Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Büyük sermaye marketleri yutuyor

Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, ‘’Büyük sermaye, yerel marketleri yutuyor, bakkallar yok oluyor’’ dedi. Palandöken, yaptığı açıklamada, perakende sektörünün ‘’büyük oyuncularının’’ yerel bazda marketleri kendi uzantılarına aldıklarını belirterek, böylece perakende sektörünün ortadan kalktığını ve bakkalların yok olduğunu söyledi.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan, ‘’Büyük Mağazalar Kanun Tasarısı’’nın yıllardır Başbakanlıkta beklediğini kaydeden Palandöken, şöyle devam etti: ‘’Uluslararası büyük sermaye lobilerinin hükümet üzerinde bu denli etkili olabilmesinden, Türk esnaf ve sanatkarları olarak üzüntü duyuyoruz. Piyasa etkinlikleri giderek artan hiper ve grosmarketler, esnaf ve sanatkarlarımızı işyerlerinden ve dolayısıyla ekmeğinden etmektedir. Bakkal esnafının piyasa payı yüzde 40’lara indi. AB ülkeleriyle karşılaştırdığımızda oranların esnaf aleyhine ürkütücü boyutta olduğunu görüyoruz. Gümrük Birliğine dahil olduğumuz 1995’de 600 bin olan bakkal esnafı sayısı bugün 240 bine düşmüş, buna karşılık 2 bin 500 metrekarenin üzerindeki hiper ve grosmarket sayısı aynı dönemde 37’den 469’a çıkmıştır.’’

Palandöken, esnaf ve sanatkarlar için çok önemli olan Büyük Mağazalar Kanun Tasarısı’nın bir an önce TBMM’ye sevk edilmesini beklediklerini de bildirdi.

/ ANKARA

25.02.2007


 

Yatırımlar askıya, hizmetler piyasaya

Türkiye’nin, AKP iktidarı döneminde yüksek reel faiz ile cezbedilen spekülatif sıcak para girişi ile büyüdüğünü söyleyen Ekonomist Mustafa Sönmez, yılda yüzde 6-7’leri bulan bu büyümeyi, istihdam sağlamayan, Türkiye’nin üretim gücünü düşük döviz kuru karşısında eriten, küçük sermayedarını ezen, tarımını çökerten ve ileriye büyük enkazlar taşıyan bir büyüme olarak değerlendirdi. Sönmez, “AKP iktidarı döneminde dış borç stoku yüzde 39 artmıştır... Elhak, kamunun dış borçlanma temposu düşmüştür, ama kamu niye borçlansın ki? Ne yatırım yapıyor, ne kamu hizmeti sunuyor. Yatırımlar askıya, hizmetler piyasaya” dedi.

Ekonomist Mustafa Sönmez, Türkiye’nin AKP iktidarı döneminde de yüksek reel faizle cezbedilen spekülatif sıcak para girişiyle büyüdüğünü belirterek, “Bedelini bugün yoğun bir işsizlik ve yoksullaşmayla ödüyor; gelecekte de ağır bedellerle yüz yüze gelecek” dedi.

Mustafa Sönmez, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, konuşmalarında, büyüme, IMF’ye borçların ödenmesi ve yabancı sermaye girişinin artmasıyla ilgili olarak tahrifat yaptığını söyledi.

Türkiye’nin dış borç stokunun 200 milyar doları aştığı durumda IMF’ye olan borcun yüzde 17’den yüzde 7’ye inmesinin bir anlamı olmadığını kaydeden Sönmez, kamunun yatırım ve hizmet yapmadığı için borçlanmadığını, borçlanmayı özel sektörün yaptığını ifade etti. Ancak, borcun Türkiye’nin dış borç hanesine yazıldığını kaydeden Sönmez, “AKP iktidarı döneminde dış borç stoku yüzde 39 artarak, 200 milyar doları aşmış bulunuyor. Çok ciddi bir kambur, çok ciddi bir risk, kırılganlık!” dedi.

Sönmez, 2005 ve 2006’da gelen yabancı sermaye girişinin ise yeni yatırım için girişi değil, özelleştirmeler ve banka satışlarından giren yabancı sermaye olduğunu dile getirdi. 2003’te 8 milyar dolar olan cari açığın, 2006 sonunda 31 milyar doları geçerek yüzde 287 arttığını vurgulayan Sönmez, AKP’nin cari açığı finanse etmek için sıcak para yöneldiğini iddia ederek, “Sıcak para stokuna baktığımızda AKP iktidarının ilk icraat yılı sonunda 16 milyar dolara yakın iken 2006 sonunda 65 milyar doları aşmış, yani yüzde 306 büyümüş.. Bu para girdikçe ekonomi çarkları dönmüş, girsin diye de Türkiye, bu spekülatif sermayeye dünyanın en cazip reel faizini vermekten geri duramamış ve bütçenin yüzde 30’lara yakını borç faizi olarak sıcak paracılara aktarılmış..” diye konuştu.

