|
|
|
Haliç’te hazine var! |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş tarafından düzenlenen ve tekneyle gerçekleştirilen “Haliç Kültür Gezileri”, İstanbulluların Haliç’i tanımaları için fırsat sunuyor.
Geziye katılanlar, Haliç hakkında Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Danışmanı Prof. Dr. İskender Pala’dan çeşitli bilgiler edinirken, bir yandan da Haliç konulu şiirler ile özel olarak seçilen “Kadifedendir kesesi. Kahveden gelir sesi”, “Senden bilirim yok bana faide ey gül. Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül”, “Muntazır teşrifine hazır kayık. İnce yaşmakla bu cuma seyre çık”, “Lale devri çocuklarıyız biz. Zamanımız geçmiş” gibi eserleri de dinleme imkânı buluyorlar.
Feshane Uluslararası Kongre ve Kültür Merkezi önünden başlayan gezide konuşan İskender Pala, Ağustos 1782’deki büyük İstanbul yangının da başladığı Cibali’de meydana gelen 6 büyük yangında, Cibali’nin büyük ölçüde tahrip olduğunu belirtti.
Osmanlı döneminde, bu büyük yangınlara rağmen Haliç ve civarının çok iyi korunduğunu dile getiren Pala, Fatih Sultan Mehmet tarafından çıkarılan “Haliç’in temiz tutulması ve yeşilliğinin korunmasına ilişkin kanunun” da, Türk tarihinde bilinen en eski çevre düzenleme kanunlarından biri olduğunu bildirdi.
İskender Pala, Osmanlı döneminde Haliç’i kirletenlere ağır cezalar verilmesi sayesinde, bölgenin yüzyıllar boyu temiz tutulduğunu ifade ederek, “1960’lara gelindiğinde bile, Haliç kıyılarında hâlâ koyun ve keçi otlatacak yeşil alanlar vardı” dedi.
İstanbulluların, Haliç’in zenginliklerinin kıymetini bilemediğini söyleyen Pala, “75 yıl önce, Haliç’te oturan bir İstanbulluya size anlattıklarımı anlatsaydım, ‘Niye anlatıyorsun ki, biz zaten bunları biliyoruz’ deyip beni döverdi” diye konuştu.
İskender Pala, soğuk geçen kış ayları boyunca Haliç’in bazen buz tuttuğunu da dile getirerek, “16 kez donan Haliç’in buzları üstünde, insanların birbirlerinin üzerinden atladığı şenlikli eğlenceler düzenlenmişti” dedi.
HALİÇ HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER
İskender Pala’nın, Haliç hakkında verdiği bilgilerden bazıları şöyle:
“Haliç sırtlarında kişilere ait tapulu araziler olmadığı için Bizans ve Osmanlı döneminde de bu bölgede gecekondulaşma önemli bir sorundu. Eyüp Sultan Camii’nde okunan ezanın duyulabildiği bir yerde gömülenlerin ‘şefaate nail olacaklarına’ inanıldığından, Osmanlı döneminde Haliç bölgesine çok sayıda mezarlık yapıldı.
Osmanlı’da kadılar, kazalarda işlenen suçların sayısına göre Üsküdar, Eyüp ve Galata’ya, hiyerarşik sırayla tayin edilirdi.
KADILAR ARASINDAKİ EDEBî TARTIŞMA
Osmanlı döneminde Haliç kıyısındaki Eyüp ve Galata kadısı olan iki şairin arasında geçen bir edebi tartışma Türk edebiyat tarihine geçti. Hikâyeye göre, “Hayati (hayata ilişkin)” mahlaslı şairlerden Eyüp Kadısı, “Posti (post sahibi)” mahlaslı Galata Kadısı’na bir mektup gönderir.
Mektupta, “Ölü domuzun postu temizlendiğinde helâl olur mu?” diye sorulmaktadır. Posti de cevaben, “Hayati de murdardır, memati de, helâl olmaz (Hayatı da pistir ölüsü de, helâl olmaz)” mektubunu gönderir. Çünkü Eyüp kadısının kardeşi de “Memati (ölüme ilişkin)” mahlasıyla şiirler yazmaktadır.
