlerinden kopmamamız için yeni ve eski kelimeleri aynı anda kullanmıştır” dedi. Program, Risâle-i Nur Enstitüsünün hazırladığı “Kâinatın Mayası” isimli Sinevizyon ile sona ererken, Dr. Senai Demirci kitaplarını imzalayarak okuyucuları ile sohbet etti.

Nihat ÇİÇEK / ŞANLIURFA

03.04.2007


 

Nisan ayında kar yağdı

Karaman’a 10 yıl aradan sonra nisan ayında kar yağdı. Önceki gece geç saatlerde başlayan ve sabaha kadar aralıklarla devam eden sağanak yağışın ardından gelen kar, ağaç ve evlerin çatılarını beyaza bürüdü.

Sabah işyerlerine gitmek üzere evlerinden dışarıya çıkan vatandaşlar ise karı görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi.

Karaman şehir merkezinde sabaha karşı yaklaşık 1 saat boyunca etkisiz bir şekilde yağan karın 1 santimetre olduğunu bildiren Meteoroloji yetkilileri, kar yağışının aralıkla devam etmesini beklediklerini ve yarından itibaren ise havanın açılacağını kaydetti. Meteoroloji yetkilileri, Karaman’a en son Nisan ayında karın 1997 yılında yağdığını belirtti.

/ KARAMAN

03.04.2007


 

Köylüyü kaya korkusu sardı

İzmir’in Bergama ilçesi ile Kozak Yaylası’nı birbirine bağlayan kara yolunda bulunan tonlarca ağırlığındaki kaya parçasının tehlike meydana getirdiği bildirildi. Kozak Yukarıbey Muhtarı İlhan Çakır, yaptığı açıklamada, Ediz Çeşmesi bölgesinde, keskin virajın üzerindeki kaya parçasının ‘’her an yola düşecekmiş gibi durduğunu’’ belirtti.

Kaya parçası yüzünden Kozak köylülerinin Bergama’ya gelmekten korkar hale geldiklerini öne süren Çakır, bir an önce tedbir alınmasını istedi. Çakır, şunları söyledi: ‘’Yolun 50 metre üzerinde tonlarca ağırlığındaki kaya parçasının üzerimize düşeceğinden korktuğumuz için, sabah evden çıkarken eşlerimizle helalleşip ayrılıyoruz. Kozak köylüleri kaya parçasından korktukları için Bergama yerine Dikili veya Ayvalık’a gidip ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ediyor. Büyük bir üzücü kazanın olmasından korkuyoruz, yetkilileri uyarıyoruz.’’

Okçular Köyü Muhtarı Abdülbaki Deniz de başvurmadıkları makam kalmadığını, kimsenin seslerine kulak vermediğini iddia etti. Kayanın bir bölümünün geçen günlerde yola düştüğünü, şans eseri yoldan geçen kimse olmadığı için kaza yaşanmadığını ifade eden Deniz, ‘’Yolun birkaç saatliğine trafiğe kapatılarak, kayanın aşağıya indirilmesini bekliyoruz. Tehlikenin ortadan kaldırılmasını istiyoruz’’ dedi.

/ İZMİR

03.04.2007


 

Selzedeye Kızılay’dan yardım

Kızılay Güneydoğu Anadolu Afet Müdahale Lojistik Merkezi, Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde dün yağıştan zarar gören bölgeye yardım malzemesi gönderdi.

Merkezin müdürü Ahmet Taşar, yaptığı açıklamada, bölgede daha önce meydana gelen sel felâketi sebebiyle kurulan yaklaşık 50 prebafrik yapı ile 70 binanın dün yaşanan şiddetli yağmurdan zarar gördüğünü söyledi. Taşar, yağışın ardından Ceylanpınar’a ilk olarak bir öncü araçla 2 uzman gönderdiklerini bildirdi. Daha sonra 1 TIR ve 3 kamyonla birlikte 10 kişilik ekibin bölgeye gittiğini bildiren Taşar, şunları kaydetti: “Ceylanpınar’da dün etkili bir yağış meydana geldi. Yağıştan evleri etkilenen vatandaşlarımız için bölgeye, 100 barınma çadırı, bin battaniye, 500 yatak, 100 mutfak seti, 100 adet 3’lü set üstü ocak ve 100 adet katalitik soba gönderdik. Ekibimiz ve aracımız Ceylanpınarda. İhtiyaca göre malzeme takviyesi yapacağız.’’

Taşar, Ceylanpınar’da daha önce meydana gelen sel felâketinin ardından Kızılay’ın kurduğu sabit aş ocağının orada bulunduğunu belirterek, ilçe kriz merkezinin ihtiyaç olması halinde bu aş ocağını çalıştırabileceğini sözlerine ekledi. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde dün etkili olan yağış sebebiyle çok sayıda evi su basmıştı.