Sönmez açıklamasına şöyle devam etti; “Türkiye, AKP iktidarı döneminde de yüksek reel faiz ile cezbedilen spekülatif sıcak para girişi ile büyümüştür. Dünyada hızlı bir sermaye birikimi sürecinin yaşanması ve ‘likidite bolluğu’ yaşanan konjonktürün henüz sonuna gelinmemiş olmasının da etkisiyle, sıcak para girişi AKP’nin şansı olmuş, çarklar bu para ile dönmüştür.

Ama bu hiç de hayırlı bir süreç olmamıştır. Yılda yüzde 6-7’leri bulan bu dönemin büyümesi, istihdam oluşturmayan, Türkiye’nin üretim gücünü düşük döviz kuru karşısında eriten, küçük sermayedarını ezen, tarımını çökerten ve ileriyle büyük enkazlar taşıyan bir büyüme olmuştur. Doğrudan yabancı sermaye girişleri, başlangıçta emlak satışından başka bir şey değilken, son iki yılda özelleştirme ve banka satışlarının etkisiyle kabarık görünmektedir, ama izleyen yıllarda bunların bir atımlık barut olduğu anlaşılacaktır. Ne özelleştirme ne de varlıkların yabancılara satılması Türkiye için övünülecek ve yarar getirecek icraatlardır. Türkiye bunun bedelini bugün yoğun bir işsizlik ve yoksullaşma ile ödüyor; gelecekte de çok ağır bedellerle yüz yüze gelecektir.”

/ İSTANBUL

25.02.2007


 

Gelir adaletsizliği suçu arttırdı

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, ‘’Gelir dağılımındaki adaletsizliğin, işsizlik ve suç oranının artmasına sebeb olduğunu’’ söyledi.

Akyıldız, Kamu-Sen Sakarya İl İstişare ve Bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, 4 yıl önceki suç oranıyla bugünkü suç oranı arasında 2 kata yakın artış olduğunu savunarak, ‘’Son bir yılda da yüzde 30’un altına düşmeyen oransal artışlar söz konusudur. Bunun tek nedeni, ülkemizdeki gelir dağılımındaki adaletsizliktir’’ dedi.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin, işsizlik ve suç oranının artmasına neden olduğunu ifade eden Akyıldız, şöyle konuştu: ‘’Hükümetin en önemli vaatlerinden birisi, ülkedeki gelir adaletsizliğini önlemekti. Ama 4 yıllık sürede gelir dağılımındaki adaletsizlik sosyal patlamalara sebebiyet verebilecek noktaya gelmiştir. İşsizlik oranındaki artışı dikkatle incelememiz lazım. Hükümet iş başına geldiğinde işsizlik oranı yıllık bazda yüzde 9.1 civarındayken, 2006 yılında bu oran yüzde 10.6 oldu. 2007’deki hedef 10.5. Ama genç nüfusa baktığınızda bu oranın yüzde 18.6 düzeyinde olduğunu görürsünüz. Avrupa’nın en büyük genç nüfusuna sahip Türkiye’nin bundan yararlanamaması, ciddi bir planlama eksikliğinden kaynaklanmaktadır.’’

Uygulanan ekonomik programların ülkenin ihtiyaç ve beklentilerine dayandırılmadığını savunan Akyıldız, ülkenin ihtiyacı olan bir ekonomik programın ortaya konulamadığını ileri sürdü.

/ SAKARYA

25.02.2007


 

Mortgage ile ev sahibi olmak hayal

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Mortgage (Tutsat) sistemi ile kira öder gibi ev sahibi olmanın hayal olduğunu iddia etti. Odadan yapılan açıklamada, Tutsat sisteminde bankaların tüketicilerinde aradıkları güvenilirlik şartı gereği, tüketicinin aylık kredi geri ödemesinin tüketicinin aylık gelirinin yüzde 30’unu geçmemesi gerektiği bildirildi.

Açıklamada, diğer taraftan, kredi karşılığı alınacak konut bedelinin en az yüzde 25’lik kısmının tüketici tarafından nakit ödenmek zorunda olduğu kaydedilerek, bu nedenle, tüketicinin bankaya aylık 600 YTL (ortalama bir ev kirası üstü de sayılabilir) kredi geri ödemesi yapmak istiyorsa tüketicinin 1500-2000 YTL aylık geliri olması gerektiği ileri sürüldü. Oda açıklamasında, şöyle denildi: ‘’ Görüldüğü gibi, bugün Türkiye’de banka faizlerinin yüzde 20 seviyesinde olması dikkate alındığında dar gelirlilerin mortgage kredi sistemi ile kira öder gibi ev sahibi olması bir hayaldir. Bugünkü banka faiz oranları ile 54 bin YTL kredi alındığında 25 yıllık geri ödeme planında aylık tutar 910 YTL’dir.’’

