Soru:
Bediüzzaman Hazretleri, atomdan küçük “esir” maddesi olduğunu bildiği halde, Şuâlar’da ve başka yerlerde atomun bölünemez, yani cüz-i lâyetecezza olduğunu söylüyor. Neden atoma bölünemez demiştir? Hem şimdi atom bölünebiliyor?
Cevap:
Atom ile ilgili teoriler ilk defa eski Yunan’da milâttan önceki dönemlerde ortaya atılmıştır. Kelime olarak da “atomos”, yani bölünemez mânâsına gelir.
Eski bilim adamları, atomu inceleyecek ya da görecek imkânları olmadığı için, konuya felsefî olarak bakmışlar ve en küçük zerreye böyle bir isim vermişlerdir. Ne kastettikleri tam olarak bilinmemekle birlikte, şimdi bildiğimizi kastettikleri tahmin ediliyor. İslâm dünyasında da bu ifadeye ve Yunanca mânâya sadık kalınarak “cüz-i lâyetecezzâ” denilmiştir. Atom bölündükten sonra da literatürde büyük karmaşaya sebep olacağı için, kimse bu kelimeyi değiştirmeyi düşünmemiştir. Bu tür kelimelere “galat-ı meşhur” denilir ve kullanılmaya devam edilir. Bu tür o kadar çok kelime vardır ki, kimse kelime mânâsına bakmaz. “Galat-ı meşhur, lûgat-ı fasihten evlâdır” diye de meşhur bir söz vardır.
Bahsettiğiniz gibi, Risâle-i Nur’da esir maddesi gibi konulardan ve zerreden bahsediliyor. Kâinatın yaratılışındaki safhalardan bahsediliyor. Bunların hepsi atom altı parçacıklarla ilgili bilgilerdir. Demek ki, bu konular da Risâle-i Nur müellifi tarafından bilinen ve kabul edilen konulardır.
Eğer yine gerekli görülürse, galat-ı meşhurları düzeltmek o sahadaki kişilerin ya da yanlışı ilk fark edenin vazifesidir.
Bunun düzeltilmemesinin en önemli sebeplerinden birisi de, atom hakkındaki önceki “bölünemeyen en küçük parça”, yani “cüz-i lâyetecezzâ” ifadesine, “özelliğini kaybetmeden” ifadesinin ilave edilmesiyle doğru hale gelmesidir.
Bu gün de, yani modern ilim tarafından “özelliğini kaybetmeden bölünemeyen en küçük parça” ifadesi, atom ya da “cüz-i lâyetecezzâ” için bir mânâda doğrudur.
|