/ ELAZIĞ

03.04.2007


 

Urfa'da barış yemeği

Şanlıurfa’da bundan 5 yıl önce 2 kişinin ölümü, 16 kişinin yaralanması ile başlayan bir olayın, kan dâvâsı meselesi haline getirilmemesi için şehrin ileri gelenleri araya girerek barış sağlandı.

Şanlıurfa’da 5 ay önce Sanayi Sitesi’nde alacak verecek meselesi yüzünden çıkan kavgada Hüseyin Demir ve Halil Felhan hayatını kaybetmişti, Demir ve Doğan ailelerinden de toplam 16 kişi yaralanmışlardı. Bin YTL için çıkan alacak verecek meselesinin daha fazla ilerlememesi için Şanlıurfa’da “Barış elçisi” olarak tanınan Şeyhanlıoğlu Aşireti lideri eski Milletvekili Seydi Eyüpoğlu, olayın Doğan ve Felhan aileleri arasında kan dâvâsına dönüşerek büyümemesi için uzun süredir sürdürdüğü girişimleri sonucu taraflar kucaklaşarak barıştı. Barış için, Doğan ailesinin 240 bin YTL kan parası ödediği öğrenildi.

Barış törenine Vali Yusuf Yavaşcan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik, Konuklu Belde Belediye Başkanı Halaf Yıldız, Bozova ilçe Belediye Başkanı Hasan Arusoğlu, Karaköprü Belde Belediye Başkanı Ahmet Güzel, Yaylak Belde Belediye Başkanı Mehmet Göçer, Şeyhanlı, Biniacır, Mersavi, Acemoğlu, Baziki gibi büyük aşiret liderleri ve 50 köy muhtarının da aralarında bulunduğu yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Merkeze bağlı Yeşiltepe Köyü’nde Halaf Felhan’nın evinde verilen barış yemeğiyle Felhan ve Doğan barışa sağlanmış oldu.

Barış yemeği için 75 koyun kesildiği, yemek yapımında ise bir ton pirinç ve bir ton kuru fasulye kullanıldığı öğrenildi.

/ ŞANLIURFA

03.04.2007


 

Dumlupınar şehitleri anılacak

Çanakkale Boğazı’nda 54 yıl önce İsveç bandıralı Nabolant şilebiyle çarpışarak batan Dumlupınar denizaltısında şehit olan 81 Türk denizci, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde düzenlenecek törenlerle anılacak.

Törenler 4 Nisan günü saat 14.00’da Hamzakoy Feneraltı mevkinde Dumlupınar denizaltı anıtının başında saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayacak. Çelengin denize bırakılmasının ardından Denizaltı Sevenler Derneği yetkilileri tarafından günün anlam ve önemiyle ilgili konuşmalar yapılacak. Dumlupınar denizaltısı, 3 Nisan 1953 yılında Nato tatbikatından dönerken, Çanakkale Boğazı’nda Nara ile Bigalı arasında kalan bölgede, gece saat 02.00 sıralarında, İsveç bandıralı Nabolant isimli şileple çarpıştı. Kazanın ardından mürettebattan 5 kişi, bölgede bulunan gümrük botuyla kurtarılırken, yara alan denizaltı kısa sürede sulara gömüldü.

/ ÇANAKKALE

03.04.2007


 

Teleferik bakıma alındı

Bursa’da 44 yıldır Uludağ’a şehir manzaralı ulaşımı sağlayan teleferik, 2 Nisan Pazartesi gününden itibaren 15 günlük yıllık periyodik bakıma alınıyor.

Her yıl yerli ve yabancı binlerce turistin Uludağ’a gitmek için tercih ettiği teleferik, kış sezonunun sona ermesiyle birlikte bakıma alınacak. Her yıl kış ve yaz mevsimi öncesinde yılda iki kez periyodik bakımdan geçirilen teleferiğin bu yılki yaz bakımı son yağan karla birlikte uzayan kayak sezonunun kapanmasının ardından 2 Nisan Pazartesi günü başlayacak. Yaklaşık 15 gün sürecek bakımda, teleferiğin kabin ve motor bakımı ile tellerin kontrolü yapılacak. 1963 yılından bu yana Uludağ’a alternatif ulaşım sağlayan 2 bin 285 metre uzunluğu ile Türkiye’nin uzun hava hattı olma özelliğini taşıyan teleferik, periyodik bakımının ardından 17 Nisan Salı günü seferlere başlayacak.

Hüseyin HİÇDURMAZ / BURSA

03.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004