Tutsat’ın dar gelirlilerin ev sahibi olmasının değil, finans sektörüne ek araç oluşturma aracı olduğu ileri sürülen açıklamada, Tutsat kredi sisteminin gayrimenkullerin ihracını kolaylaştırarak rant aracı haline getirdiği bildirildi.

/ ANKARA

25.02.2007


 

Doğalgazda kontratlar özele geçecek

Doğalgazda kontrat devirleri önümüzdeki hafta gerçekleşiyor. BOTAŞ’ın Gazprom’dan gaz ithalatı 4 şirkete devredilecek. BOTAŞ, dünyada örneği bulunmayan kontrat devirlerinde bir buçuk yıllık müzakere sürecinden sonra devir aşamasına geldi. Böylece BOTAŞ yıllık 4 milyar metreküplük gaz ithalatını özel sektöre devretmiş olacak.

Rusya’nın Batı Hattı’ndan gelen gaza ilişkin kontrata 4 şirketten gelen teklifi inceleyen satıcı firma Gazprom onayını verdi. İlk olarak 28 Şubat’ta Shell firmasıyla Gazprom ve BOTAŞ arasında üçlü devir sözleşmesi ile alım-satım sözleşmesi imzalanacak. Böylece Gazprom’un alıcısı BOTAŞ değil Shell olacak.

Sonraki bir hafta içinde de işadamı Ali Şen’e ait Bosphorus, İtalyan ortaklı Enerco ve Avrasya şirketleri devir sözleşmelerini imzalayacak.

Yürürlük şartlarının yerine getirilebilmesi için şirketler Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na başvurup, ithalat lisansı alacaklar. Daha sonra da Rekabet Kurulu’ndan rekabete aykırı bir durum oluşturulmadığı dair belge alacaklar. Kurul rekabetle ilgili değerlendirmesini 2 ay içinde yapacak.

/ ANKARA

25.02.2007


 

IMF heyeti haftaya Türkiye’de

IMF heyeti, ekonomik programın 6. gözden geçirme çalışmaları için 1 Mart’ta Türkiye’deki temaslarına başlayacak.

Hazine Müsteşarlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki bir heyetin, 1 Mart’ta temaslarına başlayacağı belirtildi. Görüşmelere bir süre için IMF İcra Direktörlerinden Willy Kiekens ve Avrupa Bölümü Direktör Yardımcısı Susan Schadler’ın da katılacağı kaydedildi. Heyet, İstanbul’da temaslarda bulunduktan sonra, 5 Mart tarihinde Ankara’daki resmi görüşmelerine başlayacak.

IMF heyetinin, özellikle ertelenen elektrik dağıtım özelleştirmesi ve yöntemi değiştirilen Halkbank özelleştirmesi ile sosyal güvenlik reformu üstünde durması bekleniyor. Hükümetin hazırlıklarını sürdürdüğü gıdada KDV indirimi ve kapsamı genişletilen teşvikler de görüşülecek konular arasında bulunuyor.

Gözden geçirme sonunda, 1 milyar dolara yakın kredinin serbest bırakılması bekleniyor.

/ ANKARA

25.02.2007


 

KDV indirimi IMF’yi bekliyor

Bazı gıda ürünlerinde KDV indirimi yapılmasına ilişkin çalışmaya IMF ile yapılacak görüşmelerin ardından son şekli verilecek. İndirimin, iyotlu tuz, çocuk maması ve tatlı yapımında kullanılan sıvı şeker gibi ürünlerle sınırlı olacağı belirtiliyor.

Yetkililer bütçeye yük hesabının karşılıklı olarak yapılmasından sonra indirim yapılacak ürünlerin açıklanacağını belirtiyor.

Bu çerçevede KDV oranı yüzde 8 olan temel gıda maddelerinden et, süt, peynir, bisküvi gibi ürünlere yeni bir indirim söz konusu olmayacak. Yüzde 18’lik KDV alınan iyotlu tuz ve tatlı yapımında kullanılan sıvı şeker, çocuk maması gibi sınırlı sayıdaki ürünlerde indirim yapılacak. Bunların KDV oranı da 10 puan çekilerek yüzde 8’e indirilecek.

İLETİŞİM VERGİSİNDE BU YIL İNDİRİM YOK

Öte yandan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2006 sonunda açıkladığı iletişim vergilerine yönelik indirim çalışmasının bu yıl içerisinde sonuçlanmasının mümkün olmadığı belirtiliyor. İndirimin ancak 2008 sonrasında ve küçük oranlarda yapılabileceğine dikkat çekiliyor.