Haliç kıyıları, “Lale Devri”ndeki lale bahçeleri ve buralarda düzenlenen eğlenceleriyle Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in kuşatması sırasında Bizanslılar, İstanbul’u, bugünkü Sirkeci ve Galata arasında Haliç’e yerleştirdikleri dev zincirlerle korumuşlardı. Uzunluğu 75, eni de 25 santimetre büyüklüğündeki halkalardan oluşan ve Fatih’in ordusundan 12 bin kişinin şehit olmasına yol açan zincirler bugün Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde sergilenmektedir.
|
12.02.2007
|
|
|
‘Adana’da tarih, tarihte Adana’ |
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Gözde Ramazanoğlu tarafından hazırlanan, şehrin 4 bin yılık tarihinin ve mimarî yapısının anlatıldığı “Adana’da Tarih, Tarihte Adana” kitabı yayınlandı.
Ramazanoğlu, düzenlediği basın toplantısında, şehrin tarihî ve mimarî eserlerinin ilgisini çektiğini, ancak yaptığı araştırmada gerçek kaynaklara dayalı, bilimsel değerde Adana tarihi ve tarihi eserlerin ele alındığı bir kitap bulamadığını kaydetti.
Bunun üzerine 3 yıllık çalışmaları sonucu, belgelere dayanarak “Adana’da Tarih, Tarihte Adana” kitabını hazırladığını vurguladı.
Ramazanoğlu, Adana’nın, 4 bin yıllık tarihi ile dünyanın önemli şehirleri arasında bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Adana’nın en eski tarihî yapıları arasında yer alan Taşköprü, dünyanın en önemli köprülerindendir. Çok büyük gelişmeler var Adana’nın tarihinde. Adana hiç üzerinde durulmamış bir şehir. Hiç bilimsel bir eser yok.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Adana’nın tarihi, ikinci bölümde tarihte Adana’nın yeri ele alınıyor.”
Ramazanoğlu, 20 YTL’den satışa çıkan kitabından elde edilecek gelirin, üniversite öğrencilerine burs olarak bağışlanacağını bildirdi.
|
12.02.2007
|
|
|
Diyarbakır 5. Öykü Günleri başladı |
5. Diyarbakır Öykü Günleri başladı.Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince bu yıl 5’incisi organize edilen Diyarbakır Öykü Günleri, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda düzenlenen törenle başladı.
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili İlhan Diken yaptığı konuşmada, Anadolu’nun dostlukların ve kardeşçe yaşamanın sonuçlarını, öykü olarak bugünlere sunduğunu ifade etti.
Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projelerden Sorumlu Başkan Danışmanı Muharrem Erbey ise öykünün insanlık tarihi kadar eski, bir edebi tür olduğunu belirterek, birçok hükümdarın kitabelere, anıtlara tarihini yazdığını, Anadolu’da yaşayan bir çok kavmin de farklı nedenlerden dolayı tarihlerini sözlü edebiyatı kullanarak yaşattığını söyledi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin, bu faaliyetle tarihî kültürel bir projeye imza attığını ifade eden Erbey, “35 yazarın Türkçe ve Kürtçe öyküsünü bir araya getirerek bir seçki hazırladık. Bunları ücretsiz dağıtacağız” diye konuştu.
|
12.02.2007
|
|
|
Siirt’in envanteri çıkarılıyor |
Siirt Kültür ve Turizm İl Müdürü Yaşar Baran, kültür ve turizm envanteri ile tescilli kültür ve tabiat varlıkları envanterinin hazırlama planlaması yaptıklarını ifade etti. Siirt’in inanç turizmi bakımından çok önem arz ettiğini ifade eden Baran, 2007 yılında tarihî, kültürel, san'atsal ve turistik değerlerinin kültür ve turizm bakımından önem taşıyan kıymetleri için envanter çalışmasının planlandığını söyledi.
Yaşar Baran, kültür ve turizm envanteri ile tescilli kültür ve tabiat varlıkların envanterinin hazırlamasının çok önem arz ettiğini kaydetti.
Birçok eser ve san'atın gün yüzüne çıkarılarak kamuoyuna sunulacağını anlatan Baran, envanter çalışmasının iyi sonuçlar getireceğine inandığını belirtti.
|
12.02.2007
|
|
|
Adıyaman’ın eserleri Emitt’e |
Adıyaman Müzesi’ndeki eserlerin Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMİTT) ve Müzik Müzesi’nde sergileneceği bildirildi.
Müze Müdürü Arkeolog Fehmi Eraslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulacak müzik müzesi için Adıyaman’dan çıngırak ve davul eserlerini göndereceklerini söyledi. Müze Müdürü Arkeolog Fehmi Eraslan, 15-18 Şubat tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak EMİTT’e Adıyaman Müzesi’nden eserler göndereceklerini bildirdi.
Eraslan, fuara Altın Elma, Nemrut Dağı maketi, Nemrut Dağı’nda bulunan heykellerin imilatyonları ve Adıyaman Yöresel Gülaç oyununu temsil eden 2 mankenin fuarda teşhir edileceğini duyurdu.
|
12.02.2007
|
|
|
Günaha alışıyor muyuz? |
Altınoluk dergisi Şubat sayısını “Büyük endişe: Günaha alışmak” konusuna ayırmış. “‘Günaha alışmak’ hükümdarın sınırlarını yol geçen hanı yapmak demektir. Dünyevî planda düşünsek kim cüret edebilir buna? Gelirler ve yakasına yapışırlar insanın. Hesabını sorarlar. Ama insan, Mutlak Hükümdarını unutuyor. Şah damarından daha yakın olanı, her an kendisi ile birlikte olanı, her an nazarları altında yaşadığı varlığı ve O’nun hesap gününü unutuyor” diyor Altınoluk, bu konunun seçilme sebebini açıklarken...
0(212) 671 07 07
|
12.02.2007
|
|
|
Büyük hesapların denizinde Kıbrıs |
Mostar dergisi, Şubat sayısında Kıbrıs’ı dosya konusu yapmış. Dosyada, tarihî çerçeve içerisinde Kıbrıs meselesi, bu meselenin kilometre taşları ve geldiği aşama verilmeye çalışılıyor. Bu sayıda, İbrahim Karagül, Saddam’ın idamını, Mehmet Emin Güz, Yargıtay Cumhuriyet eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yorumlarını analiz ediyor. Cemal Aydın, Batının ruh halini yansıtan bir çeviriyle dergiye katkıda bulunuyor. Sibel Eraslan, “Kadın sultanlar” serisine devam ediyor. Mustafa Armağan ise, tersinden sorular sormayı sürdürüyor.
0(216) 561 45 51
|
12.02.2007
|
|
|
Hizmet et ki yücelesin |
Okula gönderdiğimiz çocuğumuzun, sadece büyüyüp adam olmasını ve tabi ki para kazanacak bir işe sahip olmasını istiyoruz. Peki hayattan beklentimiz sadece bundan mı ibaret olmalı? Toplumu içinde bulunduğu cehalet bataklığından kim kurtaracak? Ailede yaşanan olumsuzlukları, ahlakî yozlukları, dinimize aykırı hal ve davranışları kim düzeltecek? Gülistan dergisi son sayısında, bu hayatî konuya dikkat çekiyor. Öncelikle İslamın doğru tebliği, dâvâ ve hizmet adamının özelliklerinin neler olması gerektiği konuları derginin ağırlıklı başlıkları arasında.
0(212) 567 60 44
|
12.02.2007
|
|
|
Vustal’da bu ay: Tevhidî eğitim |
Vuslat dergisi 68. sayısında “İdeolojik Dayatma Değil Tevhidî Eğitim” konulu kapak dosyası ile eğitimde yaşadığımız problemlerin sebeplerini, sorunlarını ve çözüm teklifleri hakkında okuyucularına geniş bilgiler sunuyor. Dergi; Vahdettin Işık, Ramazan Kayan, Abdülhamit Kahraman, Ferit Aydın, Ahmet Kalkan, Mehmet Pamak gibi kalemlerle konuyu işlemiş. Ayrıca “Hrant Dink’in öldürülmesi; Milliyetçi Söylemler Üzerine Düşünceler” adlı gündem yazısıyla olaya başka bir açıdan bakmış. 18 Şubat Pazar günü 13:15-16:15 saatleri arasında “İslâm Kardeşliği ve Önündeki Engeller” konulu seminerle de Vuslat dergisi kültür faaliyetlerine devam ediyor.
0 (216) 612 78 22
|
12.02.2007
|
|
|
|