Önümüzdeki ay IMF heyetiyle bütçe üzerinde yapılacak görüşmelerde ise sıkıntılı başlık geçici işçilerin kadroya alınması olacak. Bu uygulamanın bütçeye getireceği ilave yük ve bunun nasıl karşılanacağı konusunda bir karara varılması bekleniyor.

/ ANKARA

25.02.2007


 

Geçici işçiler kadroya alınsın

Üyeleri, ‘’kamudaki geçici işçilerin daimi kadroya alınmasına yönelik yasa tasarısından’’ etkilenecek sendikaların genel başkanları, düzenlemenin giderilmesi gereken çeşitli eksiklikleri bulunduğu belirttiler.

Sendika başkanları, memur işi yapan geçici işçilere sunulan sözleşmeli pozisyon-geçici işçilik tercihini kabul etmelerinin mümkün olmadığını söylediler.

Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan yasa tasarısının muhtemelen gelecek hafta TBMM gündemine geleceğini söyledi. Arslan, “2006 yılında çalışan ve işleri süreklilik arz eden bütün geçici işçiler daimi kadroya alınmalı” derken, Tez-Koop-İş Genel Başkanı Sadık Özben, 5-6 ay çalışan geçici işçilere daimi kadro verilirken, 11 ay çalışan işçilerin sözleşmeli personelliğe zorlanmasının hakkaniyete uyan bir tavır olmadığını söyledi. Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök de “Üretime önemli katkı sunan 4-5 bin civarındaki bu arkadaşlarımızın tamamı olmasa da en azından bir bölümünün kadroya alınmasını istiyoruz” dedi.

Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın da, kamuda geçici olarak çalıştırılan bütün işçilerin daimi kadroya alınmasını istediklerini vurguladı.

/ ANKARA

25.02.2007


 

İthalatta tarife kontejanları

Türkiye ile Romanya ve Bulgaristan arasında tarım ürünleri ithalatında açılan tarife kontenjanı uygulaması yürürlükten kaldırıldı.

Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayınlandı. Buna göre, Türkiye ile 1 Ocak 2007’den itibaren AB üyesi olan Romanya ve Bulgaristan Cumhuriyeti arasındaki serbest ticaret anlaşmaları uyarınca, bu ülkelerle bazı tarım veya işlenmiş tarım ürünleri ithalatında açılan tarife kontenjanı uygulaması yürürlükten kaldırıldı.

/ ANKARA

25.02.2007


 

Yenilenen Corsa dikkat çekici

Yenilenen Opel Corsa’nın hem boyutları büyümüş, hem de iç mekan ve sürüş özellikleri yönünden kendi sınıfında daha iddialı hale gelmiş. Son zamanlarda küçük otomobil sınıfı oldukça hareketlendi.

Yenilenen Corsa’da bu sınıfa hareket katan modellerden birisi.Yenilenen Corsa’da ilk etapta 1.2 lt 16V 80 HP, 1.4 lt 16V 90 HP benzinli ve 1.3 CDTi’ın 75 ve 90 HP’lik versiyonları sunuluyor. Başlangıç fiyatı 25 bin 850 YTL olan Corsa’nın 1.3 CDTi 90 HP versiyonunun giriş fiyatı 32 bin 900 YTL.

Ekonomi Servisi

25.02.2007


 

Emeklilerden hükümete tepki

Birleşik Emekliler Derneği Genel Başkanı Yücel Coşkun, ‘’Seçim sandığında bizi görmeyen, tanımayan hükümete gerekli dersi vereceğiz. Emekli sandıkta hesap soracak’’ dedi.

Birleşik Emekliler Derneği 1. Olağan Genel Kurulu Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi Konferans Salonu’nda toplandı. Dernek Genel Başkanı Yücel Coşkun, burada yaptığı konuşmada, sosyal güvenlikte yapılmak istenen düzenlemeleri ‘’emeklinin ölüm fermanı’’ olarak nitelendirdi.

Emekli aylıklarına yılbaşından itibaren yüzde 5 zam yapıldığını ve enflasyon farkının ödeneceğinin belirtildiğini hatırlatan Coşkun, ‘’emeklilere seçim sadakası verilerek şirin görünmeye çalışıldığını’’ savundu.

Yücel Coşkun, 7 milyon 800 bin emeklinin en kötü ihtimalle 15 milyon oy potansiyeli olduğunu ifade ederek, ‘’Hükümet emekliyi, işçiyi, memuru perişan etmiştir. Biz emekliler bizi perişan edenlere karşı sessiz kalmayacağız. Meydanlara ineceğiz. Seçim sandığında bizi görmeyen, tanımayan hükümete gerekli dersi vereceğiz. Emekli sandıkta hesap soracak’’dedi.

/ ANKARA

25.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004